SON DAKİKA

#Chp Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal

Söz Bursa - Chp Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Chp Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Orhan Sarıbal; “Madımak’ı yakanları da, aklayanları da affetmeyeceğiz” Haber

Orhan Sarıbal; “Madımak’ı yakanları da, aklayanları da affetmeyeceğiz”

Katliam sorumlularının serbest bırakılma sürecinin, iktidar eliyle yürütülen bir cezasızlık politikası olduğunu kaydeden Sarıbal, “Bugün katillerle hesaplaşılmadıysa, o zihniyet yargılanmadıysa, devletin sorumluluğu açıkça ortaya konmadıysa; bu ülkede adalet yoktur. Yakanları da, aklayanları da, katilleri serbest bırakanları da affetmeyeceğiz. 33 canımız için 2 Temmuz’da Sivas’tayız. Alevi toplumunun yaşadığı bu büyük travmanın tanığı ve takipçisi olmaya, Meclis’te ve sokakta adalet mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Milletvekili Sarıbal, Madımak Katliamı faillerinin yıllar içinde birer birer serbest bırakıldığını, ödüllendirildiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın affıyla veya yargı kararlarıyla cezalarının hafifletildiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılındaki sanıkları terör suçlusu saymayan kararını da hatırlatan Sarıbal, “Bugün karşımızda adaletin, hukukun ve vicdanın yerle bir edildiği açık bir insanlık suçu ile iş birliği tablosu vardır. Madımak Katliamı organize bir insanlık suçudur. Bu suçun faillerine uygulanan cezasızlık politikası; hem Türkiye’nin demokrasi mücadelesine hem de hukukun üstünlüğü ilkesine büyük bir darbedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılında verdiği kararla, sanıklar terör suçlusu sayılmamış ve infaz indirimiyle tahliye edilmelerinin yolu açılmıştır. Daha önce de iki sanık, Cumhurbaşkanı tarafından yaşlılık gerekçesiyle affedilmişti. Bu kararların hiçbiri ceza hukukuna, infaz ilkelerine ya da adalet duygusuna uygun değildir. Devletin cezasızlık zırhı, ne yazık ki katillere kalkan olmuştur. Bu bilinçli bir tercihtir! Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilen yurttaşlarımızın hesabı sorulmadan, bu ülkeye adalet gelmeyecek” diye konuştu. GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDEN GELECEK KURULMAZ! Toplantıda 28 Mayıs 1980’de Çorum’da başlatılan ve 4 Temmuz’a kadar süren katliamda hayatını kaybedenleri de anan Sarıbal, “Devletin gözetiminde, karanlık odakların planlamasıyla günlerce süren bir kıyım yaşandı. 57 canımız katledildi, yüzlercesi yaralandı, binlercesi göçe zorlandı. Bu bir provokasyondu, planlı bir kıyımdı. Ve ne yazık ki tıpkı Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi Mahallesi’nde olduğu gibi, failler korunurken, mağdurlar yalnız bırakıldı. Adaletin ertelendiği her gün, karanlık cesaret buldu. Sanıklar korundu, deliller karartıldı, dosyalar kapatıldı. Ve bugün hala nefret söylemleriyle, ayrımcılıkla, ötekileştirmeyle karşılaşıyorsak, bunun sebebi geçmişle yüzleşilmemiş olmasıdır. Gerçek bir demokrasi; hakikatle yüzleşmekle, adaleti her yurttaş için eşit biçimde sağlamakla mümkün” diye konuştu.

AKP'nin koşulsuz yağma yasasına izin vermeyeceğiz Haber

AKP'nin koşulsuz yağma yasasına izin vermeyeceğiz

. “AKP torbayı açtı, içinden rant, yağma, acele gasp çıktı” diyen Milletvekili Sarıbal, “AKP’nin holding bakanları yetmedi, şimdi de holding vekilleri devreye girdi, binlerce zeytin üreticisini, köylüyü yerinden edecek ve doğal varlıkları, meraları, tarım alanlarını yağmalayacak yeni bir yasa teklifini Meclis’e getirdi. Teklif ile; zeytinliklerin üstüne maden sahası kurulabilecek. Kamulaştırma adı altında halkın malı şirketlere aktarılabilecek. Madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alana denk gelmesi durumunda zeytin ağaçları, başka bir alana taşınacak. ÇED süreçlerini ‘hızlandırma’ bahanesiyle çevre koruma yükümlülüklerini tamamen yok sayan, acele gasp olarak tanımlayabileceğimiz bir anlayış dayatılıyor. Tarım arazileri, ormanlar, meralar bir kalemde maden sahası ilan edilebilecek. Halk bölgeden çıkarılıp başka yerde kiracıya dönüştürülecek. Maden şirketi ruhsat için devlete başvurduğunda 4 ay içerisinde yanıt verilmezse ruhsat onaylanmış sayılacak. Ve bütün bunlar ‘kamu yararı’ yalanıyla yapılacak. Yararı olan varsa o da maden baronları, rant ağaları, ihale avcılarıdır. Teklifin yasalaşması durumunda madencilik faaliyetlerine yönelik ruhsatlandırma süreçleri değiştirilecek” ifadelerini kullandı. DANIŞTAY YÖNETMELİĞİ DURDURDU, ŞİMDİ TORBA YASA İLE GELİYORLAR Milletvekili Sarıbal, 1939’da kabul edilen Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’nun, iktidar tarafından yıllardır delik deşik edilmeye çalışıldığını belirterek, “Bu yasa, zeytinliklere 3 kilometre mesafe kuralı getirmişti. Kanun’un 20. Maddesiyle zeytinlik sahalarının daraltılması genel olarak yasaklanmıştır. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamına alınması durumunda, altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının yüzde 10’unu geçemez. Bu sınırlama, zeytinliklerin korunmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir. Ancak AKP, 2003’ten bu yana bu mesafeyi ortadan kaldırmak ve zeytinlikleri sanayi, enerji ve maden yatırımlarına açmak için 10’dan fazla girişimde bulundu” dedi. AKP’nin yönetmelikler aracılığıyla yasa koymaya çalıştığını vurgulayan Sarıbal, 1 Mart 2022’de çıkarılan maden yönetmeliğiyle zeytinliklerin madenciliğe açılmasının Danıştay kararıyla iptal edildiğini hatırlattı. Ancak şimdi, aynı niyetin yeniden Meclis’e taşındığını ve bu kez yasa değişikliği yoluyla geçirmeye çalışıldığını ifade etti. TÜRKİYE’YE İTHAL BİR GELECEK BIRAKACAKLAR Türkiye’nin 205 milyona yakın zeytin ağacıyla önemli bir üretici olduğunu belirten Sarıbal, “Bu ağaçların ürettiği zeytin ve zeytinyağının değeri binlerce yıla yayılır. Bir yanda köylünün bin yıllık emeği, diğer yanda birkaç patronun 5-10 yıllık karı. Bunu savunmak akıl değil, alenen ihanettir. Bugün halk, litresini 300-500 TL’ye zor alıyor zeytinyağını. Bu yasa geçerse, yarın o zeytinyağını da yurtdışından ithal edeceğiz. Bir gecede köylünün varına yoğuna el koyacaklar. Toprağından çıkarıp kiracı yapacaklar. Türkiye’ye ithal gelecek bırakacaklar” diye konuştu. “ZIMNİ ONAY FELAKETTİR” Kanun teklifinde yer alan ve 4 ay içinde cevap verilmeyen başvuruların onaylanmış sayılması anlamına gelen “zımni onay” maddesinin çok ciddi bir risk taşıdığını vurgulayan Sarıbal, bu durumun kamu kurumlarını işlevsizleştireceğini belirtti. Sarıbal sözlerini şu çağrıyla tamamladı: “Bu anlayış, ülkemizin ormanlarını, tarım alanlarını ve tüm korunması gerekli önemli alanlarının hızlıca enerji ve maden projelerine açılması anlamına geliyor. Uygulamada, ilgili kurumların iş yükü veya personel yetersizliği gibi gerekçelerle tepki verememesi zımni onay olarak kabul edilecek. Zeytinliğe, ormana, tarlaya, meraya sahip çıkmak istiyorsak bu talan düzenine karşı topyekûn direnmeliyiz. ‘Zeytinime dokunma’ demek yetmez. Bu yasa, binlerce üreticinin toprağını, halkın yaşam alanlarını, geçimini, geleceğini gasp etme yasasıdır.”

CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Yaş çay alım fiyatı 35 TL'ye çekilmeli Haber

CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Yaş çay alım fiyatı 35 TL'ye çekilmeli

AKP iktidarının çay politikasını “tasfiye planı” olarak nitelendirirken, “Çay üreticisinin alın teri bir kez daha sermayeye kurban edildi. Üretici her kiloda 5 TL zarar ediyor, yaş çay alım fiyatı 35 TL’ye çekilmeli” dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı için kilogram başına 25,44 TL olarak açıkladığı yaş çay alım fiyatını eleştiren Sarıbal, bu rakamın 29 TL’yi bulan üretim maliyetinin altında kaldığını, ayrıca önceki yıllarda verilen prim desteğinin de bu yıl kaldırıldığını hatırlattı. Bu durumun, üreticiye açıkça “zararına üret, tarlayı terk et” mesajı verdiğini belirten Sarıbal, yaş çay alım fiyatlarına dair son üç yılı hatırlatarak, AKP iktidarının her yıl üretici beklentisinin altında kaldığını söyledi. 2023 yılında 18 TL beklentiye karşılık 11 TL fiyat verildiğini, 2024’te maliyetin 17 TL olduğu ortamda fiyatın 19 TL’de kaldığını, bu yıl ise 29 TL’lik maliyete rağmen 25,44 TL fiyat açıklandığını belirten Sarıbal, enflasyonun %48,7, tarımsal girdi artışının ise %37,9 olduğu bir ortamda üreticiye %33,9’luk artışla yetin denmesinin açıkça siyasi bir tercih olduğunu ifade etti. AKP’NİN SINIFSAL TERCİHİ: KÜÇÜK ÜRETİCİYE TASFİYE, SERMAYEYE TEŞVİK Milletvekili Sarıbal, yaşanan süreci tarımda neoliberal dönüşümün bir parçası olarak değerlendirdi. Özel sektör fabrikalarının belirlediği fiyatlarla üreticinin zarar ettiğini, buna karşılık şirketlerin karlarını artırdığını ifade eden Sarıbal, “Bu model AKP’nin tarımdaki sınıfsal tercihidir: Küçük üretici tasfiye, büyük şirketlere teşvik” dedi. Sözleşmeli üretim modeline de dikkati çeken Sarıbal, bu sistemle çiftçilerin kendi toprağında işçileştirilmek istendiğini vurguladı. “Bu modelde üretim kararını şirket verir, riski üretici üstlenir. Yani çiftçi kazanmaz, taşeronlaşır” uyarısında bulundu. ÇAYKUR VARLIK FONU’NDA, ÜRETİCİ BORÇ BATAĞINDA Türkiye’de çay üretiminin yüzde 70’inin Rize’de, geri kalanının Trabzon, Artvin ve Giresun’da yapıldığını hatırlatan Sarıbal, 2024 verilerine göre 118 bin çiftçinin toplam 791 bin dekar alanda 1 milyon 430 bin ton yaş çay ürettiğini kaydetti. Türkiye’de çay üretiminin büyük ölçüde küçük aile işletmeleri eliyle sürdürüldüğünü belirten Sarıbal, “Rekoltenin yüzde 55’i ÇAYKUR tarafından işlenmiştir. Üreticilerinin yaklaşık yüzde 74’ü 5 dekar altında araziye sahipken, sadece yüzde 0,4’ü 20 dekar ve üzerinde araziye sahiptir. Türkiye’de her yıl ortalama 290 - 320 bin ton arasında kuru çay tüketilmektedir. Bu miktarın yaklaşık 133 bin tonu ÇAYKUR tarafından, 135-145 bin tonu özel sektör firmaları tarafından, 35-45 bin tonu ise yabancı kökenli çaylardan oluşmaktadır. Yabancı kökenli çayların, toplam çay tüketimi içindeki oranı yüzde 10-15 civarındadır. Türkiye’ye ithalat yoluyla ya da gayri resmi yollarla giriş yapan bu çaylar, yerli üreticiyi olumsuz etkilemektedir. Varlık Fonu’na devredildikten sonra her yıl zarar açıklayan ÇAYKUR’u 2022’de 60 milyon TL, 2023’te 69 milyon TL, 2024 yılında ise 73 milyon TL olan dönem karları bile kurtaramadı. ‘AKP’nin arka çiftliği’ olarak nitelenen ÇAYKUR’un 2023 yılı itibariyle bankalara olan 5,8 milyar TL borcu bulunmaktaydı” dedi. FİYAT REVİZE EDİLSİN, ÇAYKUR KAMULAŞTIRILSIN Milletvekili Orhan Sarıbal, üreticilerin acil taleplerini şöyle sıraladı: “Alım fiyatı maliyetler ve enflasyon dikkate alınarak revize edilmeli, özel sektörün ÇAYKUR’un altında alım yapması yasaklanmalı, fiyatlar tüm paydaşların görüşleriyle belirlenmeli, kota ve kontenjan uygulamaları son bulmalı, ÇAYKUR Varlık Fonu’ndan çıkarılmalı ve özerk bir yapıya kavuşturulmalı.” İKTİDARIN “PROGRAMA UYGUN” EKONOMİSİ: FAİZE SERVET, HALKA YOKSULLUK! CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Erdoğan-Şimşek ortak yapımı ekonomi programını da sert sözlerle eleştirdi. “Programa uygun” adı altında yürütülen ekonomik politikaların, halkı sefalete, sermayeyi zenginliğe boğduğunu belirten Sarıbal, “2025’in ilk dört ayında 2 trilyon 810 milyar TL vergi toplandı. Buna rağmen 885,5 milyar TL bütçe açığı verildi. Yalnızca dört ayda 724,6 milyar TL faiz ödemesi yapıldı. Toplanan her 100 liralık verginin 26 lirası doğrudan faize gitti. Bu program halk için değil, faiz baronları için yazılmış bir ekonomi programıdır. Hazinenin topladığı gelir vergisinin 469 milyar TL’si işçilerin sırtından kesildi. Aynı dönemde şirketlerden alınan kurumlar vergisi sadece 23,7 milyar TL oldu. Bu ne demektir? İşçi, patronun 20 katı vergi ödüyor. Şimşek 2025 için %15 enflasyon hedefi koydu. Yılın ilk dört ayında %13,36 enflasyon gerçekleşti. Şubat ayında tahmin %24’e yükseltildi. Yani daha yılın yarısına varmadan hedefler çöktü. Ama ‘programa uygun’ gidiyoruz, diyorlar. Bugün Türkiye’de çalışabilir durumda olan 66 milyon insanın sadece 22,3 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda. 11,5 milyon kişi geniş tanımlı işsiz. Emeklilerin %68’i çalışıyor ya da iş arıyor. Çocukların %24,9’u işçileşmiş durumda. 7 milyon çocuk yoksullukla boğuşuyor. Her iki gençten biri mutsuz. AKP ile birlikte büyüyen gençler, umutla değil, kaygıyla yaşıyor. Eğitimden koparılan 613 bin çocuk var. Gençlik; bir yandan işsizlikle, bir yandan borçla, bir yandan geleceksizlikle mücadele ediyor. Ama iktidar hala faizi kutsuyor. Erdoğan ve Şimşek’in programı; emekçinin geleceğinden, çocuğun eğitiminden, yaşlının emekliliğinden tasarruf etme programıdır” ifadelerini kullandı.

CHP’li Orhan Sarıbal’dan Numan Kurtulmuş’a: "Alevileri hedef alan nefret dili asla kabul edilemez, derhal istifa etmelidir" Haber

CHP’li Orhan Sarıbal’dan Numan Kurtulmuş’a: "Alevileri hedef alan nefret dili asla kabul edilemez, derhal istifa etmelidir"

Sarıbal, Kurtulmuş’un Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisi'nin Şah İsmail’e karşı ittifakını öven sözlerinin “tekçi ve otoriter” bir zihniyeti ortaya koyduğunu ifade etti, “Numan Kurtulmuş’un açıklamaları, temsil ettiği siyasi zihniyetin tarihsel kodlarını, Alevilere yönelik yıllardır süregelen dışlayıcı, yok sayıcı ve baskıcı anlayışı açıkça gözler önüne sermektedir” dedi. Kurtulmuş’un açıklamalarının “barış yerine düşmanlık, eşit yurttaşlık yerine tahakküm, çoğulculuk yerine tekçilik” anlamına geldiğini söyleyen Sarıbal, “Ömer Çelik’in ‘Mezhep zehirdir’ sözleri, Suriye’deki katliamları meşrulaştırma çabasının ve mezhepçi nefret siyasetinin açık bir özetiydi. Numan Kurtulmuş’un açıklamaları ise, temsil ettiği siyasi zihniyetin tarihsel kodlarını ifşa etmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Anadolu’daki Alevi topluluklara yönelik katliamlarını meşrulaştırmak; yüz binlerce canın döküldüğü o karanlık süreci övmek, ne tarih bilincine, ne vicdana, ne de demokratik bir toplum tahayyülüne sığar. Bir halkın acısını yok sayarak, tarihsel travmalar üzerinden ‘birlik’ kurulamaz. Barış, ancak halkların eşit temsiliyetiyle, geçmişle yüzleşen ve yaraları saran bir anlayışla mümkündür. Tarihsel suçları sahiplenerek değil! Kurtulmuş’un sözlerinin vardığı yer; barış yerine düşmanlık, eşit yurttaşlık yerine tahakküm, çoğulculuk yerine tekçiliktir. Alevileri hedef alan bu ayrımcı ve nefret dili asla kabul edilemez! Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, toplumu inançlar üzerinden ayrıştıran bir anlayışın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nda yeri olamaz. Kurtulmuş’un yeri sadece AKP’de, o zihniyetin hizasında bir yerdedir. Derhal istifa etmelidir” ifadelerini kullandı.

CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: İklim kanunu değil, sermaye dostu ticaret sözleşmesi Haber

CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: İklim kanunu değil, sermaye dostu ticaret sözleşmesi

.Söz konusu teklifin “iklim kriziyle mücadele” iddiasının aksine, sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir ticaret sözleşmesi olduğu kaydeden Milletvekili Sarıbal, “Eğer bir kanun kömür, petrol ve doğalgazı sonlandırmayı hedeflemiyorsa; o, iklim kanunu değil, sermaye dostu bir ticaret sözleşmesidir” dedi. İklim değişikliği ile mücadele adına hazırlanan teklifin, ekolojik felaketi kalıcı hale getirecek bir şirket sözleşmesi olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Doğa, insanlık, bilim… Hepsi bir kenara itilmiş, sadece sermaye ve çıkarlar masaya konulmuştur. Bu kanun, Ekokırımı ödüllendirirken, doğayı korumaya çalışanları dışlıyor! Bundan önce ne söyledik? Bu kanun, iklim değişikliğini çözme niyeti taşımıyor! Çünkü bu kanun, fosil yakıtları terk etmeyi planlamıyor. Yani, kömür, petrol ve gaz kullanımını bitirme hedefi yok! Buna dair bir hedef koymak yerine, karbon yakalama gibi henüz gerçekliği kanıtlanmamış teknolojilere bel bağlıyor. Sera gazı emisyonlarını azaltmayı taahhüt etmeyen bir kanun, iklim krizine çözüm getirmez” diye konuştu. ŞİMDİ DE KARBON TİCARETİNDEN ZENGİNLEŞMEK İSTİYORLAR Emisyon ticaret sisteminin emisyon azaltımına hizmet etmeyeceğini vurgulayan Sarıbal, “Sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedeflemeyen, düşük karbon fiyatlarına dayalı bir ETS, emisyonları sadece ticaret aracına dönüştürür. Teklif, fidan dikmek gibi sembolik uygulamalarla, gerçek emisyon azaltımı yerine bedel ödemekten kaçma yolunu açıyor. Ağaçları, ormanları katlet, sonra fidan dik gibi göstermelik uygulamalarla masumlaştırdıkları bu kanun, geleceğe ihanettir. Gelirler, sadece şirketlerin yararına kullanılacak. ETS gelirleri, sadece özel sektörün yeşil dönüşümüne ayrılıyor. Oysa iklim adaletinin gereği, iklim değişikliğinin etkilerinden mağdur olan bireylerin kayıp ve zararlarını karşılayacak mekanizmalar olmalıdır. Bu gelirler, sadece şirketlere değil, toplum yararına kullanılmalıdır. İklim krizini çözmek için, şirketlerin değil, toplumun yararına bir iklim yasası gerekir. Sermaye 2026 yılında kendine göre ihracatını, karını sağlayabilmek için bu kanunun çıkmasını dayatmaktadır. İktidar 22 yıldır bu ülkede orman, su, dağ, mera, kışlak ne varsa, tümünü paraya, kara, sermayeye vermiş durumda. Önce Ekokırım Yasası çıkarılmak zorundadır. Suç kapsamına alınacak bütün eylemleri ortaya koyacak ve hukuki gerekçelerini sunacak bir kanun zorunluluğu vardır. Karbon ticaretinin yasal olarak yapılmasını sağlayacak kanunu kabul etmiyoruz, geri çekilmesini, bilimsel, doğaya uyumlu bir yasa getirilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Başkan Dalgıç: Deprem riskiyle yüzleşmeliyiz! Haber

Başkan Dalgıç: Deprem riskiyle yüzleşmeliyiz!

Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, kentteki yapı stokunun afete karşı direncini tespit etmek için hazırladıkları “Mudanya'nın Bina Envanteri ve Deprem Risk Analizi” çalışmasının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Dalgıç, incelenen 54 bin civarındaki bağımsız alanın yüzde 60’ının 1 ve 2’nci derecede riskli yapı olarak tespit edildiğini açıkladı. Mudanya Montania Hotel’de düzenlenen toplantıya CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, siyasi partilerin ilçe başkanları, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, belediye meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve basın mensupları katıldı. Başkan Deniz Dalgıç, yaptığı sunumda, Mudanya’nın potansiyel bir deprem riski barındıran Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda yer aldığını, olası büyük bir depremin Mudanya ve çevresinde ciddi etkilere neden olabileceğini belirtti. Aynı şekilde İstanbul’da beklenen depremin de Mudanya için risk oluşturduğunu ifade eden Başkan Dalgıç, belediyelerin birçok görevinin bulunduğunu ama önceliğin insanları yaşatmak olduğunu vurguladı. Göreve gelir gelmez deprem gerçeği çerçevesinde hareket ettiklerini belirten Dalgıç, güvenli bir kent inşa etme, sürdürülebilir yaşam alanları yaratma stratejileri ve kenti afetlere karşı dirençli hale getirilmesi hedefi doğrultusunda bina stoku dayanıklılığını belirlemek için 2024 Mart ayında bina envanteri çalışması başlattıklarını hatırlattı. YÜZDE 60’I RİSKLİ Başkan Dalgıç, farklı mahallelerde 82 bin nüfusun yaşadığı alanda 8 bin 217 yapı, 54 bin 882 bağımsız yapının incelenmesinin gerçekleştirilerek deprem risk seviyelerinin belirlendiğini ve dijital ortama aktarıldığını kaydederek, şu bilgileri paylaştı: “Verilere göre, yoğun yerleşim bulunan mahallelerimizde incelenen 54 bin civarındaki bağımsız bölümün yüzde 60’ının 1. ve 2. derece riskli olduğu ortaya çıktı. Binaların büyük kısmının yaşının ilerlemiş olması, yapısal sorunlar ve düzensiz kentleşme, bu riskleri daha da arttırıyor. 11 mahallede toplamda 3,5 milyon metrekarelik bir alanın yenilenme ihtiyacı var. Bu tablo bizlere şunu net bir şekilde gösteriyor: Mudanya için kentsel dönüşüm ve depreme dayanıklı kent inşa etmek artık bir seçenek değil, zorunluluktur. Özellikle birinci derece riskli olan yüzde 18’lik kısmının çok hızlı şekilde öncelikle ele alınması gerekiyor. Bu konuda bizim gibi kamu yöneticilerine, meslek odalarına büyük sorumluluklar düşüyor. Bizim yol göstermemiz, çözüm ortaya koymamız gerekiyor. Sorunu el birliğiyle, dayanışma içinde, uzlaşıyla çözmek zorundayız. Kentimizi ve kendimizi nasıl koruyacağız birlikte konuşacağız. Doğayı, Mudanya’yı koruyarak atılabilecek adımlara birlikte karar vereceğiz. Kültür faaliyetleri de bizim görevimiz ama öncelikli amacımız insanımızı yaşatmak olmalı. Bu sorunu kamuoyuyla paylaşmak istedik. Çözüm konusunda birlikte hareket etmek zorundayız. Merkezi idarenin desteğini de bekliyoruz.”  BAŞKAN DALGIÇ’A DESTEK Toplantıda konuşan Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, ortaya çıkan rakamların Türkiye gerçeği olduğunu, Bursa genelinde durumun farklı değerlendirilemeyeceğini söyledi. Çözüm noktasında birlikte hareket etmenin önemine değinen Şimşek, “Mudanya Belediyesi’nin yaptığı bu çalışma çok önemli ve çok kıymetlidir. Bu işin başlangıcıdır. Belediye Başkanımızın iradesi herkes için büyük bir motivasyon kaynağı olacak. Bundan sonraki aşamada multidisipliner bir yaklaşımla hem teknik hem de sosyolojik boyutları değerlendirmeliyiz. Her şeyden önce bu verileri kabul edip, çözüme odaklanmayı seçmeliyiz.” dedi. Mudanya’nın en riskli bölgeler içerisinde yer aldığını belirten Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme ise Mudanya'nın deprem riski konusunda bugüne kadar yeterince önemsenmediğini ifade etti. Murat, "Deniz Başkan, bu konuyu göreve gelir gelmez önceliklendirdi. Kendisine ve ekibine teşekkür ederim. Japon firmasının yaptığı çalışmada da Mudanya kırmızı alarm veriyor. Bu sorun sadece bina yenileyerek çözülemez." diyerek, kentsel dönüşüm ve rezerv alan çalışmalarının bir an önce başlatılmasının gerektiğini ifade etti. Deprem envanteri çıkarmanın önemine vurgu yapan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem ise, Mudanya’da yapılanın öncü bir çalışma olduğunu ve örnek olmasını temenni etti. Oda olarak bu çalışmalara her türlü desteği vereceklerinin altını çizen Erdem, “Bu çalışmaları hep beraber bir arada elbette çözebiliriz. Kentsel dönüşüm sadece binaları yenilemek değil, kentlerimizin ruhunu geri kazandırmaktır. Mudanya’nın ruhunu tekrar geri kazandırmak için kentsel dönüşüm bir fırsat olacaktır. Her beraber yapacağımız güzel bir planlama ile Mudanya’yı tekrar ayağa kaldırır, ruhunu geri kazandırırız” diye konuştu. Toplantıda söz alan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da, "Bu çalışma yalnızca bir risk değerlendirmesi değil, aynı zamanda yaşanacak felaketin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Bir insanın yaşam hakkını koruyamıyorsanız, geçmiş olsun." diyerek çalışmanın ciddiyetine dikkat çekti.                                            

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.