SON DAKİKA
Hava Durumu

#Devletbahçeli

Söz Bursa - Devletbahçeli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Devletbahçeli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Devlet Bahçeli: "Tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemeli" Haber

Devlet Bahçeli: "Tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemeli"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gelecek nesiller 15 Temmuz benzeri yıkım ve ihanetlere maruz kalmamak için her zaman tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemelidir" ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkanı Bahçeli, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Türkiye’nin Anadolu coğrafyasındaki varlığının mazisi, aynı zamanda vatan ve millet şuurunun milli birlik ruhuyla bayraklaşmasının övünç kaynağı olduğunu kaydetti. Malazgirt Zaferi’nin sadece bir yurt kapısı değil, muasır bir medeniyet yolculuğu başlattığını aktaran Bahçeli, "Anadolu’nun bağrına saplanan zulüm hançeri ve parlak ufkunu sarıp sarmalayan zulmet haddesi Türk milletinin fazilet ve fetih kabiliyetiyle sökülüp atılmıştır. Esasen bin seneye yaklaşan mahut tarihi seyir içinde soylu muhterem ve muzaffer kazanımlara karşı hiç bitmeyen menfur misillemeler yapılmıştır. Haçlı Seferleri bunlardan yalnızca bir bölümüdür. Bu kapsamda olmak üzere güncellenmiş yeni bir haçlı denemesi dokuz yıl evvel bir kez daha icra edilmek istenmiştir. Bundan dolayı Türk tarihinde 15 Temmuz 2016 mühim bir eşiktir. Maatteessüf uzun asırlara sari olmak suretiyle Anadolu coğrafyasının işgal, istila ve ilhak planları devşirilmiş ve ruhları ele geçirilmiş FETÖ terör örgütünün merkezinde yer aldığı dar kadrolu askeri darbe teşebbüsüyle 15 Temmuz’da sonuçlandırılmak istenmiştir" ifadelerini kullandı. Milli varlık içine kadar sızan müşrik ve münafık mihrakların devlete, millete, vatana, her türlü değer ve emanete silahla saldırdıklarını belirten Bahçeli, "Şükürler olsun ki, Türk milleti 15 Temmuz’da ayaklanan, havadan ve karadan bomba yağdıran zehirli ve ziyan içindeki hainlerin şehadet ve gazilik onurunu kucaklayarak başını ezmiştir. 15 Temmuz gecesi mermilere direnip tanklara meydan okuyan, korsan şeklinde uçurulan helikopter ve savaş uçaklarına kafa tutan Türk milleti bilavasıta ve bizatihi kutlu varlığına sahip çıkmıştır. Muazzam nitelikli milli uyanış ve destansı birlik, kardeşlik ve dayanışma ahlakı Türkiye’yi geçilmez yapmıştır. Karanlıktan medet umanlar buna pişman edilmişlerdir. Elbette ve kesinlikle 15 Temmuz unutulmamalıdır. Gelecek nesiller 15 Temmuz benzeri yıkım ve ihanetlere maruz kalmamak için her zaman tetikte, teyakkuzda ve tek yürek halinde duruş sergilemelidir. Birbirimizi sevip saygı ve anlayış çemberinde el ele verdiğimiz müddetçe hiçbir iç ve dış husumet cephesi gün yüzü göremeyecek, başarıya ulaşamayacak, nifak tohumları saçamayacaktır. Bir olduğumuz, diri ve uyanık durduğumuz sürece Türkiye düşmanları karşımızda tutunamayacak, hıyanet mesafe alamayacaktır. 15 Temmuz Demokrasi ve Mili Birlik Günü’nde kahraman şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Cesaret timsali gazilerimize uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. İradenin ve egemenliğin sahibi Türk milletini hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. 15 Temmuz’un sıcak ve ateşli meydanlarında kendiliğinden organize olarak kurulan; bunun yanında ahlaki, manevi ve milli bir kucaklaşmanın mecmuu olan Cumhur İttifakı’nın ise yeni yüzyıla huzurun, barışın, refahın ve kardeşliğin mührünü vuracağına gönülden inanıyorum" dedi.

MHP Lideri Bahçeli: "Kötü anılar geride kalacak" Haber

MHP Lideri Bahçeli: "Kötü anılar geride kalacak"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Silahların teslim işleminin belirlenmiş takvim içerisinde tamamlanmasıyla birlikte kötü anılar geride kalacak, yeni yüzyılın mimarı ve mihveri Türk milleti olacaktır" dedi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "PKK’nın Silahları Teslimiyle" ilgili yazılı bir açıklama yayımladı. Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan MHP lideri, DEM Parti’ni sağduyulu ve sorumlu bir siyaset çizgisi izlediğinin altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın silah bırakmasıyla beraber bölgenin istikrara kavuşacağını aktaran Bahçeli, "Bir yanda ülkemiz diğer yanda mücavir bölgeler yepyeni ve ümit dolu bir döneme etap etap ilerleyiş ve geçiş halindedir. Türkiye mazisi yarım asra yaklaşan şiddet ve şekavetle perçinlenmiş bölücü terör musibetinden kurtuluşun eşiğindedir. 27 Şubat İmralı açıklamasıyla gündeme gelen 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na muvafık ve müzahir şekilde bölücü terör örgütü PKK 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde 12’inci kongresini toplayarak örgütsel varlığını feshettiğini ve silahı bıraktığını ilan etmiştir" ifadelerini kullandı. Bahçeli açıklamasına şöyle devam etti: "Nitekim en son videolu mesajından da anlaşıldığı üzere PKK’nın kurucu önderliği sözünü tutmuş, taahhüdünün ardında durmuş, küresel ve bölgesel tehditleri zamanında görmüştür. Bunun yanında DEM Parti sağduyulu ve sorumlu bir siyaset çizgisini koruyarak terörsüz Türkiye hedefine samimiyetle bağlı kalmış, dengeli ve isabetli söz ve değerlendirmelerle bin yıllık kardeşliğin safında yerini almıştır." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Terörsüz Türkiye" sürecini sahiplendiğini vurgulayan Bahçeli, "Bir devlet politikası halini alan 'Terörsüz Türkiye' kararlılığını bidayetinden itibaren sahiplenen ve her türlü özveriyi gösteren Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümeti süreci sonuna kadar sahiplenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı hiçbir tahrike ve bozucu telkine kapılmadan siyasi dirayetini ve mücadele direncini bihakkın muhafaza etmiştir. Terörsüz Türkiye hedefi sağlam ve sağlıklı hamlelerle mesafe almıştır. Bugünden geçerli olmak üzere bölücü terör örgütü gruplar halinde silahları teslim etmeye, aynı zamanda kara bir dönemin kapanması hususunda tarihi nitelikli gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Provokasyon ortamını canlı tutmak maksadıyla istismar, iftira ve inkâr yarışına giren siyasi ve ideolojik mahiyetli çevreler yeşeren umutlar, genişleyen barış ve huzur iklimi karşısında hayal kırıklığına uğramıştır" açıklamasında bulundu. "Silahların teslim işleminin tamamlanmasıyla birlikte kötü anılar geride kalacak" Hem Türkiye hem de bölge açısından fevkalade önemli günler yaşandığını belirten Bahçeli, "Pozitif ve yüreklere su serpen gelişmeler bir milattır ve bu kapsamda maşeri vicdan memnuniyet duymaktadır. Terörsüz Türkiye; refah, güven ve huzur dolu bir geleceğin kulvarıdır. Terörsüz Türkiye; milli birlik ve dayanışmanın mutlak ve mütemadi kuvvesidir. Silahların teslim işleminin belirlenmiş takvim içerisinde tamamlanmasıyla birlikte kötü anılar geride kalacak, yeni yüzyılın mimarı ve mihveri Türk milleti olacaktır. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere 'Terörsüz Türkiye' hedefinin gerçekleşmesi uğruna emeği, eylemi ve desteği bulunan herkese şükranlarımı sunuyor, aziz milletimize yeni dönemin hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.

MHP lideri Bahçeli: Sinan Ateş davası derhal başlamalı Haber

MHP lideri Bahçeli: Sinan Ateş davası derhal başlamalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı'nda konuştu. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü intikam gününe tahvil etmenin ne emek ne de dayanışma olduğunu dile getiren MHP lideri Devlet Bahçeli, “Marx gibi, hayatlarında tek bir fabrikaya girmemiş, tek bir emekçinin elinden tutmamış bu güruhun aklı rehinli, iradesi ipotekli, vicdanı da tutsaktır. 1 Mayıs’ta yalnızca görevini yapan ve sağduyulu tavrı sebebiyle övgü alan Türk polisine düşmanca saldıranlar, nefretle muamele edenler, biliniz ki, haçlı kalıntısı ve düşman bakiyesidir. Emek gücü, bir kimsenin çalışma ve mal üretme kudretidir. Hayatları miskinlik, tembellik, hainlik ve tufeyli utanmazlıkla geçen küçük bir azınlığın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde sahneye çıkıp Taksim’e yürüme ve burada gösteri yapma gayesi her şeyden evvel maksatlıdır, maşalıktır, madrabazlıktır. Emek ve Dayanışma Günü’nü ülkemin her yerinde kutlamak mümkündür. Peki bu Taksim ısrarı niyedir? Buradaki amaç nedir? Emek ve dayanışmayla Taksim’in ne alakası vardır? 1 Mayıs 1977’deki acıklı ve vahim hadiselerin tekrarı mı planlanmaktadır? Taksim inadının altında yatan hesap nedir? Emek kutsaldır, emekçilerimiz saygındır, hepsi de başımızın üstündedir. Ne var ki, emekle, emekçiyle, üretimle, alın teriyle, helal kazançla hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan üç beş haydudun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü terörize etme çabası, en başta emek ve emekçi düşmanlığına hizmettir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, DEM’in ve marjinal partilerin bu düşmanlığa çanak tutmaları kimin kiminle yol yürüdüğünün tevsik ve teyit edilmiş özetidir" ifadelerini kullandı. "Dışişleri Bakanımızın İslam ülkelerine direkt söylediği ‘İsrail’i durdurmalıyız, ya barışla ya da zorla’ sözleri kararlı ve korkusuz bir mesajdır" Türkiye’nin, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olmasını önemli bir adım olarak nitelendiren Bahçeli, "Geçen hafta İsrail’e yönelik ticaretin durdurulması da ülkemizin insani ve vicdani çerçevede ne alırım, ne kaybederim çetelesi tutmadan yaptığı muazzam bir siyasi hamledir. Böylelikle Türkiye’nin İsrail’le ticaretini diline dolayıp fitne çıkaranların hesabı bozulmuştur. 4-5 Mayıs 2024 tarihlerinde Gambiya’nın başkentinde yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı 15’inci Zirvesi’nde ülkemizin görüşleri açık yüreklilikle seslendirilmiştir. Bu kapsamda, Dışişleri Bakanımızın İslam ülkelerine direkt söylediği ‘İsrail’i durdurmalıyız, ya barışla ya da zorla’ sözleri kararlı ve korkusuz bir mesajdır. Netanyahu ve yönetimi için hesap günü yakındır. Bundan kaçış ve kurtuluş diye bir şey söz konusu değildir. 35 bin masumun dökülen kanı Netanyahu’yu inşallah boğacaktır. Dünyada en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur. Mazlumun suskunluğunu ise hiç kimse yanlışa yormamalıdır. Hem Türkiye hem de dünyada pek çok ülke zalim İsrail’e karşı ayaktadır" diye konuştu. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cani Netanyahu lehine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne baskı yapmaya başlayan Batılı ülkelerin insanlık değerleriyle çelişmek şöyle dursun, bu değerlere açık açık cephe aldığı bariz bir gerçektir. Bizim bu çifte standartçı ahlaksızlığa karnımız tok, yüzümüz dönüktür. Kim ne yaparsa yapsın, insanlık zulme karşı birleşmiş ve bilenmiştir. Bu gelişmeler yaşanıyorken, Kahire’de yürütülen ateşkes ve rehine takası anlaşmasının çıkmaza girmesi çok tehlikelidir. Refah’a operasyon tehdidinden geri adım atmayan Netanyahu müzakere sürecini dinamitlemektedir. Gazze’ye yönelik saldırıların kesilmesini açıkça ihtiva etmeyen bir anlaşmanın kalıcı ve kabul edilebilir olması elbette düşünülemeyecektir. İsrail yönetiminin ateşkes çabalarını sabote etmek için beyhude gerekçeler uydurması, esir takasına eşzamanlı olarak Gazze’ye saldırıları sonlandırma talebine kapalı durması soykırımın devamına işarettir. Gazze’de savaşın sona ermesine yanaşmayan Netanyahu’nun bedeli ödemesi artık bir insanlık ve hukuk namusudur. Birleşmiş Milletler çok acil devreye girmelidir. İsrail askerleri işgal edilen bölgelerden ön şartsız çıkmalıdır. Zira bölge bıçak sırtındadır. Masumlar adına inisiyatif üstlenmesi gereken ABD yönetiminin, Suudi Arabistan’la planlanan savunma anlaşmasına İsrail ile diyalog şartı koyması zulmü cesaretlendiren bir skandaldır. İki devletli çözüme bir destek verip bir burun kıvıran, bugün söylediğini yarın çiğneyen ABD yönetiminin güvenilmez politikaları cinayet ve katliamları maalesef teşvik etmektedir. Bazen yüksekte zannettiklerimizin, aslında eğilemeyeceğimiz kadar alçakta olduğunu görmek hayatın tuhaf bir cilvesidir. Gazze dünya için turnusol kâğıdıdır ve bu süreç kimin medeni, kimin insani, kimin merhametli, kimin adil, kimin adalet ve hukuk yanlısı olduğunu gözler önüne sermiştir. Bugüne kadar hiçbir güç zulümle abat olmamış, olamamıştır. Türk milleti onun bunun ne diyeceğine aldırış etmeden, zalimlere ve zulüm tufanına sonuna kadar karşıdır. Çünkü Türk milleti tarih, kültür ve medeniyet açısından dünya çapında eşsiz ve rakipsizdir. Her gün bir fincan kahve fiyatının yarısıyla geçinmeye çalışan 1 milyar insandan mütevellit mazlumların sesi, nefesi, hatta demir yumruk olmak için Lider Ülke Türkiye diyoruz." "Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır" Bahar aylarıyla beraber siyasette de bahar mevsiminin doğuşundan memnuniyet duyduklarını belirten MHP lideri Bahçeli, "Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır. Ortak akılla hareket ederek ülkemizin temel meselelerine kafa yormak, milli birlik ve dayanışmanın muteber imkanlarıyla mesafe almak bizim de arzu ve amacımızdır. İnsanı içtenlikle ve ilgiyle dinlemek yine insana en büyük ikramdır. Dinlenecek sözün doğru olması, milli ve manevi değerlerimize uygun düşmesi en makul ve mantıklı yoldur. Siyaset kavga arenası değil, konuşma ve düğümleri çözme sahasıdır. Sözün ateşiyle münakaşa ve muharebe etmek yerine; akıl ve ahlaki mutabakat ve müzakereyle Türkiye’mizin yükseliş sürecine herkes destek vermelidir. Türk ve Türkiye Yüzyılına müzahir tavır ve tutum geliştirmek her siyasi parti ve siyasetçi için milli sorumluluktur. DEM’lenmek yerine kantı, yani şekerli suyu tercih etmek, bundan da yudum yudum içmek akla en yatkın seçenektir. Cumhurbaşkanımızla CHP Genel Başkanı’nın görüşmesinin esasını es geçip boş koltukla meşgul olanların boşa ve boşluğa düşmeleri pek tabii kendi bilecekleri bir şeydir. Biz boşlukla ve boş yapanlarla değil, ülkesi ve milleti için dolu heves ve heyecanları olanların ne söylediğine, neyi hedeflediğine bakıyor, bununla ilgileniyoruz. Ancak bazı kilit mahiyetli tartışma konularıyla ilgili de görüşümüzü paylaşmak istiyoruz. Bir defa siyasetin yumuşama ve normalleşmesinin vasatı Türkiye ve Türk milletinin ortak değerleri, ortak çıkarları, ortak geleceğidir. DEM’lenenlerin ayılması bir başka düşüncemiz ve temennimizdir" şeklinde konuştu. Türkiye’de yargı yetkisinin Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemeler olduğunu hatırlatan Devlet Bahçeli, "Anayasa’nın 138’inci maddesine göre, hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" açıklamasında bulundu. "Özel saati merak ederse, rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım" Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti: "Neymiş, CHP Genel Başkanı, Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret ettiğinde, ‘saati sorunca, sen önce Kavala’yı çıkar’ cevabını almış. Anlamadığımız şudur, Sayın Özel’in kolunda saati yok mudur? Haydi yok diyelim, beraberindeki arkadaşlarında da mı yoktur? Sayın Özel’in saati sormak yerine PKK’ya ve FETÖ’ye verilen destekleri muhataplarının yüzüne vurması gerekmez miydi? Türkiye hukuk devletidir, yargımız bağımsız ve tarafsızdır demesi taşıdığı sorumluluğa uygun düşmez miydi? AB’li politikacıların kara propagandasına kulak verip bunları ham haliyle ülkemize taşıyacağına Türkiye’nin egemen devlet onuruna korkusuzca sahip çıkması doğru olmaz mıydı? Bırakın Kavala’yı da kanun kaçağı FETÖ’cüleri ve PKK’lıları Türkiye’ye ne zaman teslim edeceksiniz sorusunu soramaz mıydı? Sayın Özel saati merak ederse, rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım. Kavala sevdalısı bazı kalemşörler de, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye, peki bu kime yarar?’ diye adrese teslim bir soruyla gündem tayin etmeye hevesleniyor. Ne yapalım, boyun mu eğelim? Yarı sömürge bir ülke olmaya tamam mı diyelim? Avrupa istedi diye adalet ve hukuk şerefini iki paralık mı edelim? Şu iddialara bakar mısınız; ‘Gezi davasında ceza verilmesine esas teşkil eden ve ortadan kaldırılmak istendiği iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden kastedilen 'Başbakan' ve 'Bakanlar Kurulu'muymuş. Eğer yapılan itirazlar reddedilirse Gezi sanıkları, karşı çıktıkları anayasa değişikliği ile getirilen sistemden yararlanacaklarmış. Yeni hükümet sisteminde yürütme gücü Bakanlar Kurulu tarafından değil, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından kullanılmaktaymış. Başbakan ve Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yaşatılmıyormuş. Suçun mağduru olan hükümet, yasa ve Anayasa’dan çıkarılmış. Ortada mağduru olmayan bir suç kalmış. Mağduru olmayan suç olmazmış. Emin olunuz, bunları kaleme alan şahıs doğrudan doğruya Osman Kavala serbest bırakılmalıdır dese en azından daha tutarlı ve omurgalı bir açıklama yapmış olurdu." Devletin üç unsuru olduğuna dikkati çeken Bahçeli, “İlki millet, ikincisi ülke, üçüncüsü de egemenliktir. Bunların dayanağı da hukuktur. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Suç 'eski sistemde işlendi, yeni sistemde geçersizdir' demek, devleti ve milleti bilmeyen, bilse de hasıraltı eden tetikçilerin ve kimliksizlerin harcıdır. Mahut ve malum bir cinayet davasının hazırlanan 145 sayfalık iddianame dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocaklarına iftira atan, kan ve çamur sıçratan alçaklar koalisyonu, ne hikmetse devlet ve millet karşıtlarına kucak açmakta, methiyeler düzmektedir" dedi. "Mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır" Sinan Ateş davasında hazırlanan iddianameye ilişkin konuşan Bahçeli, "Hayatlarında tek bir defa Ülkücünün hakkını, hukukunu ve haysiyetini gözetmeyen mihrakların partimizi ve Ülkü Ocaklarını bir cinayetle anma teşebbüsleri ayrıca değerlendirilmesi gereken şerefsizce bir saldırganlıktır. Bugüne kadar niye iddianame hazırlanmadı diye sordular. İddianame hazırlandı, içi boş dediler. Davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler. Milliyetçi Hareket Partisi olarak beklentimiz şudur; mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi belge ve bilgi varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. CHP’sinden İP’ine kadar malum partiler neyi biliyorsa acilen mahkemeye yetiştirmelidir. Abdestten şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Çiğ süt içmeyenin karnı da ağrımaz. Bakalım hukuki süreç Ankara’da mı bitecek, yoksa Pensilvanya’ya mı dayanacak, hodri meydan, hep beraber göreceğiz. Bilinmesini özellikle isterim ki, ellerinde binlerce Ülkücü şehidimizin kanı olanların feriştahı gelse biz de yaprak dahi kımıldamaz, kımıldamayacaktır" açıklamasında bulundu. Bahçeli, şöyle devam etti: "Fuzuli’nin dediği gibi, 'Herkesin bir derdi var, kimi anlatır dilini yorar, kimi susar yüreğini yakar'. Yüreğimiz yansa da dilimizi bunlara karşı artık yormayacağız. Devlette sürekliliği yok sayanların, devlet sisteminin hukuki, tarihi ve siyasi alt yapısını kurcalayanların iç işgal cephesinde konuşlandıklarını söylediğimizde, sorarım sizlere yanlış mı yapıyoruz? Hata mı ediyoruz? Türkiye’nin itibarını, istikbalini ve saygınlığını Osman Kavala’ya bağlayanlar korkunç bir bühtanın failleri değildir de nedir? Bize göre, bunlar Türkiye’nin istiklal haklarına kast eden azgınlaşmış işbirlikçilerdir. Mahkum olmuş Kavala’ya 'içeride tutuluyor' diye yazıp konuşanlar tek kelimeyle devlet ve millet muhalifidir. Bunların anlayışına göre Türkiye uluslararası baskı ve dayatmalara teslim olmalı, süngü düşürmeli, diz çökmelidir." "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek" MHP ve Cumhur İttifakı’nın şer ve şirret emel sahiplerine sonuna kadar direneceğini belirten Bahçeli, "Bu sefillerin örneklerine maalesef her dönem tesadüf edilmiştir. Fakat Türk Devri’nde, Türkiye Yüzyılı'nda bunların suyu kesilecek, üredikleri ideolojik bataklık mutlaka kurutulacaktır. Bugün Kavala şakşakçılığı yapanların, yarın terörist Demirtaş’ı, diğer gün ise İmralı canisini gündeme taşımaları mukadderdir. Böylelikle geriye ne devletin hükümranlık kazanımları ne de Türkiye’nin varoluş hakları kalacaktır. İstenen budur. Hedeflenen budur. Proje budur. Ülkemizde siyasi iklimin değişmesi ve baharın gelmesine vurgu yapanların amacı devlet ve millet düşmanlarının serbest bırakılmasıdır. Bu bahar değil, kara kıştır, fırtınadır, devletin ve milletin ağır yara almasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek, sonuna kadar direnecektir" diye konuştu.

Bahçeli: Size kötü bir haberim var..! Haber

Bahçeli: Size kötü bir haberim var..!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında TBMM'de gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sorgulayan, yargılayan, karalayan çevrelerin asıl kaygı ve korkusu uyanan devin ayağa kalkması, küresel ve bölgesel hadiseler karşısında sözü geçen, ne diyeceği merak uyandıran bir Türkiye’nin doğuşu olduğunu ifade eden Bahçeli, grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.  "Cumhur İttifakı’nın tasfiyesine ve sonlanmasına ümit bağlayanlar size kötü bir haberim var" diyen Bahçeli, "Cumhur İttifakı sonuna kadar vardır, var olacaktır ve ayakta kalacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızla olan dostluk ve kardeşlik hukukumuzu anlayabilmeniz için balığın kavağa tırmanmasını beklemekten başka alternatifiniz kalmamıştır."dedi. Bu arada dış gündeme ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, Türkiye’nin komşularıyla barışçıl, dostane, yapıcı, karşılıklı saygıya dayalı, ortak çıkarların gözetildiği ve iyi niyetli diyaloglar kurması öteden beri savunulan bir politika olduğunu söyledi. "Netenyahu vakti ve saati geldiğinde Lahey’de yargılanacaktır" diyen Bahçeli, "Lekeli ismi tarihe katil ve soykırımcı olarak geçecektir.  srail halkı Netenyahu’nun şiddet politikalarından oldukça rahatsızdır. Bu cani mutlaka görevden uzaklaştırılmalı, barış yanlısı ve iki devletli çözüme müzahir yeni bir yönetimin tezahürü behemehâl gerçekleşmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.