Arada bir internette biri paylaşırsa göz ucuyla bakıp, söylendiğimiz haberler var.
Sel oluyor,
Deprem oluyor,
Hortum oluyor…
Hemen bir “geçmiş olsun” yazısı yazıp paylaşıyoruz. Yapmazsak o gönderiyi duyarsızlıkla suçlanıyoruz. Onu orada paylaşmak iyi hissettiriyor. Asıl yaşadığımız yer, sanal dünya çünkü.
Yediğimiz içtiğimiz, gezdiğimiz gördüğümüz, çalıştığımız işler bile orası için.
İki dünya arasında sıkışıp kaldık!
İş yerinde ne kadar mutsuz olursak olalım, günümüz kötü geçmiş bile olsa, selfie “özçekim” için gülümsüyoruz. Bunu içimizden gelerek yapıyoruz. Bir story “sosyal medyada hikâye” günün tüm huysuzluğunu alıp götürüyor. Gelen beğeniler, mesajlar…
Gitti tüm dertler.
Dünyanın en popüler kişisi olabiliriz artık.
İş neymiş, patron da kimmiş!
Herkes artık kendisini bu sayede vazgeçilmez, güzel, prens ya da prenses hissediyor!
Bu bir hastalık mı yoksa haklılık mı emin değilim?
Ben de sosyal medyayı kullandığım için eleştiri kısmını burada noktalıyorum.
Bu hafta sosyal medyada, haberlerde dikkatinizi ne çekti?
Google çalışanı açıkladı; Yapay Zekâ canlandı!
LaMDA isimli yapay zekâ yazılımını geliştiren Google’da çalışan, 41 yaşındaki mühendis açıklama yaptı. Sistemin gerçek bir insan gibi düşünüp, yanıt verdiğini belirtti. Yapay zekânın bir çocuk gibi davrandığını ve cevaplar verdiğini söyledi.
“Beni kapatmak, beni öldürmek gibi bir şey olur” diyen yapay zekâ, mühendisi endişelendirmiş ve durumu yöneticilere aktarmış. Olayı kamuoyu ile paylaşan mühendis şirket sırlarının ifşa edilmesi sebebiyle işten uzaklaştırılmış. “Başına daha neler gelir?”
Kısa bir süre önce de gene Google’dan “insan düzeyinde yapay zekâya ulaşmanın eşiğindeyiz” açıklaması gelmişti!
Teorileri hemen aklımızdan geçirmeye başlayalım. Bize en yakını şüphesiz; yapay zekâ bizi ele geçirecek ve yok edecek! Neden olmasın?
Bundan endişe duyan ve sistemi geliştiren insanoğlu tepkisini göstermek için olayı story yaptı.
Etkileyici!
“Bu arada bizim gündemimizde zamlar var, bunlarla uğraşamayız.”
Peki, insanların Yapay Zekâ merakı ne zaman başladı?
1308 yılında!
Katalan şair ve teolog Ramon Llull “The Ultimate General Art” adlı kitabı yayınladı ve burada kavramların kombinasyonlarından oluşan yeni türden ilk kez bahsedildi. Bu yapay zekânın ilk kez kavramlaştığı tarih!
1898
Nikola Tesla, elektrik temalı sergide dünyanın ilk radyo dalgalarıyla kontrol edilen gemisini tanıttı. Tesla bunun için; “Ödünç alınmış bilinç” ifadesini kullanmıştı.
1914
İnsan müdahalesi olmadan kendi kendisine satranç oynayan makine tanıtıldı.
1950
Isaac Asimov’un “Ben, Robot” isimli bilim kurgu romanı yayınlandı. Büyük etki yaratan romanın filmi de var. “Muhakkak izleyin!”
1956’da ise Dartmouth Konferansı düzenlendi. Yapay zekânın yeni çalışma alanı olduğu resmi olarak kabul edildi.
2000
Honda’nın ASIMO robotu üretildi. İnsan gibi yürüyebilen, lokantada tepsileri müşterilere taşıyabilen ASIMO tarihe geçti.
2015
Google, kendi kendine video oyunu oynamayı öğrenip, ustalaşan yapay zekâyı geliştirdi.
Aslında ne kadar da uzun bir zaman geçmiş, değil mi?
Sanki biz her şeyi son yıllarda oldu gibi algılıyoruz. Yoktan var olan bir teknoloji gibi düşünüyoruz. Tabii ki bunlar yalnızca özet. Yapılan, üretilen, fikri ortaya atılan daha pek çok teknoloji var. Robotlar, yapay selülozik deri, Iron Man uçuş takımı vb.
1308 yılında başlayan maceradan 714 yıl geçti!
O zamanlarda yaşayıp, yapay zekâ teknolojisi için çalışanlar günümüzde olmak isterlerdi.
Her şeye bu kadar yakınken, söylenen tek şey; yok olacağız!
İnsanlık Dünya dışında yaşam ararken bu arayışını giderebilmek için yeni bir dünya kurdu!
Doğada kendinden başka bir form aradı durdu. Bu arayış arzusu sanal evreni doğurdu!
Ruhumuz çoktan uzayın derinliklerinde, gündemden uzaklaşalı da çok oldu.
“Sıra fiziki bedenimizi peşinden yollamada…”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İrem GÜNER
Ruhumuz yola çıktı
Arada bir internette biri paylaşırsa göz ucuyla bakıp, söylendiğimiz haberler var.
Sel oluyor,
Deprem oluyor,
Hortum oluyor…
Hemen bir “geçmiş olsun” yazısı yazıp paylaşıyoruz. Yapmazsak o gönderiyi duyarsızlıkla suçlanıyoruz. Onu orada paylaşmak iyi hissettiriyor. Asıl yaşadığımız yer, sanal dünya çünkü.
Yediğimiz içtiğimiz, gezdiğimiz gördüğümüz, çalıştığımız işler bile orası için.
İki dünya arasında sıkışıp kaldık!
İş yerinde ne kadar mutsuz olursak olalım, günümüz kötü geçmiş bile olsa, selfie “özçekim” için gülümsüyoruz. Bunu içimizden gelerek yapıyoruz. Bir story “sosyal medyada hikâye” günün tüm huysuzluğunu alıp götürüyor. Gelen beğeniler, mesajlar…
Gitti tüm dertler.
Dünyanın en popüler kişisi olabiliriz artık.
İş neymiş, patron da kimmiş!
Herkes artık kendisini bu sayede vazgeçilmez, güzel, prens ya da prenses hissediyor!
Bu bir hastalık mı yoksa haklılık mı emin değilim?
Ben de sosyal medyayı kullandığım için eleştiri kısmını burada noktalıyorum.
Bu hafta sosyal medyada, haberlerde dikkatinizi ne çekti?
Google çalışanı açıkladı; Yapay Zekâ canlandı!
LaMDA isimli yapay zekâ yazılımını geliştiren Google’da çalışan, 41 yaşındaki mühendis açıklama yaptı. Sistemin gerçek bir insan gibi düşünüp, yanıt verdiğini belirtti. Yapay zekânın bir çocuk gibi davrandığını ve cevaplar verdiğini söyledi.
“Beni kapatmak, beni öldürmek gibi bir şey olur” diyen yapay zekâ, mühendisi endişelendirmiş ve durumu yöneticilere aktarmış. Olayı kamuoyu ile paylaşan mühendis şirket sırlarının ifşa edilmesi sebebiyle işten uzaklaştırılmış. “Başına daha neler gelir?”
Kısa bir süre önce de gene Google’dan “insan düzeyinde yapay zekâya ulaşmanın eşiğindeyiz” açıklaması gelmişti!
Teorileri hemen aklımızdan geçirmeye başlayalım. Bize en yakını şüphesiz; yapay zekâ bizi ele geçirecek ve yok edecek! Neden olmasın?
Bundan endişe duyan ve sistemi geliştiren insanoğlu tepkisini göstermek için olayı story yaptı.
Etkileyici!
“Bu arada bizim gündemimizde zamlar var, bunlarla uğraşamayız.”
Peki, insanların Yapay Zekâ merakı ne zaman başladı?
1308 yılında!
Katalan şair ve teolog Ramon Llull “The Ultimate General Art” adlı kitabı yayınladı ve burada kavramların kombinasyonlarından oluşan yeni türden ilk kez bahsedildi. Bu yapay zekânın ilk kez kavramlaştığı tarih!
1898
Nikola Tesla, elektrik temalı sergide dünyanın ilk radyo dalgalarıyla kontrol edilen gemisini tanıttı. Tesla bunun için; “Ödünç alınmış bilinç” ifadesini kullanmıştı.
1914
İnsan müdahalesi olmadan kendi kendisine satranç oynayan makine tanıtıldı.
1950
Isaac Asimov’un “Ben, Robot” isimli bilim kurgu romanı yayınlandı. Büyük etki yaratan romanın filmi de var. “Muhakkak izleyin!”
1956’da ise Dartmouth Konferansı düzenlendi. Yapay zekânın yeni çalışma alanı olduğu resmi olarak kabul edildi.
2000
Honda’nın ASIMO robotu üretildi. İnsan gibi yürüyebilen, lokantada tepsileri müşterilere taşıyabilen ASIMO tarihe geçti.
2015
Google, kendi kendine video oyunu oynamayı öğrenip, ustalaşan yapay zekâyı geliştirdi.
Aslında ne kadar da uzun bir zaman geçmiş, değil mi?
Sanki biz her şeyi son yıllarda oldu gibi algılıyoruz. Yoktan var olan bir teknoloji gibi düşünüyoruz. Tabii ki bunlar yalnızca özet. Yapılan, üretilen, fikri ortaya atılan daha pek çok teknoloji var. Robotlar, yapay selülozik deri, Iron Man uçuş takımı vb.
1308 yılında başlayan maceradan 714 yıl geçti!
O zamanlarda yaşayıp, yapay zekâ teknolojisi için çalışanlar günümüzde olmak isterlerdi.
Her şeye bu kadar yakınken, söylenen tek şey; yok olacağız!
İnsanlık Dünya dışında yaşam ararken bu arayışını giderebilmek için yeni bir dünya kurdu!
Doğada kendinden başka bir form aradı durdu. Bu arayış arzusu sanal evreni doğurdu!
Ruhumuz çoktan uzayın derinliklerinde, gündemden uzaklaşalı da çok oldu.
“Sıra fiziki bedenimizi peşinden yollamada…”