SON DAKİKA
Hava Durumu

#Chp Bursa İl Kadın Kolları

Söz Bursa - Chp Bursa İl Kadın Kolları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Chp Bursa İl Kadın Kolları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa'da "Hakkın Var" paneli düzenlendi Haber

Bursa'da "Hakkın Var" paneli düzenlendi

CHP Bursa İl Kadın Kollarının “Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanındığı 90. yılında” düzenlediği; alanında uzman isimlerin konuşmacı olduğu ve kadın haklarının anlatıldığı “Hakkın Var” paneline il başkanı Nihat Yeşiltaş, geçmiş dönem il başkanı Şahin Gençal, Parti Meclisi Üyesi Canan Taşer, Kadın Kolları MYK Üyesi Fatma Özgür, İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker ve yönetim ekibi, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, Osmangazi İlçe Başkanı Cengiz Çelikten, İl Yöneticileri, İlçe Kadın Kolları Başkanları ve örgütün katıldı. İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker; “Kadınların güvenli, adil ve huzur dolu bir toplumda yaşamak için verdikleri mücadelede yanlarında olmaya devam edeceğiz. Kadının toplumun her alanda var olabilmesi sos adaletin bir şartıdır. Sürdürülebilir, adil ve kalkınmış bir toplumu inşa etmenin tek yolu kadınların politik, sosyal, ekonomik, kültürel olarak desteklenmesinden geçer. Demokratik, ileri bir toplum için, kadınların etkinlik alanları genisletilmeli, güçlendirilmeli, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlarda eşit fırsat ve olanaklar sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, kadınların olmadığı bir siyasi ve sosyal yaşamda toplumsal ilerlemeden. bahsedilemez.” dedi. KADIN VARSA DEMOKRASİ VAR KADIN EŞİTLİK VAR KADIN VARSA HAKLAR VAR.. Bölüker; ” Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” sözleriyle, toplum içinde kadınlara verdiği değeri her fırsatta dile getirdi. Öyle ki birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara ‘seçme ve seçilme hakkı’ verilmesini sağladı. Kadınlar, bu siyasal haklarını aynı yıl yapılan belediye seçimlerinde kullandı. Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde kadın belediye başkanı seçildi. Sadiye Hanım, Türkiye’nin ilçede seçilen ilk kadın belediye başkanı olarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı. 1933 yılında ise kadınlara muhtar olma ve köy heyetini seçme hakkı tanındı. Türkiye’nin ilk kadın muhtarı ise, Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere Köyü’nde yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin Hanım oldu. Kadınların seçme-seçilme hakkını elde ettikten hemen sonra 1935 yılında gerçekleşen ilk seçimlerde meclisteki 395 vekilin 18’i kadındı. Bu da yüzde 4,6’lık bir oranla dünyada ikinci sıraya karşılık geliyordu. İlk kadın milletvekilleri arasında Hatice Özgener, Ferruh Güpgüp, Şekibe İnsel, Sabiha Gökçül, Mihri Pektaş, Nakiye Elgün gibi isimler öne çıktı. Sonraki yıllarda ise, Halide Edip Adıvar gibi milletvekilleri de Meclis kürsüsünde siyaset yapmaya devam etti. Çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra ilk kez bir şehirde kadın belediye başkanı seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı oldu. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde 1934 yılından önce kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu ülke sayısının 28, fiilen milletvekili seçildiği ülke sayısının 17 olduğu göz önüne alındığında, Atatürk döneminde elde edilen bu hakkın kıymeti daha net ortaya çıkıyor. Biz kadınlar demokrasiyi yaşatacağız bu kazanımları unutturmayacağız!” dedi.

CHP Bursa İl Kadın Kolları'ndan 5 Aralık açıklaması: Çare eşitlikte! Haber

CHP Bursa İl Kadın Kolları'ndan 5 Aralık açıklaması: Çare eşitlikte!

CHP Bursa İl Kadın Kolları 5 Aralık Kadına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınmasının 90. yıl dönümünde basın açıklaması gerçekleştirdi. İl Başkanlığında gerçekleşen açıklamaya İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, Kadın Kolları MYK Üyesi Fatma Özgür, İlçe Kadın Kolları Başkanları ve yöneticiler katıldı. Bölüker’in açıklaması şu şekilde: “Kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 90.yılı bugün. Önce 1930’da belediyelerde, 1933’te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde ve 1934’te de TBMM’de seçme ve seçilme hakkını kazanan kadınlar, bu haklarını birçok ülkeden önce elde ettiler. Tüm bu adımları atan, bu büyük kadın devrimlerini gerçekleştiren başta Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm devrimcileri saygıyla ve minnetle anıyoruz. O günlerde, ülkemizin ancak kadınların eşit haklara ulaşmasıyla kalkınacağına, güçleneceğine inananlar geleceği de bu bakış açısıyla şekillendirdiler. Bugün ise, gerçek bir demokrasinin ancak kadın-erkek eşitliğinin her alanda sağlanmasıyla mümkün olacağını çok daha açık bir şekilde görüyoruz, biliyoruz ancak siyasi temsil noktasında bu eşitlik sağlanabilmiş değil. Nitekim, Dünyada kadınların siyasete katılımı endekslerinde ülkemizin bugün çok geri sıralarda olması bunun en açık göstergesi. Dünya Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Uçurumu 2024 verilerine göre, Türkiye, kadınların siyasete katılımında 146 ülke arasında 114.sırada. Türkiye Büyük Millet Meclisinde henüz kadın temsili %20, yerel siyasette ise %5 düzeyinde. Tüm bu veriler, siyasette temsil eşitliği konusunda acil ve somut adımların atılmasıyla sonuç alıcı politikaların uygulanması gerektiğini ortaya koymaktadır. İşte bu nedenle bugünün bir yıldönümü değil aynı zamanda bir harekete geçme günü olduğunu biliyoruz. Geleceğe güçlü adımlarla yürümeye devam etmek istiyorsak yarınlar için daha fazlasını talep etme günüdür. Bu taleplere cevap vermek için kararlı adımlar atan, kadınların karar alma mekanizmalarında yer almalarının önündeki engelleri kaldırmak için en önemli adımlardan birini atan parti Cumhuriyet Halk Partimizdir. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel Merkez Yönetim Kurulunda gölge bakanlığımızda eşit temsili sağlamıştır. Eylül 2024’te gerçekleşen Tüzük Kurultayı ile değişen tüzüğümüzde, kademeli artışla %50 eşit temsili sağlayacağına dair iradesini ortaya koyan partimiz, yerel seçimlerde de kadın temsil oranını ciddi ölçüde arttırmıştır. 1 Nisan 2024 sabahı itibariyle, Büyükşehir, il, ilçe ve beldelerde toplam 35 kadın belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden seçilmişlerdir. Ayrıca, son yerel seçimlerde kadın belediye meclis üyelerinin sayısında da ciddi artış yaşanmış, ez cümle yerel siyasette kadın temsili katlanarak artmıştır. Bunlar, eşit temsilde siyasi iradenin ve kararlılığın ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Aynı kararlılığı, TBMM’de olan tüm siyasi parti gruplarından beklediğimizi de belirtmek isteriz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 8 Mart 2021 tarihinde, “Kadınların temsiliyet oranlarının arttırılması için” verdiğimiz ve Siyasi Partiler kanununda değişiklik öngören kanun teklifinin iktidar partisinin ve MHP’nin oylarıyla reddedildiğini hatırlatmak isteriz. Bu itibarla, kadınların siyasi temsilinin arttırılması için kanunlarda da gereken değişikliklerin bir an önce yapılması gerektiği çok açıktır. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, dün olduğu gibi bugün de kapı kapı, sokak sokak çalışan kadınların siyasete katılımlarını arttırmak için atılacak her adıma destek vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Tekrar hatırlatalım, yerel ve ulusal siyasette eşit temsile ülkemizin demokrasisi için çok ihtiyaç vardır. Sokakta “güvende değilim” diyen, pazarda “geçinemiyorum” diyen, mahallelerde “kreşimi kapatma” diye haykıran kadınların haklı isyanlarının TBMM kürsüsünden ve siyasetin her kademesinden daha fazla seslendirilmesi için ÇARE EŞİTLİKTE, ÇARE EŞİT TEMSİLDE! Daha fazla kadın muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, Milletvekili sayısının artması için ÇARE EŞİTLİKTE, ÇARE EŞİT TEMSİLDE! Politikayı eşitlikçi bir bilinçle dönüştürmek için eşit temsil çağrısı yapıyoruz! Eşitsizliklere, ayrımcılıklara son verme çağrısı yapıyoruz! ÇARE EŞİTLİK’TE diyoruz! Siyasette eşit temsil olmadan demokrasi eksik kalır unutmayalım! Haydi kadınlar, her alanda olmak için dönüştürücü mücadeleye devam! Yeni kadın devrimleri için güç birliği yapalım! Erkek siyaset değil eşit siyaset bizimle mümkün!”

CHP’den şiddete karşı 11 maddelik manifesto Haber

CHP’den şiddete karşı 11 maddelik manifesto

Esenyurt'ta kayyumlara karşı demokrasine nöbetine katılan CHP Bursa İl Kadın Kolları, 25 Kasım’da kadına uygulanan şiddeti gündeme taşımak ve mücadeleyi yükseltmek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, Kadın Kolları MYK Üyesi Fatma Özgür, İl Yöneticileri, İlçe Kadın Kolları Başkanları katıldı. 11 maddelik manifestonun duyurulduğu açıklama şu şekilde: "Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü Ülkemizde kadın cinayetlerinin durmadığı, durdurulamadığı zamanlardan geçiyoruz. Dolayısıyla, uzun yıllardır ülkemizde devam eden kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik mücadeleyi yükseltmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Şiddetten öte artık bir kadın katliamının yaşandığı günlerden geçiyoruz. Her gün YASTA, HER GÜN İSYANDAYIZ! Kaybettiğimiz tüm kadınları saygıyla anıyoruz! 1960’da, Dominik Cumhuriyeti’nde, faşist bir diktatör hükümetinin katlettiği Mirabel Kardeşlerin katledildiği gün 25 Kasım ve 25 yıl önce, Birleşmiş Miletler Genel Kurulu’nda Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi. O günden bugüne de, Mirabel kardeşlerden bugüne dünyada mücadelenin öncüsü hep kadınlar oldular, hala öyle! Biziz adaletin, eşitlik ve emek mücadelesinin öncüsü olan , şiddetsiz bir dünya için mücadeleye durmadan devam eden inatçı, inançlı, inanan direnen kadınlar! Kadına yönelik şiddetin temel nedeni erkek egemen toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulların yarattığı eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıktır. İnsan hakkı ihlâli ve ayrımcılık biçimi olarak kadına yönelik şiddet; kültürel, ekonomik, coğrafi sınır tanımaksızın tüm dünyada varlığını artarak sürdürmektedir. Küresel bir sorun olarak uluslararası mücadeleyi gerektiren kadına yönelik şiddet, ülkemizdeki etkilerine de bakıldığında her yönüyle toplumsal bir sorundur. Biz kadınların hak ve özgürlüklerini daraltan, medeni yasaya ve laik hukuka kökten saldırı niteliğinde, iktidar gücüyle kadına yönelik şiddeti besleyen bir anlayış körüklenmektedir. Kadına yönelik şiddet ile mücadelemiz sürerken, şiddeti önleyici politikaların bütüncül olarak uygulanmasını ön gören uluslararası bir belge olan İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir kişinin kararıyla çıkılarak, kadınları şiddetten koruyacak kurumsal ve siyasi çözümler zayıflatılmıştır. İktidarın, İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi, sözleşmeyle verilen taahhütlere artık bağlı kalmayacağı anlamına gelmektedir ve bunun sonuçları son derece vahimdir. Bizler biliyoruz ki; kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda etkin bir biçimde sağlanması ve kadınların insan haklarının korunmasıyla mümkündür. Bunun da muhatabı ve sağlayıcısı devlettir. Kadına yönelik şiddetten korunmak, kadınların yurttaşlık hakkıdır ve tüm kamu kurumları bunu sağlamakla sorumludur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, mevcut iktidar politikalarının ve kurumsal işleyişinin kadınları yalnız bıraktığı her alanda, kadınların yanındayız. Yerel yönetimlerdeki iktidarımızı kadınların eğitim ve iş yaşamına katılımı, kadın yoksulluğunun giderilmesi ve toplumsal hayatın sürdürülebilir kılınması için ürettiğimiz sosyal politikalar, kültür politikaları, vatandaşı güvende hissettirecek kent politikaları geliştirmek ve uygulamak için kullanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tüm bunları ifade ettikten sonra, kadına yönelik şiddetle mücadelede ivedilikle yapılması gerekenleri açık bir şekilde ifade etmek isteriz: 1- Türkiye Cumhuriyeti, 1 Temmuz 2021’de, bir kişinin kararı ve imzasıyla çekildiği İstanbul Sözleşmesine ivedilikle geri dönmelidir. 2- 6284 sayılı kanun etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Özellikle sözleşmeden çekildikten sonra, kanun bütüncül bir şekilde uygulanmadığı için ülkemizde kadınların temel hakkı olan yaşam hakkı ihlal edilmektedir. Tüm koruyucu ve önleyici tedbirlerin yapılmasını garanti altına alan 6284’ün etkili uygulanmasının takipçisiyiz. 3- 2011 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulmuştur. Kadın politikalarını aileye yönelik politikalarla sınırlayan bir yaklaşımla ele alan bir yapıya dönüşmüştür. Aileye yönelik sosyal politikalar önemli olmakla birlikte, kadınların yaşamının tamamını kapsayamaz. Bu nedenle, iktidarımızda Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kuracağımızın sözünü veriyoruz. 4- Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin artışı, kadınları toplumsal yaşam içinde güvensiz hissettirmektedir. Toplumda cezasızlık ve adaletsizlik duygusunu ortadan kaldıracak yasal uygulamaların takipçisi olacağız. 5- Kadınların iş yaşamına katılımını destekleyici, kadınların ‘eşdeğer işe eşit ücret’ talebinin gerektirdiği eşitlik politikaları ve sosyal politikalar kapsayıcı biçimde uygulanmalıdır. 6- Kız çocuklarının eğitim hakkı devlet güvencesinde olmalı ve eğitim hakkının engellenmesine karşı yasal yaptırımlar etkili biçimde uygulanmalıdır. 7- Afet dönemlerinde kadınların karşılaştıkları zorluklara kısa sürede çözüm üretmenin ve krizlere karşı daha etkin eylem planları hazırlanması, devletin yükümlülüğüdür. 8- İletişim ve haber alma özgürlüğünü koruyacak yasal düzenlemeler dahilinde, dijital medya araçlarının, kadına yönelik şiddet amaçlı olarak kullanılmasını engelleyecek politikalar üretilmelidir. 9- Kadınların temel sağlık hakları ve sağlık hizmetlerine erişimi, devlet tarafından ön koşulsuz olarak kesintisiz sağlanmalıdır. 10- Toplumda başta engelli, genç, yaşlı, yoksul olmak üzere tüm dezavantajlı gruplar içinde kadınların farklılaşan ihtiyaçlarını dikkate alan politikaların geliştirilmesi ve uygulanması son derece önemlidir. 11- Kadınların siyasete eşit ve güçlü bir şekilde katılımını destekleyecek mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. Kadınların karar alma mekanizmalarındaki varlığını destekleyici politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Ve biliyoruz ki, tüm bu başlıklar çerçevesinde de, kadına yönelik şiddeti sonlandırma mücadelesinde çare, sosyal demokrasinin vazgeçilme unsuru olan eşitliktedir. Çare, bu ülkenin tüm kadınlarını, Anadolu’nun dört bir yanındaki, doğusundaki, batısındaki, Trakya’daki tüm kadınları ayrım yapmaksızın birleştirme ve onlarla birlikte mücadele etme isteğinde olan Cumhuriyet Halk Partisindedir. Çare bizdedir."

CHP Bursa İl Kadın Kolları'ndan Dünya Çocuklar Hakları Günü açıklaması Haber

CHP Bursa İl Kadın Kolları'ndan Dünya Çocuklar Hakları Günü açıklaması

CHP Bursa İl Başkanlığı’nda gerçekleştirilen açıklamaya İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, Kadın Kolları MYK Üyesi Fatma Özgür ve İl Kadın Kolları Yönetimi katıldı. Açıklamada, çocukların haklarını korumaya yönelik uluslararası sözleşmelerin ve yasaların uygulanmadığına vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi; “Bugün, 1989 yılından bu yana BM tarafından kabul edilen 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Bugünün amacı; dünyanın her yerinde yaşamını zor koşullar altında geçiren, yaşam mücadelesi veren, yoksulluk içinde yaşayan çocukları korumak ve sefaletin, savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukların koşullarını iyileştirmektir. Türkiye ise 1990 yılında ‘Çocuk Hakları Sözleşmesini’ kabul etmiş ve uluslararası bağlayıcılık kazanmıştır. Ancak bu sözleşme de tıpkı diğer sözleşmeler gibi Türkiye’nin uluslararası bağlayıcılığının olduğu fakat ‘gelir, geçer’ olarak görülen sözleşmelerden biri olarak rafa kaldırılmıştır. Rafa kaldırılmıştır diyoruz çünkü ne 2011 yılında yürürlüğe koyulan 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' olan Lanzarote ne “6284 varken İstanbul Sözleşmesine ne gerek var?” dedikleri 6284, ne de bizleri bugün açıklama yapmamız için buraya toplayan günün bağlayıcı sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesinin gereklilikleri uygulanmıyor. Gereklilikler uygulanmazken bizler bir avuç toprağın üstüne atıldığı çocukların yasını tutuyor, olay yeri haline getirdikleri bebek küvözleri için mahkeme salonlarında adalet arıyoruz. Ancak geldiğimiz noktada adalet birilerinin elinde oyuncağa dönüşmüş, çocuk hakları, insan hakları ayaklar altına alınmış, imzacı oldukları bağlayıcı sözleşmelere de tıpkı meclis önergelerine dedikleri gibi ‘HAYIR’ denmiş, ülke acı içindeyken kendileri için her türlü imkanı kullananlar; 5 çocuğu 18 kez ziyaret etmelerine rağmen alevlere mahkum etmiştir. Halkın feryadı da isyanı da sarayın kapısından içeri girememiştir. Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; kaybolan çocukların verisini vermeye tenezzül etmezken, sorumlusu olduğu çocuk istismarlarını ve çocuk katliamlarını ‘kınamaktan’ başka bir şey yapmazken, kahkahalarla çocuk istismarlarını araştırmayı reddetmiştir. Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; 22 yıllık acının hesabını vermek yerine ‘hayret bir şey anlayamıyorum’ demiştir. İnanın bizler de hayret ediyoruz. Ancak biz anlıyoruz. Ahmak dediğiniz bu ülkenin her ferdi anlıyor. Sizin neden anlamadığınızı da, çocuk cinayetlerini araştırmaya neden ‘HAYIR’ dediğinizi de anlıyor! Yarattığınız toplumsal çürümenin sebebini de anlıyor; Leyla’yı, Rabia Naz’ı, Oğuz Arda’yı, Müslüme’yi ve sorumlusu olduğunuz binlerce çocuğun kaybını neden unutturmaya çalıştığınızı da anlıyor. Gelelim iktidarın günlerdir sessizliğini koruyan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına. 5 çocuğun yangında hayatını kaybettiği gün mecliste nöbetçi Bakandınız. Bu acı durum hakkında tek bir açıklama yapmayıp, makamınıza ziyarete gelen milletvekillerinizi ağırladığınız görseller paylaştınız. Siz ünvanınız olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ifadesinin neresindesiniz? Ne Aile’de ne de Sosyal Hizmette değilsiniz. Olaydan 1 gün sonra ‘Güçlü Aile, Güçlü Toplum, Güçlü Türkiye’ başlığı altında Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu’nun ‘İLK’ toplantısını gerçekleştirdiniz. Siz göreve geleli neredeyse 18 ay oldu ve aileyi korumakta, güçlendirmekte şimdi mi aklınıza geldi? Sayın Özdemir, artık ne aile var ne toplum ne de güçlü bir ülke. Bebekler küvözde öldürüldü, çocuklar yanarak öldü, genç bir kız annesinin gözü önünde vahşice katledildi, küçücük bir çocuğun bedeni küçücük bir köyde 19 gün sonra bulundu, Leyla’ya kıyanların tek bir tanesi bile tutuklu değil ve siz tek bir açıklama yapmadan 18 ay sonra ilk kez toplantı yapıyorsunuz. Siz ülke yangın içindeyken hala tek kelime etmeden Yenidoğan çetesi davasından 1 gün önce Çeşme 7. Olağan İlçe Kongrenizde gülerek poz veriyorsunuz. AK Parti umudun, icraatın, geleceğin adıdır diyorsunuz. Sayın Özdemir, siz icraat derken, 18 kere gittiğinizi iddia ettiğiniz ancak tek bir icraatta bulunmadığınız o evde 5 çocuk YANARAK (!) hayatını kaybetti. Siz gelecek derken geleceği çalınan onlarca bebek küvözdeyken öldürüldü. Çıkmışsınız milyonlarca insanın aklıyla dalga geçercesine hala umut diyorsunuz. Günler sonra İzmir’e gidip yanarak ölen 5 çocuğumuz hakkında tek bir açıklama yapmazken çıkıp “kapsayıcı sosyal politikalarla hizmet sunmaya devam edeceğiz” diyorsunuz. Siz hangi sosyal politikadan hangi hizmetten bahsediyorsunuz? Bizler 18 Kasım’da Bakırköy Adliyesinde bebek katillerinden hesap sorarken siz nasıl bir Aile Bakanı olarak tek kelime etmiyorsunuz? Sayın Özdemir, Günler önce, sessizliğinizi ya sorularımıza ithafen bozup istifa etmenizi ya da suskunluğunuzla istifa etmenizi söylemiştik. Suskunluğunuzu korudunuz ancak istifa etmediniz. Şimdi sorularımızı da tekrar soruyoruz, istifanızı da tekrar talep ediyoruz. Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayınladığı 2024 Bütçe Teklifi raporlarından elde ettiğimiz, yani sizlerin verilerine ilişkin sorularımızı makamınızda misafir ağırlamaktan ve ilçe kongrelerine gitmekten fırsat bulup cevaplayacağınızı ümit ediyoruz! İlk olarak, OECD verilerine göre Türkiye’deki 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içindeyken Bakanlığın ‘Çocukların Korunması ve Gelişiminin Sağlanması’ programında sosyal ve ekonomik destek ile ailesi yanında desteklenen çocuk sayısı nasıl 170 bin olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke yanarak hayatını kaybeden 5 çocuğumuz ile aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? İkincisi, TÜİK’e göre Türkiye’deki kadın işsiz yüzdeliği %12,4 iken Bakanlığın yoksullukla mücadele etmek adına ‘işe başlama yardımından yararlanan kişi sayısı’ nasıl 120 olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke kağıt toplamak zorunda kalan bir annenin çocuklarını kaybetmesi üzerine ‘yaşam tarzı’ ile suçlanması bahane edilerek aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? Üçüncüsü, 2023 yılında Bakanlığın başlangıç ödeneği 150 milyona yakın bir para iken bunun sadece 98.758 milyonu kullanılmış. 2024 yılında ise 334 milyon bütçe teklifinde bulunmuşsunuz. Biz, bu 99 milyona yakın ödeneğin ne kadarının tahtalarla kaplanmış bir evde 5 çocuğunu büyütmeye çalışan bir aileye kullanıldığını onların içler acısı sonunda gördük. Ancak sizin cevabınız ne olacak? Siz bu aile hayatını kaybetmeden önce neredeydiniz? Bu aile 334 milyonun neresinde, siz neresindesiniz? Bahsi geçen 119 bin Türk lirası ne için ve hangi zaman aralığında ödendi? Ya suskunluğunuzu sorularımıza ithafen bozup istifa edin ya da ülkeyi içinde bıraktığınız yangını görüp suskunluğunuzla istifa edin!”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.