SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bağışıklık Sistemi

Söz Bursa - Bağışıklık Sistemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bağışıklık Sistemi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Sokak lezzetleri besin zehirlenmesi riskini artırıyor” Haber

“Sokak lezzetleri besin zehirlenmesi riskini artırıyor”

Nev Sağlık Grubu Gastroenteroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Mustafa Özel, özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte sokak lezzetlerinin besin zehirlenmesi riskini önemli ölçüde yükselttiğini belirterek vatandaşları uyardı. Özel, son dönemde yaşanan ve ölümle sonuçlanabilen ciddi vakalara dikkat çekerek, “Hızlı, ekonomik ve lezzetli olması nedeniyle tercih edilen sokak lezzetleri; uygun olmayan saklama koşulları ve hijyen yetersizliği nedeniyle tehlikeli hâle gelebilir” dedi. “Besin zehirlenmesi ciddi bir klinik tablo” Besin zehirlenmesinin, mikroorganizmalar veya toksinlerle kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi sonucu ortaya çıkan bir klinik durum olduğunu belirten Dr. Özel, en sık rastlanan etkenleri şöyle sıraladı: “Salmonella, Staphylococcus aureus toksinleri, E. Coli, Clostridium perfringens, Norovirüs, Vibrio türleri (özellikle deniz ürünlerinde.” “Herkes risk altında ancak bazı gruplar daha savunmasız” Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin besin zehirlenmesine karşı daha hassas olduğunu vurgulayan Özel, “5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üzeri bireyler, hamileler, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullananlar daha ağır seyirli tabloyla karşılaşabilir” ifadelerini kullandı. Gıda zehirlenmesi bulaşıcıdır” Gıda kaynaklı enfeksiyonların bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Özel, kusma ve dışkı yoluyla mikroorganizmaların çevreye kolayca yayılabileceğini, bu nedenle kapalı alanlarda hızlı bulaşma görüldüğünü belirtti. Sokak lezzetlerinde risk neden artıyor? Uzm. Dr. Mustafa Özel’e göre sokak lezzetlerinde riskin daha fazla olmasının başlıca sebepleri şunlar: Uygun Olmayan Saklama Koşulları “Et, tavuk ve deniz ürünleri tezgâhlarda uzun süre açıkta bekleyebiliyor. 5–60°C arası bizim ‘tehlikeli sıcaklık bölgesi’ dediğimiz aralıktır; bakteriler bu sıcaklıklarda hızla çoğalır.” 2. Hijyen Eksikliği “Satıcıların el hijyeni, kullandıkları bıçak, tahta ve ekipmanların temizliği kritik öneme sahiptir. Çiğ ve pişmiş gıdaların aynı ekipmanla hazırlanması ciddi risk oluşturur.” 3. Denetim Eksikliği “Sokak satıcılarının bir kısmı düzenli gıda güvenliği denetimlerinden geçmediği için risk fark edilmeden artabilir.” 4. Su Kaynaklı Riskler “Özellikle midye gibi ürünlerde deniz suyu temizliği çok önemlidir. Kirli sularda toplanan midyelerde ağır metal ve mikroorganizma riski yüksektir. Salata ve soslarda kullanılan suyun temiz olmaması da zehirlenmeye davetiye çıkarır.” En yüksek risk taşıyan sokak lezzetleri Uzm. Dr. Özel, en riskli besinleri şöyle sıraladı: Midye dolma / midye tava: Vibrio ve Salmonella riski yüksek. Tavuk döner / et döner: Yetersiz pişirme ve uzun süre sıcaklıkta bekleme nedeniyle tehlikeli. Kokoreç: İç organ temelli kontaminasyon ve hijyen sorunları. Kumpir ve garnitürlü ürünler: Mayonez ve salataların oda sıcaklığında beklemesi büyük risk. Balık ekmek ve kızartmalar: Çok kullanılan yağ ve çapraz bulaşma tehlikesi. Belirtiler genellikle 1–72 saat içinde başlıyor Belirtilerin çoğunlukla birkaç saat içinde ortaya çıktığını belirten Özel, şikâyetleri şöyle sıraladı: “Bulantı, kusma, karın ağrısı, kramp, sulu ishal, ateş, halsizlik ve nadiren kanlı ishal.” Ne zaman doktora başvurmalı? Dr. Özel, şu belirtilerin görüldüğü durumlarda gecikmeden hastaneye başvurulması gerektiğini de vurguladı: “24-48 saatten uzun süren kusma veya ishal, kanlı ishal, 38.5°C üzeri ateş, aşırı halsizlik, bayılma hissi, dehidratasyon bulguları (ağız kuruluğu, çökük gözler) ve risk grubundaki bireylerde herhangi bir belirti ortaya çıktığında.” “Basit önlemlerle kendinizi koruyabilirsiniz” Uzm. Dr. Mustafa Özel, sokak lezzetlerini seven vatandaşlara şu önerilerde bulundu: “Satıcı seçimine dikkat edin. Kalabalık ve sirkülasyonu yüksek tezgâhları tercih edin. Yemeğin hazırlığını gözlemleyin. Kullanılan ekipmanların temizliğine bakın. Sıcak-soğuk zincirine dikkat edilmeli. Sıcak yemek sıcak, soğuk yemek soğuk tüketilmelidir. Tezgâhta uzun süre beklemiş yiyeceklerden kaçının. El hijyeni çok önemli. Eller mutlaka yıkanmalı, mümkün değilse dezenfektan kullanılmalıdır. Midye, tavuk ve et ürünlerinde ekstra özen gösterilmeli. Kaynağı belli olmayan midyelerden uzak durulmalı. Tavuk ve et ürünlerinin tamamen pişmiş olduğuna dikkat edilmeli.”

Yumurta alerjisi olanlara 'grip aşısı' uyarısı Haber

Yumurta alerjisi olanlara 'grip aşısı' uyarısı

Gribin nezle ile karıştırılmaması gerektiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Nuran Katgı, grip hastalığının ciddiye alınmasında fayda olduğunu belirtti. Doç. Dr. Nuran Katgı, her yıl mutasyona uğrayan influenza virüsünün, özellikle kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocuklar için ciddi tehlike oluşturduğunu belirtti. Gripten korunmanın en etkili yolunun her yıl güncellenen grip aşısı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Nuran Katgı, "Aşının koruyuculuk oranı yüzde 70’e kadar çıkabiliyor. Ancak yumurta alerjisi olanlar yaptırmadan önce mutlaka doktoruna danışmalı" ifadelerini kullandı. Havaların soğumasıyla beraber bulaşıcı hastalıklara da gün doğdu. Özellikle influenza virüslerinin neden olduğu grip, her yıl bu dönemlerde yüzlerce insanı yatak döşek yatırır duruma getiriyor. Hal böyle olunca uzmanlar da gribe karşı dikkat edilmesi gerekenler hakkında vatandaşları uyarıyor. Gribin, kamuoyunda basit bir hastalık olarak görüldüğüne ve de en çok nezle ile karıştırıldığına dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nuran Katgı, grip hastalığının ne olduğunu ve de bu hastalığa karşı nasıl kişinin kendini koruması gerektiğini anlattı. Doç. Dr. Nuran Katgı, "Grip, influenza virüslerinin neden olduğu, yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik ve öksürükle seyreden bir solunum yolu enfeksiyonudur. Nezle ise daha hafif seyirli virüslerle oluşur. Nezlede burun akıntısı ve boğaz ağrısı ön plandayken, gripte ani başlayan ateş ve kırgınlık dikkat çeker" dedi. HER YIL AŞI MUTLAKA YENİLENMELİ Grip aşısı, vücudu influenza virüsünün yüzey proteinlerine karşı antikor üretmeye yönlendirdiğini ve böylece kişinin virüsle karşılaştığında bağışıklık sisteminin hızlı yanıt verebildiğini aktaran Doç. Dr. Nuran Katgı, "Grip aşısı olan kişilerde hastalık ya hiç gelişmez ya da hafif seyreder" açıklamasını yaptı. Grip aşısının her yıl yenilenmesiyle ilgili de açıklama yapan Doç. Dr. Nuran Katgı, "Grip virüsü sürekli genetik değişim geçirir; bu sürece ‘antijenik drift’ denir. Küçük mutasyonlar virüsün yüzey yapısını değiştirir, önceki yıl oluşan bağışıklık yeni suşlara tam koruma sağlayamaz. Bu nedenle her yıl güncellenmiş aşılar uygulanır" dedi. Öte yandan özellikle grip aşısı olması gereken gruplara dikkat çeken Doç. Dr. Nuran Katgı, "65 yaş üstü bireyler, kronik hastalığı olanlar, hamileler, sağlık çalışanları ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler öncelikli gruplardır. Özellikle akciğer hastalığı olan bireyler (KOAH, astım vb.) fazla risk altındadır. Çünkü bu hastalarda solunum kapasitesi sınırlıdır. Grip, bronşlarda iltihap ve daralmaya yol açarak solunumu zorlaştırır ve zatürre riskini artırır" diye konuştu. Öte yandan hamileler ve emziren annelerin grip aşısından çekinmemesi gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Nuran Katgı, "Hamileler ve emziren anneler için de grip aşısı güvenlidir. Özellikle ikinci ve üçüncü trimesterde yapılması önerilir. Anne ve bebeği hem gripten hem de komplikasyonlardan korur. Ayrıca 6 ayın üzerindeki tüm çocuklara da yıllık grip aşısı önerilir. İlk kez aşılanacak 6 ay-8 yaş arası çocuklara iki doz arayla uygulanır" mesajını verdi. Kanser hastaları, immün yetmezliği olanlar ve kronik hastalar için aşı güvenliği konusuna da ayrıca değinen Doç. Dr. Nuran Katgı, "İnaktive (ölü) grip aşıları güvenlidir. Bu gruplarda canlı virüs içermediği için enfeksiyon riski oluşturmaz, ancak bağışıklık yanıtı daha zayıf olabilir" diye konuştu. ŞİDDETLİ YUMURTA ALERJİSİ OLANLAR DİKKAT Grip aşısının koruyuculuk oranı ve yan etkileri hakkında merak edilenleri yanıtlayan Doç. Dr. Nuran Katgı, "Koruyuculuk oranı genellikle yüzde 50-70’tir. Bu oran düşük görünse de hastalığın şiddetini, hastaneye yatış ve ölüm riskini önemli ölçüde azaltır. Aşının yan etkileri olarak kişide hafif kas ağrısı, enjeksiyon yerinde hassasiyet ve düşük ateş görülebilir. Şiddetli yumurta alerjisi olanlarda dikkatli olunmalıdır" sözlerini kaydetti. KOAH ve astım gibi hastalıkları olan kişilerin gribe karşı öncelikle aşı olarak önlem almasında fayda olduğunu dile getiren Doç. Dr. Nuran Katgı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Grip, bu hastalıklarda alevlenmelere neden olur. Solunum yolu iltihabı artar, oksijen düşer ve hastane yatışı gerekebilir. Aşılanmayan solunum hastalarında grip bazı komplikasyonlara neden olabilir. Zatürre, solunum yetmezliği ve sepsis gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Grip aşısı doğrudan zatürreye karşı değil, ancak grip sonrası gelişen bakteriyel zatürreyi önlemede etkilidir. Dörtlü aşı ise iki A ve iki B tipi influenza suşuna karşı koruma sağlar. Özellikle riskli gruplarda tercih edilir." BU AY AŞINIZI YAPTIRABİLİRSİNİZ Grip aşısı yaptırmak için en uygun dönemin Ekim ve Kasım ayları olduğunu aktaran Doç. Dr. Nuran Katgı, "Aşı yaptırdıktan sonra bağışıklık 2 hafta içinde gelişir, grip sezonu öncesinde koruma başlar. Aşı sayesinde vücutta oluşan koruyuculuk 6-12 ay sürer. Grip aşısıyla birlikte aynı dönemde COVID ve zatürre aşıları da farklı vücut bölgelerine yapılmak şartıyla aynı gün uygulanabilir. Etkileşimleri yoktur. Aile hekimliklerinde grip aşısı risk grubundakilere ücretsiz yapılır. Diğer kişiler eczanelerden reçete ile temin edebilir" bilgisini paylaştı. Grip aşısı konusunda toplumda bazı mitlerin olduğuna da dikkat çeken Doç. Dr. Nuran Katgı, ‘Güçlü bağışıklığa sahip olanların aşıya ihtiyacı yok’ ve ‘Her yıl aşı olunca bağışıklık tembelleşiyor’ gibi söylemlere şu cevabı verdi: "Bu yaklaşımlar yanlıştır. Güçlü bağışıklık sistemi bile yeni suşlara karşı savunmasız olabilir; aşı özgül koruma sağlar. Aşılar bağışıklığı tembelleştirmez, aksine doğal enfeksiyon yaşamadan koruyucu bellek oluşturur. Vitamin takviyeleri genel bağışıklığı destekler ama gribe özgül koruma sağlamaz. Etkili yöntem grip aşısıdır. Grip, basit bir soğuk algınlığı değildir; ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Aşı güvenlidir, her yıl milyonlarca kişiye uygulanır."

Kış aylarında çocuğunuzun bağışıklık sistemine dikkat! Haber

Kış aylarında çocuğunuzun bağışıklık sistemine dikkat!

Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Soyer, çocukları hastalıklardan korumanın yolları ve kış mevsiminde güçlü bağışıklık sistemi için yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu. Çocukların okul başlangıç döneminde aile hekimi ya da çocuk hastalıkları hekimine muayene ettirilmesinin faydalı olacağını dile getiren Uzm. Dr. Soyer, “Hekim, uygun görürse vitamin ve mineral açısından taramaları gerçekleştirir. Genel bir muayene de yapmış olur. Kış mevsimine girmeden çocuğun günlük A vitamini, C vitamini, D vitamini ve demir takviyelerini dışardan beslenerek alıp almadığının kontrolünü mutlaka yapılmalıdır” dedi. İNATÇI ATEŞE DİKKAT Çocuklarda üst solunum ve alt solunum yolu enfeksiyon bulgularının en başta ateşle kendini gösterdiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Soyer, “İlkokul çağı çocuklarında; 3 günden daha fazla süren 38 derece ve üstü inatçı ateş, iştah kaybı, boğaz ağrısı, kuru öksürük, halsizlik, ciddi eklem ağrıları durumlarında mutlaka aile hekimine ya da çocuk hekimlerine başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak çocuğun neşesi yerinde, iştahı normal ve inatçı olmayan bir ateş söz konusu ise hekime başvurmadan evde takibi yapılabilir. Ateş ve iştah takibi, ailelere en fazla önerdiğimiz şey. Bunu yakın takip ettiğimiz sürece çocuğun neşesi yerinde, iştah ve sıvı alımında herhangi bir problem yoksa çocuklarımızı hekime getirmeden ve endişe etmeden takip edebiliriz” şeklinde konuştu. Öğretmenlere önemli rol düşüyor Çocukların bağışıklık sistemleri güçlü, hastalanmadan ve kışa hazır bir şekilde girebilmeleri için aileler kadar okuldaki öğretmenlere de önemli rol düştüğünün altını çizen Soyer, “Sınıfların her teneffüste mutlaka havalandırılması gerekmektedir. Uzun teneffüsler sonrasında öğretmenlerimiz, çocukların el hijyenine dikkat etmeli; özellikle yemekten ya da tuvaletten sonra çocukların ellerini yıkadıklarından emin olmalıdırlar. Ayrıca çocuklar sabah sınıfa geldiklerinde tok olup olmadıklarını sorgulamalarında da çok fayda var” diye konuştu. GÜNLÜK VİTAMİN ALIMI Çocukların günlük A, C, D vitaminleri ile demir açısından kış mevsimine özel meyve ve sebzelerle beslenmesini çok önemsediklerini ifade eden Soyer, bunun yanı sıra uyku ve günlük sıvı alımına da özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Son olarak çocukların kış döneminde mutlaka spor yapması gerektiğini vurgulayan Soyer, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çocuklarınızı açık havaya çıkarın. Yürüme, koşma, bisiklet sürme faaliyetleri gün ışıdığında ve açık havada çocuklarımız için bağışıklık sistemini güçlü tutmak açısından çok önemli unsurlar. Ailelerimizin sınav kaygısıyla çocuklarını spordan mahrum bırakma gibi durumları oluyor. bunu tavsiye etmiyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde kışı geçirmeleri için temiz havada spor yapmalarını kesinlikle öneriyoruz”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.