SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Söz Bursa - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Evliliğin zorlaştırılmasını asla doğru bulmuyoruz" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Evliliğin zorlaştırılmasını asla doğru bulmuyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vakıflar Haftası nedeniyle Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "101 Yıla Özel 101 Vakıf Eser Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Programın hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, "Sizlerle birlikte ülkemizin ve kültür coğrafyamızın dört bir yanında vakıf mirasımızı tüm ihtişamıyla yaşatan, kendilerini hayra vakfeden tüm vakıf insanlarının, hayırseverlerimizin Vakıf Haftası’nı tebrik ediyorum. Vakıflar Haftamızın bu yılki teması ’Vakıf ve aile’ olarak belirlendi. Bu tema ekseninde hafta boyunca yapılacak etkinliklerin vakıf camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli haftanın medeniyetimizin iki taşıyıcı sütunu olan vakıf ve aile ekseninde idrak edilmesini fevkalade isabetli bulduğumu burada öncelikle söylemek isterim. Her fırsatta vurguladığımız gibi millet olarak gerçekten göz kamaştıran bir vakıf geleneğine sahibiz. Hiç şüphesiz bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyoruz. Böyle nadide bir mirası tevarüs etmekten açıkçası iftihar ediyoruz" dedi. Köklü vakıf geleneğinin korunması, zenginleştirilmesi ve geleceğe aktarılması görevini 101 yıldır Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tarihimiz, hafızamız, kimliğimiz ve istikbalimiz açısından çok ağır bir sorumluluğu ifade eden Genel Müdürlüğümüzün 101. kuruluş yılını tebrik ediyorum. Büyük bir vazife şuuruyla ecdat yadigarı eserlerimize sahip çıkan Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün tüm çalışanlarına selamlarımı, sevgilerimi iletiyor, her birine görevlerinde Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Bu anlamlı yıl dönümünü açılışını yaptığımız eserlerle çok daha anlamlı hale getiriyoruz. Türkiye’de ve yurt dışında son bir yıl içinde restorasyonu tamamlanan 101 vakıf eserimizin toplu açılışını bugün gerçekleştiriyoruz. Tokat’taki Gök Medresemizin, Gaziantep’teki Kurtuluş Camiimizin, Lefkoşa’daki Selimiye Camiimizin ve Arnavutluk’taki İşkodra Camiimizin açılış törenlerini birazdan inşallah canlı bağlantılarla hep birlikte icra edeceğiz" açıklamasını yaptı. "Bu güzide eserlerin ihyasında katkısı olan tüm kurumlarımıza, yüklenici firmalarımıza, işçisinden mimar ve mühendisine her bir kardeşime kalpten teşekkürlerimi iletiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Titiz bir restorasyon sürecinin ardından hizmete alınan bu eserler ülkemiz, milletimiz ve gönül coğrafyamızdaki dostlarımız için hayırlı uğurlu olsun. Rabbim bizlere ecdat yadigarı eserlere sahip çıkmayı, onları gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim etmeyi nasip eylesin. İstisnasız her biri yüksek bir estetik anlayışının ürünü olan bu yapıların mimarlarını, banilerini, hamilerini, taş üstüne taş koyan tüm büyüklerimizi burada rahmetle, minnetle yad ediyorum. Şu hususu altını çizerek ifade etmek istiyorum; kimliğimizle, kültürümüzle, milli ve manevi değerlerimizle asırlardır nakış nakış işlediğimiz medeniyet kumaşı başka hiçbir millete nasip olmayacak derecede güzeldir, derindir, seçkindir. Bu kumaşın gergefi Balkanlardan Türkistan’a, Afrika’dan Güney Asya’ya, Anadolu’dan Hicaz’a medeniyet coğrafyamızın her bir karışını ihata eder. Camilerimiz, medreselerimiz, imaretlerimiz, darüşşifalarımız, hanlarımız, kervansaraylarımız, su kemerlerimiz ve daha nice eser ecdadın tarihe düştüğü eşsiz bir not hükmündedir. Saray Bosna’daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi’ni Bağdat’taki Nizamiye Medresesi’nden, Beyrut’taki Hamidiye Çeşmesi’ni Macaristan’ın Peç şehrindeki İdris Baba Çeşmesi’nden, Bosna’daki Mostar Köprüsü’nü Cezayir’deki Babür Kantara Köprüsü’nden, Prizren’deki Sinanpaşa Camii’ni Selimiye Camii’nden, Süleymaniye Camii’nden ayrı düşünemeyiz" dedi. Bu yapıların tamamının müşterek bir ruh ışıltısının, yüksek bir kültür ve mimari tasavvurun yansımaları olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum. Biz tüm vasıflarımızla aynı zamanda bir vakıf medeniyetiyiz. ’Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir’ ayeti kerimesini kendimize rehber edinerek iyilikte, güzellikte, hayır işlerinde yepyeni ufuklar açmış bir milletiz. Yaşantımıza yön veren temel düsturu ise şu hadisi şerifleriyle Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam tayin ve takdir etmiştir. Önderimiz, sultanımız, hayatımızın her aşamasına örnek yaşantısıyla istikamet çizen Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: ’İnsan ölünce şu üç şey dışında amellerinin sevabı kesilir. Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, arkasından dua edilen hayırlı evlat.’ Evet, vakıf bizim için sadaka-i cariyedir. Allah’ın rızasını kazanmak, ebedi saadete ram olmak, topluma ve insanlığa faydalı işler yapmak için taşıdığımız altın bir anahtardır. Dayanışma ruhumuzun, yardımlaşma bilincimizin, birlik ve beraberlik şuurumuzun toplumsal hayattaki en parlak sembolüdür. Göç yolundaki kuşların bile ihmal edilmediği kuşatıcı bir iyilik düşüncesinin dikkatle, rikkatle hayata tatbik edilmesidir. Hülasa vakıf medeniyet mefkuremizin, hayata ve ahirete bakışımızın bu dünyadaki izdüşümüdür. Şu inceliğe özellikle dikkatlerinizi çekmek arzusundayım. Kışın abdest alanlara sıcak su temin eden, sıcak günlerde sokak sokak gezip sebillere kar koyan, nehir kenarlarına söğüt diken, güvercinhane yaptıran, leylekleri koruyan vakıflar, taşıdığımız o zarif ruhun, merhametin, sevginin, şefkatin, diğerkamlık bilincinin birer nişanesidir. Merhum Evliya Çelebi 17. asırda Osmanlı’daki vakıf zenginliğini ’Ben 50 yılda 18 padişahlık ve krallığa seyahat ettim. Hiçbir yerde bu kadar hayrat görmedim’ sözleriyle ifade etmiştir" dedi. Bu müstesna kültürün bugün de güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağlık, sosyal hizmetler, sosyal yardım, eğitim, araştırma, kültür, sanat, spor, kalkınma, hukuk, insan hakları ve çevre gibi alanlarda 70 bine yakın vakıf halihazırda faaliyet gösteriyor. Böylesine köklü ve güçlü bir mirası devralan Vakıflar Genel Müdürlüğümüz de yurt içinde ve yurt dışındaki çalışmalarını büyük bir dikkatle 101 yıldır Allah’a hamdolsun başarıyla sürdürüyor. Vakfedenlerin iradesi doğrultusunda günümüz şartlarına uygun olarak vakıflarımızı yaşatıyor, güçlendiriyor, kültür mirasımızın gelecek kuşaklara ulaştırılması için canla başla gayret sarf ediyor. Namazgahlardan sıbyan mekteplerine, tabhanelerden kuşevlerine her türlü vakıf eserine gözü gibi bakıyor, onarıyor, ihya ediyor. Son 2 yılda Bitlis Hazo Han Süleymaniye Külliyesi Darüşşifası, Tokat Gök Medrese ve Muş Merkez Murat Paşa Camii’nin de yer aldığı 166 vakıf kültür varlığı restore edildi" değerlendirmesini yaptı. Asrın felaketinde hasar gören tam 377 eserin onarım süreçlerinin hiç zaman kaybetmeden başlatıldığını aktaran Erdoğan, "Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Arnavutluk ve Kuzey Kıbrıs’ta toplam 20 yapının restorasyonu tamamlandı. Ecdat yadigarı topraklarda tam 40 çalışma başarıyla nihayete erdirildi, yakın zamanda bitirilmesi öngörülen 3 çalışma ise devam ediyor. Bakınız şu rakamları sizlerle özellikle paylaşmak isterim. 2002 yılında sadece 46 eser restore edilmişken, son 23 yılda ihya edilen vakıf kültür varlıklarının sayısı 5 bin 927’ye ulaşmıştır. Bu çalışmalarda tam 12,3 milyar lira büyüklüğünde kaynak kullanılmıştır. Bizden önce yapılan konuşmalarda detaylı bir şekilde anlatıldı. Eğitim desteklerinden muhtaç aylıklarına, imaret faaliyetlerinden gönüllülük çalışmalarına, Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesindeki hayır hizmetlerini kesintisiz sürdürüyor" dedi. Vakıf kültürünü ayakta tutan kurum ve kuruluşlara, iyilik, yardım ve dayanışmada sınır tanımayan vakıflara, ömürlerini hayır, hasenata adamış hayırseverlerin tamamına şükranlarını sunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yine bu vesileyle yılın vakfı ödülünü tevcih edeceğimiz Mehir Vakfımızın her bir mensubunu özverili çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum. Deprem bölgesindeki gençlerimizin yuva kurmalarına vesile olan Mehir Vakfı, 81 ilimizde dünyaevine giren 20 bini aşkın çiftimize düğün ve çeyiz desteği verdi. Yakın zamanda bu çalışmalarını tam 19 aydır İsrail’in vahşi saldırıları karşısında destansı bir direniş sergileyen Gazze’ye doğru genişleteceğinin müjdesini aldığım Mehir Vakfımızdan Allah razı olsun diyorum" diye konuştu. 2025 Aile Yılı kapsamında seçimlerde söz verdikleri Aile ve Gençlik Fonu’yla yuva kuracak gençle yönelik destekleri artırdıklarını hatırlatan Erdoğan, "Ayrıca doğum yardımı ödeme rakamlarında ciddi oranda artışa gittik. Dijital mecraların etkisiyle toplumda günden güne yayılan yanlış algı ve alışkanlıklarla mücadele içindeyiz. İster töre, ister gelenek, ister güncel akım bahanesiyle olsun evliliğin zorlaştırılmasını asla doğru bulmuyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde evliliğin kolaylaştırılması, teşvik edilmesi, önündeki engellerin kaldırılması lazım. Bu konuya önem ve öncelik vermemiz gerekiyor. Vakıflarımızı ve hayırseverlerimizi gençlerin yuva kurmasına daha fazla destek olmaya çağırıyorum. Şu hakikate her vesileyle şahit oluyoruz. ’Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olandır.’ Bu emre teslim olmuş nice kuruluşumuz, nice derneğimiz, nice vatandaşımız çoğu zaman reklam yapmadan birbirinden kıymetli hizmetlere imza atıyor. ’Sağ elin verdiğini sol ele duyurmama’ şuuruyla hareket eden nice hayırseverimiz, Hakk’ın verdiğini halk için harcamaya devam ediyor. Yetimin başını okşayan, garibin elinden tutan, mazlumlara kucak açan, bir mahzun gönüle dokunmak, bir yaraya merhem olmak, bir ihtiyaç sahibine yardım etmek için karşılığını sadece Allah’tan umarak çalışan, çabalayan tüm kardeşlerimizle iftihar ediyoruz. Etrafımızda yaşanan bütün zulümlere, kötülüklere, insanı insanlığından utandıran vahşet görüntülerine rağmen dünya hala ayaktaysa, bunun sebebi işte bu güzel insanlar ve kuruluşlardır. 23 yıldır olduğu gibi bundan sonra da tüm imkanlarımızla vakıflarımızın, derneklerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın yanında olmaya devam edeceğimizi burada özellikle ifade ediyorum" dedi. Restorasyonu tamamlanan 101 vakıf eserinin hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, "Bu salonu teşrif eden vakıf insanlarımızdan başlayarak vakıf kültürümüzü yaşatan iyilik ve hayır faaliyetlerini fedakarca sürdüren tüm kardeşlerimizin Vakıf Haftası’nı canı gönülden tebrik ediyorum" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Fatma Betül Sayan Kaya ve Hayati Yazıcı da katıldı.

Erdoğan: ''Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle ülkemizi farklı bir lige yükselttik" Haber

Erdoğan: ''Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle ülkemizi farklı bir lige yükselttik"

Daha doğrusu gözlerine bant çekmişler. Gerçekleri bal gibi bildikleri halde maalesef bunu dillendirmeye cesaret edemiyorlar. Kafasını kuma gömerek görünmez olduğunu zannedenlere bir an önce kaçtıkları hakikatle yüzleşmelerini tavsiye ediyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2024 yılı yenilenebilir enerji yatırımları toplu açılış töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın düzenlenmesine katkı sunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na, Bakan Alparslan Bayraktar’a ve tüm ekibine teşekkür etti. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleştirilen Doğal Kaynaklar Zirvesi’ne de değinen Erdoğan, zirvede enerji dönüşümünden madenciliğe, arz güvenliğinden kritik minerallere kadar birçok önemli başlıkta Türkiye’nin potansiyelini yeniden değerlendirme fırsatı bulduklarını vurguladı. Enerji yatırımlarında Türkiye’nin kararlı adımlar attığını kaydeden Erdoğan, "Ülkemizin enerji alanında farklı bir ivme yakaladığı herkes tarafından ifade ediliyor. Türkiye olarak enerjide adeta kendimizle yarış halindeyiz. Bugün de son yıllarda atılım yaptığımız yenilenebilir enerji alanında hizmete alınan projelerin toplu açılış merasimini gerçekleştiriyoruz. Törenimizin ve bugün resmen hizmete sunduğumuz yatırımların ülkemiz, milletimiz ve enerji sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli yatırımları ülkemize kazandıran firmalarımızı, kurumlarımızı ve bakanlığımızı canı gönülden tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı. Enerjinin ve özellikle enerji arz güvenliğinin günümüz dünyasında tüm ülkelerin en öncelikli konularından biri haline geldiğine işaret eden Erdoğan, "Dünyamız büyüyor, ekonomiler gelişiyor. Buna bağlı olarak enerji talebi de hızla artıyor. Bilhassa gelişmekte olan ekonomiler hem geçmişi telafi etmek hem de belli bir kalkınma düzeyine ulaşabilmek için dünya ortalamasının da üzerinde büyüme oranları kaydediyor" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada hızla artan enerji ihtiyacının tabiatta ciddi etkiler oluşturduğunu belirterek, "Enerji ihtiyacının her gün arttığı bir tabloda zaten küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıya olan doğal çevreye yeni riskler eklenmektedir. Şu ikilemle giderek daha fazla muhatap oluyoruz. Bir taraftan hayatımızı devam ettirmek için daha fazla enerji kullanırken, diğer taraftan hayatımızı sürdürdüğümüz çevreyi tahrip ediyoruz" dedi. Küresel büyüme ve teknolojik gelişmelerle birlikte enerji ihtiyacının katlanarak arttığını söyleyen Erdoğan, enerji tüketimine paralel olarak artan sera gazı salınımlarının çevreye zarar verdiğini vurguladı. Erdoğan, "Tabii bir de buna küresel riskleri ve yaşam alanlarına yönelik tehlikeleri ilave ettiğimizde nasıl karmaşık bir sorunla yüzleştiğimiz daha net görülecektir. Uluslararası kuruluşların tamamı, ekonomik büyüme ve teknoloji ile birlikte enerji ihtiyacımızın da katlanarak artacağını söylüyor. Enerji kullanımına paralel olarak enerji sarfiyatından doğan sera gazlarının dünyamıza verdiği zarar da istikrarlı bir şekilde büyüyor" ifadelerini kullandı. Enerji kaynaklarına erişim konusunda rekabetin her geçen gün arttığını kaydeden Erdoğan, "Bu temel gerçeklerin bize anlattığı şudur değerli kardeşlerim; enerji talebimiz hızla yükselirken hidrokarbon başta olmak üzere temel enerji kaynaklarımız erimekte, yine aynı süreçte dünyamız kirlenmektedir. Ekonomik bakımdan gelişmiş devletler dahil dünyadaki tüm ülkeler enerji politikalarını bu tabloya göre planlamakta, adımlarını buna göre atmaktadır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji meselesinin yalnızca bir ekonomi ya da mühendislik alanı olmaktan çıktığını vurgulayarak, "Enerji kaynaklarına erişimle ilgili rekabet kızışırken enerji arz güvenliğini garanti etmeye yönelik çabalar yoğunlaşıyor. Fosil yakıtlar noktasında avantajlı konumda olan ülkeler bile rezervlerinin çok uzak olmayan bir tarihte biteceğini bilerek hareket ediyor. Mevcut durumda hepimiz şunu çok net görebiliyoruz. Arz güvenliği, enerji diplomasisi, kaynak çeşitliliği, sadece teknik meseleler değil, doğrudan milli güvenliğe dair konular olarak görülmeye başlanmıştır. Enerji arz güvenliğinin sağlanması hemen her devlet için bir beka meselesi haline dönüşmüştür" açıklamasını yaptı. Avrupa’nın bazı bölgelerinde yakın zamanda yaşanan enerji kesintilerinin enerjinin hayatımızdaki vazgeçilmez yerini bir kez daha gözler önüne serdiğini hatırlatan Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde Avrupa'nın kimi yerlerinde yaşanan kesintiler enerjinin hayatımızda tekabül ettiği vazgeçilmez yeri bir kez daha göstermiştir. Gelecekte enerji kaynakları üzerindeki rekabet daha da sertleşecek, daha yıkıcı bir hal alacaktır. Son yıllarda patlak veren krizlerin hepsinde enerji belirleyici role sahiptir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar pek çok bölgede tırmanan gerilimlerin enerji rekabetinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini belirterek, "Bir damla petrolü oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören zihniyet hiç değişmedi, hiçbir zaman değişmeyecek. Bunlar kendi rahatları, kendi güvenlikleri, kendi gelecekleri için mazlumların kanlarından beslenmeye unutmayın devam edecektir. Burada şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Biz enerji meselesini bir rekabet unsuru olarak değil, çıkarların uzlaşacağı, herkesin fayda sağlayacağı bir işbirliği vesilesi olarak görüyoruz. Hep söylediğim gibi sömürmeye değil, beraberce kazanmaya talibiz. Hangi coğrafyada enerji hamlemiz varsa özünde işte böyle bir hassasiyet vardır. İnşallah bu hakkaniyetli ve adaletli tavrımızı her ne pahasına olursa olsun her şart altında muhafaza edeceğiz" değerlendirmesin yaptı. "Ülkemizi başarıdan başarıya koşturduğumuz alanların en başında enerji sektörü geliyor" diyen Erdoğan, "Nükleer enerjiden hidroelektriğe, rüzgardan jeotermale, güneş enerjisinden petrol ve doğalgaza kadar her alanda ciddi yatırımlar yaptık. Karadeniz ve Gabar'daki keşiflerimizle talihimizi değiştirdik. Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle ülkemizi farklı bir lige yükselttik. Ayrıca Türkiye'yi enerji koridorlarının kesiştiği bir merkeze dönüştürdük. Son 23 yılda nereden nereye geldiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. İster muvafık ister muhalif olsun elini vicdanına koyan herkes Türkiye'nin enerji alanında büyük bir sıçrama yaptığını zaten kabul ediyor. Burada bazı temel verileri sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Şimdi bakınız değerli arkadaşlar. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin enerji ihtiyacı 3 katına çıktı. Elektrik talebimizin 2035 yılına kadar en az yüzde 50 oranında artacağını öngörüyoruz. Enerji arzımızda ithal kaynakları ait pay şu an yüzde 70 düzeyinde" şeklinde konuştu. Türkiye’nin her yıl değişmekle birlikte 60 ila 100 milyar dolar civarında enerji kaynaklı bir ithalat faturasının olduğunu kaydeden Erdoğan, "Hedefimiz bu ithalatı düşürerek enerji faturamızı hafifletmek. Nihayet olarak da Türkiye'yi kaynakta ve teknolojide net ihracatçı bir ülke yapmaktır. Ülkemizin geniş yenilenebilir enerji potansiyelinin daha fazla kullanılması ve yenilenebilir kaynaklı elektrik üretiminin mümkün olan en üst seviyeye ulaştırılması, enerji stratejimizin temel unsurlarını teşkil ediyor. 2053 net sıfır emisyon hedeflerimize ulaşmak için yenilenebilir enerji en önemli saç ayaklarından birini oluşturuyor. Halihazırda yenilenebilir enerji kurulu gücü bakımından Avrupa'da 5., dünyada 11. sırada yer alıyoruz. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, mevcut teknolojilerin verimliliğinin arttırılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, özellikle de buna yönelik politika ile stratejilerin uygulanmasına büyük önem veriyoruz" diye konuştu. 2025 yılı Mart ayı itibarıyla kurulu gücün 118 bin 185 megavata ulaştığını dile getiren Erdoğan, "Bunun yüzde 60'ı yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. 2025 yılında hiç olmayan güneş enerjisi kurulu gücümüz bugün 21 bin 833 megavata ulaştı. Bu büyük başarı, yıllardır büyük bir kararlılıkla sürdürdüğümüz planlama ve yatırım stratejilerimizin bir ürünüdür. 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar kurulu gücümüzü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyoruz. Bu amaçla yaklaşık 80 milyar dolarlık yatırım yapacağız. Yeşil enerji hedeflerimize ulaşmak için yeşil illetim altyapısını kuruyoruz. 2035 yılı itibarıyla 5 bin megavatlık denizüstü rüzgar kapasitesi oluşturmayı hedefliyoruz. Şu rakamlar da son derece çarpıcıdır. Projeksiyonlar ülkemizin yıllık en az 180 milyar kilovatsaat hidroelektrik, 140 bin megavat rüzgar enerji santrali, 53 bin megavat yüzer güneş enerji santrali, 4 bin 500 megavat gücünde jeotermal enerji üretim tesisi potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu potansiyelimizi kuvveden fiile çıkarmak için her yolu deniyoruz. Yenilenebilir enerji kaynakları destekleme mekanizması YEKDEM ile yatırımcılarımızın yanında oluyoruz. Hem yenilenebilir enerji yatırımlarını hem de bu yatırımlarında kullanılan ekipmanın ülkemizde üretimini teşvik ediyoruz. 2014 yılında sektörde sadece 27 imalatçı varken bugün 500 imalatçımız var. Bu sayede ana ekipman imalatçıları ve alt tedarikçilerle birlikte 50 bin kişiye istihdam imkanı sağlandı. Güneş santrallerinde kullanılan aksamlarda yüzde 75, rüzgar santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörde yüzde 70'in üzerinde yerlilik oranına ulaştık. İnşallah çok daha iyi seviyeleri yakalayacağız. Burada şunu da ifade etmek isterim. Yatırımcıların karşı karşıya olduğu sıkıntıları asla göz ardı etmiyoruz. Özellikle 48 ayı bulan izin süreçlerini 18 aya düşürmek istiyoruz" açıklamasında bulundu. Rüzgar ve güneş enerjisi izin süreçleri ile ilgili hazırlıklarını tamamladıklarını, konuyu bir an önce Meclisin takdirine sunarak bu alandaki düzenlemeleri sadeleştirmeyi arzu ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İzin süreçlerinin kısalmasıyla birlikte tahsis ettiğimiz ve edeceğimiz kapasiteleri çok daha hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz. Dikkat ederseniz bütün bu rekorların, gelişmelerin, geleceğe odaklanan vizyon projelerinin hiçbiri muhalefetin gündeminde yer almıyor. Ekonomik büyümeymiş, yatırımmış, dış politikaymış, enerji hamleleriymiş. Bakın üzülerek söylüyorum bunların hiçbirini takip etmiyorlar, hiçbiriyle ilgilenmiyorlar. Sadece yolsuzluk iddialarına değil, küresel ölçekte yaşanan gelişmelere de gözlerini kapatmışlar. Daha doğrusu gözlerine bant çekmişler. Gözleri var ama görmüyorlar. Kulakları var ama duymuyorlar. Gerçekleri bal gibi bildikleri halde maalesef bunu dillendirmeye cesaret edemiyorlar. Kafasını kuma gömerek görünmez olduğunu zannedenlere bir an önce kaçtıkları hakikatle yüzleşmelerini tavsiye ediyoruz" değerlendirmesini yaptı. Muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Onlar enerjilerini boşa harcarken biz şu an yaptığımız gibi tüm enerjimizi Türkiye Yüzyılı'nın inşasına sarf etmiş durumdayız. Sahte ve saçma tartışmalarla ülkemizin enerjisini tüketmeye çalışanlara inat Türkiye'nin enerjisini çoğaltmak için gece gündüz çalışıyoruz. Hakaretle, tehditle, Sorumsuz siyasi söylemlerle değil, burada olduğu gibi eserlerimizle konuşuyoruz, yatırımlarımızla, projelerimizle konuşuyoruz. Türkiye'nin hızını yavaşlatan kutuplaştırma siyasetinin bunu körükleyenler başta olmak üzere hiç kimseye bir faydasının olmadığı açıktır. Bugün ülkemizin en büyük ihtiyacı laf yarıştırmak değil, hizmet ve eserleri yarıştırmaktır. Bakın şu rakamlar Türkiye'nin asıl gündeminin ne olduğunu göstermesi açısından fevkalade önemlidir. 2024 yılında 81 ilde irili ufaklı toplam 6 bin 182 elektrik üretim santrali devreye alındı. Santrallerin toplam yatırım değeri yaklaşık 5 milyar dolar. Kurulu gücü ise 6 bin 818 megawat. Bunun 6 bin 676 megavatı, bir başka ifadeyle yüzde 98'i yenilenebilir enerji santrallerinden müteşekkir. Bunların 5 bin 282 megavatını güneş, bin 58 megavatını rüzgar santralleri oluşturuyor" dedi. "2024 yılında gerçekleşen yenilenebilir yatırımlarının yıllık üretim kapasitesi 13.8 teravatsaattir" diyen Erdoğan, "Bu elektriğin doğal gazdan karşılanması durumunda ithal edilecek doğal gazın parasal karşılığı 1,3 milyar dolar. 2024 yılında devreye alınan yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde yıllık 12,5 milyon ton karbondioksit salınımı engellenmiştir. 2024 yılında devreye alınan 6 bin 676 megawatlık yenilenebilir enerji yatırımlarımız birçok ülkenin toplam kurulu gücünden daha fazladır. Birazdan canlı bağlantıyla açılışını yapacağımız santrallerimizin hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların ülkemize ve milletimize kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Temiz enerji yatırımlarını teşvik etmeyi ve desteklemeyi sürdüreceğimizi burada tekrar vurgulamak istiyorum" ifadelerini kullandı.

"KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür" Haber

"KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür"

Burası aynı zamanda, haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lefkoşa'da yapımı tamamlanan ve içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi'nin de bulunduğu KKTC Cumhuriyet Yerleşkesi'nin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerleşkeye gelişinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından resmi törenle karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada, anlamlı tören vesilesiyle bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. "CUMHURİYET YERLEŞKESİ PROJEMİZ KUZEY KIBRIS'IN GURUR KAYNAKLARINDAN BİRİDİR" Hep birlikte büyük coşku ve heyecan içerisinde olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün bu topraklara bir mühür daha vuruyoruz. Kıbrıs Türk halkına muhteşem bir eser daha kazandırıyoruz. Bugün burada sıradan bir açılış töreni gerçekleştirmiyoruz, aynı zamanda irademizi, azmimizi, hürriyet sevdamızı da ilan ediyoruz. Cumhuriyet Yerleşkesi projemiz Kuzey Kıbrıs'ın gurur kaynaklarından biridir" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022'de inşasına başlanan yerleşkenin 639 bin 475 metrekarelik alanda Cumhurbaşkanlığı binasına, Cumhuriyet Meclisi'ne, yüksek mahkemeye ve millet bahçesine ev sahipliği yapacağını bildirdi. İlk etapta Cumhurbaşkanlığı binası ile Cumhuriyet Meclisi'nin açılışını bugün gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yerleşkede millet bahçesi, millet camisi ve yüksek mahkeme binalarının da hizmete alınacağını belirtti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin artan itibarına yakışır bir eserin Lefkoşa'ya kazandırılmış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür. Burası aynı zamanda haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür" şeklinde konuştu. "KIBRIS TÜRK HALKINA HER ALANDA DESTEĞİMİZİ ÇOK GÜÇLÜ BİÇİMDE DEVAM ETTİRECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu güçlü temel üzerine yeni başarılar, yeni eserler inşa edeceklerini, istiklal ve istikbal mücadelesini daha güçlü şekilde devam ettireceklerini ifade etti. Erdoğan, "Kardeşliğimizi bozmaya, aramızı açmaya, bu bereketli topraklara, barış ve huzur yerine nefret tohumları ekmeye çalışanlar başarılı olamayacaktır. Yerleşkenin, Kıbrıs Türk'ünü daha ileriye taşıyacak kararlara ev sahipliği yapacağına tüm samimiyetimle inanıyorum. Sevginiz, ahde vefanız için her birinize teşekkür ediyorum. Türkiye'nin dün olduğu gibi bugün ve yarın da ihtiyaç duyacağınız her anda daima yanınızda olacağını bilmenizi istiyorum" dedi. Erdoğan, "Türk dünyasıyla ilişkilerin güçlendirilmesinden, Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız izolasyonun kaldırılmasına kadar her alanda desteğimizi çok güçlü biçimde devam ettireceğiz. Bu düşüncelerle yerleşkenin yapımında emeği ve alın teri olan her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. TOKİ'mizi özellikle tebrik ediyorum. Yerleşkemizin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı. KKTC CUMHURİYET YERLEŞKESİ DUALARLA AÇILDI Konuşmaların ardından yerleşkenin açılışı Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve protokol üyelerince dualarla gerçekleştirildi. Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, TBMM Başkanvekili Celal Adan, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları ile çok sayıda milletvekili katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan işçilerle bir araya gelerek 1 Mayıs mesajı yayınladı Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan işçilerle bir araya gelerek 1 Mayıs mesajı yayınladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen programda işçilerle bir araya geldi. Programda işçilerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Sizlerle birlikte tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyorum" dedi. Ülkenin büyümesi, milletin güçlenmesi ve Türkiye’nin ilerlemesi için alın teri döken, didinen ve fedakârca çalışan herkese şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşçi ve işverenlerimizin her birine Rabbimden helal, hayırlı ve bereketli kazançlar niyaz ediyor, Mevla emeklerini zayi etmesin diyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeğin inançta, tarihte ve kültürde büyük bir kutsiyeti olduğuna dikkat çekerek, "Milletçe bu günlere gelmemizde emek vermenin, zayi etmemenin, sabırla çalışmanın önemli bir yeri vardır. Biz emek ve alın terini merkeze alarak inşa ettiğimiz medeniyetimizi örnek bir iş ahlakıyla süslemiş anlayışın mirasçılarıyız. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur. Kesinlikle hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeğin hak ettiği itibarı gördüğü, çalışanın hakkını alabildiği ve güçsüzün güçlüye ezdirilmediği bir tarih anlayışına sahip olunduğunu belirterek, "Emeğin hak ettiği itibarı gördüğü, çalışanın hakkını aldığı, güçsüzün güçlüye ezdirilmediği tarihimiz işte bu hakikatin ışığında şekillenmiştir. Bu yüksek bilince sahip çıkmak, emeklerini alın teriyle bereketlendiren çalışanlarımızın haklarını korumak bizim hep temel önceliğimiz olmuştur. İşçi ve işverenlerimizin refah seviyelerinin yükseltilmesi, sendikaların faaliyetlerini sürdürebilmesi için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bu anlayışla son 23 yılda ihtiyaç duyulan yasa ve mevzuat düzenlemelerini bir bir hayata geçirdik. Sendikal hakları yeniden ele alarak önemli ölçüde iyileştirdik. İstihdam politikalarımıza hız ve etkinlik kazandırdık" açıklamasını yaptı. Çalışma hayatının tüm aktörlerini kapsayan geniş çaplı reformlar yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm kesimler için fırsat eşitliğini önceleyen yenilikleri devreye aldıklarını, emekçilerin hak ve hukukunun korunmasına ilişkin hassasiyetlerini yalnızca sözleriyle değil, son dönemde hız verdikleri çalışmalarıyla da açıkça ortaya koyduklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti zihniyetinin yasakladığı 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü yaparak resmi tatil ilan ettiklerini ifade etti. Erdoğan, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun revize edilerek toplu sözleşme sisteminin daha kuşatıcı hale getirildiğini, kamu görevlilerinin de toplu sözleşme hakkından yararlanmalarının sağlandığını belirtti. Daha önce türlü zorluklarla boğuşan sendikaların kuruluş şartlarının kolaylaştırıldığını, sendikal güvencelerin güçlendirildiğini ve grev hakkının rasyonel bir zemine oturtulduğunu aktaran Erdoğan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun yürürlüğe konulmasıyla çalışma şartlarının ve alınacak tedbirlerin azami şekilde iyileştirildiğini kaydetti. Belediyelerde çalışan taşeron işçiler ile sözleşmeli personele kadro imkanı tanındığını, ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesi'nde iptal ettirilen toplu sözleşme ikramiyesinin daha güçlü şekilde geri getirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca kamuda başörtüsü yasağının kaldırıldığını, bu uygulamanın ülke adına bir utanç vesikası olduğunu söyledi. Cuma ve hac izinleri dahil olmak üzere kamu çalışanlarının ibadet haklarından tam anlamıyla istifade edebilmelerinin önünün açıldığını belirten Erdoğan, bu yıl yüzde 30 zam yapılan asgari ücretten gelir vergisinin kaldırıldığını ve işverenlere yönelik asgari ücret desteğinin sürdürüldüğünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar sayamayacak kadar çok sayıda proje, hizmet ve yatırımı hayata geçirdiklerini belirterek, bundan sonra da aynı azim, istek ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini ifade etti. Erdoğan, işçi ve işverenlerle, çiftçi ve üreticilerle, sendikalar ve tüm çalışanlarla birlikte Türkiye’yi daha güçlü yarınlara taşıyacaklarını söyledi. Türkiye Yüzyılı’nın emeğin ve alın terinin yüzyılı olması için her türlü gayreti göstereceklerini vurgulayan Erdoğan, "Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun" dedi. Erdoğan, konuşmasını 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tekrar tebrik ederek tamamladı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki programa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çeşitli sektörlerde görev yapan işçiler katıldı. Program sonrası katılımcılar da söz alarak görüşlerini paylaştı.

Erdoğan: İstanbul siyasi ikbal heveslerinize kurban edilecek şehir değildir Haber

Erdoğan: İstanbul siyasi ikbal heveslerinize kurban edilecek şehir değildir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı Sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında fedakârca görev yapan Peygamber Ocağımızın her bir mensubuna bugün bir kez daha teşekkür ediyor; Mehmetçiklerimizin tek tek gözlerinden öpüyorum.18 Nisan Cuma günü İstanbul’da Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu’yla bir araya geldik.Türkiye’nin Filistin davasına verdiği destek tüm dünyanın malumudur.Bunu da en iyi ve en yakından Filistinli kardeşlerimiz bilir.Daha düne kadar Filistin direnişine "terörizm" diyenlerin, hükümetimizin Filistin politikasına yönelttikleri eleştirilerin hiçbir kıymeti olamaz.Onların ne müktesebatı, ne de siyasi tarihleri bizim duruşumuzu anlamaya yetmez.Filistinlilerin, özellikle de Gazzeli mazlumların şanlı mücadelesi, yolsuzluk iddialarına alet edilemeyecek kadar temiz bir mücadeledir" dedi. Doğu Kudüs ve Batı Şeria gibi Gazze’nin de Filistin halkının olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazzeli kardeşlerimiz, doğdukları topraklarda ilelebet yaşamaya inşallah devam edecektir.Filistin halkı; teslim olmayacağını, vatanlarını terk etmeyeceğini, zalime hiçbir şekilde boyun eğmeyeceğini, tüm imkansızlıklara, tüm barbarlıklara rağmen defalarca göstermiştir. 18 aydır Gazze, son yüzyılın en acımasız katliamlarının yanı sıra, tüm insanlığın yüz akı olacak destansı bir direnişe de sahne olmaktadır. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, insanları aç, susuz, ilaçsız bırakarak varılabilecek hiçbir yer olmadığı artık görülmelidir. Herkes aklını başına toplamalı ve bölgemizin istikrarı için açılan fırsat pencerelerini hoyratça heba etmemelidir. Biz bunu istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. Ne söylüyorsak da bölgemizdeki tüm halkların huzuru, güvenliği ve barış içinde bir arada yaşaması için söylüyoruz. İnşallah bundan sonra da barış ve istikrar için çalışmayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. 3. Uluslararası Yeditepe Bienali’nin açılışını da gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadın ve Demokrasi Derneğimiz KADEM’in 5’inci Olağan Genel Kurulu, kadın hakları ve aile kurumuna verdiğimiz önemin altının çizilmesine vesile oldu. Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin açılış töreninde de Bağcılarlı kardeşlerimizle kucaklaştık. Hastanemizin ilçemize ve İstanbul’umuza tekrar hayırlı olmasını temenni ediyorum. 400 yataklı bu yeni hastanemizin hizmete girmesiyle Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesini 900’e yükseltmiş olduk" şeklinde konuştu. 2025 yılı sonunda kamuya ait 10 bin 582 yatağı daha İstanbulluların istifadesine sunacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlama aşamasında olan 16 bin yatak kapasiteli 23 sağlık tesisini de yakın zamanda İstanbul’umuza kazandırmayı hedefliyoruz. İstanbul’a bunları yaparken, diğer illerimizi elbette ihmal etmiyoruz" dedi. Ülke genelinde 37 bin 417 yataklı 25 şehir hastanesini tamamlayarak hizmete açtıklarını, 11 şehir hastanesinin inşasının halen sürdüğünü bildiren Erdoğan, "İhale, proje ve arsa sürecindekiler de bittiğinde yaklaşık 60 bin yatak kapasiteli 45 şehir hastanemizi milletimizin hizmetine vermiş olacağız. İstanbul halkına hizmet edecek sağlık tesislerinin yollarını dahi açmaktan aciz zihniyete rağmen sağlıkta hizmet çıtamızı sürekli yukarı taşıyoruz. Bu süreçte aynı zamanda geçmişin hatalarını da telafi ediyoruz" açıklamasını yaptı. Türkiye’nin nüfus artış hızı bakımından kritik bir kavşağa geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalefet, buna önem vermiyor olabilir. Muhalefet, absürt argümanlarla bunu sulandırmak istiyor da olabilir. Ancak nüfus meselesi, milletimiz açısından giderek bir beka sorununa dönüşmektedir. 1,51’e gerileyen doğurganlık hızımız, burun buruna olduğumuz tehdit ve tehlikeyi açıkça otaya koymaktadır. Hiçbir hükümet buna kayıtsız kalamaz, bu tehlikeye gözlerini kapatamaz. Şimdiden tedbir almaz, hatalı uygulamaların üzerine gitmezsek, yarın çok daha büyük sıkıntılarla karşılaşmamız mukadderdir" dedi. Türkiye’yi parmakla gösterilen konuma taşıdıkları alanlardan birinin de, uydu teknolojileri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan 31 yıl önce TÜRKSAT 1B uydusu ile başlayan uzay maceramız, TÜRKSAT 6A ile çok farklı bir seviyeye çıktı. Geçen sene 9 Temmuz’da uzaya fırlattığımız, ilk test yayınını 17 Şubat’ta yaptığımız TÜRKSAT 6A’yı 21 Nisan’da hizmete aldık. İnşallah en az 15 yıl hizmet verecek 6A’yla birlikte TÜRKSAT’ın işlettiği haberleşme uydularının sayısı 6’ya, uzaydaki uydularımızın mevcudu ise 10’a ulaştı. Yüzde 80’in üzerinde yerlilik oranına sahip TÜRKSAT 6A sayesinde Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülke arasına girdi. TÜRKSAT 6A’nın ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçen tüm kurumlarımızı, mühendislerimizi tebrik ediyorum" dedi. 22 Nisan günü dış kabuller bağlamında oldukça yoğun bir gün olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çanakkale Kara Muharebeleri’nin 110’uncu yıldönümü vesilesiyle ülkemizi ziyaret eden Avustralya Genel Valisi Sam Mostyn ile verimli bir görüşme gerçekleştirdik.Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Alain Berset’yi kabulümüzde, kurucu üyesi olduğumuz Konseyle ilişkilerimizi değerlendirdik. Pakistan Başbakanı, aziz kardeşim Şahbaz Şerif’in ülkemizi ziyareti ise bölgesel gelişmeler bağlamında hassas bir zamana tekabül etti. Görüşmemizde ticaret ve savunma sanayii başta olmak üzere Pakistan’la çok boyutlu işbirliğimizi ele aldık. Kardeş Pakistan halkına olan güçlü desteğimizi tekrar teyit ettik. Türkiye olarak bölgemizde ve ötesinde yeni çatışmalar istemediğimizi her fırsatta vurguluyoruz" açıklamasını yaptı. Pakistan ile Hindistan arasında tırmanan gerilimin daha vahim boyutlara evirilmeden bir an önce düşürülmesini arzu ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Dışişleri Bakanlığımız ve diğer birimlerimizle süreci yakından izliyoruz. 23 Nisan’da "çevrim içi" olarak gerçekleştirilen İklim ve Adil Geçiş Üzerine Liderler Toplantısına iştirak ettik. Aynı gün dünyanın ve ülkemizin farklı yerlerinden gelen yüzlerce çocuğu TRT 47’nci Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği vesilesiyle Külliyemizde misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadık. 24 Nisan’da UEFA’nın İstanbul Temsilciliği’nin açılışındaydık.UEFA, Londra ve Brüksel’den sonra ilk kez Türkiye’de temsilcilik açmış oldu. Temsilciğin de açılmasıyla birlikte 2026 UEFA Avrupa Ligi ve 2027 UEFA Avrupa Konferans Ligi Finalleri ile 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na hazırlık süreçlerimizin çok daha kolay yürütüleceğine inanıyorum. Bu vesileyle, UEFA Gençlik Ligi’nde finale yükselen Trabzonspor U19 takımımıza, bu akşam Barselona U19 ekibiyle oynayacakları final karşılaşmasında başarılar diliyorum" dedi. 25 Nisan Cuma günü 63’üncü kuruluş yıldönümünü kutlayan Anayasa Mahkemesi'nin programına katıldığını hatırlatan Erdoğan, "Bir kez daha mahkememizin değerli başkanını, üyelerini ve mensuplarını tebrik ediyorum.Aynı gün İstanbul’da kabul ettiğimiz Christopher Luxon'u ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Yine bu vesileyle İran’ın Bender Abbas şehrindeki bir limanda cumartesi günü meydana gelen patlamada hayatını kaybeden İranlı kardeşlerimiz için ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum. Çok sayıda vefat ve yaralının olduğu patlamayla ilgili İran halkının acısını yürekten paylaşıyor, kendilerine geçmiş olsun diyorum" ifadelerini kullandı. Dış politikadaki yoğun gündemlerine aynı tempoda devam ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-İtalya 4’üncü Hükümetlerarası Zirve Toplantısı için İtalya’ya gideceklerini kaydetti. Erdoğan, "Hafta sonu da gerek yapımı tamamlanan eserlerin açılışını yapmak, gerekse TEKNOFEST’te gençlerimizin heyecanını paylaşmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olacağız. Ziyaretimizde ayrıca Kıbrıs Türkü kardeşlerimize yeni yatırımların, yeni projelerin müjdelerini vereceğiz" şeklinde konuştu. 23 Nisan’da İstanbul’da yaşanan ve çevre illerde de hissedilen 6,2 büyüklüğündeki depremin herkesi derinden etkileyip endişelendirdiğini dile getiren Erdoğan, "İstanbullu kardeşlerimiz başta olmak üzere depremin sarstığı tüm vatandaşlarıma bir kere daha geçmiş olsun diyorum. Hamdolsun herhangi bir can kaybımız veya deprem kaynaklı yaralanan hiçbir vatandaşımız olmadı.Sadece deprem sonrası panik, düşme veya yüksekten atlama sebebiyle 173’ü İstanbul’da olmak üzere, toplam 236 kardeşimiz hafifçe yaralandı. Bu kardeşlerimizin de çoğunun tedavisi ayakta yapıldı. 20 vatandaşımızın tedavisi ise halen sürüyor.Yerin yaklaşık 7 kilometre altında meydana gelen deprem, 13 saniye sürmüştür. Ardından en büyüğü 5,9 şiddetinde toplam 487 artçı sarsıntı yaşanmıştır" dedi. Dün de Elâzığ’da 4,9 büyüklüğünde bir deprem olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elazığlı kardeşlerimize de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yine buradan Samsun'un Canik ilçesinde meydana gelen heyelanda vefat eden iki evladımıza ve babalarına Allah’tan rahmet niyaz ediyorum" açıklamasını yaptı. Deprem haberini alır almaz ilgili bakanları İstanbul’a gönderdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hızla, Türkiye Afet Müdahale Planını devreye aldık. AFAD’ın 148 araç ve 650 personelinin yanı sıra, diğer birimlerimizden 373 araç, 3 bin 138 arama-kurtarma personeli seferber edildi. Toplamda 11 bin 481 arama-kurtarma personeli ve 903 araç hazır duruma getirildi.Ülkemiz genelindeki 27 bölge deposu ile 54 cep depomuzu, ihtiyaçlar için hazır tuttuk.Kızılay’ımız 319 araç, bin 568 personel ile 2 bin 925 gönüllü görevlendirdi. Ayrıca 350 noktada vatandaşlarımıza sıcak çorba ve kumanya dağıtımı yaptı. 3’ü BAYKAR, 1’i Jandarma ve 2’si Emniyetimize ait toplam 6 hava aracı gözlem yapmak üzere havalanmıştır. Operatörlerimiz tarafından 136 ilave baz istasyonu devreye alınmıştır.İlk saatlerde oluşan aşırı yoğunluk dışında, iletişimde herhangi bir aksaklık tespit edilmemiştir. Çevre illerdeki belediyelerimiz depremden etkilenen kardeşlerimize destek olmak ve ihtiyaçlarını gidermek için hemen İstanbul’a koşmuştur. 13 ilçe belediyemizin yanı sıra Sakarya, Konya ve Kocaeli Büyükşehir Belediyelerimizle İstanbul halkının yanında olduk. Her türlü engelleme girişimine rağmen 1,2 milyon insanımıza bu süreçte temas ettik, yalnız olmadıklarını onlara hissettirdik. Millet Bahçelerimiz de deprem akşamı yaşadıkları şok sebebiyle evlerine girmekten çekinen vatandaşlarımıza hizmet vermiştir" dedi. Okul, cami, spor tesisi, yurt ve misafirhane gibi alanlarda 200 binin üzerinde vatandaşın barınmasını sağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çevre Bakanlığımız, vatandaşlarımızdan gelen ihbarlara göre hasar tespit çalışmalarına süratle başladı. 22 bin 126 bina ve 243 bin 301 bağımsız bölümün hasar tespit çalışması gerçekleştirildi. Buna göre bin 903 bina ve 28 bin 254 bağımsız bölümün az hasarlı olduğu tespit edildi. Elhamdülillah incelemesi yapılan diğer binalarda bir sıkıntıya rastlanmadı. Aile Bakanlığımız ise toplamda 629 personeliyle 122 bin vatandaşımıza psikososyal destek hizmeti sunmuştur. Diğer bakanlıklarımız da aynı şekilde kendi görev alanlarında seferberlik ruhuyla İstanbullu vatandaşlarımıza destek olmuşlardır" dedi. "Muhalefetin yıllardır ciddi paralar harcayarak reklamını yaptığı projelerin ise vatandaşın en çok ihtiyaç duyduğu gün, nasıl sınıfta kaldığını hepimiz gördük" diyen Erdoğan, "Aslında bu konulara hiç girmek istemezdim. Nitekim bugüne kadar hep sabırla ve vakarla hareket ettik. Hiç kimseyle polemiğe girmemeye özen gösterdik. Fakat çarşambadan beri öyle iftiralara maruz kaldık ki inanın bunlara sessiz kalmak mümkün olmuyor. Biz, millete saygımızın bir gereği olarak sukut ettikçe, muhataplarımız çok daha pervasız, daha sorumsuz bir dil kullanıyor.Bunu geçmişte tabii afetlerde defalarca yaşadık, maalesef yine yaşıyoruz. Deprem çalışmalarımızı diline dolayan ana muhalefet partisinin genel başkanı, İstanbul’un yolunu ancak 5 gün sonra hatırlayabilmiştir. İstanbullular depremin şokunu atlatmaya çalışken sayın genel başkan miting yaptı, daha önce açılan eserleri bir kez daha açtı, ama İstanbul’un derdiyle dertlendiğini gösterecek hiçbir adım atmadı. İstanbul’a da "dayanışma" için değil, yolsuzluk soruşturmasında ortaya saçılan yeni skandalların üzerine "bant çekmek" için geldi. Bakın bu trajik bir durumdur. Bu, milletin gündeminden tamamen kopmak demektir. Görüyoruz ki tüm dostane uyarılarımıza rağmen 6 Şubat depremlerinde milletimizi rencide eden hatalardan ders alınmıyor. Bundan ülkemiz adına üzüntü duyduğumuzu söylemek isterim. Bütün bunları milletimizin de gördüğüne ve not ettiğine inanıyorum. Biz de bu süreçte, yürütülen çalışmaları önce Ankara’dan takip ettik.Ardından akşam üstü İstanbul’a geçerek, AFAD’da ilgili arkadaşlarımızdan en güncel bilgileri aldık, talimatlarımızı verdik. AFAD’dan sonra Kağıthane’deki Hasbahçe Sosyal Tesisleri’nde kalan vatandaşlarımızla bir araya geldik, geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Şehirlerimizi depreme hazırlama noktasında son 23 yılda gerçekten büyük bir mücadele içinde olduk. Bu konuda büyükşehir belediye başkanlığımızdan beri neler yaptığımızın en yakın şahidi öncelikle İstanbullu kardeşlerimizdir. Keza ilçe belediyelerimizin ve TOKİ’mizin nasıl bir çaba içinde olduğu herkesin malumudur" ifadelerini kullandı. Kentsel dönüşümle ilgili çalışmaları çarşamba günü partilerinin grup toplantısında detaylarıyla paylaşacaklarını bildiren Erdoğan, "Dolayısıyla bugün bu konuya girmeyeceğim. Sadece şunun altını çizmek durumundayım: Şayet bu konuda muhalefetin ve marjinal çevrelerin baskılarına teslim olsaydık, çok daha acı verici hadiselerle karşılaşırdık. Ama biz milletimizin güvenliği ve huzuru için ne yapmamız gerekiyorsa, onu hayata geçirmekte kararlı davrandık. İnşallah bundan sonra da aynı sorumluluk bilinciyle hareket edeceğiz" dedi. Muhalefete tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dar gelirli vatandaşlarımızın konut hayalini karartmak için çabalayanlara da buradan sesleniyorum: Hiç kusura bakmayın İstanbul sizin siyasi ikbal heveslerinize kurban edilecek bir şehir değildir. İstanbul’un ihmali, gevşekliği, umursamazlığı, bilhassa kentsel dönüşüm projelerinde marjinal çevrelerin kaprislerini kaldıracak lüksü yoktur. Artık bahane değil çözüm üretme vaktidir" açıklamasını yaptı. Deprem hazırlığı için çağdıra bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hangi konumda olursak olalım, bizim vazifemiz afet kapımızı çalmadan, şehrimizi bir an önce depreme hazır hale getirmektir. Bunun için el ele vermek, birlikte hareket etmek zorundayız. Enerjimizi birbirimizi yıpratmak için değil, eksiklerimizi süratle gidermek için kullanmalıyız. Dolayısıyla bugün bir kez daha herkese elimizi uzatıyoruz. Gelin hep beraber omuz omuza verelim, yapı stokumuzu yenilemek için kentlerimizi depreme dirençli hale getirmek için beraberce çalışalım. Deprem başta olmak üzere doğal afetlere hazırlıkla ilgili konuları gündelik siyasetin geçici tartışmalarının dışında tutalım.Muhalefetten de aklıselimle, basiretle, ülkenin, milletin ve İstanbulluların çıkarlarını önceleyen bir anlayışla davranmasını bekliyoruz. Bu düşüncelerle sözlerime son vermeden önce inşallah çarşamba günü bin 381 engelli öğretmenimizin atamasını gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.

Göçmenlerle ilgili merak edilen rakamı Erdoğan duyurdu! Haber

Göçmenlerle ilgili merak edilen rakamı Erdoğan duyurdu!

 Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetim Modeli Programına katıldı. Programda konuşan Erdoğan, sahneye sınıf arkadaşları Suriyeli Muhammed’i ülkesine uğurlarken gözyaşları döken minik öğrencileri davet etti. CHP’nin o dönemki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli öğrencileri ülkelerine geri göndereceğini söylediği seçim vaadini hatırlatan Erdoğan, "O zamanlar ben de tam aksini söylemiştim. Asla biz Suriye’deki muhacirleri buradan göndermeyeceğiz demiştim. Çünkü bizim bakışımız farklıydı. Biz göçü onların anladığı manada değil, tam aksine biz göçü Mekke’den Medine’ye hicret olarak telakki etmiştik. Biz buna fırsat vermedik. Şimdi burada gördüğünüz küçük muhacirler var. Bunlar bizim evlatlarımız. Öğretmenimiz de onları yetiştirdiler bu günlere getirdiler. İşte güzellik burada. Gerçekten Ensar olmak ne kadar güzel bir şey burada" ifadelerini kullandı. "DÜNYA GENELİNDE 281 MİLYONDAN FAZLA GÖÇMEN VAR" Göç meselesinin küresel bir olgu olarak tüm dünyanın gündemini meşgul ettiğini söyleyen Erdoğan, "Her sene milyonlarca insan savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen işçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son 3-4 yıldaki savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Yine veriler her dakikada en az 20 kişinin çatışma zulüm ve terörden dolayı göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor. Dünya nüfusunun yüzde 3.6’sı bugün göçmen olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Savaşlar bitmedikçe, krizler çözülmedikçe, iklim değişikliğinin etkisi daha da derinleştikçe maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır" diye konuştu. Akdeniz ve Ege sularında umut yolculuğu sırasında hayatını kaybeden göçmenleri hatırlatan Erdoğan, "Unutmayın Ege’de, Akdeniz’de botların içerisinde, botlar şişlenerek öldürülen göçmenler var. Bunları birlikte gördük. İnsafsızca bunlar yapıldı. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti. Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğu halen ortaya çıkarılamadı. Nice masumun hayatı organ ve fuhuş mafyası dahil suç örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla batılı güçlerin politikaları olmasına rağmen iş yük paylaşımına gelince hiçbirini ortalıkta göremiyorsunuz. Dünyadaki her yüz mülteciden 75’ine zengin devletler değil düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Suriye’den kaçan insanların çoğunluğu komşu ülkelere sığındı. Savaş nedeniyle yerlerinden edilen 11 milyon Sudanlının yine önemli kısmı komşu ülkelere göç etti. İmkanları sınırlı ülkeler kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken, batılı ülkeler ya feveran ediyor, ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteci ile insani trajedileri reklam malzemesi olarak kullanıyor. Türkiye 3 kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke. Bugün de doğu ile batı kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyoruz. Yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Göçmen meselesi ile son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu tarih boyunca hem bir göçmen yurdu olmuştur. Yaşadıkları yerlerde zulüm baskı şiddet gören tüm mazlumlar güvenli liman olarak daima Anadolu’yu gördü. Engizisyonlardan kaçan Musevilerden, Doğu Avrupa’daki Hristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlardaki Müslüman kardeşlerimizden, Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes ülkemizin kapısın çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse hamdolsun bir eman yurdu olarak yönünü önce Türkiye’ye dönüyor. Bundan yüksünmüyor, şikayet etmiyoruz. Mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı komşuluk ve nişanlık görevimiz olarak telakki ediyoruz" açıklamalarında bulundu. "TÜRKİYE’DE 4 MİLYON 33 BİN GÖÇMEN VAR" Türkiye’deki göçmen sayısını da açıklayan Erdoğan, "Ülkemizde muhalefetin, özellikle de insanlık dışı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye’de hali hazırda 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izni ile kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır. Kamu diplomasimizin stratejik bir unsunu olarak uluslararası öğrencilerin ülkemizde eğitim görmesini teşvik ediyoruz. Dünyanın 190 ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında misafir öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Yine iddiaların aksine bu öğrencilerin ezici çoğunluğu burslu olarak değil tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkemizde eğitim almaktadır. Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı, siyasetçi olarak görev yapması bu projenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Göçmen kaçakçıları ile mücadeleyi ihmal etmiyoruz. Son 2 yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken, 9 bin 867 araca el konuldu. 23 bin 780 kişi gözaltına alındı. Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir. Biz göç meselesine binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. ‘Tahtımı veririm, tacımı verimim ama devletime sığınan mazlumu asla vermem’. Bu sözler ecdadımızın. Biz onlara layık olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. "VATANLARINA DÖNEN SURİYELİ SAYISI 931 BİN 450 KİŞİYİ BULDU" Suriye’de sona eren iç savaşın ardından ülkeye dönenlerin sayısında ciddi artışlar yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, "Çeşitli zorluklara, engellere, sabotajlara rağmen Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı. Gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde vatanlarına dönenlerin toplam sayısı ise 931 bin 450 kişiyi buldu. Benzer durumun Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını biliyoruz. Türkiye olarak son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akı ile vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Sonunda ölümün işkencesin olduğu böyle bir meselede dahi tam 13.5 yıl boyunca çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliği ile sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden 14-28 Mayıs seçimlerde sağa sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına, Ankara ve Kayseri’de yaşanan alçakça provokasyonlardan her seçim öncesi körüklenen yabancı düşmanlığın kadar pek çok badire atlattık. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadılar. Sustular, izlediler. Ama bütün bu sınamalarda biz hükümet olarak bize yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik. Bu millete bir daha ‘Boraltan Köprüsü’ faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız dedik. Bu sözümüze her türlü riski göze alarak hamdolsun 13.5 yıl boyunca sadık kaldık. Türkiye merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun o yüreklere dokunan ifadesi ile göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesi olmayı, her türlü kışkırtmaya rağmen bizim döneminizde başarmıştır. İnşallah bu tertemiz sicilimize bundan sonra da leke sürdürmeyeceğiz. Nefret söylemelerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceğimizi tekrar söylemek istiyorum" dedi. "MİLLETİMİZE ENTEGRE OLMUŞ, EKONOMİMİZE KATKI VEREN KARDEŞLERİMİZLE İLGİLİ DAHA RASYONEL POLİTİKALARI MUTLAKA DEVREYE ALMAK MECBURİYETİNDEYİZ" Göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınarak anlatılmasının eksik bir yaklaşım olacağını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Göç yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir. Bu buluşmanın ekonomiden ticarete her anlamda olumlu etkileri olduğunu göz ardı edemeyiz. Bir üzüntümü ifade etmek isterim. Faşist çevrelerin körüklediği korku ikliminden dolayı göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları maalesef ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler artısı ve eksisi ile tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardında bize söylediklerin çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremediler. Türkiye’nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşeri sermayeye de ihtiyacı var. Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkeler görüyoruz ki göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmıyor. Bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendiriyor. Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serin kanlı ve önyargılı olmaktan uzak bir şeklide konuşmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Ülkemizin güvenliğinde ve demografik yapımızın korunmasında elbette ödün vermeyeceğiz, ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün topluma sürekli korku yayan nefret söylemlerine de Türkiye’yi mahkum etmeyeceğiz. İnsan hareketliliğini Türkiye’ye ve Türk ekonomisine maksimum fayda sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacağız. Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken aynı zamanda bu meselede Türkiye’nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde uzun vadeli perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şart. Önyargıları kırma, gençlerimiz yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük. Önümüzdeki dönemde göç idaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.