SON DAKİKA

#Ifade

Söz Bursa - Ifade haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ifade haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Nihal ve Bahar Candan davasında şaşırtan ifadeler! 'Onlarla görüşmedim' Haber

Nihal ve Bahar Candan davasında şaşırtan ifadeler! 'Onlarla görüşmedim'

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Onur Apaydın, "Nihal ve Bahar Candan ile görüşme yapmadım. Bahar ve Nihal Candan gibi kişiler benimle görüşmek istiyorlardı ancak ben bu telefon üzerinden onlarla görüşmedim" ifadelerini kullandı. Onur Apaydın ve İlker Oflu’nun liderliğinde hareket ederek ucuza araç sattığını söyleyip vatandaşları sazan sarmalı yöntemi ile dolandırdığı iddia edilen 21 sanıklı çetenin davasının görülmesine devam edildi. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya hakkında 44 yıla kadar hapis cezası istenen ve geçtiğimiz yıl Eylül ayında tahliye edilen Bahar Candan ile 24 yıla kadar hapsi istenen ablası tutuksuz sanık Nihal Candan katılmadı. Örgüt lideri olduğu öne sürülen tutulu sanık Onur Apaydın'ın da aralarında bulunduğu bir kısım sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmaya bağlanırken, 4 tutuklu sanık ile tarafların avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. "Sanıklardan Berk Eroğlu'nun başka bir dava dosyasında vekili olarak görev yapmıştım" Duruşmada tutulu sanık Onur Apaydın’ın soruşturma aşamasında avukatlığını yapan Osman Burak Bölükbaşı, 'tanık' sıfatıyla beyanda bulundu. Bölükbaşı beyanında, "Onur Apaydın'ın avukatlığını yapmıştım. Bu nedenle dosya içerisindeki suçlamalarla ilgili bilgim var. Sır saklama yükümlülüğü kapsamında kalan kısımlar hakkında konuşamam ancak bu kapsam dışında kalan hususlarla ilgili konuşmak istiyorum. Görgü tanığına dayalı bir bilgim de, tanıdığım bir müşteki de yoktur. Müvekkillerle soruşturma sürecinde irtibatımız vardır. Arada sırada diğer müştekilerin avukatları ile de istişare ediyorduk. Şahin Baran ile kısa bir görüşme yaptım. Sanıklardan Berk Eroğlu'nun başka bir dava dosyasında vekili olarak görev yapmıştım. Bu olayla bir irtibatı var mı bilmiyorum. Bahar ve Nihal Candan'ı sadece soruşturma dosyasında isimlerinin geçmesinden biliyorum, başka bir irtibatım ve bilgim yoktur" şeklinde konuştu. "Bahar ve Nihal Candan gibi kişiler benimle görüşmek istiyorlardı ancak ben bu telefon üzerinden onlarla görüşmedim" Telefon görüşmelerine dair savunması sorulan tutuklu sanık Gökhan Aslan, "Müşterilerden birinin aracında sıkıntı yaşanınca Barış Bara'yla görüştüm, Ahmet Faruk Mercan'la beraber araçların teslimi konusunda Onur Apaydın'la telefon görüşmelerimizin olduğu doğrudur. Bahar Candan'la bir telefon görüşmem olmamıştır. Onun telefonu ile başka biriyle görüşme yaptığımı hatırlamıyorum. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum" dedi. "Bu telefon üzerinden şüphelilerle hiç iletişime geçmedim" Savunma yapan tutuklu sanık Onur Apaydın, "Görüşmeler doğrudur bana aittir, o telefon numarası da benimdir. Bahsi geçen cep telefonunu bana Rafet Acan tarafından temin edildi. Bu telefon üzerinden şüphelilerle hiç iletişime geçmedim. Nihal ve Bahar Candan ile görüşme yapmadım. Bahar ve Nihal Candan gibi kişiler benimle görüşmek istiyorlardı ancak ben bu telefon üzerinden onlarla görüşmedim" diye konuştu. Taraf avukatlarından süre talebi Taraf avukatları, dava dosyasına sunulan sanıkların cep telefonlarının HTS kayıtlarına ait bilirkişi raporunu incelemek için mahkemeden süre talep ettiler. Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik hususların giderilmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti. Eksikliklerin giderilmesi için duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme, taraf avukatlarının HTS kayıtlarına yönelik savunma ve beyanda bulunmaları için süre verilmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan’ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı. İddianamede tutuklu Gülnihal Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği de aktarılmıştı. İddianamede Onur Apaydın ve İlker Oflu’nun liderliğindeki şebekenin ucuza araç sattıklarını söyleyerek vatandaşları sazan sarmalı yöntemiyle dolandırdığı belirtilmişti. Bahar ve Nihal Candan’ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti. İddianamenin devamında "Nihal ve Bahar Candan’ın önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı" ifade edilmişti. İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın’ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa’ konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti. Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek "Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan'ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın'ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan'a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan'ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu" şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti. İddianamede Bahar Candan’ın 'suç örgütüne üye olmak' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar 'kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık' suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan’ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti. Bahar Candan 20 Eylül 2024 tarihinde görülen duruşmada tahliye edilmişti.

Ekrem İmamoğlu’nun terör suçundan verdiği ifade ortaya çıktı Haber

Ekrem İmamoğlu’nun terör suçundan verdiği ifade ortaya çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında İmamoğlu’nun terör suçlamasına karşı verdiği ifade ortaya çıktı. "Bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur" İmamoğlu, "Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?" sorusu üzerine, "Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milleti aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum büyüdüm ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam. Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu sorunun ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" dedi. İmamoğlu’na ifadesi esnasında PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan Duran Kalkan isimli örgüt mensubunun terör örgütüne müzahir yayın yapan medya haber ajansı üzerinden 19 Mart 2024 tarihli yapmış olduğu açıklamalarda, "Özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak bu seçimlerde de gereken yapılacak yani işte yurtsever olanlar özgürlük mücadelemizin yurtseveri taraftarı olanlar tabi yani kendi yöneticilerini seçecekler. HBDH (Halkların Birleşik Devrim Hareketi) iş 12 Mart’ta 2016’da kuruluşunu ittifakını ilan etti şekillenmesini 9. yılına girdi. 8 yıl boyunca önemli bir mücadele yürüttü bir yandan siyasi ortamı etkilemeye çalıştı ama diğer yandan antifaşist mücadeleye öncülük etti silahlı direnişten sokak eylemlerine, mitinglere, demokratik siyasi mücadele kadar her alanda etkili oldu aslında. Mevcut durumda işte yerel seçimler var çeşitli biçimlerde seçimi bir mücadele işte antifaşist mücadele yöntemine dönüştürmek gerekli ama bu sadece antifaşist mücadelenin AKP, MHP faşizmine karşı mücadelenin bir biçimi ondan farklı ondan önde gelen mücadele biçimleri de uyguluyor HBDH yani seçimden de yararlanacak ama mücadelesini sürdürecek sürdürüyor" şeklindeki beyanlar aktarıldı. Ardından terör örgütü güdümünde yayın yapan "ANF NEWS" isimli haber portalında PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olan BESE HOZAT (A/K) isimli örgüt mensubu şahsın "Şu anda bu devletin, bu iktidarın bütün amacı, hedefi Kürt soykırım politikalarını sonuca götürmektir. O yüzden her yerde soykırım saldırısı yürütüyor ve bunu devam ettirecek. Israrla bunu devam ettirecek. Bu iktidar inkar-imha politikalarından vazgeçmedikçe, bu soykırım politikalarından vazgeçmedikçe bu kayyum politikası son bulmaz, devam eder... Giderek diğer belediyelere kayyum atayacaklar. Türkiye’de giderek işte İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atayacak. Giderek işte kent uzlaşmasının geliştiği her yere dönüp bu politikayı geliştirecek" şeklinde açıklamalarda bulunduğu da belirtildi. 11 Şubat 2025’te PKK/KCK terör örgütü güdümünde faaliyet gösteren ve internet üzerinden yayın yapan medya haber isimli ajansta açıklamalarda bulunan Yıldırım Kaya isimli şahsın "Şimdi kendisi Milliyetçi Hareket Partisi ile HÜDA PAR ile ittifak yaparak seçimlere girdi kaybetti e şimdi Cumhuriyet Halk Partisi ile DEM, HDK ittifak yaparak İstanbul’da çok açık bir şekilde açık ara seçimleri kazandı şimdi İstanbul’u kaybetmek Türkiye’yi kaybetmek anlamına geldiği için kent uzlaşısı olmasaydı biz İstanbul’u kazanabilirdik varsayımı üzerinden hareket ediyor" şeklinde açıklamalar yaptığı da ifade edildi. İmamoğlu’na "Yukarıda izah edilen hususlar kapsamında kent uzlaşısı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştır. Size yukarıda açıklanan ’kent uzlaşısı’ ne anlama gelmektedir? Ne zaman ne amaçla kuruldu? konu hakkında detaylı ifadenizi veriniz" şeklinde soru soruldu. "Terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum" Ekrem İmamoğlu, "Ben 2018 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul’da Milleti ittifatkını temsil eden CHP ve İYİ Parti genel başkanlarından da izin alarak ‘Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle ben buradan İstanbul ittifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile biz ileride bütün ülkemize Türkiye İttifakını temsil etmemiz gerekir’ dedim. ‘Kent Uzlaşısı’ ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum, ne de takip ettim öyle bir merakım da yoktur" şeklinde cevap verdi. Ekrem İmamoğlu’na "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca PKK/KCK terör örgütünün metropol illerde karar alıcı mekanizmalarda yer almasını ve bu şekilde etkinliğinin arttırılmasını sağlama amacıyla yukarıda izahı edilen ’kent uzlaşısı’ kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 şahsın 2024 yerel seçimlerinden yaklaşık bir ay öncesinden Halkların Eşitlik Ve Demokrasi Partisinden Cumhuriyet Halk Partisine üye olarak geçtiklerinin anlaşıldığı bu şahısların anılan kontenjan kapsamında karar alıcı mekanizmalarda yer almasının sağlandığı bahisle bu şahısların meclis üyesi olarak gösterilmesi kim veya kimler tarafından sağlandı siz bu şahısların terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir bilgiye sahip miydiniz konu hakkında detaylı ifadenizi veriniz ?" şeklinde soru soruldu. Ekrem İmamoğlu ifadesinde, "Bir önceki soruda cevapladığım gibi YSK’ya bildirilen listelerde bu isimler bulunmasına rağmen YSK’nın bu tespiti yapmayıp daha sonra bu soruşturma süreçlerinin başlatılmasını kasıtlı bir yargı üzerinden siyasi müdahale olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Beni ilgilendiren kısmı ile CHP İstanbul ve Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde Türkiye’nin hukuken yasal olan siyasi partilerinde geçmişte üye olmuş birçok ismi Türkiye ittifakı kavramı ile listelerinde göstermiş olduğu gerçeğidir. 39 ilçede yaklaşık bin 500’e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilemem" cevabını verdi. Ekrem İmamoğlu’na incelenen HTS kayıtlarına göre kendisine ait 2 ayrı telefon numarasından 252 ve 138 kere terör suçlarından adli idari işlem kaydı bulunan şahıs ile irtibatı olduğu söylenerek "sebebini açıklar mısınız?" diye soruldu. İmamoğlu, "Bahsi geçen telefon numaraları bana ya da şirketime kayıtlı olan telefonlardan ikisi olmakla birlikte bu telefonlar ağırlıklı olarak yakın çalışma arkadaşlarım tarafından kullanılıyor ve notlar alınır. Günlük telefon akışlarımın çok yoğun olduğu bir gerçektir. Bahsi geçen yaklaşık 2 bin 500 gün içerisinde görüşüldüğü ya da irtibat kurulduğu iddia edilen 252+138 şahıs kavramının anlamsız, geçersiz ve sorulmasının dahi kasıtlı olduğunu düşündüğüm bir boyuttadır. Bahsi geçen zaman dilimi içerisinde 3 yerel seçim ve bir de genel seçim yaşanmış, Türkiye’nin gündemde bir siyasi kişiliği olarak bazen sadece 1 günde gelen yüzlerce aramanın içerisinde kum tanesi gibi kalır. İlave olarak ifade etmeliyim ki bu soruyu sorun savcılara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipseler Türkiye’de ki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında ‘terör örgütü üyesi sizi arıyor’ şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır. Yine ifade edeyim ki bu kadar önemli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahil almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemeleri bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim" şeklinde cevap verdi. Ekrem İmamoğlu’na Kent Uzlaşısı kapsamında PKK adına İmamoğlu ve İBB yöneticileri ile buluştuğu ve telefon görüşmesi yaptığı iddia edilen eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile arasında geçen 2 telefon görüşmesi ve birçok kez ortak baz olmasına ilişkin soru soruldu. Ekrem İmamoğlu, "Bu şahısla irtibat kurma amacınız nedir" ve "Azad Barış ile yüz yüze görüştünüz mü, görüştüyseniz ne amaçla bir araya geldiniz?" sorusuna, "Azad Barış isimli şahsı tanıyorum. Azad Barış’la irtibat kurduğum yaklaşık 7 yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Parti’li bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurumu üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Parti’li milletvekilleri ile gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir. Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyesi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları, ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim" şeklinde cevap verdi.

İmamoğlu: Mesele, adalet meselesidir! Haber

İmamoğlu: Mesele, adalet meselesidir!

 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) ve Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çağlayan Adliyesinde verdiği ifadenin ardından toplanan kalabalığa seslendi.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Erkem İmamoğlu, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in tehdit edilmesi" ve "Bilirkişinin ifşa edilmesi" soruşturmaları kapsamında ifade vermek üzere eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte gittiği Çağlayan'daki her iki ifadesi de saat 11:45 civarı bitti. Savcı, herhangi bir adli kontrol talebinde bulunmadı. Ekrem İmamoğlu, ifade işlemlerinin ardından adliye önünde açıklama yaptı. Çağlayan’da ifade sonrası destek için toplanan milletimizle bir aradayız. https://t.co/tkZI67Ap8a— Ekrem İmamoğlu (@ekrem_imamoglu) January 31, 2025 Bugünkü meselenin İstanbul'da ne yazık ki kurulmaya çalışan bir kumpasın geldiği bir sonuç olduğunu belirten İmamoğlu, "Hedefin ne olduğu belli" dedi. İstanbul'da 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşadıklarını belirten İmamoğlu, "Yılmadık, yılmayacağız. Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Esenyurt'ta başlayan ve Ahmet Özer Hocamızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş'ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksız yere tutuklanarak görevinden uzak uzaklaştırılması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir. Her daim yanımızda olan partimizdeki yol arkadaşlarımıza, bütün yöneticilerimize de teşekkür ediyorum, minnet duygularımı iletiyorum" dedi. "Bugünkü mesele adalet meselesidir, bugünkü mesele hak arama meselesidir, bugünkü mesele geleceğimizdir" diyen İmamoğlu, "Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu işin kurtuluş yolu sandıktır. Sandık gelecek bu işler bitecek" diye konuştu.

Grand Kartal Otel'in muhasebecisi konuştu: Eksiklikler çok masraflı olduğu için denetim başvurusu iptal edildi Haber

Grand Kartal Otel'in muhasebecisi konuştu: Eksiklikler çok masraflı olduğu için denetim başvurusu iptal edildi

Kadir Özdemir (49), savcılık ifadesinde, Grand Kartal Otel’de ve aynı zamanda Grant Kartal Turizm ve Ticaret A.Ş.’nin muhasebecisi olarak çalıştığını belirterek, vaktinin çoğunu Gazelle Otel ve Spa’da geçirdiğini aktardı. Yaklaşık 20 günde bir Grand Kartal Otel’e gittiğini söyleyen Özdemir, "Grand Kartal oteldeki işlemleri elemanlarım olan C.Ö. ve M.S. yapar. İşlerimi bunlar vasıtasıyla yaparım. Yapılan denetimlere elamanlarım iştirak etmektedir. Denetim sonucunda verilen raporlar elemanlarım vasıtasıyla bana gelir, bazen de benim olmadığım zamanlarda yönetime verilir. 10 Aralık gibi Mudurnu A.Ş.’nin yetkililerinden İ.K. beni arayarak Grand Kartal Otel içinde kiraladıkları yer için yangın uygunluk raporu istediklerini söyledi. Ben de Emir Aras Bey ile görüştüğümde yardımcı olmamı söyledi. Bana o yerin kiralandığına dair herhangi bir sözleşme gelmedi. Yangın raporu almak için Bolu Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne gittim. Oraya gittiğimde durumu anlattım ve orada bulunan formlardan verdim. O formu doldururken restoranı bilmezler diye otelin ismini yazdım. Bu başvurum üzerine itfaiyeden biri gelip otelin tamamını denetlemiş. Denetlerken muhasebe elemanı C. Bey refakat etmiş. İtfaiye raporu çıktıktan sonra otelin tamamının denetlendiğinden haberim oldu. Denetleme raporu çıktıktan sonra C.Ö. beni arayarak, Emir Bey (Emir Aras) ile görüştüğünü, eksikliklerin çok masraflı olduğunu, bunları yapamayacaklarını, başvuruyu iptal etmemiz gerektiğini söylemiş. Ben de sonrasında Emir Bey ile görüşerek ’Başvuruyu iptal edelim mi?’ diye sordum. O da ’Tamam edelim’ dedi. Ben de bunun üzerine Bolu Belediye Başkanlığı halkla ilişkiler bölümüne giderek ’Önceki başvurumun iptal edilmesini istiyorum’ dedim. Onlar da ’Dilekçeni ver’ dediler. Ben de yazılı bir dilekçe verdim. Sonrasında Mudurnu Enerji A.Ş., kendileri başvurup uygunluk belgesi aldılar. Ben Mudurnu Enerji A.Ş. adına dilekçe verip vermediğim hususunda kafamda bir soru işareti var ancak hatırlamıyorum" dedi. "SÖZLEŞMELİ OLARAK ÇALIŞTIRDIĞIMIZ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UZMANI YOKTUR" Grand Kartal Otel’de sezon döneminde yaklaşık 85-90 kişinin çalıştığını ancak sezonuna göre çalışan sayısının artabildiğini ifade eden Özdemir, "Sözleşmeli olarak çalıştırdığımız iş sağlığı ve güvenliği uzmanı yoktur. Yaklaşık 10 yıl önce böyle bir çalışan vardı. Bana sormuş olduğunuz Ece Hanım Gazelle Otel’in çalışanıdır ancak sigortası her iki otelinde tek olduğu Grand Kartal Turizm A.Ş.’dir. Grand Kartal Otel’de ise doktor ve hemşire olduğu için sezon da kısa olduğundan dolayı iş güvenliği uzmanına gerek görülmedi. Otelde yangın tatbikatı normalde yapılır. Geçen yıl yapılmıştı ancak bu sezon yangın tatbikatı ve eğitimi verilmedi" diye konuştu. "KENDİSİNİN BİR ÇALIŞAN OLARAK GENEL MÜDÜRÜN TALİMATINI SORGULAMA YETKİSİ BULUNMAMAKTADIR" Özdemir’in avukatı ise yaptığı savunmada, "Dosyada mevcut yangın raporuna ilişkin başvuruda müvekkilimin imzası bulunmaktadır. Ancak müvekkilin bu başvuruyu Genel Müdürü Emir Aras’ın talimatıyla yapılmıştır. Sonrasında başvuru iptalini de yine genel müdürün talimatı ile gerçekleştirmiştir. Kendisinin bir çalışan olarak genel müdürün talimatını sorgulama yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla dosyada mevcut rapor alındıktan sonra da bahse konu oteldeki eksiklerin giderilmesine ilişkin yapabileceği herhangi bir şey bulunmamaktadır" ifadelerini kullandı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.