Reklamı az, tatlı rüyalar!

İnternette vakit geçirmek için çokça bahanemiz var.

Haberleri öğrenme, gündemden geri kalmama yarışı,

Sosyal medyada beğeni yapıp, beğeni alma ihtiyacı,

İş arayıp, cv yollayıp, çalışacak yer bulamama rutini,

İndirimleri kovalama telaşı!

Eskiden alışveriş merkezlerinde kuyruktaydık artık aplikasyonlarda sepet doldurmak için saati kovalıyoruz.

Bir alana bir bedava, yüzde elli indirim, kargo ücretsiz… 

Üstelik bu şekilde alışveriş yapmanın kendine has özellikleri de mevcut.

Yapılan yorumları okuyup verilen puanlara bakıyoruz.

Influencer* videolarında ürün incelemelerine zaman ayırıyoruz.

Bir de Instagram’da çekilişlere katılıyoruz, böylece online izdihamda ezilip yok oluyoruz.

***

Neden bazı markaları, bazı makyaj malzemelerini, yeşil oyuncak arabayı, ne anlattığını bilmediğimiz kitabı ya da illaki o montu istiyoruz?

Sahip olma güdüsünü tetikleyen ne?  

Satış ve pazarlama teknikleri hızla gelişiyor. Mağazaya girdiğimizde ürünlerin dükkân içi konumu, hangi ürünün neyin yanında duracağı, seçilen renkler, çalışanların kıyafetleri vb. her şeyin etkisi altına giriyoruz. İnternette de durum bu şekilde işliyor.

Siz yemek tarifi ararken bir bildirim geliyor ve kendinizi sanal kartta limit güncellerken buluyorsunuz.

Üstelik “bunu aldıysan, şu ürünü de incele” diye yazılım öneri sunuyor.

***

Akıllıca tasarlanmış, alıcı geldiğinde onu sarmalayan ve mağazadan elinin boş çıkmasına engel olan bir teknik;

NÖROPAZARLAMA.

Satın alma algısı baştan tasarlanıyor. Bilinç dışı tekniklerle zihin yeniden kodlanıyor. Bu bazen izlediğiniz reklamlara yerleştirilen alt metinle, logoyla bazen de kokularla yapılıyor.

Yemek yediğimiz yerlerde çalan ama dikkatimizi vermezsek algılayamadığımız müzikler bizi hızlı ve daha çok yemeğe teşvik ediyor.

Kurumsal kimlik çalışması yapan firmalar, şirketlere özel imza kokular tasarlıyor. Beyin, koku ve marka arasında bir bağlantı kuruyor. Buna da “Smellizing” deniyor. Bilimsel çalışmalarla kanıtlar da sunuluyor.

Eğlence merkezinde yapılan saha deneyinde, koku çubuklarının kullanılmasıyla birlikte müşterilerin harcadıkları jeton sayısı tam yüzde 45 artış göstermiş!

Bu ve benzer tekniklerin sizi ele geçirmesi için sokağa çıkmanız gerekiyordu. Pandemi ile artık çoğumuz evden çalışıp, bilgisayardan satın almaya alıştık. Neyse ki hemen bir çare geliştirildi ve “rüyalara ürün yerleştirme” icat edildi. Bunu “Rüya Mühendisleri” yapacak.

***

Bilim insanları çalışmalarında; uyurken beyin dalgalarını, kas hareketlerini incelediklerini buna göre rüya ile günlük hayatın yakından ilişkili olduğunu söylüyorlar.

İşletmeler bunu kullanarak beynimizi hackleyecekler. Uyurken gördüğünüz bir görüntü, duyduğunuz bir ses; uyandığınızda koşup o şeyi almanızı sağlayacak.

Mesajlaşmalarımız, fotoğraflarımız özel sandığımız bize ait ne varsa zaten dijital pazarlama uğruna kullanılıyordu.

Devrim niteliğinde “rüyaya sızmak” dijital pazarlamanın yeni umudu!

Rüyada gördüğünüzü, satın alma gücünüz olacak mı orası da meçhul. Tam uçsuz bucaksız mavilere koşarken, kumsalda beliren reklam ne hoş olacak kim bilir?

İçimizi rahatlatacak olan ise; bunun farkında olmayacak olmamız. Uyanınca, gene rüyama reklam yerleştirdiler siteminde bulunmayacağız. Gayet normal bir şekilde akış devam edecek. Almak istediğinizi normal karşılayacak, bugün de canım bunu istedi diyeceksiniz. Sorun yok yani.

Asıl rahatsız eden his; ya şimdiye kadar verdiğimiz tüm kararlar, aldıklarımız, giydiklerimiz, yediklerimiz hep bir ürün yerleştirme tekniğiydiyse?

Limit tükenene kadar sepetleri doldurmaya devam.

İyi uykular.

Reklamı az, tatlı rüyalar!

***

*Influencer; sosyal medyada aktif olan ve paylaşımlarıyla milyonları etkileyen kişi.