SON DAKİKA
Hava Durumu

#Belediyeler

Söz Bursa - Belediyeler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Belediyeler haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

NİLTİMDER Dernek merkezi törenle açıldı Haber

NİLTİMDER Dernek merkezi törenle açıldı

Başta sanayi bölgelerindeki fabrikalar olmak üzere kurum ve kuruluşlara birçok alanda tedarik hizmeti sağlayan, 3 bine yakın firması ve yaklaşık 30 bin kişilik istihdamı ile büyük bir ekonomik potansiyeli barındıran Nilüfer Ticaret Merkezi’ndeki iş insanlarını çatısı altında buluşturan NİLTİMDER’in dernek merkezi açıldı. Nilüfer Ticaret Merkezi İş İnsanları Derneği (NİLTİMDER) dernek merkezi açılış törenine Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Nilüfer Belediye Başkan Vekili Emre Karagöz, ARSİYAD Yönetim Kurulu Başkanı Erdinç Acar, Bursa Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı (BUKSİAD) Başkanı İlker Duran, ARTKAF Başkanı Özgür Gümüş, GESİAD Yönetim Kurulu üyeleri, davetliler ve NİLTİMDER üyeleri ile bölgedeki işyeri sahipleri katıldı. Düzenlenen törenin açılış konuşmasını yapan NİLTİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Olgun Şafak Karabiber, Nilüfer Ticaret Merkezi’nin Bursa ekonomisinin en hareketli, en üretken ticaret bölgelerinden biri olduğunu söyledi. Olgun Şafak Karabiber, “Ancak resmi olarak halen iki ayrı mahalle sınırında yer aldığı için; altyapı, güvenlik, otopark, ulaşım ve çevre düzenlemesi gibi birçok konuda koordinasyon güçlüğü yaşanmaktadır. Biz NİLTİMDER olarak diyoruz ki: Bu bölge artık resmiyette de bir “Ticaret Organize Sanayi Bölgesi” kimliği kazanmalıdır. Böylece hem yönetimsel netlik sağlanacak, hem de kamu yatırımları ve planlamalar daha sağlıklı yürütülecektir. Bu adım, Bursa ekonomisinin geleceği adına büyük bir vizyon olacaktır” dedi. “Yalnızca talep dile getirmiyor, çözümler sunuyoruz” NİLTİMDER olarak yalnızca talepleri dile getirmeyip, aynı zamanda çözüm ve katkılar da sunduklarını belirten Olgun Şafak Karabiber, “Belediyelerimizden uygun yer tahsisi yapılması halinde, bölge esnafı olarak kendi imkânlarımızla bölgemize çalışan ailelerimiz için bir kreş, sağlık ocağı ve ilk müdahale noktası, itfaiye ve ve karakol noktaları, afet depo merkezi, bölgemizde insanların dinlenebileceği yeşil alanlar, anıt ve sosyal yaşam meydanı kazandırmak istiyoruz. Bu alanlar yalnızca yapılar değil; dayanışmanın, aidiyetin ve kent bilincinin sembolleri olacaktır” ifadelerini kullandı. “NİLTİM’i Türkiye’ye örnek bir merkez haline getirebiliriz” Kamu idareleri, belediyeler ve bölge esnafı ile el ele vererek, Nilüfer Ticaret Merkezi’nin sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin örnek ticaret bölgesi haline geleceğine olan inançlarını dile getiren Olgun Şafak Karabiber, “Bu vizyonun gerçekleşmesi için sayın valiliğimizin ve belediyelerimizin desteği bizim için çok kıymetlidir. Biz NİLTİMDER olarak hazırız, çalışmaya, üretmeye ve bu bölgeyi birlikte büyütmeye kararlıyız. Bugün burada bizimle olan tüm misafirlerimize, destek veren kurumlarımıza ve en önemlisi bu bölgenin kalbi olan esnaflarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Yeni dernek merkezimizin, bölgemize ve Bursa’mıza hayırlı olmasını diliyor, hep birlikte daha güçlü bir NİLTİM ve daha güçlü bir Bursa için el birliğiyle çalışacağımıza inanıyorum.Sağ olun, var olun” ifadelerini kullandı. “NİLTİMDER tüm üreticilerimizin yeni umudu olacaktır” Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız ise, NİLTİMDER’in, Bursa’nın üreten gücü ve dayanışma ruhunu biraraya getiren sembollerden biri olduğunu belirterek, “NİLTİMDER, işte bu ortak irade ve gelişimin işaretidir. Bursa, üreten ve ürettiğini dış dünyaya satabilen bir kenttir. İnanıyoruz ki NİLTİMDER, genç girişimcilerin, tüm üreticilerimizin yeni umudu olacaktır. Bizler de NİLTİMDER’i ve faaliyetleri her zaman desteklemeye devam edeceğiz” dedi. “NİLTİMDER’in çalışmaları bölge için çok kıymetli” Nilüfer Belediye Başkan Vekili Emre Karagöz ise, “Bölgemiz aslında yeni bir bölge değil ancak çok genç bir dernek var burada, çalışmaları ile birlikte yeni dernek merkezlerinin açılışı çok kıymetli. Hep birlikte birçok sosyal projeye imza atacağımıza inanıyoruz. Dernek merkezimizin bölgemize, ilçemize ve Bursamıza hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesildi, protokol ve davetliler dernek merkezini ziyaret etti.

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor Haber

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşünde gazeteci sorularını cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Trump'ın daveti üzerine "Barış İçin Şarm eş-Şeyh Zirvesi"ne katılarak Mısır'a yaptıkları ziyaretlerini tamamladıklarını kaydetti. Zirvenin Orta Doğu'da barışa giden yolda yeni bir dönüm noktası olmasını dileyen Erdoğan, Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki dolaylı görüşmelerin Gazze'de ateşkesle sonuçlanmasından duydukları memnuniyeti bir kez daha dile getirdi. Müzakere sürecine olan katkılarının ABD Başkanı Donald Trump dahil birçok devlet başkanı tarafından da ifade edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Kendisi bu süreçte Mısır, Katar ve ülkemizin oynadığı rolün kayda geçirilmesi için bir bildiri imzalamayı önerdi. Varılan mutabakatın harfiyen uygulanması, bu süreçte Amerika'nın İsrail hükümeti üzerindeki etkisini sürdürmesi çok önemli. Gerçekleşen rehine ve mahkum takası son derece mühimdi" değerlendirmesini yaptı. "İSRAİL ÜZERİNDE ETKİ SAHİBİ AKTÖRLERİN GEREKENİ YAPMAYA DEVAM EDECEKLERİNE İNANIYORUM" Anlaşmaya Filistin sorununu çözen bir belge gözüyle bakmanın yanlış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varılan bu mutabakatın özü itibarıyla bir ateşkes düzenlemesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bize göre Filistin davasının yegane çözümü 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Türkiye olarak bunun için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Önümüzde çetin bir süreç var. Evvela İsrail hükümetinin verdiği sözleri tutması temin edilmelidir. Çünkü İsrail tarafının bu konudaki sicili son derece kötüdür. Bu konuda Amerika başta olmak üzere İsrail üzerinde etki sahibi aktörlerin gerekeni yapmaya devam edeceklerine inanıyorum" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE, 102 BİN TONLA GAZZE'YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM GÖNDEREN ÜLKELERDEN BİRİ" Gazze'nin devasa bir enkaz yığınına dönmüş durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze halkı zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor ama ortada ev yok, hastane yok, okul yok. Neredeyse ayakta kalan bina yok. Türkiye, 102 bin tonla Gazze'ye en fazla insani yardım gönderen ülkelerden biri. Hamdolsun son birkaç gündür 350 civarında insani yardım tırımız Gazze'ye giriş yaptı. Hamas ve İsrail hükümetinin üzerinde mutabık kaldıkları belgede günlük asgari 600 yardım tırının geçişi öngörülüyor. Bir taraftan yardımlarımızı yoğun bir şekilde Gazze şeridine ulaştırırken, diğer taraftan da Arap ve İslam ülkelerinin kabul ettiği yeniden imar planı temelinde çalışmalara başlanması çok mühimdir" dedi. "GAZZE'DEKİ SÜKUNET ORTAMI İNSANLIK CEPHESİNİ REHAVETE SEVK ETMEMELİDİR" İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin geliştirdiği bazı çalışmalar olduğunu, bunların süratle uygulanması için önemli bir finansman desteği gerektiğini bildiren Erdoğan, "Ben bu desteğin de sağlanacağına inanıyorum. Gelinen aşamada iki egemen devletli çözüm yönünde gayretlerin artmasında fayda var. Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararlarını basit birer tanıma kararı değil de iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görmek istiyoruz. Diğer türlü atılan adımlar yarım kalacak, amacına tam manasıyla ulaşmayacaktır. Bu çerçevede hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşmelerim oldu. Filistin davası uzun yıllar sonra ilk defa bu derece insanlığın ortak gündemine oturmuş durumda. Sumud ve özgürlük filoları ile dünyanın en ücra bölgelerinde kefiye takan insanlar, İsrail zulmüne karşı ortak vicdanı temsil ediyor. Gazze'deki sükunet ortamı insanlık cephesini rehavete sevk etmemelidir" ifadelerini kullandı. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile çeşitli seviyede temsilcilerle de bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Biraz önce bahsettiğim hususları kendileriyle paylaştık. Fikir teatisinde bulduk. Zirvenin Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son olarak zirvenin hazırlığında görev yapmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelen ve geçirdikleri trafik kazasıyla hayatlarını kaybeden Katarlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" şeklinde konuştu. "BU ATEŞKESİN KALICI OLMASI VE İHLALLERİN YAŞANMAMASI ÖNEMLİ" Her şeyden önce ateşkesin kalıcı olması ve ihlallerin yaşanmamasının önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır. İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor" dedi. Türkiye, ABD ve diğer ülkelerin bu ateşkesin korunması konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET OLMANIN ÖTESİNDE ASLINDA İNSANLIĞIN VİCDANIDIR" Türkiye'nin büyük devlet olmanın ötesinde aslında insanlığın vicdanı olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim elimiz dünyanın neresinde bir mazlum varsa oraya uzanır. İsrail saldırıları devam ederken bile yardımlarımızı biz bölgeye sevk ettik. Mısır'daki depoları doldurduk, beklemedik. Ateşkesin başladığı günden bu yana toplam 350 tırımız Gazze'ye girdi. Biz oraya sadece gıda, su, ilaç göndermiyoruz. Aynı zamanda kardeşliği gönderiyoruz, umudu gönderiyoruz. İlaç, barınma malzemeleri, hızlıca bölgeye sevk ediliyor. İnsani felaketin etkilerini hızlı bir şekilde nasıl ortadan kaldırabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Biz şu anda oraya bütün engellemelere rağmen AFAD'ımızla 10 bin civarında çadırı depolamış durumdayız. Gazze'nin yeniden imarı son derece önemli. Kış gelmeden Gazzelilerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışacağız. Tabii burada Türk Kızılayı'na teşekkür ediyorum. AFAD'ımıza, TİKA'mıza, Sağlık Bakanlığımıza hepsine teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hepsi koordineli bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Orada sadece yaraları sarmayacağız. Aynı zamanda geleceği inşa edeceğiz. Bunun için de başta Ankara'daki şehir hastanelerimiz olmak üzere yaralıları bu merkezlerimize getirip orada tedavilerini yapıyoruz. Ankara değil, İstanbul'a göndermek isterlerse İstanbul'daki şehir hastanelerimiz de kardeşlerimizin emrindedir. Oralarda da bu çalışmaları yapmaya hazırız" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve kendisinin imzasıyla hayata geçirilen "Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması"nın bölge için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Erdoğan imza altına aldıkları metnin detaylarını da paylaşarak,"Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması. Biz aşağıda imzası bulunanlar iki yıl aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdiren ve bölge için umut, güvenlik ile barış ve refah için ortak bir vizyonla tanımlanan yeni bir sayfa açan Trump Barış Anlaşması'na tüm taraflarca gösterilen tarihi taahhüdü ve anlaşmanın hayata geçilişini memnuniyetle karşılıyoruz. Başkan Trump'ın Gazze çatışmasını sonlandırmaya ve Orta Doğu'ya kalıcı barış getirmeye yönelik samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz. Bu anlaşmayı Filistinliler ve İsrailler dahil olmak üzere bölgedeki tüm halklar için barış, güvenlik, istikrar ve fırsat sağlayacak şekilde birlikte uygulayacağız. Kalıcı barışın hem Filistinlilerin hem de İsraillerin refah içinde yaşayabileceği, temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının muhafaza edildiği bir sulh olacağı anlayışındayız. Anlamlı ilerlemenin ancak iş birliği ve devam eden diyalog yoluyla gerçekleşebileceğini ve uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesini bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet ettiğini vurguluyoruz. Aralarında Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudiliğin de bulunduğu kökleri bu topraklarda iç içe geçmiş inanç toplulukları için bu bölgenin derin tarihi ve manevi öneminin farkındayız. Bu kutsal bağlara saygı gösterilmesi ve kültürel miras alanlarının korunması, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olmaya devam edecektir. Aşırıcılık ve radikalleşmenin her türünü ortadan kaldırma kararlığında birleşmiş bulunuyoruz. Şiddetin ve ırkçılığın normalleştirildiği ya da radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği hiçbir toplum gelişemez. Aşırıcılığı mümkün kılan şartlara eğilmeyi ve kalıcı barışın temelleri olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle gelecekteki anlaşmazlıkların güç kullanımı veya uzun süreli çatışmalar yoluyla değil, diplomatik temaslar ve müzakere aracılığıyla çözülmesi yönünde taahhütte bulunuyoruz. Orta Doğu'nun sürekli savaşlar, tıkanmış müzakereler ya da başarılı şekilde müzakere edilmiş ancak parçalı, eksik veya seçici biçimde uygulanan anlaşmalar şeklinde cereyan eden döngüyü daha fazla kaldıramayacağının bilincindeyiz. Son iki yılda tanık olunan trajediler gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğine dair acil bir uyarı işlevi görmelidir. Bu bölgenin ırk, inanç ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah arzularının peşinden gidebileceği bir yer olmasını sağlayarak, herkes için hoşgörü, haysiyet ve fırsat eşitliği istiyoruz. Bölgede karşılıklı saygı ve ortak ilkelerine dayanan kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonunun peşindeyiz. Bu anlayışla Gazze Şeridi'nde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin tesisine yönelik kaydedilen ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgedeki komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilecekleri kurumsal temeller inşa ederek bu mirası hayata geçirmek ve sürdürmek için hep birlikte çalışacağımıza söz veriyoruz. Kalıcı bir barış geleceğine kendimizi adamış bulunuyoruz" açıklamasını yaptı. "GAZZE'DE YAPILMASI GEREKEN ÇOK KRİTİK İŞLER VAR" Gazze'deki görev gücüyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler şu anda devam ediyor. Gazze'de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili "Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?" konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz. İhya olayında da "Neleri birlikte yapabiliriz?" konusunu da liderlerle yaptığımız ikili görüşmelerde konuştuk. Aldığımız ilk izlenimler fena değil. Onlar da "Biz burada rolümüzü üstleneceğiz" diyorlar. İnşallah verilen sözler yerine gelir. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın başta olmak üzere arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşecek" şeklinde konuştu. "GAZZE'DE BİR BARIŞ DÜZENİNİN KURULMASI İÇİN FEVKALADE HEYECANLIYIZ" Kendisinin de Gazze konusuyla ilgili liderlerle temas halinde olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreci nasıl işletebiliriz?" bunun üzerinde duracağız. Şu anda orada çadırlar var. Herhalde bu insanların sürekli çadırlarda yaşayacak halleri yok. Arkadaşlarıma da söyledim. 'Elimizdeki mevcut konteynerleri gerekirse biz bölgeye sevk edelim' dedim. Bu kış mevsiminde bu konteynırlarla onları çok daha farklı bir imkana kavuşturmuş olalım diye düşünüyoruz. AFAD'ımız bu konuda büyük bir yükü sırtlanmış olacak. Türkiye, barışın yanında ve bu süreci de öyle işletecek. Gazze'de bir barış düzeninin kurulması için fevkalade heyecanlıyız. Bunu da inşallah süratle devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım özellikle bölgedeki muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. Beraber ne yaparız, nasıl yaparız bunun çalışmalarını sürdürüyorlar" ifadelerini kullandı. "BU İŞİN BİRİNCİ DERECEDE TAKİPÇİSİ TRUMP OLACAK" Gazze'de şu an itibarıyla çatışmaların sona ermiş durumda olduğunu, bunun Trump tarafından ilan edilmiş olmasının çok çok önemli olduğunu belirten Erdoğan," Bu işin birinci derecede takipçisi Sayın Trump olacak. Bunu kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de ifade etti. En son ayrılırken ayaküstü de "Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatlarımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim." dedi. Görüşmelerimizi her seviyede sürdüreceğiz. Sayın Trump ile kurduğumuz bu diplomasi çok çok önemli. İnşallah bu hassasiyet içerisinde bunu devam ettireceğiz ve bir huzur ikliminin oluşturulması için ne gerekiyorsa inşallah yapacağız. Mısır'da bir araya gelen tüm ülkeler, bu huzur ikliminin güvencesi olacaktır" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İNSANLIĞIN VİCDANI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır süren İsrail saldırganlığına, işgal politikalarına ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen emellerine artık "dur" demek için bu Zirvede olduklarını, İsrail terörüne, güç gösterisine karşı, sadece Türkiye'nin değil insanlığın vicdanını savunan bir duruş sergilediklerini aktardı. Erdoğan," Mısır'a da onun için geldik. Gazze tecrübesi İsrail'e saldırganlıkla bir yere varamayacağını açık bir şekilde gösterdi. Aynı şekilde Hamas'ın direniş iradesinin kırılmadığını da gördüler. Bu da çok çok önemli. Gazze halkı 70 bine yakın şehit verdi ama işgale, soykırıma, barbarlığa teslim olmadı. Çok önemli. Demek ki sadece elinizdeki bombaların devamlı gökten her yerden atılması, yaptığınız saldırılar işe yaramıyor. "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." bu farklı bir ruh. Şurası çok net ki; İsrail komşularını işgal ederek hiçbir sonuç elde edemez. Netanyahu hükümetinin soykırım karşıtı tepkileri, antisemitizm ile ilişkilendirme gayreti de görüldüğü gibi burada neticesiz oldu. Ateşkesle birlikte uluslararası toplumun görevi bitmedi, yeni başladı. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ne oldu? Herkes salonu boşalttı, Netanyahu orada koltuklara konuştu. Gazze'nin yanında daha güçlü durmaya devam etmeliyiz. Soykırımın unutulmaması için mücadelemizi takipçiyiz. Sorumluların hesap vermesi için çabalarımızı artırmalıyız. Türkiye olarak tüm insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz" dedi. "SDG'Yİ YANLIŞ YOLLARA TEVESSÜL ETMEMESİ, SURİYE'NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE DESTEK OLMALARI KONUSUNDA DA UYARIYORUZ" Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temasların devam ettiğini, Suriye'nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG'yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye'nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG'nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye'nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin çıkarınadır. Suriye'yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı'nda söylediğim gibi, yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" ifadelerini kullandı. "CHP GEÇMİŞTE DE KENDİ HALKINDAN BULAMADIĞI KARŞILIĞI HEP YABAN ELLERDE ARARDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin attığı adımların Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu belirterek "CHP bizi şaşırtmıyor. Bunlar CHP için alıştığımız şeyler. Geçmişte de kendi halkından bulamadığı karşılığı hep yaban ellerde arardı. CHP'nin ne yaptığını ve neyi planladığını, CHP'yi yöneten kadrolar dahi anlamakta zorlanıyor. Belediyeleri düşürdükleri durum ortada. Belediyeleri çapsızlıklarıyla ne hale getirdikleri ortada. Trabzon'da söyledim, yurt dışına şikayet turları düzenliyorlar. Böyle rezillik olur mu? Biz aslında Sayın Özel'den, Avrupalı Türklerden özür dilemesini beklerdik. Biliyorsunuz 2 ay önce milletvekilleri çıktı gurbetçilerimize, affedersiniz "zırzop" dedi. CHP yönetiminden bu konuda bir açıklama, bir düzeltme gelmedi. Madem Brüksel'e gittin, en azından bunun için bir özür dile. Sayın Özel bu erdemi göstermediği gibi; yoldaşlarına Türkiye Cumhurbaşkanını yuhalatarak çok daha büyük bir skandala imza attı. Gerçekten çok yazık. Onlar Brüksel'de laf üretirken biz Anadolu'da eser üretiyoruz. İşte o sıra ben Rize'deydim, öbür tarafta Trabzon'da açılışlar gerçekleştiriyordum. Bu hafta sonu 4 gün oraları dolaştık. Rize'mizin derelerini dolaştım, bütün o mekanları gözden geçirdik ve bakan arkadaşlarımla, oraların tadını aldık. Ülkemizi sürekli dolaşarak inşallah halkımızla bütünleşmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BU MAKAMLAR MİLLETE HİZMET İÇİN VARDIR; RANT, YOLSUZLUK, İSRAF İÇİN DEĞİL" Belediyelerin yetki tartışmalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Zaten bizim yasalarımızda bu tür yolsuzluklar, çalma, çırpma durumlarıyla ilgili gerekli düzenlemeler var. Bu noktada yargı tarafından verilmiş herhangi bir yakalama kararı vesaire olduğu anda, zaten yargımız gereğini yapar. Bu yerel yönetimler kanununda da var. Bütün bunlar zaten gayrimeşrudur. Bunlarla ilgili olarak da kanunların emri her an yerine gelir ve biz de bunların üzerine kesinlikle gideriz. Çünkü Belediyeler doğrudan millete hizmet etmenin ilk adımıdır. Bu makamlar millete hizmet için vardır; rant, yolsuzluk, israf için değil" dedi.

Belediyelerde köklü değişim kapıda! Haber

Belediyelerde köklü değişim kapıda!

Sunulan 35 maddelik "Bazı Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ile en dikkat çekici düzenlemelerden biri, belediye kurma şartlarıyla ilgili. Buna göre, nüfusu 5 bin ve üzerinde olan yerleşim yerlerinde belediye kurulabilecek. Anayasa Mahkemesi'nin daha önce Cumhurbaşkanı kararıyla belediye kurulmasına imkan tanıyan hükmü iptal etmesinin ardından, yeni düzenlemeyle belediye kurma işlem dosyasının valinin görüşüyle birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na gönderilmesi ve onayın bu merciden alınması usulü getiriliyor. Yeni iskan alanlarında oluşan ve nüfusu 5 bini aşan yerleşimler de bu haktan yararlanabilecek. NÜFUSU 2 BİN ALTINA DÜŞEN BELEDİYELER KÖY OLACAK Kanun teklifinde öne çıkan bir diğer önemli başlık ise nüfusu 2 binin altına gerileyen belediyelerin statüsüyle ilgili. Bu durumdaki belediyelerin tüzel kişiliklerinin kaldırılarak köye dönüştürülmesi öngörülüyor. Bu adımın, Anayasa Mahkemesi'nin belediye ve köylerin kaldırılmasına ilişkin önceki iptal kararları sonrası, sürecin yasal bir zemine oturtulması amacı taşıdığı belirtiliyor. YAKIN BELEDİYELERİN BİRLEŞMESİ DE GÜNDEMDE Teklif, ayrıca, nüfusu 50 bin ve üzerinde olan bir belediyenin sınırına 5 bin metreden daha yakın konumda bulunan ve genel imar düzeni ile altyapı hizmetlerinin gerektirdiği durumlarda, diğer belediye ve köylerin tüzel kişiliklerinin kaldırılarak bu büyük belediyeye katılımını düzenliyor. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İŞARET ETMİŞTİ, KAYYUM UYGULAMASI İSTİSNA OLACAK Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, büyükşehir, ilçe, şehir belediyeleri ve il özel idare sisteminde kapsamlı bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini ifade etmişti. AK Parti'nin sunduğu bu teklif, söz konusu reform çağrısının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Erdoğan, yeni düzenlemeyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının da istisna haline geleceğini ve değişiklik talebinin herhangi bir siyasi ya da adli gelişmeyle ilgili olmadığını vurgulamıştı. Meclis'e sunulan kanun teklifinin, ilgili komisyonlardaki görüşmelerin ardından Genel Kurul gündemine gelmesi bekleniyor. Yasalaşması durumunda, yerel yönetimlerin yapısı ve işleyişinde önemli değişiklikler yaşanacak.

Vedat Işıkhan: 149 belediye yapılandırma için bize başvuru yaptı Haber

Vedat Işıkhan: 149 belediye yapılandırma için bize başvuru yaptı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, katıldığı bir televizyon programında çalışma hayatı gündemine ilişkin soruları yanıtladı ve açıklamalarda bulundu. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün tarihçesini anlatan Işıkhan, Türkiye'de bugünün, geçmişte zaman zaman siyasi tartışmaların gölgesinde kalsa da bugün artık olgunlaşmış bir demokratik bilinçle emeğe saygı ekseninde kutlandığının altını çizdi. Çalışma barışının, sosyal adaletin teminatı olduğunu dile getiren Işıkhan, çalışma hayatına dair tüm çalışmaları sosyal diyalog çerçevesinde gerçekleştirdiklerini bildirdi. Işıkhan, "1 Mayıs'ı sadece bugünü anma günü ya da bir protokol günü değil, emeği, alın terini ve üretimi yücelten toplumsal bir bilinç günü olarak değerlendiriyoruz. Tüm emekçi kardeşlerimize, emekçi derken ülkemizde bulunan memurlardan işçilere, işverenlere, çiftçilerimize, esnafımıza, aklımıza gelebilecek üretimde bulunan tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Onların üretim gücü olmasa, emek ve alın terleri olmasa bugün Türkiye, güçlü bir ekonomiye sahip olamazdı. Eğer güçlü bir ekonomiye sahipsek bunun arka planında 32 milyonu geçen bir istihdam yapısına sahip oluşumuz geliyor" açıklamasında bulundu. Sendikaların çalışma hayatına ilişkin talepleriyle ilgili soru üzerine Işıkhan, sendika ve konfederasyonların çalışma hayatının yapısal sorunları ve bu alandaki kaliteyi arttırma noktasında getirdikleri her çözüm ve talebin çok kıymetli olduğunu sözlerine ekledi. Son yıllardaki reformlarla sendikaların ücret artışı, özlük haklarının güçlendirilmesi, sendikal örgütlenmenin kolaylaştırılması gibi taleplerine büyük ölçüde yanıt verdiklerini aktaran Işıkhan, sendikalı memur ve işçi sayısındaki artışın, emeğe verdiklerin değerin göstergesi olduğunun altını çizdi. 1 Mayıs'ı protokol günü olarak kutlamak istemediklerini bildiren Işıkhan, bugünü, emeğin, alın terinin ve sosyal adaletin yüksek sesle ifade edildiği bir gün olarak değerlendirdiklerini belirterek, emekçilerin beklenti ve ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek amacıyla işçilerle bir arada olacaklarını söyledi. "İŞSİZLİK ORANI SON 25 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE" Bakan Işıkhan, TÜİK tarafından açıklanan 2025 mart ayı işsizlik verilerine ilişkin ise, "Bu ay yayımlanan işsizlik oranlarında olumlu bir tablo ile karşı karşıya kaldık. İşsizlik oranımız 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı, Bakanlık olarak yaptığımız çalışmalar sonrasında son 25 yılın en düşük seviyesinde" sözlerini kaydetti. "Toplu iş sözleşmelerinde hassas bir dengenin yürütülmesi gerekiyor" Işıkhan, yaklaşık 600 bin kamu işçisini yakından ilgilendiren kamu toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolündeki son durumla ilgili "Şubat'ta TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ ortak tekliflerini sundular. Şu an TÜHİS tarafından süreç yönetiliyor. Bu toplu iş sözleşmelerinde hassas bir dengenin yürütülmesi gerekiyor. Bakanlık olarak işçi ve işveren sendikaları arasında koordinatörlük görevi yapıyoruz. İşçinin alır terinin karşılığını alarak ama aynı zamanda da reel ekonominin dengelerinin gözetilebileceği süreci takip ediyoruz. Kısa sürede sonuçlanmasını ve işçilerimizle masada el sıkışmayı arzu ediyoruz" şeklinde konuştu. İŞKUR Gençlik Programı'nın, yeni nesil çalışma modellerinin uygulandığı bir proje olduğunu dile getiren Işıkhan, söz konusu projeye 7 milyar 15 milyon lira bütçe ayırdıklarının ve şu ana kadar 82 bin öğrencinin yararlandığının bilgisini verdi. "28,2 MİLYAR LİRA TAHSİLAT GERÇEKLEŞTİRİLDİ" Bakan Işıkhan, belediyelerin SGK'ye olan borçlarında gelinen son durumuna ilişkin sorulan soruya ise "Sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülebilirliği noktasında en önemli gelirlerimiz prim tahsilatı. Ancak fark ettik ki belediyelerin büyük bir kısmı ödemesi gereken primleri ödemiyorlar. Bunu 31 Mart seçimlerinden önce Cumhurbaşkanımız dile getirdi. Bakanlık olarak belediyelerimizle iletişime geçtik. Şimdiye kadar 149 belediye 30 milyar liralık prim borcunu yapılandırmak üzere SGK'ye başvurmuş durumda. Bugüne kadar belediyelerimiz tarafından SGK'ye toplamda 28,2 milyar lira tahsilat gerçekleştirildi" yanıtını verdi. Işıkhan, geçen yıl kayıt dışı istihdama yönelik yapılan denetimlerde 518 tescilsiz iş yerinin bulunduğunu ve 21 bin 634 kayıt dışı çalışanın olduğunu tespit ettiklerini vurgulayarak, "103 milyon lira prim tahakkuku yaptık. Kayıt dışı sigortalı çalıştıran işverenlere de toplamda 2 milyar lira idari para cezası kesilmesini önerdik" ifadelerine yer verdi. Bakan Işıkhan 1550 SMA hastasının tedavisi için de SGK olarak yaklaşık 2,5 milyar lira bütçe planladıklarını belirtti.

Belediyeler, bütçelerinden zorunlu pay ayıracak Haber

Belediyeler, bütçelerinden zorunlu pay ayıracak

 Belediyelerin hayvanların korunması ve bakımıyla ilgili harcamalarına ilişkin yeni esaslar belirlendi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğe göre, belediyeler yıl bütçelerinden hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemlerini gerçekleştirmek ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakım sağlamak için zorunlu pay ayıracak. BELEDİYELER İÇİN ZORUNLU ÖDENEK -İl ve ilçe belediyeleri, bütçe gelirlerinin binde 5’i oranında kaynak ayıracak. -Büyükşehir belediyeleri, bütçe gelirlerinin binde 3’ünü bu amaçla kullanacak. -Ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılamayacak ve ilgili mali tablolarda gösterilecek. FAZLA HARCAMA YAPAN BELEDİYELERE DESTEK Kanun kapsamında ayrılması gereken tutarın üzerinde harcama yapan belediyeler, fazla harcadıkları miktarın %40’ını Bakanlıktan geri alabilecek. Belediyeler, bu kapsamda yaptıkları harcamaları takip eden yılın mart ayı sonuna kadar Bakanlığa resmi yazıyla bildirecek. Bakanlık, belediyelerin taleplerini yerinde denetleyerek veya bilişim sistemleri üzerinden kontrol ederek düzenlemelerin doğru şekilde uygulanmasını sağlayacak. Bu yeni düzenleme ile belediyelerin sahipsiz hayvanlar için daha etkin çalışmalar yürütmesi ve bütçelerini bu doğrultuda düzenlemesi zorunlu hale getirildi.

Yerlikaya: “Terör suçundan ceza alan belediye başkanları görevden alınır” Haber

Yerlikaya: “Terör suçundan ceza alan belediye başkanları görevden alınır”

Bu mücadeleyi hiç kimse, hiçbir kurum, özellikle halkın oylarıyla seçilen, görevi yasalarımızla belirlenmiş olan belediyeler sekteye uğratamaz. Buna izin vermeyiz. Terör suçundan bir belediye başkanı ceza alır ya da tutuklanırsa, o belediye başkanı geçici olarak görevden alınır" dedi. Mardin'de bir otelde gerçekleştirilen "Türkiye'nin Huzuru Toplantısı"na katılan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin terörle mücadelede en kararlı ve en güçlü dönemini yaşamakta olduğunu vurgulayan Yerlikaya, hiç kimsenin terörle Türkiye'ye diz çöktürmeyeceğinin altını çizdi. Kimsenin millete hain emellerle bedel ödetemeyeceğini belirten Bakan Yerlikaya, "Ne Mardin'imizde, ne Türkiye'nin hiçbir bölgesinde ne de sınırlarımızın ötesinde milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğine, devletimizin bütünlüğüne saldıran hiçbir terör örgütünün barınmasına izin vermiyoruz, vermeyeceğiz. Allah'ın izniyle Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde 'terörsüz Türkiye' hedefimize ulaşacağız. Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar durmak yok. Aziz Milletimize söz verdiğimiz gibi, o hainlerin inlerini başlarına yıkıyoruz yıkmaya da devam edeceğiz. Bu mücadeleyi hiç kimse, hiçbir kurum, özellikle halkın oylarıyla seçilen, görevi yasalarımızla belirlenmiş olan belediyeler sekteye uğratamaz. Buna izin vermeyiz. Terör suçundan bir belediye başkanı ceza alır ya da tutuklanırsa, o belediye başkanı geçici olarak görevden alınır. Türkiye Cumhuriyeti yasaları bunu emrediyor. Bizim iç güvenlik anlayışımız nettir, duruşumuz bellidir. Her türlü suçla ve suçlularla mücadele etmek öncelikli görevimizdir" dedi. 2024 yılında bölücü PKK/KCK terör örgütü ile ilgili kırsalda 2 bin 591 operasyon, şehirde ise 268 operasyon gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Yerlikaya, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Operasyonlarda 600 gözaltı, 95 tutuklu, 43 adli kontrol kararı alındığını görüyoruz. Bu kırsal ve şehir operasyonlarında 2024 yılında 63 terörist etkisiz hale getirildi. Yine FETÖ, DEAŞ ve aşırı sol terör örgütleri ile ilgili emniyet ve jandarmamız durmadan, duraksamadan 2024 yılında operasyonlarını yaptılar. FETÖ ile ilgili 72 operasyonda 15 tutkulu, 6 adli kontrol, DEAŞ terör örgütü ile ilgili 12 operasyon, 6 tutkulu, 5 adli kontrol, DHKP-C , MLKP ve diğer terör örgütleri ile ilgili bir operasyon ve bir tutuklu sayılarını Mardinli hemşerilerimizle paylaşmak istiyoruz. Terörün finansmanı ile ilgili 2024'te 5 operasyon, 2 tutuklu, 227 bin 604 lira terörün finansmanı ile ilgili kullanılmaya cüret edilen bu rakam ele geçirilmiştir. Engellenen terör eylemleri ile ilgili rakam 2024'te şehrimizde 6 terör eylemi, ki bombalı eylem, bunun PKK/KCK tarafından yapılması engellenmiştir." Yerlikaya, "2024'te 3 sözde üst düzey teröristler etkisiz hale getirildi. 1'i kırmızı, 2'si gri olmak üzere bunları da kıymetli Mardinli hemşehrilerimizle paylaşmak istiyoruz. Uyuşturucu imal, ticareti ve kullanımıyla ilgili 2024 yılında biz durmadan, duraksamadan operasyon yaptık. İmal ve ticaretten 192 operasyon yaptık. Kullanımla ilgili bin 15 operasyon yaptık. Bunların toplamında biz 153 tutuklu, adli kontrol 50 rakamını sizlerle paylaşmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Belediyelere ağır cezalar geliyor Köpek başına 72 bin TL Haber

Belediyelere ağır cezalar geliyor Köpek başına 72 bin TL

Tarım ve Orman Bakanlığı, 81 il valiliğine sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili olarak yazı gönderdi. Bakanlık yazısında, sahipsiz sokak hayvanlarının toplatılması için belediyelere 2028’e kadar süre verildiği iddiası yalanlandı. Belediyelerin, sahipsiz sokak hayvanlarını hemen toplamaları gerektiği belirtilen bakanlık yazısında, sokakta bırakılan her bir sahipsiz hayvan için 71 bin 965 lira para cezası uygulanacağı ifade edildi. Bakanlık tarafından valiliklere gönderilen yazıda şunlar kaydedildi: "5199 sayılı Kanun ile nüfusu 25 bini aşan belediyelere hayvan bakımevlerini kurmak ve mevcut bakımevlerinin koşullarını iyileştirmek için 31.12.2028 tarihine kadar süre tanınmakla birlikte; hayvanların toplanarak hayvan bakımevlerine götürülmesi ve köpeklerin hayvan bakımevlerinde tutulması ile ilgili hükümlerin Kanun'un yayımı tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olması sebebiyle hayvanların toplanması maksadıyla 2028 yılının beklenmesi mevzuata aykırılık teşkil etmektedir. Rehabilitasyon işlemi tamamlanmış dahi olsa yerel yönetimler adına toplanan sahipsiz hayvanların bakımevi dışında herhangi bir yere terk edilmesi veya bakımevinde barındırılan köpeklerin geri bırakılması Kanun'un 14'üncü maddesi ile yasaklanmıştır. Söz konusu Kanun maddesine aykırılığının tespiti halinde hayvan başına 2025 yılında 71 bin 965 TL idari para cezası uygulanması gerekmektedir."

Işıkhan: Belediyelerin prim borçları 160 milyar TL'ye yükseldi Haber

Işıkhan: Belediyelerin prim borçları 160 milyar TL'ye yükseldi

 TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2025 bütçe görüşmelerinde konuşan Bakan Prof. Dr. Vedat Işıkhan, belediyelerin SGK borçlarını da açıkladı. Kapsamlı ve sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi için SGK'nin prim gelirlerinin tahsilatının çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Işıkhan, "Bu yılın ilk aylarında açıkladığımda, belediyelerin toplam 96 milyar liralık prim borcu vardı, bugünkü prim borcu yaklaşık 160 milyara yükselmiştir. SGK'nin 2024'ün ilk 9 ayındaki prim geliri ise 2 trilyon 15 milyar liradır. Süresinde ödenmeyip icraya intikal ettirilmek suretiyle, çoğunluğu özel sektör işverenlerinden olmak üzere 11 aylık sürede yaklaşık 46,6 milyar lira tahsilat gerçekleştirdik. Bu tahsilatın 11 milyar 750 milyonluk kısmı belediye prim borçlarıdır." diye konuştu. BELEDİYE İŞÇİLERİNİN ŞİKAYETLERİ Sendikal haklara ve çalışan haklarına yönelik aykırılıklarda Bakanlık olarak devreye girdiklerine dikkati çeken Bakan Işıkhan, 31 Mart 2024'te yapılan yerel seçimlerden sonra yönetimleri değişen belediyelerin çalışanlarından Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına, sendikalardan ve işçilerden, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmaması, toplu işçi çıkarılması, sendikal özgürlüklerin engellenmesi, mobbing ve eşitlik ilkesine aykırılık hususlarında ihbar ve şikayet başvuruları intikal ettiğini söyledi. Bakan Işıkhan, söz konusu incelemelere ilişkin, "Yapılan incelemelerde Van, Iğdır belediyeleri başta olmak üzere ve bunlara bağlı iştirakleri hakkında toplam 26 milyon lira idari para cezası uyguladık. Tespit edilen, mevzuata aykırılıklardan konusu suç teşkil eden hususlar ile ilgili olarak da cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuştur." bilgisini paylaştı. SGK gelirlerinin, giderleri karşılama oranının 2002'de yüzde 71,5 olduğunu; 2024 sonunda ise bu oranın yüzde 95,7 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Bakan Işıkhan, prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılama oranın da yıl sonunda yüzde 74,8 olarak tahmin edildiğini söyledi. Işıkhan, 2023-2024 döneminde 2 milyon iş yeri ve 13 milyon sigortalı için toplam 471 milyar lira destek verdiklerini vurgulayarak, "Sosyal güvenlik kapsamı yüzde 99 seviyelerine ulaştırdık. Aktif sigortalı sayısı 2002'de 12 milyon iken bugün 26 milyona yükselmiştir." dedi. Öte yandan kayıt dışı istihdam oranının 2002'de yüzde 52 olduğunu; bu yıl ise yüzde 27,75'e düştüğünü anlatan Bakan Işıkhan, en düşük emekli aylığının bu yılın ocak ayında 10 bin liraya, temmuzda da 12 bin 500 liraya yükseltildiğini hatırlattı.

"Belediyelerin açtığı kreşler kapatılacak" iddiasına yalanlama Haber

"Belediyelerin açtığı kreşler kapatılacak" iddiasına yalanlama

 İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi." iddiasının doğru olmadığını açıkladı. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi." iddiasına ilişkin açıklama yaptı. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden yapılan açıklamada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi iddiası doğru değildir. İddialara konu resmi yazıda, belediyeler tarafından açılan kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin kapatılması değil, kuruluş amacı ve yönetmeliğine uygun faaliyetlerde bulunması gerektiği vurgulanmaktadır. Belediyelere, gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine ait özel kreş ve gündüz bakımevleri ile özel çocuk kulüplerinin kuruluş ve işleyişlerine ilişkin esaslar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ‘Özel Kreş Ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik’ ile belirlenmiştir. Bu kuruluşlar, okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunamaz. Yani anaokulu veya anasınıfı gibi faaliyet gösteremez. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığınca sahada yapılan incelemelerde, belediyelere bağlı bazı kreşlerde okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinlik ve eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Şayet, ‘okul öncesi eğitim kurumu’ programının uygulandığı bir müessese işletilecekse de 5580 Sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca ‘Kurum açma izni almak için ilgili Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurulması, Valilikçe veya Bakanlıkça bu talebin uygun görülmesi’ gerekmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.