SON DAKİKA
Hava Durumu

#Çankırı

Söz Bursa - Çankırı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çankırı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Japon deprem uzmanından tedirgin eden açıklama! "400 yıldır biriktirdiği nokta var, dikkatli olunmalı" Haber

Japon deprem uzmanından tedirgin eden açıklama! "400 yıldır biriktirdiği nokta var, dikkatli olunmalı"

Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, Marmara Bölgesi'nde, özellikle Bandırma'da yaklaşık 400 yıldır enerji birikimi olduğuna dikkati çekerek "Dikkatli olunmalı" uyarısında bulundu. Japon deprem uzmanı, yüksek inşaat mühendisi ve mimar Yoshinori Moriwaki, Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde düzenlenen "Japon Deprem Uzmanının Gözüyle Türkiye'nin Depremselliği" konulu konferansta öğrenci ve akademisyenlerle bir araya geldi. Şehit Aydın Çopur Konferans Salonu'nda Prof. Dr. Orhan Doğan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda konuşan Moriwaki, Türkiye'nin deprem kuşakları üzerinde yer aldığını belirterek, yapı güvenliği ve farkındalık bilincinin artırılmasının önemine dikkat çekti. Japonya ile Türkiye'nin sismik açıdan benzer özellikler taşıdığını ifade eden Moriwaki, depreme dayanıklı yapıların gerekliliğine ilişkin teknik bilgiler paylaştı. Konferansın ardından İHA'ya açıklamalarda bulunan Moriwaki, Marmara Bölgesi'nde muhtemel büyük depremlere karşı uyarıda bulundu. "BANDIRMA'DA DİKKATLİ OLMAK LAZIM" Türkiye'nin farklı bölgelerindeki fay hatlarına değinen Moriwaki, "2020'de Elazığ'dan sonra Manisa, Muğla, İzmir depremi oldu. İzmir fay hattı daha kırılmadı. O bölgede, ince ve kısa ama çok fay hattı olduğu için sık sık küçük depremler olabilir. Marmara Bölgesi'nde Yalova-Çınarcık 1999, 1912'de Çanakkale-Gelibolu tarafında Tekirdağ'a kadar fay hattı kırıldı. Tekirdağ'dan Yalova-Çınarcık'a 170 kilometre var. Bu üçe bölünebilir. Ortadaki, 23 Nisan'da 6.1 Silivri'de deprem oldu. Artçı depremlerle o bölgenin tam olmasa da rahatladığını söyleyebilirim. Küçükçekmece'den Yalova-Çınarcık'a kadar kalan 70 kilometre kaldı. Dolayısıyla bu 70 kilometre büyük deprem üretemiyor. Ayrıca Gemlik, Bursa, Bandırma, Çanakkale, Balıkesir ve Ayvalık yönüne uzanan bir fay hattı var. O tarafta özellikle Bandırma'da 350-400 senedir deprem olmadı. Biriktirdiği nokta var. Balıkesir'de ara ara deprem oluyor. Onun için Bandırma'da dikkatli olmak lazım" diye konuştu. "KIRIKKALE'DE KISA BİR FAY HATTI YER ALIYOR" Ülkenin birçok bölgesinde aktif fay hatlarının bulunduğunu vurgulayan Moriwaki, "İç Anadolu'da da fay hatları mevcut. Mesela Kırıkkale'de ve kentin güney tarafında kısa bir fay hattı yer alıyor. Bu fay hattı Tuz Gölü yönüne gidiyor. Ayrıca Çankırı'nın kuzeyinde de fay bulunuyor. Ankara'nın zemini ise daha çok kaya yapıda ve doğrudan fay hattı üzerinde değil. Bu nedenle Kırıkkale'de büyük bir deprem beklenmiyor. Ancak Kütahya, Niğde ve Konya çevresinde ara ara küçük depremler oluyor" ifadelerini kullandı. "HAZIRLIKLI OLMAK LAZIM" Depreme karşı bireysel hazırlığın önemine dikkat çeken Moriwaki, "Her insan depreme karşı hazırlıklı olmalı. Türkiye, Japonya ve Endonezya'da 'deprem geliyor' diye beklemek gerekir. Ona göre hazırlıklı olmak lazım. Herkesin bir acil durum çantasında su, düdük, çikolata ve tuz gibi temel ihtiyaçlar bulundurması gerekir. Evdeki eşyalar sabitlenmeli, aile bir deprem anında nerede toplanılacağını önceden kararlaştırmalıdır. 2011 yılında Japonya bunu yapmadığı için ailemle görüşemiyordum. O nedenle herkes karar verip oraya gidecek" dedi. "8 İLE 10 ARASINDA DEVASA FARK VAR" Alanlarıyla ilgili konuları uzmanından dinlemeleri için Moriwaki'yi davet ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Orhan Doğan ise, "Uzmanlardan bu tür konuları dinlemenizi istiyoruz. Konu olarak da içerik olarak da Japonya gerçekten bu işi bizden önce fark etmiş, bizden önce pişirmiş. Deprem olduğu zaman dikkat ederseniz çok küçük hasarlarla atlatıyor. Japonya'daki depremler çok büyük, 10 büyüklüğüne kadar çıkabiliyor. Bizde ise 8 ile 10 arasında devasa fark var. Yıkım farkı, yıkım riski yüksek. Oradaki binaları nasıl ayakta tuttuklarını görmek ve bundan ilham almak için dostumuzu buraya davet ettik" diye konuştu. Program sonunda Fakülte Dekanı Prof. Dr. Murat Lüy ile İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Yıldız, Moriwaki'ye belge ve hediye takdim etti.

Ferdi Tayfur'a bile önerilmiş: Bu aynanın yüz felcine şifa olduğuna inanılıyor Haber

Ferdi Tayfur'a bile önerilmiş: Bu aynanın yüz felcine şifa olduğuna inanılıyor

 Aynanın bulunduğu köyün muhtarı, zamanında ünlü sanatçı Ferdi Tayfur'a da aynayı önerdiklerini, ancak kabul etmediğini söyledi. Çankırı'nın Yapraklı ilçesine bağlı Buluca köyünde bulunan ve halk arasında "şifa aynası" olarak bilinen aynanın yüz felci hastalarına umut olduğuna inanılıyor. Yıllar önce köye gelen evliyalar tarafından getirildiği belirtilen ayna, vatandaşlar tarafından özel bir şifa kaynağı olarak kabul ediliyor. İnanışa göre, aynanın arkasında yazılı olan yedi günlük bir ibadet süreci eksiksiz tamamlandığında, yüz felci geçiren hastalar sağlıklarına kavuşuyor. Ferdi Tayfur'a da önermişler Köy muhtarı Metin Yılmaz, Fransa başta olmak üzere yurtdışından ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen hastaların aynadan şifa aradığını söyledi. Buluca köyünde ziyaretçilerini bekliyor. Aynanın birçok kişiye iyi geldiğini belirten Yılmaz, ünlü sanatçı Ferdi Tayfur'a da bu aynayı önerdiklerini, ancak Tayfur'un bunu kabul etmediğini söyledi. "İbadetler yerine getirildiğinde yüz felci geçiren hastalar şifasını buluyor" Aynayı kullanan herkesin iyileştiğini iddia eden Yılmaz, "Bunun adı ayna olarak geçiyor ama bakıldığında kendinizi gösteren bir ayna değildir. Zamanında bu köyde yaşayan evliyaların yıllar önce getirmiş olduğu bir aynadır. Bu aynanın özelliği ise yüz felcini geçirmesi. Bu aynanın yedi günlük bir ibadet süreci var. Aynanın hemen arkasında yazıyor. Aynayı kullanırken uygulanan ibadetler yerine getirildiğinde yüz felci geçiren hastalar şifasını buluyor. Ünlü isimlerden olan şarkıcı Ferdi Tayfur'a da biz bu aynayı kullandırmak istedik ama kabul etmedi. Yüzü felçli hastaların hepsine bu aynayı veriyoruz. Aynanın arkasında yazan ibadetleri yedi gün boyunca uyguluyorlar ve sağlıklarına kavuşuyorlar. Bu aynayı Fransa gibi yurtdışındaki ülkelere de gönderdik. Türkiye'nin çoğu yerine de gitti. Bu aynanın gittiği hastadan şifasız döndüğünü hatırlamıyorum" diye konuştu.

Bu şehrin toprağından tuz fışkırıyor Haber

Bu şehrin toprağından tuz fışkırıyor

Çankırı'nın önemli bir kaya tuzu rezervine sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, "Gün yüzüne çıkan tuz blokları, 400 metre ila bin metre arasındaki bir kalınlığın gün yüzüne çıkmış halidir" dedi. Çankırı'da 35 milyon yıl önce oluşan kaya tuzu blokları ile Türkiye'nin tuz ihtiyacının önemli bir kısmı karşılanıyor. Yapılan akademik araştırmalar neticesinde dünyanın en saf tuzları arasına giren Çankırı tuzu, hem iç piyasada hem de yurt dışından büyük rağbet görüyor. Çankırı'da yeryüzüne çıkan tuz kayaları ise kentin sahip olduğu tuz rezervinin büyüklüğünü gösteriyor. 400 ila bin metre kalınlıkta tuz rezervlerinin bulunduğu Çankırı'da yaşanan jeolojik hareketlerle gün yüzüne çıkan tuz kayaları gözle görülebiliyor. Çankırı tuzu ile ilgili bilimsel araştırmalar yapan Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, oluşan kırıklar sebebiyle yerin birkaç yüz metre altında olan tuz kayaçlarının zamanla yukarı doğru hareket ettiğini ve toprak üzerine çıktığını söyledi. “BU BÖLGEDE BUNA BAĞLI OLARAK BİTKİSEL BİR GELİŞİM VE TARIM OLDUKÇA ZOR” Çankırı tuzunun milyonlarca yıl önce deniz suyundaki tuzun kuruması ile oluştuğunu söyleyen Ercoşkun, “Bu bölgede kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye doğru bir basınç oluşmasından dolayı kırık gerçekleşmiş. Bu kırığın doğal sonucu olarak yerin birkaç yüz metre altında olan tuz kayaçları yukarıya doğru hareketlendi. Bu hareketlenmenin doğal bir sonucu olarak yeryüzüne en yakın tuz madenleri ortaya çıktı. Çankırı tuzu 35 milyon yıl önce oluşmaya başladı. Bu oluşum sırasında özellikle yaz aylarında hızlı bir buharlaşma sebebiyle deniz suyundaki tuz kurudu ve beyaz katmanlar halinde oluştu. Kış mevsimlerinde ise deniz tabanına kil birikerek siyah bölgeleri oluşturdu. Bugün tuz blokları, 400 metre ila bin metre arasındaki bir kalınlığın gün yüzüne çıkmış halidir" dedi. "TUZ ÇANKIRI KAVUNUNU TATLANDIRIYOR" Çankırı'daki tuz yataklarının yeryüzüne çok yakın olduğuna dikkat çeken Ercoşkun, "Bu bölgede tuzun yüzeye çok yakın bulunması ve bu tuzun yüzey suları ile birlikte yıkanması sonucu bölgedeki akarsular, neredeyse doymuş tuzlu şeklinde akmaktadır. Yerin altına inen sular, yerin altındaki tuz ile buluşarak tuzu alıp yeryüzüne taşıyorlar. Bu bölgede buna bağlı olarak bitkisel bir gelişim ve tarım oldukça zor. Ürünlerin hasadı ve kalitesi daha düşük olabilir. Bu bölgedeki bitkilerin kendini tuza karşı koruyabilmeleri için bitki öz sularındaki madde konsantrasyonunu arttırmaları gerek. Bu durum ise Çankırı kavununda doğrudan doğruya çeşitli şekerlerin oluşmasıyla karşımıza çıkıyor. Çankırı ve bölgesinde tuzlu topraklarda yetişen kavunlar bu sebeple biraz daha tatlı, kokulu ve lezzetli olabiliyorlar” diye konuştu.

Yerin metrelerce altında sağlık arıyorlar Haber

Yerin metrelerce altında sağlık arıyorlar

Çankırı'da, Çankırı Valiliği, Çankırı Belediyesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı İl Sağlık Müdürlüğü, Çankırı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Çankırı Özel Karatekin Hastanesi, Tuz Rehabilitasyon ve Sağlık Turizmi Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti Çankırı Şubesinin işbirliği ile hayata geçirilen ‘Daha Güçlü Bir Nefes Projesi' KOAH hastalarına umut olmaya başladı. Hititler döneminden kalan ve "Yer Altı Tuz Şehri" olarak adlandırılan tuz mağarasında, KOAH hastalarına yönelik farklı sosyal, kültürel ve sağlık etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Yerin 150 metre altındaki mağara içerisinde, hastaların tuz ortamındaki havaya maruz kalmaları ve etkin zaman geçirmeleri sağlanıyor. Tuz mağarasında hastalara yönelik, seramik atölyesi, ebru sanatları atölyesi, müzikal, drama, sinema ve şiir, sağlıklı spor, fiziksel egzersiz etkinlikleri gerçekleştiriliyor. 15 gün boyunca devam edecek projenin üçüncü gününde Türkiye'nin dört bir yanından gelen hastalar tedavilerinin olumlu yönde ilerlediğini söyledi. "Dünden bu yana geniz akıntısıyla uyanıyorum" Proje çerçevesinde uygulanan tedavilerin kendisine iyi geldiğini söyleyen Nursel Sümer, “Antalya'dan geliyorum. Üçüncü günümüz. Gayet çok güzel gidiyor. Hastaların arasından ilk olumlu sonuçları ben gördüm. Dünden bu yana geniz akıntısıyla uyanıyorum. Gayet rahatladığımı ve derin nefes alabildiğimi fark ettim. Burada bizimle çok ilgileniyorlar. Mağarada sıkılmamak için sosyal aktiviteler yapıyoruz. Ruhumuzu ve zihnimizi dinlendiriyoruz” dedi. Tuz mağarasında tedavi olmak için Kırıkkale'den geldiğini belirten Aysun Özdemir, “Kırıkkale'den geliyorum. Çankırı'da böyle bir proje olduğunu duyduk. Burada 15 gün bir kamp şeklinde tedaviye geliyoruz. Bugün üçüncü günümüz, inşallah her şey daha güzel olacak” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.