SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa Barosu

Söz Bursa - Bursa Barosu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Barosu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Barosu Kadın Hakları merkezi: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak! Haber

Bursa Barosu Kadın Hakları merkezi: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak!

Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde, Mirabel Kardeşler'in anısına, kararlılıkla bir kez daha haykırdı: Kadınlar yaşayacak, şiddet duracak! Bursa Barosu Başkanlığı’ndaki basın açıklamasını Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Ceren İlgen Altuntaş okudu. Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Aslı Evke Yetkin, sayman Av. Nilay Parlar, yönetim kurulu üyesi Av. Müberra Gülen Aydın’ın ile avukatların da katıldığı açıklamada şu mesajlar verildi: “Bugün burada, kadına yönelik şiddetin her türüne karşı kararlılıkla durmak ve hukukun üstünlüğünü savunmak için bir araya geliyoruz. Kadına yönelik şiddet, münferit bir olay olmanın çok ötesinde, hayatın her alanına sızmış sistemsel bir kriz olarak varlığını sürdürmektedir. Bu, yalnızca fiziksel bir yara değil; insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve adaletin temelden sarsılmasıdır. Kadınların yaşam hakkı, vücut bütünlüğü ve onuru vazgeçilemezdir; bu hakların korunması devletin birincil yükümlülüğüdür. Bizler biliyoruz ki şiddet, kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkilerini sürdürmenin aracıdır. Kadının toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda ikinci plana atılması; şiddetin zeminini güçlendirmektedir. Bu nedenle mücadelemiz, sadece şiddetin sonuçlarıyla değil, onu üreten toplumsal zihniyetle ve ataerkil düzenle mücadeledir. Türkiye’nin bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, hem hukuki hem de toplumsal düzeyde ciddi bir korumasızlık ve cesaretlenme ortamı yaratmıştır. Ancak açıkça biliyoruz ki; insan hakları evrenseldir ve hiçbir siyasi karar kadınların yaşam hakkını askıya alamaz. İç hukukumuzdaki en temel dayanağımız olan 6284 sayılı Kanun, bir lütuf değil, kadın mücadelesinin bir kazanımıdır ve kadınların yaşam güvencesidir. 6284 Sayılı Kanun'u uygulamaktan imtina eden, koruma tedbirlerini keyfi olarak geciktiren adli ve idari personel ile kolluk kuvvetlerinin kökleşmiş cinsiyetçi tavırları, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmakta ve cinayetlere zemin hazırlamaktadır! Kadınların yaşam hakkını güvence altına alan BU YASANIN RUHUNU yok sayan her eylem, kabul edilemez bir kusurdur. Mağdurların can havliyle yaptığı defalarca süren başvurulara rağmen, yasal sorumluluğu olan makamların ağır ihmali sonucu yaşanan her can kaybı, bizim için bir utanç vesikasıdır! Hukukçular ve kadın hakları savunucuları olarak bu ihmaller zincirinin kırılması ve sorumluların en ağır şekilde hesap vermesi için mücadelemiz sürecektir! Biz Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, 6284’ün etkin ve eksiksiz uygulanması için bu kanuna dün olduğu gibi bugün de tüm gücümüzle sahip çıkıyoruz ve çıkmaya devam edeceğiz! Adalet sistemi, ataerkil şiddetin karşısında caydırıcı olma niteliğini tamamen yitirmiştir. Bugün Türkiye’de yargı, kadın katillerinin sığınağı haline gelmiş; “iyi hâl”, “haksız tahrik” gibi erkeklik indirimleri, kadınların canına kastedenleri adeta ödüllendiren bir pratiğe dönüşmüştür. Bu artık münferit bir hata değil; doğrudan kadınları hedef alan bir şiddet politikasıdır. Yargının görevi, faillere bahane yaratmak değil; kadınların yaşam hakkını korumaktır. 2025 yılı, kadınlar için bir kriz değil, bir ulusal aciliyet hâlidir. Bugün itibarıyla Türkiye’de 411 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Şunu söylemeyim ki bu açıklamayı okurken bu sayının artabileceğini bilmek boğazımı düğümlüyor. Bu sayı; her gün en az bir kadının erkek şiddeti tarafından hayattan koparıldığını gösteriyor. Bunlar sayı değil; isimleri, hikâyeleri, hayalleri olan kadınlardır. Arzu Khalılova, Yasemin Bulut, Sevgi Yandık, Yasemin Uludağ, Başak Gürkan… Erkek şiddeti kız kardeşlerimizi aramızdan aldı; korunmaları gerekirken yalnız bırakıldılar, adalet sessiz kaldı. Ve sadece öldürülen kadınlar değil, şüpheli kadın ölümleri de bu ülkenin en karanlık gerçeğidir. Rojin Kabaiş ve Gülistan Doku, yıllardır akıbeti açıklanmayan, gerçeği karartılan kadınlar olarak hafızamızda duruyor. Sadece Bursa’da bu yıl 37 kadın öldürüldü. Mudanya’da eski eşi tarafından bıçaklanan kız kardeşimiz hâlâ entübe durumda yaşam mücadelesi veriyor. Şiddet artık kapımızda değil; evlerimizde, sokaklarımızda, yanımızda. Kadınlar en güvende olmaları gereken yerlerde, kendi yaşam alanlarında katlediliyor; “aile içi mesele” diye susturulan erkek şiddeti hayatlarını çalıyor. Bu ölümler ne kaderdir ne de “olacağı varmış”tır. Bunlar politik, önlenebilir ve hesap sorulabilir cinayetlerdir. Susmayacağız, unutmayacağız, affetmeyeceğiz. Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak sesleniyoruz: Kadınların yaşam hakkını yok sayan her karara, her indirime, her gecikmeye ve her sessizliğe karşı duracağız. Bu ülkede kadınlar ölmeye devam ederken hiçbir kurum, makam veya fail rahat uyuyamayacak. Biz soracağız, onlar hesap verecek! Yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız! Ataerkil zihniyete karşı renklerimizi birleştirerek ve isyanımızı büyüterek mücadelemize devam edeceğiz.”

Bursa Barosu ve Osmangazi Belediyesi arasında kadının korunmasına yönelik protokol imzalandı Haber

Bursa Barosu ve Osmangazi Belediyesi arasında kadının korunmasına yönelik protokol imzalandı

Bursa Barosu ile Osmangazi Belediyesi arasında kadın hakları konusunda ortak çalışma protokolü imzalandı. Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi'nde gerçekleşen törende hazırlanan protokole, Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ile Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın imza attı. Bursa Barosu Başkanı Öztosun, imza töreninde yaptığı konuşmada, son yıllarda kadın haklarına yönelik yanlış bir hukuk politik bakış açısı ve onun yarattığı bir ortama tanık olduklarını ve bu sebeple kadına ve çocuğa yönelik şiddetin arttığını hatırlatarak, “6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa, şiddeti engellemek için çıkarılmış bir yasadır ve dayanağı da İstanbul Sözleşmesi idi. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesinden sonra kadınlar uluslararası korumadan yoksun kalmıştır” dedi. Öztosun, Bursa Barosu olarak uluslararası korumanın ilkelerine sahip çıkarak 6284’ün önündeki her türlü engele, her türlü negatif bakış açısına karşı durduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Değerli Bursa Barosu üyelerinin bu kanunun korunması ve uygulanmasıyla ilgili mücadelesi çok değerli. Bu mücadelenin paydaşı olan Osmangazi Belediyesi’ne de çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın da, “Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda maalesef eksiğiz. Hemen her gün bir kadın cinayetiyle uyanıyoruz. Artık önlenemez bir duruma geldi. Toplumun sosyoekonomik yapısının bozulmasının yanı sıra adı İstanbul olan sözleşmeden çıkmamızın psikolojik de olsa sonucu olduğunu düşünüyoruz. Partimiz iktidara geldiğinde ilk icraatlarından biri İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden hayata geçirmek olacaktır. Umarım şiddet engellenir de Bursa Barosu ile imzaladığımız protokolü uygulamaya gerek kalmaz” diye konuştu. Baroevi'ndeki imza törenine Bursa Barosu Yönetim Kurulu üyelerinden Av. Gülender Adıgüzel Özcan, Kadın Hakları Merkezi (KHM) Başkanı Av. Ceren İlgen Altuntaş, KHM Sorumlusu Av. Özlem Gürgen Eldem, avukatlar ve Osmangazi Belediyesi'nden de başkan yardımcıları Mutlu Esendemir, Mücahit Yıldızhan, Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal ile belediye bürokratları katıldı.

Bursa İTÜ Mezunları Derneği’nden Cumhuriyetin 102. yılına özel muhteşem konser Haber

Bursa İTÜ Mezunları Derneği’nden Cumhuriyetin 102. yılına özel muhteşem konser

Bursa İstanbul Teknik Üniversitesi Mezunları Derneği, (Bursa İTÜDER) Cumhuriyetimizin 102. yılını Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlediği Türk Sanat Müziği konseriyle kutladı. Gelirinin tamamı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) öğrenim gören Bursalı öğrencilere burs olarak aktarılan anlamlı gece, sanatseverlerin ve protokol üyelerinin yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Programa Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Metin Tunçer, Nilüfer Belediye Başkan Vekili Mahmut Demiröz, Mudanya Belediye Başkan Vekili Kerem Eke, Bursa Barosu Başkanı Metin Öztosun ve Bursa Kent Konseyi Başkanı Ertuğrul Aksoy’un da aralarında bulunduğu Bursa protokolü, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda İTÜ mezunu katıldı. BAŞKAN TUĞCU: “CUMHURİYET, KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLMUŞTUR” Gecenin açılış konuşmasını yapan Bursa İTÜ Mezunları Derneği Başkanı Hasan Tuğcu, tüm konuklara katılımlarından dolayı teşekkür ederek Cumhuriyetin 102. yılını kutladı. Cumhuriyetin kuruluş mücadelesinin önemine dikkat çeken Tuğcu “Milletimiz, 200 yıllık acı dolu geri çekilmesinin sonunda eşi benzeri görülmemiş bir zafere imza atmıştır. Cumhuriyet, ekonomisi ve kurumları çökmüş, aydınlarını ve gençlerini kaybetmiş bir memleket üzerine bir umut olarak kurulmuş, kimsesizlerin kimsesi olmuştur.” dedi. Eğitim ve sanatın toplumsal kalkınmadaki rolüne de değinen Tuğcu, “Güçlü devletler nitelikli eğitim kurumlarıyla inşa edilebilir. İTÜ, 1773’ten bu yana sayısız ilke imza atarak Cumhuriyetimizin inşasında önemli bir yer edinmiştir. Bilindiği üzere Atatürk, ‘Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata sahip olamaz,’ sözüyle sanata verdiği değeri en güzel şekilde ifade etmiştir.” ifadelerini kullandı. Konser gelirlerinin tamamının İTÜ’de okuyan Bursalı öğrencilere “Başarı ve İhtiyaç Bursu” olarak aktarılacağını vurgulayan Tuğcu, destek veren tüm kurum ve kişilere teşekkür etti. KORO VE SOLİSTLER DİNLEYİCİLERDEN TAM NOT ALDI Konuşmanın ardından başlayan müzik ziyafeti, geceye damgasını vurdu. Şef Tuğberk Çelikkol yönetimindeki Bursa İTÜDER Türk Müziği Korosu, Cumhuriyetimizin 102. yılına özel olarak seçilmiş Türk Sanat Müziği eserlerinden oluşan zengin repertuvarıyla büyük beğeni topladı. Konserde, koro ve solistlerin performansı izleyicilerden tam not aldı. Konuk sanatçılar Elif Güreşçi ve Nusret Yılmaz, güçlü yorumlarıyla unutulmaz anlar yaşatırken, dinleyiciler birçok esere coşkuyla eşlik etti. Gecenin en özel anlarından biri ise Bursa İTÜDER üyelerinden oluşan Zeybek ekibinin sahne performansı oldu. Cumhuriyet coşkusunu ve milli değerleri yansıtan gösteri, izleyicilerden uzun süre alkış aldı. Program, yoğun alkışlar eşliğinde; geceye katkı sunan sponsorlara, Şef Tuğberk Çelikkol’a ve konuk sanatçılar Elif Güreşçi ile Nusret Yılmaz’a çiçek takdim edilmesi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli Haber

Genç avukatlardan ortak tepki: CMK ücretleri asgari tarifeyle eşitlenmeli

Türkiye genelinde eşzamanlı basın açıklaması yapan genç avukatlar, CMK ücret tarifesinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile eşitlenmesini istedi. Bursa Barosu Genç Avukatlar Merkezi’nce (GAM) düzenlenen basın açıklaması Bursa Adalet Sarayı önünde gerçekleştirildi. Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ile yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın açıklamasını, GAM Yürütme Kurulu Üyesi Av. Ahmet Yasir Orman okudu. Açıklamada şöyle denildi: “Yurttaşlarımızın ve özellikle meslektaşlarımızın ekonomik olarak bir çıkmazın içerisinde olduğu bugünlerde, biz genç avukatların CMK sistemi ile kamu hizmeti ifa ederek hayatını idame ettirmeye çabaladığı bilinmektedir. Ancak, bizlerin verdiği emek ve mesleki hizmete rağmen CMK ücret tarifesindeki giderek artan adaletsizlik, mesleğin icrasını güçleştiren ve CMK sisteminin bir sömürü ve angarya haline dönüşmesine sebep olan büyük bir sorun haline gelmiştir. 2026 yılıyla birlikte yürürlüğe girecek yeni CMK Ücret Tarifesi için görüşmeler ve bütçeleme çalışmaları sürerken, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak bugün adliyelerimizden sesleniyoruz: Gerçeklikten kopuk, emeğimizi yok sayan bir tarifeye bir kez daha izin vermeyeceğiz. Talebimiz net. CMK Ücret Tarifesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne eşitlenmelidir. Emeğimizin sömürülmesine, mesleğimizin onurunun çiğnenmesine ve yurttaşların adalete erişim hakkının zedelenmesine sessiz kalmamakta kararlıyız. Anayasanın 2. maddesi ile düzenlenen sosyal devlet ilkesi, yurttaşların adalete, savunma ve adil yargılanma hakkına erişiminin eşitlik temelinde güvence altına alınmasını öngörmektedir. CMK sistemi kapsamındaki müdafi/vekil görevlendirmeleri, bu ilkenin izdüşümüdür. Savunma ve adil yargılanma hakkının güvencesi olan biz avukatlar, yalnızca mesleğimizi yerine getirmiyoruz; aynı zamanda kamusal niteliği haiz adalet hizmetinin ifasını sağlayan kurucu özneler olarak görev yapıyoruz. Önemle ifade etmek isteriz ki, CMK sistemi kapsamında görevlendirilen müdafi/vekil ile özel müdafi/vekil arasında harcanan emek, nitelik ve en önemlisi sorumluluk bakımından hiçbir fark yoktur. Buna rağmen, CMK Ücret Tarifesi, avukatların verdiği emeği yok saymakta ve özel müdafinin alması gereken asgari vekalet ücretini belirleyen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile CMK tarifesi arasındaki makas her yıl artmaktadır. Binlerce genç meslektaşımız, mesleğinin ilk yıllarında işsizlik, güvencesizlik ve sömürüyle mücadele ederken, CMK sistemi çoğu için neredeyse tek geçim kaynağı haline gelmiştir. Düşük tarife, geciken ödemeler ve vergi yükleri, bu emeğin değersizleştirilmesini pekiştirmektedir. Verilen emeğin karşılığında alınan ücret, yargılamaların uzunluğu da düşünüldüğünde bizlerin yol ve yemek masraflarını dahi karşılayamaz bir niteliğe bürünmüştür. Bu durum, meslektaşlarımızı yoksulluğa sürüklemenin yanında yurttaşlarımızı da savunma hakkından mahrum bırakacak bir noktaya gelmektedir. Her ne olursa olsun, savunma hiçbir zaman susmamıştır ve susmayacaktır. Bu nedenle, avukatların, özellikle genç avukatların, dahil edilmediği her tarife ekonomik gerçeklerden kopuk ve açlık sınırının altında kalmaya mahkûmdur. Eşit emeğe eşit ücret talebi, hakkaniyetten ve adaletten doğan bir gerekliliktir. Biz, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç avukatlar olarak; · Türkiye Barolar Birliği’ni, CMK Ücret Tarifesi belirlenirken etkin ve sorumlu bir rol almaya, · Adalet Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığını CMK ücretlerini sosyal devlet ilkesi doğrultusunda belirlemeye ve ödemeye, · Türkiye Büyük Millet Meclisini, CMK sisteminin yapısal sorunlarını (KDV uygulaması, tarifenin barolar ve TBB’nin katılımıyla belirlenmesi gibi) giderecek yasal düzenlemeleri vakit kaybetmeksizin yaşama geçirmeye davet ediyoruz. İlgili mercilerce çok iyi bilinen genç meslektaşlarımızın sorunlarının görmezden gelinmesini, bu sorunlara çözüm arayışının öncelik olmamasını hiçbir düzlemde kabul etmiyoruz. CMK’da emek sömürüsü son bulana kadar geri adım atmayacak, mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Bursa Barosu, Orhaneli Termik Santralı için Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurdu Haber

Bursa Barosu, Orhaneli Termik Santralı için Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurdu

Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu'ndan yapılan yazılı açıklamada, ”Bilindiği üzere; Orhaneli ilçemizde faaliyet gösteren termik santral zehir saçmaya devam etmekte, hukukun öngördüğü tedbirleri muhtemelen 'masraflı oldukları' gerekçesiyle geçiştirilmekte ve neticede halkımızın sağlığı hiçe sayılmaktadır. Söz konusu santral Bursa Büyükşehir Belediyesi'nce defalarca kez mühürlenmişse de santral yetkilileri mührü bozarak faaliyete devam etmiştir. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin şikayeti üzerine TCK m.203'de düzenlenen mühür bozma suçu ile ilgili yargılama devam etmekte, süreç baromuzca da takip edilmektedir” denildi. Açıklamaya şöyle devam edildi: “Bu süreçte baromuzca Sağlık Bakanlığı Bursa İl Sağlık Müdürlüğü'ne ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğü'ne ayrı ayrı başvurularak, hukuka aykırı bir şekilde faaliyet gösteren termik santralin faaliyetten men edilmesi ve gerekli tüm önlemlerin alınması talep edilmiştir. İdareler muhtelif tarihli cevaplarında özetle, sorumluluğun kendilerinde olmadığını belirtip, herhangi bir işlem yapamayacakları iddiasıyla taleplerimizi reddetmişlerdir. Santralin bulunduğu ilçede yaklaşık dört gündür kontrol altına alınamayan büyük bir orman yangını felaketi yaşanmakta ancak santral, tüm bu çevre felaketi devam ederken kayıtsızca ve umarsızca çalışmalarına devam etmektedir. Yöre halkı çevre felaketlerinin en büyüğünü yaşarken bir de üstüne kaçak çalışan santral nedeniyle hava kirliliği yaşamakta ve belki de bu durum yangının seyrini olumsuz anlamda etkilemektedir. Baromuzca, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü'nün ve Bursa Çevre İl Müdürlüğü'nün denetim yükümlülüklerini yok sayan söz konusu cevaplarına karşı 29.07.2025 tarihinde Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurulmuş olup süreç titizlikle takip edilmektedir.”

Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu: "Osmangazi'deki hayvan katliamını titizlikle inceliyoruz" Haber

Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu: "Osmangazi'deki hayvan katliamını titizlikle inceliyoruz"

Basın açıklamasını, Hayvan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı Av. Esin Durmuş Erkul okudu: “14 Mayıs 2025 tarihinde, Bursa ili Osmangazi ilçesinde bulunan hayvan barınağında kaydedildiği iddia edilen ve sosyal medyada hızla yayılan görüntüler kamuoyunda derin bir infial yaratmıştır. Görüntülerde, çok sayıda sahipsiz hayvanın sistematik şekilde öldürüldüğü, ağır şekilde eziyet gördüğü ve yaşam hakkının ihlal edildiğine dair ciddi iddialar yer almaktadır. Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak, olayın ilk ortaya çıktığı andan itibaren hukuki süreci titizlikle ve çok yönlü olarak takip etmekteyiz. Bu kapsamda görüntülerin ortaya çıktığı barınakta yerinde denetim gerçekleştirilmiş, sorumlu idare yetkilileri ile görüşmeler yapılmış, sürece ilişkin tüm bilgi, belge ve deliller toplanarak suç duyurusunda bulunmak üzere hazırlıklar başlatılmıştır. Şunun altını özellikle çizmek isteriz. Bu fiiller yalnızca etik değil, açıkça hukuka aykırıdır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28/A maddesi uyarınca sahipsiz bir hayvanı kasten öldürmek, eziyet etmek veya birden fazla hayvanın ölümüne neden olmak, açıkça suç teşkil etmektedir ve cezai yaptırıma bağlanmıştır. Ayrıca, bu eylemlerin kamu görevlilerinin görevi ihmal veya kötüye kullanımı suretiyle gerçekleştirilmiş olması durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince görevi kötüye kullanma suçu bakımından da işlem yapılması gerekecektir. Bu süreçte yalnızca fiilin failleri değil, aynı zamanda denetim yükümlülüğü bulunan, gözetim sorumluluğu olan tüm kamu görevlileri ve yetkililerin sorumluluk ve ihmalleri de titizlikle incelenecektir. Bu bağlamda, görev ihmali veya ihlali tespit edilen kişilerin de hukuki sürece dahil edilmesi için gerekli başvurular yapılacaktır. Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak; bu vahim olayın her yönüyle aydınlatılması, sorumluların tespit edilerek adalet önüne çıkarılması, tüm adli ve idari süreçlerin etkin ve şeffaf biçimde yürütülmesi konularında sürecin hukuki takipçisi olduğumuzu kamuoyuna saygıyla bildiririz. Ayrıca, yalnızca bu olaya ilişkin değil, tüm sahipsiz hayvanlara yönelik uygulamaların da denetime tabi tutulması, yerel yönetimlerin ilgili mevzuat çerçevesinde etkin, şeffaf ve denetlenebilir politikalar hayata geçirmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz. Barınaklarda yaşanan bu ve benzeri olayların önlenebilmesi için, sahipsiz hayvanların korunmasına ilişkin kamu politikalarının insan haklarına, hayvan refahına ve hukuka uygun biçimde yeniden yapılandırılması şarttır. Aksi halde, bu tür olayların münferit olmaktan çıkacağı ve bir sistem sorunu haline geleceği açıktır. Sahipsiz hayvanlara karşı işlenen her türlü kötü muamele, yalnızca hayvanlara karşı değil; toplumun vicdanına ve hukukun üstünlüğüne karşı da işlenmiş bir suçtur. Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak, yalnızca bu sürecin değil; benzeri olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli sistemsel önlemlerin alınmasının da kararlılıkla takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Keskin hakkındaki tutuklama kararına itiraz sonuç verdi Haber

Keskin hakkındaki tutuklama kararına itiraz sonuç verdi

Keskin’in tahliyesi öncesinde, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Erinç Sağkan, Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun ve Kocaeli Barosu Başkanı Av. Caner Karakadılar, Bursa H Tipi Cezaevi’nde kendisini ziyaret etti. Ziyarete ayrıca TBB önceki dönem başkan yardımcısı Av. Gürkan Altun, Bursa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Aslı Evke Yetkin, Genel Sekreter Av. Yener Poroy ile yönetim kurulu üyeleri Av. Erhan Yaşbey, Av. Umut Mısır ve Av. Tolga Polat da katıldı. Ziyaretin ardından açıklama yapan TBB Başkanı Sağkan, sürecin başından bu yana hukuka aykırılıklarla dolu olduğunu belirtti. Sağkan, "Haksız, hukuksuz yere tutuklu bulunan meslektaşımız Ahmet Keskin’i ziyaret ettik. Yaklaşık 20 gündür devam eden süreç, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile ifade hürriyeti gibi temel hakların ihlaline neden olmuştur," dedi. Tutuklama kararının, kaçma şüphesi gerekçesiyle verildiğini ancak dosyada bu yönde somut bir nedenin bulunmadığını vurgulayan Sağkan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu dosyada verilen tutukluluk kararı tamamen haksız ve hukuksuzdur. Bir avukatın tutuklanması, yalnızca bireysel hakların değil, aynı zamanda savunma hakkı üzerinden yurttaşların adil yargılanma hakkının da ihlali anlamına gelir. Bugün meslektaşlarımızın üst mahkemeye sunduğu itirazla bu hukuksuzluğun son bulmasını bekliyoruz." TBB Başkanı ayrıca, yargının temel hak ve özgürlüklerin teminatı olması gerektiğini hatırlatarak, bu güvencelerin sınırlandığı bir dönemin son bulması gerektiğini ifade etti.

Bursa Barosu'ndan Ekrem İmamoğlu'na destek Haber

Bursa Barosu'ndan Ekrem İmamoğlu'na destek

Ülkemizde yaşanan hukuka ve demokrasiye aykırı tüm süreçlere maalesef, bir halka daha eklenmiştir. Yaşanan hukuksuzlukların sonu nereye varacağı ise hiç bir yurttaşın kestiremediği bir dönemden geçtiğimiz ise malumdur. Soruşturmanın gizliliğinin, masumiyet ilkesinin yerle yeksan edildiği bu süreçte, tıpkı, 2017 tartışmalı referandumundan sonra, 2019 İstanbul seçimlerinin YSK tarafından hukuksuz iptali, kayyım uygulamaları, Can Atalay örneğinde olduğu gibi Anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmaması, muhalif olan siyasetçiler, basın mensupları, Belediyeler, STK'lar ile Gezi olayları üzerinden sanatçılara ve medya kuruluşlarına yapılan yargının araçsallaştırıldığı soruşturma ve kovuşturmalar, bunlarla ilgili gerçekleşen adli kontroller ve tutuklamalar gibi hukukilikten uzak, hukuk güvenliğini, anayasanın demokratik hukuk devleti niteliğini, kuvvetler ayrılığını yerle bir eden Anayasaya aykırı işlemlerdendir. Yargı eliyle demokrasiye yapılan ve yurttaşlarımızın hukuki güvenliğini de yok eden, adalete olan inançların tükenmesine yol açan, siyasi rakip olarak görülen kişileri etkisizleştirmeye, sindirmeye yönelik tüm bu tutumların karşısında olduğumuzu; Bursa Barosu olarak dün olduğu gibi bugün de, Anayasamızın demokratik, hukuk devleti ilkelerine yönelen açık ve örtülü her türlü müdahaleye karşı olduğumuzu, her şartta devletimizin demokratik, laik, hukuk devleti ilkesine sahip çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha, daha güçlü şekilde tekrar ediyor; hukuki süreci takip ettiğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.