SON DAKİKA
Hava Durumu

#Çiftçi

Söz Bursa - Çiftçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çiftçi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Osmangazi’de ilk hasat Başkan Aydın’dan Haber

Osmangazi’de ilk hasat Başkan Aydın’dan

Osmangazi Belediyesi’nin tarımsal kalkınmanın desteklenmesi ve kentin üretim potansiyelinin artırılması hedefiyle Bağlı Mahallesi’nde başlattığı üzümsü meyvelerde organik tarım seferberliği, kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Proje kapsamında ahududu hasadına katılan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, kimyasal gübre ve ilaç kullanılmadan, tamamen doğal yöntemlerle üretim yapıldığını vurguladı. Osmangazi Belediyesi, kırsal kalkınmayı desteklemek ve köylünün üretimden kopmamasını sağlamak amacıyla iştiraki olan Gazi Tarım A.Ş. iş birliğinde Bağlı Mahallesi’nde organik tarım projesi gerçekleştirdi. Köylülerle birlikte ektikleri ahududuların ilk hasadını alan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Mayıs ayında ekimini yaptığımız ahududu fideleri, beklenenden daha erken zamanda ürün verdi. Aslında biz bu hasadı bahar aylarında bekliyorduk ama doğa bize güzel bir sürpriz yaptı. Buradaki çiftçilerimiz gerçekten örnek bir çalışma ortaya koydu. Hiçbir ilaç, hiçbir kimyasal kullanılmadan, tamamen doğa şartlarında organik üretim yapıldı. Ürünleri gördük, hepimiz çok memnun olduk” dedi. “Amacımız Toprağına Sahip Çıkan İnsanlarımızı Desteklemek” Ahududunun hem ekonomik değeri yüksek hem de talebi fazla olan bir ürün olduğunu söyleyen Başkan Aydın, “Bizim amacımız çiftçiliğe önem veren, toprağına sahip çıkan, doğal yöntemlerle üretim yapan insanlarımızı desteklemek. Bizler, bu kapsamda sertifikalı fidanlar dağıttık. Daha sonra da ürün alımını biz yapacağız. Çünkü çiftçimizin en büyük sıkıntısı genelde satış oluyor. İşte bu noktada, belediyemizin iştiraki olan Gazi Tarım devreye girecek. Ürünün alımını biz üstlenerek, hem üreticiye güven vereceğiz hem de pazarlama yükünü ortadan kaldıracağız” diye konuştu. “Projeyi Büyüterek Devam Edeceğiz” Bağlı Köyü’nün bu proje için bir deneme alanı olduğunu ve yapılan çalışmanın oldukça olumlu geçtiğini belirten Başkan Erkan Aydın, “Yaz ayı oldukça kurak geçmesine rağmen ürünler gayet güzel oldu. Bu da aslında doğru yöntemlerle üretim yapıldığında başarının mümkün olduğunu gösteriyor. Bundan sonra bu projeyi daha da büyüterek devam edeceğiz. Amacımız, köylünün yeniden toprağına dönmesini sağlamak. Dededen kalma, yıllardır boş duran arazilerde yeniden üretim başlasın istiyoruz. Böylece insanlar hem daha sağlıklı bir ortamda yaşamını sürdürecek, hem de vatandaşlarımıza doğal, organik ürünler sunma fırsatı yakalayacağız. Hep birlikte güzel bir iş ortaya koyduk. İnşallah hedeflediğimiz üretim potansiyeline çok kısa sürede ulaşacağız” ifadelerini kullandı. Kendilerine böylesine önemli bir fırsat sunduğu için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür eden çiftçi Kenan Taşpınar, “Bilimsel araştırmalar sonucu geliştirilen bu özel ahududu fidelerini, başkanımızla birlikte geçtiğimiz Mayıs ayında toprakla buluşturmuştuk. Aslında hasadı önümüzdeki yıl bekliyorduk ama bölgenin verimli toprağı ve uygun iklim koşulları sayesinde bu yıl bile ürün aldık. Bu bizim için güzel bir başlangıç oldu. Üzerime düşeni en iyi şekilde yaparak başkanımızı ve köyümüzü mahcup etmeyeceğim” dedi. Gazi Tarım A.Ş. Genel Müdürü Arca Atay da yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz Mayıs ayında burada, doku kültürlerinden elde edilmiş bin beş yüz ahududu fidesini çiftçilerimizle birlikte toprakla buluşturmuştuk. Aradan altı ay geçti. Bu süre boyunca hava oldukça kurak geçti, yağış azdı. Ancak buna rağmen ahududularımız bu zorlu koşullara dayanarak beklenenden önce meyve verdi. Bu bizim için hem şaşırtıcı hem de sevindirici bir gelişme oldu. Bursa, ahududu yetiştiriciliğinde çok büyük bir potansiyele sahip. Özellikle Uludağ bölgesi üreticilik açısından çok özel bir yer. Çilek, ahududu, yaban mersini ve böğürtlen gibi ürünler, en ideal koşullarda, tarım ilaçları kullanmadan yetiştirilebilir. Bu ürünlerin üretim potansiyellerini artırmak lazım” diye konuştu. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, daha sonra ahududuları toplayarak, emeği geçen çiftçilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Aydın: “Çiftçinin, köylünün para kazanması birinci hedefimiz” Haber

Aydın: “Çiftçinin, köylünün para kazanması birinci hedefimiz”

Osmangazi Belediyesi iştiraki olan Gazi Tarım A.Ş. işbirliğinde hayata geçirilen projenin başarılı olması halinde, dağ bölgesindeki tüm köylerde ahududu üreticiliği yaygınlaştırılacak. Osmangazi Belediyesi, tarımsal üretimi desteklemek adına önemli bir adım daha attı. Tarım ile uğraşan üreticilere katkı sağlamak amacıyla yerel üreticiye çok yönlü destek veren Osmangazi Belediyesi, bu kapsamda Bağlı Mahallesi’nde ahududu fidesi dikimi gerçekleştirdi. Bağlı Mahallesi’nde çiftçilik yapan Kenan Taşpınar isimli üreticinin arazisine dikilen ahududu fidanları, geleneksel tarım yöntemleriyle ilaç kullanılmadan yetiştirilecek. Doku kültürü metoduyla üretilmiş, hastalıktan ari wıllamette ve tulameen cinsi ahududu fidanları, çoğaltılıp yaygınlaştırılarak dağ bölgesinde köylerde üretim yapan çiftçilere ücretsiz olarak dağıtılacak. Proje kapsamında Bursa’nın ahududu yetiştiriciliği potansiyelinin ön plana çıkartılması, ahududu ithalatının önüne geçilerek, ihraç edilmesi hedefleniyor. Aydın: “Çiftçinin, köylünün para kazanması birinci hedefimiz” Ahududu fidelerini toprakla buluşturarak can suyunu veren Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Tamamen organik yetiştiricilik yapmak istiyoruz. İlaçlama kesinlikle yapmayacağız. Doğal gübre kullanacağız. İhracat odaklı hareket edeceğiz. Çiftçinin, köylünün para kazanması birinci hedefimiz. Bu çalışmamızı burada başarılı kılabilirsek, bundan sonraki süreçte, bütün dağ köylerinde üretim başlatmak istiyoruz. Köylerde yaşayan gençlerimiz, kent merkezine gelip asgari ücret ile iş arıyor. Halbuki köylerinde ahududu gibi orman meyveleri yetiştiriciliğini yaparak, ciddi gelir elde edebilirler. İhracat için Türkiye pazarında yüksek talep var. Ancak doğru üretim teknikleri gerekiyor. Biz üreticilere, her türlü teknik, fiziki ve maddi desteği sağlayacağız. İlerleyen süreçte, yetiştirilen ürünlerin saklanması adına da bir soğuk hava deposunu inşa edeceğiz.  Üreticilerimizin pazarda rekabet gücü elde etmesini amaçlıyoruz. Birkaç tüccar, kendi aralarında anlaşarak köylüden istediği fiyata ürününü alıyor. Bütün yılın emeği boşa gidiyor. Bu da çiftçimizin üretimdeki şevkini kırıyor. Durum böyle olunca, insanlar bağını, bahçesini bırakıp, fabrikalarda işçi olmaya gidiyor” dedi. Aydın: “Geleneksel tarım yöntemlerine dönmemiz gerekiyor” Birçok şeyi hayatımızdan çıkartarak yaşayabiliriz, ancak aç yaşayamayız diyen Başkan Aydın, “İnsanoğlu hayatta olduğu sürece gıdaya muhtaç. Gıdayı da iyi üretim teknikleriyle üretmek gerekiyor. Günümüzde birçok hastalık, sağlıksız yetiştirilmiş ürünlerden, kirli havadan ve sudan kaynaklanıyor. Bu kirliliğin sebebi de yine insan kaynaklı. Uluslararası firmalar, para kazanmak adına kullandıkları kimyasal maddeler ile insanları ilk olarak hasta ediyor; daha sonra ise tedavi için ürettikleri ilaçları kullanmaya muhtaç bırakıyor. İnsanoğlu binlerce yıldır dünyada yaşam sürüyor. Tarım da binlerce yıldır insanoğlunun hayatında.  Halk sağlığını korumak ve üreticinin gelirini arttırmak adına geleneksel tarım yöntemlerine dönmemiz gerekiyor. Doğal tarım, koruyucu tıp dediğimiz alana da fayda sağlıyor. İnsanları tedavi etmekten ziyade, önce hasta olmamalarını sağlamak gerekiyor. Bu da gıda güvenliğinden başlıyor. Zararlı tarım ilaçlarından, gübrelerden ve tohumlardan uzak durmak gerekiyor” diye konuştu.  Atay: “Türkiye 200 bin ton ahududu üretimi potansiyeline sahip” Gazi Tarım A.Ş. Genel Müdürü Arca Atay da yaptığı açıklamada, “Bağlı Mahallesi’nde doku kültürleriyle elde edilmiş, iç ve dış piyasa değeri yüksek iki çeşidin üretimini denemek için çalışma başlattık. Çiftçi arkadaşımız Kenan Taşpınar’ın arazisinde bir üretim gerçekleştireceğiz. Fidelerin dikimlerini yaptık ve can suyunu verdik. Düzenli olarak gelerek kontrolleri yapacağız. Bursa, ahududu yetiştiriciliğinde çok büyük bir potansiyele sahip. Özellikle Uludağ bölgesi üreticilik açısından çok özel bir yer. Çilek, ahududu, yaban mersini ve böğürtlen gibi ürünler, en ideal koşullarda, tarım ilaçları kullanmadan yetiştirilebilir. Bu ürünlerin üretim potansiyellerini arttırmak lazım. Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri yılda yaklaşık 160 bin ton ahududu üretimi yapıyor. Sırbistan 120 bin ton, Bosna Hersek ise 40 bin ton üretim yapabiliyor. Ülkemizde ise yılda sadece 4 bin ton üretim yapılıyor.  200 bin ton üretim potansiyeline sahip ülkemize, 4 bin ton üretim yakışmıyor. Bu üretimi arttırmak için çiftçiye destek olmak gerekiyor. Hem iç hem de dış piyasada ürünün değerinde satışını sağlamamız lazım. Gazi Tarım A.Ş.’nin kuruluş amaçlarından bir tanesi de bu. Osmangazi Belediyesi ve Gazi Tarım A.Ş. olarak yetiştirilen ürünlerin mevsiminde taze olarak satılmasının yanı sıra dondurularak korunması adına en büyük hedeflerimizden biri de bölgede bir soğuk hava deposu kurulması” ifadelerini kullandı. Ahududu fidanlarının dikiminin yapıldığı arazi sahibi Kenan Taşpınar ise, “Bağlı Mahallesi’nde 18 yıldır çiftçilik yapıyorum. Arazimde ahududu fidelerinin dikimini gerçekleştirdik. Bu fidelerin bakımını en güzel şekilde yaparak verimli bir hasat dönemi geçirmek istiyoruz. Çiftçilerimizin yerel yönetimler tarafından desteklenmesi çok önemli. Çok sayıda çiftçi, destek göremediği için üretimi bıraktı. Köylerden şehre göçler arttı. Desteklerin hızla artmasını istiyoruz. Bilinçsiz tarım çok yapılıyor. Çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve doğru tarım yöntemlerine yönlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Üreticiler sulama borularına kavuştu Haber

Üreticiler sulama borularına kavuştu

 Çiftçiye olan desteklerini artırarak sürdüreceklerini belirten Başkan Mustafa Bozbey, yakın zamanda sıvı gübreyi de üreticilerle buluşturacaklarını açıklayarak mazot desteği için de hazırlık yaptıklarını söyledi. Bursa’da her alanda çiftçiyi destekleyen Büyükşehir Belediyesi, kentin tarımsal geleceğini şekillendirmeye, suyun verimli kullanımını sağlayarak bereketli topraklara hayat katmaya devam ediyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ile Tarım Peyzaj AŞ iş birliğinde yürütülen ‘Hibeli Damla Sulama Boru Projesi’ kapsamında toplam 10 bini aşkın sulama borusu, düzenlenen törenle yaklaşık 1500 çiftçiye teslim edildi. Mustafakemalpaşa Ovaazatlı Mahallesi’ndeki Damla Sulama Boru Üretim Tesisi’nde düzenlenen programa, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Tözün Bingöl, Tarım Peyzaj AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aydın Saldız, Tarım Peyzaj AŞ Genel Müdürü Sedat Akar, Büyükşehir Belediyesi yöneticileri, meclis üyeleri, ziraat odalarının yöneticileri, muhtarlar ve üreticiler katıldı. “DESTEKLERİMİZİ AZALTMADAN SÜRDÜRECEĞİZ” Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, çiftçilerin üretim gücünün temel taşı olduğunu söyledi. Tarım Plast Fabrikası’nda üretilen ürünleri kısa bir süre içerisinde üreticilerle buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, kente kazandırdıkları örnek tesisin üretime ve çiftçiye verdikleri önemin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Çiftçinin üretmesiyle kentin ve sofraların bereketinin artacağını anlatan Başkan Bozbey, “Üreten eller oldukça, Bursamızın da yüzü güler. Sizin derdiniz, bizim derdimizdir. Hep beraber çiftçimizin yüzünün gülmesi için mücadele ediyoruz. Yakın zamanda hem ülkemizde hem de Bursamızda etkili olan zirai don felaketini yaşadık. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak bu konuda çiftçimizin yanındayız. Tarım Bakanlığı’nın da üreticiye el uzatmasını, zararları karşılamasını bekliyoruz. Bizler desteklerimizi azaltmadan sürdüreceğiz. Yakında sıvı gübreyi de çiftçilerimizle paylaşacağız. Hazırlığını yaptığımız mazot desteğini de çiftçimize vereceğiz” dedi. “YILDA 6 MİLYON METRE YUVARLAK, 12 MİLYON METRE YASSI BORU” Üretilen hiçbir ürünün zayi olmasını istemediklerini dile getiren Başkan Bozbey, iklim değişikliğini dikkate alarak üreticilerin suya daha az ihtiyaç duyan ürünlere yönelmesini de tavsiye etti. Verimli su kullanımının artık bir zorunluluk haline geldiğini anlatan Başkan Bozbey, “Damla sulama, bu ihtiyaca verilen en modern cevaptır. Bizler de bu yüzden bu örnek tesisi üretime kazandırdık. Burayı geri dönüşümle çalışan, çevre dostu, sürdürülebilir bir üretim merkezi haline getirdik. Plastik atıklardan boru üretiyoruz. Hem çevreyi koruyoruz, hem de kaynaklarımızı doğru kullanıyoruz. Bu tesiste, yılda 6 milyon metre civarında yuvarlak, 12 milyon metre civarında yassı boru imal edildi. Söz verdiğimiz gibi bu tesiste sıvı gübreyi de imal ediyoruz. 5 bin koliye çıktı. Kentimizin toprak yapısını değerlendirerek, içeriğini zenginleştirdiğimiz 4 çeşit sıvı gübre ürünü ile çiftçilerimizin ihtiyacını karşılayacağız. Yıllık 900 ton üretimle topraklarımızda verim ve kaliteyi artıracağız” diye konuştu. 1500 ÇİFTÇİYE, TOPLAMDA 10 BİNİ AŞKIN SULAMA BORUSU” Dağıtımı gerçekleştirilen damla sulama borularının, sadece bir destek olmadığını; aynı zamanda tarımda dönüşümün, verimliliğin ve sürdürülebilirliğin bir adımı olduğunu belirten Başkan Bozbey, “Bugün tam 1500 çiftçimize, toplamda 10 bini aşkın sulama borusu dağıtıyoruz. Bu da 120 kamyon demektir. Bunu çiftçimize ücretsiz, hibe olarak verdiğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Farklı uzunluk, çap ve damlatma debilerine göre 5 ayrı üretim gerçekleştirdik. İhtiyaca göre destek sağlayarak, herkese eşit fırsat sunmayı hedefliyoruz. Çiftçilerimiz tarlada yıpranmış olan boruları getirip, yenisiyle de değiştirebilecek. Bursalı çiftçiler çevreye olan duyarlılığını ortaya koyacaktır. Bu destekle su tasarrufu, girdi maliyetlerinde azalma ve toprağın korunması da sağlanacak” dedi. “ÇİFTÇİMİZ GÜLÜMSERSE, BURSA GÜLÜMSER” Toprak analiz hizmetlerini yaygınlaştırdıklarını, bilinçli gübreleme için danışmanlık sağladıklarını, mobil analiz cihazlarını kırsala ulaştırdıklarını anlatan Başkan Bozbey, fide, fidan ve tohum destekleriyle üretimi artırdıklarını, siyez buğdayı, aronya, yaban mersini gibi katma değeri yüksek ürünleri desteklediklerini, Gemlik zeytinini alarak çiftçiye pazar oluşturduklarını, Merinos yünü alımıyla hayvancılığı da desteklemeye devam ettiklerini açıkladı. Sürdürülebilir tarım için her çiftçiye ulaşmak istediklerini belirten Başkan Bozbey, “Her ilçemize, her köyümüze, her üreticimize dokunacağız. Birlikte yürüdüğümüz bu yolda bizlere güç veren sizlersiniz. Çiftçimiz gülümserse, Bursa gülümser. Çiftçilerimize hayırlı, bereketli bir sezon diliyorum” diye konuştu. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye’nin geniş bir alanında zirai don olayı yaşandığını hatırlatarak yerel ve ulusal tüm yöneticilerin çiftçilerin yanında olması gerektiğini dile getirdi. Zor koşullarda çiftçinin yanında olmaya devam edeceklerini ifade eden Sarıbal, merkezi hükümetin üreticiye daha fazla kaynak ayırması gerektiğini söyledi. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de dar günde çiftçinin yanında olarak damla sulama boru desteği verdiğini belirten Sarıbal, emeği geçen herkese teşekkür etti. Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Aralık ayında açılışı yapılan Tarım Plast Fabrikası’nda üretilen damla sulama borularını üreticilere ulaştırmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Üretimin her aşamasında destek vermenin geleceğe yapılan bir yatırım olduğunu belirten Erdem, destek ve yatırımlarıyla üreticileri yalnız bırakmayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve projede emeği geçenlere teşekkür etti. CHP Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Gökhan Demir, Hibeli Damla Sulama Boru Projesi’nde emeği geçenlere teşekkür ederek üreticilere hayırlı olmasını diledi. Konuşmaların ardından Başkan Mustafa Bozbey ve protokol üyeleri tarafından çiftçilere damla sulama boruları teslim edildi.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Çiftçilerin zararlarının karşılanması için fon oluşturulmalı" Haber

TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Çiftçilerin zararlarının karşılanması için fon oluşturulmalı"

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Türkiye'nin birçok bölgesinde tarımsal üretimi olumsuz etkileyen zirai don afeti ile ilgili açıklama yaptı. Bayraktar, 10-13 Nisan arasında hava sıcaklıklarının eksi 15'lere kadar düşmesiyle Türkiye'nin birçok bölgesinde zirai don yaşandığını ve bu sebeple tarımsal üretimde büyük zarar meydana geldiğini belirtti. Bayraktar, 65'ten fazla ilde etkili olan don afetinin son yıllarda tarımı etkileyen en büyük doğal afetlerden biri olduğu vurgulayarak, zirai dondan etkilenen tüm çiftçilere geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Şubat ayından bu yana üç büyük don hadisesinin gerçekleştiğini aktaran Bayraktar, "Şubat ayında Mersin, Adana ve Hatay başta olmak üzere birçok ilimizde yaşanan zirai don meyve bahçelerini vurdu. Mart ayında Manisa başta olmak üzere Ege Bölgesi'ndeki birçok ilimizde yaşanan don üzüm bağlarına zarar verdi. Bu yaralar tam olarak sarılmadan gelen ve neredeyse tüm ülkeyi etkileyen don hadisesi, tarımsal üretime darbe vurdu. Yaşanan zirai don afetiyle birlikte birçok dikili ve ekili üründe zarar meydana geldi. Malatya ve Kahramanmaraş'ta başta kayısı olmak üzere ceviz, kiraz, üzüm, elma ve diğer meyveler; bunlara ek olarak şeker pancarı, çerezlik ayçiçeği ve yem bitkilerinde; Karadeniz Bölgesi'nde fındık ve çay başta olmak üzere kivi, hurma ve diğer meyvelerde; Ege Bölgesi'nde başta üzüm olmak üzere zeytin, incir, elma, ceviz, kiraz, ayva ve diğer meyvelerde; Marmara Bölgesi'nde şeftali, ahududu, armut, sofralık zeytin, incir, kivi, nektarin, erik, kiraz, elma, ayva ve fındık gibi meyveler ile bazı ekili alanlarda; Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Antep fıstığı, badem, ceviz, nar, Trabzon hurması, dut ve diğer meyvelerde; İç Anadolu Bölgesi'nde elma, armut, ayva, ceviz, kiraz, üzüm gibi meyveler ile bazı ekili alanlarda; Akdeniz Bölgesi'nde ise karpuz, patates, narenciye ve sebzelerde zarar meydana geldi" dedi. Zirai dondan etkilenen ürünlerin birçoğunun Türkiye'nin gururu olan ihraç ürünleri olduğunu söyleyen Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: "Don zararının ülkemizin gıda güvencesine sekte vurmaması ve fiyatları artırmamasını umut ediyoruz. Dondan etkilenen ürünlerin bir kısmında zararın boyutu yüzde 100'lere ulaşmış durumda. Kesin zarar oranları ise ancak hasar tespit çalışmalarının bitmesinin ardından netleşecek. Bazı bölgelerimizde kar yağışı ve zirai don riski devam ediyor. Bu bölgelerimizde sahada yaptığımız çalışmaların ardından elde edeceğimiz verileri de kamuoyu ile paylaşacağız." "ÇİFTÇİLERİN ZARARLARININ KARŞILANMASI İÇİN FON OLUŞTURULMALI" İklim değişikliğinin de etkisiyle doğal afetlerin sayısının yıldan yıla arttığını vurgulayan Bayraktar, "2014 yılında 500 olan doğal afet sayısı 2024 yılında bin 257'ye çıktı. Doğal afetlerin yalnızca sayısında değil, şiddetinde de artış gözlemliyoruz. Yaşadığımız don olayı 4 gün sürdü ve halen daha don riski devam eden yerler var. Sezona zaten borçla başlayan ve tek geçim kaynağı tarımsal üretim olan çiftçilerimiz, doğal afetler sebebiyle telafisi zor zararlarla karşı karşıya kaldı. Tarımsal üretimin devamlılığı ve kırsaldan göçün önlenmesi için don afetinden zarar gören tüm çiftçilerimizin zararlarının karşılanması amacıyla bir fon oluşturulmalı; çiftçilerimize nakit yardımı ve girdi desteği verilmelidir, bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifleri'ne olan tüm borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve yeni kredi imkânları açılmalıdır. Bu arada Bakanlığımızın çiftçi maliyetlerinin karşılanması konusunda bir çalışma başlattığını öğrenmiş bulunuyor ve bunu olumlu karşılıyoruz" açıklamasında bulundu. "ZİRAAT ODALARIMIZ SAHADA ÇİFTÇİMİZİN YANINDA" Zirai donun ardından hasar tespit çalışmalarına başlandığını ifade eden Bayraktar, şunları söyledi: "Ziraat odalarımız da her doğal afette olduğu gibi sahada bu çalışmalara katılarak çiftçilerimizin yanında yer alıyor. Yaşadığımız don afeti sıradan bir doğal afet değil. Yaşanan her doğal afette çiftçilerimizin gelirlerini ve emeklerini koruyan tarım sigortalarının kıymeti anlaşılmaktadır. Ne yazık ki çiftçilerimizin büyük bir kısmı sigortalı değildir. Sigorta kapsamına girmeyen çiftçilerimizin de zararları karşılanmalıdır. Tarım Sigortası (TARSİM) yaptıran çiftçilerimiz ise hem sigortaların kapsamı hem de hasar tespit aşamalarında bazı sorunlar yaşıyor. Çiftçilerimizin zararları konusunda hassas davranılmalı, üreticilerimizin zararları hakkaniyetli bir şekilde belirlenmelidir. Türk çiftçisi, ülke tarımının birçok yapısal sorununa rağmen toprağını terk etmeyerek direniyor, üstüne bir anda gelen ve ne kadar önlem alınsa da yetersiz kalınan doğal afetlerle uğraşıyor. Buna rağmen üretmeye devam ediyor. Bu yüzden üreticilerimizin emeğinin arkasında durmak hepimizin görevidir. Ülkemizde bir daha böyle bir doğal afetin yaşanmamasını ümit ediyor, tüm çiftçilerimize tekrardan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum."

İYİ Partili Türkoğlu don afetini TBMM'ye taşıdı Haber

İYİ Partili Türkoğlu don afetini TBMM'ye taşıdı

Edinilen bilgilere göre bazı ürünlerde zarar oranının %100’e, bazı ürünlerde  %80-90’lar seviyesinde olduğunun tespit edildiğini belirten Türkoğlu, sadece İznik genelinde toplam zarar miktarının yaklaşık 1 milyar TL düzeyinde olduğunun tahmin edildiğini vurgulayarak, Tarım ve Orman Bakanlığının cevaplandırmasını talep ederek, TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesiyle 10 ayrı soru sordu. Don afetinin, ürün kaybına ek olarak gübre, ilaç, budama ve bakım gibi ciddi girdi maliyetlerinin de altında ezildiğini vurgulayan Türkoğlu, devlet desteği olmaksızın bu yükün altından kalkmalarının imkânsız hale geldiğini vurgulayarak çiftiye yönelik acil destek çağrısında bulundu. İYİ PARTİ BURSA MİLLETVEKİLİ SELÇUK TÜRKOĞLU’NUN KONU İLE İLGİLİ OLARAK MECLİS’E VERDİĞİ SORU ÖNERGESİ ŞÖYLE: “Çiftçimizin ekonomik olarak zaten güçlükle ayakta durduğu bir dönemde, ülke genelinde olduğu gibi Bursa’da da etkili olan aşırı soğuk hava dalgası ve don felaketi, başta İznik, Osmangazi(özellikle Ovaakça), Nilüfer, Yıldırım, Gürsu, Kestel, İnegöl, Keles, Harmancık, Orhaneli, Büyükorhan olmak üzere 17 ilçenin pek çok mahallesinde tarımsal üretimi ağır biçimde etkilemiştir. Örneğin İznik’te özellikle 1. Derece etkilenen mahalleler arasında, İznik merkez, Karatekin, Kaynarca, Çiçekli, Dereköy, Hocaköy, Çamdibi, Dırazali, Sarıağıl, Yörükler ve Tacir Mahalleleri gelmiştir. 2. Derece etkilenen mahalleler arasında da Orhaniye, Ömerli, Elbeyli, İnikli, Çakırca, Boyalıca, Şerefiye, Çamoluk, Yenişerefiye, Çampınar, Mahmudiye ve Bayındır bulunmaktadır. Bu bölgelerde yetişen erik, şeftali, nektarin, kivi, kiraz, üzüm, elma, armut, zeytin, gibi ürünlere ait meyve ağaçları henüz çiçek açmadan büyük oranda yanmıştır. Ayrıca dağ mahallelerinde yaban mersininde ve cevizde de büyük oranda zarar meydana gelmiştir. İznik Ziraat Odası Başkanı Sayın Vedat Çakar’ın açıklamalarına göre, İznik’te toplam 225.000 dönüm arazi bulunmaktadır.  Bunun 140.000 dönümü zeytin ve meyve alanını, 20.000 dönümü merayı, 55.000 dönümünü de atıl araziden oluşmaktadır. Bu 140.000 dönüm ekim dikim arazisinin 120.000 dönümünde %50 ile %100 arası hasar meydana gelmiştir. Bazı ürünlerde zarar oranı %100’e ulaşmış, genel zararın ise %90 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Zarar gören alanlar drone ile havadan görüntülenmiş; toplam zarar miktarının yaklaşık 1 milyar TL düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu yıkıcı afetin ardından çiftçilerimiz, ürün kaybına ek olarak gübre, ilaç, budama ve bakım gibi ciddi girdi maliyetlerinin de altında ezilmekte; devlet desteği olmaksızın bu yükün altından kalkmaları imkânsız hale gelmektedir. Bu kapsamda; SORU 1- Ülkemiz geneli ile ilgili olarak ve özellikle de İznik ilçesi başta olmak üzere Bursa ve 17 ilçesinde yaşanan don felaketinin ardından, Bakanlığınız tarafından kesin hasar tespit çalışması yapılmış mıdır? Yapıldıysa, il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle olmak üzere hangi ürünlerde ne kadarlık bir zarar tespit edilmiştir? SORU 2- Ürün bazında özellikle erik, şeftali, nektarin, kiraz, elma, armut, üzüm, ceviz, kivi, zeytin, incir vs.  başta olmak üzere ne kadar alan etkilenmiş, bu ürünlerin ekonomik karşılığı ne kadardır? Tespitlere göre her bir ürün için kayıp miktarı ayrı ayrı ne kadar olmuştur? SORU 3- Hasar oranı %90’lara, bazı ürünlerde %100’e varan İznik gibi yerlerde, bölge çiftçisine yönelik herhangi bir destek paketi hazırlanmış mıdır? Hazırlandıysa ne zaman ilan edilecektir? SORU 4- Don nedeniyle ürün alamayacak üreticilerin tarım kredileri, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları ertelenecek midir? Ertelenecekse süre ve kapsam nedir? SORU 5- Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) üzerinden bu felaketten etkilenen çiftçilerin zararlarını karşılama yönünde herhangi bir çalışma başlatılmış mıdır? Başlatılmadıysa gerekçesi nedir SORU 6- 2025 yılı için bölgedeki çiftçilerin prim borçları, SGK yükümlülükleri ve elektrik-su gibi girdi kalemlerinde indirim ya da muafiyet sağlanması planlanmakta mıdır? SORU 7- İznik ilçesi başta olmak üzere, Bursa ve 17 ilçesinde üreticilerin talep ettiği gibi bölgelerin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi yönünde bir çalışma yürütülmekte midir? SORU 8- Yine İznik örneğinde olduğu gibi don olaylarından sıklıkla etkilenen Bursa ve ilçelerindeki tarım bölgelerinde, erken uyarı sistemleri ve meteorolojik risk yönetimi için yeni bir yatırım veya destek planlaması var mıdır SORU 9- Bakanlığınız tarafından, don ve kuraklık gibi afetlerde ortaya çıkan zararın minimize edilmesi için üreticilere yönelik eğitim, teknoloji desteği ve alternatif ürün yönlendirmeleri sağlanmakta mıdır SORU 10- Bu kadar büyük çaplı bir tarımsal felaketin ardından Bakanlığınız ve bağlı kuruluşlarınızın; bu gibi afetlerdeki kayıplarının, mümkün olduğunca en alt limitte kalmasına yönelik aldığı veya alacağı pratik tedbir ya da çözümler nelerdir?”

Bursa Büyükşehir'den dev adım! Haber

Bursa Büyükşehir'den dev adım!

Tarım Peyzaj AŞ bünyesindeki Damla Sulama Boru Üretim Tesisi, daha önceden atıl halde bulunan Ovaazatlı Ürün İşleme Tesisi'ndeki 8500 metrekare alan üzerine kuruldu. Tesiste 2 üretim hattında farklı özelliklerde yassı ve yuvarlak boru üretimi yapılabiliyor. Tesisin yıllık üretim kapasitesi yuvarlak boruda 17 bin 200 km, yassı boruda 43 bin km olarak belirlendi. Modern teknoloji ile donatılan ve çiftçilerin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için tasarlanan tesis, hammade olarak Bursa'daki büyük parklar, Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali ve Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraki şirketlerden toplanan plastik atıkları kullanıyor. Bunların yanı sıra çiftçilerin kullanım ömrü dolmuş borularını getirmesiyle Bursa'nın geri dönüştürülebilen atıkları çiftçiye nefes aldıracak bir destekleme olarak değerlendiriliyor. Büyükşehir Belediyesi, bu çalışmayla hem çiftçileri destekliyor hem de çevreci bir yaklaşımla geri dönüşümün yaygınlaştırılmasını ve farkındalık oluşmasını sağlıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, hem tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak, hem de su kaynaklarını korumak adına tesisin önem taşıdığını belirterek, Damla Sulama Boru Üretim Tesisi'nin hem doğaya hem de üreticiye nefes olacağını söyledi. Kazanamadığı için üretimden çekilen çiftçi sayısının giderek arttığını vurgulayan Bozbey, "Yüksek maliyetler bunda en büyük etken. Biz çiftçiler kazandığı için üretsin istiyoruz. Maliyetlerinin düşürülmesi noktasında sulama borusu gibi birçok desteği hayata geçiriyoruz. Çiftçilerin tohum, fide ve gübre ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Büyükşehir olarak tarımın ve çiftçilerin yanındayız" dedi. Türkiye'nin önemli kısmının yarı kurak iklime sahip olduğuna dikkati çeken Bozbey, şunları söyledi: "Yağış rejimi ve mevsimsel özellikler gibi bölgesel farklılıklardan dolayı sulanabilir özelliğe sahip alanlara teknik ve ekonomik şartlar kullanılarak sulanması gerekir. Vahşi sulama tekniklerinin yaygın kullanımı su kaynaklarını tehlikeye atmaktadır. Projemizin amacı destekle maliyetlerin düşürülmesinin yanında Bursa'daki vahşi sulama yapan çiftçileri modern sulama tekniklerini kullanarak verimli su kullanımına teşvik etmek. Ayrıca modern sulama teknikleri konusunda bilinçlendirmeyle doğru sulama tekniklerinin Bursa’da yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz." Bozbey, yüzde 100 geri dönüşüm hammaddesiyle üretilen 3 bin 418 adet 8 milyon 545 bin metre yassı boru ve 10 bin 825 adet 4 milyon 330 bin metre yuvarlak boruyu, Ramazan Bayramı'ndan sonra üreticilere dağıtmaya başlayacaklarını belirerek, üreticiye yönelik desteklerinin süreceğini, tarımı ve gıda güvenliğini önemsediklerini kaydetti. Tarım Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Sedat Akar ise amaçlarının Bursa çiftçisinin önündeki engelleri kaldırarak, hafifleterek üretim yapmasını sağlamak olduğunu söyledi. Birçok ile örnek olacak sulama borusu ve organik sıvı gübre üretimiyle ülke tarımında fark yaşatmaya çalıştıklarını dile getiren Akar, "Başkanımız Mustafa Bozbey, Tarım A.Ş'ye büyük önem veriyor. Özellikle çiftçilerin yanında olacak, maliyetlerini düşürecek, üretimin önünü açacak çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Kırsalda üretici kazanırsa herkes faydalanır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çiftçilere müjde Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çiftçilere müjde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda çiftçilerle iftar yaptı. Programda konuşan Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanından 81 ilden gelen kıymetli üreticilerimiz, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Bu mübarek akşamda Milletin Evinde sizleri ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti dile getirerek sözlerime başlamak istiyorum. Soframızı şereflendirdiğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Artık 19. gününü geride bıraktığımız Peygamber Efendimizin cehennem azabından kurtuluş olarak müjdelediği son 10 gününe eriştiğimiz Ramazan-ı Şerifinizin mübarek olmasını diliyorum. Önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz Kadir Gecenizi inşallah 30 Mart'ta vasıl olacağımız Ramazan bayramınızı da şimdiden tebrik ediyorum. Bu mübarek ayda tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin, edilen duaların milletimizin yanı sıra Gazzeli, Suriyeli ve Yemenli mazlumlar başta olmak üzere tüm Müslümanların birliğine, beraberliğine, zulümden kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum" ifadelerini kullandı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve ekibine program için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan sizlerin şahsında vatan topraklarının her karışını alın teriyle işleyen tüm çiftçi kardeşlerime sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Ülkemizin kalkınmasındaki ana aktörlerden olan sizlerden Allah razı olsun diyor, Rabbim milletimize yokluğunuzu hissettirmesin diyorum. Burada öncelikle şu noktayı ifade etmek isterim. Çiftçi kardeşlerimize sadece ülkemiz tarımına katkılarından ötürü değil, en sancılı dönemlerde demokrasimize verdikleri destek için de minnettarız. 15 Temmuz darbe girişiminde milli iradeyi ve ülkemizi korumak için en ön safta yer almanızı unutamayız. Darbecileri engellemek için mahsulünü ateşe verecek kadar vatanlarına sevdalı çiftçilerimizin fedakarlığını hiçbir zaman unutmayacağız" dedi. "O karanlık gecede darbecilere meydanları dar eden tüm kahramanlara ülkem ve milletim adına bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum" diyen Erdoğan, "15 Temmuz gibi nice badirelerin üstesinden sizlerle birlikte geldik. Sadece demokraside değil, tarımda, hayvancılıkta, ihracatta ülkemizi takdirle takip edilen seviyeye birlikte getirdik. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da yine sizlerle omuz omuza inşa edeceğiz. Göreve geldiğimiz günden itibaren tüm vatandaşlarımızın saadeti, refahı, kardeşliği için geceli gündüzlü koşturuyoruz. Önümüze çıkan engellere takılmadan, şahsımızı ve hükümetimizi hedef alan saldırılara teslim olmadan, Türkiye'nin iyiliğini istemeyen alçakların sabotajlarına prim vermeden, 85 milyonun huzuru ve esenliği için gayret gösteriyoruz" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem tarıma hem de yaz kış demeden üretim yapan çiftçilere hak ettiği değeri vermenin çabasında olduklarını belirterek, "Gayretlerimizin, emeklerimizin olumlu neticelerini hamdolsun çok geniş bir yelpazede bizzat görmeye başladık. Bitkisel üretimden hayvancılığa, balıkçılıktan kırsal kalkınma yatırımlarına tarımın her alanında ülkemizin gerçek potansiyeli ortaya çıkıyor. Burada elbette uzun uzadıya anlatacak değilim. Sektörün içinde olanlar zaten neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Sizlerle ve ekranları başında bizleri izleyen kardeşlerimle sadece birkaç önemli rakamı paylaşmak arzusundayım. Özellikle ellerine geçirdikleri her fırsatı Türk tarımını ve onun arkasındaki milyonlarca kahramanı kötülemek için kullananların burayı çok dikkatli dinlemesini tavsiye ediyorum. Yine burada birilerinin 'Türkiye'de tarım bitti' dediği rakamları söylüyorum" değerlendirmesini yaptı. Verimli ve kaliteli üretimin artması için son 22 yılda reel rakamlarla 2 trilyon 70 milyar lira tarım desteği verdiklerini, 2025 yılında şu ana kadar 24 milyar lira ödeme yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıl sonunda bu rakamın 135 milyar lirayı bulacağını dile getirdi. Türkiye’de 206 çeşit tarım mahsulü üretildiğini kaydeden Erdoğan, "Bunların birçoğunda hamdolsun kendimize yeter durumdayız. Sebze ve meyve üretiminde dünyada dördüncüyüz. Bitkisel üretimde on birinciyiz. 21 üründe dünyada ilk üçteyiz. Çiğ süt üretiminde dünyada dokuzuncu, Avrupa'da 3. sıradayız. Sığır eti üretiminde dünyada yedinci, Avrupa'da birinci konumdayız. Tavuk eti üretiminde dünyada dokuzuncu, Avrupa'da ise ikinciyiz. Yumurta üretiminde dünyada onuncu, Avrupa'da ikinci, bal üretiminde dünyada ikinci, Avrupa'da ilk sırada bulunuyoruz. Su ürünleri yetiştiriciliğinde dünyada on altıncı, Avrupa'da 2. sıradayız" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretimdeki bütün bu başarılarla birlikte tarım orman sektörünün geçen yıl Türkiye ortalamasının da üzerinde büyüme gerçekleştirdiğini, 2002 yılında 25 milyar dolar olan tarımsal hasılayı üç katına çıkartarak 2024 yılında 74 milyar dolara yükselttiklerini aktardı. "'Tarım bitti' iftirası atılan Türkiye, bugün tarımsal hasılada Avrupa'da lider dünyada ise 8. sıradadır" diyen Erdoğan, "Aynı dönemde ihracatımızı 3,8 milyar dolardan aldık, geçen sene 32,6 milyar dolara ulaştırdık. Yani 2002'de ülke olarak neredeyse bir yılda yaptığımız ihracatı bugün sadece tarımda gerçekleştiriyoruz. Tarımda son 22 yılda 110 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdik. 186 ülkeye 2 bin 250 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyoruz. İhracatta 13 üründe dünyada ilk 3 ülke arasındayız.İlk Üç Ülke Arasındayız 186 ülkeye 2 bin 250 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyoruz. İhracatta 13 üründe dünyada ilk 3 ülke arasındayız. Tohumculukta 104 ülkeye tohum ihracatı gerçekleştiriyoruz. Bu listeyi daha da uzatmamız mümkündür. İdrakleri kapanmamış olanlar için bu rakamlar ziyadesiyle kafidir. Onlar bir yalan bulup, değilse uydurup, hükümetimizi ve tarım sektörünü karalamaya devam ederler. Güneş balçıkla sıvanmaz. Yalan ne kadar büyük olursa olsun, hakikat güneşini kapatamaz. Muhalefetin çarpıtmalardan medet umarak perdelemeye çalıştığı tarım sektörümüzün gerçekleri bunlardır. Bütün bu başarıda emeği olan, alın teri döken siz çiftçi kardeşlerimi bugün bir kez daha yürekten tebrik ediyorum" diye konuştu. Amaçlarının, vatandaşın kaliteli, sağlıklı ürüne ulaşması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanımızın ücretini ödediği üründe hile, burada aldatmaca olmamasıdır. Bakanlığımız, sizlerin alın terinizde ürettiğiniz ürünleri vatandaşlara sahtecilikle, taklitle sunanlara karşı bir denetim seferberliği başlattı. Denetimler sonucunda taklit, tağşiş yapılan sağlıksız ürünler artık anlık olarak yayınlanıyor. Sağlıklı ve güvenilir gıda denetimleri yanında fahiş fiyatla mücadelemizde hız kesmeden sürüyor. Açgözlüler, özellikle mübarek Ramazan ayını fırsata çevirmek için eskiden beri malumunuz her yola başvurmaktadır" diye konuştu. Ramazan öncesinde fırsatçılara meydanın boş olmadığını göstermek adına bir dizi tedbir aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devlet olarak adeta dört koldan çok yoğun bir mücadele içine girdik. Ticaret Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve Rekabet Kurulumuz fahiş fiyat artışı yapanlarla ilgili incelemeler başlattı. Ayrıca ürün arzını dönük önlemleri aldık. Bu mübarek günlerde temel gıda ürünlerinde arz sıkıntısı yaşanmadı. Hatta birçok işletmemiz indirim kampanyalarıyla hem enflasyonla mücadeleye destek verdiler, hem de Ramazan ayında vatandaşımızın daha uygun maliyetle ürünlere ulaşmasına destek oldular. İnşallah Ramazan ayından sonra da bu mücadelemiz sürecek. Vatandaşın helal lokmasına göz dikenlerin heveslerini, Allah'ın izniyle kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz" dedi. 85 milyon vatandaşın, 62 milyon turistin gıda ihtiyacı sorunsuz karşılanıyorsa bunda en büyük emeğin çiftçilerde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarımda plansız üretimden kaynaklı sorunların giderilmesi için devrim niteliğindeki düzenlemeyi geçen yıl uygulamaya koyduk. Sektörün yıllardır beklediği tarımsal üretim planlamasına başladık. Artık hangi ürünün nerede ne kadar ekileceğini planlıyoruz. Düzenleme ile bu ürün para yetmedi, elde kaldı gibi şikayetlerinde inşallah önüne geçeceğiz. Üretim planlamasıyla uyumlu olarak yeni destekleme modelimizi de kamuoyumuzla paylaştık. Artık çiftçilerimiz hangi ürüne ne kadar destek alacağını önceden biliyor ve ürün ekim planını buna göre yapıyor. Hayvancılıkta da planlama bölgeleri oluşturuldu. Buralarda üretim yapacaklara ilave teşvik ve desteklerimizi açıkladık. Üretim planlamasının olumlu sonuçlarını önümüzdeki 3 yıl içinde daha net göreceğiz. Diğer yandan tarım yapılan tüm alanları kayıt altına alarak destekten faydalanan çiftçi sayımızı arttırıyoruz." Bütün tarım politikalarının merkezine üretimin en temel faktörü suyu aldıklarını bildiren Erdoğan, "Son 22 yılda tam 3 trilyon 350 milyar lira maliyetli 11 bine yakın su ve sulama tesisini hizmete almıştık. Bu yıl içinde de 132 milyar lira yatırımla 321 tesisi daha sizlerin hizmetine sunacağız. Şurası bir gerçek ki sadece devletimizin yatırımları ve sizlerin emeğiyle üretimde istenen sonuçların alınması mümkün değil. Her geçen yıl iklim değişikliğinin sebep olduğu sıkıntılara daha fazla maruz kalıyoruz. Maalesef bu yılda benzer bir durumla karşılaştık. Bu tür durumlar için tarım sigortasının ehemmiyetini tekrar hatırlatıyor. Sigorta yaptırmayan çiftçi kardeşlerimizi sigorta yapmaya davet ediyorum. Prim ödemelerinin 3'te 2'sine kadarını devlet olarak karşıladığımız TARSİM'in kapsamını her geçen yıl genişletiyor. Yeniliklerle çiftçimizin ürünlerini koruma altına almasına destek sağlıyoruz. Kırsalda hayat standardını yükseltilmesi, kadın ve genç nüfusun üretime teşvik edilmesine yönelik çalışmalarımız sürüyor. Uyguladığımız kırsal kalkınma programlarında yüzde 50 ile yüzde 100 arası hibe desteklerimiz bulunuyor" diye konuştu. Çiftçilerle müjdeleri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2025 yılında bütçeden ve uluslararası kurum kuruluşlardan kredi ve eş finansman desteğiyle 18,5 milyar liralık kırsal kalkınma desteği vereceğiz. Böylece kırsala yaklaşık 25 milyarlık yatırım ve 10 bin kişiye istihdam sağlamış olacağız. Ayrıca uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan yeni kaynakları taşkın koruma projelerinde kuraklık önleme sistemlerine, kırsal kalkınmadan ormancılığa kadar sektörümüzün gelişimi için kullanmayı sürdürüyoruz. Bu seneden itibaren 5 yıl boyunca tarımın çeşitli alanlarında kullanılmak üzere 1 milyar dolar yani 37 milyar lira yeni kaynağı çiftçilerimize hibe olarak vereceğiz" ifadelerini kullandı. Bu rakamın 250 milyon dolarının sadece deprem bölgesine tahsis edildiğini de paylaşan Erdoğan, "Şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle davetimize icabet ederek iftar soframızı şereflendiren siz çiftçilerimize teşekkür ediyor. Her birinizi milletin evinde misafir etmekten duyduğum memnuniyeti tekraren ifade ediyorum" şeklinde konuştu.

Orhan Sarıbal: iktidar bildiğimiz gibi: Sanayiye serbest, çiftçiye yasak Haber

Orhan Sarıbal: iktidar bildiğimiz gibi: Sanayiye serbest, çiftçiye yasak

Yaşanan kuraklık nedeniyle gölden tarımsal sulama yapılması yasaklanırken, sanayi tesislerinin su kullanımına yönelik herhangi bir kısıtlama getirilmemesi tartışma yarattı. Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıyan CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a yazılı soru önergesi verdi. Milletvekili Sarıbal, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a “İznik Gölü’nden kaç sanayi tesisinin su temin ettiğini, 5 yıllık kullanılan su miktarı verilerini, tarımsal sulama yasaklanırken, sanayi tesislerine su tahsis edilmesinin gerekçesini, sanayi tesislerinin İznik Gölü’ne bıraktığı atık suların denetlenip denetlenmediğini, kirlilik oranlarını, sanayi tesislerinin su kullanımına kısıtlama getirilip getirilmeyeceğini sordu. Devlet Su İşleri 1. Bölge Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Kurak Şartlarda Sulama Yöntemi Faaliyetleri” raporuna göre, Marmara Bölgesi’nde yaşanan su krizinin belgelendiğini kaydeden Sarıbal, 2024 yılı Ocak ayına göre yağışlarda %42 azalma görüldüğünü, son 23 yılın en kurak Haziran ayının yaşandığını söyledi. Küresel ısınma ve yetersiz yağışların etkisiyle İznik Gölü'nü besleyen kaynakların giderek azaldığına dikkati çeken Sarıbal, “Rapora göre 2022’de %16, 2023’te %40 ve 2024’te %30 oranında su kaybı yaşanmaktadır. Buharlaşma nedeniyle İznik Gölü’ne giren toplam su miktarı yetersiz kalmakta ve su açığı yıllık 65 milyon metreküpe ulaştı. Gölün minimum işletme kotu 83,30 metre olmasına rağmen, 28 Şubat 2025 itibarıyla su seviyesi 82,80 metreye kadar düştü. Bu durum, gölden su çeken pompaların işlevsiz hale gelmesine ve 16 bin 28 hektarlık tarım arazisine sulama suyu verilememesine neden oldu. Bu veriler ışığında, İznik Gölü’nden su alan tüm pompaj sulamaları iptal edildi. Keramet, Gölyaka-Balarım-Orhangazi II, İznik ve Boyalıca pompaj sulamaları askıya alındı. İznik Gölü’nden su tahsisi durduruldu. Göl seviyesi 83,30 metreye ulaşmadıkça tarımsal sulama yapılmayacak. İznik Gölü ile birlikte Çakırlı Göleti ve Çavuşköy Göleti'nde de su kısıtlamasına gidildi. 2025 sulama sezonunda: Tarım arazilerinde %50 oranında kuru tarım uygulanacağı ifade edildi. Sulama alanı dışındaki bölgelere su verilmeyeceği belirtildi. Buna rağmen, İznik Gölü çevresinde faaliyet gösteren sanayi tesislerinin su kullanımıyla ilgili herhangi bir kısıtlama getirilmedi” ifadelerini kullandı. İznik Gölü Koruma Bölgesi’nin yıllar içinde sanayi bölgesi olduğunu, onlarca tesisin ya gölden su çektiğini ya da gölü besleyen su kaynaklarını sömürdüğünü dile getiren Sarıbal, “AKP iktidarı tarafından özel yasalarla korunan Heltaş ve diğer fabrikalar gölden su çekmeye devam ederken, gözden çıkarılan yine çiftçi oldu. Çiftçi tarım yapmasın, toprağını ekmesin, yağmur duasına çıksın, fabrikalar, İznik’in suyunu sömürsün. Çiftçinin tarlasını sulamasına izin vermezken sanayi tesislerine gölden su çekme ayrıcalığı tanımak çifte standarttır. Tarımı bitirmeye, üretimi durdurmaya, çiftçiyi toprağından koparmaya çalışan, ülkenin tüm kaynaklarını sermayeye peşkeş çeken bu anlayışı reddediyoruz” diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.