SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bel Ağrısı

Söz Bursa - Bel Ağrısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bel Ağrısı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bel ağrısı romatizma hastalığının işaretçisi olabilir Haber

Bel ağrısı romatizma hastalığının işaretçisi olabilir

Bel ağrısı özellikle masa başı çalışanlar ve uzun süre ayakta olanların sıkça karşılaştıkları sorunların başında geldiğini ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bel ağrıları sanılan sorunun omurgayı tutan iltihaplı romatizma hastalığı olabileceğini söyledi. Toplumda bel ağrısı çok sık görülen bir durum olduğu için çoğu zaman hastaların yakınmaları zorlamadan, yorgunluktan, dengesiz ağır kaldırmaktan veya uzun süre ayakta kalmaktan sanıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bu ağrının romatizmal olabileceğinin ipuçları, istirahatte hasta dinlenirken veya işinden evine döndüğünde ağrının başlaması, çalışırken ağrıyı fazla hissetmemesi olduğunu dikkat çekti. Karakoç, "Bu istirahat ağrısı gece sabaha karşı hastayı yoklamaya başlar. Hasta ağrı ve sızı ile uyanmaya başlar. Yatakta hareket etmekte zorlanır. Eğer yataktan kendi başına kalkmayı başarabilirse hareket ettikçe daha iyiye gittiğini gözlemler ve rahatlamaya başlar. Aynı durum sabah uyandığında yataktan kalkmak istediğinde de kendini gösterir. Hastaların çoğu uzun süre ayakta kalmamak ya da oturmamak şartıyla iş yerlerinde daha rahat olduklarını ifade eder" dedi. GÖĞÜS KAFESİ YAKINMALARI Göğüs kafesini oluşturan sağlı sollu 12 adet kaburganın sırt omurlarıyla arkada eklem yaptıkları için göğüs kafesi yakınmalarının da bu hastalarda beliren bir durum olduğunu ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, "Derin nefes almakta zorlanma, hapşırma ya da öksürme esnasında göğüs kafesinde batma hissi gibi şikayetler oluşur. Hastalık kadın ve erkeklerde benzer sıklıkla görülmektedir. Ancak erkek ve kadın şikayetleri arasında biraz farklılıklar görülmektedir. Erkeklerde daha çok kalça ve belde yakınmalar olmakta ve kadınlara göre şikayetleri daha şiddetli seyretmektedir. Kadınların daha çok boyun, sırt ve omuzlarda yakınmaları olmakta, hastalık daha hafif seyretmekte ve daha az sıklıkla ataklar gelmektedir. Bu sebeple zaten erkeklerde bile teşhisi zor olan hastalığın kadınlarda teşhisini koymak daha da zorlaşmaktadır. Bu sebeple maalesef çoğu kez bu şikayetleri olan kadınların yakınmaları psikolojik zannedilerek anti-depresan ilaç önerilmektedir. Bu şikayetleri olan bireylerin muhakkak bir romatolog tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. BEL FITIĞI YANILGISI Hastalığı ilerlemiş kişilerde kalça ve bel adeta taşlaşarak hareket yeteneğini tümüyle kaybetmekte olduğunu belirten Karakoç, "Bel ve kalçanın hareketini kaybetmesi ve durumun vücut tarafından tolere edilebilmesi için hastalarda bu hastalığa özgü tipik bir duruş geliştirmektedir. Bu duruşta dizler hafif kırık, bel dümdüz, kamburluğu daha da artmış ve baş hareket yeteneğini genellikle kaybetmiştir. Boynun hareket yeteneğini kaybetmesi sebebiyle hasta başını çeviremediği için tüm vücuduyla dönmek ister yine bu kişiler için araba kul kanmak çok zordur. Hastalığın en sık karıştığı durumlardan biri bel fıtığı hastalığıdır. Ankilozan spondilitli hastalarda bel ağrısı vardır. Bu ağrı bazen sağ kalçada bazen sol kalçada olabilmekte ve bacağa da vurabilmektedir. Bazı hastalarda topuk ağrısı da olmakta hasta yere basmakta çok zorlanmakta ve yürümesi bozulmaktadır. Bu aşamada sanki bel fıtığı gibi bir hastalık durumu oluşmakta ve bu durum hem hastayı hem de hekimi yanıltmaktadır. Bazı hastalar bu sebeple bel fıtığı ameliyatı olmaktadırlar ancak beklenildiği üzere ağrıları geçmemektedir" diye konuştu. GENETİK GEÇİŞ Ankilozan spondilit belirtilerine sahip bir grup hastada omurga tutulumunun yanı sıra gözlerinde kızarma, ciltte sedef plakları, bağırsaklarda kanama-ishal-karın ağrısı gibi başka organlara ait yakınmalarda olabildiğini ifade eden Karakoç, "Hastalıkta genetik geçiş söz konusudur, yani hastalanmış kişilerin çocuklarında da maalesef aynı hastalık gözükebilir. HLA-B 27 denen doku grubu antijenini taşıyan kişilerde bu hastalık, taşımayanlara göre daha sık gözükmektedir. Bu HLA-B 27 doku grubu antijenini kan grubu gibi veya daha açık bir örnek vermek gerekirse arabanın plakası gibi düşünebilirsiniz. Mesela plakaları 16 ile başlayan otomobiller Bursalıdır gibi. Gerçekten 16 plakalı araçlar Bursa'dan plakalarını almışlardır. Ancak HLA-27 pozitifliği mutlaka hastalık olacak anlamına gelmemektedir. Bu tıpkı 16 plakalı her araç sahibinin Bursalı olması gerekmediği gibi. Halk arasında ağrı kesici ilaç olarak bilinen çoğu ilaçlar aslında romatizma ve iltihap giderici ilaçlardır ve bu hastalığa bağlı bel, sırt ağrılarının giderilmesinde çok etkilidirler" dedi. ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ İlaçlar alındıktan sonraki birkaç saat içinde etkilerinin görülmeye başladığını, bir iki gün içinde ağrının azalmakta veya kaybolduğunu belirten Karakoç, "Ancak ilaç kesildikten sonra ağrı tekrar geri gelmektedir. Bugünlerde tıp insanları olarak en büyük sorunlarımızdan birisidir bu. Yani ilaçlar alındığı sürece etkilidirler, ilaç kesilince hastalık belirtileri tekrar gelmektedir. Bazen ağrının kesilmesinde bu grup ilaçlar etkili olmamaktadır. Bu hastalarımıza müjdeli haber, eskiden olmayan ama son 10 yıldır kullana geldiğimiz ağrı kesici ve iltihap giderici özelliği çok daha fazla olan yeni ilaçların geliştirilip üretilmesi başarılmıştır. Bu hastalığın tedavisinde ilaç kullanılmasına ilaveten fizik tedavi araç ve tekniklerinden yararlanılması, yürüyüş yapılması, sağlık kulüplerinde hafif ağırlık ve yoğunlukta fitness yapılması, yüzmek ve ev egzersizleri yapılması gibi aktiviteler de ağrının azalmasına ve iskelet yapısının bozulmamasına yardımcı olabilmektedir. Özetlemek gerekirse ankilozan spondilit insanı belinden vuran bir hastalıktır. Hastalık yavaş seyirli olduğu ve ilk yıllarında hafif seyrettiği için teşhisi gecikmekte ve bazen bu yıllar sonra teşhisin konmasına sebep olmaktadır. Fakat her hastalıkta olduğu gibi Ankilozan spondilitte de erken teşhis büyük önem taşır. Kalp, böbrek gibi iç organları nadiren etkilemektedir. Kesin tedavisi olmamakla birlikte ağrının kontrolü ve hastanın topluma kazandırılması eskiye göre daha kolaylaşmıştır" şeklinde konuştu.

Yaygınlaşan omurga bozukluklarına umut veren çözümler... Haber

Yaygınlaşan omurga bozukluklarına umut veren çözümler...

Omurga bozukluklarının günümüzde oldukça yaygın olduğunu ve dünya çapında nüfusun önemli bir bölümünü etkilediği aktaran Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. M. Atıf Erol Aksekili, “Tahminler, insanların yaklaşık yüzde 80'inin yaşamları boyunca bir tür bel ve sırt ağrısı yaşayacağını göstermektedir. Bu da her 5 kişiden 4’ünün bel ve sırt sorunları ile karşılaşacağı anlamına gelir. Yaygın omurga bozuklukları arasında fıtıklaşmış diskler, dejeneratif disk hastalığı, spinal stenoz ve skolyoz bulunur. Omurga bozukluklarının nedenleri arasında ise yaşlandıkça omurganın aşınıp yıpranması, kaza veya düşmelerden kaynaklanan travma, kırık veya omurga yaralanmaları, teknolojinin artan kullanımıyla gelişen kötü duruş, skolyoz gibi genetik geçişli olan rahatsızlıklar, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı ve ağır kaldırma veya tekrarlayan hareketler gerektiren işlerde çalışmak yer almaktadır” ifadelerini kullandı. ENDOSKOPİK OMURGA CERRAHİSİ Endoskopik omurga cerrahisinin, çeşitli omurga bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan minimal invaziv bir cerrahi teknik olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aksekili, “Bu yaklaşımda, küçük bir kamera (endoskop) ve ciltteki küçük kesilerden yerleştirilen özel aletler kullanılır. Endoskop, cerrahların omurga bölgesini bir monitörde görüntülemesini sağlayarak, geleneksel açık cerrahiyle tipik olarak ilişkilendirilen büyük kesilere gerek kalmadan hassas tanı ve tedaviyi mümkün kılar” diye konuştu. HASTAYA GÖRE TEDAVİ YÖNTEMİ Endoskopik omurga cerrahisinin, özellikle minimal invaziv yaklaşımdan faydalanabilen çeşitli omurga rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanıldığının altını çizen Aksekili, şu ifadelere yer verdi: “Bu teknikle tedavi edilen yaygın hastalıklar ve rahatsızlıklar arasında fıtıklaşmış diskler, spinal stenoz, dejeneratif disk hastalığı: spondilolistezis ve omurga tümörleri yer alır. Bunun dışında özellikle fizik tedavi, ilaç veya enfeksiyon gibi konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalarda, omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren hastalarda ve daha az ağrı ile daha hızlı iyileşme gibi potansiyel faydalar nedeniyle daha az invaziv yani küçük kesili prosedürleri tercih edenlerde endoskopik omurga cerrahi yöntemi kullanılabilir. Ayrıca genellikle omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren daha genç ve sağlıklı hastalar, hızlı iyileşme yetenekleri nedeniyle de daha iyi adaylar arasında yer alır. Ancak, tüm hastalar endoskopik omurga cerrahisi için uygun adaylar değildir. Rahatsızlığın ciddiyeti, genel sağlık durumu ve diğer tıbbi sorunların varlığı gibi faktörler, uygunluğu etkileyebilir. Her birey için en uygun tedavi yaklaşımını belirlemek için bir omurga uzmanı tarafından kapsamlı bir değerlendirme yapılması esastır.” ANANTAJLARI VAR Prof. Dr. Aksekili, omurga hastalıklarında endoskopik cerrahi yönteminin avantajlarına ilişkin şunları kaydetti: “Endoskopik yöntemler, daha küçük kesilerle gerçekleştirilir ve bu da çevre dokulara verilen zararın azaltılmasını sağlar, yani daha az travma oluşturur. Küçük kesiler hastaların daha hızlı iyileşmesine ve hastanede yatış süresinin kısalmasına imkan tanır. Doku hasarı daha az olduğu için operasyon sonrası ağrı ve kanama riski daha az olur. Omurga cerrahisi sonrasında hastalar günlük hayatlarına daha hızlı bir şekilde dönebilir. Estetik açıdan ameliyat izi belirginliği daha az olur. Açık cerrahiye göre daha az doku açığa çıktığı için enfeksiyon riski düşer. Gerektiğinde tekrarlayan müdahalelerin daha kolay yapılmasına imkan tanır. Cerrah açısından da iç yapıların daha iyi görünmesine sağlayarak, daha hassas müdahalelerin yapılmasına imkan verir.”

Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Sağlık Buluşmaları’nda bel sağlığı konuşuldu Haber

Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Sağlık Buluşmaları’nda bel sağlığı konuşuldu

Nilüfer Belediyesi, toplumda sağlık bilincini artırmak amacıyla düzenlediği Sağlık Buluşmaları'nda bu yılın ilk etkinliği Acıbadem Bursa Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Prof. Dr. Hakan Seçkin'in katılımıyla düzenlendi. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konferansta, bel ağrısı ve bel fıtığı konularındaki doğru bilinen yanlışlar ve modern tedavi yöntemleri konuşuldu. Bel ağrısı ve bel fıtığının sıklıkla karıştırılan rahatsızlıklar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hakan Seçkin, bel ağrısının toplumun yüzde 80'inde görüldüğünü ve doktor başvurularının başlıca nedeni olduğunu söyledi. Bel ağrılarının genelde 2-6 hafta içinde geçtiğini, bazılarının ise kronikleşebildiğini kaydeden Prof. Dr. Seçkin, kas zorlanması ve yanlış ağırlık kaldırma gibi nedenlerin bel ağrısına yol açtığını vurguladı. Seçkin, doğru ağırlık kaldırma tekniğinin çömelerek olduğunu belirtti. Prof. Dr. Seçkin, yaşlılık ve hareketsizliğin de bel ağrısına neden olabileceğini belirterek, bel fıtığının en ciddi bel ağrısı sebebi olduğunun altını çizdi. Seçkin bel fıtığına işaret eden ciddi belirtileri; 6 haftayı aşan bel ve bacak ağrısı, bacaklarda güç kaybı, kısa yürüyüşlerde bile uyuşukluk ve yorgunluk olarak sıraladı. Prof. Dr. Hakan Seçkin, bu gibi durumlarda uzman bir doktora başvurulmasını tavsiye etti.,

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.