SON DAKİKA
Hava Durumu

#Açıklama

Söz Bursa - Açıklama haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Açıklama haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Asılsız iddialara karşı Mimarlar Odası’ndan resmi açıklama Haber

Asılsız iddialara karşı Mimarlar Odası’ndan resmi açıklama

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek yaptığı yazılı basın açıklamasında, “Bir süredir sistematik olarak devam eden ve en son 13 Kasım 2025 tarihinde bazı dijital yayın organlarında yayımlanan haberlerde, şahsım ve temsil ettiğim kurumsal yapıya ilişkin gerçek dışı, mesleki tanımlarla bağdaşmayan, kamuoyunu yanıltıcı ve iyi niyet sınırlarının dışında hazırlanmış ifadelere yer verilmiştir. Bilgi kirliliği yaratmaya yönelik bu haberler nedeniyle açıklama zorunluluğu doğmuştur” dedi. Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek’in açıklaması şöyle: “Kamuoyuna ve Basın Mensuplarına, Bir süredir sistematik olarak devam eden ve en son 13 Kasım 2025 tarihinde bazı dijital yayın organlarında yayımlanan haberlerde, şahsım ve temsil ettiğim kurumsal yapıya ilişkin gerçek dışı, mesleki tanımlarla bağdaşmayan, kamuoyunu yanıltıcı ve iyi niyet sınırlarının dışında hazırlanmış ifadelere yer verilmiştir. Bilgi kirliliği yaratmaya yönelik bu haberler nedeniyle açıklama zorunluluğu doğmuştur. 1. Mimarların imar dosyası hazırlama veya imar yetkisi kullanma görevi yoktur! İmar iş ve işlemleri, ilgili mevzuat gereği belediyelerin ve yetkili idarelerin görev alanıdır. Mimarların görevi; mevzuata uygun projeleri hazırlamak ve ruhsat süreçlerine teknik katkıda bulunmaktır. Bu nedenle haberlerde yer alan “imar dosyalarından kaçma” iddiası, meslek sorumluluklarıyla bağdaşmayan, tamamen yanlış ve dayanaksız bir ifadedir. 2. “Mimarlık izin süreci” kavramı yanlış olup belediyelerle ilgisi yoktur! Haberlerde yer verilen “mimarlık izin süreci” tanımı, mevzuatta bulunmayan, yanlış ve hatalı bir kullanımdır. Mimarların serbest mesleğini icra edebilmesi amacıyla verilen yetki ve tescil işlemleri; gerekli şartların karşılanması halinde bağlı olunan meslek odasının genel merkezi tarafından yürütülür. Dolayısıyla bu süreç belediyelerin görev tanımında değildir ve haber metnindeki kullanım bilgi eksikliği ve yanlış yorum içermektedir. 3. Şahsım ve kurumsal yapımız hakkında iddialar gerçek dışıdır! Talep edilen her türlü belge ve bilgi, mevzuata uygun yöntemlerle ve doğru merciler tarafından iletilmesi halinde açıklanmaya açıktır. Kurumumuzun yaklaşımı şeffaflık, kamu yararı ve meslek etiği ilkelerine dayanmaktadır. Ayrıca özellikle vurgulamak isterim ki; 20 yıllık meslek hayatım boyunca mevzuata aykırı hiçbir mimarlık faaliyeti içerisinde bulunmadım. Mesleki etik, kamu yararı, bilimsel ilke ve hukuki sorumluluklar; çalışma prensiplerimin temelidir. Haberlerde ima edildiği gibi herhangi bir ayrıcalık, çıkar, kişisel menfaat ya da usulsüz bir uygulama için girişimim, talebim, yönlendirmem veya teşebbüsüm olmamıştır. Bu yönlü tüm iddia, imâ ve kasıtlı algı oluşturma çabalarını kesin bir dille ve şiddetle kınıyorum. Unutulmamalıdır ki; bir söylemin, “iddia” başlığıyla servis edilmesi, onun gerçek, doğru, hukuki dayanağı olan ya da ispatlanmış bir bilgi olduğu anlamına gelmemektedir. 4. Saldırılar, kamusal mücadelemize yöneliktir! Son dönemde ortaya atılan bu tür asılsız, manipülatif, karalama amaçlı söylemlerin, Mimarlar Odası Bursa Şubesi' nin kamu yararı doğrultusunda yürüttüğü denetim, raporlama, itiraz ve izleme faaliyetlerinden rahatsız olan çevreler tarafından bilinçli biçimde üretildiği açıktır. Bu tür itibarsızlaştırma girişimleri, mesleki duruşumuzu ve kamu sorumluluğumuzu zayıflatmak bir yana, daha da güçlendirmektedir. 5. Hukuki süreçler başlatılmıştır! Söz konusu yanıltıcı, kasıtlı ve mesleki itibara zarar verici yayınlar ile ilgili olarak hukuki süreçler başlatılmıştır. Süreç devam ederken kamuoyuna gerekli bilgilendirmeler yapılacaktır. Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu olarak bilimin, hukukun, etik değerlerin, şeffaflığın, toplumsal sorumluluğun ve kamu yararı ilkesinin gereğini yapmaya devam edeceğiz. Algı operasyonları ve dayanaksız iddialar, bu kararlılığı engelleyemeyecek ve gölgeleyemeyecektir!

Erdoğan : Siper savaşlarının yerini siber savaşlar aldı Haber

Erdoğan : Siper savaşlarının yerini siber savaşlar aldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, "Bugün 80'i kardeş ülkelerden 241 subayımızı mezun ediyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kurmaylık eğitimlerini başarıyla tamamlayan subaylarımızın mezuniyet töreni vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Sizlerin şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her bir mensubuna buradan selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Bugün 80'i dost ve kardeş ülkelerden gelen askeri misafir personel olmak üzere toplam 241 subayımızın mezuniyet heyecanına şahitlik ediyoruz. 14. dönem müşterek komuta ve kurmay eğitimi ile 7. dönem kuvvet harp enstitüleri komuta ve kurmay eğitimlerini alınlarının akıyla nihayete erdiren her bir subayımızı yürekten tebrik ediyorum. Ordumuzun farklı kademelerinde kurmay unvanıyla üstlenecekleri yeni vazifelerinde kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Peygamber ocağı olarak gördüğümüz Silahlı Kuvvetlerimizin istisnasız her bir ferdi, milletimizin gözbebeği, umudu, kıvanç kaynağı ve iftihar beratıdır. Rabbim sizleri her türlü tehlikeden, beladan, musibetten korusun. Yolunuzu da bahtınızı da açık eylesin diyorum. Azerbaycan, Bosna Hersek, Endonezya, Gambiya, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs, Kuzey Makedonya, Mali, Moğolistan, Pakistan, Somali, Suudi Arabistan ve Ürdün’den gelerek burada eğitim alan misafir subaylarımızı da yürekten tebrik ediyorum. Sahip oldukları mesleki donanımı, yüksek bir vazife şuuruyla perçinleyen subaylarımızı eğiten komutanlarımıza, hocalarımıza da milletim adına teşekkür ediyor, emekleri ve gayretleri için takdirlerimi iletiyorum" dedi. "GEÇMİŞİN SİPER SAVAŞLARININ YERİNİ BUGÜN ARTIK SİBER SAVAŞLAR ALMIŞ DURUMDA" 2016’da kurdukları Milli Savunma Üniversitesinin kendi alanında dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından biri olma özelliğini sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Silahlı Kuvvetlerimizin geleceğini şekillendirecek, savunma stratejimize yön verecek, kahraman ordumuzu daha ileri noktalara taşıyacak kurmay kadrolarımız bu ocakta yetişiyor. Üniversitemiz bilhassa güvenlik, strateji ve savunma gibi disiplinlerde yüksek düzeyli eğitim, yayın ve araştırma faaliyetleriyle askeri çalışmalar noktasında dünya çapında ses getiren işlere imza atıyor. Üstlendiği misyon ve sahip olduğu vizyonla sivil-asker işbirliğine çok kıymetli katkılar yapan üniversitemiz, başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe taşıyor. Bünyesindeki Harp Enstitüleri, Harp Okulları ve Meslek Yüksekokulları ile ordumuza bilgili, ahlaklı, vatanına, milletine, milli iradeye bağlı subay ve astsubaylar kazandıran üniversitemize, Sayın Rektör ve yöneticilerimize, üniversitemizin sivil-asker eğitimci kadrosuna teşekkür ediyorum. Kuruluşundan itibaren Milli Savunma Üniversitemize daima destek verdik. Her ihtiyacında üniversitemizin yanında olduk. İnşallah, bundan sonra da tüm imkanlarımızla bu güzide kurumun yanında olmaya devam edeceğiz. Değerli arkadaşlarım, şu hakikati burada evvelemirde ifade etmek durumundayım. İkinci Cihan Harbi'nden sonra tesis edilen uluslararası sistemin askeri, siyasi ve iktisadi kırılmalar yaşadığı zorlu bir dönemden geçiyoruz. Ticaret, teknoloji, enerji ve kültür savaşları, askeri ve siyasi rekabetin dozunu günden güne artırıyor. Yapay zeka, insansız teknolojiler, yarı iletkenler ve nadir toprak elementleri gibi yeni değişkenler, konvansiyonel stratejilerin dönüşümünü de zaruri hale getirdi. Geçmişin siper savaşlarının yerini bugün artık siber savaşlar almış durumda. Hem bölgemizde hem dünyada yeni denklemler kurulurken jeopolitik dinamikler de büyük oranda değişim ve dönüşüme uğruyor. Post-liberal dönem olarak da adlandırılan bu yeni gerçeklikte ülkemizin güçlü şekilde var olması, yeni sistemde kutup başı olarak yerini alması için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz" diye konuştu. "BURADA YETİŞEN VATAN EVLATLARI KÜRESEL BARIŞ VE GÜVENLİĞİN TESİSİNE ÇOK MÜHİM KATKILAR YAPIYOR" Türkiye'nin yerli ve milli, yüksek teknoloji yatırımlarla savunma sanayindeki hamlelerle küresel planda adından söz ettiren ülkeler arasında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli Savunma Üniversitemiz burada da hayati sorumluluk üstlenmektedir. Bir yandan ülkemizin caydırıcı gücünü oluşturan kahraman askerlerimizi yetiştirirken, diğer yandan stratejik imkan ve kabiliyetlerimizin tekamülü noktasında önemli adımlar atıyoruz. Buradan yetişen vatan evlatları bölgemizde ve dünyanın farklı ülkelerinde üstlendiği misyonlarla küresel barış ve güvenliğin tesisine çok mühim katkılar yapıyor. Bu vesileyle tüm komutanlarımıza, tüm hocalarımıza, milletimizin istiklal ve istikbali, devletimizin bekası için fedakarca görev yapan tüm askerlerimize ve elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesine bir kez daha tebriklerimi iletiyorum. Mezuniyet töreninin yanı sıra bugün ayrıca Milli Savunma Üniversitemizde ve bağlı birimlerinde yapımı tamamlanan altı yeni camimizi ibadete açtık. Rektörlük camimizle birlikte açılışını yaptığımız diğer camilerimizin de üniversitemize hayırlı olmasını diliyor, inşasında emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyorum. Geçmişi şanla, şerefle, sayısız zaferlerle dolu bir ordu-millet olarak, tıpkı diğer alanlar gibi dünya askeri müktesebatına da çok önemli katkılarda bulunduk. Kurmaylık zekamızı yalnızca harp sahalarında değil, cephe gerisindeki çalışmalarımızda da dost düşman, herkese gösterdik. Tarih boyunca atalarımız bir yandan yeryüzünde iyiliği, adaleti, huzur ve emniyeti hakim kılmak için çabalarken, diğer yandan dünya tarihine geçen önemli başarılara imza attılar. Savaş hukukunun, savaş ahlakının temel ilkelerine her şartta riayet ettik. Bu noktadaki hassasiyetimizi her seferinde vurguladık. Akıncılarımızın 'Allah Allah' nidaları cenk meydanlarından hiç eksik olmadı. Sayıca bizden katbekat nice orduyla karşı karşıya geldik. Ancak tarihimizin hiçbir döneminde, en kanlı muharebe şartlarında dahi kadınlara, çocuklara, yaşlılara, masum ve sivillere dokunmadık" diye konuştu. "BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE'Yİ İNŞA ETMEK BİZİM EN TEMEL VAZİFEMİZDİR" Büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmenin en temel vazifeleri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Farklı kıtalara nizam veren idari ve siyasi teşkilatlanma kabiliyetimizi askeri taktik ve stratejilerimizle besledik, zenginleştirdik. İlk düzenli ve disiplinli ordumuzu bundan tam 2 bin 234 yıl evvel, milattan önce 209'da kurduk. Modern ordularla uygulanan onlu sistemi dünya askeri literatürüne 2 bin yıl önce biz hediye ettik. Alplerimizle, erenlerimizle, gazilerimizle fetih ve gaza ruhunu gönül coğrafyamızın dört bir yanına yayarken, istimalet anlayışımızla aynı zamanda kalpleri de fethettik. Bugün sert ve yumuşak gücün mükemmel terkibini ifade eden akil güç, ecdadımız tarafından istimalet politikası olarak yıllarca uygulandı. Sultan Fatih'in liderliğinde 1453'te topları etkin bir şekilde kullanarak yalnızca İstanbul'u fethetmekle kalmadık, aynı zamanda savaş konseptini de baştan aşağı değiştirdik. Lojistik yapılanmadan, sefer planlamasına, haritacılıktan, haber alma operasyonlarına, harp sahasına yeni bir ufuk kazandırdık. Muharip unsurların sevk ve idaresinde, taktik ve manevra kabiliyetinin geliştirilmesinde dünyada eşi benzeri olmayan yeniliklere imza attık. Değerli arkadaşlarım, bakınız şu örneği özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum. Hadimü'l-Haremeyni'ş-Şerifeyn Yavuz Sultan Selim Han, Mısır Seferi sırasında ‘geçilmez’ denilen Sina Çölü'nü sadece 13 günde geçti. Kendisinden üç asır sonra Napolyon ordularının dahi geçemediği bu çölü üstün bir askeri zekayla tasarladığı ikmal ve su tedarik sistemiyle neredeyse hiçbir zayiat vermeden aşmayı başarmıştır. Aynı şekilde, Malazgirt Savaşı'nda Sultan Alparslan, Türk askeri dehasının bir başka örneği olan hilal taktiğini son derece başarılı bir şekilde uygulayarak Anadolu'nun kapılarını ardına kadar açmıştır. Hayat ve haysiyetimiz için çarpıştığımız, yedi düvele meydan okuduğumuz İstiklal Mücadelesi de hiç şüphesiz milletimizin iman ve cesaretinin yanı sıra, subaylarımızın feraset ve dehasıyla zafere ulaşmıştır. Bu zaferlerden biri de 26 Ağustos 1922'de Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Taarruz'la başlayan ve 30 Ağustos'ta Başkomutan Meydan Muharebesi ile taçlanan harekatıdır. Subaylarımızı ‘ordunun ruhu’ olarak tanımlayan Gazi Mustafa Kemal bu harekata ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştır; ‘Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir’. Her sayfasını zaferle, erdemle, hakkaniyetle süslediğimiz köklü tarihimiz askeri deha ve kabiliyet anlamında daha nice başarılarla doludur. Şehit ve gazilerimizden emanet aldığımız bu toprakları çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşımak, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek bizim en temel vazifemizdir. Çalışmalarımızı şanlı mazimizden aldığımız güç ve cesaretle, milletimize duyduğumuz sarsılmaz güvenle, işte bu istikamette sürdürüyoruz" diye konuştu. "'TERÖRSÜZ TÜRKİYE’ VE ‘TERÖRSÜZ BÖLGE’ HEDEFLERİMİZE DOĞRU KARARLI, ÜMİTLİ VE DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE İLERLİYORUZ" Türkiye'nin savunma sanayiinde geldiği noktadan da söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İHA'larımızla, SİHA'larımızla, son teknoloji ürünü kara, hava, deniz ve haberleşme araçlarımızla bugünün savaş konseptini de yine biz belirliyoruz. Diğer taraftan, iç cephemizi de tahkim ediyor, birliğimizi, dirliğimizi, kavlimizi güçlendirmek için tarihi nitelikte adımlar atıyoruz. Bu adımlarla ‘Terörsüz Türkiye’ ve ‘terörsüz bölge’ hedeflerimize doğru kararlı, ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Bu menzile vardığımızda, inşallah çok daha güçlü, çok daha müessir, çok daha muteber bir Türkiye'yi hep birlikte hayata geçirmiş olacağız. Mevlana Celaleddin-i Rumi, bakınız ne diyor; ‘Söz, tir-endaz'ın, yani okçunun çektiği oka benzer.’ Tüm dünya bilsin ki bizim birlik ve kardeşliğimiz de gerilmiş bir yay gibidir. Bu yaydan çıkan her ok, milletimizin bekasına kasteden düşman her kimse ona yönelmiştir. Okun er ya da geç, hedefi tam isabetle vuracağına, kirli kuşatmaları yarıp geçeceğine, Allah'ın izniyle emperyalist planları yırtıp atacağına biz tüm kalbimizle inanıyoruz, bundan hiçbir şüphe duymuyoruz. Buradan milletimizle birlikte, yüzünü Türkiye'ye çevirmiş tüm dost, kardeş ve soydaşlarımıza sesleniyorum. Gazze ve Suriye başta olmak üzere, bölgemizdeki kardeşlerimizin yaşadığı ağır imtihanlar kimseyi endişeye sevk etmesin. Coğrafyamızı kana, katliama, vahşete ve gözyaşına boğmak isteyenlerin pervasızlıkları kimseyi karamsarlığa sürüklemesin. Bin yıldır yaşadığımız bu topraklarda biz nice imtihanlarla karşılaştık. Nice badireler atlattık. Nice musibetlere göğüs gerdik. İçeriden ve dışarıdan nice ihanete muhatap olduk. Ama hepsinin de üstesinden gelmeyi hamdolsun, başardık. Zümrüdü Anka gibi her seferinde küllerinden yeniden doğduk. Zalimler karşısında diz çökmedik. Müstevliler karşısında boyun eğmedik. Zorbalar karşısında teslim olmadık. Can verdik, canımızdan aziz bildiklerimizi kara toprağa verdik. Fakat istiklal ve istikbal sevdamızdan asla taviz vermedik. Bize ömür biçenler oldu. Bize kefen biçenler oldu. ‘Hasta adam’ dediler, ‘bu sefer tamam’ dediler, ‘Türkler yok olacak, esir olacak’ dediler, her defasında Türk’ün sarsılmaz imanına ve çelikten iradesine çarptılar. Her defasında Türk milletinin mücadele azmi, sabrı, cesareti karşısında kaybettiler. Bize ömür biçenlerin çoğu tarih oldu. Çoğu unutulup gitti. Şimdi onları kimse hatırlamıyor. Ama Türk milleti olarak biz, hamdolsun dimdik ayaktayız, tarih yazmaya devam ediyoruz" diye konuştu. "BÖLGEMİZİN ÜZERİNE BARIŞ GÜNEŞİNİN DOĞMASINA KİMSE ENGEL OLAMAYACAK" Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajı da veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün vardık, bugün varız, inşallah kıyamete kadar da var olacağız. Her karışı şehit kanlarıyla mühürlenmiş kutsal vatan topraklarında özgürce yaşamaya, zalime kabus, mazlum ve mahzun gönüllere umut ışığı olmaya inşallah ebediyen devam edeceğiz. Unutulmasın ki, karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu andır. Etrafımızdaki karanlık kimseyi ürkütmesin, kimsenin umutlarını kırmasın. Allah'ın izniyle, bölgemizin üzerine barış güneşinin doğmasına kimse engel olamayacak. Coğrafyamızın her köşesinde huzurun hakim olmasına kimse set çekemeyecek. Bugün bir kez daha söylüyorum; karanlıktan beslenenler, kandan ve kaostan beslenenler eninde sonunda kaybedecek, kazanan kardeşlik olacak, insanlık olacak. Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla geniş coğrafyamızda, merkezinde zulmün ve çatışmanın değil, inşallah istikrarın, adaletin, özgürlüğün ve iş birliğinin olduğu yepyeni bir sayfa açacağız. Bu coğrafyanın ebedi sakinleri olarak sırt sırta verecek, kenetlenecek, fitne tüccarlarına aldanmayacak, kurulan tuzaklara düşmeyecek, hep beraber bölgemize yönelik kirli senaryoları inşallah yırtıp atacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle, kurmaylık eğitimlerini alınlarının akıyla tamamlayan 241 subayımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Silahlı Kuvvetlerimizin farklı kademelerinde üstlenecekleri vazifelerde her bir subayımıza Rabbimden üstün başarılar niyaz ediyorum. Misafir subaylarımızın da ülkeleri, orduları ve milletleri için hayırlı görevler icra etmelerini, alacakları yeni vazifelerle aramızdaki gönül bağını inşallah daha da güçlendirmelerini temenni ediyorum. Sözlerime son verirken, bu vatan için, bu bayrak için, bu aziz milletin istiklal ve istikbali için toprağa düşen tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Her biri cesaret ve fedakarlık timsali olan gazilerimize hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla"

MÜSİAD Terörsüz Türkiye çalışma grubu kurdu Haber

MÜSİAD Terörsüz Türkiye çalışma grubu kurdu

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, her iki yılda bir düzenlenen Olağan Genel Kurul’un ardından geleneksel olarak gerçekleştirilen Şube Başkanları İstişare Toplantısı, bu yıl Bursa’da yapılan Strateji Toplantısı’nda alınan karar doğrultusunda, Diyarbakır’da ve “Terörsüz Türkiye” temasıyla gerçekleştirildi. 14 Haziran 2025 tarihinde yapılan toplantıya, Türkiye’nin 81 ilindeki MÜSİAD Şube Başkanlarının yanı sıra yurt dışı temsilcilikler de eksiksiz katılım sağladı. Toplantının en önemli çıktısı, “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu”nun kurulmasına yönelik ortak karar oldu. MÜSİAD TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMADA ŞU İFADELERE YER VERİLDİ: “14 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilen bu anlamlı buluşmaya, 81 ilimizin şube başkanları ve yurt dışı başkanlarımız eksiksiz katılım sağlamış; terörün gölgesinden arınmış, üretimin ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye idealine olan inançlarını hep birlikte ortaya koymuşlardır. Toplantıda alınan en önemli ve tarihî kararlardan biri, bölge illerimizdeki şube başkanlarımızdan oluşan özel bir “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu”nun kurulması olmuştur. Ancak bu grup yalnızca iş dünyasının değil; ülkemizin fikir, bilim ve kanaat hayatının temsilcilerini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Çalışma grubumuza katılmayı kabul eden Sayın Altan Tan, Sayın Prof. Dr. Orhan Atalay, Sayın Prof. Dr. Mustafa Çevik, Sayın Prof. Dr. Veysel Ayhan, Sayın Yaşar İçen, Sayın Adnan İnanç, Sayın Ebuzer Leblebici, Sayın Vahdettin İnce, Sayın Prof. Dr. Yusuf Kaplan, Sayın Fatma Ünsal, Sayın Füsun Kümet, Sayın Metin Tarhan ve Sayın Özgür Uslu’ya teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin en yakıcı meselelerinden biri olan terörle mücadelede yeni bir eşik, umut dolu bir bakış açısıyla aşılmaktadır. MÜSİAD öncülüğünde yürütülen “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu” faaliyetleri kapsamında hazırlanan detaylı rapor; güvenli bir gelecek için yalnızca güvenlik tedbirlerine değil, kalkınma, istihdam, eğitim ve sosyal bütünleşme odaklı çok yönlü bir mücadele modeline işaret etmektedir. 18 ilimizin şube başkanları ve bölge temsilcilerinin aktif katkısıyla il bazında raporlar hazırlanmış, bu raporların her ay ilgili çalışma gruplarında değerlendirilerek sürekli güncel hâle getirileceği belirtilmiştir. İnanıyoruz ki, hazırlanan bu raporlar yerelin sesini merkeze taşıyacaktır. İlk raporlarda Gaziantep’ten Hakkâri’ye, Van’dan Şırnak’a kadar her şehir için özgün aksiyon planları geliştirilmiş; özellikle gençlerimize ve kadınlara yeni bir yol haritası sunulmuştur. Bu vizyon; Gençlerin işsizliğe değil üretime yöneldiği,Kadınların sosyal hayatta daha güçlü olduğu,Ekonomik kalkınmanın güvenli yaşam alanları oluşturduğu,Ahlaki ve manevi değerlerin yeniden ihya edildiği bir Türkiye’yi inşa etmeyi amaçlamaktadır. ÇALIŞMA GRUBUMUZUN TEMEL YAKLAŞIMI ŞUDUR: “TERÖRÜN DAMARLARINI KESMENİN YOLU, GÖNÜLLERE DOKUNMAKTAN GEÇER.” Silahların sustuğu, fikirlerin konuştuğu ve kalkınmanın umut doğurduğu bir toplumsal atmosfer, hepimizin ortak idealidir. İl bazında hazırlanan raporların ortak olarak ortaya koyduğu gerçek ise şudur: “Terörsüz bir Türkiye, yalnızca bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda bir adalet, kalkınma ve vicdan meselesidir.” Bugün ülke olarak bu hedefe bir adım daha yaklaştık. MÜSİAD olarak toplumun tüm kesimlerini bu vizyona katkı sunmaya, kardeşlik hukukunu büyütmeye, birlikte üretmeye ve birlikte yürümeye davet ediyoruz.” Bu yeni süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ise şu açıklamaları paylaştı: “Terör örgütünün silah bırakması yönündeki gelişmeler ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi açıklamalar, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ekonomik geleceği açısından tarihi bir kırılma noktasıdır. MÜSİAD olarak, devletimizin iradesiyle dile getirilen ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonu artık kalkınma temelli bir gerçekliğe dönüşmektedir. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere, terörden arındırılan bölgelerde özel sektör yatırımları hız kazanacak; OSB’ler, üretim tesisleri ve lojistik merkezleri gelişme zemini bulacaktır. Güven ortamı sayesinde gençler doğdukları topraklarda kalacak, işgücü niteliği yükselecek ve sosyal istikrar üretimle birleşecektir. Biz bu büyük dönüşümde yalnızca bir parça değil, yön verici aktörlerden biri olma kararlılığındayız.” MÜSİAD, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yayımladığı bu bildiride, tüm toplumsal kesimleri “Terörsüz Türkiye” vizyonuna katkı sunmaya, kardeşlik hukukunu büyütmeye, birlikte üretmeye ve birlikte yürümeye davet etti.

Işıkhan: 15 temmuz, gücümüzü sınayanlara cevaptır Haber

Işıkhan: 15 temmuz, gücümüzü sınayanlara cevaptır

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "15 Temmuz zaferi; mücadelelerle ve zaferlerle dolu şanlı tarihimizi unutanlar için hafızaları tazeleyecek yeni bir destan, irademizi ve gücümüzü test etmek isteyenler için ise büyük bir ibrettir" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü için bir mesaj yayımladı. Bakan Işıkhan mesajında, şu ifadelere yer verdi: "Ülkemizin kılcal damarlarına kadar sızan habis ve hain terör örgütü FETÖ'nün bizzat aziz milletimiz tarafından hezimete uğratıldığı gün olan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'müzü en içten dileklerimle tebrik ediyor, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi hayırla yad ediyorum. 15 Temmuz gecesi kahraman milletimiz ve kahraman Mehmetçiğimiz, Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın kati talimatlarıyla, peygamber ocağı silahlı kuvvetlerimizin izzetini ve onurunu hainlere çiğnetmemiş elde bayrak, göğüste iman şiarıyla dış destekli darbe girişimini bertaraf etmiştir. Asil milletimizin alın teriyle, emekle ve bin bir fedakarlıklarla geliştirdiği ülkemizin savunma gücünü haince ve zalimce, milletimizin kendisine çevirmeye cüret eden asker kılığındaki FETÖ'cü teröristler hedeflerine ulaşamamış ve Türkiye'ye boyun eğdirememişlerdir. Türkiye'ye tehditlerle boyun eğdirmek isteyenler asla unutmamalıdır ki 15 Temmuz zaferi; mücadelelerle ve zaferlerle dolu şanlı tarihimizi unutanlar için hafızaları tazeleyecek yeni bir destan, irademizi ve gücümüzü test etmek isteyenler için ise büyük bir ibrettir. Bizler ‘Zaferin Adı Türkiye' diyerek, tam bağımsız kalkınmamız ve daha adil bir dünya hedefimize giden kutlu yürüyüşümüzün önünde duran tüm engellerle mücadele etmeye devam edecek, devlet millet el ele yeni başarı hikayeleri yazacağız. Bu dirayetle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan riyasetinde Türkiye olarak; nüfusumuzun tamamının huzur ve refahı için daha çok emek sarf edecek, önümüzdeki yüzyılı, sürekli ilerleme prensibiyle adaletle, merhametle, çalışarak ve üreterek Türkiye Yüzyılı yapma kararlılığından asla vazgeçmeyeceğiz. Bir taraftan kalkınmış güçlü Türkiye için çalışma ve sosyal güvenlik hizmetlerimiz başta olmak üzere her alanda yeni reformlara imza atarken, diğer yandan da dünyanın barış adası, Gazze'nin ve bütün dünya mazlumlarının umudu olmaya devam edeceğiz. FETÖ başta olmak üzere milli birlik ve beraberliğimize, irademize ve demokrasimize kasteden tüm terör örgütleriyle kararlı mücadelemizi sürdürecek, inanıyorum ki bu anlayışla Terörsüz Türkiye hedefimize inşallah hep birlikte ulaşacağız. Gelecek nesillere iftiharla hatırlayacakları bir destan bırakmış olmanın haklı gururunu yaşadığımız 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün 9. yıl dönümünde, canlarını gözlerini kırpmadan feda eden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, istikbalimize ve istiklalimize sahip çıkan gazilerimize, şehit ailelerine ve aziz milletimize minnet ve şükranlarımı sunuyorum."

Devlet Bahçeli: "Tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemeli" Haber

Devlet Bahçeli: "Tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemeli"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gelecek nesiller 15 Temmuz benzeri yıkım ve ihanetlere maruz kalmamak için her zaman tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemelidir" ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkanı Bahçeli, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türkiye’nin Anadolu coğrafyasındaki varlığının mazisi, aynı zamanda vatan ve millet şuurunun milli birlik ruhuyla bayraklaşmasının övünç kaynağı olduğunu kaydetti. Malazgirt Zaferi’nin sadece bir yurt kapısı değil, muasır bir medeniyet yolculuğu başlattığını aktaran Bahçeli, "Anadolu’nun bağrına saplanan zulüm hançeri ve parlak ufkunu sarıp sarmalayan zulmet haddesi Türk milletinin fazilet ve fetih kabiliyetiyle sökülüp atılmıştır. Esasen bin seneye yaklaşan mahut tarihi seyir içinde soylu muhterem ve muzaffer kazanımlara karşı hiç bitmeyen menfur misillemeler yapılmıştır. Haçlı Seferleri bunlardan yalnızca bir bölümüdür. Bu kapsamda olmak üzere güncellenmiş yeni bir haçlı denemesi dokuz yıl evvel bir kez daha icra edilmek istenmiştir. Bundan dolayı Türk tarihinde 15 Temmuz 2016 mühim bir eşiktir. Maatteessüf uzun asırlara sari olmak suretiyle Anadolu coğrafyasının işgal, istila ve ilhak planları devşirilmiş ve ruhları ele geçirilmiş FETÖ terör örgütünün merkezinde yer aldığı dar kadrolu askeri darbe teşebbüsüyle 15 Temmuz’da sonuçlandırılmak istenmiştir" ifadelerini kullandı. Milli varlık içine kadar sızan müşrik ve münafık mihrakların devlete, millete, vatana, her türlü değer ve emanete silahla saldırdıklarını belirten Bahçeli, "Şükürler olsun ki, Türk milleti 15 Temmuz’da ayaklanan, havadan ve karadan bomba yağdıran zehirli ve ziyan içindeki hainlerin şehadet ve gazilik onurunu kucaklayarak başını ezmiştir. 15 Temmuz gecesi mermilere direnip tanklara meydan okuyan, korsan şeklinde uçurulan helikopter ve savaş uçaklarına kafa tutan Türk milleti bilavasıta ve bizatihi kutlu varlığına sahip çıkmıştır. Muazzam nitelikli milli uyanış ve destansı birlik, kardeşlik ve dayanışma ahlakı Türkiye’yi geçilmez yapmıştır. Karanlıktan medet umanlar buna pişman edilmişlerdir. Elbette ve kesinlikle 15 Temmuz unutulmamalıdır. Gelecek nesiller 15 Temmuz benzeri yıkım ve ihanetlere maruz kalmamak için her zaman tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemelidir. Birbirimizi sevip saygı ve anlayış çemberinde el ele verdiğimiz müddetçe hiçbir iç ve dış husumet cephesi gün yüzü göremeyecek, başarıya ulaşamayacak, nifak tohumları saçamayacaktır. Bir olduğumuz, diri ve uyanık durduğumuz sürece Türkiye düşmanları karşımızda tutunamayacak, hıyanet mesafe alamayacaktır. 15 Temmuz Demokrasi ve Mili Birlik Günü’nde kahraman şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Cesaret timsali gazilerimize uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. İradenin ve egemenliğin sahibi Türk milletini hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. 15 Temmuz’un sıcak ve ateşli meydanlarında kendiliğinden organize olarak kurulan; bunun yanında ahlaki, manevi ve milli bir kucaklaşmanın mecmuu olan Cumhur İttifakı’nın ise yeni yüzyıla huzurun, barışın, refahın ve kardeşliğin mührünü vuracağına gönülden inanıyorum" dedi.

Başkan Arslan: "Toplu sözleşme süreci havada bir uçak gibi" Haber

Başkan Arslan: "Toplu sözleşme süreci havada bir uçak gibi"

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kamu Kesimi Toplu İş sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü sürecinde gelinen aşamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için bir basın toplantısı düzenledi. HAK-İŞ genel merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Arslan, Konfederasyonunun Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP), çalışmalarına aralık ayında başladığını belirtti. "Arslan, Yönetim kurulumuzun 13 Aralık tarihinde aldığı karar ile KÇP Koordinasyon kurulunun kurulmasına karar verdi. Daha sonra da 26 Aralık tarihinde koordinasyon kurulumuz ilk toplantısını yaptı. Bu süreç içerisinde Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ten gelen teklifi dikkate alarak her iki konfederasyonun KÇP' de ortak çalışması kararı iki konfederasyon tarafından da kabul edildi. Her iki konfederasyonun koordinasyon kurulu çalışmaları da ortak çalışmalar olarak başlatıldı. Hem TÜRK-İŞ' te hem de HAK-İŞ' te yapılan iki ayrı toplantıda ortak taleplerimizi değerlendirdik ve ortak bir taslak oluşturduk. Bu taslak 27 Şubat tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına dolayısıyla Türkiye Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS)'e ulaştırılmış oldu" diye konuştu. "GECİKMENİN SORUMLUSU ASLA HAK-İŞ VE TÜRK-İŞ DEĞİL" Sürecin konfederasyonlar tarafından zamanında hatta erken sayılacak bir dönemde gerçekleştiğine değinen Arslan, "Buna rağmen 27 Şubat tarihinde sunduğumuz teklife cevap olarak ilk toplantı maalesef 16 Nisan'da gerçekleşebildi. 13 Haziran tarihinde bize ilk teklif sunuldu. Yani 1'nci yılın 1'nci altı ayının sonunda bize ilk teklif sunulmuş oldu. Bu gecikmenin sorumlusu asla HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ değil. Bu gecikmenin sorumlusu Kamu işveren sendikası, Bakanlık ve ilgililerdir. Gecikmenin en büyük faturasını da maalesef çalışanlar ödemektedir. Çalışanlarımızın ilk 6 ay alacağı zamlar ne yazık ki müzakerelerin henüz tamamlanmamış olduğu 1'nci altı ayı geride bırakmış olduk" dedi. HAK-İŞ' in kamu çerçeve protokolünde 600 bin civarında ki işçinin yarısından fazlasını temsil eden bir konfederasyon olduğunu belirten Arslan, "Türkiye'nin en hassas iş kollarında KÇP bünyesinde arkadaşlarımız çalışmakta. Sağlık Bakanlığı aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çaykur, Orman Genel Müdürlüğü ve TİGEM, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Su İşleri, Karayolları Matbaaları, BTK gibi hassas işler söz konusu" şeklinde konuştu. "TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ SÜRECİNİ HAVADA OLAN UÇAK OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ" Toplu İş sözleşmelerinin gecikmesinden kaynaklı yaşanan enflasyon ve buna bağlı olarak verilen tekliflerin çalışanları tatmin edici bir teklif olmadığını ifade eden Arslan, "Biz toplu iş sözleşmesi sürecini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz. Mutlaka uçak inecektir. Allah korusun ya kazayla veya sert iniş yapacaktır. Ya da normal iniş yapacaktır. Ama her ihtimalde uçak hava da kalmayacaktır. Bu toplu iş sözleşmesi mutlaka bir şekilde sonuçlanacak. Biz bu sürecin barışçıl bir şekilde çalışanların tatmin olduğu ve mutlu olduğu hem ülkemizi yönetenlerin hem de kamunun bu konuda makul ve gerçekten çalışanların haklarının azami düzeyde koruyan bir yaklaşımla Kamunun meseleye bakmasını ve bu çerçevede Türkiye'nin önemli bir sürecinin barışçıl bir şekilde sonra ermesini istiyoruz" ifadelerini kullandı. Öte yandan Arslan KÇP görüşmelerinin her dönemde 2'nci 6 aya sarktığını ifade etti. Arslan işçilerin büyük bir kayıpla karşı karşıya kaldığını söyledi. "BİZ ALMADIĞIMIZ ÜCRETİN BORÇLUSU DURUMUNA DÜŞTÜK" Verilen tekliflerin çalışanlarda büyük bir hayal kırıklığı oluşturduğuna değinen Arslan, "Bu hayal kırıklığının nedeni enflasyona karşı yenilmiş olmaktır. Gerçekten bize verilen teklifler yüzde 15.6 birinci 6 ayın enflasyon rakamları, 2'nci teklifte önerilen ise yüzde 17 oldu. Bu arada Mart, Nisan aylarında vergide yüzde 20 dilimine girdik. Yüzde 5 oranında kaybımızı düşünürseniz biz almadığımız ücretin borçlusu durumuna düştük" ifadelerini kullandı. Arslan, "Üyelerimizin beklentilerinin karşılandığı Toplu iş sözleşmelerinin masa başında barışçıl bir şekilde sonuçlanmasının Türkiye'nin bu zorlu sürecine katkı yapacağını düşünüyoruz. Biz kriz olsun istemiyoruz, kaos olsun istemiyoruz" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.