SON DAKİKA
Hava Durumu

#Filistin

Söz Bursa - Filistin haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Filistin haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa'da Terörsüz Türkiye'ye destek Haber

Bursa'da Terörsüz Türkiye'ye destek

Bursa'da faaliyet gösteren Türkiye'nin çeşitli illerinden dernek başkanları Derebahçe Sosyal Tesisleri'nde buluştu. Siirt İl Derneği'nin 28'nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle toplanan sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin mihmandarlığını yaptığı "Terörsüz Türkiye" sürecine sahip çıktı. Programın açılış konuşmasını ev sahibi Siirt İl Derneği Başkanı Selim Demirel yaptı. Güneşin doğudan doğduğunu hatırlatan Demirel, Doğu ve Güneydoğu için Terörsüz Türkiye süreciyle yeniden güneşin doğacağının altını çizdi. Akabinde derneklerin ortak basın bildirisini okuyan Başkan Yardımcısı Zeki Eker, "Türkiye'nin her yerinde güvenle ve barışla yaşamak en büyük hedefimizdir" ifadelerine yer verdi. Eker, "Öncelikle Terörsüz Türkiye hedefini ortaya koyan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye ve bu süreçte katkısı olan tüm paydaşlara teşekkür ederiz. Bugün burada, birliğimizin ve dayanışmamızın gücünü hatırlamak için toplandık. Türkiye'nin her köşesinde barış ve güven içinde yaşamak, en temel ortak hedefimizdir, farklı görüşler ve fikirlerimiz de olabilir ama teröre gerekçe olamaz. Birlik ve beraberliğimiz, terörün günümüze ve geleceğimize zarar vermesine asla izin vermeyeceğiz. Farklı görüşlerimiz olabilir, farklı yaşam biçimlerimiz olabilir, bunlar demokratik bir toplumun zenginliğidir. Ancak bu farklılıklar, terörün hiçbir gerekçeye sığdırılamayacağını da gösterir. Güvenlik güçlerimiz, vatandaşlarımızın can güvenliğini korurken, haklarımızdan taviz vermeden yoluna devam eder. Hepimizin sorumluluğu, terörü hiçbir şekilde meşrulaştırmamak ve güvenli, özgür ve barış içinde yaşanabilir bir Türkiye'yi gelecek nesillere miras bırakmaktır. Diyalog, hoşgörü ve demokrasimizin gücüyle ilerlediğimizde, karanlıklar dağılacaktır. Doğu ve Güneydoğu dernekleri olarak bizler, herkesin güvenli, onurlu ve gururlu bir şekilde yaşayabileceği bir Türkiye'yi hedefliyoruz. Bu yolculukta; hepimize düşen sorumluluklar var. Kutuplaşmadan kaçınımak, farklılıkları zenginlik olarak görmek. Şiddet ve terörü her koşulda reddetmek. Sonuç olarak, terörsüz bir Türkiye için sabır, saygı ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Güçlü bir devlet, güçlü bir toplum ve güçlü bir gelecek için birlikte çalışacağız. Bizi ayırmaya ve ayrıştırmaya çalışan yerli veya yabancı hiçbir güç başarılı olamayacaktır. Birlikte daha güçlüyüz. Birlikte barışın ve refahın adresi olan Türkiye'yi inşa edebiliriz. Gelin, birlikte, kapsayıcı bir gelecek için çalışalım, güvenlik ve refahı eşit derecede güçlendirelim" diye konuştu. "AMASIZ FAKATSIZ SÜRECE DESTEK VERİYORUZ" Bursa Muşlular Derneği Başkanı Mahmut Asya, "Böylesi anlamlı bir mesajla bizi bir araya getiren Siirt Derneği yöneticilerine teşekkür ederiz. Amasız, fakatsız sürece destek veriyoruz. Sürecin aksamadan, akamete uğramadan üzerimize düşen sorumluluğu ortaya koyuyoruz. Desteğimizi açıklıyoruz" diye konuştu. "BİZİ AYRIŞTIRMAK İSTEYEN İÇ VE DIŞ MİHRAKLAR VAR" Bursa Batmanlılar Derneği Başkanı Mustafa Demir, "Ülkemizin birlik ve beraberliğe çok ihtiyacı var. Bizleri ayrıştırmak için mücadele eden iç ve dış mihraklar var. Bununla mücadele etmek için elimizi taşın altına koymamız lazım. Güneydoğu'da bu mücadeleyi veriyoruz. Mücadelemizi yılmadan, vatandaş, devlet, yönetici, STK'lar ile bu beraberliği alkışlamamız gerekiyor" şeklinde konuştu. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNDE LİDERLERİN YANINDAYIZ" Erzurum Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Savaş Albayrak, "Bizler sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyiz. Bizlerle bu kadar uğraştılar, canımızı yakmaya çalıştılar. Batı, demokrasi der fakat Filistin'de yaşayan yüz binlerce insan öldürüldü. Bu demokrasi havarileri neredeydi? Bizim toplumumuzu en ufak şeyde bölmek için elinden ne geliyorsa yapıyorlar. Başlatılan Terörsüz Türkiye sürecinde öncü olan liderlerimize, destek veren diğer siyasi liderlerimize teşekkür ediyorum. Biz enerjimizi ülkemizin kalkınmasına, refahına harcamak istersek önümüz açıktır" ifadelerini kullandı. 20 il dernek başkanının katıldığı organizasyonun daha sonraki süreçlerde gerek görülürse yeni açıklamalar yapılabileceği de eklendi.

Alev Alatlı’nın adı Bursa’da yaşayacak Haber

Alev Alatlı’nın adı Bursa’da yaşayacak

Yıldırım Belediyesi’nin, ilçeye kazandırdığı Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın katıldığı törenle açıldı. Yıldırım Belediyesi’nin, ilçeye kazandırdığı Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi düzenlenen törenle hizmete açıldı. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın ev sahipliğinde düzenlenen açılışa; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Bursa milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Refik Özen, Ayhan Salman, Ahmet Kılıç, Yıldırım Kaymakamı Metin Esen, Üsküdar Kaymakamı Adem Yazıcı, AK Parti Yerel YönetimlerBaşkan Yardımcısı Recep Altepe, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan, Keles Belediye Başkanı Ferhat Erol, Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürü Erdal Çetindağ, Bursa Emniyet Müdürü Kadir Gökçe, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Naci Çağlar, AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya, AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Adnan Kurtuluş, AK Parti Nilüfer İlçe Başkanı Furkan Alparslan, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Faruk Uysal, Karaağaç Mahalle Muhtarı Sema Pamukçular, akademisyenler, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. "NESİLLERE İLHAM VERECEK" Bursa’nın kültür, sanat ve fikir hayatına yön verecek Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi’nin açılışında konuşan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz; "Bugün Bursa’mız; tarih, kültür, sanat ve düşüncenin aynı çatı altında yeniden hayat bulduğu çok müstesna bir ana şahitlik ediyor. Şehrimizin kültürel hafızasını canlı tutacak, fikir üretimini teşvik edecek, gelecek nesillere ilham verecek Alev Alatlı Şehir, Düşünce ve Sanat Merkezi’nin açılışında sizlerle birlikte olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Yıldırım Belediyesi olarak bir yandan şehrimizin fiziki dönüşümünü sürdürürken; diğer yandan medeniyetimizin ruhunu diri tutan kültürel ve fikrî altyapıyı güçlendirmeyi asli vazifemiz olarak görüyoruz. Zira bizim medeniyet tasavvurumuzda şehir yalnızca binalardan ibaret değildir. Şehir; okulu olan, kütüphanesi olan, medresesi olan; ilmi ve irfanı kuşanan yerdir. Nitekim bugün eğitim ile parlayan Yıldırım’da üniversiteler, kütüphaneler ve bilginin üretildiği merkezler hızla çoğalıyor" ifadelerini kullandı. MEDENİYET LABORATUVARI Alev Alatlı Şehir, Düşünce ve Sanat Merkezi’nin ortaya çıkış sürecinden de söz eden Başkan Oktay Yılmaz; "Sivil mimarimizin seçkin örneklerinden tarihi Osman Fevzi Efendi Konağı’nı; 2022 yılında başlayan titiz çalışmalar neticesinde 2024 yılında tamamladığımız restorasyonla gün yüzüne çıkardık. Bahçesi ve giriş katı Yıldırım Kafe ile sosyal hayatın can damarı olurken; üst katlarda yer alan kütüphane, okuma salonu, sergi ve toplantı alanları ile burası yeni bir fikrî canlılığın kapılarını aralıyor. Bu yapıyı yalnızca mimari açıdan ihya etmedik; fonksiyonel olarak da yeniden şehre kazandırdık. Bugün bu mekân;şehre dair kalıcı düşünceler üretmeyi,akademik çalışmalar ile şehir pratiklerini buluşturmayı,geleneğin birikimi ile geleceğin vizyonu arasında köprü kurmayı,şehrin kültürel sermayesini artırmayı hedefleyen önemli bir entelektüel platformdur. Biz burayı yalnızca bir mekân olarak değil;fikirlerin mayalandığı, sanatın hayat bulduğu, düşüncenin derinleştiği bir medeniyet laboratuvarı olarak kurguladık" dedi. "ALEV HOCA’NIN HAKKI ÖDENMEZ" AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala ise açılışta yaptığı konuşmada; "Böyle değerli bir güne hoşgeldiniz şeref verdiniz. Sözlerimin başında bu güzel eseri Alev Hoca’nın ismiyle Bursa’ya kazandıran Belediye Başkanımız Oktay Yılmaz’a teşekkür ediyorum. Alev Hoca için ne yapsak görevimizi yerine getiremeyiz. Entelektüel fakirliğin diz boyu olduğu, İslam dünyasının üstüne karabasan gibi çöktüğü bir dönemde Alev Hoca bir çağlayan gibi doğdu. Alev Hoca nadir bulunan, namuslu bir aydındı. Bize kendimizi, Doğu’yu, Batı’yı anlattı. Çok çaba sarf etti. Bugün yakıcı bir insanlık dramı ile karşı karşıyayız. Gazze’de yaşananlar ortada. Filistin mücadelesinde de AlevHoca en ön saftaydı. Filistin meselesini 1980’lerin başından beri gündeme getirdi. Filistin sorununu biz onun emekleriyle anladık. Alev Hoca’yı anlatmaya zaman yetse, kelimeler yetmez. Kelimeler yetse duygular yetmez. Biz onu anlatmaya değil anlamaya çalışıyoruz. Biz Alev Hoca’nın hakkını ödeyemeyiz" ifadelerini kullandı. "BU ESERİ YAŞATMALIYIZ" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise açılışta yaptığı konuşmada; "Sözlerimin hemen başında bu eseri medeniyetler şehri Bursa’ya kazandıran vizyoner belediye başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Alev Hoca anlatılmaz yaşanır. Kendisi önemli bir fikir insanıydı. Herkesin yaşamına dokunan eserler verdi. Bu fikirleri ve eserleri yaşatmak bizlerin borcu. Onun fikirlerinin ve isminin burada yaşatılması bizler için gurur verici. Bugün burada fikir üreten, düşünce üreten kişiler yetişecek. Ne mutlu bizlere ki bu önemli eseri Bursa’ya kazandıran bir belediye başkanımız var. Hepimiz buraya katkı vermeli, bu eseri yaşatmalıyız. Burada fikir, düşünce ve sanat üretmeliyiz. Tüm Bursa’ya hayırlı uğurlu olsun" dedi. BAŞKAN YILMAZ’A TEŞEKKÜR Alev Alatlı Şehir, Düşünce ve Sanat Merkezi’ni Bursa’ya kazandıran Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’a teşekkür eden Vali Erol Ayyıldız da; "Bu güzel eseri Bursa’ya kazandıran değerli Belediye Başkanımız Oktay Yılmaz’a iki kere teşekkür etmek istiyorum. Biri bu eser için diğeri ise buraya Alev Alatlı ismini vermesinden dolayı. Tüm Bursa’ya ve Yıldırım’a hayırlı uğurlu olsun" dedi. Annesinin fikirlerinin ve adının yaşayacağı bir mekana kavuştuğunu belirten, Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan ise; "Bu mekan annemin adının ve düşüncelerinin yaşayacağı, yeniden hayat bulacağı yer olacak. Bu önemli esere annemin adını veren Yıldırım Belediye Başkanımız Oktay Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum" dedi. Karaağaç Mahalle Muhtarı Sema Pamukçular da, Alev Alatlı Şehir, Düşünce ve Sanat Merkezi’ni Yıldırım’a kazandıran Başkan Oktay Yılmaz’a teşekkür etti.

Nilüferli kız çocukları Polonya’da farklı kültürlerle buluştu Haber

Nilüferli kız çocukları Polonya’da farklı kültürlerle buluştu

Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Kent Konseyi, kız çocuklarının güçlenmesi ve uluslararası dayanışma bilincinin gelişmesi amacıyla önemli bir iş birliğine imza attı. Uluslararası Erasmus Plus Projesi kapsamında yürütülen “Dünya Kız Çocukları Günü – Çok Uluslu Gençlik Buluşması” ile Nilüferli dört kız çocuğu, Polonya’da farklı ülkelerden yaşıtlarıyla bir araya gelerek eşitlik temelli bir deneyim yaşadı. Nilüfer Kent Konseyi, katılımcıların seçiminde şeffaf bir yöntem izledi. Sosyal medya üzerinden yapılan çağrıda özellikle daha önce yurtdışına çıkmamış kız çocuklarının başvurularına öncelik verildi. Nilüfer Belediyesi ise, resmi yazışmalardan vize sürecine kadar tüm teknik ve idari konularda desteğini sağladı. Değerlendirme sürecinin ardından dört kız çocuğu, bir lider eşliğinde 6-12 Ekim tarihleri arasında Polonya’da gerçekleştirilen programa katıldı. DAYANIŞMA KÜLTÜRÜNE KATKI Türkiye’nin yanı sıra Polonya, Almanya, İspanya’nın Bask Bölgesi ve Filistin’den katılımcıların yer aldığı buluşmada; kız çocuklarının güçlenmesi, dayanışma kültürünün gelişmesi ve eşitlik temelli bir farkındalık yaratılması amaçlandı. Program boyunca dil animasyonları, takı yapım atölyeleri, feminizm temalı çalışmalar ve kültürel geziler düzenlendi. Etkinliğin sonunda tüm katılımcılara sertifikaları takdim edildi. Bu anlamlı buluşma, Nilüferli kız çocuklarının dünyaya açılan penceresi olurken, gelecekte daha eşit ve güçlü bir toplum için atılan adımların da en güzel örneklerinden biri oldu.

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor Haber

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşünde gazeteci sorularını cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Trump'ın daveti üzerine "Barış İçin Şarm eş-Şeyh Zirvesi"ne katılarak Mısır'a yaptıkları ziyaretlerini tamamladıklarını kaydetti. Zirvenin Orta Doğu'da barışa giden yolda yeni bir dönüm noktası olmasını dileyen Erdoğan, Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki dolaylı görüşmelerin Gazze'de ateşkesle sonuçlanmasından duydukları memnuniyeti bir kez daha dile getirdi. Müzakere sürecine olan katkılarının ABD Başkanı Donald Trump dahil birçok devlet başkanı tarafından da ifade edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Kendisi bu süreçte Mısır, Katar ve ülkemizin oynadığı rolün kayda geçirilmesi için bir bildiri imzalamayı önerdi. Varılan mutabakatın harfiyen uygulanması, bu süreçte Amerika'nın İsrail hükümeti üzerindeki etkisini sürdürmesi çok önemli. Gerçekleşen rehine ve mahkum takası son derece mühimdi" değerlendirmesini yaptı. "İSRAİL ÜZERİNDE ETKİ SAHİBİ AKTÖRLERİN GEREKENİ YAPMAYA DEVAM EDECEKLERİNE İNANIYORUM" Anlaşmaya Filistin sorununu çözen bir belge gözüyle bakmanın yanlış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varılan bu mutabakatın özü itibarıyla bir ateşkes düzenlemesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bize göre Filistin davasının yegane çözümü 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Türkiye olarak bunun için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Önümüzde çetin bir süreç var. Evvela İsrail hükümetinin verdiği sözleri tutması temin edilmelidir. Çünkü İsrail tarafının bu konudaki sicili son derece kötüdür. Bu konuda Amerika başta olmak üzere İsrail üzerinde etki sahibi aktörlerin gerekeni yapmaya devam edeceklerine inanıyorum" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE, 102 BİN TONLA GAZZE'YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM GÖNDEREN ÜLKELERDEN BİRİ" Gazze'nin devasa bir enkaz yığınına dönmüş durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze halkı zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor ama ortada ev yok, hastane yok, okul yok. Neredeyse ayakta kalan bina yok. Türkiye, 102 bin tonla Gazze'ye en fazla insani yardım gönderen ülkelerden biri. Hamdolsun son birkaç gündür 350 civarında insani yardım tırımız Gazze'ye giriş yaptı. Hamas ve İsrail hükümetinin üzerinde mutabık kaldıkları belgede günlük asgari 600 yardım tırının geçişi öngörülüyor. Bir taraftan yardımlarımızı yoğun bir şekilde Gazze şeridine ulaştırırken, diğer taraftan da Arap ve İslam ülkelerinin kabul ettiği yeniden imar planı temelinde çalışmalara başlanması çok mühimdir" dedi. "GAZZE'DEKİ SÜKUNET ORTAMI İNSANLIK CEPHESİNİ REHAVETE SEVK ETMEMELİDİR" İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin geliştirdiği bazı çalışmalar olduğunu, bunların süratle uygulanması için önemli bir finansman desteği gerektiğini bildiren Erdoğan, "Ben bu desteğin de sağlanacağına inanıyorum. Gelinen aşamada iki egemen devletli çözüm yönünde gayretlerin artmasında fayda var. Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararlarını basit birer tanıma kararı değil de iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görmek istiyoruz. Diğer türlü atılan adımlar yarım kalacak, amacına tam manasıyla ulaşmayacaktır. Bu çerçevede hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşmelerim oldu. Filistin davası uzun yıllar sonra ilk defa bu derece insanlığın ortak gündemine oturmuş durumda. Sumud ve özgürlük filoları ile dünyanın en ücra bölgelerinde kefiye takan insanlar, İsrail zulmüne karşı ortak vicdanı temsil ediyor. Gazze'deki sükunet ortamı insanlık cephesini rehavete sevk etmemelidir" ifadelerini kullandı. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile çeşitli seviyede temsilcilerle de bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Biraz önce bahsettiğim hususları kendileriyle paylaştık. Fikir teatisinde bulduk. Zirvenin Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son olarak zirvenin hazırlığında görev yapmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelen ve geçirdikleri trafik kazasıyla hayatlarını kaybeden Katarlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" şeklinde konuştu. "BU ATEŞKESİN KALICI OLMASI VE İHLALLERİN YAŞANMAMASI ÖNEMLİ" Her şeyden önce ateşkesin kalıcı olması ve ihlallerin yaşanmamasının önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır. İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor" dedi. Türkiye, ABD ve diğer ülkelerin bu ateşkesin korunması konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET OLMANIN ÖTESİNDE ASLINDA İNSANLIĞIN VİCDANIDIR" Türkiye'nin büyük devlet olmanın ötesinde aslında insanlığın vicdanı olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim elimiz dünyanın neresinde bir mazlum varsa oraya uzanır. İsrail saldırıları devam ederken bile yardımlarımızı biz bölgeye sevk ettik. Mısır'daki depoları doldurduk, beklemedik. Ateşkesin başladığı günden bu yana toplam 350 tırımız Gazze'ye girdi. Biz oraya sadece gıda, su, ilaç göndermiyoruz. Aynı zamanda kardeşliği gönderiyoruz, umudu gönderiyoruz. İlaç, barınma malzemeleri, hızlıca bölgeye sevk ediliyor. İnsani felaketin etkilerini hızlı bir şekilde nasıl ortadan kaldırabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Biz şu anda oraya bütün engellemelere rağmen AFAD'ımızla 10 bin civarında çadırı depolamış durumdayız. Gazze'nin yeniden imarı son derece önemli. Kış gelmeden Gazzelilerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışacağız. Tabii burada Türk Kızılayı'na teşekkür ediyorum. AFAD'ımıza, TİKA'mıza, Sağlık Bakanlığımıza hepsine teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hepsi koordineli bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Orada sadece yaraları sarmayacağız. Aynı zamanda geleceği inşa edeceğiz. Bunun için de başta Ankara'daki şehir hastanelerimiz olmak üzere yaralıları bu merkezlerimize getirip orada tedavilerini yapıyoruz. Ankara değil, İstanbul'a göndermek isterlerse İstanbul'daki şehir hastanelerimiz de kardeşlerimizin emrindedir. Oralarda da bu çalışmaları yapmaya hazırız" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve kendisinin imzasıyla hayata geçirilen "Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması"nın bölge için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Erdoğan imza altına aldıkları metnin detaylarını da paylaşarak,"Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması. Biz aşağıda imzası bulunanlar iki yıl aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdiren ve bölge için umut, güvenlik ile barış ve refah için ortak bir vizyonla tanımlanan yeni bir sayfa açan Trump Barış Anlaşması'na tüm taraflarca gösterilen tarihi taahhüdü ve anlaşmanın hayata geçilişini memnuniyetle karşılıyoruz. Başkan Trump'ın Gazze çatışmasını sonlandırmaya ve Orta Doğu'ya kalıcı barış getirmeye yönelik samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz. Bu anlaşmayı Filistinliler ve İsrailler dahil olmak üzere bölgedeki tüm halklar için barış, güvenlik, istikrar ve fırsat sağlayacak şekilde birlikte uygulayacağız. Kalıcı barışın hem Filistinlilerin hem de İsraillerin refah içinde yaşayabileceği, temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının muhafaza edildiği bir sulh olacağı anlayışındayız. Anlamlı ilerlemenin ancak iş birliği ve devam eden diyalog yoluyla gerçekleşebileceğini ve uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesini bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet ettiğini vurguluyoruz. Aralarında Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudiliğin de bulunduğu kökleri bu topraklarda iç içe geçmiş inanç toplulukları için bu bölgenin derin tarihi ve manevi öneminin farkındayız. Bu kutsal bağlara saygı gösterilmesi ve kültürel miras alanlarının korunması, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olmaya devam edecektir. Aşırıcılık ve radikalleşmenin her türünü ortadan kaldırma kararlığında birleşmiş bulunuyoruz. Şiddetin ve ırkçılığın normalleştirildiği ya da radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği hiçbir toplum gelişemez. Aşırıcılığı mümkün kılan şartlara eğilmeyi ve kalıcı barışın temelleri olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle gelecekteki anlaşmazlıkların güç kullanımı veya uzun süreli çatışmalar yoluyla değil, diplomatik temaslar ve müzakere aracılığıyla çözülmesi yönünde taahhütte bulunuyoruz. Orta Doğu'nun sürekli savaşlar, tıkanmış müzakereler ya da başarılı şekilde müzakere edilmiş ancak parçalı, eksik veya seçici biçimde uygulanan anlaşmalar şeklinde cereyan eden döngüyü daha fazla kaldıramayacağının bilincindeyiz. Son iki yılda tanık olunan trajediler gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğine dair acil bir uyarı işlevi görmelidir. Bu bölgenin ırk, inanç ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah arzularının peşinden gidebileceği bir yer olmasını sağlayarak, herkes için hoşgörü, haysiyet ve fırsat eşitliği istiyoruz. Bölgede karşılıklı saygı ve ortak ilkelerine dayanan kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonunun peşindeyiz. Bu anlayışla Gazze Şeridi'nde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin tesisine yönelik kaydedilen ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgedeki komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilecekleri kurumsal temeller inşa ederek bu mirası hayata geçirmek ve sürdürmek için hep birlikte çalışacağımıza söz veriyoruz. Kalıcı bir barış geleceğine kendimizi adamış bulunuyoruz" açıklamasını yaptı. "GAZZE'DE YAPILMASI GEREKEN ÇOK KRİTİK İŞLER VAR" Gazze'deki görev gücüyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler şu anda devam ediyor. Gazze'de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili "Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?" konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz. İhya olayında da "Neleri birlikte yapabiliriz?" konusunu da liderlerle yaptığımız ikili görüşmelerde konuştuk. Aldığımız ilk izlenimler fena değil. Onlar da "Biz burada rolümüzü üstleneceğiz" diyorlar. İnşallah verilen sözler yerine gelir. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın başta olmak üzere arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşecek" şeklinde konuştu. "GAZZE'DE BİR BARIŞ DÜZENİNİN KURULMASI İÇİN FEVKALADE HEYECANLIYIZ" Kendisinin de Gazze konusuyla ilgili liderlerle temas halinde olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreci nasıl işletebiliriz?" bunun üzerinde duracağız. Şu anda orada çadırlar var. Herhalde bu insanların sürekli çadırlarda yaşayacak halleri yok. Arkadaşlarıma da söyledim. 'Elimizdeki mevcut konteynerleri gerekirse biz bölgeye sevk edelim' dedim. Bu kış mevsiminde bu konteynırlarla onları çok daha farklı bir imkana kavuşturmuş olalım diye düşünüyoruz. AFAD'ımız bu konuda büyük bir yükü sırtlanmış olacak. Türkiye, barışın yanında ve bu süreci de öyle işletecek. Gazze'de bir barış düzeninin kurulması için fevkalade heyecanlıyız. Bunu da inşallah süratle devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım özellikle bölgedeki muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. Beraber ne yaparız, nasıl yaparız bunun çalışmalarını sürdürüyorlar" ifadelerini kullandı. "BU İŞİN BİRİNCİ DERECEDE TAKİPÇİSİ TRUMP OLACAK" Gazze'de şu an itibarıyla çatışmaların sona ermiş durumda olduğunu, bunun Trump tarafından ilan edilmiş olmasının çok çok önemli olduğunu belirten Erdoğan," Bu işin birinci derecede takipçisi Sayın Trump olacak. Bunu kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de ifade etti. En son ayrılırken ayaküstü de "Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatlarımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim." dedi. Görüşmelerimizi her seviyede sürdüreceğiz. Sayın Trump ile kurduğumuz bu diplomasi çok çok önemli. İnşallah bu hassasiyet içerisinde bunu devam ettireceğiz ve bir huzur ikliminin oluşturulması için ne gerekiyorsa inşallah yapacağız. Mısır'da bir araya gelen tüm ülkeler, bu huzur ikliminin güvencesi olacaktır" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İNSANLIĞIN VİCDANI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır süren İsrail saldırganlığına, işgal politikalarına ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen emellerine artık "dur" demek için bu Zirvede olduklarını, İsrail terörüne, güç gösterisine karşı, sadece Türkiye'nin değil insanlığın vicdanını savunan bir duruş sergilediklerini aktardı. Erdoğan," Mısır'a da onun için geldik. Gazze tecrübesi İsrail'e saldırganlıkla bir yere varamayacağını açık bir şekilde gösterdi. Aynı şekilde Hamas'ın direniş iradesinin kırılmadığını da gördüler. Bu da çok çok önemli. Gazze halkı 70 bine yakın şehit verdi ama işgale, soykırıma, barbarlığa teslim olmadı. Çok önemli. Demek ki sadece elinizdeki bombaların devamlı gökten her yerden atılması, yaptığınız saldırılar işe yaramıyor. "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." bu farklı bir ruh. Şurası çok net ki; İsrail komşularını işgal ederek hiçbir sonuç elde edemez. Netanyahu hükümetinin soykırım karşıtı tepkileri, antisemitizm ile ilişkilendirme gayreti de görüldüğü gibi burada neticesiz oldu. Ateşkesle birlikte uluslararası toplumun görevi bitmedi, yeni başladı. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ne oldu? Herkes salonu boşalttı, Netanyahu orada koltuklara konuştu. Gazze'nin yanında daha güçlü durmaya devam etmeliyiz. Soykırımın unutulmaması için mücadelemizi takipçiyiz. Sorumluların hesap vermesi için çabalarımızı artırmalıyız. Türkiye olarak tüm insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz" dedi. "SDG'Yİ YANLIŞ YOLLARA TEVESSÜL ETMEMESİ, SURİYE'NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE DESTEK OLMALARI KONUSUNDA DA UYARIYORUZ" Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temasların devam ettiğini, Suriye'nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG'yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye'nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG'nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye'nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin çıkarınadır. Suriye'yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı'nda söylediğim gibi, yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" ifadelerini kullandı. "CHP GEÇMİŞTE DE KENDİ HALKINDAN BULAMADIĞI KARŞILIĞI HEP YABAN ELLERDE ARARDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin attığı adımların Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu belirterek "CHP bizi şaşırtmıyor. Bunlar CHP için alıştığımız şeyler. Geçmişte de kendi halkından bulamadığı karşılığı hep yaban ellerde arardı. CHP'nin ne yaptığını ve neyi planladığını, CHP'yi yöneten kadrolar dahi anlamakta zorlanıyor. Belediyeleri düşürdükleri durum ortada. Belediyeleri çapsızlıklarıyla ne hale getirdikleri ortada. Trabzon'da söyledim, yurt dışına şikayet turları düzenliyorlar. Böyle rezillik olur mu? Biz aslında Sayın Özel'den, Avrupalı Türklerden özür dilemesini beklerdik. Biliyorsunuz 2 ay önce milletvekilleri çıktı gurbetçilerimize, affedersiniz "zırzop" dedi. CHP yönetiminden bu konuda bir açıklama, bir düzeltme gelmedi. Madem Brüksel'e gittin, en azından bunun için bir özür dile. Sayın Özel bu erdemi göstermediği gibi; yoldaşlarına Türkiye Cumhurbaşkanını yuhalatarak çok daha büyük bir skandala imza attı. Gerçekten çok yazık. Onlar Brüksel'de laf üretirken biz Anadolu'da eser üretiyoruz. İşte o sıra ben Rize'deydim, öbür tarafta Trabzon'da açılışlar gerçekleştiriyordum. Bu hafta sonu 4 gün oraları dolaştık. Rize'mizin derelerini dolaştım, bütün o mekanları gözden geçirdik ve bakan arkadaşlarımla, oraların tadını aldık. Ülkemizi sürekli dolaşarak inşallah halkımızla bütünleşmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BU MAKAMLAR MİLLETE HİZMET İÇİN VARDIR; RANT, YOLSUZLUK, İSRAF İÇİN DEĞİL" Belediyelerin yetki tartışmalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Zaten bizim yasalarımızda bu tür yolsuzluklar, çalma, çırpma durumlarıyla ilgili gerekli düzenlemeler var. Bu noktada yargı tarafından verilmiş herhangi bir yakalama kararı vesaire olduğu anda, zaten yargımız gereğini yapar. Bu yerel yönetimler kanununda da var. Bütün bunlar zaten gayrimeşrudur. Bunlarla ilgili olarak da kanunların emri her an yerine gelir ve biz de bunların üzerine kesinlikle gideriz. Çünkü Belediyeler doğrudan millete hizmet etmenin ilk adımıdır. Bu makamlar millete hizmet için vardır; rant, yolsuzluk, israf için değil" dedi.

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" Haber

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır"

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasına ilişkin olarak, "Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde (Knesset) kendi onuruna gerçekleştirilen özel oturumda konuştu. Meclis Başkanı Amir Ohana tarafından "İsrail'in Beyaz Saray'da bu zamana kadar sahip olduğu en iyi dostu" olarak takdim edilen Trump, konuşmasına "Bugün, derin bir sevinç ve yükselen bir umut günü. Bugüne yenilenmiş bir iman ve her şeyden evvel İbrahim, İshak ve Yakub'un rabbi, her şeye kadir olan Allah'a şükranlarımızı sunmak üzere bir araya geliyoruz" ifadeleriyle başladı. Trump, "Silahlar sustu, artık sirenler çalmıyor ve güneş, sonunda huzura kavuşmuş kutsal topraklar üzerinde doğuyor. Allah'ın izniyle, bu bölge sonsuza dek barış içinde yaşayacağımız bir yer olacak. Bu sadece bir savaşın değil, terörün ve ölüm çağının sonu. İnanç, umut ve Tanrı çağının başlangıcıdır. Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. Sözleri sık sık alkışlarla kesilen Donald Trump, "Kendisiyle çalışmak hiç de kolay değildir" ifadeleriyle tanımladığı İsrail Başbakanı Netanyahu'ya da teşekkür etti. Trump, Gazze'de barışa ulaşılması sürecinde rol alan ve Hamas'ın elindeki savaş esirlerinin serbest bırakılmasında etkili olan tüm Arap ve Müslüman ülkelerine de müteşekkir olduğunu söyledi. "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINI DA ÇÖZECEĞİZ" Konuşmasına Gazze'de ateşkes konusundaki çalışmaları nedeniyle Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'u methederek devam eden Trump, Witkoff'un Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi üzerinde çalışmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. Trump, "Haftada 7 bin genç asker öldürülüyor. Geçen hafta bundan bile daha fazlasıydı. Böyle bir şeyin asla yaşanmamış olması gerekiyordu ama oldu. Yine de seçim yarışını kazandık ve bu korkunç, uzun süredir süren savaşı devraldım. Kolayca çözülebileceğini düşünüyordum. İsrail ve birçok başka tarafla büyük bir başarıyla yaptığımız şeylerden sonra çok kolay olacağını sanmıştım. Ama bu önce geldi. Onu da çözeceğiz" şeklinde konuştu. "SEKİZ AYDA SEKİZ SAVAŞI SONA ERDİRDİK" Donald Trump'ın "Düşünsenize sadece sekiz ayda 8 savaşı bitirdik. Dün 7 diyordum ama şimdi 8 diyebilirim. Çünkü rehineler geri döndü. Rehineler geri döndü" şeklindeki ifadeleri, İsrail Meclisi'nde ayakta alkışlandı. "İSRAİL'E ÇOK SİLAH GÖNDERDİK" ABD'nin dünya tarihinin en güçlü ordusuna sahip olduğunu ve kimsenin hayal dahi edemeyeceği silahlara sahip olduğunu vurgulayan Trump, "Dünyanın en iyi silahlarını üretiyoruz ve çok fazla var. Dürüst olmak gerekirse, İsrail'e çok silah verdik. Bibi (Benyamin Netanyahu) beni defalarca aradı ve "Şunu temin edebilir misin, bunu temin edebilir misin?" dedi. Bazılarının ismini ben bile hiç duymamıştım. Bunları temin ettik. En iyileriydiler. Ve siz de onları iyi kullandınız. Onları iyi kullanmasını bilen insanlara da ihtiyaç var ve siz açıkça çok iyi kullandınız" ifadelerini kullandı. "İSRAİL VE TÜM ORTA DOĞU İÇİN ÇOK HEYECAN VERİCİ BİR ZAMAN" ABD Başkanı Trump, "Yıllardır tek bir barış günü bile yaşamadınız ama nihayet, sadece İsrailliler için değil aynı zamanda Filistinliler ve diğerleri için de uzun ve acı dolu kabus, nihayet sona erdi. Bu artık İsrail ve tüm Orta doğu için çok heyecan verici bir zaman. Çünkü Orta Doğu genelinde bölgeyi on yıllardır saran kaos, terör ve yıkım güçleri zayıflamış, izole olmuş ve tamamen mağlup durumdadır" şeklinde konuştu. "İRAN'IN EN TEHLİKELİ SİLAHLARI ELDE ETMESİNE ENGEL OLDUK" ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine gerçekleştirdiği saldırıya değinen Trump, "İran'ın kilit nükleer tesislerine 14 bomba attık. Daha önce söylediğim üzere, oraları tamamen yok ettik ve bu teyit edildi, bunu herkes anlıyor. Birlikte, dünyanın bir numaralı terör destekçisi devletinin dünyanın en tehlikeli silahlarını elde etmesine engel olduk" dedi. İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına 2 ay kala harekete geçtiklerini söyleyen Trump, "Bunu belki biraz daha hızlı, belki biraz daha yavaş yapabilirlerdi ama o noktaya çok yakındılar. Bu son şansımızdı. 22 yıldır bunun için çalışıyorlardı ve bu bizim son şansımızdı" diye konuştu. "UZUN VE ZOR SAVAŞ ARTIK SONA ERDİ" Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin dünyanın birçok yerindeki insan tarafından sokaklarda danslar eşliğinde kutlandığını söyleyen Trump, "Bu uzun ve zor savaş artık sona erdi. Bazıları binlerce yıl, bazıları 500 yıldır devam ettiğini söylüyor ama bu hepsinin en büyüklerinden biri. Eşi benzeri görülmemiş bir başarıyla neredeyse tüm bölge, Gazze'nin derhal askerden arındırılacağı, Hamas'ın silahsızlandırılacağı ve İsrail'in güvenliğinin artık hiçbir şekilde ve hiçbir biçimde tehdit altında olmayacağı planı onayladı" dedi. GAZZE'NİN YENİDEN İNŞASI İÇİN DESTEK TAAHHÜDÜNDE BULUNAN ÜLKELERE TEŞEKKÜR Gazze'nin yeniden inşası için büyük meblağlar taahhüt eden Arap ve Müslüman ülkelere teşekkür eden Trump, "Gazze ve ötesinin güvenli biçimde yeniden inşasını destekleme sözü verdiler. Birçok Arap ülkesi, son derece zengin ülkeler öne çıkıp, "Gazze'yi yeniden inşa etmek için büyük miktarlarda para sağlayacağız" dediler. Bence bu gerçekleşecek. Onlar gücü, onuru, katkıda bulunmayı ve isimlerini ortaya koymayı istiyorlar" ifadelerini kullandı. İRAN İLE BARIŞ ANLAŞMASI YAPMAK İSTEDİKLERİNİ SÖYLEDİ İran liderlerini komşularını tehdit etme, vekil olarak kullanılan militan güçleri desteklemekten vazgeçmeye çağırdıklarını söyleyen Trump, "Bunu zayıf bir pozisyondan söylemiyorum, bunu söylemek zayıflık değil. Siz hazır olduğunuzda biz de hazır olacağız ve bu, İran'ın şimdiye kadar aldığı en iyi karar olacak. İran'da iyi insanlar var. ABD'de tanıdığım birçok İranlı var. İyi, zeki, çalışkan insanlar ve kendi ülkelerinde olanları görmek istemiyorlar" diye konuştu. İSRAİL CUMHURBAŞKANINA NETANYAHU'YU AFFETME ÇAĞRISI YAPTI İsrail'in savunması için milyarlarca dolar tedarik edilmesine onay verdiğini ve İsrail'deki ABD Büyükelçiliği'nin işgal altındaki Kudüs'e taşınmasını sağladığını vurgulayan Donald Trump, "Her zaman yanınızda oldum ve her zaman topluluğunuzun yanında olacağım. Her zaman sizinle olacağım. Ancak beki bir şey olur, aptal biri göreve gelir ve çok kötü şeyler yapmak isterse belki fikrimi değiştiririm. Umarım öyle olmaz" dedi. Trump, Netanyahu'yu kastederek, "Bu adam, işte tam burada duran adam, iyi bir adam. Şuradaki iki adam (İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Meclis Başkanı Ohana) da iyi adamlar. Aklıma bir fikir geldi. Sayın Cumhurbaşkanı, ona niçin af sağlamıyorsunuz? Ona af sağlayın" diye konuştu. Trump'ın yolsuzlukla yargılanan Netanyahu için Cumhurbaşkanı Herzog'dan af talebi, meclis salonunda "Bibi" sloganları ile desteklendi. ABD Başkanı Trump, "Muhtemelen biliyorsunuzdur ama bu, konuşma metnimde yoktu. Ama bu adamı çok seviyorum" şeklinde konuştu. TRUMP'IN KONUŞMASI PROTESTO İLE KESİLDİ Trump'ın İsrail Meclisi'ndeki konuşması Arap asıllı İsrailli meclis üyesi Ayman Odeh ve solcu siyasetçi Ofer Cassif tarafından gerçekleştirilen protesto eylemi sırasında kesildi. Trump'ın konuşması sırasında üzerinde "soykırım" ve "Filistin'i tanıyın" yazılı pankartlar tutan Ayman Odeh ve Ofer Cassif salondan çıkarıldı. "FİLİSTİN DEVLETİ'NİN TANIMASI VE İŞGALİN SONA ERMESİ HERKESE ADALET, BARIŞ VE GÜVENLİK GETİREBİLİR" Odeh, protestosundan dakikalar önce sosyal medya üzerinden yayımladığı paylaşımda, "Genel kuruldaki ikiyüzlülük dayanılır gibi değil. Netanyahu'nun organize bir grup tarafından daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde dalkavukluk ile taçlandırılması, kendisi ve hükümetini Gazze'de insanlığa karşı işlenen suçlardan ya da yüz binlerce Filistinli kurban ile binlerce İsrailli kurbanın kanından sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmez. Sadece ateşkes ve genel manada anlaşma nedeniyle buradayım. Sadece İsrail'in yanı sıra Filistin Devleti'nin tanıması ve işgalin sona ermesi herkese adalet, barış ve güvenlik getirebilir" diye yazmıştı. Aynı şekilde Cassif de sosyal medyada yayımladığı paylaşımında İsrail hükümetini Filistinlilere karşı işgal ve apartheid ile suçlayarak, "İşgalci olmayı reddedin! Kan döken hükümete karşı direnin!" ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Trump, 1979'da Jimmy Carter, 1994'te Bill Clinton ve 2008'de George W. Bush'un ardından İsrail Parlamentosuna hitap eden dördüncü ABD Başkanı oldu.

Bursa’da Filistin’e destek yürüyüşü Haber

Bursa’da Filistin’e destek yürüyüşü

Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu, Filistin halkına destek olmak amacıyla geniş katılımlı bir yürüyüş düzenledi. Üzerlerine kanlı kefen giyen vatandaşlar, 'Gazze ölüyor ayağa kalk' yazılı pankartlar taşıdı. Ulu Cami’de kılınan ikindi namazının ardından başlayan yürüyüş, Şehreküstü 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda yapılan açıklamalarla son buldu. Grup adına konuşan Murat Eryağan, "Hamaslı mücahidlerle görüştüğümüzde bizi gündemde tutun diyorlar. Bizden su ve ekmek istemiyorlar. Bizi gündemde tutun diyorlar. Biz de bugün onların bu isteklerini yerine getirmek için toplandık. Biz sizinle beraberiz gündemimizin birinci maddesi Gazze'dir. Gazze, bizim her şeyimiz. Biz 401 yıl Gazze ve Filistin'deydik. Bizi parçalayıp paramparça ettiler. Ya Rabbim, bizi eski günlerde olduğu gibi bizi aziz eyle. Bu zilletten tüm Müslüman kardeşlerimizi kurtar. Zulmün olduğu yerde tarafımızı belli etmek için buradayız. Zalimin karşısında, mazlumların yanında olduğumuz için buradayız. Kim olursa olsun zalime karşıyız. Kim olursa olsun mazlumun yanındayız. Gazze'nin yalnız olmadığını haykırmak için buradayız. Halkı Müslüman ülkelerin yöneticilerini liderlerini uyarmak ve harekete geçirmek için buradayız. Vicdanı olan herkesin ortak sesi olmak için buradayız. Siyonist mallarını çeşitli bahanelerle alanları, satanları uyarmak için buradayız. Bu işi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bunların mallarını evimize, iş yerimize, çocuklarımıza giydirmeyeceğiz, kullandırmayacağız. Sadece Gazze değil, Doğu Türkistan, Arakan ve dünyanın dört bir yanında ne kadar mazlum ve mağdur varsa biz onların da yanındayız. Tarih bugünleri yazacak. Bugün susanları da haykıranları da yazacak. Biz susmadığımız için bugün bu meydanı doldurduk. Gazze düşmedi ve düşmeyecek. Yenilmedi, yenilmeyecek. Zafer er yada geç mazlumların olacak. Her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı vardır. Zafer yakındır ve inananların olacaktır" şeklinde konuştu.

Erdoğan: "Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir" Haber

Erdoğan: "Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir"

 Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'nın içinde bulunduğu Harem-i Şerif 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlara aittir ve bir bütündür. Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Beşiktaş'ta bir otelde düzenlenen "Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu" toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Filistin'i destekleyen parlamentolar grubunun her bir mensubuna yürekten teşekkür ettiğini belirterek, "Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak isterim. Filistin davasını savunmak sadece mazlum bir halkı savunmak değildir. Filistin'i savunmak insanlığı, barışı ve adaleti savunmaktır. Filistin davası yaklaşık bir asırdır her türlü zulme, barbarlığa ve katliama maruz kalmış bir halkın haysiyet davasıdır. Tüm bunlarla birlikte Filistin davası özü itibarıyla insan olma, insan kalma mücadelesidir. Müslümanların yanı sıra vicdan sahibi her insanın meselesidir. Elbette bu dava bir siyasetin de ötesinde bir vicdan meselesidir. Bugün burada bulunan siz kardeşlerim aslında bunu yapıyorsunuz. Duruşunuzla sadece Filistin'i ve Filistin halkını değil, insanlığı ve insani değerleri de savunuyorsunuz. Zulme karşı susmayarak, baskılara boyun eğmeyerek tüm insanlığa adeta nefes oluyorsunuz" dedi. "YILLARDIR ÖZGÜRLÜKTEN, HAKTAN, HUKUKTAN, BAHSEDENLER İSRAİL'İN KATLİAM POLİTİKASI KARŞISINDA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR" İsrail hükümetinin çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinlileri katlettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor. İsrail'in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7'den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı. Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi. Önceki gün bir kadın gazeteciyi 10 kişilik ailesiyle birlikte şehit ettiler. Yüzlerce doktor, hemşire, sağlık personeli kurşunların hedefi oldu. Yardım görevlileri öldürüldü. İlaç, su, gıda bulamadığı için bebekler göz göre göre hayatını kaybetti. Çocuğunun doğum gününü Gazzeli çocukları öldürerek kutlayacak kadar insanlıktan çıkmış bir güruhla karşı karşıya kaldık. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze'deki binaların neredeyse yüzde 80'i yıkıldı. Gazze taş üstünde taş kalmayacak derecede harap edildi. 50 milyon tondan fazla devasa bir enkaz yığınından söz ediyoruz. İsrail yeniden başlattığı saldırılarıyla Gazze'de ayakta kalan son binaları, hastaneleri, sivil yerleşim yerlerini, Gazze'nin hayat damarı olan temiz su kaynaklarını da teker teker imha ediyor. İşgal güçlerinin koruması altındaki yerleşimci vahşeti Batı Şeria'da tüm hızıyla sürüyor. Meselenin daha vahim tarafı şudur değerli kardeşlerim. Bütün bu zulüm ve barbarlıklar tam 18 aydır medeni denilen dünya dahil tüm insanlığın gözleri önüne seriliyor. Gazeteciler öldürülüyor. Uluslararası basın kuruluşları seyrediyor. Çocuklar öldürülüyor, insan hakları savunucuları seyrediyor. Sağlık çalışanları öldürülüyor, batı dünyası seyrediyor. UNRWA gibi kritik kurumlar kapatılmak isteniyor, Birleşmiş Milletler süreci sadece seyrediyor. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor. Buradan bir kez daha soruyorum. Nerede uluslararası hukuk? Nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar? En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken batılı devletler, soruyorum, İsrail'e karşı neredeler? Nerede BBC? Nerede CNN ve diğerleri? Gazze'de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken, bunları gören dünyada var mı?" ifadelerini kullandı. "GAZZE'DE ULUSLARARASI SİSTEM SINAVI KAYBETMİŞTİR" Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzenin, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkum olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bugün dünya zalim karşısında susan, hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil, güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir. Gazze'de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne birçok kurum kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze'de kötü bir imtihan vermiştir. Elbette başkalarını eleştirirken kendimizi ihmal edemeyiz. Bakın. Üzülerek söylüyorum. İçim kan ağlayarak söylüyorum. İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir. Şüphesiz çok gayret sarf edildi. Zulmü engellemek için pek çok yol denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı. Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzelinin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor. Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır. Tabii burada şu gerçeği de vurgulamak durumundayım. Filistinliler öldürülürken sesleri çıkmayanların, Gazze halkının işgale karşı verdiği direnişe terörizm yaftası vurarak soykırımı normalleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye olarak bu iftiraları, bu kara propagandayı reddettiğimizi bugün bir kere çok net biçimde söylemek isterim" diye konuştu. "BİZ HAKKI HAYKIRMAKTAN, GERÇEKLERİ SÖYLEMEKTEN GERİ DURMAYACAĞIZ" Filistin halkının, işgal kuvvetlerine karşı bir özgürlük mücadelesi verdiğini ifade eden Erdoğan, "Gazze'li kardeşlerimizin mücadelesiyle, milletimizin bundan bir asır önce müstevlilere karşı verdiği istiklal mücadelesi arasında hiçbir fark yoktur. Filistin direniş hareketi bizim nazarımızda bir Kuva-yi Milliye hareketidir. Filistinliler yalnızca son bir buçuk yıldır değil, aslında son bir asırdır direniyorlar. Uluslararası hukuku hiçe sayan işgalci ve istilacı bir devlet karşısında bir asırdır direniş destanı yazıyorlar. Ama birileri bizim bunları dile getirmemizden rahatsız oluyorlar. Varsın rahatsız olmaya devam etsinler. Biz hakkı haykırmaktan, gerçekleri söylemekten geri durmayacağız. Buradan bir kez daha İsrail zulmüne karşı direnen Filistinli kardeşlerimize en güçlü ifadelerle destek ve dayanışma mesajlarımızı gönderiyorum. İslam alemini ve tüm dünyayı, Filistin halkının tüm insanlık adına yürüttüğü haysiyet mücadelesine destek olmaya davet ediyorum. Sadece vicdan sahiplerini değil, İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum. Bundan 75 yıl önce kendileri Holokost yaşamış, kendileri soykırıma uğramış bir toplumun Gazze'de ve diğer Filistin topraklarında yaşanan katliamlara, soykırıma, vahşete ve cinayetlere artık ses çıkarması, tepki göstermesi, yönetimlerine artık 'dur' demesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye ilk günden itibaren bu soykırıma itirazlarını en yüksek seviyede dile getiren, İsrail'e karşı somut tedbirler alan ülkelerden biriydi. Hamdolsun burada iyi bir sınav verdik. İyi bir sınav veriyoruz. Devletimizin resmi kurumlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarımız, hayırseverlerimiz, iş dünyamız adeta Filistin ve Gazze için seferber oldu. İsrail'le ticari işlemleri tamamen durdurarak bu alanda cesur bir adım attık" ifadelerini kullandı. "101 BİN TONUN ÜZERİNDE İNSANİ YARDIM MALZEMESİNİ BÖLGEDEKİ KARDEŞ ÜLKELERİN DE DESTEĞİYLE GAZZE'YE ULAŞTIRDIK" Filistinlilere yönelik insani yardımlarını aralıksız sürdürdüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze'ye ulaştırdık. Buradan kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Bundan sonra da Gazze'ye yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz. Ancak İsrail 2 Mart'tan bu yana Gazze'ye yardımları engellemek suretiyle çirkin yüzünü bir kez daha gösteriyor. İsrail yönetimi bombalarla öldüremediği masumları, yardımları durdurarak bir nevi açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla yok etmeye çalışıyor. Sahadaki insanlık trajedisi giderek daha da kötüleşiyor. İşlediği cinayet ve katliamlar yaptırımsız kaldıkça İsrail hükümeti soykırım politikasına hız veriyor. Bu insanlık düşmanı zihniyetle uluslararası hukuk önünde hesaplaşmak, hunharca katledilen on binlerce çocuğa karşı en temel görevimizdir. Unutmayın ki cezasız kalan her suç, faili daha da şımartır. Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına bu açıdan büyük önem veriyoruz. İsrail'in hukuka hesap vermesi için biz de müdahillik başvurumuzu yaptık. Sivil toplum kuruluşlarımız mahkemeye dosya ve delil sağlamaya devam ediyor. Netanyahu'nun ve cinayet şebekesinin uluslararası mahkemelerde er veya geç yargılandığını inşallah göreceğiz" dedi. "MESCİD-İ AKSA BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR" Kudüs-ü Şerif'e ve ilk kıble olan Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınların da arttığını gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fanatik, soykırımcı İsrailliler, silahlı güvenlik görevlileri eşliğinde ve korumasında Mescid-i Aksa'ya girerek Müslümanları tahrik ediyor, kışkırtıyorlar. Şunu bir kez daha açık açık ilan ediyorum. Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'nın içinde bulunduğu Harem-i Şerif 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlara aittir ve bir bütündür. Bunu kimsenin zedelemesine izin vermeyiz. Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir. Ebediyete kadar da inşallah böyle kalacaktır. İsrail, Harem-i Şerif'in kudsiyetini ve bütünlüğünü tehdit eden taciz, baskın ve provokasyonlarına derhal son vermelidir. İsrail saldırganlığı ve hukuk tanımazlığı Filistin'le de sınırlı kalmıyor. Suriye ve Lübnan'a yönelik saldırılar, Netanyahu yönetiminin Ortadoğu'da huzur ve barış istemediğini ortaya koyuyor. Etnik köken ve mezhep temelli farklılıkları kaşıyarak Suriye ve Lübnan'ın istikrara kavuşmasını engellemeye çalışıyor. Bölge dışı aktörleri sürekli kışkırtarak çatışmaları yeni coğrafyalara taşımak istiyor. Terör örgütleriyle iş tutarak çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Yani meşru bir devlet gibi değil, başıbozuk bir örgüt gibi hareket ediyor. Bakın biz bunun sürdürülebilir olmadığı kanaatindeyiz. İsrail komşularını istikrarsızlaştırarak kendi güvenliğini sağlayamaz. Komşuda ateş yanarken dumanı bana gelmesin demek sadece akıl dışı değil, aynı zamanda imkansızdır. Kendi vatandaşlarıyla birlikte bölgedeki ülkeleri tehdit ve tedirgin eden bu cinnet hali bir an önce son bulmalıdır. Yoksa o ateş, körükleyenleri de kısa bir zaman sonra yakacaktır" ifadelerini kullandı. "İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN ALTERNATİFİ YOKTUR" Türkiye olarak coğrafyadaki hiçbir şımarıklığa, zulme, hiçbir hukuk ve kural tanımazlığa sessiz kalmadıklarını bundan sonra da sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Bölgemizdeki herkes için barışı, huzuru, istikrarı ve güvenliği savunmaya sabırla devam edeceğiz. Gelinen aşamada önceliklerimizi kalıcı ateşkesin derhal sağlanması, insani yardımların kesintisiz şekilde Gazze'li kardeşlerimize ulaştırılması ve işgal güçlerinin Gazze'den tamamen çekilmesi oluşturuyor. Bu minvalde Katar ve Mısır tarafından yürütülen ateşkes müzakerelerinin bir an evvel neticeye varmasını temenni ediyorum. Ateşkesin sağlanmasıyla birlikte imar çalışmalarına vakit kaybetmeden yeniden başlanması son derece mühimdir. Mısır'ın öncülüğünde hazırlanan plana burada temsil edilen tüm kardeş ülkelerin desteği çok önemlidir. Bu vesileyle şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. İki devletli çözümün alternatifi yoktur. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz. Şunun da bilinmesini isterim. Hangi ambalajlara sarılırsa sarılsın, Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün edecek hiçbir teklifin bizce kıymeti harbiyesi yoktur. "UNUTMAYIN, GAZZE GAZZELİLERİNDİR" Konuşmasında Gazze'nin Gazzelilerin olduğunun altını çizen Erdoğan, "Unutmayın, Gazze Gazzelilerindir. Filistin Filistin halkınındır. Filistin Filistinlilerindir. Milyonlarca Filistinli mülteci anahtarlarını sakladıkları evlerine dönmeyi beklerken yeni göçlere, yeni tehcirlere asla tahammülümüz olamaz. Biz, Filistinli kardeşlerimizin kendi öz yurtlarında özgürce, diğer inançlarla barış içinde yaşamaları için elimizden gelen desteği vereceğiz. Tek başımıza kalsak da Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.