SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adalet Bakanlığı

Söz Bursa - Adalet Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli Haber

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli

Türkiye genelinde eşzamanlı basın açıklaması yapan genç avukatlar, CMK ücret tarifesinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile eşitlenmesini istedi. Bursa Barosu Genç Avukatlar Merkezi’nce (GAM) düzenlenen basın açıklaması Bursa Adalet Sarayı önünde gerçekleştirildi. Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ile yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın açıklamasını, GAM Yürütme Kurulu Üyesi Av. Ahmet Yasir Orman okudu. Açıklamada şöyle denildi: “Yurttaşlarımızın ve özellikle meslektaşlarımızın ekonomik olarak bir çıkmazın içerisinde olduğu bugünlerde, biz genç avukatların CMK sistemi ile kamu hizmeti ifa ederek hayatını idame ettirmeye çabaladığı bilinmektedir. Ancak, bizlerin verdiği emek ve mesleki hizmete rağmen CMK ücret tarifesindeki giderek artan adaletsizlik, mesleğin icrasını güçleştiren ve CMK sisteminin bir sömürü ve angarya haline dönüşmesine sebep olan büyük bir sorun haline gelmiştir. 2026 yılıyla birlikte yürürlüğe girecek yeni CMK Ücret Tarifesi için görüşmeler ve bütçeleme çalışmaları sürerken, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak bugün adliyelerimizden sesleniyoruz: Gerçeklikten kopuk, emeğimizi yok sayan bir tarifeye bir kez daha izin vermeyeceğiz. Talebimiz net. CMK Ücret Tarifesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne eşitlenmelidir. Emeğimizin sömürülmesine, mesleğimizin onurunun çiğnenmesine ve yurttaşların adalete erişim hakkının zedelenmesine sessiz kalmamakta kararlıyız. Anayasanın 2. maddesi ile düzenlenen sosyal devlet ilkesi, yurttaşların adalete, savunma ve adil yargılanma hakkına erişiminin eşitlik temelinde güvence altına alınmasını öngörmektedir. CMK sistemi kapsamındaki müdafi/vekil görevlendirmeleri, bu ilkenin izdüşümüdür. Savunma ve adil yargılanma hakkının güvencesi olan biz avukatlar, yalnızca mesleğimizi yerine getirmiyoruz; aynı zamanda kamusal niteliği haiz adalet hizmetinin ifasını sağlayan kurucu özneler olarak görev yapıyoruz. Önemle ifade etmek isteriz ki, CMK sistemi kapsamında görevlendirilen müdafi/vekil ile özel müdafi/vekil arasında harcanan emek, nitelik ve en önemlisi sorumluluk bakımından hiçbir fark yoktur. Buna rağmen, CMK Ücret Tarifesi, avukatların verdiği emeği yok saymakta ve özel müdafinin alması gereken asgari vekalet ücretini belirleyen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile CMK tarifesi arasındaki makas her yıl artmaktadır. Binlerce genç meslektaşımız, mesleğinin ilk yıllarında işsizlik, güvencesizlik ve sömürüyle mücadele ederken, CMK sistemi çoğu için neredeyse tek geçim kaynağı haline gelmiştir. Düşük tarife, geciken ödemeler ve vergi yükleri, bu emeğin değersizleştirilmesini pekiştirmektedir. Verilen emeğin karşılığında alınan ücret, yargılamaların uzunluğu da düşünüldüğünde bizlerin yol ve yemek masraflarını dahi karşılayamaz bir niteliğe bürünmüştür. Bu durum, meslektaşlarımızı yoksulluğa sürüklemenin yanında yurttaşlarımızı da savunma hakkından mahrum bırakacak bir noktaya gelmektedir. Her ne olursa olsun, savunma hiçbir zaman susmamıştır ve susmayacaktır. Bu nedenle, avukatların, özellikle genç avukatların, dahil edilmediği her tarife ekonomik gerçeklerden kopuk ve açlık sınırının altında kalmaya mahkûmdur. Eşit emeğe eşit ücret talebi, hakkaniyetten ve adaletten doğan bir gerekliliktir. Biz, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak; · Türkiye Barolar Birliği’ni, CMK Ücret Tarifesi belirlenirken etkin ve sorumlu bir rol almaya, · Adalet Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığını CMK ücretlerini sosyal devlet ilkesi doğrultusunda belirlemeye ve ödemeye, · Türkiye Büyük Millet Meclisini, CMK sisteminin yapısal sorunlarını (KDV uygulaması, tarifenin barolar ve TBB’nin katılımıyla belirlenmesi gibi) giderecek yasal düzenlemeleri vakit kaybetmeksizin yaşama geçirmeye davet ediyoruz. İlgili mercilerce çok iyi bilinen genç meslektaşlarımızın sorunlarının görmezden gelinmesini, bu sorunlara çözüm arayışının öncelik olmamasını hiçbir düzlemde kabul etmiyoruz. CMK’da emek sömürüsü son bulana kadar geri adım atmayacak, mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Zafer Partisi’nden 'Ümit Özdağ’a özgürlük' eylemi Haber

Zafer Partisi’nden 'Ümit Özdağ’a özgürlük' eylemi

Basın açıklamasında konuşan Zafer Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu, Ümit Özdağ’ın 86 gündür tutuklu olduğunu belirterek, gözaltı sürecinden bugüne yaşananları eleştirdi. Özdağ’ın, yanında polis memurları bulunmasına rağmen “operasyon” görüntüsüyle gözaltına alındığını, ilaçlarına erişimi engellenerek İstanbul’a götürüldüğünü ve ardından hukuki dayanağı zayıf bir iddianameyle tutuklandığını iddia etti. “TUTUKLULUK CEZAYA DÖNÜŞTÜ” Şehirlioğlu, Özdağ’ın 77 gün boyunca iddianame beklediğini, ilk duruşmaya kadar 144 gün tutuklu kalmasının planlandığını belirterek bu sürecin “düşman ceza hukuku” kapsamında değerlendirilebileceğini savundu. Açıklamada, Özdağ’ın “teröre karşı durduğu, gazilerin ve şehitlerin hatırasına sahip çıktığı, milli üniter yapıyı savunduğu için” hedef alındığı ifade edildi. “ZAFER PARTİSİ DAHA KARARLI” Açıklamada, Zafer Partisi’nin bu süreçte dağılmadığı, tam aksine halktan aldığı destekle daha güçlü bir şekilde yoluna devam ettiği vurgulandı. Şehirlioğlu, “Memleketi teröre teslim etmeyeceğiz. Hepimiz birer Ümit Özdağ’ız. Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözleriyle açıklamasını tamamladı. Zafer Partisi’nin eylemi sırasında herhangi bir olumsuzluk yaşanmazken, katılımcılar sık sık “Adalet” ve “Özgürlük” sloganları attı.

Bakan Tunç: “Geleceğimizin zehirlenmemesi lazım” Haber

Bakan Tunç: “Geleceğimizin zehirlenmemesi lazım”

Törende konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ülke genelinde önümüzdeki 5 yıl içerisinde 106 cezaevini planladık. 106 cezaevine sadece uyuşturucu suçlularını yerleştireceğiz. Gerek Sağlık Bakanlığımızdan gerek Aile Bakanlığımızdan ve en önemlisi Sivil Toplum Kuruluşu, kamuya yararlı dernek statüsünde Yeşilay’ımızın uzmanlarından yararlanarak bu cezaevimizde uyuşturucu suçlularının rehabilitasyonuna yönelik çalışmaları sürdüreceğiz” dedi. Adalet Bakanlığı ve Yeşilay arasında “Bağımsızlık Seferberliği” Projesi kapsamında işbirliği protokolü imzalandı. İstanbul'da bulunan Yeşilay Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen törene Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç katıldı. İmza töreninde bir konuşma yapan Bakan Yılmaz Tunç, “Sayın Başkanımız yönetimi ile beraber Adalet Bakanlığımızı ziyaret ettiğinde faaliyetlerinden bahsetmişlerdi. Yeşilay’ın çalışmalarında bahsetmişlerdi. Yeşilay’ımız 1 asırdan bu yana özellikle bağımlılıkla mücadele ile ilgili çok önemli çalışmaları yapan bir gönüllü kuruluşumuz. Kamu yararına çalışan bir derneğimiz ve bunu başarıyla bugünlere getirdi. Son yıllarda özellikle başta uyuşturucu, alkol ve özellikle teknoloji, kumar bağımlılığı tüm bunlarla topyekün bir mücadele içerisindedir. Bu anlamda çok profesyonelce bir çalışma gerçekleştiriyor. Başkanımız, Bakanlığımızı ziyaret ettiğinde de bu çalışmaları bizlerle paylaştığında Yeşilay’ın bu anlamda neleri başardığını görmekten mutlu olduk. Bizler de özellikle Adalet Bakanlığı olarak uyuşturucu ile mücadele, bağımlılıkla mücadele ile ilgili olarak ‘Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu’nda 11 Bakan var. Bu Bakanlıktan biri de Adalet Bakanlığı. Bu konuda Bakanlığımıza düşen görevler var. Bu konuda yayımlanmış strateji belgelerinde yer alan hedeflerde Bakanlığa düşen görevleri de biz hayata geçirme çabası içerisindeyiz. Özellikle cezaevlerimizde her 3 kişiden 1’i uyuşturucu suçlarından ceza alan kişiler ve denetimli serbestlik kapsamında olan kişiler de çoğunlukta. Toplumumuz için önemli bir tehlike. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için topyekün mücadele etmek gerekiyor. Burada sadece ailelerin tek başına müdahale etmesi mümkün değil. Devletin bir kurumunun da tek başına mücadele etmesi çok zor. Yeşilay’ında tek başına mücadele etmesi mümkün değil. Dolayısıyla koordineli birlikte bir çalışma gerekiyor. Ailelerle, bağımlılık mağduru kişilerle birlikte ve devletin ilgili kurumlarıyla topyekün multidisipliner bir çalışma gerçekleştirmek gerekiyor. Bu kapsamda Yeşilay’ımızın ilgili Bakanlıklarımız ve kurumlarımızla bugüne kadar önemli protokolleri oldu. Şimdi burada bir eksikliği gideriyoruz. Adalet Bakanlığı ile yapılan protokolde çok önemli çünkü uyuşturucu suçlarının bir yaptırıma tabii tutulması, cezalandırılması bu suçu önlemede ve bağımlılığı ortadan kaldırmada yeterli olmadığını hep beraber görüyoruz” ifadelerini kullandı. “GELECEĞİMİZİN ZEHİRLENMEMESİ LAZIM” Son yıllarda uyuşturucu suçlarına yönelik cezaların arttırıldığını söyleyen Bakan Tunç,“30 yıla varan cezalar var. Hatta artırım sebebi ile beraber baktığımızda 2 yıldan başlayarak 40 yıla kadar ceza veriyoruz. Kullanana ayrı ceza, imal, ihraç edene, satana farklı farklı cezalar veriliyor. Okul çevresinde çocuklara yönelik bir satış söz konusu olduğunda cezalar daha da yüksek. Ceza Kanunu’nda düzenleyerek hayata geçirmiştik. İnfaz sisteminde de diğer suçlarda şartlı salıverme 1 bölü 2’dir. Uyuşturucu suçlarında özellikle bu konuda hassasiyet nedeniyle 4’te 3’tü. Hem infazda hem de ceza mevzuatımızda bu derece ağır yaptırımlar olmasına rağmen hem dünyada hem ülkemizde uyuşturucu suçları giderek artmaya toplumu, insan sağlığını ve geleceğimizi tehdit etmeye devam ediyor. Dolayısıyla geleceğimizin zehirlenmemesi lazım. Gençliğimizin kaybolmaması lazım. Bu anlamda topyekün bir mücadele içerisinde olmalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızda bu konuda çok hassas. Yeşilay’ımıza özellikle bu konuda verdiği destekler ortada. Yine kurumlarımıza hemen hemen birçok kabine toplantımızda bu konu gündeme geliyor. Çocuklarımızı, gençlerimizi özellikle bu tür zararlı alışkanlıklarımızdan korumak için yapacağımız çalışmaları sürekli değerlendiriyoruz. Adalet Bakanlığı olarak tabii ki bizim görev alanımıza düşen kısmı, uyuşturucu kullanan ya da bunun ticaretini yapan kişiler tespit edildiğinde, ihbar edildiğinde bunun soruşturmasını yapmak. Soruşturmayı etkin bir şekilde gerçekleştirdikten sonra yargılama sürecinde hak ettiği bir ceza varsa bunu ceza infaz sistemi içerisinde cezasını çekmesine yönelik bir sürecin başlaması. Bu ceza çekme sürecinin tedaviye yönelik, rehabilitasyona yönelik olmadığı müddetçe suçları önlemek, cezası bittikten sonra topluma karıştığında yeniden aynı suçu işliyorsa o ıslah amacının gerçekleşmemiş olduğunu görüyoruz. Hem denetimli serbestlik süresi içinde cezaevine girmeden önce o hükümlü ile ilgili yapılabilecekler var. Onların tedavisine ve bir daha o suçu işlememesi, kullanıcı olmamasına yönelik alınacak tedbirler var. Cezaevine girdikten sonra da cezaevi süresi içinde onu uyuşturucudan uzaklaştıracak tedbirleri almak önemli. Bu konuda da özellikle denetimli serbestlik kapsamında olan kişilerle ilgili olarak Yeşilay ile işbirliğimiz var. Onlardan büyük destek görüyoruz. Özellikle ilk kez uyuşturucu kullanan ama ikinci kez kullanırsa hapse girecek kişilerde dolayısıyla onların hapsa girmemesine önlemeye yönelik, onları uyuşturucudan uzaklaştırmaya yönelik çalışmalarımız var. Bunu devletimizin ilgili müdürlükleri ile Aile, Gençlik Spor ve Sağlık Bakanlığımızla yaptığımız çalışmalar, diğer yandan Yeşilay’ında destekleriyle özellikle denetimli serbestlik kapsamındaki hükümlülerin bir daha o suçu işlememesi ile ilgili tedbirlerimizi devam ettiriyoruz” şeklinde konuştu. “UYUŞTURUCUDAN ÜLKEMİZİ KURTARMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ” Uyuşturucu suçunun engellenmesi için gerçekleştirilecek çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Tunç, “Cezaevine girildiği andan itibaren onların tedavisine, iyileştirilmesine yönelik çalışmalar Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu’nun strateji belgelerine hedef olarak konulmuştu. O da buna yönelik cezaevlerinin oluşturulmasıydı. Bu konuda pilot uygulamaya Adana’da başladık. 98 hükümlü şuanda Adana’da. Sadece uyuşturucu suçlularının barındırıldığı cezaevi olarak faaliyetine başladı. Uzmanlar eşliğinde onların tedavilerine yönelik çalışmalar yapılıyor. Aynı zamanda Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde de aynı çalışmayı yapıyoruz. Onların orada tedavileri yapılmaya devam ediliyor. 3’üncü cezaevini de Bolu’da planlıyoruz. Bunlar pilot uygularımız. Bunları bütün ülke geneline önümüzdeki 5 yıllık bir plan dahilinde 106 cezaevini planladık. 106 cezaevinde peyderpey hızlı bir şekilde, cezaevlerimizin bir kısmını sadece uyuşturucu suçlularını yerleştireceğiz. Burada uzmanlar eşliğinde gerek Sağlık Bakanlığımızdan gerek Aile Bakanlığımızdan ve en önemlisi Sivil Toplum Kuruluşu, kamuya yararlı dernek statüsünde Yeşilay’ımızın uzmanlarından yararlanarak bu cezaevimizde uyuşturucu suçlularının rehabilitasyonuna yönelik çalışmaları sürdüreceğiz. Bu konuya önem veriyoruz. Özellikle çocuklarımız, gençlerimizi, geleceğimizi tehdit eden, geleceğimizi karartan, zehirleyen bu illetten ülkemizi kurtarmanın gayreti içerisindeyiz. Bu kapsamda bugün Yeşilay’dayız. Hem bir iade-i ziyaret olmuş oldu hem de sadece ziyaret değil icraata dönüştüren bir noktaya da taşıyalım dedik. Bir protokol yapalım, birlikte yapacaklarımızı kararlaştıralım ve sadece o protokolle kalmayacak şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirelim dedik” diye konuştu.

Narin soruşturmasındaki yeni gelişmeyi Bakan duyurdu Haber

Narin soruşturmasındaki yeni gelişmeyi Bakan duyurdu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adli Tıp Kurumu tarafından bu yıl ilk kez uluslararası olarak düzenlenen, “Uluslararası Katılımlı 19. Adli Tıp Günleri” açılış töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cansız bedeni kaybından 19 gün sonra dere kenarında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cinayeti hakkında konuşan Bakan Tunç, soruşturma kapsamında elde edilen kamera görüntülerinin TÜBİTAK'a ulaştırıldığını açıkladı. Tunç, “Bir takım tespit edilen kamera görüntüleri var, bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından bir inceleme yapılıyor” dedi. Tunç, ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılacağının bilgisini vererek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Batı Şeria'da düzenlenen bir gösteride İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi konusunu gündemine alabileceğini dile getirdi. Tunç, “Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yarın konuşma yapacak, mutlaka bu konuya da değinecektir” dedi. Antalya'da yapılan Uluslararası Katılımlı 19. Adli Tıp Günleri Kongresi'ne katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, açılış töreni sonrası basın mensuplarıyla bir araya geldi. 21 Ağustos tarihinde Diyarbakır'da kaybolan ve 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayeti ve 6 Eylül'de işgal altındaki Batı Şeria'da düzenlenen bir gösteride İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen Türk-ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi hakkında yapılacak işlemlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “MİLLETİMİZİN BEKLENTİSİ YARGI TARAFINDAN KARŞILANACAK” Bakan Tunç, 8 yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunmasından ardından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şu ifadelere yer verdi: “21 Ağustos'ta kaybolan Narin kızımızın maalesef cansız bedeni 19 gün sonra 8 Eylül'de bir dere yatağında gömülmüş şekilde bulundu. Gerçekten milletçe bizi derinden sarstı. Narin kızımızın hunharca cinayete kurban gitmesi bizi çok yaraladı. Gece gündüz herkes Narin'in canlı bedenine ulaşmak için çok çalıştı ama cansız bedenine ulaşıldı. Bu kapsamda soruşturmalar da etkin bir şekilde devam etti, özellikle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığımızın başından bu yana katilleri tespit edebilmek, sorumluları bulabilmek için gösterdiği çaba söz konusu. Millet olarak Narin'in katillerinin tespiti ve hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılması noktasında bir beklenti var. Bu beklenti elbette ki yargımız tarafından karşılanacak, hiç kimsenin şüphesi olmasın. Karanlıkta hiçbir şey kalmayacak.” “KAMERA GÖRÜNTÜLERİ TÜBİTAK'TA” Bakan Tunç, Narin Güran cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında tespit edilen kamera görüntülerinin dün TÜBİTAK'a ulaştırıldığını açıklayarak, şöyle devam etti: “Şu anda elde edilen deliller, veriler, ifadeler var, ifadelerdeki çelişkiler var. Yeniden ifade alınabiliyor ve bu anlamda soruşturma aşamasında 12 şüpheli tutuklu, 3 adli kontrol kararı verilen kişi var. 27'si şüpheli olmak üzere 241'i tanık olmak üzere bu soruşturma kapsamında 268 kişinin ifadesi alındı. Bir takım DNA tespitleri var, tespit edilen araçlar üzerinde kriminal incelemeler var. Gerek jandarma kriminal laboratuvarlarının gerekse Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Başkanlığımızın ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığımızın elde ettiği veriler var. Geriye dönük HTS kayıtları inceleniyor. Kim kiminle yoğun görüşmüş, bunun yanı sıra baz çakışmaları tespit ediliyor. Cinayet mahallinde kimlerin olduğuna yönelik baz istasyonu tespitleri ve baz çakışmaları ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Bir takım tespit edilen kamera görüntüleri var, bu kamera görüntüleri dün TÜBİTAK'a gönderildi. TÜBİTAK tarafından bir inceleme yapılıyor. Oradan da hem ses hem görüntü anlamında tespit edilen, bazı evlerden elde edilen kameralarla ilgili TÜBİTAK'ta da bir çalışma yapılıyor.” “KATİL YA DA KATİLLER EN AĞIR CEZAYA ÇARPTIRILACAK” Bakan Tunç, soruşturmanın gizliliğine dikkat çekerek, selameti açısından farklı yorumlara neden olacak hususlardan kaçınmak gerektiğine işaret etti. Tunç, “Burada özellikle elde edilen Adli Tıp'ın ortaya koyduğu DNA tespitleri ve diğer veriler, kriminal incelemelerde ortaya çıkan hususlar, soruşturma kapsamında gizlilik kapsamında teknik veriler ve delillerle ilgili kamuoyuna yansımayan bazı hususlar da söz konusu. İfadeler avukatlar tarafından kamuoyuyla paylaşıldığında, o ifadelerden yola çıkarak birtakım yorumlar tespitler yapılabiliyor. Burada soruşturma gizli, soruşturmanın selameti açısından özellikle farklı yorumlara neden olacak hususlardan da kaçınmak gerekiyor. Narin kızımızın katilleri mutlaka soruşturma kapsamında tespit edilecek ve yargı huzuruna çıkarılacak, çok uzun sürmez. Bu anlamda açılacak bir davada yargı neticesinde katil ya da katiller hesap verecek. Biz bunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı hep söyledik. Sayın Cumhurbaşkanımız Narin evladımız kaybolduğu günden itibaren bu işin üzerinde hassasiyetle duruyor, soruşturma aşamasını çok yakından takip etti. Soruşturmanın en ince detaylarına kadar, hiçbir şüphe bırakmayacak şekilde ifadeler, tüm teknik veriler değerlendirilerek, HTS kayıtlarından baz kayıtlarına, tespit edilen kamera kayıtlarının TÜBİTAK çözümlerine, yine toplanan telefonlardan elde edilen bazı ses kayıtlarının çözümlenmesine varıncaya kadar, birçoğu kamuoyuna yansımamış bilgiler var. Sonunda iddianame ortaya çıkınca da yargı huzurunda hesabını verecek, Narin kızımızın kanını yerde bırakmayarak, toplum vicdanımızı rahatlatacak bir karara ulaşacak, katil ya da katillerde en ağır cezaya çarptırılacak” dedi. HEM FİLİSTİN'DE HEM TÜRKİYE'DE OTOPSİ YAPILDI İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi'nin vafatının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hemen soruşturma başlattığını aktaran Bakan Tunç, şöyle konuştu: “Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimiz hunharca İsrailli askerler tarafından şehit edildi. Oradaki soykırımı ve teröristleri kınamak, Filistinli mazlum halkın hakkını savunmak için barışçıl bir gösteriye katıldı. Bir insan hakları savunucusu, ABD'de üniversite bitirmişti. Filistin'de mazlumların haklarını savunurken, barışçıl bir gösteride İsrailli askerler tarafından şehit edildi. Vatandaşımızın yabancı bir ülkede şehit edilmesinin peşini bırakamazdık, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız hemen soruşturma başlattı. Ayşenur Ezgi kardeşimizin otopsi işlemleri önce Filistin'de yapıldı, naaşı Türkiye'ye getirildi. İzmir Adlı Tıp Kurumu Başkanlığı'nda da uluslararası standartlarda bir otopsi yapıldı. Geçen hafta da kardeşimizi İzmir Dikili'den ebediyete uğurladık.” “CUMHURBAŞKANIMIZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU'NDA YARIN KONUŞMA YAPACAK, MUTLAKA BU KONUYA DA DEĞİNECEKTİR” Ayşenur Ezgi Eygi'nin hakkının hem iç hem uluslararası hukukta korunacağının altını çizen Bakan Tunç, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Hakkını hukukunu hem iç hukukta koruyacağız hem de Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yarın konuşma yapacak, mutlaka bu konuya da değinecektir. Hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gündemine Ayşenur'un raporlarını intikal ettireceğiz, hem de Ayşenur'un soykırım davası devam ediyor, Türkiye'nin katılma talebi de söz konusu oldu. Uluslararası Adalet Divanı'na da raporları takdim edeceğiz, delilleri sunacağız. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde İsrailli saldırganlarla ilgili devam eden soruşturmaya da Ayşenur'un delillerini takdim edeceğiz. Önceki gün Filistin Büyükelçisi Adalet Bakanlığı'nı ziyaret etti. Adli yardımlaşma kapsamında Ayşenur'un Filistin'deki soruşturma dosyasını tüm ekleriyle beraber bize takdim etti. İçerisinde CD'si ve flashbelleklerdeki tüm resim ve görüntülerle beraber tüm dosya kapsamı şu anda Filistin'de, devam eden soruşturmanın bir nüshası da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımıza intikal etti. Ayşenur Ezgi kardeşimizin hakkını hukukunu korumanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”  

UYAP sistemi dünyaya örnek... Haber

UYAP sistemi dünyaya örnek...

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 'Güven veren ve erişilebilir adalet' çerçevesinde yargıda dijital dönüşüme büyük önem verdiklerini belirterek, "Bu kapsamda Ulusal Yargı Ağı Sistemimiz (UYAP) dünyaya örnek gösterilecek bir proje haline geldi. UYAP'ın etkinliği, her geçen gün bakanlık mühendislerince yerli ve milli imkanlarla geliştirilerek artıyor" dedi. Bakan Tunç, 2000 yılında hayata geçirilen UYAP'ın bugün 2,1 milyon abonesinin bulunduğunu, 54 kurumla 175 entegrasyonu olduğunu vurgulayarak, e-Devlet'te de 28 alanda hizmet verildiğini kaydetti. PORTALLAR VE MOBİL UYGULAMALAR AKTİF KULLANILIYOR UYAP ile özellikle yargıda yapay zekanın uygulanması noktasında çalışmalar sürdürdüklerini belirten Adalet Bakanı Tunç, UYAP'ta 'Vatandaş', 'Avukat', 'Arabulucu', 'Uzlaştırmacı', 'Bilirkişi', 'Kurum' ve 'e-Satış' portallarında hizmet verildiğini kaydetti. Yapay zeka ile desteklenen, Bakanlık bünyesindeki mühendislerce tamamen yerli yazılımlarla oluşturulan bu uygulamaların, yargı süreçlerinin kısalmasını ve adalete erişimin kolaylaşmasını sağlandığını belirten Bakan Tunç, tüm portalların aktif kullanıldığını ifade ederek şöyle konuştu: "Alternatif çözüm yollarımız olan uzlaştırma ve arabuluculuk portalları da çok aktif kullanılıyor. Kullanıcı sayısı uzlaştırmada 378 bini, arabulculukta 329 bini aşmış durumda. E-Satış portalında ise kullanıcı sayısı 22 milyonu geçti. Türkiye Adalet Akademisinin Uzaktan Eğitim Portalı da yine Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünce UYAP ortamına aktarılarak Akademi Portalı hayata geçirildi. 64 mesleki ve kişisel eğitimin yer aldığı portalda 3 milyon 610 bin kullanıcıya eğitim atandı. Hem vatandaşlarımız hem de yargı mensuplarımız, tüm UYAP portallarımızdan yoğun hizmet alıyorlar." AVUKAT PORTALI 180 BİNİN ÜZERİNDE KULLANILIYOR Avukat Portal Uygulaması, 10 Ekim 2008 tarihinden itibaren 180 bin 619 avukat tarafından kullanıldı. Avukatların adli işlemlerini kolaylıkla takip edebilmeleri, duruşma ve keşiflere daha kolay katılabilmeleri ve bu suretle zaman kaybının önüne geçilmesi amacıyla geliştirilen ve bugün 71 bin 137 kullanıcısı olan CELSE Mobil Uygulaması ise 2018 yılı 5 Nisan Avukatlar Günü'nde avukatların kullanımına sunuldu. VATANDAŞ PORTAL VE UYAP VATANDAŞ MOBİL UYGULAMASI Aynı amaçla kurulan Vatandaş Portal da hizmete başladığı tarihten itibaren 19 milyon 884 bin vatandaş tarafından kullanıldı. Vatandaş Portal bu sene 1 Ocak - 14 Haziran tarihleri arasında ise 7 milyon 717 bin 392 vatandaş tarafından tercih edildi. Ayrıca E-Adalet Vatandaş Mobil Uygulaması ile vatandaşların taraf olarak kayıtlı oldukları dava dosyalarını takip edebilmeleri sağlandı. UYAP MEVZUAT İLE YÜKSEK MAHKEME KARARLARINA ERİŞİM KOLAYLAŞIYOR Yine Adalet Bakanlığı mühendislerince geliştirilerek hayata geçirilen UYAP Mevzuat mobil uygulamasıyla hakim, savcı, avukat ve diğer yargı çalışanlarının mevzuat ve yüksek yargı kararlarına ulaşabilmesine olanak tanındı. İnternet üzerinden ücretsiz şekilde kullanılabilen ve tüm vatandaşların da erişimine açık olan uygulama, 67 bin 769 kez indirildi.

Yaklaşık 4 milyon uyuşmazlık 'arabuluculuk' ile çözüldü Haber

Yaklaşık 4 milyon uyuşmazlık 'arabuluculuk' ile çözüldü

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kira uyuşmazlıklarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Kira uyuşmazlıklarında uygulanan arabuluculukla da 96 bin 461 dosyada anlaşma sağlandığının altını çizen Tunç, “Kira davalarında arabulucuya başvuru sayısı 176 bin 769’u buldu. Bu başvurulardan 96 bin 461'i anlaşma ile sonuçlandı. Böylece ortalama 192 binden fazla vatandaşımızın kira uyuşmazlığını yargıya taşımadan, barışçıl yolla çözümlenmesini sağlamış olduk” ifadesini kullandı. Mahkemelerin iş yükünün de azaldığını belirten Bakan Tunç, uygulamanın aynı zamanda toplumsal uzlaşı kültürüne katkı sağladığını söyledi. 3 MİLYON 830 BİN DOSYA ANLAŞMA İLE SONUÇLANDI Bakan Tunç, uyuşmazlık problemlerinin çözümüne ilişkin ise şunları kaydetti: “Arabuluculuk; iş uyuşmazlıklarında 1 Ocak 2018’den, ticari uyuşmazlıklarda 1 Ocak 2019’dan, tüketici uyuşmazlıklarında ise 28 Temmuz 2020’den itibaren zorunlu olarak uygulanıyor. İhtiyari arabuluculuksa hukuk sistemine 14 Kasım 2013’te kazandırıldı. Arabuluculukta bu güne kadar 5 milyon 956 bin 797 dosya sisteme girdi. Müzakeresi tamamlanan 5 milyon 766 bin 703 dosyadan 3 milyon 830 bin 372’si anlaşma ile çözüme kavuşturuldu.” DOSYALAR ARABULUCULUKLA KISA SÜREDE ÇÖZÜLÜYOR “İş uyuşmazlıklarında müzakeresi tamamlanan 2 milyon 129 bin 311 dosyadan 1 milyon 54 bin 805’i anlaşma ile sonuçlandı ve başarı oranı yüzde 51 oldu. Bu dosyalar ortalama 10 gün gibi kısa bir sürede çözüme kavuşturuldu" diye Bakan Tunç, "Ticari arabuluculukta müzakeresi tamamlanan 817 bin 718 dosyadan 327 bin 221’i anlaşma ile sonuçlandı ve yüzde 41 başarı sağlandı. Arabulucular, bu dosyalarda ortalama 20 gün gibi kısa bir sürede tarafları uzlaştırdı. Tüketici uyuşmazlıklarında uygulamanın başladığı 28 Temmuz 2020’den bugüne kadar 415 bin 371 dosyada müzakere tamamlandı ve 153 bin 84’ü çözüme kavuştu. Başarı oranı yüzde 38 olarak gerçekleşti. İhtiyari arabuluculukta müzakeresi tamamlanan 2 milyon 333 bin 780 dosyadan 2 milyon 182 bin 274 dosyada anlaşma sağlandı. Böylece müzakeresi tamamlananların anlaşma oranı yüzde 97 oldu. Kira arabuluculuğunda ise 176 bin 769 dosyanın müzakeresi tamamlandı, 96 bin 461 dosyada anlaşma sağlandı, başarı oranı yüzde 55 olarak gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.