SON DAKİKA
Hava Durumu

#Abd

Söz Bursa - Abd haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Abd haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye dondurulmuş kirazda da dünya lideri Haber

Türkiye dondurulmuş kirazda da dünya lideri

Dondurulmuş Gıda Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Yıldırım, özellikle gelişmiş ülkelerde sağlıklı beslenmeye daha çok önem verilmeye başlandığını belirterek, bu konuda da katkısız, ilaçsız doğal gıda ürünlerinin ön plana çıktığını anlattı. Yıldırım, taze ve sebzelerin hasat edildikten sonra fazla bekletilmeden yıkanıp dondurulduğunu dile getirerek, "Tazeyken ne kadar doğal ve katkısız ise dondurulduktan sonra da aynı özelliklerde" dedi. Dünyada dondurulmuş gıda tüketiminde ABD'nin önde geldiğini ve kişi başına tüketimin 70 kilogram olduğunu vurgulayan Yıldırım, Avrupa'da bu miktarın 40 kilogram, Türkiye'de ise 7 kilogram olduğunu aktardı. Bu yüzden hem Türkiye'de ciddi bir potansiyel bulunduğunu hem de yurt dışındaki tüketime bağlı olarak ihracat anlamında önlerinin açık olduğunu belirten Yıldırım, şunları söyledi: "Türkiye yıllarca dondurulmuş biber ihraç etti. Dondurulmuş kirazda da dünya lideriyiz. Taze kiraz ihracatımız bu yıl yaşanan zirai don olayını saymazsak ortalama 80 bin tonun üzerinde. Dünyada taze kiraz ihracatında hep ilk 3'te yer aldı. Avrupa'da zaten lideriz. Dondurulmuş kirazda da ilk sıradayız. Afyonkarahisar'ın Sultandağı ilçesi gibi üretim yerlerinde ürünler toplanıyor çekirdekleri çıkartılıyor ve organik olarak donduruluyor." Dondurulmuş kirazın önemli bölümünün ABD'ye ihraç edildiğini aktaran Yıldırım, "Yıllık 12-15 bin ton ihracatımız var. Organik tarafında ciddi avantajımız bulunuyor. Katma değerli ürünler üretiyorsunuz, satıyorsunuz ve döviz sağlıyorsunuz. Çiftçi memnun oluyor ihracatçı da mutlu." dedi. Kirazın hasat döneminde toplanmasıyla sürecin bitmediğini dile getiren Yıldırım, "Tüketimi 12 ay sürüyor. ABD'de ve Avrupa ülkelerinde pastacılık sanayisinde, kokteyllerde, meyveli yoğurtlarda kullanılıyor. Ve bunun önemli bölümü Türk çiftçisinin ürettiği, Türk firmalarınca dondurulan organik ürünler" diye konuştu.

ABD'nin onda biri kadar dondurulmuş gıda tüketiyoruz Haber

ABD'nin onda biri kadar dondurulmuş gıda tüketiyoruz

Dondurulmuş Gıda Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Yıldırım, Türkiye'de şu anda dondurulmuş üründe kişi başı tüketimin 7 kilogram olduğuna dikkati çekerek, "Kişi başına tüketim Avrupa'da 40, ABD'de ise 70 kilogram civarında. Halen gitmemiz gereken çok fazla yol var" dedi. Yıldırım yaptığı açıklamada, dondurulmuş gıdalarda sürdürülebilir ürün kalitesi aynı kalitede korunduğunu ve sunulabildiğini belirtti. Dondurulmuş ürünlerin kullanım kolaylığına dikkati çeken Yıldırım, atık anlamında da kullanıcılara ciddi avantajlar sağladığını anlattı. Günümüz dünyasında sağlıklı ürünlerin ön plana çıktığını ve dondurulmuş ürünlerin katkısız, koruyucusuz olarak tüketim tercihinde üst sıralara yükseldiğini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu: "Dondurulmuş gıdada inanın biz de ev kadınlarının sadece evde yıkamada kullandıkları suyu kullanıyoruz. Başka hiçbir şekilde ürünlerimizde katkı malzemesi, koruyucu olmuyor. Biz taze ürünleri yıkıyoruz eksi 40 derecede donduruyor, eksi 18 derecede muhafaza ediyoruz. Evlerde daha yüksek sıcaklıklarda dondurma işlemi yapılıyor dolaplarda. Biz eksi 40 derece yaparak mikroorganizma faaliyetlerini tamamen durduruyoruz." "MANAVDAKİ ÜRÜNDEN BİLE TAZE" Yıldırım, dondurulmuş ürünlerin bazılarında ön pişirme uygulandığını aktararak, "Bu pratiklik sağlıyor. Çıkar ısıt ya da pişir ve kullan. Dünya dondurulmuş gıdada çok önde" dedi. Türkiye'de şu anda dondurulmuş üründe kişi başı tüketimin 7 kilogram olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti: "Kişi başına tüketim Avrupa'da 40, ABD'de ise 70 kilogram civarında. Halen gitmemiz gereken çok fazla yol var. Sektörün önü açık ve potansiyeli yüksek. Bunu bizim çok iyi anlatmamız lazım. Derneğimizin zaten amaçlarından biri de bu. Sağlıklı ürünler olduğuna insanları ikna etmek çok önemli. Bir döner zinciri düşünün. Bu döner zincirinin 100 şubesi olduğunda her yerde bir usta kullanmak zorunda. Fakat bizim gibi çözüm üreten firmalarımız, her yerde aynı kalitede ürünü sağlayabiliyor." Yıldırım, manava gidildiğinde bile birkaç gün beklemiş ürün satın alındığını vurgulayarak, "Bizde ise taze olarak ham madde 2 saat içinde fabrikaya geliyor hızlı bir şekilde yıkanıyor, eksi 40 derecede donduruluyor ve eksi 18 derecelik depolara çekiliyor. Bunu gıda ve ziraat mühendisleriyle yapıyoruz. Aslında tarladan sofraya en taze ürünü sunuyoruz" diye konuştu. "KALINTI KONTROLLERİ ARALIKSIZ YAPILIYOR" Meyve ve sebzelerde sürekli pestisit kalıntısı kontrolleri de yaptıklarını belirten Yıldırım, "Biz her gelen ham maddeyi sıkı kontrolden geçiriyoruz. Bu kontrollerden sonra üretim yapılıyor. Tazeden daha taze ve kalıntısız ürünler sunuyoruz. Dondurulmuş gıda tüketilmesini çok şiddetli bir şekilde öneriyorum" dedi. Yıldırım, sektörün ciddi bir ihracat potansiyeline ulaştığını ve bunu daha da artıracak tecrübeye, kapasiteye sahip olduğunu dile getirerek, doğru planlama ve doğru maliyetlenme ile çok daha iyi kazançlar sağlanabileceğini kaydetti.

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor Haber

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşünde gazeteci sorularını cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Trump'ın daveti üzerine "Barış İçin Şarm eş-Şeyh Zirvesi"ne katılarak Mısır'a yaptıkları ziyaretlerini tamamladıklarını kaydetti. Zirvenin Orta Doğu'da barışa giden yolda yeni bir dönüm noktası olmasını dileyen Erdoğan, Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki dolaylı görüşmelerin Gazze'de ateşkesle sonuçlanmasından duydukları memnuniyeti bir kez daha dile getirdi. Müzakere sürecine olan katkılarının ABD Başkanı Donald Trump dahil birçok devlet başkanı tarafından da ifade edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Kendisi bu süreçte Mısır, Katar ve ülkemizin oynadığı rolün kayda geçirilmesi için bir bildiri imzalamayı önerdi. Varılan mutabakatın harfiyen uygulanması, bu süreçte Amerika'nın İsrail hükümeti üzerindeki etkisini sürdürmesi çok önemli. Gerçekleşen rehine ve mahkum takası son derece mühimdi" değerlendirmesini yaptı. "İSRAİL ÜZERİNDE ETKİ SAHİBİ AKTÖRLERİN GEREKENİ YAPMAYA DEVAM EDECEKLERİNE İNANIYORUM" Anlaşmaya Filistin sorununu çözen bir belge gözüyle bakmanın yanlış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varılan bu mutabakatın özü itibarıyla bir ateşkes düzenlemesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bize göre Filistin davasının yegane çözümü 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Türkiye olarak bunun için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Önümüzde çetin bir süreç var. Evvela İsrail hükümetinin verdiği sözleri tutması temin edilmelidir. Çünkü İsrail tarafının bu konudaki sicili son derece kötüdür. Bu konuda Amerika başta olmak üzere İsrail üzerinde etki sahibi aktörlerin gerekeni yapmaya devam edeceklerine inanıyorum" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE, 102 BİN TONLA GAZZE'YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM GÖNDEREN ÜLKELERDEN BİRİ" Gazze'nin devasa bir enkaz yığınına dönmüş durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze halkı zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor ama ortada ev yok, hastane yok, okul yok. Neredeyse ayakta kalan bina yok. Türkiye, 102 bin tonla Gazze'ye en fazla insani yardım gönderen ülkelerden biri. Hamdolsun son birkaç gündür 350 civarında insani yardım tırımız Gazze'ye giriş yaptı. Hamas ve İsrail hükümetinin üzerinde mutabık kaldıkları belgede günlük asgari 600 yardım tırının geçişi öngörülüyor. Bir taraftan yardımlarımızı yoğun bir şekilde Gazze şeridine ulaştırırken, diğer taraftan da Arap ve İslam ülkelerinin kabul ettiği yeniden imar planı temelinde çalışmalara başlanması çok mühimdir" dedi. "GAZZE'DEKİ SÜKUNET ORTAMI İNSANLIK CEPHESİNİ REHAVETE SEVK ETMEMELİDİR" İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin geliştirdiği bazı çalışmalar olduğunu, bunların süratle uygulanması için önemli bir finansman desteği gerektiğini bildiren Erdoğan, "Ben bu desteğin de sağlanacağına inanıyorum. Gelinen aşamada iki egemen devletli çözüm yönünde gayretlerin artmasında fayda var. Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararlarını basit birer tanıma kararı değil de iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görmek istiyoruz. Diğer türlü atılan adımlar yarım kalacak, amacına tam manasıyla ulaşmayacaktır. Bu çerçevede hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşmelerim oldu. Filistin davası uzun yıllar sonra ilk defa bu derece insanlığın ortak gündemine oturmuş durumda. Sumud ve özgürlük filoları ile dünyanın en ücra bölgelerinde kefiye takan insanlar, İsrail zulmüne karşı ortak vicdanı temsil ediyor. Gazze'deki sükunet ortamı insanlık cephesini rehavete sevk etmemelidir" ifadelerini kullandı. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile çeşitli seviyede temsilcilerle de bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Biraz önce bahsettiğim hususları kendileriyle paylaştık. Fikir teatisinde bulduk. Zirvenin Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son olarak zirvenin hazırlığında görev yapmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelen ve geçirdikleri trafik kazasıyla hayatlarını kaybeden Katarlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" şeklinde konuştu. "BU ATEŞKESİN KALICI OLMASI VE İHLALLERİN YAŞANMAMASI ÖNEMLİ" Her şeyden önce ateşkesin kalıcı olması ve ihlallerin yaşanmamasının önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır. İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor" dedi. Türkiye, ABD ve diğer ülkelerin bu ateşkesin korunması konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET OLMANIN ÖTESİNDE ASLINDA İNSANLIĞIN VİCDANIDIR" Türkiye'nin büyük devlet olmanın ötesinde aslında insanlığın vicdanı olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim elimiz dünyanın neresinde bir mazlum varsa oraya uzanır. İsrail saldırıları devam ederken bile yardımlarımızı biz bölgeye sevk ettik. Mısır'daki depoları doldurduk, beklemedik. Ateşkesin başladığı günden bu yana toplam 350 tırımız Gazze'ye girdi. Biz oraya sadece gıda, su, ilaç göndermiyoruz. Aynı zamanda kardeşliği gönderiyoruz, umudu gönderiyoruz. İlaç, barınma malzemeleri, hızlıca bölgeye sevk ediliyor. İnsani felaketin etkilerini hızlı bir şekilde nasıl ortadan kaldırabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Biz şu anda oraya bütün engellemelere rağmen AFAD'ımızla 10 bin civarında çadırı depolamış durumdayız. Gazze'nin yeniden imarı son derece önemli. Kış gelmeden Gazzelilerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışacağız. Tabii burada Türk Kızılayı'na teşekkür ediyorum. AFAD'ımıza, TİKA'mıza, Sağlık Bakanlığımıza hepsine teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hepsi koordineli bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Orada sadece yaraları sarmayacağız. Aynı zamanda geleceği inşa edeceğiz. Bunun için de başta Ankara'daki şehir hastanelerimiz olmak üzere yaralıları bu merkezlerimize getirip orada tedavilerini yapıyoruz. Ankara değil, İstanbul'a göndermek isterlerse İstanbul'daki şehir hastanelerimiz de kardeşlerimizin emrindedir. Oralarda da bu çalışmaları yapmaya hazırız" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve kendisinin imzasıyla hayata geçirilen "Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması"nın bölge için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Erdoğan imza altına aldıkları metnin detaylarını da paylaşarak,"Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması. Biz aşağıda imzası bulunanlar iki yıl aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdiren ve bölge için umut, güvenlik ile barış ve refah için ortak bir vizyonla tanımlanan yeni bir sayfa açan Trump Barış Anlaşması'na tüm taraflarca gösterilen tarihi taahhüdü ve anlaşmanın hayata geçilişini memnuniyetle karşılıyoruz. Başkan Trump'ın Gazze çatışmasını sonlandırmaya ve Orta Doğu'ya kalıcı barış getirmeye yönelik samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz. Bu anlaşmayı Filistinliler ve İsrailler dahil olmak üzere bölgedeki tüm halklar için barış, güvenlik, istikrar ve fırsat sağlayacak şekilde birlikte uygulayacağız. Kalıcı barışın hem Filistinlilerin hem de İsraillerin refah içinde yaşayabileceği, temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının muhafaza edildiği bir sulh olacağı anlayışındayız. Anlamlı ilerlemenin ancak iş birliği ve devam eden diyalog yoluyla gerçekleşebileceğini ve uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesini bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet ettiğini vurguluyoruz. Aralarında Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudiliğin de bulunduğu kökleri bu topraklarda iç içe geçmiş inanç toplulukları için bu bölgenin derin tarihi ve manevi öneminin farkındayız. Bu kutsal bağlara saygı gösterilmesi ve kültürel miras alanlarının korunması, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olmaya devam edecektir. Aşırıcılık ve radikalleşmenin her türünü ortadan kaldırma kararlığında birleşmiş bulunuyoruz. Şiddetin ve ırkçılığın normalleştirildiği ya da radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği hiçbir toplum gelişemez. Aşırıcılığı mümkün kılan şartlara eğilmeyi ve kalıcı barışın temelleri olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle gelecekteki anlaşmazlıkların güç kullanımı veya uzun süreli çatışmalar yoluyla değil, diplomatik temaslar ve müzakere aracılığıyla çözülmesi yönünde taahhütte bulunuyoruz. Orta Doğu'nun sürekli savaşlar, tıkanmış müzakereler ya da başarılı şekilde müzakere edilmiş ancak parçalı, eksik veya seçici biçimde uygulanan anlaşmalar şeklinde cereyan eden döngüyü daha fazla kaldıramayacağının bilincindeyiz. Son iki yılda tanık olunan trajediler gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğine dair acil bir uyarı işlevi görmelidir. Bu bölgenin ırk, inanç ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah arzularının peşinden gidebileceği bir yer olmasını sağlayarak, herkes için hoşgörü, haysiyet ve fırsat eşitliği istiyoruz. Bölgede karşılıklı saygı ve ortak ilkelerine dayanan kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonunun peşindeyiz. Bu anlayışla Gazze Şeridi'nde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin tesisine yönelik kaydedilen ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgedeki komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilecekleri kurumsal temeller inşa ederek bu mirası hayata geçirmek ve sürdürmek için hep birlikte çalışacağımıza söz veriyoruz. Kalıcı bir barış geleceğine kendimizi adamış bulunuyoruz" açıklamasını yaptı. "GAZZE'DE YAPILMASI GEREKEN ÇOK KRİTİK İŞLER VAR" Gazze'deki görev gücüyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler şu anda devam ediyor. Gazze'de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili "Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?" konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz. İhya olayında da "Neleri birlikte yapabiliriz?" konusunu da liderlerle yaptığımız ikili görüşmelerde konuştuk. Aldığımız ilk izlenimler fena değil. Onlar da "Biz burada rolümüzü üstleneceğiz" diyorlar. İnşallah verilen sözler yerine gelir. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın başta olmak üzere arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşecek" şeklinde konuştu. "GAZZE'DE BİR BARIŞ DÜZENİNİN KURULMASI İÇİN FEVKALADE HEYECANLIYIZ" Kendisinin de Gazze konusuyla ilgili liderlerle temas halinde olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreci nasıl işletebiliriz?" bunun üzerinde duracağız. Şu anda orada çadırlar var. Herhalde bu insanların sürekli çadırlarda yaşayacak halleri yok. Arkadaşlarıma da söyledim. 'Elimizdeki mevcut konteynerleri gerekirse biz bölgeye sevk edelim' dedim. Bu kış mevsiminde bu konteynırlarla onları çok daha farklı bir imkana kavuşturmuş olalım diye düşünüyoruz. AFAD'ımız bu konuda büyük bir yükü sırtlanmış olacak. Türkiye, barışın yanında ve bu süreci de öyle işletecek. Gazze'de bir barış düzeninin kurulması için fevkalade heyecanlıyız. Bunu da inşallah süratle devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım özellikle bölgedeki muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. Beraber ne yaparız, nasıl yaparız bunun çalışmalarını sürdürüyorlar" ifadelerini kullandı. "BU İŞİN BİRİNCİ DERECEDE TAKİPÇİSİ TRUMP OLACAK" Gazze'de şu an itibarıyla çatışmaların sona ermiş durumda olduğunu, bunun Trump tarafından ilan edilmiş olmasının çok çok önemli olduğunu belirten Erdoğan," Bu işin birinci derecede takipçisi Sayın Trump olacak. Bunu kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de ifade etti. En son ayrılırken ayaküstü de "Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatlarımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim." dedi. Görüşmelerimizi her seviyede sürdüreceğiz. Sayın Trump ile kurduğumuz bu diplomasi çok çok önemli. İnşallah bu hassasiyet içerisinde bunu devam ettireceğiz ve bir huzur ikliminin oluşturulması için ne gerekiyorsa inşallah yapacağız. Mısır'da bir araya gelen tüm ülkeler, bu huzur ikliminin güvencesi olacaktır" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İNSANLIĞIN VİCDANI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır süren İsrail saldırganlığına, işgal politikalarına ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen emellerine artık "dur" demek için bu Zirvede olduklarını, İsrail terörüne, güç gösterisine karşı, sadece Türkiye'nin değil insanlığın vicdanını savunan bir duruş sergilediklerini aktardı. Erdoğan," Mısır'a da onun için geldik. Gazze tecrübesi İsrail'e saldırganlıkla bir yere varamayacağını açık bir şekilde gösterdi. Aynı şekilde Hamas'ın direniş iradesinin kırılmadığını da gördüler. Bu da çok çok önemli. Gazze halkı 70 bine yakın şehit verdi ama işgale, soykırıma, barbarlığa teslim olmadı. Çok önemli. Demek ki sadece elinizdeki bombaların devamlı gökten her yerden atılması, yaptığınız saldırılar işe yaramıyor. "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." bu farklı bir ruh. Şurası çok net ki; İsrail komşularını işgal ederek hiçbir sonuç elde edemez. Netanyahu hükümetinin soykırım karşıtı tepkileri, antisemitizm ile ilişkilendirme gayreti de görüldüğü gibi burada neticesiz oldu. Ateşkesle birlikte uluslararası toplumun görevi bitmedi, yeni başladı. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ne oldu? Herkes salonu boşalttı, Netanyahu orada koltuklara konuştu. Gazze'nin yanında daha güçlü durmaya devam etmeliyiz. Soykırımın unutulmaması için mücadelemizi takipçiyiz. Sorumluların hesap vermesi için çabalarımızı artırmalıyız. Türkiye olarak tüm insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz" dedi. "SDG'Yİ YANLIŞ YOLLARA TEVESSÜL ETMEMESİ, SURİYE'NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE DESTEK OLMALARI KONUSUNDA DA UYARIYORUZ" Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temasların devam ettiğini, Suriye'nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG'yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye'nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG'nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye'nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin çıkarınadır. Suriye'yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı'nda söylediğim gibi, yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" ifadelerini kullandı. "CHP GEÇMİŞTE DE KENDİ HALKINDAN BULAMADIĞI KARŞILIĞI HEP YABAN ELLERDE ARARDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin attığı adımların Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu belirterek "CHP bizi şaşırtmıyor. Bunlar CHP için alıştığımız şeyler. Geçmişte de kendi halkından bulamadığı karşılığı hep yaban ellerde arardı. CHP'nin ne yaptığını ve neyi planladığını, CHP'yi yöneten kadrolar dahi anlamakta zorlanıyor. Belediyeleri düşürdükleri durum ortada. Belediyeleri çapsızlıklarıyla ne hale getirdikleri ortada. Trabzon'da söyledim, yurt dışına şikayet turları düzenliyorlar. Böyle rezillik olur mu? Biz aslında Sayın Özel'den, Avrupalı Türklerden özür dilemesini beklerdik. Biliyorsunuz 2 ay önce milletvekilleri çıktı gurbetçilerimize, affedersiniz "zırzop" dedi. CHP yönetiminden bu konuda bir açıklama, bir düzeltme gelmedi. Madem Brüksel'e gittin, en azından bunun için bir özür dile. Sayın Özel bu erdemi göstermediği gibi; yoldaşlarına Türkiye Cumhurbaşkanını yuhalatarak çok daha büyük bir skandala imza attı. Gerçekten çok yazık. Onlar Brüksel'de laf üretirken biz Anadolu'da eser üretiyoruz. İşte o sıra ben Rize'deydim, öbür tarafta Trabzon'da açılışlar gerçekleştiriyordum. Bu hafta sonu 4 gün oraları dolaştık. Rize'mizin derelerini dolaştım, bütün o mekanları gözden geçirdik ve bakan arkadaşlarımla, oraların tadını aldık. Ülkemizi sürekli dolaşarak inşallah halkımızla bütünleşmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BU MAKAMLAR MİLLETE HİZMET İÇİN VARDIR; RANT, YOLSUZLUK, İSRAF İÇİN DEĞİL" Belediyelerin yetki tartışmalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Zaten bizim yasalarımızda bu tür yolsuzluklar, çalma, çırpma durumlarıyla ilgili gerekli düzenlemeler var. Bu noktada yargı tarafından verilmiş herhangi bir yakalama kararı vesaire olduğu anda, zaten yargımız gereğini yapar. Bu yerel yönetimler kanununda da var. Bütün bunlar zaten gayrimeşrudur. Bunlarla ilgili olarak da kanunların emri her an yerine gelir ve biz de bunların üzerine kesinlikle gideriz. Çünkü Belediyeler doğrudan millete hizmet etmenin ilk adımıdır. Bu makamlar millete hizmet için vardır; rant, yolsuzluk, israf için değil" dedi.

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" Haber

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır"

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasına ilişkin olarak, "Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde (Knesset) kendi onuruna gerçekleştirilen özel oturumda konuştu. Meclis Başkanı Amir Ohana tarafından "İsrail'in Beyaz Saray'da bu zamana kadar sahip olduğu en iyi dostu" olarak takdim edilen Trump, konuşmasına "Bugün, derin bir sevinç ve yükselen bir umut günü. Bugüne yenilenmiş bir iman ve her şeyden evvel İbrahim, İshak ve Yakub'un rabbi, her şeye kadir olan Allah'a şükranlarımızı sunmak üzere bir araya geliyoruz" ifadeleriyle başladı. Trump, "Silahlar sustu, artık sirenler çalmıyor ve güneş, sonunda huzura kavuşmuş kutsal topraklar üzerinde doğuyor. Allah'ın izniyle, bu bölge sonsuza dek barış içinde yaşayacağımız bir yer olacak. Bu sadece bir savaşın değil, terörün ve ölüm çağının sonu. İnanç, umut ve Tanrı çağının başlangıcıdır. Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. Sözleri sık sık alkışlarla kesilen Donald Trump, "Kendisiyle çalışmak hiç de kolay değildir" ifadeleriyle tanımladığı İsrail Başbakanı Netanyahu'ya da teşekkür etti. Trump, Gazze'de barışa ulaşılması sürecinde rol alan ve Hamas'ın elindeki savaş esirlerinin serbest bırakılmasında etkili olan tüm Arap ve Müslüman ülkelerine de müteşekkir olduğunu söyledi. "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINI DA ÇÖZECEĞİZ" Konuşmasına Gazze'de ateşkes konusundaki çalışmaları nedeniyle Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'u methederek devam eden Trump, Witkoff'un Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi üzerinde çalışmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. Trump, "Haftada 7 bin genç asker öldürülüyor. Geçen hafta bundan bile daha fazlasıydı. Böyle bir şeyin asla yaşanmamış olması gerekiyordu ama oldu. Yine de seçim yarışını kazandık ve bu korkunç, uzun süredir süren savaşı devraldım. Kolayca çözülebileceğini düşünüyordum. İsrail ve birçok başka tarafla büyük bir başarıyla yaptığımız şeylerden sonra çok kolay olacağını sanmıştım. Ama bu önce geldi. Onu da çözeceğiz" şeklinde konuştu. "SEKİZ AYDA SEKİZ SAVAŞI SONA ERDİRDİK" Donald Trump'ın "Düşünsenize sadece sekiz ayda 8 savaşı bitirdik. Dün 7 diyordum ama şimdi 8 diyebilirim. Çünkü rehineler geri döndü. Rehineler geri döndü" şeklindeki ifadeleri, İsrail Meclisi'nde ayakta alkışlandı. "İSRAİL'E ÇOK SİLAH GÖNDERDİK" ABD'nin dünya tarihinin en güçlü ordusuna sahip olduğunu ve kimsenin hayal dahi edemeyeceği silahlara sahip olduğunu vurgulayan Trump, "Dünyanın en iyi silahlarını üretiyoruz ve çok fazla var. Dürüst olmak gerekirse, İsrail'e çok silah verdik. Bibi (Benyamin Netanyahu) beni defalarca aradı ve "Şunu temin edebilir misin, bunu temin edebilir misin?" dedi. Bazılarının ismini ben bile hiç duymamıştım. Bunları temin ettik. En iyileriydiler. Ve siz de onları iyi kullandınız. Onları iyi kullanmasını bilen insanlara da ihtiyaç var ve siz açıkça çok iyi kullandınız" ifadelerini kullandı. "İSRAİL VE TÜM ORTA DOĞU İÇİN ÇOK HEYECAN VERİCİ BİR ZAMAN" ABD Başkanı Trump, "Yıllardır tek bir barış günü bile yaşamadınız ama nihayet, sadece İsrailliler için değil aynı zamanda Filistinliler ve diğerleri için de uzun ve acı dolu kabus, nihayet sona erdi. Bu artık İsrail ve tüm Orta doğu için çok heyecan verici bir zaman. Çünkü Orta Doğu genelinde bölgeyi on yıllardır saran kaos, terör ve yıkım güçleri zayıflamış, izole olmuş ve tamamen mağlup durumdadır" şeklinde konuştu. "İRAN'IN EN TEHLİKELİ SİLAHLARI ELDE ETMESİNE ENGEL OLDUK" ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine gerçekleştirdiği saldırıya değinen Trump, "İran'ın kilit nükleer tesislerine 14 bomba attık. Daha önce söylediğim üzere, oraları tamamen yok ettik ve bu teyit edildi, bunu herkes anlıyor. Birlikte, dünyanın bir numaralı terör destekçisi devletinin dünyanın en tehlikeli silahlarını elde etmesine engel olduk" dedi. İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına 2 ay kala harekete geçtiklerini söyleyen Trump, "Bunu belki biraz daha hızlı, belki biraz daha yavaş yapabilirlerdi ama o noktaya çok yakındılar. Bu son şansımızdı. 22 yıldır bunun için çalışıyorlardı ve bu bizim son şansımızdı" diye konuştu. "UZUN VE ZOR SAVAŞ ARTIK SONA ERDİ" Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin dünyanın birçok yerindeki insan tarafından sokaklarda danslar eşliğinde kutlandığını söyleyen Trump, "Bu uzun ve zor savaş artık sona erdi. Bazıları binlerce yıl, bazıları 500 yıldır devam ettiğini söylüyor ama bu hepsinin en büyüklerinden biri. Eşi benzeri görülmemiş bir başarıyla neredeyse tüm bölge, Gazze'nin derhal askerden arındırılacağı, Hamas'ın silahsızlandırılacağı ve İsrail'in güvenliğinin artık hiçbir şekilde ve hiçbir biçimde tehdit altında olmayacağı planı onayladı" dedi. GAZZE'NİN YENİDEN İNŞASI İÇİN DESTEK TAAHHÜDÜNDE BULUNAN ÜLKELERE TEŞEKKÜR Gazze'nin yeniden inşası için büyük meblağlar taahhüt eden Arap ve Müslüman ülkelere teşekkür eden Trump, "Gazze ve ötesinin güvenli biçimde yeniden inşasını destekleme sözü verdiler. Birçok Arap ülkesi, son derece zengin ülkeler öne çıkıp, "Gazze'yi yeniden inşa etmek için büyük miktarlarda para sağlayacağız" dediler. Bence bu gerçekleşecek. Onlar gücü, onuru, katkıda bulunmayı ve isimlerini ortaya koymayı istiyorlar" ifadelerini kullandı. İRAN İLE BARIŞ ANLAŞMASI YAPMAK İSTEDİKLERİNİ SÖYLEDİ İran liderlerini komşularını tehdit etme, vekil olarak kullanılan militan güçleri desteklemekten vazgeçmeye çağırdıklarını söyleyen Trump, "Bunu zayıf bir pozisyondan söylemiyorum, bunu söylemek zayıflık değil. Siz hazır olduğunuzda biz de hazır olacağız ve bu, İran'ın şimdiye kadar aldığı en iyi karar olacak. İran'da iyi insanlar var. ABD'de tanıdığım birçok İranlı var. İyi, zeki, çalışkan insanlar ve kendi ülkelerinde olanları görmek istemiyorlar" diye konuştu. İSRAİL CUMHURBAŞKANINA NETANYAHU'YU AFFETME ÇAĞRISI YAPTI İsrail'in savunması için milyarlarca dolar tedarik edilmesine onay verdiğini ve İsrail'deki ABD Büyükelçiliği'nin işgal altındaki Kudüs'e taşınmasını sağladığını vurgulayan Donald Trump, "Her zaman yanınızda oldum ve her zaman topluluğunuzun yanında olacağım. Her zaman sizinle olacağım. Ancak beki bir şey olur, aptal biri göreve gelir ve çok kötü şeyler yapmak isterse belki fikrimi değiştiririm. Umarım öyle olmaz" dedi. Trump, Netanyahu'yu kastederek, "Bu adam, işte tam burada duran adam, iyi bir adam. Şuradaki iki adam (İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Meclis Başkanı Ohana) da iyi adamlar. Aklıma bir fikir geldi. Sayın Cumhurbaşkanı, ona niçin af sağlamıyorsunuz? Ona af sağlayın" diye konuştu. Trump'ın yolsuzlukla yargılanan Netanyahu için Cumhurbaşkanı Herzog'dan af talebi, meclis salonunda "Bibi" sloganları ile desteklendi. ABD Başkanı Trump, "Muhtemelen biliyorsunuzdur ama bu, konuşma metnimde yoktu. Ama bu adamı çok seviyorum" şeklinde konuştu. TRUMP'IN KONUŞMASI PROTESTO İLE KESİLDİ Trump'ın İsrail Meclisi'ndeki konuşması Arap asıllı İsrailli meclis üyesi Ayman Odeh ve solcu siyasetçi Ofer Cassif tarafından gerçekleştirilen protesto eylemi sırasında kesildi. Trump'ın konuşması sırasında üzerinde "soykırım" ve "Filistin'i tanıyın" yazılı pankartlar tutan Ayman Odeh ve Ofer Cassif salondan çıkarıldı. "FİLİSTİN DEVLETİ'NİN TANIMASI VE İŞGALİN SONA ERMESİ HERKESE ADALET, BARIŞ VE GÜVENLİK GETİREBİLİR" Odeh, protestosundan dakikalar önce sosyal medya üzerinden yayımladığı paylaşımda, "Genel kuruldaki ikiyüzlülük dayanılır gibi değil. Netanyahu'nun organize bir grup tarafından daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde dalkavukluk ile taçlandırılması, kendisi ve hükümetini Gazze'de insanlığa karşı işlenen suçlardan ya da yüz binlerce Filistinli kurban ile binlerce İsrailli kurbanın kanından sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmez. Sadece ateşkes ve genel manada anlaşma nedeniyle buradayım. Sadece İsrail'in yanı sıra Filistin Devleti'nin tanıması ve işgalin sona ermesi herkese adalet, barış ve güvenlik getirebilir" diye yazmıştı. Aynı şekilde Cassif de sosyal medyada yayımladığı paylaşımında İsrail hükümetini Filistinlilere karşı işgal ve apartheid ile suçlayarak, "İşgalci olmayı reddedin! Kan döken hükümete karşı direnin!" ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Trump, 1979'da Jimmy Carter, 1994'te Bill Clinton ve 2008'de George W. Bush'un ardından İsrail Parlamentosuna hitap eden dördüncü ABD Başkanı oldu.

Netanyahu: "Hiçbir ABD başkanı, İsrail için daha fazlasını yapmadı" Haber

Netanyahu: "Hiçbir ABD başkanı, İsrail için daha fazlasını yapmadı"

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Trump'a teşekkür ederek, "Hiçbir ABD başkanı, İsrail için daha fazlasını yapmadı" dedi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Meclisi'nde (Knesset) ABD Başkanı Donald Trump onuruna gerçekleştirilen özel oturumda konuştu. Netanyahu konuşmasına Trump'a işgal altındaki Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesi, İbrahim Anlaşmaları, İsrail'in işgal altında tuttuğu Suriye toprakları Golan Tepeleri üzerindeki "hakkını" tanıması ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine saldırdığı Gece Yarısı Çekiç Operasyonu vesilesiyle teşekkür ederek başladı. Trump'ı İsrail'in Beyaz Saray'daki en büyük dostu olarak tanımlayan Binyamin Netanyahu, "Hiçbir ABD başkanı, İsrail için daha fazlasını yapmadı" şeklinde konuştu. "TEŞEKKÜR EDERİM BAŞKAN TRUMP" Liderliği altında Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama emri çıkarılan İsrailli lider, "Son iki yıl savaş zamanıydı. Umarım önümüzdeki yıllar barış zamanı olur" dedi. ABD Başkanı Trump'a Gazze'deki savaşı sona erdiren teklif için de teşekkür eden Netanyahu, anlaşmanın İsrail'in tüm hedeflerini ulaşmasını sağladığını savundu. Kısmen İbranice ve İngilizce gerçekleştirdiği konuşmada, Trump'ın adını hem İsrail hem de insanlık tarihine yazdırdığını söyleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Esirlerimizin geri getirilmesinde oynadığınız rolün önemli ve belirleyici olduğunun farkındayız. Teşekkür ederim Başkan Trump. Teşekkür ederim" ifadelerini kullandı. "İSRAİL'E SIRT ÇEVİRDİLER" İsrail'in "Hamas ve İran terör ekseninin tamamı" aleyhinde muazzam zaferler kazandığını savunan Netanyahu, "İran'ın nükleer ve balistik füze programı geriletildi" diye konuştu. Gazze'deki savaş suçları ve insani felaket nedeniyle İsrail'i eleştiren ülkeleri "Hamas'ın propagandasına teslim olmakla" suçlayan Netanyahu, "Giderek daha fazla ülkenin hükümeti, ülkelerindeki antisemitik zorbalara boyun eğdi. İsrail'e sırt çevirdiler. Bizden, Hamas'ın taleplerine boyun eğmemizi ve Gazze'yi terk etmemizi istediler" dedi. İBRAHİM ANLAŞMALARI'NI İLERLETMEYİ VAAT ETTİ Konuşmasında İsrail'in Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesi çerçevesinde İbrahim Anlaşmaları'nı ilerletmeyi de vaat eden Netanyahu, "Sizinle birlikte, İbrahim Anlaşmaları ile birlikte açtığımız yolda yürümeyi sabırsızlıkla bekliyorum" ifadelerini kullandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Liderliğinizle, bölgemizdeki Arap ülkeleri ve bölgemiz ötesindeki Müslüman ülkelerle yeni barış antlaşmaları imzalayabiliriz" şeklinde konuştu. Netanyahu, Trump'ın İsrail'in en yüksek düzeyli ödülü olan "İsrail Ödülü"nün İsrail vatandaşı olmayan ilk sahibi olması için başvuru yaptığını söyledi.

ABD, Türkiye'de kuraklık riskinin buğday üretimini düşüreceğini öngörüyor... Haber

ABD, Türkiye'de kuraklık riskinin buğday üretimini düşüreceğini öngörüyor...

Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı Dış Tarım Servisine göre, Türkiye'nin buğday üretiminin 16,3 milyon ton olması beklenirken kuraklıkla ilgili risklerin verimi düşürebileceği öngörülüyor. Dış Tarım Servisinin "Tahıl ve Yem" raporunda, yetiştirme sezonu boyunca devam eden kurak hava şartları nedeniyle Türkiye'nin 2025/26 üretim yılı buğday üretimi bir önceki yıla göre yüzde 15 düşüşle yaklaşık 16,3 milyon ton olarak tahminlendi. Üretimin kuraklık hasarının boyutuna bağlı olarak daha da düşebileceği aktarılan raporda, Orta ve Güneydoğu Anadolu'nun başlıca buğday yetiştirme bölgelerinde yetersiz yağış, normalden yüksek kış sıcaklıkları ve kuraklığın, buğday tarlalarında verimi geçen yıla göre yüzde 15-30 oranında düşürmesinin beklendiği aktarıldı. Kurak bir kış mevsiminin ardından çiftçiler yağışlı bir bahar umudu beslediği belirtilen raporda, "Bahar yağışları da yetersizdi. Türkiye'deki buğday üretiminin büyük bir kısmı kuru tarımla yapıldığından ve tamamen yağışa bağlı olduğundan, yağış eksikliği buğday verimi ve genel üretim hacimleri üzerinde ani ve olumsuz bir etkiye sahip" ifadesi kullanıldı. 2025/26 sezonu buğday tüketiminin ise 19,4 milyon ton olarak tahmin edildiği raporda, buğday ithalat tahmini ise yaklaşık 10,3 milyon ton olarak belirtildi. İthal edilen buğdayın büyük bir kısmının Türk un ve makarna ihracatçıları tarafından kullanılacağı, geri kalanı ise iç pazar için un ve çeşitli buğday bazlı ürünlerin üretiminde değerlendirileceği bildirilen raporda, ithalat kısıtlamaları nedeniyle Türkiye'nin bu sezon ithalatının önceki döneme göre 3,2 milyon ton azalmasının beklendiği vurgulandı. Türkiye'nin buğday ihracatının ise önceki sezona göre değişmeden 7 milyon ton olarak gerçekleşmesi ve bu tahmini miktarın daha büyük bir kısmının un olmasının öngörüldüğü kaydedildi. TÜİK'in bu yıla ilişkin 1. bitkisel üretim tahminine göre ise tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2025 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,1 oranında azalarak yaklaşık 37,4 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin yüzde 5,8 oranında azalarak 19,6 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 8,0 oranında düşerek yaklaşık olarak 7,5 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 5,5 oranında azalarak 243 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 23,1 oranında düşerek 300 bin ton, mısır üretiminin ise yüzde 4,9 artarak 8,5 milyon ton olacağı öngörüldü.

ABD, sosyal medya incelemesi için öğrenci vize randevularını durdurdu Haber

ABD, sosyal medya incelemesi için öğrenci vize randevularını durdurdu

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, eğitim için ABD'ye gelecek olan öğrencilerin sosyal medya hesaplarına yönelik detaylı inceleme yapılmasını zorunlu kılmayı planlıyor. ABD basınında yer alan haberlerde, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun tüm büyükelçilik ve konsolosluklara, öğrenci vizesi başvurusu yapanlara yönelik vize randevusu verilmesinin durdurulması yönünde talimat verdiği belirtilerek, söz konusu başvuru sahiplerinin sosyal medya hesaplarının incelenmesinin ardından randevuların yeniden verilmeye başlanacağı ifade edildi. Mevcut randevuların söz konusu karardan etkilenmeyeceği belirtildi. Haberde, Bakan Rubio'nun talimatta, Dışişleri Bakanlığı'nın başvuru sahiplerinin sosyal medya hesaplarının incelemesine ilişkin güncellenmiş kılavuz yayınlamayı planladığı ifadelerinin yer aldığı aktarıldı. Talimatta, "Bakanlık, öğrenci ve değişim ziyaretçisi vizesi başvuru sahiplerinin taranması ve incelenmesi için mevcut operasyon ve süreçleri gözden geçiriyor ve bu incelemeye dayanarak, bu tür tüm başvuru sahipleri için genişletilmiş sosyal medya incelemesine ilişkin kılavuz yayınlamayı planlıyor" denildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Rubio'nun gönderdiği talimatla ilgili haberler hakkında yorum yapmazken, "Öğrenci olsun ya da olmasın, buraya gelenlerin kim olduğunu değerlendirmek için elimizden gelen her aracı kullanmaya devam edeceğiz" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.