Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme 1 saat sürdü. Gerçekleştirilen görüşmenin ardından iki lider ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. İnfaz düzenlemesini değerlendiren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Önceden ne konuştular, ne yaptılar, ne ettiler bilmiyorum. Ama AK Parti yine bu süreci kötü yönetti. Çünkü bir bayram arifesinde infaz düzenlemesi konuşursanız, özellikle bu düzenleme kapsamına girebilecek herkesin, bırakın kendisini, evlatlarını, anasını, babasını, ailesini umutlandırırsınız. Sonra bu beklentilerin karşılanmadığı yerde de bir toplumsal tepki, toplumsal rahatsızlık ortaya çıkar. Milliyetçi Hareket Partisi'nin Eylül işareti nedir bilmiyorum. Ama şöyle bir şey konuşmak lazım. Geçmiş süreçlerde işte bütün Türkiye'ye bağıra çağıra, bizlere kızarak ‘Ya kardeşim, işte terör örgütü silah bırakacak kayıtsız şartsız. Bunun dışında hiçbir şeyi yok' sözünün sahiplerinin bugün işte bu AK Parti ile DEM arasında ‘Ya beklentimiz karşılanmadı' deyince araya MHP'nin girmesinden bir şeylerin konuşulduğunu, bir beklentinin oluşturulduğu çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. Biz infaz yasasına yapıcı yaklaştığımızı, Covid affının zaten mevcut durumuyla Anayasa'ya aykırı bir ayrımcılık içinde olduğunu falan arkadaşlarımız ifade ettiler. Ancak infaz yasasının son derece kötü, bir an önce getirilmiş ve iktidarın da iyi yönetmediği teknik ve toplumsal bir sürece işaret ettiği ortada" dedi. "BİR DÖNÜP BAKMAK LAZIM ‘BİZ BİR YERDE KANTARIN TOPUZUNU KAÇIRDIK MI' DİYE" İzmir'de devam eden grev hakkındaki soruya da cevap veren Özel, "Sonuçta sendikal örgütlenme bizim çok arkasında durduğumuz bir haktır. Bu hakka ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur. Ancak siyaset de bu sendikal siyaset, mücadele de bizim yaptığımız siyaset de makule göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler. Bundan uzaklaştıkça, makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi kaybetmeye başlarsınız. Ben kimseye nasıl hakkını savunacağını söyleyemem. Veya işine karışmam. Ama haklılık zeminini terk edip çok uçlara savrulduğunuzda, bu sefer toplumsal desteği kaybetmeye başlarsınız. Ben yıllarca hak savunuculuğu, yıllarca meslek örgütü yöneticiliği yaptım. Kendi tecrübelerimden hareketle, kamu vicdanında işçinin ve onun taleplerinin destek görmesi gerekirken, bu bu kadar eleştiriliyorsa o zaman bir dönüp bakmak lazım. ‘Biz bir yerde kantarın topuzunu kaçırdık mı' diye. Ya da ‘geçmişte kantarın topuzu kaçtı, şimdi bunu daha da ilerilere götürmeye çalışalım mı' diye bir düşünmek lazım onu. Ama buradan kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi falan beklemesin. Ama nasıl oranın hakları varsa, belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye Başkanı eldiveni eline geçirmiş çöp toplarken ‘sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın.' Başka işçi getirir, sendikasız bir işçi grubunu anlık ücretlendirir ve o çöpü toplatırsanız bu yasaya aykırıdır. Bunu yapamazsınız. Ama bugün çıktı, İzmir halkı kendi evinin önündeki çöpü aldı kaldırdı. İzmir halkına mı ‘grev kırıcı' diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas. Cumhuriyet Halk Partisi örgütlenme özgürlüğünün teminatı, bu işi Türkiye'ye getirmiş tanıştırmış, savunmuş bir partidir. Nezaket ve kurallar, kanunlar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Bir çözüm mutlaka bulunacaktır" diye konuştu.