SON DAKİKA
Hava Durumu

#Deprem

Söz Bursa - Deprem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deprem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yoshinori: “Her an depreme hazır olmalıyız” Haber

Yoshinori: “Her an depreme hazır olmalıyız”

Osmangazi Belediyesi’nin YAYKOOP (Yayıncılar Kooperatifi) iş birliğiyle bu yıl ilk kez düzenlediği Osmangazi Kitap Fuarı, geniş yelpazedeki etkinlikleriyle kültür, sanat ve toplumsal konuları bir araya getiriyor. Bu kapsamda etkinliğe katılan Japon Deprem Uzmanı Moriwaki Yoshinori, depremle ilgili farkındalık oluşturacak açıklamalarda bulundu. ‘Edebiyatın Kalbi, Osmangazi’ sloganıyla hayata geçirilen Osmangazi Kitap Fuarı, altıncı gününde birbirinden değerli gazeteci ve yazarların yanı sıra Japon Deprem Uzmanı Moriwaki Yoshinori’yi ağırladı. İlk olarak yazarlığını üstlendiği “Moriwaki’nin Deprem Rehberi” kitabıyla okularıyla buluşan Yoshinori, daha sonra ülke genelinde gündemi oluşturan ana etkenlerden biri niteliğindeki deprem konusunu ele aldı. Deprem anında alınması gereken tedbirlere değinen Yoshinori, yaşam üçgeninin ve deprem çantasının önemini katılımcılara anlattı. Yoshinori’den Hayat Kurtaran Öğütler Deprem çantasında plastik düdük yerine mutlaka metal düdük bulundurulması gerektiğini söyleyen Japon uzman Moriwaki Yoshinori, “Günlerce göçük altında kalındığında ve su tükendiğinde, insan nefes almakta dahi zorlanır. İşte o anlarda, plastik düdük işe yaramaz hale gelir. Metal düdük ise sert bir zemine vurularak bile ses çıkarabilir. Ayrıca deprem çantasına mutlaka enerjisi yüksek yiyeceklerin konulması gerekiyor. Biz Japonya’da her an depreme hazırız. Sadece evimizde değil; çantamızda, arabamızda, hatta iş yerimizde bile bir deprem çantamız vardır. Bizim için bu bir alışkanlık değil; bir yaşam biçimi. Evlerimiz sağlam olsa bile biz yine de tedbiri elden bırakmayız. Mesela evin içinde her zaman kolay ulaşabileceğimiz yerlerde su bulundururuz. Sehpaların altında, koltukların yanında bile olabilir. Çünkü ne zaman, nerede yakalanacağımızı bilemeyiz. Küçük gibi görünen şeyler, hayat kurtarabilir” dedi. “Bandırma’daki Depremler Bursa’yı Doğrudan Etkilemeyecek” Son günlerde Balıkesir ve çevresinde sık sık meydana gelen depremler, “Bursa’da büyük bir deprem mi bekleniyor?” sorusunu gündeme getirdi. Bölgede 200-300 artçı sarsıntı yaşandığı bilinirken, Moriwaki Yoshinori bu hareketliliğin bir süre daha devam edeceğini belirtti. Ancak Bandırma’daki depremlerin Bursa’yı doğrudan etkilemeyeceğinin altını çizen Yoshinori, “Kahramanmaraş’ta yaşanan büyük deprem öncesinde o bölgede uzun yıllar boyunca sarsıcı bir deprem olmamıştı. Bu nedenle 2023’teki deprem çok yıkıcı oldu. Resmi olarak 7,4 büyüklüğünde açıklansa da, ben 7,9 civarında daha güçlü bir sarsıntı yaşandığını düşünüyorum. Deprem verileri kamuoyuyla tüm gerçekliğiyle paylaşılmalıdır” diye konuştu. Konuşmaların ardından Yoshinori, kendisini dinlemeye gelen çocuklara kitaplarını imzalayarak hediye verdi. Bunun yanı sıra Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir ve Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Özlem Bodur, hayat kurtaran bilgiler aktaran Japon deprem uzmanına teşekkür plaketi takdim etti.

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" Haber

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışında yaptığı konuşmada, "Yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" dedi. Tekin ayrıca, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışı törenine katıldı. Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Bugün güne bizi tedirgin eden bir haberle uyandık. Türkiye bir deprem kuşağında yer alan bir ülke. Bütün milletimize geçmiş olsun diyorum. İnşallah Allah bir daha bize böyle felaketler yaşatmaz. Bu hafta Cumhuriyetimizin 102'nci yaşını kutluyoruz. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Bize Cumhuriyeti kuran ve emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün büyüklerimizi hayırla, saygı ve minnetle anıyoruz. Bizim yaklaşık 75 bin tane okulumuz var. Yine yaklaşık rakamları yuvarlayarak söylüyorum. Yaklaşık 750 bin adet dersliğimiz var. Okullarımızın dışındaki kurumlarla beraber baktığımızda 100 binin üzerinde kurum var. Yani okul artı halk eğitim merkezi olgunlaşma, kurs merkezi vb. ifadelerle tanımlanan 100 binin üzerinde hizmet verilen kurumumuz var. Yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenimiz var. Sistemin içerisinde çalışan ve resmi okullarda ve özel okullarda çalışan öğretmenlerimizle beraber 1 milyon 200 bin kişi. Yaklaşık 18 milyon öğrencimiz var. Dolayısıyla rakamları topladığımızda her çocuğumuzun her öğretmenimizin ailesini ebeveynlerini çocuklarını hesaba kattığımızda kabaca 86 milyonun tamamını ilgilendiren tamamıyla birlikte hareket etmek durumunda olan, tamamının duygu, düşünce ve değerlerine saygı duyması gereken, saygı duyması beklenen bir bakanlığız. Bu kadar büyük bir yapı içerisinde ortak değerleri bulup bu ortak değerleri çocuklarımıza öğretmeye çalışmak bakanlığımızın ana misyonlarından bir tanesi. Cumhuriyet Bayramı da bizim önemli değerlerimizden bir tanesi" diye konuştu. "ÜNİVERSİTELERİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN VE NİHAYETİNDE MİLLETİN DEĞERLERİNİN YAŞANDIĞI YERLER HALİNDE DÖNÜŞTÜRDÜK" Üniversiteleri milletin değerlerinin yaşandığı yerler haline geldiğini belirten Tekin, "Bu ülkede üniversiteler kimi dönemlerde vesayetin gölgesinde kaldı. 27 Mayıs darbesini hepiniz hatırlayacaksınız. 27 Mayıs darbesinden sonra görevinden uzaklaştırılan akademisyenler 27 Mayıs darbesini bizzat Başbakanlığın talimatıyla ak devrim olarak tanımlamak zorunda bırakılan akademisyenler, yine aynı şekilde 12 Mart sürecinde üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler, 12 Eylül 1980 sonrası üniversitelerde akademik etkinlikleri sebebiyle üniversiteden uzaklaştırılanlar. 28 Şubat süreci. Bunların hepsi bizim akademik tarihimizde, bilim tarihimizde kara sayfalar olarak yerini aldı. Bilim yuvalarının ideolojik kavganın sahnesine çevrildiği, gençlerin hayallerinin yasaklarla sınandığı günlerdi bunlar. Başörtüsü bahane edilerek kurulan ikna odaları bu yasakların hafızalarımızda olan en acı örneklerinden bir tanesi. Çok şükür bu sayfaların hepsini kapattık. Üniversitelerin öğretim üyelerinin ve nihayetinde milletin değerlerinin yaşandığı yerler halinde dönüştürdük. Bugün en önemli vazifemiz bu kazanımları daha da tahkim edecek kampüsleri yasaklardan, dayatmalardan, marjinal dayatmaların gürültüsünden uzak tutarak düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı haline dönüştürmek en önemli görevlerimiz" dedi. "ÜNİVERSİTE DÜŞÜNCENİN MERKEZİ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR" "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir" diyen Tekin, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversiteleri sadece ve sadece birer meslek lisesi konumuna indirgeyip mesleki kariyer imkanı sunan birimler haline dönüştürmenin çok ötesine geçmemiz gerekir. Yeteneği keşfeden entelektüel, ufku genişleten kendi geleneğini çağın diliyle buluşturan müesseseler olarak tanımlamamız gerekir. Üniversiteyi salt bilim ya da meslek öğrenme yerine indirgemek, tarihe haksızlık, yarınımıza kötülüktür. Üniversite toplumun tam merkezinde durur çünkü. Kültürün aktarımına ve yenilenmesine öncülük eder, devrinin fikirler sistemini inşa eder. Üniversitelerimiz ne kadar dinamik, üretken, özgür ve gelişmiş olursa, toplumumuz o derece dirayetli ,müreffeh, demokratik ve özgür olacağının farkında olmamız lazım. Tersi durumda ise önce durağanlaşma, ardından eğitimde, kültürde, sanatta, bilimde ve sanayide gerileme kaçınılmaz olacağını hatırlamamız gerekir. Hiç şüphesiz yalın olan hakikat şudur ki bilgi kimdeyse istikamet ona döner. İlim ve akademide geriye düşen, pazarda, sanatta ve diplomaside de gerilemeyi durduramaz" ifadelerini kullandı. "22 YIL ÖNCE 76 OLAN ÜNİVERSİTE SAYIMIZI BUGÜN 208'LERE ULAŞTIRDIK" 22 yıl önce 76 olan üniversite sayısının bugün 208 olduğunu söyleyen Tekin, "Nitekim bu ölçüyü rehber alarak, yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık. Yüksek öğretime erişimi yaygınlaştırdık. Net okullaşma oranını hem zorunlu eğitimde hem de yükseköğretimde 3 kattan fazla arttırarak yepyeni bir eşiğe eriştik. Avrupa yükseköğrenim alanında ön sıralara yürüyen bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkardık. Eğitim imkânına geç kavuşmuş 34 yaş üstü kadınlarımıza ayrılan ek kontenjanlar ve şehit-gazi yakınlarına sağladığımız özel imkânlar, kapsayıcılığı ilke hâline getirdi. Bu kazanımlardan geriye gidişe izin vermeyeceğiz; üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" şeklinde konuştu. Sözlerine devam eden Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizdir. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz ve aşamalı bir şekilde devam edecek olan modelimiz, çocuğun dil-akıl-karakter bütünlüğünü aynı anda beslemeyi, öğrenmeyi okul duvarlarının dışına taşıyıp hayatla eklemlemeyi hedeflemektedir. Eleştirel düşünme, estetik duyarlık ve merhamet ahlâkını aynı zeminde buluşturmaktadır. Bu yaklaşım, yerli müktesebatla evrensel bilgi arasında hakikatli bir köprü kurmakta, program tasarımından ölçme-değerlendirmeye kadar tüm süreçleri veriyle ve sahadan gelen geri bildirimle sürekli kalibre etmektedir. Ancak altını özenle çizmeliyim ki modelimizin sürekli kalibrasyonu, ölçme-değerlendirme standartlarının güncellenmesi, öğretim tasarımlarının disiplinler arası zenginleşmesi ancak sizlerin katkısıyla mümkün. Eğitim fakülteleri ile sahadaki okullar arasında, üniversite kürsüsünden öğretmenler odasına ve sınıfa uzanan ortak araştırmalar, etki analizleri, tasarım atölyeleri ve laboratuvar okul ağları bu işin omurgasıdır. Biz Millî Eğitim olarak kapımızı sonuna kadar açtık. Bu iş birliğini günübirlik projelere ve protokollere bırakmamak, kalıcı ve sistematik kılmak için Millî Eğitim Akademisini hayata geçirdik. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Millî Eğitim Akademimiz, üniversitelerimizin bilgi birikimini sahaya daha hızlı, daha tutarlı ve daha etkili taşıyacak bir ortak platformdur. Öğretmenlik, toplumsal birlikteliğin, demokratik kültürün ve devlet kapasitesinin temel sütunudur" ifadelerine yer verdi. Milli Eğitim Akademisi hakkında bilgi veren Bakın Tekin, "Milli Eğitim Akademisi'nde 3 tane temel işlevi yerine getirmek istiyoruz. Bunlardan birincisi mesleğe girişte birincisi, mesleğe girişte uygulama yoğun hazırlıktır. Üniversitelerimizin verdiği kuramsal temelin üzerine, gerçek sınıf ortamlarında uzun süreli okul içi uygulamalarla (farklı okul türleri ve sosyoekonomik çevrelerde), usta öğretmen eşliğinde mentorlukla, ölçme-değerlendirme, sınıf yönetimi, kapsayıcı eğitim, özel eğitim, rehberlik ve dijital pedagojiler-yapay zekâ okuryazarlığı gibi alanlarda uygulamalı yeterlikler ekleyeceğiz. İkincisi, beşer yıllık periyotlarla sürekli mesleki gelişimdir. Öğretmenlerimiz branş temelli modüllerle düzenli olarak güncellenecek; bilimin ilkeleri, meslek etiği, özel eğitim ve rehberlik, ölçme-değerlendirme, sınıf içi teknoloji entegrasyonu ve yapay zekâ okuryazarlığı gibi başlıklar üniversite öğretim üyeleriyle birlikte yürütülecektir. Modüller sahadan gelen veri ve etki analizlerine göre yenilenerek öğretmenlerimizin mesleki portfolyolarına işlenecektir. Üçüncüsü, eğitim kurumu yöneticisi yetiştirmedir. Okul liderliği, öğretimsel liderlik, okul iklimi ve kültürü, kriz ve bütçe yönetimi, mevzuat, veri temelli karar alma ve paydaş iletişimi alanlarında kurumsal bir program sunacağız" dedi.

Sındırgı’da depremin ardından halk geceyi sokakta ve çadırlarda geçirdi Haber

Sındırgı’da depremin ardından halk geceyi sokakta ve çadırlarda geçirdi

Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde dün gece meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşlar, artçı sarsıntılar nedeniyle geceyi sokakta geçirdi. İlçede sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çadır kuran, araçlarında sabahlayan ve açık alanlarda bekleyen vatandaşlar, endişe dolu bir geceyi geride bıraktı. Deprem sonrası evlerine girmeye çekinen vatandaşlar, çimenlik alanlara ve parkların uygun noktalarına kurdukları çadırlarda kalmayı tercih etti. Arabası olan bazı kişiler ise pazar yerlerine ve açık otoparklara çekilerek araçlarında sabahladı. Gece boyunca soğuk hava ve yağış nedeniyle zor anlar yaşayan vatandaşlar, sabah saatlerinde birbirlerine sıcak içecek ve yiyecek ikram ederek dayanışma örneği sergiledi. Geceyi korku ve soğukla savaşarak geçiren insanlar bu depremin diğer depremlere göre daha uzun sürdüğünü belirtirken. Kimileri mahallenin kahvehanesinde sabahladıklarını anlattı, kimileri ise 92 yaşında alzheimer annesinin olduğunu ve onunla arabada kalmak zorunda kaldığını iletti, "Annem hasta, üşüyorum diyor bir şey yapamıyorum" ifadelerinde bulunan yaşlı kadın duygusal anlar yaşattı. Sabah saatlerinde Sındırgı’ya gelen yetkililer, hasar tespit ve yardım çalışmalarını sürdürürken, AFAD ekipleri vatandaşlara hasarlı evlere girmemeleri yönünde uyarılarda bulundu.

Bilim insanları araştırma yaptı: O bölgedeki deprem gerçeği ortaya çıktı Haber

Bilim insanları araştırma yaptı: O bölgedeki deprem gerçeği ortaya çıktı

Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de, aktif fay hatlarının takibi ve geçmiş sismik hareketlerin araştırılması amacıyla bilimsel çalışmalar sürüyor. "Türkiye’nin Diri Faylarının Paleosismolojisi" projesi kapsamında aktif fay hatlarını incelemeye yönelik başlatılan çalışmalarda, Sivas’ın Altınyayla ilçesi Başyayla köyünden geçen Deliler Fayı üzerinde paleosismolojik çalışmalar yürütülüyor. Türkiye genelindeki Sivas-Kayseri hattını kapsayan 14 proje çalışmalarından bir tanesi, Deliler Fayı’nın Kayseri’den Sivas’a uzanan üç segmenti üzerinde gerçekleştiriliyor. Proje kapsamında bölgede hendekler açılarak, yer altındaki jeolojik katmanlar inceleniyor. Çalışmalarla hem fayın geçmişte büyük bir deprem üretip üretmediği belirlenmeye çalışılıyor hem de bölgenin sismik riski analiz ediliyor. Açılan hendeklerden alınan örnekler, laboratuvar ortamında analiz edilmek üzere gönderiliyor. Bu analizler sayesinde fay hattında geçmişte yüzey kırığına neden olan büyük bir depremin yaşanıp yaşanmadığı ve ne zaman gerçekleştiği tarihlendirme yöntemiyle ortaya konuluyor. Çalışmaları yerinden yürüten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Koçbulut, yürütülen proje hakkında detaylı bilgiler vererek, "Teorik anlamda yapılan hesaplamalarla bu fay üzerinde 7 büyüklüğünde bir olacağı doğru olabilir fakat bizim arazi gözlemlerimiz ve açmış olduğumuz 6 hendek üzerinde yaptığımız incelemeler sonucunda bu fayın 7 büyüklüğünde bir deprem üretemeyeceği kanaatindeyim. Halen çalışmalarımız devam ediyor ve çıkan sonuçlarla beraber arazi gözlemlerimizi karşılaştıracağız" dedi. "DELİLER FAYI'NI ARAŞTIRIYORUZ" Prof. Dr. Fikret Koçbulut, bu çalışmalar neticesinde bu fay üzerinde bir deprem meydana gelip gelmediğini belirleyip bunun tarihlendirmelerini yapacaklarını belirterek, "Burası AFAD, Belediyeler Birliği ve MTA'nın desteklemiş olduğu Türkiye'nin diri faylarının paleosismolojisi projenin bir parçası. 14 adet yürütülen projelerden bir tanesi burası. Bu proje kapsamında Kayseri’den Sivas'a kadar uzanan Deliler Fayı'nda 3 segmentini araştırıyoruz. Bu 3 segmentden geçen yıl Kayseri'de bulunan Bünyan segmenti ile Sarıoğlan-Gemerek segmenti üzerinde 3 tane hendek açmıştık. Bu yıl da yine Sarıoğlan-Gemerek segmenti ve Dökmetaş segmenti üzerinde Şarkışla Hacıyusuf ve Samankaya köylerinde birer tane hendek açtık. Şu anda Altınyayla Başyayla köyünde açtığımız Başyayla hendeğinde bulunuyoruz. Bu çalışmalar neticesinde yakın zamanda Deliler Fayı üzerinde bir deprem meydana gelip gelmediğini belirleyip bunun tarihlendirmelerini yapacağız. Bu çalışmalar neticesinde bu fay hattı üzerinde sismik bir boşluk olup olmadığı, üzerinde ne kadar bir kayma olduğu ve büyük bir deprem üretip üretmeyeceği hakkında yorumlarımızı yapıp raporlayacağız" dedi. "ÖRNEKLERİ LABORATUVARA GÖNDERİYORUZ" Koçbulut, açtıkları hendeklerin duvarlarını temizlediklerini söyleyerek, "Biz açtığımız bu hendek duvarlarını öncelikle temizliyoruz, bu duvar üzerinde daha önceden büyük deprem üretmiş bir yüzey kırığı oluşup oluşmadığına bakıyoruz. Eğer bu şekilde bir deprem yaşanmışsa bunun tarihlendirmesini yapıyoruz. Depremin yaşandığı noktadan yüzey kırığını dolduran dolgudan örnekler alarak laboratuvara göndererek tarihlendirmesini yapıyoruz. O depremin yaşını ve ne zaman yaşandığını meydana çıkarıyoruz. Uzmanlar tarafından yapılan deprem değerlendirmesi ile ilgili açıklamaları bizlerde takip ediyoruz. Kamuoyuna bu açıklamalar yapılmadan önce arazi gözlemleri ile değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu. "FAYIN HAREKETLİ OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ" Bu fayın 7 büyüklüğünde bir deprem üretemeyeceği kanaatinde olduğunu ifade eden Koçbulut, "7'nin üzerinde deprem üretebileceğini söyleyenler de var. Teorik olarak bir formül ve fay uzunluğu ile bir hesaplama yapılıyor. Teorik anlamda bu söylenen rakam doğru ancak araziye gelip baktığımızda bu fayın hareketli bir fay olmadığını görüyoruz. Benim arazi gözlemlerim ve açmış olduğumuz 6 hendek'te yaptığımız incelemeler sonucunda bu fayın 7 büyüklüğünde bir deprem üretemeyeceği kanaatindeyim. Halen çalışmalarımız devam ediyor çıkan sonuçlarla beraber arazi gözlemlerimizi karşılaştıracağız. Deliler Fayı, Dökmetaş segmenti, Sarıoğlan-Gemerek segmenti ve Bünyan segmenti üzerinde yüzeyi kıracak ve büyük bir yıkım oluşturacak bir deprem beklemiyorum" şeklinde konuştu.

‘Deprem’i yaşadılar Haber

‘Deprem’i yaşadılar

Yıldırım Belediyesi, afetlere hazırlık alanında kurum ve kuruluşlarla iş birliğini geliştirmeye devam ediyor. Deprem öncesi, deprem anı ve sonrasında doğru davranış biçimleri hakkında bilgilendirmelerde bulunmak ve afet farkındalığını artırmak için Yıldırım Belediyesi ve AFAD iş birliğinde Bayrak Alanı’nda deprem simülasyon eğitimi düzenlendi. Gerçek deprem deneyiminin yaşatıldığı simülasyon TIR’ında, AFAD eğitmenleri vatandaşlara deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Ayrıca, Yıldırım Belediyesi simülasyon TIR’ındaki eğitime katılanlara, ev içi güvenliği sağlamak amacıyla ‘Deprem Sabitleme Kitleri’ hediye edildi. KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK Deprem’in Türkiye’nin en önemli konularından birisi olduğuna değinen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Yıldırım’da kentsel dönüşüm noktasında kaybedecek bir dakikamız dahi yok derken deprem ve olası afetleri göz önünde bulunduruyoruz. Bu düşünceyle insanlarımıza güvenli yaşam alanları oluşturmak için 5 binin üzerinde konut ürettik. Bu dönemin sonunda bu sayıyı 30 bine çıkaracağız. Diğer taraftan da vatandaşlarımızı olası afetlere karşı alınabilecek önlemler konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu minvalde geride bıraktığımız bir yılda 10 bini öğrenci olmak üzere 16 bin insanımıza afet eğitimi verdik” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.