SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adalet

Söz Bursa - Adalet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Barosu Kadın Hakları merkezi: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak! Haber

Bursa Barosu Kadın Hakları merkezi: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak!

Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde, Mirabel Kardeşler'in anısına, kararlılıkla bir kez daha haykırdı: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak! Bursa Barosu Başkanlığı’ndaki basın açıklamasını Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Ceren İlgen Altuntaş okudu. Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Aslı Evke Yetkin, sayman Av. Nilay Parlar, yönetim kurulu üyesi Av. Müberra Gülen Aydın’ın ile avukatların da katıldığı açıklamada şu mesajlar verildi: “Bugün burada, kadına yönelik şiddetin her türüne karşı kararlılıkla durmak ve hukukun üstünlüğünü savunmak için bir araya geliyoruz. Kadına yönelik şiddet, münferit bir olay olmanın çok ötesinde, hayatın her alanına sızmış sistemsel bir kriz olarak varlığını sürdürmektedir. Bu, yalnızca fiziksel bir yara değil; insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve adaletin temelden sarsılmasıdır. Kadınların yaşam hakkı, vücut bütünlüğü ve onuru vazgeçilemezdir; bu hakların korunması devletin birincil yükümlülüğüdür. Bizler biliyoruz ki şiddet, kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkilerini sürdürmenin aracıdır. Kadının toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda ikinci plana atılması; şiddetin zeminini güçlendirmektedir. Bu nedenle mücadelemiz, sadece şiddetin sonuçlarıyla değil, onu üreten toplumsal zihniyetle ve ataerkil düzenle mücadeledir. Türkiye’nin bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, hem hukuki hem de toplumsal düzeyde ciddi bir korumasızlık ve cesaretlenme ortamı yaratmıştır. Ancak açıkça biliyoruz ki; insan hakları evrenseldir ve hiçbir siyasi karar kadınların yaşam hakkını askıya alamaz. İç hukukumuzdaki en temel dayanağımız olan 6284 sayılı Kanun, bir lütuf değil, kadın mücadelesinin bir kazanımıdır ve kadınların yaşam güvencesidir. 6284 Sayılı Kanun'u uygulamaktan imtina eden, koruma tedbirlerini keyfi olarak geciktiren adli ve idari personel ile kolluk kuvvetlerinin kökleşmiş cinsiyetçi tavırları, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmakta ve cinayetlere zemin hazırlamaktadır! Kadınların yaşam hakkını güvence altına alan BU YASANIN RUHUNU yok sayan her eylem, kabul edilemez bir kusurdur. Mağdurların can havliyle yaptığı defalarca süren başvurulara rağmen, yasal sorumluluğu olan makamların ağır ihmali sonucu yaşanan her can kaybı, bizim için bir utanç vesikasıdır! Hukukçular ve kadın hakları savunucuları olarak bu ihmaller zincirinin kırılması ve sorumluların en ağır şekilde hesap vermesi için mücadelemiz sürecektir! Biz Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, 6284’ün etkin ve eksiksiz uygulanması için bu kanuna dün olduğu gibi bugün de tüm gücümüzle sahip çıkıyoruz ve çıkmaya devam edeceğiz! Adalet sistemi, ataerkil şiddetin karşısında caydırıcı olma niteliğini tamamen yitirmiştir. Bugün Türkiye’de yargı, kadın katillerinin sığınağı haline gelmiş; “iyi hâl”, “haksız tahrik” gibi erkeklik indirimleri, kadınların canına kastedenleri adeta ödüllendiren bir pratiğe dönüşmüştür. Bu artık münferit bir hata değil; doğrudan kadınları hedef alan bir şiddet politikasıdır. Yargının görevi, faillere bahane yaratmak değil; kadınların yaşam hakkını korumaktır. 2025 yılı, kadınlar için bir kriz değil, bir ulusal aciliyet hâlidir. Bugün itibarıyla Türkiye’de 411 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Şunu söylemeyim ki bu açıklamayı okurken bu sayının artabileceğini bilmek boğazımı düğümlüyor. Bu sayı; her gün en az bir kadının erkek şiddeti tarafından hayattan koparıldığını gösteriyor. Bunlar sayı değil; isimleri, hikâyeleri, hayalleri olan kadınlardır. Arzu Khalılova, Yasemin Bulut, Sevgi Yandık, Yasemin Uludağ, Başak Gürkan… Erkek şiddeti kız kardeşlerimizi aramızdan aldı; korunmaları gerekirken yalnız bırakıldılar, adalet sessiz kaldı. Ve sadece öldürülen kadınlar değil, şüpheli kadın ölümleri de bu ülkenin en karanlık gerçeğidir. Rojin Kabaiş ve Gülistan Doku, yıllardır akıbeti açıklanmayan, gerçeği karartılan kadınlar olarak hafızamızda duruyor. Sadece Bursa’da bu yıl 37 kadın öldürüldü. Mudanya’da eski eşi tarafından bıçaklanan kız kardeşimiz hâlâ entübe durumda yaşam mücadelesi veriyor. Şiddet artık kapımızda değil; evlerimizde, sokaklarımızda, yanımızda. Kadınlar en güvende olmaları gereken yerlerde, kendi yaşam alanlarında katlediliyor; “aile içi mesele” diye susturulan erkek şiddeti hayatlarını çalıyor. Bu ölümler ne kaderdir ne de “olacağı varmış”tır. Bunlar politik, önlenebilir ve hesap sorulabilir cinayetlerdir. Susmayacağız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz. Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak sesleniyoruz: Kadınların yaşam hakkını yok sayan her karara, her indirime, her gecikmeye ve her sessizliğe karşı duracağız. Bu ülkede kadınlar ölmeye devam ederken hiçbir kurum, makam veya fail rahat uyuyamayacak. Biz soracağız, onlar hesap verecek! Yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız! Ataerkil zihniyete karşı renklerimizi birleştirerek ve isyanımızı büyüterek mücadelemize devam edeceğiz.”

Kılıçdaroğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir" Haber

Kılıçdaroğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir"

Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi aziz milletimizi ahlaki uyanışa davet eden bir parti olmalıdır" dedi. Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, "Cefaker yol ve dava arkadaşlarım ve bu ülkenin yurt sever evlatları. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucu partisidir aynı zamanda devleti ve cumhuriyeti koruma iradesinin ta kendisidir. Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir parti değildir. Partimizin kodları, geleneği ve iki büyük misyonu vardır. Birincisi siyaseti temiz tutmak ve hesap sormaktır. Hesap sorabilmek içinde hesap vermekten kaçınmamak gerekir. Hesap vermek her bir CHP'linin namus borcudur. Her siyasi parti ve her siyasetçi savrulabilir, geri durabilir, rüşvet ve yolsuzluk sarmalına tutunabilir ve hatta ihanet zincirine de tutunabilir. Ama bakın büyük bir ama ile söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi aziz milletimizi ahlaki uyanışa davet eden bir parti olmalıdır" diye konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kardeşlik sürecinin içinde olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi devlete istikamet çizer. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Ortadoğu'dan Asya'ya, Kafkaslardan Avrupa'ya, Altaylar'dan Tuna'ya söyleyecek sözü vardır. Türkiye Cumhuriyeti at sürdüğü ve şehit verdiği coğrafyalarda sıkışamaz. Gönül bağı kurduğu kardeş milletler sofrasında sıkıştırılamaz, sıkışıklığa gelemez. Cumhuriyet Halk Partisi Ortadoğu'da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve memleketin ali menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin Cumhuriyet Halk Partisi'nden beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir. Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir tarih önünde aziz milletimizle hak, hukuk ve adalet yürüyüşümüze devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Başkan Dalgıç: “Cumhuriyet miras değil, emanettir” Haber

Başkan Dalgıç: “Cumhuriyet miras değil, emanettir”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerinin atıldığı anlaşmaya ev sahipliği yapan Mudanya, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı büyük bir coşkuyla kutladı. Mudanya Belediyesi’nin “Yaşasın Cumhuriyet” temasıyla düzenlediği kutlamalarda, Cumhuriyet’in 102. yılı sabahın ilk saatlerinden itibaren kenti saran bayraklarla, marşlarla ve kalabalıklarla kutlandı. Cumhuriyet coşkusu bu yıl denizden başladı, Mütareke Meydanı’na taştı. Bayraklarla donatılan tekneler Mudanya sahilinde görsel bir şölen oluşturdu. Sahilde toplanan vatandaşlar, teknelerdeki korteje alkışlarla ve ellerinde bayraklarla eşlik etti. Mudanya’nın mavi sularında dalgalanan bayraklar, Cumhuriyet’in simgesi haline gelen özgürlük ve birlik duygusunu bir kez daha yansıttı. Saat 19.00’da İskele Meydanı’ndan başlayan “Biz Cumhuriyetiz Yürüyüşü” ise, bir halk seline dönüştü. Kırmızı-beyaz renklerle dolan sahil bandında, gençler, çocuklar ve yaşlılar ellerinde bayraklarla yürüdü. Marşlar eşliğinde süren yürüyüşün ardından meydanda düzenlenen “Adımlarının İzindeyiz- Cumhuriyet Valsi” renkli görüntülere sahne oldu. Mudanyalı çiftlerin meydanda Cumhuriyet’in ritminde dans ettiği anlar, uzun süre alkışlandı. Ardından sahnelenen zeybek gösterisi coşkuyu doruğa taşıdı, izleyenlere duygusal anlar yaşattı. “AYNI TOPRAĞIN ÇOCUKLARI, AYNI UMUDUN TAŞIYICILARIYIZ” Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, meydanda toplanan binlerce kişiye “Hâkimiyet, bilâ kayd-ü şart milletindir. Türkiye Devleti’nin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir. Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Yaşasın tam bağımsız ve güçlü Türkiye! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!” diyerek seslendi. Cumhuriyet’in yolunun Mudanya Mütarekesi’nden geçtiğini hatırlayan Dalgıç, “Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda attığımız her adım Cumhuriyet’in değerleri özgürlük, eşitlik, adalet ve vatanseverlik adına verilmiş birer sözdür. Biz de bu hedeften ayrılmadan Cumhuriyet’in niteliklerine sahip çıkmak ve onları geleceğe taşımak zorundayız. Çünkü Cumhuriyet miras değil, emanettir.”diye konuştu. Cumhuriyet’in sadece bir yönetim biçimi olmadığını, bir halkın kendi kaderine sahip çıkma iradesi olduğunu belirten Dalgıç, şöyle devam etti: “Hepimiz bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız. Aynı toprağın çocukları, aynı umudun taşıyıcılarıyız. Bize bu eşitliği, bu hakkı, bu onuru kazandıran Cumhuriyet’tir. Bu, Atatürk’ün halkıyla birlikte kurduğu büyük iradenin eseridir. O yüzden Cumhuriyet, bu topraklarda bir kardeşlik hikayesidir. Atatürk yüz yıl önce Cumhuriyet’i ilan ederken adaletin, eşitliğin ve ilerlemenin de yol haritasını çizdi. Bugün biz o emanetin bekçileriyiz. Ve Mudanya’dan Türkiye’ye uzanan bu yolda, Cumhuriyet’in değerlerini korumak da, geleceğe taşımak da bizim sorumluluğumuzdur.” MUDANYA’DA CUMHURİYET IŞIĞI SÖNMEYECEK Cumhuriyet ışığının Mudanya’nın her sokağında, her evinde, her yüreğinde yanmaya devam edeceğini ve bu ışığı söndürmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini vurgulayan Dalgıç, sözlerine şöyle tamamladı: “Biz bu ülkeyi, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek kurduk. Asla geri adım atmayacağız. Cumhuriyet sizleri bu ülkenin, bu devletin tek sahibi yaptı. Gücünüzün farkında olun. Sahip olduklarınızın değerini bilin. Cumhuriyet, korkuya ve tehdide dayanan rejimlere benzemez. Cumhuriyet, onurlu, özgüvenli, erdemli insanların rejimidir. Cumhuriyet bizim karakterimizdir. En kıymetli emanetimizdir. Bu yürüyüş, milletin yürüyüşüdür.” Kutlamalar, Mudanya Belediyesi’nin özel gösterimi olan “Bir Cumhuriyet Şarkısı” filmiyle sona erdi. Meydanı dolduran kalabalık, film bitiminde uzun süre alkışlarla tempo tuttu, marşlarla geceyi noktaladı.

Nilüfer’de Cumhuriyet coşkusu çelenk töreni ile başladı Haber

Nilüfer’de Cumhuriyet coşkusu çelenk töreni ile başladı

Nilüfer’de Cumhuriyet’in ilanının 102’nci yıl dönümü coşkuyla kutlandı. Gün boyu sürecek kutlama programları, Nilüfer Belediyesi Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Yoğun katılımla düzenlenen törene Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir’in yanı sıra CHP Parti Meclis Üyesi ve Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Orkun Gazioğlu, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri, muhtarlar ile çok sayıda kamu ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve vatandaş katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Bugün, bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, özgürlüğü, eşitliği ve adaleti temel alan yeni bir yaşamı kurduğu büyük günün yıl dönümündeyiz” dedi. Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün Türkiye’nin varlık nedeni olduğunu vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, Cumhuriyet’in özgürlüğünü savunanların, hakkını arayanların ve susturulmak istenenlerin sesi olduğunu belirtti. Başkan Şadi Özdemir, “Adaletin, özgürlüğün ve dayanışmanın egemen olduğu bir Türkiye umudunu her gün yeniden büyütmeye devam edeceğiz. Çünkü Cumhuriyet varsa gelecek var” ifadelerini kullandı. CHP Parti Meclis Üyesi ve Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Cumhuriyet’i ve onun değerlerini sonsuza kadar yaşatmak için adalet, özgürlük ve kadın-erkek eşitliği mücadelesini sürdüreceklerini söyledi . CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ise Cumhuriyet’in, Türk milletinin hiçbir ferdini ve vatanın hiçbir karışını kaderine terk etmemek anlamına geldiğini vurguladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Orkun Gazioğlu da Cumhuriyet’in sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir değer ve yaşam felsefesi olduğunu belirterek, bu mirası gelecek kuşaklara daha adil, daha özgür ve daha eşit bir Türkiye olarak devretmenin görevleri olduğunu ifade etti.

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli Haber

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli

Türkiye genelinde eşzamanlı basın açıklaması yapan genç avukatlar, CMK ücret tarifesinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile eşitlenmesini istedi. Bursa Barosu Genç Avukatlar Merkezi’nce (GAM) düzenlenen basın açıklaması Bursa Adalet Sarayı önünde gerçekleştirildi. Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ile yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın açıklamasını, GAM Yürütme Kurulu Üyesi Av. Ahmet Yasir Orman okudu. Açıklamada şöyle denildi: “Yurttaşlarımızın ve özellikle meslektaşlarımızın ekonomik olarak bir çıkmazın içerisinde olduğu bugünlerde, biz genç avukatların CMK sistemi ile kamu hizmeti ifa ederek hayatını idame ettirmeye çabaladığı bilinmektedir. Ancak, bizlerin verdiği emek ve mesleki hizmete rağmen CMK ücret tarifesindeki giderek artan adaletsizlik, mesleğin icrasını güçleştiren ve CMK sisteminin bir sömürü ve angarya haline dönüşmesine sebep olan büyük bir sorun haline gelmiştir. 2026 yılıyla birlikte yürürlüğe girecek yeni CMK Ücret Tarifesi için görüşmeler ve bütçeleme çalışmaları sürerken, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak bugün adliyelerimizden sesleniyoruz: Gerçeklikten kopuk, emeğimizi yok sayan bir tarifeye bir kez daha izin vermeyeceğiz. Talebimiz net. CMK Ücret Tarifesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne eşitlenmelidir. Emeğimizin sömürülmesine, mesleğimizin onurunun çiğnenmesine ve yurttaşların adalete erişim hakkının zedelenmesine sessiz kalmamakta kararlıyız. Anayasanın 2. maddesi ile düzenlenen sosyal devlet ilkesi, yurttaşların adalete, savunma ve adil yargılanma hakkına erişiminin eşitlik temelinde güvence altına alınmasını öngörmektedir. CMK sistemi kapsamındaki müdafi/vekil görevlendirmeleri, bu ilkenin izdüşümüdür. Savunma ve adil yargılanma hakkının güvencesi olan biz avukatlar, yalnızca mesleğimizi yerine getirmiyoruz; aynı zamanda kamusal niteliği haiz adalet hizmetinin ifasını sağlayan kurucu özneler olarak görev yapıyoruz. Önemle ifade etmek isteriz ki, CMK sistemi kapsamında görevlendirilen müdafi/vekil ile özel müdafi/vekil arasında harcanan emek, nitelik ve en önemlisi sorumluluk bakımından hiçbir fark yoktur. Buna rağmen, CMK Ücret Tarifesi, avukatların verdiği emeği yok saymakta ve özel müdafinin alması gereken asgari vekalet ücretini belirleyen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile CMK tarifesi arasındaki makas her yıl artmaktadır. Binlerce genç meslektaşımız, mesleğinin ilk yıllarında işsizlik, güvencesizlik ve sömürüyle mücadele ederken, CMK sistemi çoğu için neredeyse tek geçim kaynağı haline gelmiştir. Düşük tarife, geciken ödemeler ve vergi yükleri, bu emeğin değersizleştirilmesini pekiştirmektedir. Verilen emeğin karşılığında alınan ücret, yargılamaların uzunluğu da düşünüldüğünde bizlerin yol ve yemek masraflarını dahi karşılayamaz bir niteliğe bürünmüştür. Bu durum, meslektaşlarımızı yoksulluğa sürüklemenin yanında yurttaşlarımızı da savunma hakkından mahrum bırakacak bir noktaya gelmektedir. Her ne olursa olsun, savunma hiçbir zaman susmamıştır ve susmayacaktır. Bu nedenle, avukatların, özellikle genç avukatların, dahil edilmediği her tarife ekonomik gerçeklerden kopuk ve açlık sınırının altında kalmaya mahkûmdur. Eşit emeğe eşit ücret talebi, hakkaniyetten ve adaletten doğan bir gerekliliktir. Biz, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak; · Türkiye Barolar Birliği’ni, CMK Ücret Tarifesi belirlenirken etkin ve sorumlu bir rol almaya, · Adalet Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığını CMK ücretlerini sosyal devlet ilkesi doğrultusunda belirlemeye ve ödemeye, · Türkiye Büyük Millet Meclisini, CMK sisteminin yapısal sorunlarını (KDV uygulaması, tarifenin barolar ve TBB’nin katılımıyla belirlenmesi gibi) giderecek yasal düzenlemeleri vakit kaybetmeksizin yaşama geçirmeye davet ediyoruz. İlgili mercilerce çok iyi bilinen genç meslektaşlarımızın sorunlarının görmezden gelinmesini, bu sorunlara çözüm arayışının öncelik olmamasını hiçbir düzlemde kabul etmiyoruz. CMK’da emek sömürüsü son bulana kadar geri adım atmayacak, mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Makamlar geçici, asıl olan Milletin duasıdır” Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Makamlar geçici, asıl olan Milletin duasıdır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnancı, kimliği, kökeni, siyasi görüşü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun 783 bin kilometrekarelik vatan toprağında yaşayan herkes devletimizin eşit ve onurlu birer vatandaşıdır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 110. Dönem Kaymakamlar Kurası Töreni'nde konuştu. Genç kaymakam adaylarının gururuna ortak olduklarını belirten Erdoğan, töreni tertip eden İçişleri Bakanı ve ekibine teşekkürlerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında şehit Derik Kaymakamı Muhammed Safitürk ile birlikte görevlerini ifa ederken şehadet mertebesine erişen tüm idarecileri rahmetle ve minnetle yad ettiğini dile getirdi. Erdoğan, "İstiklal ve istikbalimiz için vatanımız, ezanımız ve bayrağımız uğruna canlarını feda eden kahraman şehitlerimizin tamamının kabirleri nur, mekanları cennet, makamları inşallah ali olsun diyorum. Rabbim bizlere ve sizlere de aziz şehit ve gazilerimizin emanetini layıkıyla taşıyabilmeyi nasip eylesin" dedi. Farklı stajlar ve yabancı dil eğitimiyle 46 aylık adaylık sürecini başarıyla nihayete erdiren kaymakamları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler gibi pırıl pırıl yüreği vatan ve millet aşkıyla dolu, bilgili ve şahsiyetli evlatlar yetiştiren anne ve babalarınıza hürmetlerimi arz ediyorum. İlkokuldan üniversiteye kadar üzerinizde emeği olan hocalarınıza saygılarımı sunuyorum. Son olarak aday kaymakamlık süreci ve kaymakamlık kursu boyunca bilgi, görgü ve tecrübesiyle sizlere rehberlik eden, gelişiminize katkı sunan meslek büyüklerinize de tebriklerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı. 16'sı kadın toplam 110 kaymakam adayını çekilen kuralarla yeni görev yerlerine uğurlayacaklarını belirten Erdoğan, "Sinesinde yetiştiğiniz bu memleketin her karışına aşkla, özveriyle, yüksek bir şuurla hizmet edeceğinizden en ufak bir şüphe duymuyorum. Her birinize Cenab-ı Mevla'dan üstün başarılar niyaz ediyor, yeni görev yerleriniz şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. Öncelikle şu hususu altını çizerek ifade etmek isterim. Enez'den Şemdinli'ye, Şavşat'tan Datça'ya, Aralık'tan Gökçeada'ya 81 ilimizin 922 ilçesi bizim için aynı önemde kıymetlidir. Bu ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımızın en yüksek seviyede kamu hizmetine erişmesi, huzur ve emniyet içinde yaşaması devlet olarak bizim en temel önceliğimizdir" dedi. Altyapısıyla, ticari hayatıyla, tarım ve ulaşımıyla, sağlık, adalet ve eğitim imkanlarıyla her ilçeyi kalkındırmak, geleceğe güçlü bir şekilde hazırlanmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için genç kaymakamlara da çok önemli işler düştüğünün altını çizdi. İnancı, kimliği, kökeni, siyasi görüşü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun 783 bin kilometrekarelik vatan toprağında yaşayan herkesin devletin eşit ve onurlu birer vatandaşı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Binlerce yıllık devlet geleneğimiz, idari kabiliyet ve tecrübemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın prensibi etrafında şekillenmiştir. Şurası bir gerçektir ki, devletin görevi vatandaşına hizmet etmektir. Vatandaşa layıkı veçhile hizmet etmekte görev yetki ve mesuliyeti haiz tüm idarecilerimizin asli vazifesidir" açıklamasını yaptı. Kaymakamlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yarın sizler her biriniz şahsımı yani cumhurbaşkanını temsilen farklı ilçelerimizde görev üstleneceksiniz. İlçenizdeki esnafın, köylünün, çiftinin, iş insanının sorunlarına çözümler arayacak, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarıyla yakından ilgileneceksiniz. Devlet kapısının hacet kapısı olduğu inancıyla kapınıza kim gelirse gelsin, onun derdiyle hemdert olacak, sıkıntılarına çare bulmaya çalışacaksınız. Bu vazifeyi hakkıyla icra etmek, tabiri caizse öyle her baba yiğidin harcı değildir. Bu iş dikkat ve rikkat ister. Samimiyet ve adanmışlık gerektirir. Bu işi dört duvar arasına hapsolup mesai saatleri ile sınırlı kalarak, 8/5 saat çalışarak yerine getiremezsiniz. Gerektiğinde uykunuzdan, gerektiğinde ailenize ayırdığınız zamandan feragat edecek, ihtiyaç duyduğu her an vatandaşın yanında olacaksınız. Görevinizin mehabetine uygun şekilde devletin gören gözü, işiten kulağı, vatandaşa açtığı şefkat ve merhamet kucağı olacaksınız. Adalet ve hakkaniyetten asla şaşmayacaksınız. Haklıyı haksıza, mazlumu zalime ezdirmeyeceksiniz. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif'in dediği gibi her zaman ve her zeminde hakkı tutup kaldıracaksınız. Halkın rızasını hakkın rızasına giden bir yol olarak göreceksiniz" ifadelerini kullandı. Kaymakamların ileride önemli yerlere geleceklerini ve kritik vazifeler üsteleneceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz ve devletimiz için çok kritik vazifeler üstleneceksiniz. Devlet yönetiminde neredeyse çeyrek asrı geride bırakmış bir siyasetçi, devlet adamı ve büyüğünüz olarak, bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak size şu tavsiyeyi özellikle vermek istiyorum. Makamlar, koltuklar, unvanlar bunların hepsi gelip geçicidir, muvakkattir. Ama aynı zamanda bunlar birer imtihan vesilesidir. Aslolan bu sınavı geçmek, milletimizin duasını almak, gönüller kazanıp geride hayırla yad edilecek eser ve hizmetler bırakabilmektir. Bu aziz milletin hayır duasına, Rabbimizin de rızasına mazhar olmak istiyorsanız bakın altını çizerek ifade ediyorum, kibir ve enaniyet zehrini bünyenizden uzak tutmak zorundasınız. Rehberimiz, önderimiz gönüller sultanı Fahri Kainat Efendimiz bir hadisi şerifinde yöneticiler için bakınız hangi ikazda bulunuyor. 'Herhangi bir idareci kapısını ihtiyaç sahibine, yoksula ve elinde hiçbir şeyi olmayan fakire kapatırsa ihtiyaç ve fakirlik içine düştüğünde Allah da cennetin kapılarını onun yüzüne kapatır.' İşte sizler bu denli hassas ve zorlu bir mesuliyeti yüklendiniz. Hangi sebeple olursa olsun kapınızı çalan, yolu devlet dairesine düşen hiç kimseye tepeden bakma hatasına, böyle bir çiğliğe düşmeyeceksiniz" dedi. Kaymakamlara mahiyetinde çalışan personele karşı da daima alçak gönüllü olma, kalp kırmama, gönül incitmeme tavsiyesinde bulunan Erdoğan, "Mahiyetinizde görev yapan personel de dahil herkese karşı daima alçak gönüllü olacak, kalp kırmamaya, gönül incitmemeye dikkat edeceksiniz. Şunu da önemle hatırlatmak isterim. Bizim insanımız mahcup ve mağrurdur. Yarasını herkese açıp göstermez. Derdini her önüne gelene söylemez. Birileri gibi derdinin reklamını asla ve asla yapmaz. 'Harabat ehlini hor görme zakir, defineye malik viraneler var' buyuran hikmet ehlinin dediği gibi dış görünüş çoğu zaman yanıltıcıdır. Dolayısıyla muhtaçların, mahcupların, garip gurebanın size başvurmasını beklemeyecek, gerekirse kapı kapı dolaşıp siz onları arayıp bulacaksınız. Bakın arkanızdan şu cümleleri kurdurabiliyorsanız ne mutlu size ve bize: 'Vaktiyle burada genç bir kaymakam vardı, ilçemizi kalkındırdı, güzelleştirdi. Kimseyi ayırmadan hepimize hizmet etti. Garip gurebayı sevindirdi. Dertlinin derdine derman oldu. Sorunları çözmek için gece gündüz çalıştı. Allah ondan razı olsun.' İşte mesele bu. Bunu yaptığımız zaman bunun tadına doyum olmaz. Geriye dönüp baktığınızda sizlerden işte bu sözlerle bahsediliyorsa Allah'ın izniyle üzerinize düşeni bihakkın yapmışsınız demektir. Ne makam odalarının büyüklüğünün, ne makam arabalarının modelinin ne de devletin size sunduğu diğer imkanların anlamı vardır" değerlendirmesini yaptı. İbn-i Haldun'un Mukaddime isimli eserinde yer alan bir mektupta geçen öğütleri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mektup Tahir bin Hüseyin'in kendi yerine Mısır ve Suriye bölgesi valiliğine atanan oğlu Abdullah için kaleme aldığı bir mektuptur. Mektupta geçen şu öğütleri hepinizin, hepimizin can kulağıyla dinlemesini istiyorum; 'Oğul, gece gündüz halkını düşün. Allah sana bir ihsanda bulunup halkının yönetimini senin yetkine verdi. Aynı zamanda seni halkına karşı şefkatli olmakla görevlendirdi. Onları adil yönetmekle, rahat ettirmekle mesul kıldı. Aklın fikrin sadece halkında olsun. En önemli işin yoksulları, çaresizleri, sıkıntılarını anlatmak için sana ulaşamayanları gözetmek olsun. Hakkını arama yolunu bilmeyen kişileri sen ara bul. En gizli dertlerini bile öğrenip, bu kimselerin sorunlarını çözecek düzgün insanlar görevlendir.' Bu görev sizin. Bunu yapacaksınız. Kerim ve kamil devlet vasfımızın ruhuna riayet ederek her birinizin işte bu şuurla, bu titizlikle görev yapacağınıza ben yürekten inanıyorum" dedi. "DEVLET OLARAK YENİ TEKNOLOJİLERİ KAMU YÖNETİMİNE DOĞRUDAN DAHİL EDİYOR, BU İMKANLARDAN AZAMİ ÖLÇÜDE İSTİFADE ETMEYE ÖZEN GÖSTERİYORUZ" Dünyanın özellikle son 20 yılda geçmişte hiç olmadığı kadar hızlı bir dönüşüm geçirdiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yazılım ve bilişim sektörlerinden yapay zeka ve nesnelerin internetine bu dönüşümün en yoğun yaşandığı alanlardan biri de dijital teknolojiler oldu. Kamu hizmetlerinin duyurulması, yaygınlaştırılması ve etkinliğinin arttırılması noktasında özellikle dezenformasyonla mücadelede dijital teknolojilerin önemi göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaştı. Devlet olarak yeni teknolojileri kamu yönetimine doğrudan dahil ediyor, bu imkanlardan azami ölçüde istifade etmeye özen gösteriyoruz. Dijital yeniliklerin birey, aile ve topluma yönelik menfi etkilerini asgari seviyeye indirmek, gençlerimizle birlikte milli ve manevi değerlerimizi bu tehditlerden uzak tutmak için de gerekli tedbirleri alıyoruz" açıklamasını yaptı. Sosyal medya platformlarının idareciyle vatandaş arasındaki iletişimi güçlendirmesi bakımından önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Elitist zihniyetin devletle millet arasına ördüğü duvarların aşılması noktasında çevrim içi iletişim önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Mülki idare amirlerimizin yani sizlerin, mülki idare amirlerimizin bu platformları temsil ettikleri makamın ciddiyetine ve ağırlığına uygun biçimde en doğru biçimde kullanmaları bizim için değerlidir. Bununla birlikte sosyal medya kamu hizmetlerinin verimliliğini artırmak, vatandaşa daha hızlı ulaşmak, talep ve beklentilere en uygun çözümleri bulmak yerine şahsi ikbal ve PR çalışmalarına alet eden idarecilere de unutmayın toleransımız yoktur. Görevi ve konumu ne olursa olsun kamu yönetiminde vazife üstlenen herkesin dikkatli olması, devletin imaj ve itibarına halel getirmeyecek şekilde davranması gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Atalarımızın 'umur görmüş' ifadesinde anlamını bulan o vakarı, olgunluğu ve ağır başlılığı biz idarecilerimizde, bilhassa da mülki idare amirlerimizde görmek istiyoruz" diyen Erdoğan, "Aynı durum eğitimden sağlığa, yargıdan güvenliğe kadar millete doğrudan hizmet götüren bütün alanlarda geçerlidir. Hizmetlerin, icraatların, verilen emeğin tanıtımı yapılacaksa bile insanların mahremiyetine saygı gösterilmeli, kaş yapayım derken göz çıkarma gibi bir durumun yaşanmasına mahal verilmemelidir. Bu minvalde tüm kamu personelimizden, münhasıran siz genç mülki idare amirlerimizden gerekli özeni göstermenizi bekliyorum. Sözlerime bu düşüncelerle son verirken hepinizi bir kez daha ayrı ayrı tebrik ediyor, meslek hayatınızda her birinize başarılar diliyorum. Ülkemizin dört bir yanında milletimize ve devletimize en güzel şekilde hizmet edeceğinizden şüphe duymadığımı tekrar vurguluyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle selamlıyor, Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum" dedi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, 110. Dönem Kaymakamlar Kursu'nu birincilikle tamamlayan Muhammet Mustafa Kara bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından kursta dereceye giren kaymakam adaylarına sertifikaları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından takdim edildi. Programa İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ve ilgililer katıldı. Törende atamaları başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk atamanın kaymakamın memleketi Sinop çıkması sonrasında ikinci bir kura daha çekti.

CHP Bursa İl Kadın Kolları: Rojin için adalet istiyoruz Haber

CHP Bursa İl Kadın Kolları: Rojin için adalet istiyoruz

Van'da, kaybolduktan 18 gün sonra sahilde cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Biyolojik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan ve göğüs ve vajina bölgesinde 2 erkek DNA’sına rastlandığı açıklanan rapor sonrası CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanlığı basın açıklaması düzenledi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, geçen yıl 27 Eylül’de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kayboldu. Kabaiş’in 15 Ekim’de Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulundu. Soruşturma sürerken, Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi Merkezi tarafından hazırlanan rapor, 10 Ekim’de dosyaya girdi. Paylaşılan raporda Kabaiş’in göğüs ve vajina iç bölgesinde 2 ayrı erkeğe ait DNA tespit edildiği açıklandı. CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanlığı, İl Başkanlığında basın açıklaması yaptı. Açıklamaya İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, Kadın Kolları MYK Üyesi Fatma Özgür, İl Kadın Kolları Yöneticileri ve İlçe Kadın Kolları Başkanları katıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Adı Rojin Kabaiş . Henüz yirmi bir yaşındaydı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde okul öncesi öğretmenliği okuyordu. Bir sabah kulaklığını, suyunu ve kekini aldı , Van Gölü kıyısına yürümek üzere evinden çıktı. Bir daha geri dönmedi. On sekiz gün sonra cansız bedeni bulundu.Raporlarda ölüm nedeni “boğulma” yazıldı.Ama bir annenin içi hâlâ yanıyor.Bir baba, kızının neden öldüğünü bilmeden uykusuz gecelere mahkûm.Bir ülke, bir genç kadının sessizce yok oluşuna yine tanıklık ediyor. Rojin’in adı aydınlık demekti. Ama karanlık yine bir kadının hayatına çöktü.Hayalleri vardı. Çocuklara sevgiyi, umudu öğretmek istiyordu.Bir yaşam daha yarım kaldı. Biz, CHP Bursa İl Kadın Kolları olarak bu sessizliği kabul etmiyoruz. Rojin için adalet istiyoruz. Gerçeğin ortaya çıkmasını, suçlunun bulunmasını ve bir daha hiçbir genç kadının kaybolmamasını istiyoruz. Her öldürülen kadında eksiliyoruz. Her susuşumuzda suça ortak oluyoruz. Bu yüzden susmayacağız. Rojin’in adaletini talep ediyoruz. Çünkü onun adı aydınlıktı. Ve biz o aydınlığı geri istiyoruz."

Bakan Tunç: "1000 hakim ve savcı yardımcısı alımıyla ilgili sınav ilanını yayımladık" Haber

Bakan Tunç: "1000 hakim ve savcı yardımcısı alımıyla ilgili sınav ilanını yayımladık"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "1000 hakim ve savcı yardımcısı alımıyla ilgili sınav ilanını yayımladık. 850 adli yargı hâkim ve savcı yardımcısı, 100 avukatlık mesleğinden adli yargı hakim ve savcı yardımcısı, 50 idari yargı hâkim yardımcısı alımını gerçekleştireceğiz" paylaşımında bulundu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabı 'X' üzerinden yaptığı paylaşımda, yargı hizmetlerinin vatandaşlara daha etkili ve verimli şekilde sunulması amacıyla tarafsız ve bağımsız yargının insan kaynağını güçlendirmeye devam ettiklerini belirtti. Bakan Tunç yaptığı paylaşımda, hayata geçirilen hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi ile yargının hem niteliğini hem de niceliğini artırdıklarını ifade etti. Tunç, 2023 ve 2024 yıllarında gerçekleştirilen alımların ardından, bu yıl da yeni alımların yapılacağını duyurdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kabine Toplantısı'nın ardından müjdesini verdiği 1000 hâkim ve savcı yardımcısı alımı için sınav ilanının yayımlandığını bildirdi. Bakan Tunç, 850 adli yargı hâkim ve savcı yardımcısı, 100 avukatlık mesleğinden adli yargı hâkim ve savcı yardımcısı, 50 idari yargı hâkim yardımcısı alımı gerçekleştirileceğini açıklayarak, ÖSYM tarafından 20-21 Aralık tarihlerinde yapılacak sınava girecek tüm adaylara başarı diledi. Tunç paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Sınavı kazanarak mülâkat aşamasını da başarıyla tamamlayan hâkim ve savcı yardımcılarımız; 36 aylık eğitim sürecinin 1 yılını Türkiye Adalet Akademisinde, 2 yılını ise tecrübeli hâkim ve savcılarımızın yanında usta-çırak ilişkisi içerisinde çalışarak geçirecekler. Kutsal bir mesleği icra edecek olan hâkim ve savcı yardımcılarımız böylece kürsüye daha donanımlı ve güçlü bir şekilde çıkacaklar. Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımıza kararlılıkla devam edecek, 'Türkiye Yüzyılı'nı Adaletin Yüzyılı' yapacağız."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.