SON DAKİKA
Hava Durumu

#Doğader

Söz Bursa - Doğader haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğader haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Yunuseli Havaalanı yangın söndürme üssü olsun" Haber

"Yunuseli Havaalanı yangın söndürme üssü olsun"

Bursa Kent Konseyi, DOĞADER ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, Demirtaş İsmetiye Mahallesi'nde yanan ormanlık alanda yaptıkları ortak açıklamada, Yunuseli Havaalanı'nın yangın söndürme hava üssü haline getirilmesi çağrısında bulundu. Bursa Kent Konseyi, DOĞADER ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, Demirtaş İsmetiye Mahallesi'nde geçtiğimiz günlerde yanan ormanlık alanda bir araya gelerek orman yangınlarına dikkat çekmek amacıyla ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Tarım Orkam-Sen Bursa Şube Başkanı Tarık Efe, Türkiye'de son 88 yılda toplam 1 milyon 907 bin hektar ormanlık alanın yandığını belirterek, bu sürede çıkan yangın sayısının 126 bin olduğunu, yıllık ortalamanın ise bin 400 olduğunu söyledi. Ancak son yıllarda yangın sayısında büyük artış yaşandığını belirten Efe, "Son on yılda bu rakam 2 bin 700'e yükselirken, 2024 yılında 3 bin 800 yangınla rekor kırıldı" dedi. "Yangınların yüzde 99'u insan kaynaklı" Efe, orman yangınlarındaki artışın küresel iklim değişikliği kadar maden izinleri ve orman çevresindeki insan faaliyetleriyle de doğrudan bağlantılı olduğunu savundu. Yangınların yüzde 99'unun insan kaynaklı olduğuna vurgu yapan Efe, orman içinde ve çevresinde yaşayan insanların faaliyetlerinin bu konuda belirleyici olduğunu söyledi. Orman yangınlarıyla sadece mücadele değil, yangınları önlemeye yönelik bütüncül stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini belirten Efe, "Yangınların önlenmesi için riskli alanların belirlenmesi, bu alanlarda yangına müdahale için gerekli önlemlerin alınması, tarım-orman ara kesitinde alınacak önlemlerin belirlenmesi, ormanlar, tarımsal alanlar ile yapıların yangına dirençli hale getirilmesi, yangınla ilgili güncel yasal düzenlemelerin yapılması gibi bu eylemlerin aksatılmadan ve geliştirilerek tamamlanması büyük önem arz etmektedir" diye konuştu. Efe, orman yangınlarıyla mücadelede hava filosunun güçlendirilmesinin elzem olduğunu belirterek, Yunuseli Havaalanı'nın yangın söndürme hava üssü olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Efe, "Yunuseli Havaalanı lokasyon, altyapı ve ulaşım avantajları sayesinde yangın söndürme uçakları için ideal bir merkez olabilir" dedi. Açıklamada ayrıca kadrolu orman işçisi açığının bir an önce kapatılması, enerji şirketlerinin bağımsız denetime tabi tutulması, yangın nedenlerinin bölgesel olarak analiz edilerek önlemler geliştirilmesi, gece saatlerinde dozer şeridi açılması gibi uygulamaların zorunlu hale getirilmesi istendi.

Tahtalı’da beton santraline direniş: ‘Bursa’yı betona gömdünüz' Haber

Tahtalı’da beton santraline direniş: ‘Bursa’yı betona gömdünüz'

Bursa'da Tahtalı Mahallesi'ne yapılması planlanan beton santrali için köy halkı eylem yaptı. Beton santralinin yapılacağı ormanlık alanda toplanan köylüler ellerinde pankartlarla slogan attı. Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Tahtalı Mahalle Komitesi, Bursa Kent Konseyi ile Nilüfer Kent Konseyi Çevre Meclisleri, Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı Tahtalı Mahallesi'nde yapılması planlanan beton santrali hakkında açıklama gerçekleştirdi. Beton santralinin yapılması düşünülen ormanlık alanda bir araya gelen köylüler topraklarının ve havasının kirlenmemesini istedi. "BURSA’YI BETONA GÖMDÜNÜZ" Beton santralinin yapılacağı alanda basın açıklaması gerçekleştiren DOĞADER Başkanı Murat Demir, "Bursa'dan Tahtalı'ya doğru gelirken her tarafta ruhsatlı, ruhsatsız, kaçak doğayı kirleten fabrikalar, hurdalıklar var, Zaten Bursa her tarafıyla işgal edilmiş. Önü, arkası, sağı, solu, fabrikayla, sanayi siteleri dolu. Adeta köstebek yuvası gibi her tarafı taş ve maden ocağı istila etmiş. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de bu güzelim yere, bu ormanlık alana, bu doğal varlığa beton santrali yapmak istiyorlar. Biz de diyoruz ki bu kentin artık ağacına, doğasına, yeşiline, dokunmayın. Çünkü artık Bursa, ‘Yeşil Bursa’ değil. Bursa artık beton Bursa. Bursa'yı betona gömdünüz. Ormanlarımızı da betona gömmeyin. Biz burada beton istemiyoruz, temiz hava solumak istiyoruz. Bakın Bursa'nın suyu yok artık, barajlarımız boş. Bir ay sonra çeşmelerden su akmayacak. İklim krizi var. Biz burada iklim değişikliğine karşı iklim krizine karşı temiz havası olmak için, temiz su için Bursa'mızın su varlıklarını korumak için bu ustamızın yeşilliğini, doğasını ve insanını, yaşam hakkı için 20 yıldır yaptığımız şeyi bir kez daha burada yapıyoruz. Doğayı savunuyoruz, Bursa'yı savunuyoruz" şeklinde konuştu. Tahtalı Mahallesi sakinleri ise ellerinde pankartlarla slogan attı.

Dr. Saadet Hacısalihoğlu: "Karsak Deresi'nde canlı yaşayamaz" Haber

Dr. Saadet Hacısalihoğlu: "Karsak Deresi'nde canlı yaşayamaz"

Geçtiğimiz gün Gemlik Körfezi'nde dalış yapılarak müsilaj görüntüleri kaydedilirken, sonrasında ise ekip, siyah renkte akan ve koku yayan Karsak Deresi üzerinde incelemelerde bulundu. Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş, "Gemlik'in çevre sorunları dediğimizde aklımıza öncelikle Karsak Deresi ve 2021 yılında ilk defa hayatımıza giren müsilaj sorunu geliyor. Yıllardır süre gelen ihmaller ve denetimsizlikler yüzünden çocukluğumuzda yüzdüğümüz, balık tutup yediğimiz Karsak Deresi'nin yanından geçerken, şimdilerde utancımızdan dönüp bakamıyoruz. 3 gün önce beyaz akan, dün onu kirletenlerin vicdanı gibi simsiyah akan Karsak Deresi'ni temizlemek artık bizler için çevresel bir olaydan çok insanı bir mesele haline gelmiştir. Çünkü bu derenin kirliliği, birazdan Mustafa Sarı hocam anlatacak, 30 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan Marmara Denizi'nde müsilaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve bu sorun yalnızca belediyelerin meselesi değil; bir arıtma tesisi bile bulunmayan zeytin işletmelerinin, turşu fabrikalarının, sanayinin ve topyekün Gemlik halkının sorunudur. Şunu iyi bilmeliyiz arkadaşlar; ne Karsak Deresi ne de Gemlik Körfezi bizim değil; çocuklarımızın, torunlarımızın gelecek nesillerin mirasıdır bize düşen ise o mirası korumaktır" dedi. Yerel yönetimlerin kent konseyleri ile iş birliği içinde olmasını çok önemsediklerini vurgulayan Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ise şöyle konuştu; "26 Şubat'ta Nilüfer Çayı için İnkaya'daydık. 'Dünya Sulak Alanlar Günü'nde İznik Gölü'ne dikkat çektik. Bugün de üçüncü çevre çalışmamızı Gemlik Kent Konseyi öncülüğünde 'Karsak Deresi ve Müsilaj' başlığı ile burada düzenliyoruz. Doğamızı, toprağımızı, havamızı koruma mücadelemize durmadan devam edeceğiz." "MARMARA DENİZİ, DOĞUŞTAN ASTIMLI BİR ÇOCUK GİBİ" Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın tanımını yaptıktan sonra, ortaya çıkmasındaki temel nedenin azot ve fosfor dengesinin bozulması olduğunu açıkladı. Sarı, "Biz müsilaj yüzeye çıkıncaya kadar yok sayarız. Müsilaj yüzeyi kapsayacak ki, ondan sonra müsilaja var diyelim" sözleriyle 2021 ve 2025 yılındaki videoları gösterdi. Bugün Gemlik Körfezi'nde arkadaşlarının dalış yaptığını ve müsilajın denizde örümcek ağı gibi oluştuğunun görüldüğünü belirten Sarı, yüzeye çıkan müsilajın toplam müsilajın binde biri bile olmadığını söyledi. Sarı, müsilajın deniz yüzeyi sıcaklığının ortalamadan fazla olması ve kirliliğin yüksek olması nedeniyle yüzeye çıktığını vurguladı. Marmara Denizi'nin 11 bin 350 metrekarelik yüzey alanı var. Marmara Denizi doğuştan astımlı bir çocuk gibi. Atık hiçbir yere gitmez. 50 yıldır başkanlar, valiler, hükümetler değişti, Marmara'nın altına gönderdiğimiz atık miktarı çok değişmedi. Sonuç; müsilaj" diye konuştu. "TURİZMCİYE KÖTÜ HABER" Müsilajın ekolojik ve ekonomik etkisinin olduğunu ifade eden Prof.Dr. Mustafa Sarı, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Denizin dibi dediğimiz yer bir yaşam alanı. Mercanlar, müsilajdan önce pırıl pırılken müsilajdan sonra etkilendi. Deniz çayırlarını müsilaj battaniye gibi örttüğünde yüzde 15 civarında kayıp ortaya çıktı. Midye çiftlikleri etkileniyor. Yüzde 30 civarında kayıp yaşanıyor. Turizm etkileniyor. Hiç kimse müsilajla kaplı bir yere gelmeyecek. Nisan ayından itibaren müsilaj yüzeye çıkacak. O zaman bu turizm tesisleri boş kalacak." "KARSAK DERESİ'NDE CANLI YAŞAYAMAZ" Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Saadet Hacısalihoğlu ise, İznik Gölü ve Karsak Deresi etrafında bulunan tekstil, demir-çelik, gıda sanayi ve otomotiv yan sanayii tesislerinin oluşturduğu atık suların Karsak Deresi aracılığıyla Gemlik Körfezi'ne boşaltıldığını kaydetti. Karsak Deresi'nde oksijen seviyesinin 0,5 miligram litre olarak ölçüldüğünü açıklayan Hacısalihoğlu, bu seviyede canlıların yaşayamayacağını dile getirdi. Geçtiğimiz günlerde Karsak Deresi'nin beyaz renkte aktığını vurgulayan Hacısalihoğlu, bunun sanayi kaynaklı atıklar yüzünden olduğunu belirtti. Hacısalihoğlu, çözüm önerisi olarak sanayi kuruluşlarına ileri düzeyde arıtma zorunluluğu getirilip çok sıkı denetimlere tabi tutulması gerektiğini sözlerine ekledi. "ZEYTİN KARA SUYU ARITILMASI ZOR BİR MADDE" Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Yonar da bölgede bulunan organize sanayi bölgelerine dikkat çekti. Yonar, "Bursa'da çevre sorunlarını ele alırken aslında tek bir dünyamız olduğunu ve onu da bizlerin kirlettiğini unutmamalıyız. Marmara Bölgesi'ndeki OSB sayısı Türkiye'deki OSB'lerin yüzde 22'sini oluşturuyor. Bu durum hem Nilüfer Çayı, hem Karsak Deresi hem de Marmara Denizi'nde gerekli arıtmalar ve proaktif önlemler alınmadığı sürece büyük tehdit oluşturuyor. Karsak Deresi özelinde zeytin kara suyu sıklıkla görülüyor. Zeytin kara suyu biz çevre mühendisleri açısından arıtılması en zor maddelerden biridir" şeklinde konuştu.

Gemlik Körfezi ölüyor Haber

Gemlik Körfezi ölüyor

Marmara Kimya Sanayi fabrikasının Gemlik tesisinde gerçekleştirmek istediği Derin Deniz Deşarjı ve kapasite artışı için Gemlik Kent Konseyi öncülüğünde Bursa Kent Konseyi, Bursa Barosu, Bursa Kimyacılar Odası, Doğader ile birlikte Gemlik'te bulunan sivil toplum kuruluşları, siyasi partilerin ilçe teşkilatları ve belediye meclis üyeleri ile basın toplantısı gerçekleştirildi. “KİMYA FABRİKALARININ GEMLİK KÖRFEZİ’NDEN GİTME VAKTİ GELMEDİ Mİ?” Toplantıda ilk olarak programa ev sahipliği yapan Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş söz aldı. Akkuş, “Bugün burada 2020 yılından beri Gemlik Kent Konseyi ve Gemlik Belediyesi’nin akademik odalar ve STK’lar ile birlikte yürüttüğü MKS firmasının derin deniz deşarjı ve kapasite artışı ile ilgili yetkili kurumlardan konunun detaylarını öğrenmek adına toplanmış bulunuyoruz. Gemlik Körfezi her geçen gün çok daha kötü bir noktaya doğru ilerliyor. Çok değil, bir kaç yıl önce Marmara Denizi’nin müsilaj problemi ile karşı karşıya kaldığını unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Derin deniz deşarjı ve kapasite artışı ile müsilaj probleminin ortaya çıkma olasılığının ne kadar yüksek olduğunu bilirkişi raporları ortaya koymuş durumda. Bugün yapılmak istenen kapasite artışı da bunu tetikleyici bir faaliyet olarak gerçekleşecek. Belli ki, Marmara Kimya Sanayi fabrikası yatırım ve kapasite artışlarına devam edecek. Ama bizim de Gemlik Kent Konseyi olarak Gemlik Körfezi’nin, geleceğimizin kirletilmesine müsaade etmeyecegimizi bilmesi gerektiginin altını çizmek istiyorum.” dedi. Gemlik’in depremselliğine dikkat çeken Akkuş, “Gerek körfezin kirliliği, gerek balık polilasyonunun azlığı, gerekse ilçemizin depremselliği göz önüne alındığında, MKS kuruluşunun Güney Anadolu fay hattına paralel ve çok yakın olduğu ilçemiz için büyük risk oluşturduğu ortadadır. Şimdi kimse bizi yanlış anlamasın. İlçemizde yüzlerce sanayi kuruluşu var. Hiçbiri ile de böyle bir problem yaşamadık. Ama kimyevi madde üreten sanayi kuruluşlarının, deprem gerçeği göz önünde bulundurulduğunda körfezden gitme vakitlerinin gelmiş olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu. “BİZ MKS FİRMASINI GEÇMİŞTE TIR PARKLARINDA YAPITIĞI ÇED TOPLANTILARINDAN BİLİRİZ” İkinci olarak söz alan Bursa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi İsmail İşcem şöyle konuştu: “Marmara Denizi’nde sahile konumlanmış bir tesisten söz ediyoruz. Bu tesis sürekli bir şekilde gelişiyor ve bunu da fütursuzca yapıyor. 12 bin ton olan kapasitesini bugün 50 bin tona çıkartmak istiyor ve bunun için de valilikten ÇED raporuna gerek yoktur kararı aldılar. Bunun bir benzerini bir kaç ay önce Orhangazi’de gördük. Hektaş firmasına üre tesisi kurmak için ÇED raporuna gerek yoktur kararı aldılar. Hızlı bir reaksiyon gelince, halk bu işin karşısında akademik odalar ile beraber durunca, valilik de ÇED başvurusunu durdurdu ve red etti. Biz de bu konuyu mahkemeye taşıyacağız. 2022 yılında derin deniz deşarjı konusunu da o dönemin Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan ve akademik odalar ile beraber yargıya taşıdık. Bilirkişi raporları çok açık, bizim ile beraberdi ama mahkeme davayı kabul etmedi. Biz de istinafa, bir üst mahkemeye taşıdık. Geçmişte bu firma ÇED toplantılarını tır kooperatiflerinde yapmış ve toplantı ilanlarını Bursa gazetelerine vermiş ve kimsenin haberi olmamıştı.” “ÜÇ DÖNEMDİR BAŞKANLIK YAPIYORUM, ÜÇ DÖNEMDİR MKS PROBLEMİ İLE UĞRAŞIYORUZ” Bursa Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Erkan Tekin Mutlu ve Yönetim Kurulu Sekreteri Vedat Sezer teknik konulara değindi. Mutlu, “Üç dönemdir başkanlık yapıyorum, üç dönemdir MKS’nin problemleri ile uğraşıyoruz. Onlar vazgeçmiyor ama biz de vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizim söylemlerimizi bilim destekliyor. Bizim teknik olarak itiraz ettiğimiz, ÇED raporunun blok diyagramlarının hiç birinde ağırlıkça yüzde yok. Kimyanın en temel noktası; giren madde nedir, çıkan madde nedir? Ama baktığımızda bu rakamlar sunulan raporda maalesef yok. Firma kapasiteyi 12 bin tondan 50 bin tona çıkartacağım diyor ama blok diyagramlara bakıyorsunuz, giren çıkan maddelerin miktarları belli değil. Bileşenlerin ağırlıkça yüzdesi paylaşılmamış. Kilogram saat akış hızları hiçbir diyagramda belirtilmemiş. Aynı şekilde, akış sıcaklıkları da belirtilmemiş. Akımın entalpisinden, ürünlerin yoğunluğundan, basınçtan, reaksiyon verimliliğinden hiç bir şekilde bahsedilmemiş. Bu parametreler verilmeden de nasıl bir ÇED raporu düzenlenmiş, biz bir anlam veremedik. Marmara Denizi’nin oksijen seviyesi her geçen gün düşüyor. Derin deniz deşarjı sırasında kulanılacak kimyasallar ile de seviye iyice düşecek ve musilaj gibi bir çok problem tekrar gün yüzüne çıkacak.” şeklinde konuştu. “GEMLİK HALKININ HAKLI MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ” Bursa Kent Konseyi Başkanı Dr. Ertuğrul Aksoy yürütme kurulu adına söz aldı. Aksoy şöyle konuştu: “Geçmişten beri Gemlik Körfezi’ndeki olumsuzluklar ile mücadele etmek adına hep buradaydık. Bugün de Bursa Kent Konseyi, Genel Sekreterimiz ve çalışma gruplarımız ile birlikte yine buradayız. Bir ziraat mühendisi olarak iki konunun altını çizmek istiyorum. Dünyanın en kıymetli zeytininin yetiştiği bir coğrafyada kurulan kimya tesisinin, raporlarda belirtmediği rakamlardan da bellidir ki, havamıza, suyumuza, toprağımıza zarar verecekler, ciddi bir kirlilik yaratacaklar. Bunu gizlemek için de en iyi bildikleri işi yapiyorlar ve  proje tanıtım dosyası ile, ‘ÇED gerekli değildir’ kararı ile bu işi geçiriyorlar. Uydu görüntülerinden bakıldığında, boğazdan giriş yapan akıntı, İmralı Adası’na çarpıp Gemlik Körfezi’ne doğru bir dönüş yapıyor. Bu da kirliliği hapseden bir yapıya dönüşüyor. Sadece bu husus bile, hem bu kapasite artışının hem de bundan sonra Gemlik'te hiçbir sanayi kuruluşunun yer almaması için yeterli bir sebeptir.” “BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIMIZ MUSTAFA BOZBEY KONUNUN YAKIN TAKİPÇİSİ”  Son olarak söz alan, Bursa'da çevre olayları dendiğinde ilk akla gelen isim Doğader Başkanı Murat Demir, “Tüm Gemlik'i ayağa kalkmaya davet ediyorum” dedi.  Marmara ile ilgili bilgiler veren Demir, “Marmara Bölgesi neredeyse Türkiye nüfusunun yarısına tekabül etmekte, Marmara sanayisi de Türkiye sanayisinin üçte ikisine tekabül etmekte ve bu nedenle de Marmara Denizi, Marmara'nın bir foseptiği haline gelmiştir. Marmara Denizi artık sanayinin ve evsel atıkların kirliliğini taşıyamaz bir noktadadır. Yerel yönetimlerin yetkilerini artık ‘Marmara Denizi’ni nasıl temizlerim?’ diyerek çalışmalara başlaması gerektiği yerde, biz güne, yeni sanayi kuruluşları ve onların kapasite artışları ile başlıyoruz. Geçmiş dönemde Mehmet Uğur Sertaslan hakikaten büyük bir özveri ile akademik odalar ve paydaşları ile güzel bir süreç yürüttü. Biz daha o süreçle mücadele ederken, MKS karşımıza bu sefer de ÇED raporundan muaf bir projeyle çıkıverdi. O yüzden bizler de Bursalılar olarak, Gemlikliler olarak bu sorunu tüm kamuoyuna duyurmamız gerekiyor. Çok geç kalmadan bu konuyu anlatan akademik odalar, sivil toplum kuruluşları ve yerel halk ile geniş katılımlı bir eylem yapmalıyız. Konu protesto edilmeli ve kamuoyuna güçlü bir şekilde duyurulmalıdır. Kent Konseyi Başkanımız ve yürütme kurulu ile birlikte, geçtiğimiz hafta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’i ziyaret ettiğimizde bu konuyu gündeme getirdik. Kendisi de Bursa Kent Konseyi aracılığıyla her türlü desteği vermemiz gerektiğini söyledi. Eğer biz güçlü bir eylem planı ortaya koyarsak, Marmara Belediyeler Birliği Başkanı Mustafa Bozbey konuyu oraya da taşıyacaktır.” diye konuşmasını tamamladı.

Yunuseli Havalimanı ‘Yangın Söndürme Hava Üssü' olmalı Haber

Yunuseli Havalimanı ‘Yangın Söndürme Hava Üssü' olmalı

2001'e kadar sivil havacılığa açık olan Yunuseli Havalimanı 2001-2017 yılları arası Askeri hizmette kullanıldı. 1 Şubat 2017'de tekrar sivil havacılığa açılan havalimanı ayrıca Türkiye'nin ilk iniş şeridi. Öte yandan, bu havaalanı yılın belirli zamanlarında sosyal, kültürel ve sportif etkinlik de ev sahipliği yapıyor. Doğayı Çevreyi Koruma Derneği de (DOĞADER) bu havalimanının ‘Yangın Söndürme Hava Üssü' olarak kullanabileceğini gündeme getirdi. 1-27 Haziran 2023 tarihleri arasında 117 yangında 114 hektar orman yandı. Aynı tarih aralığında 2024 yılında 532 yangın çıktı ve 3 bin 934 hektar orman alanı yanarak yok oldu. Yangın sayısındaki artış bir önceki yıla göre yüzde 355, yanan orman alanı ise yüzde 3 bin 351 oranında artış gösterdi. DOĞADER Başkanı Murat Demir, yönetim kurulu üyeleri Özge Sivrioğlu ve Nazik Esen Yunuseli Havalimanı çevresinde incelemelerde bulundu. Marmara Bölgesi'nde konumu itibariyle en iyi yangın söndürme hava üssünün Yunuseli Havalimanı olabileceğini anlatan Doğayı Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Başkanı Murat Demir, haritalar üzerinde yaptıkları araştırmayla, “Burası Marmara Denizi'ne kuş bakışı 13.8 kilometre, Uluabat Gölü'ne 25.2 kilometre, İznik Gölü'ne 35.5 kilometre, Kayapa Göleti'ne 14.4 kilometre, Hasanağa Göleti'ne 19.9 kilometre, Çalı Göleti'ne 12.6 kilometre, Dağyenice Göleti'ne 12.4 kilometre, Doğancı Barajı'na 13.6 kilometre, Çınarcık Barajı'na 29.3 kilometre, Gölbaşı Gölü'ne 27.3 kilometre, Gözede Göleti'ne 22. 8 kilometre uzaklıktadır” dedi. “Yangın söndürme filosunun oluşturulması talebinde bulunduk” DOĞADER Başkanı Murat Demir, “Geçtiğimiz hafta sonu Bursa'da çok ciddi yangın badiresi atlattık. Uludağ Üniversitesi'nin ormanlık alanlarına kadar sıçradı. Üniversite kampüsünün bir kısmı yandı. Tedbir amaçlı yurtlardan öğrenciler boşaltıldı. Bursa'da son 15 gündür çeşitli noktalarda yangınlar çıktı. Ormanlarımız bu mevsimde hem ülkemizde hem de Bursa'mızda çeşitli noktalarda insan sebepli etkenlerden kaynaklı yangınlara maruz kalmaktadır. Yunuseli Havaalanı, Bursa Büyükşehir Belediyesi BURFAŞ tarafından işletiliyor. Amatör havacılık için kullanılıyor. Geçtiğimiz yıllarda buranını yerel yönetim tarafından imara açılması söz konusu oldu. O yıllarda Marmaris'te büyük bir yangınla karşı karşıya kaldık. Derneğimiz DOĞADER ve paydaşlarımızla birlikte Yunuseli Havaalanı'nın Bursa için yangın söndürme üssü olarak kullanılması ve yangın söndürme filosunun oluşturulması talebinde bulunduk. Bursa'da yangın çıktığında hava müdahalesinin kolay ve rahat olması için önerdik. Hava müdahalesinin kara müdahalesi kadar çok önemli olduğunu biliyoruz. Yaptığımız araştırmalarda Yunuseli Havaalanı'nın pistinin buna uygun olduğunu gördük. Marmara Denizi, Uluabat Gölü, İznik Gölü, Çınarcık Barajı, Doğancı Barajı, Nilüfer Barajı, Kayapa Göleti, Çalı Göleti, Gölbaşı'na yakın mesafede. Hem uçak hem de helikopter açısından su alabilecek birçok nokta var” dedi. Bursa'da yangınlara müdahale eden bir helikopter olduğunu ve Orman Bölge Müdürlüğü'nün olduğu yerden kalktığını dile getiren Demir, “Etrafında gökdelenler olduğu için pist uygunluğunun olmadığı bir nokta. Yunuseli Havaalanı'nın imar tehlikesini atlatması hem de Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Yalova, Kocaeli, İstanbul, Edirne, Çorlu ve Kütahya'ya kadar uzanabilecek güçlü bir hava üssü oluşturulabilirse, çevrede yangınlara müdahale edebilen oluşum olur. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda bir çaba sarf edip bu alanın yangın söndürme filosu olarak kullanılması gerekir” diye konuştu. “Afet Bakanlığı kurulmalıdır” Başkan Murat Demir sözlerine şöyle devam etti; “Bursa'nın yüzde 44'ü ormanlardan oluşmaktadır. Uludağ ve Uludağ Milli Parkı koruma altında olması gereken bir alan. Bursa, Karadeniz ve Balkanlar aksında en önemli ormanlık alanlardan biri. Bu bölgenin korunması için acil eylem planları oluşturulmalı. Bursa şehir merkezi betonlaşıp yeşilliği yitirdi ama çevresi büyük ormanlık alana sahip. Ormanlık alanları korumak için acil eylem planlarıyla hayata geçirmemiz gerekiyor. Küresel iklim değişikliği nedeniyle sel, deprem, yangın ve afetler yaşanıyor. Ülkemizde acilen Afet Bakanlığı kurulmalıdır. Afet Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak acil eylem planlarıyla bunlara müdahale edilmeli. Bursa'da bir yangın çıktığı zaman Uşak, İzmir, Balıkesir'de de çıktı. Ülkenin birçok noktasında yangınlar oluyor. Bütün bunların tek bir elden yönetilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz hafta Bursa'da çıkan yangında belediye ve Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri büyük bir performans ile çalıştılar. Bursa'daki bu yangına İzmir'den söndürme uçağı geldi. Aynı zamanda İzmir Selçuk'ta da yangın vardı. İzmir'den buraya uçak gelmesindense bizim Yunuseli Havaalanı'nda yangın söndürme filosunun kurulmasını talep ediyoruz” “Bu yıl 3 bin 943 hektar alan etkilendi” DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Çevre Mühendisi Özge Sivrioğlu, Türkiye'de çıkan yangınların 10'da 9'u insan kaynaklı olduğunu ifade ederek, “Bu yangınlar çok büyük alanları etkilemektedir. Geçen sene 1-27 Haziran tarihleri arasında çıkan 117 yangın 114 hektar alanı etkiledi. Fakat bu sene 532 yangın 3 bin 943 hektar alanı tahrip etti. Bu da yüzdesel oranda çok yüksek katlar vermekte. İklim krizi yangınlara destek oluyor. İklim krizi tek başına yangın sebebi değildir ancak uzun süren sıcaklıklar, kurak dönemlerin fazla sürmesi ve nisbi nemin düşmesi orman altı bitkilerinin daha hızlı kurumasına, alevlerin daha da artmasına ve yangınların çıkmasına yardımcı oluyor. Yangınların en fazla oranı enerji tesislerinde kaynaklanmaktadır. Anız yakma, kundaklama ve mangal gibi etkinliklerde devam ettirmektedir. Bursa'mızı ve Türkiye'yi korumak için orman yangınlarına daha dikkat çekilmesini, farkındalık sağlanmasını ve buna önlem alınmasını istiyoruz. Yunuseli Havaalanı'nın yangın kurtarma ve afetler için çalışma alanı olmasını talep ediyoruz” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.