İbrahim Özacar Haberleri - Son Dakika İbrahim Özacar Haber Güncel Gelişmeler

ESDER Bursa Şubesi'nden sektörel gündem

Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Bursa Şubesi tarafından düzenlenen geleneksel “1 Konu 1 Konuk” programının bu haftaki konuğu, Bursa Kasaplar Odası Başkanı Muhsin Yıldız oldu. Sektörel sorunların ve çözüm önerilerinin ele alındığı programda, yaklaşan Kurban Bayramı ve kasap esnafının karşı karşıya olduğu zorluklar konuşuldu. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar, şu ifadeleri kullandı: “Ticaret ve sanatta ahlak ve maneviyatı esas alan bir anlayışla, esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarını birinci ağızdan dinlemek ve çözüm üretmek amacıyla düzenlediğimiz bu söyleşiler, önemli bir platform hâline geldi. Bu hafta, bayram öncesi kasap esnafının yaşadığı sıkıntıları sektörün içinden bir isim olan Sayın Muhsin Yıldız’dan dinleme fırsatı bulduk.” Bayramların dostlukları artırmak için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Özacar, şunları ekledi: “Kurban, Allah’a yakınlaşmak, kırgınlıkları azaltmak, dostluğu yeniden inşa etmek anlamına gelir. Tıpkı Filistin’deki kardeşlerimiz gibi, bizler de vatanımıza ve milletimize adanmış bir ruh taşıyoruz.” Konuşmasında AVM ve büyük market zincirlerinin kurban hissesi satmasına sert tepki gösteren Özacar: “Domuz eti satan, halkın boykotuna rağmen terör devleti İsrail ürünleri satmaya devam eden zincir marketlerin kurban hissesi satması kabul edilemez bir çelişkidir” diyerek halkı bilinçli alışverişe çağırdı. KASAPLAR ZOR DÖNEMDEN GEÇİYOR Programın konuk ismi Bursa Kasaplar Odası Başkanı Muhsin Yıldız da sektöre dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu: “Kasap esnafı, tarihin en zor dönemini yaşıyor. AVM’lerin mantar gibi çoğalması, ithal ve kaynağı belirsiz et ürünlerinin piyasayı istila etmesi, güvenilir kasaplarımızı işinden ediyor.” Görev süresi boyunca maaş almadığını, maaşını burs olarak öğrencilere bağışladığını belirten Yıldız, kasap esnafının toplum sağlığı ve yerel ekonomi açısından stratejik bir konumda olduğuna dikkat çekti. “Avrupa, mezbaha sistemini Osmanlı’dan almıştır; biz ise bugün onların yaptığını yapmaya çalışıyoruz. Bursa’ya 56 bin metrekarelik modern kurban pazarı kazandırdık. Kasaplar Odası olarak cami ve köprü inşa ettik. Bu sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir sorumluluktur.” ET İTHALATI POLİTİKALARI ELEŞTİRİLDİ Yıldız, et ithalatı politikasını da sert bir dille eleştirerek, Türkiye’nin 1970’lerde canlı hayvan ihraç ederken bugün dışa bağımlı hale getirildiğini vurguladı: “Avrupa'da hayvancılık aile temellidir. Bizde ise köylüye destek verilmeden büyük sermayeye rant sağlanıyor. Köylere 10'ar inek verilse, hayvancılık yeniden canlanır. Ancak Büyükşehir Yasası ile köy hayatı adeta bitirildi.” Ayrıca, bazı AVM’lerin kesim işlemlerini halk için ayrılan belediye kesimhanelerinde yaptığını iddia eden Yıldız, bu duruma yetkililerin müdahale etmesi gerektiğini söyledi. “Kurban mahiyetini anlamayan, domuz eti satan yerler kurban satamaz. Bu milletin dini değerleri ticari istismar konusu olmamalı.” GÜVENLİ ALIŞVERİŞİN ADRESİ: MAHALLE KASAPLARI Programın sonunda kasap esnafının halkın güvenini sarsmadan hizmet ettiğini vurgulayan Yıldız: “Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla kasap esnafımızdan alışveriş yapabilir. Ne domuz eti, ne hileli ürün bizim dükkânlarımızdan çıkmaz,” dedi. Program sonunda, Şube Başkanı İbrahim Özacar tarafından Muhsin Yıldız’a teşekkür plaketi takdim edildi. BİR SONRAKİ PROGRAM DUYURUSU ESDER Bursa Şubesi tarafından düzenlenen “1 Konu 1 Konuk” söyleşilerinin bir sonraki konuğu, 14 Mayıs 2025 Çarşamba günü saat 21.00’de “Şehir İktisadında Esnaf ve Sanatkârlar” başlıklı konuşmasıyla Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Harun Kılıçaslan olacak.

ESDER’den 'Mesleki Yeterlilik' üzerine önemli açıklamalar

Programın açılışında konuşan ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar, ulusal ve uluslararası mesleki konularda yeterli, meslek ahlakına ve değerlerine sahip insan gücü oluşturmanın önemine vurgu yaptı. Özacar, Bolu’daki yangın felaketinde yaşanan ihmallere dikkat çekerek, “78 canımızı yitirdiğimiz felakette devlet adabı gereği, vicdanları bir nebze de olsun rahatlamak için Belediye Başkanı ve İlgili Bakanın istifa etmesi insani bir duruş olacaktı. Cehenneme dönen otelde onlarca çocuk, kadın, masum insanımızın akıbetini millet olarak TV ekranlarından takip ederken; yerel iktidar sahipleri ile ulusal iktidar sahiplerinin “kim daha çok suçlu” polemiğine girişmeleri, milletimiz tarafından insanlarımızın ölüsüne de dirisine de saygısızlık olarak görülmüştür” dedi. Yangın felaketinde yaşanan ticari fırsatçılığın onur kırıcı olduğunu da ifade eden Özacar, insana saygısı olmayan esnafların ticaretten menedilmesi gerektiğini söyledi. MESLEKİ YETERLİLİK BELGESİNİN ÖNEMİ Program konuğu Belgelendirme Kuruluşları Derneği Başkanı Cengizhan Kutlu ise, Mesleki Yeterlilik Belgesi’nin nitelikli çalışanların işlerini daha güvenli ve verimli yapmalarını sağladığını belirtti. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, mesleki yeterlilik belgesi olanların olmayanlara göre yüzde 40 daha az kaza yaptığını ifade eden Kutlu, bu belgenin iş kazalarını azaltmada önemli bir rol oynadığını vurguladı. Ayrıca nitelikli personelin iş gücü kaybını en aza indirdiğini belirten Kutlu, “Nitelikli çalışan ürün ve malzemeyi iyi kullanıyor, işçiliğin kalitesi artıyor. Bu nedenle ülke ekonomisine çok fazla katkı sağlıyor. Mesleki Yeterlilik Belgeli kişi, iş sağlığı ve güvenliği ve hijyen kurallarını da öğrenmiş oluyor" şeklinde konuştu. Programın sonunda ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar, bilimsel destekleri ve sektörel çalışmalara katkılarından dolayı Cengizhan Kutlu'ya plaket takdim etti.

Başkan Özacar: “Küçük esnaf kimi, nasıl boykot etsin!”

Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Bursa Şubesi'nin düzenlediği ‘1 Konu 1 Konuk’ programının bu haftaki konuğu, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak oldu. Toplantıda 'Milli Mesele Tarım ve Gıda' konusu ele alındı. ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar açılış konuşmasında, tarımın ülkemizin en önemli milli meselelerinden biri olduğuna dikkat çekti. İbrahim Özacar şunları söyledi: "2017 yılında Arap ülkeleri Katar'a ambargo uyguladı. Petrol zengini Katar, 1 litre süte muhtaç oldu. Katar iklimi hayvancılık tarımına uygun olmamasına rağmen yetkililer özel ahırlar inşa etti. Tasarladıkları özel uçaklarla süt inekleri ithal edildi. Yakın tarihte dünyayı tehdit eden pandemi sürecinde bütün ülkelerin öncelikli işi tarım oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında Rusya başta olmak üzere canlı hayvan ve tarım ürünleri ihraç ettiğimiz ülkelere, ay çiçek yağı, buğday vb. gıda ürünlerini ithal ederek bazı TV yorumcuları ve hükümet yetkilileri müjdeli haber ve büyük bir başarı olarak kamuoyuna duyurdular.” “VATANDAŞIN BOYKOT ETME İMKÂNI VAR MI?” Ülkemizdeki çiftçilerin ve küçük esnafın mağduriyetini dile getiren Özacar, “Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı düşük enflasyon yüksek fiyatın sebebinin art niyetli fırsatçılar olduğunu söyleyerek, halkı fırsatçılara karşı boykot yapmaya çağırdı. Üretim ve tüketim dengesi oluşmadan fiyat istikrarının olamayacağını en iyi yöneticiler bilir. Yaptırım gücü olmayan vatandaşa fiyat istikrarı için çağrı yapılması manidar. Vatandaşı boykot yapmaya çağıranlar boykotun hedefine ulaşması için elle tutulur önerileri olmalıdır” diyerek “Fiyat belirlemede en büyük paya sahip zorunlu girdilerden enerji ve akaryakıtta, nakliye girdilerinde, vatandaşın boykot etme imkânı var mı?” diye sordu. Birçok AVM ve GROSS marketlere vergi kolaylığı getirildiğinin altını çizen Başkan Özacar, “Küçük ve orta ölçekli esnafımız kimi nasıl boykot etsin! Geçtiğimiz yaz Kemalpaşa ilçemizde domates, tarlalarda kaldı. Bugün Çukurova'da, narinceler bahçelerde, dalında kaldı, ağaçlar kökünden sökülüyor. Çiftçi mağdur, tüketici mağdur, rekabet gücü elinden alınan esnaf mağdur. Kökü dışarıda olan AVM, GROSS marketlerdeki fiyat farkı üç beş kuruşu geçmiyor. Bu durumda tüketici, vatandaşımız boykotu nasıl yapacak" dedi. TARIM DESTEKLERİ YETERSİZ ‘1 Konu 1 Konuk’ programının konuğu Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak ise konuşmasında, tarımın 12 Eylül sonrası öneminin azaldığını ve çiftçilere verilen desteğin yetersiz olduğunu belirtti. Çiftçilerin çocuklarının işçi olarak şehirlere göç ettiği ve tarımda çalışan kişi sayısının azaldığına dikkat çekti. Fevzi Çakmak “Girdi maliyetlerindeki artış, hükümetin ithalata dayalı politikası her yıl çiftçinin zarar etmesine zemin hazırladı. Her yıl zarar eden çiftçi çocuklarını bu yapıdan kurtarmak için okula, içi kan ağlaya ağlaya şehirlere sigortalı işçi olarak, çalışmak için gönderdi ve tarımda çalışan kişi sayısı azaldı. Köylerdeki nüfus yaş ortalaması 50-55 oldu. Var olan nüfusta kaybolunca var olan tarım toprağı tamamen artık büyük holdinglerin şirketlerin eline geçecek. Ve bu sürecin sonucunda çiftçilerin çocuğu kendi topraklarında işçi olarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu durum böyle gitmemeli, yoksa tarlayı hasat edecek kimse kalmaz” diyerek ayrıca çiftçilerin miras nedeniyle bölünmüş arazilerini ekemediklerini, örgütlenme eksikliği nedeniyle büyük şirketlere bağımlı kaldıklarına dikkat çekti. “TOPRAK BOZULUNCA SAĞLIK BOZULUYOR” Pandemi döneminde ithalat politikalarının çiftçiyi etkilediğini, temel gıda ürünlerinde dışa bağımlılığın arttığını belirten Dr. Fevzi Çakmak “Tarımın, toprağın bozulması aynı zamanda sağlığın bozulmasına sebep oluyor. Tohumun toprağa atıldığı esnada hangi ürünün hangi tarım alanında olduğunu gösteren barkod sistemi geliştirip denetleme yapılması gerekiyor. Bilinçli tarım için her yıl yüzlerce mezun verdiğimiz ziraat fakültesi öğrencilerine de iş imkanı vererek bunu sağlayabiliriz. Bu hem tohumu hem suyu hem de ilacın nasıl verimli kullanıldığını gösterecek. Bilimle çiftçimizi buluşturmamız gerekiyor. Fazla verilen ilaç suyu toprağı gıdayı zehirliyor. Bunun için çiftçiye ziraat mühendisleri, rehberlik etmeleri gerekiyor. Çiftçiyi yönlendirmek gerekiyor” şeklinde konuştu. Başkan Çakmak tarlada 1 liraya mal olan bir ürünün markette 15 liraya satılmasının önüne geçilmesi için aradaki aracıların azaltılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

"Kayıtsız moto kuryeler her türlü tehlikeye kapı aralıyor!"

ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar, kayıtsız kuryelerin faaliyetlerinin her türlü istismara açık olduğunu ve motorlu kuryelerle ilgili yetki karmaşası ve belirsizliğin son bulması gerektiğine dikkat çekerek “Moto kurye STK’ları başta olmak üzere esnaf odaları, şehir planlamacıları, üniversiteler, yerel yöneticilerden oluşan platformun önereceği yasal düzenlemeler zaman kaybetmeden hayata geçirilmeli” dedi. Bursa’da faaliyet gösteren yaklaşık on bin moto kurye olduğunu belirten Esnaf ve Sanatkârlar Derneği Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar, eve gelen kuryelerin çoğunluğunun kayıt dışı faaliyet gösterdiğini belirterek, denetimden uzak bu faaliyetlerin her türlü istismara hatta terör eylemlerine kapı araladığına dikkat çekti. “TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMALI” Milyonlarca moto kurye esnafının tüketici ile satıcı arasında köprü vazifesini gördüğünü söyleyen Başkan Özacar, tamamının bir çatı altında yapılanmasının önem arz ettiğini vurguladı. Binlerce moto kurye esnafının haklarını gözetecek bir oda kuramamış olmalarının kabul edilemez olduğunu ifade eden İbrahim Özacar devamında şunları söyledi: “Siyasi iktidar başta olmak üzere kanun yapıcılarına ve uygulayıcılarına sesleniyoruz. Her mesleğin tanımı ve yasalarla belirlenmiş görev ve hizmet tanımı var. İçişleri Bakanlığı, Şehircilik Bakanlığı İletişim, Maliye Bakanlıkları moto kuryelerle ilgili yetki karmaşasına ve belirsizliğine son vermeli. Moto kurye STK’ları başta olmak üzere esnaf odaları, şehir planlamacıları, üniversiteler, yerel yöneticilerden oluşan platformun önereceği yasal düzenlemeleri zaman kaybetmeden yasalaştırınız. Bu platformun oluşmasına ev sahipliği yapılmasına Esnaf ve Sanatkârlar Derneği olarak biz hazırız.” “CAN GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI” Öte yandan ESDER Başkanı Özacar moto kurye esnafının can güvenliği için yetkililerin harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yol kenarında tahrip olmuş rögar çevreleri, standart dışı kasisler, Su birikintileri, yeşil alanların bilinçsiz sulanması sebebi ile yollara akan sular yolların kayganlaşmasına ve ölümle sonuçlanan büyük kazalara davetiye çıkarmaktadır. Kara yolları Yetkililerine ve Belediyelere sesleniyoruz. İhmaliniz hayatımızı kolaylaştıran moto kurye esnafımızı hayattan koparıyor. Canı ve hayalleri iki teker üzerinde olan moto kurye esnafımızın can emniyetini sağlamak ilgili bakanlığın ve yerel yöneticilerimizin görevlerinin en başında yer almalıdır” dedi.

Başkan Özacar: “İthal ürün özentisinden vazgeçilmeli”

Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Bursa Şube Başkan'ı İbrahim Özacar, 12-18 Aralık ‘Yerli Malı ve Tutumluluk Haftası’ vesilesi ile görüş ve önerilerini kamuoyu ile paylaştı. Başkan Özacar, yerli malı kullanımı ve tutumluluk bilinci oluşması gerekliliğine dikkat çektiği açıklamasında, “1946 yılından itibaren 12-18 Aralık, 'Yerli Malı Haftası’ olarak kutlanmaya başlandı. Her yıl okullarda ve devletin üst perdesinde üretim ve tutumluluğun önemi vurgulanıyor. Bir taraftan ‘İtibarda tasarruf olmaz’ denilirken diğer taraftan tasarruf genelgeleri yayınlanıyor. Sonuç itibarı ile maalesef üreten toplumdan tüketen topluma dönüştürüldük” dedi. Türkiye genelinde, tutumluluğun yerini israfın aldığını söyleyen Başkan Özacar, yatırım yapılması gerekirken stratejik önemi olan kuruluşların elden çıkarıldığını, yerli malların yerini ithal ürünlerin aldığını, montaj sanayinin yerli üretim sayıldığını, tarım ve hayvancılığın bitme noktasına getirildiğini ifade etti. “DOMATES TARLADA KALDI” ESDER Bursa Şubesi Başkanı İbrahim Özacar açıklamasında, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Hükümet ortağı olduğu dönemde Mustafakemalpaşa’da pek çok salça üretim tesisi kurulduğunu, çiftçinin de üreteceği ürünü satabileceği düşüncesi ile her karış toprağı ektiğini hatırlattı. “Gel gör ki geçen yıl Bursa'nın verimli topraklarında domates tarlalarda kaldı. Kota sınırlamaları ile şeker pancarının anayurdu olan Türkiye’de şeker pancarı bitme noktasında. Şeker ve hayvan yeminde milletimiz dışa bağımlı hale getirildi” diyen Özacar, temsil ettiği esnaf ve sanatkârlar adına hükümete ve üreticiye şu çağrıyı yaptı: “ÇİFTÇİ İLE TOPRAĞI YENİDEN BULUŞTURUN” “Çiftçimiz toprağı, toprağımız çiftçimizi sever. Üretimin önündeki engelleri kaldırarak; Buğday, Arpa, Kuru Fasulye, Mercimek, Nohut, Pamuk, Mısır, Pirinç, Ayçiçeği, Soya, Ceviz, Bamya, Sarımsak, Kestane, Saman ithalatına son verelim. Çiftçi ile toprağı, sanatkârla tezgâhı yeniden buluşturun. Yerelden genele ülke kalkınsın. Ana okulundan üniversiteye, sanayiciden tüketiciye, üreterek tüketme bilinci yeniden oluşturulmalı. Tutumlulukla cimrilik arasındaki çizgi iyi okunmalı. “ÜRETİMDE CÖMERT, TÜKETİMDE TUTUMLU OLMALIYIZ” Millet olarak üretimde cömert tüketimde tutumlu olmayı ilke edilmeliyiz. Medeniyetimiz ve inancımızda vakfiyeler amacı dışında kullanılamaz. Büyükşehir yasasıyla el konulan mera ve otlaklar köylülere iade edilerek, kırsaldan şehre üretim seferberliğine başlanmalı. Her çeşit et ve süt hayvan yetiştiriciliğine uygun olan kırsal ilçelerinde insanlarımızın terk ettiği arazilerinde yaban hayvanları sürüler halinde dolaşmaktadır. Şehircilik Bakanlığı TOKİ ve ilgili kurumlar kırsal ilçelerde ekonomik ömrünü tamamlamış konut, okul kamu kurumları binalarını yaşama ve eğitime uygun hale getirmeli. Bölgeye has tarım araç ve gereç üreten sanayi bölgeleri ile ilçeler cazip hale getirilerek Bursa’nın trafik yükü ve işsizlik oranları asgariye düşürülebilir. “İTHAL ÜRÜN ÖZENTİSİNDEN VAZGEÇİLMELİ” Millet olarak, ithal ürün özentisinden vazgeçmeli, milli değerlerimizin kıymetini bilmeliyiz. İthalattan kaçınmanın yolu milli ürünleri tüketmekten geçer. Türkiye tarımda her açıdan kendine yeter ülke haline gelmeli, üretim açığımız olan alanlarda yerli üretim artırılmalı, üretici ve tüketici teşvik edilmeli. Tüketiciler olarak esnafımızı yerli ürün satmaya teşvik etmelidir. Yabancı ürünleri tercih ettiğimizde kendi çiftçimiz yerine ithalat yaptığımız ülkenin çiftçisine kazandırıyoruz. İnsan için en kıymetli sermaye zamandır. Vaktimizi nakde çevirelim. Kökü dışarda AVM ve GROSS marketlerde harcamayalım. Siyasi çekişmelerden uzak vaktimizi üretim ve milli kalkınma çalışmaları için harcamakta tutumlu olalım.”

Başkan Özacar'dan ‘Köfteci Yusuf’ hakkında, Bakanlığa önemli sorular…

ESDER Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar tarafından taklit, tağşiş ve hileli gıdalar hakkında açıklama yapıldı. “Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından taklit ve tağşiş yapılan gıdalarla ilgili açıklamaları hakkında, Ticaret'te Ahlak ve Maneviyatı esas alan, Ahilik ilkelerini kendisine ilke edinmiş (ESDER) Esnaf ve sanatkârlar derneği Bursa Şubesi adına görüş ve önerilerimizi kamuoyuna aktarmayı esnaflığın ve toplumsal vicdanın gereği olarak görüyorum” diyen Başkan Özacar, “Yüzyıllarca Osmanlı’ya payitahtlık yapan Bursa’mıza has tarım ürünleriyle, tekstil ve el emeği ürünlerle dünyada adından söz ettiren kadim şehir Bursa'da bugün, yerel bir firmanın tağşiş söylentileri ile anılması kabul edilemez” dedi. 32 AY SONRA YAPILAN AÇIKLAMA Açıklamasında; Bakanlık tarafından önceki süreçlerde 3’er - 6’şar aylık periyotlarda açıklanan taklit, tağşiş ve hileli gıda üreten firma listesinin uzun süredir açıklanmadığını, 32 ay sonra yapılan açıklamanın ise halk sağlığına önem verdiğini söyleyenler açısından büyük samimiyetsizlik olduğunu belirten Özacar, “Çeşitli tarihlerde Ulusal basın yayın kuruluşlarının Resmi Gazete’ye dayanılarak yayınladıkları haberlerde "Türkiye Bosna Hersek’ten sıfır gümrükle sığır, domuz, koyun, keçi, at, eşek, katır veya bardoların yenilen sakatatlarının yani İslami olarak kesinlikle haram olan domuz, at, eşek ve katır etlerinin taze, soğutulmuş ya da dondurulmuş olarak gümrük vergisinden muaf tutulduğu, yakın tarihte başka haberlere göre "Türkiye Cumhuriyeti ve Sudan Cumhuriyeti Arasında Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması kapsamında Cumhurbaşkanına doğrudan yetki verilmesine ilişkin kanun teklifi Dışişleri Komisyonu'nda kabul edildi. Anlaşmaya göre Türkiye Sudan'dan yapılacak 500 ton at, eşek veya 500 ton domuz eti ithalatında vergi almayacak" hatırlatmasını yaptı. “TONLARCA DOMUZ ETİ NEREDE TÜKETİLİYOR?” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, yüzde 90 Müslümanların yaşadığı Türkiye’de, yüzlerce ton domuz etinin nerede tüketildiği sorusunu yönelten Özacar devamında şunları söyledi: “BATI SERMAYESİNİN İNSAFINA MI TERK EDİLDİ?” “Türkiye’yi sarsan gıda teröründe yetkililer Bursa’da faaliyet gösteren köfteci ile İlgili şüpheye yer bırakılmadan açıklama yapmalıdır. Bursa ile anılan birçok simge konumundaki Bursa firması çeşitli hile ve baskılarla Yahudi sermayeli firmalara satılmak zorunda bırakıldı. Kamuoyunda yaygın kanaat şudur ki zengin fakir adeta her kesimin uğrak yeri konumuna gelen yerli köfte firması, daha önce tehdit, şantaj, haraçla ilgili haberlerle Türkiye gündeminin en üst seviyesine ulaşmıştı. Tamamen yerli ve aile şirketi olan bünyesinde binlerce insan istihdam eden Bursa’nın kazanımı olan bu firma binlerce esnaf gibi Batı sermayeli firmaların insafına mı terk edildi? Firmanın kurumsal sayfasında hayvanların doğumdan kesime kadar gözlem altında olduğu, veteriner ve Tarım İl Müdürlükleri tarafından her ay düzenli numuneler alındığını yönde bilgiler var. Bakanlığın şu soruya açıklık getirmesi gerekmez mi? Her ay düzenli numune alınan etlerde tağşişe rastlandın mı? Ocak ayında alınan numuneler neden dokuz, on ay bekletildikten sonra ifşa edildi?” VATANDAŞA ÇAĞRI Başkan Özacar son olarak vatandaşlara da “Lütfen mahalle kasabınıza, bakkal ve kırtasiyecinize sahip çıkın. Manavınıza, nalburunuza sahip çıkın. Alışverişinizi komşu esnafınızla yapın. Yabancı sermayeli GROSS’lardan, AVM’lerden uzak durun” çağrısı yaptı.

ESDER'den Bursa esnafına destek

Türkiye genelinde 47 şubesi olan, Bursa’da ise yeni kurulan Esnaf Ve Sanatkarlar Derneği’nin Bursa Şube Başkanı İbrahim ÖZACAR, Ahilik Haftası münasebetiyle açıklamalarda bulundu. Açıklamalarına ticaretin, insanlık tarihindeki önemine değinerek başlayan Özacar, “Ticaret, başka bir deyimle alışveriş, insanlık tarihinde çok eskilere dayanıyor. Kavimlerini Allah’a iman etmeye çağıran peygamberler, faydayı ve zararı ayırmayı insanlara öğreterek ekonominin doğuşunu sağladı. Esnaf ve sanatkarlarımız da, tarihimizin görkemli yüzü konumunda yer alıyor. Yüzyıllarca Ahi Evran’ın öğretileri ve fütüvvet’i esas alarak, Adem gibi özür dilemek, İbrahim gibi sabırlı olmak, İsmail gibi dürüst olmak, Hz. Muhammed gibi merhametli olmak, Ömer gibi adaletli olmak ve Hz. Ali gibi bilgili bir kişi olmayı ticaretin ve sanatın gereği olarak görmüşlerdir.” dedi. Birçok medeniyeti bünyesinde barındıran tarihi İpek yolu ile tacirlerin edebiyatçı ve sanatkarların uğrak yeri haline gelen Bursa’nın esnaf ve zanaatkarlarının tarihinin en zorlu dönemlerinden geçtiğini belirten Özacar, Bursa ile anılan birçok mesleğin ya kaybolduğunu ya da kaybolmaya başladığını belirtti. Mahalle ve sokak kültüründe büyük pay sahip olan mahalle esnaflarının, ülkemizde kökü yurt dışına bağlı yabancı sermayeli gross, hipermarket ve AVM’lerin insafına terk edilmiş olduğunu söyleyen Başkan İbrahim Özacar, konuşmalarına şu şekilde devam etti: “ESDER olarak esnaf ve sanatkarlarımıza çağrımız şudur; şairin dediği gibi ‘En bereketli yağmur alın teridir’. Üretmeye ve medeniyetimizi yaşatmaya ara vermeden çalışmaya devam edelim, alın terimiz kurumasın. Üreterek büyümeye devam edelim.” Özacar, son olarak geleceğimizin teminatı olan esnaf ve zanatkar adayı olan çocuklara yaşanabilir bir dünya bırakmamız gerektiğini belirtti.

#İbrahim Özacar