SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bursa Şehir Hastanesi

Söz Bursa - Bursa Şehir Hastanesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa Şehir Hastanesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Şehir Hastanesi’ne uluslararası eğitim yetkisi Haber

Bursa Şehir Hastanesi’ne uluslararası eğitim yetkisi

Bursa Şehir Hastanesi, Avrupa Rejyonal Anestezi Derneği (ESRA) tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda; rejyonal anestezi (Bölgesel uyuşturma), ağrı tedavisi ve yatak başı hedefe yönelik ultrasonografi alanında uluslararası eğitim veren yetkin merkezlerden biri olarak kabul edildi. Bu gelişme ile Bursa Şehir Hastanesi, yalnızca Türkiye’de değil uluslararası düzeyde de eğitim veren öncü sağlık kuruluşları arasında yerini almayı başardı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Doç. Dr. Hande Gürbüz, Bursa Şehir Hastanesi’nin Türkiye’de bu belgeyi alan 4. yetkin merkez olduğunu ve süreç boyunca Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda hareket ettiklerini belirtti. Rejyonal anestezinin, birçok ameliyatın genel anestezi olmadan yürütülmesine imkân tanıdığını dile getiren Doç. Dr. Gürbüz, "Bunun yanı sıra ameliyat sonrasındaki şiddetli ağrıların geçirilmesinde de oldukça etkin yöntemler olarak başarı ile kullanılmaktadır. Dolayısıyla hastalarımız ameliyat sonrasındaki iyileşme dönemlerini daha konforlu ve daha rahat bir şekilde geçirebilmektedir" dedi. ULUSLARARASI PRESTİJ Bursa Şehir Hastanesi’nde bu yöntemlerin uzun süredir kullanıldığına dikkat çeken Gürbüz, "Almış olduğumuz bu onayla birlikte sadece Türkiye’den değil, bütün dünyadan anestezi, yoğun bakım ve aile hekimlerinin de eğitimlerine katkıda bulunabileceğiz. Bu bizim için çok büyük bir gurur kaynağı olmakla birlikte hastanemiz içinde uluslararası bir prestij sağlayacaktır. Bu süreçte emeği geçen tüm hocalarıma ve ekip arkadaşlarıma içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum" şeklinde konuştu.

Bursa’da yanık tedavisinde botoks dönemi Haber

Bursa’da yanık tedavisinde botoks dönemi

İki bacağında da derin yanık izleri bulunan 17 yaşındaki Cengiz Özgülmez, aldığı tedavi sonucu gözle görülür değişim olduğunu dile getirdi. 2017 yılında tiner tenekesinin patlaması sonucu vücudunda derin yanıklar meydana gelen Özgülmez, ikamet ettiği İzmir’de çeşitli tedaviler aldı. Aradan geçen 8 yılda bacaklarındaki yanık izleri geçmeyen Özgülmez, doktorunun tavsiyesiyle Bursa Şehir Hastanesi Yanık Merkezine başvurdu. Çocuk Yanık Sorumlusu Doç. Dr. Sabriye Dayı tarafından değerlendirilen Özgülmez’e lazer tedavisinin yanında botoks tedavisi uygulandı. Yaşadığı süreci aktaran Özgülmez, "Sabriye hanımdan bir kere lazer tedavisi gördüm. Bir de botoks tedavisi gördüm ve bana çok iyi geldi. Derilerde gözle görülür değişim var ve ben de kendimi çok iyi hissediyorum. Her iki ayağımda yanıklar var. Bacaklarımda botoks iğnesi yapıldıktan sonra lazer tedavisi uygulanıyor. Gözle görülür bir değişim var. Renkte büyük bir değişim var. Biraz ten rengine dönmeye başladı. Bu tedaviyle etlerim biraz daha yumuşadı. Bileklerim daha sertti. Sabriye hocam çok iyi geldi bana. Her şey için teşekkür ederim" şeklinde konuştu. İlk sonuçlar oldukça olumlu Genelde kozmetik alanda uygulanan botoks uygulamasını yanık vakalarında yeni bir tedavi yöntemi olarak kullanmaya başladıklarını belirten Bursa Şehir Hastanesi Yanık Merkezi Çocuk Yanık Sorumlusu Doç. Dr. Sabriye Dayı ise, ilk sonuçların oldukça olumlu olduğunu vurguladı. Hastalara bu yöntemi hangi durumlarda kullandıklarını açıklayan Doç. Dr. Dayı, "Kasılma ya da büzüşme durumu dediğimiz, eklemini kullanamama durumlarında kullandığımızda; o eklem fonksiyonunun oldukça iyi açıldığını gözlemekteyiz. Kontraktür (Kas esnekliği kaybı) dediğimiz olaylarda veya kaşıntıda da gerçekten çok faydasını görüyoruz. Ayrıca skar dediğimiz yanık sonrası oluşan, aşırı doku olan bölümlerde onların da inceldiğini, renginin normalleştiğini görmekteyiz. Hastalarımızdan bu yönde çok olumlu dönüşler anlamaktayız" dedi.

Glutensiz hayat mümkün Haber

Glutensiz hayat mümkün

Uluslararası Çölyak Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Teker, çölyak hastalığının 'Gluten' isimli proteine karşı bağışıklık sisteminin geliştirdiği antikorların, ince bağırsağın emilim yüzeyinde yıpranmaya yol açmasıyla geliştiğini dile getirdi. Hastaların hiçbir semptom olmadan kan tetkiklerinde anormallik tespit edilmesi sebebiyle başvurabileceği gibi gaz, şişkinlik, bir süredir devam eden kronik ishal şikayetiyle de başvurabileceğini vurgulayan Teker, "Çölyak hastalığı kabızlıkla da seyredebilir. Hastalar, sindirim sistemi şikayetleriyle başvurabileceği gibi cilt bulguları, kaşıntılı kabarık cilt lezyonları, nörolojik bulgular, özellikle çocukluk döneminde epilepsi gibi tedaviye dirençli anemiler veya vitamin eksikliklerine bağlı; örneğin daha erken yaşta görülebilen kemik erimesi tablolarıyla da bize gelebilirler" şeklinde konuştu DİYET ETKİSİNİ HIZLA GÖSTERİYOR Uygun diyet programıyla ilk haftalardan itibaren semptomlarda gerileme başlayabileceği bilgisini veren Teker, "Çölyak tanısı koyduğumuz hastalara biz ömür boyu glutensiz diyet öneriyoruz. Diyete başladıkları zaman 2-3 hafta içerisinde hastaların semptomlarında gerilemeler başlıyor. 3-6 ay seviyesinde ise antikor seviyesine düşme ve 6-12 ay seviyesinde de endoskopik olarak 12 parmak bağırsağında düzelme bekliyoruz. Sadece 12 parmak bağırsağından ziyade bütün ince bağırsağı da tutabilen bir hastalık. İlk karşılaşan bölüm 12 parmak bağırsağı olduğu için bu proteinde öncelikle bu kısım hem daha sık hem de daha etkili bir şekilde tutuluyor" dedi. LENFOMA GELİŞEBİLİR Çölyak hastalığının genetik bir geçişi olduğuna işaret eden Teker, "Dolayısıyla ailelerimizde çölyak hastalığı olan bireyler varsa ve şikayetleri varsa bunlardan baktığımız bir basit kan tetkiki ile çölyak olup olmadığını belirleme şansımız oluyor. Eğer çölyak hastaları, diyetlerine uymazsa ve emilim bozuklukları devam ederse ilerleyen dönemde erken yaşta kemik erimesi gelişimi, dirençli anemiler, halsizlik, kilo kayıpları, ishaller gibi şikayetler olabileceği gibi diyete uymayan çölyak hastalarında lenfoma gelişimi de söz konusu olabiliyor" diye konuştu. DİYETİSYEN DESTEĞİ ALINMALI Hastalığın görülme sıklığının yüksek olduğunun altını çizen Teker, "Şu an diyet dışında bir tedavisi olmadığı için hastalara diyetisyen desteği almalarını öneriyoruz. Çünkü uzun süreli bir tedavi, ciddi hayat tarzı değişiklikleri gerektiriyor. Buğdaydan elde edilen her üründe bu protein mevcut. Dolayısıyla buğdaydan elde edilen makarna, bulgur, irmik gibi şeylerin tüketilmesini de hastalığın bağırsakları etkilemesine ve semptomların ilerlemesine yol açabilir. Bunu sadece ekmek olarak değerlendirmemek lazım. Eğer bireylerde bu tarz sindirim sistemi şikayetleri varsa, bir türlü tedavi edilemeyen demir eksikliği varsa, hastalarda öngörülen yaşın daha öncesinde bir kemik erimesi gelişimi olduysa ve ailelerinde özellikle çölyak hastalığı varsa kendilerinin bir dâhiliye ya da gastroenteroloji polikliniğine başvurarak bu açıdan değerlendirmelerini öneririz" ifadelerini kullandı.

Depresyon yaşlanmanın doğal bir parçası değil Haber

Depresyon yaşlanmanın doğal bir parçası değil

Bursa Şehir Hastanesinde görevli Geriatri Uzmanı Doç. Dr. Olgun Deniz, Ulusal Yaşlılar Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Sağlık Bakanlığı tarafından, sağlıklı yaşlanma konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla bu yıl ki temanın ''Depresyonu Önemse Hayata Gülümse'' şeklinde belirlendiğini dile getiren Doç. Dr. Deniz, geriatrik depresyonun 65 yaş ve üzeri bireylerde sık karşılaşılan, ancak çoğu zaman göz ardı edilen bir ruh sağlığı sorunu olduğunu kaydetti. Depresyonun yaşlanmanın doğal bir parçası olmadığının altını çizen Doç. Dr. Deniz, "Yaşlanma süreci ile birlikte gelen fiziksel ve sosyal değişiklikler, depresyon riskini artırabilir. Sevdiklerini kaybetme, kronik hastalıklar, yalnızlık, sosyal izolasyon ve bağımlılık hissi gibi faktörler, bu dönemde ruhsal sağlığı derinden etkileyebilir. Ancak unutmamalıyız ki depresyon yaşlanmanın doğal bir parçası değildir. Geriatrik depresyonun belirtileri arasında sürekli üzüntü, enerji kaybı, iştah değişiklikleri, uyku problemleri, ilgisizlik ve yaşamdan keyif alamama sayılabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde bir sağlık uzmanına danışmak hayati önem taşır" dedi. PROFESYONEL DESTEK ALINMALI Bireylerin düzenli ruh sağlığı değerlendirmelerini yapmaları gerektiğini vurgulayan Deniz, "Vatandaşlarımız, aile sağlığı merkezleri ve sağlıklı hayat merkezlerinden ücretsiz bir şekilde hizmet alabilmektedir. 65 yaş ve üzeri bireylerin birinci basamak sağlık tesislerimizde aile hekimlerini ziyaret ederek düzenli ruh sağlığı değerlendirmelerini yaptırmaları ve gerekli görülürse üst merkezlere yönlendirilmeleri önemlidir" şeklinde konuştu. YALNIZ OLMADIKLARINI HİSSETTİRİN Yaşlı bireylerin ruh sağlığına daha fazla önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Deniz, "Destek grupları oluşturmalı ve onların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çözümler geliştirmeliyiz. Çünkü yaş almak, mutluluk ve huzurdan ödün vermek anlamına gelmez. Sevdiklerimize yalnız olmadıklarını hissettirmek, onların hayatına dokunmanın en anlamlı yollarından biridir. Bu dönemde amacımız yaşama yıllar katmak değil yıllara yaşam katmaktır. Herkese esenlikler dilerim"

Obezite merkezi şifa dağıtıyor Haber

Obezite merkezi şifa dağıtıyor

Dünya Obezite Günü çerçevesinde açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Nizameddin Koca, obezitenin çağın en önemli hastalıklarından biri olmasına mukabil toplum tarafından bir hastalık olarak görülmediğine ve bu durumun obezitenin teşhis ve tedavisini geciktirdiğine dikkat çekti. Türkiye’de yaklaşık yüzde 60 civarında yüksek kilolu ve obez bireyin mevcut olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Koca, "Obezite, diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom, koroner arter hastalığı gibi en fazla sağlıkta morbidite ve mortalitenin olduğu hastalıklar için en önemli sebeplerden biri. Bu nedenle obeziteyle mücadele bu hastalıklarla mücadelede en önemli merkezimiz haline gelmelidir. Obezite tek bir branşın hastalığı değildir. Obezite sadece endokrinolojinin, dâhiliyenin, genel cerrahinin hastalığı değildir. Obezite bütün toplumun beraber seferber olması gereken çok önemli bir hastalıktır" şeklinde konuştu. Bursa Şehir Hastanesi’nde 2024 yılının Ekim ayında hizmete giren obezite merkezinde yapılan çalışmalara da değinen Doç. Dr. Koca, "Bugüne kadar bin 726 hastamıza hizmet verdik. bin 143 hastamızı diyetisyenle buluşturduk. 422 hastamızı egzersiz önerileri için fizyoterapiste yönlendirdik ve 520 hastamızı da psikolog görüşmeleriyle obezitesine yönelik farkındalığını arttırmaya çalıştık. Görüldüğü gibi obezite tek başına bir branşın yönetebileceği bir hastalık olmaktan ziyade multidisipliner bir hastalıktır. Obeziteyi ilk başta psikolojik olarak kabullenmek, böyle bir sıkıntının hastalığın olduğunun farkındalığına erişmek sonrasında da tedavi alternatiflerini profesyonellerden yardım alarak değerlendirmek gerekmektedir" dedi.

Türkoğlu: "Başhekim ve hastane müdürünü Menzil şeyhi mi koruyor?” Haber

Türkoğlu: "Başhekim ve hastane müdürünü Menzil şeyhi mi koruyor?”

Bursa Şehir Hastanesi’ndeki 400 milyon TL’lik yolsuzluğa değinen Türkoğlu, “Sn. Bakan, Bursa Şehir Hastanesi yaklaşık 6-7 yıldır soyuluyor. 400 milyon TL’ye yakın hırsızlık var. Yöneticiler hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturuyor. Acaba Başhekim ile Hastane Müdürü, Menzil Şeyhinin dizinin dibinde oturuyor diye mi dokunmuyorsunuz?” diye sordu. Elindeki fotoğrafı da gösterip Bakan Kemal Memişoğlu’nun masasına koyan Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, konu ile ilgili olarak şu konuşmayı yaptı: “Sn. Bakan, Bursa Şehir Hastanesi’nde meydana gelen, yargıya da yansıyan yolsuzlukları sağır sultan bile duydu, siz duymadınız mı Sn. Bakan! Duyduysanız, soruşturmanın selameti açısından Başhekim başta olmak üzere idareciler koltuklarında hiçbir şey olmamış gibi neden oturmaya devam ediyorlar? Bursa Şehir Hastanesi yaklaşık 6-7 yıldır soyuluyor. 400 milyon TL’ye yakın hırsızlık var. Yöneticiler hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturuyor. Acaba Başhekim ile Hastane Müdürü, Menzil Şeyhinin dizinin dibinde oturuyor diye mi dokunmuyorsunuz? Mesela Teftiş Kurulunuz gelmiş, müfettişleriniz bu hastanenin Başhekimine ceza da vermişler. İşte bu teftiş kurulu raporunu bir türlü açıklamıyorsunuz, cezayı da tebliğ etmiyorsunuz. Neden? Bunda, Başhekiminizin ve Hastane Müdürünüzün Menzil cemaatine mensup olmasının etkisi var mı Sn. Bakan? Bakın işte bu da belgesi! Sağda Başhekiminiz Dursun Topal, solda hastane müdürünüz Ahmet Boz, ortada Menzil Cemaati şeyhiyle bir güzel poz da vermişler!  Sn. Bakan; Böyle ‘tarikatli, cemaatli, şeyhli’ karelere girince ‘dokunulmazlık’ mı kazanılıyor? O yüzden mi görevden alamıyorsunuz? Buradan Adalet Bakanına da sesleniyorum; Hayırdır Sn. Bakan! Tarikat mensubu olanın, cemaatle iltisakı olanın, herhangi bir şeyhin elini öpenin, bu ülkede suç işleme özgürlüğü mü var! Yahu Sn. Bakanlar! Bu hastanede, tıbbi malzemeler ‘‘kullanıldı gibi’’ gösterilerek zimmete geçirildi ve sonrasında üçüncü şahıslara satılarak tahminlere göre 400 milyon TL’lik haksız kazanç elde edildi. ‘Ekip işi’ olduğu çok aşikar olan bu olayda sadece bir kişi tutuklu. Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz?”

Bursa'ya yeni modern tüp bebek merkezi Haber

Bursa'ya yeni modern tüp bebek merkezi

Hastane bünyesinde kurulan Tüp Bebek Merkezi’nde, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlerin yanı sıra kanser tedavisi gören ve ileride çocuk sahibi olmak isteyenlere de destek verilecek. Bursa ve Güney Marmaradaki illerin ileri sevk merkezi konumunda olan Bursa Şehir Hastanesi’nde yeni bir hizmet daha verilmeye başlandı. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılma işlemleri tamamlanan Tüp Bebek Merkezi, kasım ayı itibariyle faaliyete geçerek hasta kabulüne başladı. Tüp bebek merkezi ile ilgili açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Özlem Çaylan Canıtez, Bursa ili ve çevre illerde doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi. Bu çiftlerin tetkik, tanı ve tedavi süreçlerinin tüm basamaklarının merkezde gerçekleştirilebileceğini ifade eden Op. Dr. Canıtez, “Basit bir yumurtlama tedavisinden aşılamaya, aşılamadan komplike bir tedavi olan tüp bebek tedavisine kadar tüm aşamalar merkezimiz bünyesinde gerçekleştirilecektir. Bunun yanında üremenin korunması kapsamında örneğin; kanser tedavisi görecek olan kadın ve erkek üreme çağındaki kadın ve erkek hastalarımızın üreme hücrelerinin dondurulması ve saklanması gibi işlemler de merkezimiz bünyesinde yapılacaktır. Bu sayede hastalarımız ilerleyen yıllarda çocuk sahibi olmak istedikleri zaman bu şanslarını koruyabileceklerdir. Merkezimizin Bursa ilimize hayırlı olmasını diliyorum.’ ifadelerini kullandı. TÜP BEBEK TEDAVİSİ YILLAR İÇİNDE PEK ÇOK GELİŞME GÖSTERDİ Merkezde görev yapan Embriyoloji ve Histoloji Uzmanı Dr. Nur Pınar Çimen de tüp bebek çalışmalarının tarihsel gelişimine dikkati çekerek ülkemizin bu anlamda yaptığı çalışmalara değindi. İlk tüp bebeğin 1978 yılında dünyaya geldiğini hatırlatan Dr. Nur Pınar Çimen, ülkemizde ise 1988’de ilk tüp bebeğin olduğunu kaydetti. Bursa Şehir Hastanesi’nin de bu anlamda büyük bir potansiyel barındırdığına vurgu yapan Dr. Çimen, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: ‘Tüp bebek tedavisi yıllar içinde pek çok gelişme gösterdi. Ülkemiz de tüp bebekle ilgili Avrupa’da ve dünyada öncü merkezlere sahip. Bu konuda özellikle nitelikli hizmetler veren bir ülke konumundadır. Sağlık Bakanlığı’nın özellikle tüp bebek tedavileriyle ilgili yönetmelikleri ve denetlemeleri son sürat her zaman gündemi takip ederek devam etmektedir. Özel düzenlemelerinin olduğu konulardan biridir. Ülkemizde nitelikli ve teknolojik altyapısı son derece iyi olan merkezler mevcut. Sağlık turizmi açısından da Avrupa’nın göz bebeği tüp bebek merkezleri olan bir ülke konumundayız. Bursa Şehir Hastanesi olarak birçok nitelikli alanda Bursa sağlığına hizmet vermeye devam ediyoruz. Tüp bebek merkezimizi de bu hizmetlerin içine katmanın onurunu yaşamaktayız"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.