SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cevdet Yılmaz

Söz Bursa - Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

DOSABSİAD Başkanı Çevikel: "Orta vadeli program, ekonomik istikrar için kritik adımlar sunuyor" Haber

DOSABSİAD Başkanı Çevikel: "Orta vadeli program, ekonomik istikrar için kritik adımlar sunuyor"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan ve 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın (OVP) önemine değinen Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, önümüzdeki OVP döneminin Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirmeye yönelik kritik adımları içerdiğini belirtti. ‘Ekonomik Güven Artacak’ Ekonomik öngörülebilirliğin iş dünyası için büyük bir önem taşıdığını belirten DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, OVP’nin özellikle enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesini ve istihdam artışını hedeflemesinin, ekonomiye olan güveni artıracağını vurguladı. Çevikel, "Orta Vadeli Program, gelecek üç yıl boyunca ekonomik hedeflerimizi netleştirme ve bu doğrultuda stratejik adımlar atmamıza katkı sağlayacaktır. Türk lirasına olan güvenin güçlenmesi ve cari açığın azaltılması yönündeki hedeflerle Türkiye ekonomisi makroekonomik istikrarını pekiştireceğine inanıyorum. Yeni dönemde de OVP’nin bu hedefleri destekleyecek yapısal reformları içermesi, üretim, ihracat ve istihdam artışı açısından kritik önem taşıyor." dedi. İhracata dayalı büyüme modelinin desteklenmesinin ve dış ticarette toparlanma beklentisinin iş dünyası için büyük fırsatlar sunduğunu belirterek "OVP’nin dengeli büyüme stratejisi, ekonomik büyümeyi eşit fırsatlar sunacak şekilde yaygınlaştıracak ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir. İş dünyası olarak ülkemizin ekonomik kapasitesini üst seviyelere taşımak için hep birlikte hareket etmemiz gerekli." şeklinde konuştu.

OVP'de 2024 yılı enflasyon beklentisi yükseltildi Haber

OVP'de 2024 yılı enflasyon beklentisi yükseltildi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2025-2027 yılı dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıkladı. Yılmaz, programı açıklamasının ardından ise basın mensuplarının sorularını cevapladı. “BÜTÜN KURUMLARIN KENDİ BAĞIMSIZ ALANLARINDAKİ KARARLARINA SAYGILIYIZ” Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile OVP uyumu arasında enflasyon tahmininin yüzde 41,5'e revize edildiğini belirten Yılmaz, “Bu merkez bankamızın tahmin aralığı içerisinde olan bir revizyon, onu aşan bir revizyon değil. TCMB ve diğer kurumlarla olduğu gibi bu süreçlerde istişare içerisinde hareket ettik. Bütün kurumların kendi bağımsız alanlarındaki kararlarına saygılıyız. Herkes kendi alanında çalışıyor ama Türkiye olarak bütüncül bir stratejiyi de hayata geçiriyoruz. Para politikaları, maliye politikaları ve yapısal reformlar bütünlüğünde oluşan bütüncül bir stratejimiz var. Dolayısıyla buradaki uyuma son derece hassasiyetle yaklaşıyoruz” diye konuştu. “HEDEFLER HER ZAMAN BİR MİKTAR DEĞİŞEBİLİR AMA ÖNEMLİ OLAN DOĞRULTUNUZDUR” Hedeflerin her zaman bir miktar değişebileceğini kaydeden Yılmaz, “Önemli olan doğrultunuzdur. Nereye doğru gitmekte olduğunuzdur. Buna bir ay erken, iki ay geç ulaşırsınız ama sağlıklı bir politika belirlediyseniz ve doğru bir yönde ilerliyorsanız, er veya geç hedefinize ulaşırsınız. Dolayısıyla bu süreçteki dışsal bazı şoklardan veya bazı öngörülemeyen gelişmelerden kaynaklanan revizyonlar dünyada da olduğu gibi bizde de olacaktır. Bunları garipsememek gerekir. Revizyon olmaması anormal olur. Bir yıl önce yaptığınız bir tahminde hiçbir sapma olmadan gerçekleşmesi olağanüstü bir durum olur. Dolayısıyla önemli olan doğrultudur. Nereye doğru gittiğinizdir, hedeflerinizdir ve politikanızın tutarlılığıdır. Bunu yaptığınız sürece er veya geç hedeflerinize ulaşırsınız. Bir miktar ince ayarlar yaparsınız, bir miktar zamanlama oynayabilir ama hedeflerinize doğru yürümeye devam edersiniz. Biz OVP'deki çerçeveyle, mali çerçeveyle, yapısal reform çerçevesiyle, MB'nin ortaya koyduğu para politikası çerçevesinin son derece uyumlu olduğunu düşünüyoruz” açıklamasında bulundu. “BÜYÜME BEKLENTİSİNDEKİ REVİZYONDA JEOPOLİTİK GELİŞMELERİN DE BİR MİKTAR ETKİSİ VAR” Türkiye'nin bu yılki büyüme beklentisinde 0,5 puanlık bir revizyon gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Yılmaz, “Burada sıkı para politikasının etkisi kadar bölgemizdeki jeopolitik gelişmelerin de bir miktar etkisi var. Kuzey ve güneyimizde savaş var. OVP'yi ilan ettiğimizde öngöremediğimiz bir takım gelişmeler de söz konusu. Bunun dışında bir etki de TÜİK revizyonundan kaynaklandı diyebiliriz. TÜİK geçen yılı 4,5 puandan 5,1 puana revize edince bu bazın 2024'e yansıması olumsuz yönde gerçekleşti. Bunun da bir miktar etkisini görmüş olacağız. Orta ve uzun vadede enflasyonla büyüme arasında bir çelişki yok. Kısa vadede sıkıntılı dönemler olabilir. Geçici dönemler itibarıyla büyüme enflasyonla mücadeleden bir miktar etkilenebilir ama bu geçici, dönemsel bir etkidir. Esas ilişki olumlu bir ilişkidir” dedi. “DEZENFLASYON POLİTİKASINA RAĞMEN BÜYÜMEMİZİ BELLİ BİR ORANDA TUTMAYI BAŞARIYORUZ” Enflasyonun düştüğü bir ortamda öngörülebilirliğin artacağını, yatırım ortamının iyileşeceğini, güven ortamının pekişeceğini ve daha sağlıklı bir şekilde büyüme sağlanacağına vurgu yapan Yılmaz, “Büyümenin arttığı bir ortamda da enflasyonunuza arz yönlü bir şekilde katkıda bulunmuş olursunuz. Dolayısıyla burada temel bir çelişki görmüyoruz ama kısa dönemli birtakım inişler çıkışlar her zaman mümkündür. Bunları da öngörüyoruz. Yaptığımız revizyon çok büyük bir revizyon da değil. Gelişmekte olan ülkelerde de dünyada da büyümede çok yüksek oranların olduğu bir dönemden geçmiyoruz. Dezenflasyon politikasına rağmen büyümemizi belli bir oranda tutmayı başarıyoruz. Önümüzdeki dönemde büyüme açısından en büyük önceliklerimizden biri büyümenin kompozisyonunu daha sağlıklı hale getirmek, tüketimin, iç talep yönlü katkıların daha ılımlı hale geldiği ama dış talebin ön plana çıktığı; yatırımın, üretimin ve ihracatın daha fazla destek verdiği bir büyüme stratejimizin çok önemli bir unsuru. Bu da kısa dönemde daha ılımlı bir tüketimi getirse de uzun dönemde tüketimimizi de daha yüksek seviyelere çıkaracaktır” ifadelerine yer verdi. “ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE BU SAĞLIKLI BÜYÜME PATİKASIYLA TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK” Bir gazeteci tarafından 2025-2027 yılı dönemini içeren OVP'deki rakamların vatandaşın hayatına ne zaman dokunacağının sorulması üzerine Yılmaz, ne kadar çok yatırım, üretim ve ihracat yapılırsa altyapının da o kadar gelişeceğinin altını çizerek, “Önümüzdeki dönemde bu sağlıklı büyüme patikasıyla Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecek. Büyümenin nimetlerini de sosyal adalet ilkesiyle, hiçbir kesimi kayırmadan bütün kesimlere belli bir adalet içerisinde dağıtmayı ön görüyoruz. Kamu çalışanlarından emeklilere, çiftçilerden esnafa yani toplumu oluşturan tüm kesimlere bu büyümenin sonuçlarını yansıtmayı hedefliyoruz. Enflasyonun düştüğü bir ortamda kalıcı refah artışı da mümkün hale geliyor. Aksi takdirde bugün yaptığınız bir artış üç gün sonra eriyip gidiyor. Dolayısıyla burada enflasyonun düştüğü ortamda kalıcı refah artışını sağlamayı öngörüyoruz. Eğitim ve istihdam olmak üzere politikalarımızla insanımızı kendi ayakları üzerinde duran, daha çok üreten, daha çok kazanan bir noktaya hedefliyoruz. Sosyal politika derken sadece desteklerden bahsetmiyoruz. Esas olan sosyal bünyeyi güçlendirmektir. Daha nitelikli daha donanımlı bir genç nüfusu geleceğe hazırlamaktadır” değerlendirmesinde bulundu. “KURU ESAS BELİRLEYECEK OLAN PİYASADAKİ ARZ VE TALEP ŞARTLARIDIR” Bir gazetecinin dolar kuru tahminin nasıl yapıldığını ve dolar kuru tahmininde herhangi bir hedef olup olmadığını sorması üzerine Yılmaz, hazırlanan her OVP sonrası tersine mühendislikle kur hesabı yapıldığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Her OVP hazırlandıktan sonra tersine mühendislik ile kur hesabı yapılıyor. Bizim dalgalı kur rejimimiz var, 2001 yılında başladı ve devam ediyor. Dalgalı kur rejiminde ne bir kur tahminimiz var ne bir kur hedefimiz var ne de böyle bir irademiz söz konusu. Kuru esas belirleyecek olan piyasadaki arz ve talep şartlarıdır. Tabii ki spekülatif hadiseler olabilir, onlara müdahaleler olabilir ama esas olan piyasadaki arz ve talep ve bunun oluşturduğu dövizin fiyatıdır. Bir taraftan bir doküman hazırlıyoruz. Bu dokümanda dolar bazında milli gelir, kişi başında gelir var ve bir hesap yapmak zorundayız. Yöntemimiz şu; bu yılın sonuna kadar piyasa aktörlerinin beklentileri neyse biz onu esas alıyoruz. 2024 yılı sonuna kadar esas olduğum kur o. Gelecek yıllar için ise TL'nin ne değer kazanacağını ve ne değer kaybedeceğini varsayarak bu şekilde bir hesap yapıyoruz. Dezenflasyon politikası izlenen ülkelerde milli paraların genellikle avantajlı olduğunu biliyoruz. Biz hesap yapıyoruz, bir kur tahmini yapmıyoruz. Sadece yaptığımız hesapları paylaşmış oluyoruz.” “YAPISAL REFORMLARI ÇOK ÖNEMLİ GÖRÜYORUZ” Yılmaz, bir gazetecinin yapısal reformların daha fazla detaylandırılıp detaylandırılmayacağını sorması üzerine, yapısal reformları çok önemli gördüklerini belirterek, “Yapısal reformları çok önemli görüyoruz. Birincisi yapısal reformların somut sonuçları açısından, ikincisi de yapısal reform yapabilen ülkeler güven ortamını daha çok pekiştiriyorlar ve beklenti kanalıyla da kısa dönemli etkiler oluşturabiliyorlar. Dolasıyla yapısal reformları önümüzdeki süreçte de çok önemli bir başlık olarak görüyoruz” cevabını verdi.

‘Zenginlere vergi affı’ iddialarına ilişkin açıklama Haber

‘Zenginlere vergi affı’ iddialarına ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ‘zenginlere vergi affı’ iddialarına ilişkin, “Medya ve sosyal medyada isim ve kaynak ortaya konmadan hükümetimizin çalışmaları hakkında yapılan temelsiz açıklamalara ve spekülatif yorumlara itibar edilmemelidir” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, medya ve sosyal medyada “zenginlere vergi affı” iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yılmaz, “Medya ve sosyal medyada isim ve kaynak ortaya konmadan hükümetimizin çalışmaları hakkında yapılan temelsiz açıklamalara ve spekülatif yorumlara itibar edilmemelidir. Hükümetimiz, resmi politika belgelerinde veya yetkililerce yapılan açıklamalar ile izleyeceği politikaları ve kapsamlı etki değerlendirmeleri sonrasında aldığı kararları şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaktadır. Meclis’imizden geçen son vergi paketi de bu aşamalardan geçerek teklif halini almış ve Meclis’imizin taktiri ile yasalaşmıştır. Bu süreçlerde ‘zenginlere vergi affı’ hiçbir aşamada gündeme dahi gelmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın vergi paketi hususunda tercihleri tam aksine net bir şekilde geniş kesimlerinden yana, çok kazanandan çok almayı öngören bir yaklaşım ile çalışmaların yapılması yönünde olmuştur. Aziz milletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızı da, bu yalanları yaymaya çalışanları da gayet iyi tanımaktadır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri bir araya geldi Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri bir araya geldi

Eylül ayında açıklanacak olan ve 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları kapsamında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TOBB ev sahipliğinde sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantı çerçevesinde TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri hem güncellenecek OVP hem de reel sektörü ilgilendiren farklı hususlara ilişkin tespit, görüş ve önerilerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a iletti. Toplantının ardından sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde de temel amacımız enflasyonu düşürmek, istikrar içinde büyümek, sosyal refahı kalıcı olarak artırmak olacaktır. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıl yayınladığımız OVP’nin ana çerçevesini koruyarak; yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı desteklemeyi sürdüreceğiz. Ayrıca, tarihimizin en büyük deprem afetinin yaralarını sarmaya ve ülkemizi geleceğe çok daha dirençli hazırlamaya dönük çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi. “FAYDALI VE ÇÖZÜM ODAKLI TOPLANTI 7,5 SAAT SÜRDÜ” TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise, eylül ayında açıklanacak Orta Vadeli Program ve reel sektörün yaşadığı sıkıntılar konusunda kapsamlı istişarelerde bulunduklarını söyleyerek, “7,5 saat süren faydalı, çözüm odaklı bir toplantı oldu. Toplantıda, KOBİ’lerin son dönemde karşılaştığı finansmana erişim başta olmak üzere emek yoğun sektörlerde yaşanan rekabet sorunlarına kadar birçok konuda reel sektörün sıkıntı, talep ve önerilerini aktardık. Enflasyonla mücadele sürecinde atılması gereken adımları ve iş dünyamızın enflasyon muhasebesi konusundaki beklentilerini görüştük” değerlendirmesinde bulundu.

Kira kontratları e-Devlet üzerinden yapılabilecek Haber

Kira kontratları e-Devlet üzerinden yapılabilecek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Dijital Türkiye ve Bürokrasinin Azaltılması Toplantısı"nda konuştu. Yılmaz, üst düzey siyasi sahiplik, katılımcı anlayış, etkili koordinasyon, izleme ve raporlama temel ilkeleri doğrultusunda bugüne kadar 16 toplantı yaptıklarını, bu toplantıların, bütünleşik bir dijital dönüşüm anlayışının benimsenmesinin temelini oluşturduğunu belirtti. 2018 yılından itibaren düzenli aralıklarla gerçekleştirilen toplantılarda alınan kararlar neticesinde e-Devlet Kapısında önemli ilerlemeler yaşandığını ifade eden Yılmaz, ulusal veri sözlüğü, veri ihtiyaç envanteri, bütünleşik hizmet tasarımı, memnuniyet anketi gibi pek çok alanda çalışmalar başlatıldığını, yapay zekâ ve büyük veri ile ilgili kararlar da bu süreçte hayata geçirildiğini söyledi. Geçen yıl kabul edilen 12’nci 5 Yıllık Kalkınma Planının odağında ikiz dönüşüm olarak da isimlendirilen yeşil ve dijital dönüşüm var olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu çerçevede dijital dönüşümü güçlü bir şekilde devam ettirmekte kararlı olduklarını vurguladı. “e-Devlet Kapısı’nın 1 Ağustos 2024 itibarıyla 66 milyonu aşan kullanıcı sayısına ulaştığını hepinizle paylaşmak isterim” Bugünkü toplantının ana gündemini e-Devlet Kapısı ilerleme durumu, uluslararası endekslerdeki durumu ve planlanan yeni çalışmalar oluşturduğunu aktaran Yılmaz, “e-Devlet Kapısı’nın 1 Ağustos 2024 itibarıyla 66 milyonu aşan kullanıcı sayısına ulaştığını hepinizle paylaşmak isterim. Bildiğiniz üzere e-Devlet Kapısına giriş yapabilmek için 15 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor. 66 milyon kullanıcı ile Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun yüzde 96’sı bugün e-Devlet Kapısı kullanıcısıdır. Artık çok ilerleme kaydedilmeyecek çünkü yetişkin nüfusun neredeyse tamamı kapsanmış durumda. Bu rakam, ülkemizde dijital okur yazarlığın yükselişte olduğunu göstermektedir” diye konuştu. Türkiye e-Devlet Kapısı sadece niceliksel bir büyüme ile değil niteliksel gelişimi ile de gurur kaynağı olmaya devam ettiğini ifade eden Yılmaz, “Türkiye e-Devlet Kapısı 2024 yılı Avrupa Komisyonu e-Devlet Kıyaslama Raporunda 83 puanla AB ortalamasının üzerinde bir puan alarak 37 ülke arasında 10. sırada yer almıştır. (Fransa 19, Almanya 26, İtalya 28. sırada) AB üyesi olmayan ülkeler arasında en iyi lider ülkelerden biri olarak tanımlanmaktayız. Ülkemiz, kullanıcı desteği, dijital posta, temel veri kaynakları ve sınır ötesi kullanıcı desteği alt başlıklarında 100 tam puan alarak 1. sırada yer alan ülkelerden biri olmuştur. Raporda Türkiye, kullanıcı odaklılık başlığında 99,6 puan ile 2. sırada, şeffaflık başlığında 82 puan ile 5. sırada, anahtar kolaylaştırıcılar başlığında 95 puan ile 4. sırada bulunmaktadır. Türkiye tüm bu başlıklarda AB ortalaması üzerinde bir başarı göstermiştir. Raporda ayrıca sağlık, taşınma, ulaşım ve adalet kategorilerinde Türkiye ilk 10 ülke arasında bulunmaktadır” şeklinde konuştu. Bugün e-Devlet Kapısında yer alan 8 binden fazla hizmet kullanımının yüzde 12’sini bütünleşik hizmetler oluşturduğunun bilgisini veren Yılmaz, “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinin kurulmasıyla birlikte e-Devlet Kapısının 2018 yılından sonra yakaladığı ivme takdire şayandır. 2018-2024 yılları arasında e-Devlet Kapısında yürütülen çalışmalar dikkate alındığında; entegre kurum sayısında yüzde 114 (>1000), sunulan hizmet sayısında yüzde 101 (>8309), kullanıcı sayısında yüzde 60 (Nüfusun neredeyse tamamına ulaşılmıştır.) Giriş sayısında yüzde 329 artış yaşanmıştır. (Kişi başı kullanım da artmaktadır.) Elbette bu başarı kurumlarımızın özverili ve vatandaş odaklı hizmet sunum yaklaşımının bir yansımasıdır. Sizlerin de huzurunda bu süreçte yer alan tüm çalışanlarımıza ve kurum temsilcilerimize bir kez daha teşekkür etmek isterim” ifadelerini kullandı. 2021 yılında açıklanan ulusal yapay zekâ stratejinin 2024-2025 dönemini kapsayan eylem planını geçtiğimiz günlerde yayımladıklarını belirten Yılmaz, “Ayrıca, milli teknoloji hamlesi ve dijital Türkiye hedeflerimiz doğrultusunda dijital devlet stratejisi, kamu bulut stratejisi, kamu veri alanı, ulusal veri stratejisi gibi çalışmalarımızı da birer birer hayata geçireceğimizi duyurmak isterim” şeklinde konuştu. Yılmaz, gelecek dönem hedefleri arasında siber güvenliği güçlendirmek, yerli ve milli yazılımları yaygınlaştırmak, başarılı ürünleri ihraç ederek bilgi tabanlı ekonomik gelişimi hızlandırmak bulunduğunu aktardı. Yılmaz hizmetlerin dijitalleşmesinin sadece bürokratik yüklerin azaltılması değil aynı zamanda hayatın kolaylaşması, vatandaşın daha zahmetsiz, daha hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet alması demek olduğunu söyledi. e-Devlet Kapısında yeni tasarladıkları hizmetlere ilişkin kısa bilgiler veren Yılmaz, şunları söyledi: “Son dönemde yaptıklarımız; müze kart entegrasyonu (390 bin mobil müze kart), mobil kaza tutanağı 20 Mayıs'ta açıldı, şimdiden 59 bin kişi kullandı. e-Devlet Kapısı kullanıcıları kira kontratlarını yıl sonuna kadar e-Devlet Kapısı üzerinden yapabilecekler. 'Özel sigortalarım' bütünleşik hizmetinin kademeli olarak geliştirilmesi ile kullanıcılar tüm poliçe bilgilerine tek nokta üzerinden erişim sağlayabilecek ve işlemlerini gerçekleştirebilecekler. Mobil cüzdan uygulamasının devreye alıyoruz. Kullanıcılar internetin olmadığı ortamda da dijital cüzdanlarına aktardıkları verileri kamu hizmetlerinden faydalanırken kullanabilir duruma geleceklerdir. Yakın dönemde yürütülen çalışmalardan biri de belediye hizmetlerinin kategorize edilmesi ve yaygınlaştırılması olmuştur. Söz konusu çalışma ile yerel yönetimlerin dijital hizmetlerine standart getirilmiş ve belediye hizmetlerinin 12 kategori altında sunulması sağlanmıştır. Bugün e-Devlet Kapısında 494 belediyeye ait 3 bin 981 dijital hizmet sunulmaktadır. Ayrıca mevcut hizmetlerde aksaklıkları gideriyor, hizmet kalitesini arttırıcı çalışmalar yapıyoruz. Yüksek öğretimde de kategorizasyon yapıyoruz.” Dijital Türkiye yolunda kurumlarca atılan her adımın bir kar topu gibi büyüyerek yoluna devam ettiğini görmenin gurur verici olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Türkiye’nin dijitalleşme ekonomisinde rekabetçi bir noktaya ulaştığını görmek ise en büyük arzumuzdur. Toplantımızın ‘Dijitalin Yüzyılı’ vizyonumuza katkıda bulunmasını ve hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu vesile ile Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi başta olmak üzere özveriyle çalışan tüm Bakanlıklarımıza, ilgili kurumlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu yolda insan odaklı kalkınma anlayışıyla bize önderlik eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yakın takip ve destekleri için şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Cevdet Yılmaz: 'Yeşil dönüşümde çalışmalarımız hızlandı' Haber

Cevdet Yılmaz: 'Yeşil dönüşümde çalışmalarımız hızlandı'

Türkiye'nin ekonomi ve finans alanında önde gelen kuruluşlarının başkanlarını, yöneticilerini ve ekonomi yönetimini bir araya getiren İklim Ekonomisi 'Sürdürülebilirlik Finansmanı' zirvesi düzenlendi. Türkiye'nin sürdürülebilir finansman yol haritası ve uluslararası standartlara uyum süreci değerlendirilen programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu iş adamları, birçok şirketin yöneticileri ve başkanları katıldı. Öte yandan programda yeşil dalga hareketinde sürdürülebilirlik yatırımlarının ve finansal araçların çevresel ve sosyal etkileri de konuşuldu. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "İklim ekonomisi ve sürdürülebilirlik finansmanı, doğal kaynakların ve çevresel ekosistemlerin korunması için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu yaklaşımlar ekonomik sistemlerin iklim değişikliği ve diğer çevresel risklere karşı daha dirençli hale gelmesini sağlar, Aynı zamanda uzun vadeli ekonomik istikrarı ve sosyal refahı artırır. İklim ekonomisi, çevresel sürdürülebilirliği ve düşük karbonlu teknolojilere geçişi destekleyen politikaların uygulanmasını hedefler. Yeşil tahviller ve diğer sürdürülebilir finansman araçları, çevresel fayda sağlayan projelere sermaye akışını artırarak, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynar. Temiz enerjiye, kaynak verimli teknolojilere ve sürdürülebilir gelişmelere yatırımların artması biyolojik çeşitliliğin korunmasına, sosyal adaletin artmasına ve çevre kirliliğinin azaltılmasına da yardımcı olmaktadır" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Dünyada sürdürülebilir finans piyasasının büyüklüğünün 2030'da 30 trilyon dolarlara geleceği öngörülüyor. Bu veriler, küresel sürdürülebilir finans piyasasının hızla büyüdüğünü ve yeşil finansman araçlarına olan talebin arttığını göstermekte. Sürdürülebilirlik finansmanı konusunda küresel rakamlardaki artış devam ederken ülkemizde de yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir finans alanlarında çalışmalarımız hızlanmış durumdadır" diye konuştu. "Sürdürülebilir finans, daha iyi bir gelecek inşa etmenin temel taşını oluşturmaktadır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Sürdürülebilir finans, daha iyi bir gelecek inşa etmenin temel taşını oluşturduğunu belirterek, bu kapsamda elde edilecek kaynaklar özel sektörümüzün yeşil dönüşüm ihtiyaçları için kullanılacak. Yine YOİKK kapsamında bir diğer öncelikli alanımız etki yatırımı ekosisteminin gelişmesi ve etki yatırımlarının artırılmasıdır. Bir yatırımdan beklenen finansal getirinin yanı sıra ölçülebilir pozitif sosyal ve çevresel etki oluşturan yatırım olarak tanımlanan etki yatırımlarının artırılması amacıyla değerlendirme, ölçme ve destek mekanizmalarının oluşturulmasını önemsiyoruz. Yeşil tahvil ihraçlarını teşvik ederek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize ulaşmak için gerekli finansmanı sağlarken, aynı zamanda global rekabet gücümüzü de artıracağız. Ancak, yalnızca kolektif bir çaba ile daha sürdürülebilir bir finansal sistem ve yaşanabilir bir dünya inşa edebiliriz. Finansal kurumlar, sürdürülebilir finans ürün ve hizmetlerini sürekli olarak yenilemeli ve geliştirmelidir. Yatırımcılar, sürdürülebilir yatırımlara öncelik vermelidir. Sivil toplum kuruluşları, bu alanda farkındalığı artıracak ve toplumu bilinçlendirecek faaliyetler yürütmelidir. Medya kuruluşları, sürdürülebilir finans konusuna hem dijital içeriklerinde hem de televizyon programlarında daha fazla yer vermelidir" diye konuştu.

“Türkiye’ye yatırım yapanlar kazanır” Haber

“Türkiye’ye yatırım yapanlar kazanır”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Para politikalarımız, maliye politikalarımız ve yapısal reformlar bir bütünlük içinde enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) Ankara'da düzenlediği Küresel Yatırım Günleri ve Ankara resepsiyonuna katıldı. Yılmaz, yaptığı konuşmada geçen yıl genel seçim, bu yıl da yerel seçim yaşandığını belirterek, “Türkiye ekonomisi potansiyeli ile uluslararası yatırımcılar için her zaman cazip bir ülke olmuştur. Ülkelerin orta ve uzun vadeli konularda değişimler yapabilmeleri açısından son derece elverişli siyasi ortamda olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Diğer bir husus şu; seçimlerin bittiği bir ortamda siyasi istikrar ve öngörülebilirlik olduğu gibi geçen yıl hazırladığımız orta vadeli ve 12. Kalkınma Planımızda politika anlamında da öngörülebilir bir çerçeve oluşturmuş durumdayız. Siyasi belirsizliklerin azaldığı, politika belirsizliklerinin azaldığı bir ortamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun da yatırım ortamı açısından son derece önemli olduğunu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı. Yatırımcıları arttırmak ve yatırımcıların beklentilerini en üst düzeyde karşılamak için sürekli olarak adım atmaya devam edeceklerinin altını çizen Yılmaz, “Dünya Covid pandemisi sonrasında küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmaların ve jeopolitik gerilimlerin etkisindedir. Dünya ekonomisi tarihsel ortalamalarının altında etrafımızda jeopolitik birtakım gerilimler var. Bir taraftan da Türkiye tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Dolayısıyla bu meydan okumalarla birlikte ekonomik programımızı hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda küresel uluslararası doğrudan yatırımlar az önce değerli başkanın da ifade ettiği gibi maalesef çok olumlu bir şey sergilemiyor. Geçen yıl 1.3 trilyon dolar civarında toplam küresel sermaye var. Fakat yine başkanımızın da ifade ettiği gibi bu rekabetli ortamda payımızı yükseltebilirsek gelecekte küresel sermaye hareketleri yükseldiği zaman nicelik olarak çarpan etkisi çok daha yüksek olacaktır. Bu rekabetçi ortamda amacımız Türkiye'nin payını arttırmak ve yolumuza devam etmek. Nitelikli insan kaynağı sayesinde doğrudan yatırımlar için akla ilk gelen ülke Türkiye’dir. Son 20 yılda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde aralıksız şekilde uyguladığımız reform günleriyle yatırımcıların farklı ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya öncelik verdik” diye konuştu. “2003 yılında ülkemizde yalnızca 5 bin 600 uluslararası sermaye varken, bugün 80 binden fazla uluslararası şirkete ev sahipliği yapıyoruz” 2003’ten önceki 30 yıla bakıldığında sadece 15 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekildiğini aktaran Yılmaz, “Türkiye bu dönemlerde küresel pastanın sadece binde 2’sine sahip. 2003 yılından bu yana, son 21 yıllık dönemde ise toplam 262 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Yüzde 1'e yakın pay sahibi haline gelmiş olduk. 2003 yılında ülkemizde yalnızca 5 bin 600 uluslararası sermaye varken, bugün 80 binde fazla uluslararası şirkete ev sahipliği yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin yaptığı çalışmalara göre son 15 yılda ihracatın yaklaşık yüzde 31’ini uluslararası sermayeli şirketlerin gerçekleştirdiğini belirten Yılmaz, "Bu ihracatın yüzde 60'ından fazlası yüksek ve orta yüksek teknolojik ürünlerden oluşmaktadır. Bu da bizim için son derece kıymetli. Özel sektör AR-GE harcamalarının da yüzde 30'unu uluslararası yatırımcılarımız gerçekleştiriyor. Bu şirketlerin istihdamda da çok önemli katkısı bulunuyor. 1 milyon 300 bin kişiye istihdam sağladığını hesap ediyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası şirketleri biz yabancı sermaye olarak nitelendirmiyoruz, kendi şirketimiz olarak görüyoruz. Yerli bir şirket olarak algılıyoruz. Yeter ki bizim hukukumuza göre çalışsın, ülkemize, insanımıza hizmet edin” dedi. Ernst&Young’ın geçen haftalarda yayımladığı rapora göre Türkiye'nin 2023 yılında çektiği 375 yatırımla Avrupa'da dördüncü sırada olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Kıta genelinde duyurulan yatırım projesi sayısı yüzde 4 oranına düşerken, Türkiye'de yüzde 17'lik bir artış gerçeklemiş. Küresel tedavi zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde Türkiye'nin yeni bir global üretim merkezi olmaya aday olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda ülkemizdeki uluslararası şirketlerin yatırımlarını daha da arttırmalarını beklediğimizi, kendilerine gerekli desteği her zaman vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim” açıklamasında bulundu. Türkiye ekonomisinin 2024’ün ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 5,7, çeyreklik bazda ise yüzde 2,4 oranında büyüdüğünün altını çizen Yılmaz, “Bu performansla bir kez daha G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduk. Pandemiden sonra 15 çeyrek boyunca üst üste kesintisiz büyüme kaydettik. Son 20 yılda yıllık ortalama büyüme yüzde 5.4. Aynı süreçte dünyadaki ortalama büyüme 3.6. Dünyadaki ortalamanın oldukça üstünde, 8 puan üstünde büyüme gerçekleştirdik. Kişi başı gelir geçen yıl itibariyle 13 bin doların üzerine çıktı. Milli gelir büyüklüğümüz ilk defa geçen yıl 1 trilyon sınırını aştı. 1 trilyon 110 milyar doları bulduk. Ancak bu nominal olarak bir rakam. Dünyada 17. büyük ekonomi, satın alma gücü paritesine göre ise dünyanın 11. büyük ekonomisi konumuzdayız. Açıklanan birinci çeyrek rakamlarına göre de 1 trilyon 158 milyar dolarlık bir ekonomi büyüklüğümüz var. Bunu hızla daha yukarılara çıkarmak istiyoruz” şeklinde konuştu. “Bizim hedefimiz bir sıçrama gerçekleştirerek üst orta gelir liginden yüksek gelirli ligine çıkmak” Hedefin bir sıçrama gerçekleştirerek üst orta gelir liginden yüksek gelirli ligine çıkmak olduğunu ve bunun planını, programını yapmış olduklarını belirten Yılmaz, “Özel sektörümüzle birlikte uluslararası sermayeyle birlikte teknolojik düzeyimizi yükselterek, katma değerimizi arttırarak beşeri sermayemizin niteliğini daha üst sıralara taşıyarak, dünyaya daha çok ihraç ederek, rekabet gücümüzü, verimliliğimizi daha yüksek çıkararak, kurumsal yapımızı daha etkili hale getirerek bunu başaracağımıza inanıyorum. Rasyonel öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarımızı da ekonomimizin daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini gerçekleştiriyoruz. Güven ikliminin yardımıyla bir taraftan da büyüme kompozisyonumuzun üretim ve yatırım, ihracat odaklı hale gelmesiyle, tüketim ağırlıklı değil, daha çok yatırım, üretim, ihracat ağırlıklı büyüme kompozisyonuyla diğer ifadeyle daha dengeli büyüme kompozisyonuyla bunu başaracağımıza inanıyorum. Bir taraftan belli düzeydeki büyüme elbette enflasyonla mücadele ettiğimiz süreçte bunu böyle görmemiz lazım. Makul düzeyde büyüme, diğer taraftan da enflasyonun gerilemesi bunu eş zamanlı bir şekilde başarma içerisindeyiz” dedi. “Para politikalarımız, maliye politikalarımız ve yapısal reformlar bir bütünlük içinde enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz” İşsizlik rakamlarının da tek haneli seviyelerde devam ettiğini belirten Yılmaz, “Tabii çok kıymetli. İstihdam sadece ekonomik düzey değil aynı zamanda sosyal bir veri. Bütün bunları niçin yapıyoruz? Ekonomiyi niçin büyütüyoruz? Daha fazla refah artışı için. Temel önceliğimiz enflasyonla mücadele. Reel tarafta rakamlarımızda görmüş olduk. Büyümemiz, turizm gelirlerimiz iyi, istihdamımız da iyiye gidiyor. Birçok sektörde göstergelerimiz olumlu ama enflasyonda tabii ki arzu ettiğimiz yerde değiliz. Halkımız da bunu birinci öncelik olarak görüyor. Demokratik bir ülkeyiz. Halkın önceliği neyse hükümetimizin de önceliği o. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte en temel meselemiz, en temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek. Bunu da bir arada yapmak mümkün değil. Dünya tecrübesinden de görüyoruz. Bizim de o yüzden yıllık bir programımız yok, orta vadeli bir programımız var. Orta vade dediğimizde 3 yıllık bir program. Bu yıl Merkez Bankamızın öngörüsü yüzde 38 yıl sonu. O civarda bir gerçekleşme bekliyoruz. Beklentilerin bu anlamda iyileştiğini görüyoruz. Gelecek yıl yüzde 20’nin altına, bir sonraki yıl yani 2026'da ise tek haneli enflasyona ülkemizin yeniden döneceğine inanıyoruz. Bunun politikalarını, planlarını, uygulamalarını gerçekleştiriyoruz” dedi. “Türkiye’ye yatırım yapanlar kazanır” 12. Kalkınma Planı'na değinen Yılmaz, “Bunun da odağında o yeşil ve dijital dönüşümü koymuştuk. Türkiye özellikle enerji alanında enerjiyi daha verimli kullanan, daha az karbonla üretim yapan bir Türkiye, aynı zamanda cari açığı da düşecek Türkiye demek, rekabet gücü verimliği yüksek Türkiye demek. Dolayısıyla baktığımızda çerçeve politikaları, iklim politikalarıyla, makro ve ekonomik politikalarımızı birbirini tamamlar ve uyumlu görüyoruz. Bunlar arasında bir çelişki görmüyoruz” diye konuştu. Makro politikalar kadar mikro politikaların da önemine değinen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Çeşitli düzelmelerle de uygun ortam oluşturmak önemli. Bu çerçevede de Türkiye'nin yatırım ortamını iyileştirmede koordinasyon kurulu çok önemli bir mekanizmadır. Geçen yıldan bu yana çok sık topladım kurulu. En son 57 maddelik bir eylem planını birlikte çalışarak ve tam bir uzlaşmayla belirleyerek bunu da kamuoyuyla paylaştık. Bu 52'lik maddeyle ilgili uygulamalara da başlamış durumdayız. Üç ayda bir gelişmeleri bütün kurumlarımızda takip ediyoruz. Gerçekleşme oranlarına bakıyoruz. Aksayan taraflar var ise düzeltmeye gayret ediyoruz. Dolayısıyla bu eylem planıyla birlikte yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında çok daha etkili adımlar atacağımızı ifade etmek isterim.“ “Katma değeri yüksek alanlarda ulusal ve uluslararası yatırımları arttırmayı hedefliyoruz” Cari açığı düşürmeyi, diğer taraftan cari açığın finansman kalitesini yükseltmeyi öngördüklerinin altını çizen Yılmaz, “Kalkınmakta olan bir ülkeyiz. İç tasarrufu elbette artırmaya çalışıyoruz. Yatırımları düşürerek dengeyi sağlamayı değil, tasarruf oranlarını arttırarak dengeyi sağlamayı hedefliyoruz. Dolayısıyla hem iç tasarruf oranlarımızı arttırarak hem de dış tasarrufları, uzun vadeli iş kaynaklarını kalkınmakta olan ve önemli hedefleri olan bir ülke olarak daha sağlıklı bir şekilde finanse etmeyi öngörüyoruz. Böylelikle dijital devlet uygulamaları olarak da kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi ve bürokratik süreçlerin azaltılmasına da büyük önem veriyoruz. Diğer önemli bir önceliğimiz de büyük veri teknolojilerinin öne çıktığı insan dönüşüm programıdır” dedi.

Yılmaz: "Tasarruflarınız yetmiyorsa başka ülkelerinkini kullanırsınız" Haber

Yılmaz: "Tasarruflarınız yetmiyorsa başka ülkelerinkini kullanırsınız"

Yılmaz, İşçi kesimiyle sendikalarla sivil toplum kuruluşlarıyla konuşarak, görüşerek onlardan alınan fikirlerle Orta Vadeli Programını şekillendirdiklerini, bugüne kadar programı hayata geçirdiklerini vurguladı. Orta vadeli programın 3 yıllık perspektif olduğuna değinen Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın güçlü siyasi desteğiyle, iradesiyle orta vadeli programı adım adım hayata geçiriyoruz. Ancak adı üzerinde orta vadeli bir program 3 yıllık bir perspektif. Doğru bir yola girmişseniz, doğru bir programı hayata geçiriyorsanız zaman zaman konjonktürel gelişmelerle olumlu veya olumsuz etkilenmeler olabilir ama esas olan program. Doğru bir program ve doğru bir yola girmişseniz hedeflerinize ulaşınız. Biz de programımızı, kararlılığınızla hayata geçiriyoruz ve inanıyoruz ki bu programın sonunda istikrar içinde büyüyen, gelirini adil paylaşan, kalıcı sosyal refah üreten bir ülke olmak hedefimizi çok daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz” diye konuştu. “BİR ÜST LİGE ÇIKMAMIZ GEREKİYOR” Türkiye’nin kalkınmakta olduğunu ve gelişmekte olan bir ülke olduğunu ifade eden Yılmaz, "Gerçekten kolay değil bir eşikteyiz. Bir üst lige çıkmamız gerekiyor. Az önce Özgür Bey söylediği açmazlar aslında bir taraftan da orta gelir tuzağı dediğimiz sadece bize özgü olmayan dünyanın her yaşanan hadiseler. Orta gelir tuzağının özü şudur. Düşük emekle belli ülkelerle artık rekabet edemez hale gelirsiniz. Yüksek teknolojide de gelişmiş ülkelerle rekabette zorlanırsınız. Orta gelirin tanımı bu zaten. Dolayısıyla biz bu acılardan elbette düşük gelirle çıkmayacağız. Daha yüksek katma değerler, daha yüksek teknolojik içerikle ve ülkemizin refahını daha kalıcı bir şekilde arttıracak üretim gücüyle çıkacağız. Rekabet gücüyle verimlilikle çıkacağız. Bunun da özü şu daha fazla ihracat, cari açığı daha aşağı çeken rekabetçi bir Türkiye. İş dünyamızın da tam bu noktada hayati bir rol oynayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “CARİ DENGELERİMİZİ GEÇEN YILDAN BU YANA NEREDEYSE YARI YARIYA İYİLEŞTİRDİK” Cari dengenin geçen yıldan bu yıla neredeyse yarı yarıya iyileştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda. Cari açığı, bir tanımı da şudur değerli arkadaşlar. Yatırımlarınızla, tasarrufunuz arasındaki fark kadar cari açık verirsiniz. Tasarruflarınız yatırımlara yetmiyorsa başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak zorunda kalırsınız. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Bu dengeyi yatırımlarımızı azaltarak değil, tasarruflarımızı arttırarak kurmak zorundayız. Bu tasarruf kamuyla özelle bütün bir toplum olarak başarmak durumundayız. Sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme için makro tasarruflarımızı arttırmamız gerekiyor. Burada da kamu olarak öncülük yapma gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yine ortaya koyduğu vizyonla ve talimatlarla kamuda kapsamlı bir tasarruf programını başlatmış durumdayız. Bu makro hedeflere buradan kamunun daha fazla katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak özel sektörün desteği olmadan, çabası olmadan bütün bu hedeflere ulaşmamız mümkün değil” şeklinde konuştu. Özel sektöre seslenen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sizlerin desteğini her anlamda fikir anlamında da ortaya koyacağınız çalışmalar anlamında da bekliyoruz. Kamu ve özel olarak daha fazla tasarruf edelim. Tasarruflarımızı daha üretken alanlara kanalize edelim ki ülkemiz işte orta gelir tuzağı dediğimiz sürecin açmazlarından çıksın ve üst gelir liginde çok daha güçlü bir konuma yükselsin. Kamu ve özel birlikte bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Siyasetin burada mutlaka kutuplaşmadan uzaklaşması milli konularda seksen beş milyonun ortak menfaatleri konusunda bir araya gelmeyi başarması gerekiyor. Bu anlamda sayın cumhurbaşkanımız ve genel başkanımızla sayın ana muhalefet genel başkanı Özgür Özer Bey'in bir araya gelmeleri, görüşmeleri siyasetimiz bakımından da son derece olumlu ve geleceğe dönük umut verici bir gelişme olmuştur. Bunun da devamını diliyoruz. Demokratik bir ülkeyiz elbette farklılıklarımız olacak, elbette farklı fikirler olacak bunlar da bir zenginlik. Ama yeri geldiğinde ülkemizin ortak menfaatleri için seksen beş milyonun geleceği için bir araya gelmeyi, birlikte hareket etmeyi de başarmak durumundayız. Ben buna şirket işbirlikçi rekabet diyorum. Yeri geldiğinde iş birliği, yeri geldiğinde rekabet edebilmeli siyasi partiler. Bunun da inşallah daha güzel örneklerini önümüzdeki dönemde görürüz." Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün genel kurulda yeşil pasaport müjdesini hatırlatan Yılmaz, "Onun da hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten en fazla bu anlamda özel sektörün desteklenmesi lazım. Şahsi lüksleri için değil. Bu ülke daha fazla katma değer, ihracat, döviz kazandırmaları için, daha fazla insanımıza aş, iş, imkan oluşturabilmeleri için bizim de özel sektörün her zaman yanında olmamız gerekiyor. Bundan sonra da bütün politikalarımızla sizlerle istişare içinde hep birlikte şekillendirip uygulayıp izleyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Genel kurulunuzun tekrar hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.