SON DAKİKA
Hava Durumu

#Iklim Krizi

Söz Bursa - Iklim Krizi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iklim Krizi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bozbey'den Bursa'ya su krizi uyarısı: Yağışlar son 52 yılın en düşüğünde, Uludağ kar örtüsü %50 azaldı Haber

Bozbey'den Bursa'ya su krizi uyarısı: Yağışlar son 52 yılın en düşüğünde, Uludağ kar örtüsü %50 azaldı

Yağışların son 52 yılın en düşük seviyesine gerilediğine ve Uludağ’daki kar örtüsünün son 10 yılda yüzde 50’ye varan oranda azaldığına dikkat çeken Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yeniden susuzluk yaşamaması adına tüm vatandaşları suyu tasarruflu kullanmaya davet etti. Ağırlıklı olarak insan eliyle ortaya çıkan ve tüm dünyada gün geçtikçe etkisini daha fazla hissettiren iklim krizi, günlük yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Dünyanın bir kısmı yağışların olmaması sebebiyle susuzlukla mücadele ederken, bir kısmı ise aşırı yağışların getirdiği felaketlerle uğraşıyor. YAĞIŞLAR, SON 52 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1 Ekim 2024 - 30 Eylül 2025 dönemini kapsayan ‘2025 Su Yılı Raporu’na göre, metrekareye düşen ortalama yağış miktarı 422,5 mm oldu ve uzun yıllar ortalamasının yüzde 26 altında kaldı. Bu değer son 52 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. BURSA’NIN ‘SU SİGORTASI’ ULUDAĞ Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verileri yaşanan krizi gözler önüne seriyor. Bursa’nın en önemli su kaynağı ve ‘su sigortası’ olarak kabul edilen Uludağ, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en sert şekilde hisseden bölgelerin başında geliyor. Artan sıcaklıklar ve düzensizleşen yağış rejimi, son 10 yılda dağdaki kar örtüsünün yüzde 50'ye varan oranlarda azalmasına neden oldu. 2015 yılında 266 gün boyunca karla kaplı olan ve 187 santimetre kalınlığa ulaşan zirve, 2024 yılında sadece 100 gün kar tutabilirken; maksimum kalınlık 93 santimetreye kadar geriledi. 2025’in ilk altı ayında kar kalınlığı anlık olarak 131 santimetreye ulaşsa da, artan sıcaklıklar nedeniyle erime hızı endişe verici boyutlara ulaştı. SON 50 SENEDE ULUDAĞ’DA SICAKLIK 3 DERECE ARTTI 1970-2024 yılları arasındaki son 55 yıllık periyot incelendiğinde, Bursa merkezde ortalama sıcaklıkların 2 derece, Uludağ’ın zirvesinde ise 3 derece arttığı görülüyor. Bu durum, buharlaşmayı şiddetlendirerek yağışların yeraltı sularını beslemeden atmosfere karışmasına neden oluyor. Zirvedeki yağış miktarının ortalamanın 30 milimetre altına düşmesi ve Uludağ'daki erimenin, kentin su güvenliğini doğrudan tehdit ettiği görülüyor. Yağış rejimindeki düzensizleşme ve artan sıcaklıklar ise su teminini zorlaştırıyor. “HALKIMIZI BİR KEZ DAHA TASARRUFA DAVET EDİYORUM” Doğancı ve Nilüfer barajlarını ziyaret ederek son durum hakkında bilgi veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, geçtiğimiz aylarda yağışların azalması sonucu kentte bir süre su kesintisi yapmak zorunda kaldıklarını hatırlattı. Gerekli tedbirlerin alınması sayesinde daha vahim bir tabloyla karşılaşılmadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Bursa artık su şehri değil. Bursalılara bugüne kadar su tasarrufu konusunda gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Bu sayede su tüketiminde önemli bir düşüş yaşandı. Ancak bunun da yeterli olmadığını biliyoruz. Su sorunu yaşadığımız süreçleri elbette atlatacağız. Bu dönemi atlatmak ve tekrar susuz kalmamak için halkımızı bir kez daha tasarrufa davet ediyorum. Suya sahip çıkmalıyız. Suyu tasarruflu kullanmalıyız. Sürdürülebilir su anlayışını Bursa’ya yerleştirmeliyiz. Bu konuda halkımızın desteği önemli” dedi. “ARTIK ŞİKAYET ZAMANI DEĞİL, ÇÖZÜM ZAMANI” Bursa’daki su kaynaklarının ana damarının Uludağ olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, Uludağ’a kar yağdığında barajların suyla dolduğunu ve kente aktarıldığını söyledi. Uludağ’da 2015 yılında 2 metreye yakın kar yağarken, 2024 yılında bu oranın yüzde 50 azaldığını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, “Son 52 yılın en düşük yağmur yağdığı yıldayız. Aralık ayının ortasına gelmemize rağmen hala yeterli yağmur alamadık. Uludağ’a da yeterli kar yağmadı. Son 10 yılda su miktarında da yüzde 30 civarında bir düşüş oldu. Dünya yaklaşık 20 senedir iklim krizini konuşuyor ve gerekli tedbirleri alarak süreci yönetiyor. Ancak Bursa’da dikkate alınmamış. Bu yüzden bugünleri yaşıyoruz. Artık şikayet zamanı değil, çözüm zamanıdır. Bizler Bursa’nın gelecekte su sorunu yaşamaması için çözüm üreten, bilim insanların verilerini dikkate alan bir yönetim anlayışını sergiliyoruz” diye konuştu. “ÇINARCIK ARITMA TESİSİNİ YAKIN ZAMANDA DEVREYE ALACAĞIZ” Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından üretilen çözümler sayesinde Çınarcık Barajı bypass hattını hayata geçirdiklerini belirten Başkan Mustafa Bozbey, “Günlük ortalama 100 bin metreküp suyu, Çınarcık Barajı’ndan alarak Bursalılarla buluşturduk. Çınarcık Barajı’nın arıtma tesisini de yakın zaman içerisinde devreye alacağız. Böylece biraz daha nefes alacağız. Diğer alanlardaki çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bize hem göletler konusunda hem de diğer alanlarda yaptığımız çalışmalarda destek veren DSİ Bölge Müdürlüğü’ne, bize önemli katkıları olan Valimiz Erol Ayyıldız’a da teşekkür ediyorum” dedi.

PEYZAJDER güven tazeledi: Başkan Sevim'den güçlü şehir vurgusu Haber

PEYZAJDER güven tazeledi: Başkan Sevim'den güçlü şehir vurgusu

Doğal kaynakların hızla tükendiği ve şehirlerin adeta beton yığınlarına dönüştüğü günümüzde önemi giderek artan peyzaj uygulamalarının uluslararası standartlarda yapılması amacıyla yola çıkan Peyzaj Mimarları ve Sektör Profesyonelleri Derneği’nin (PEYZAJDER) ilk Genel Kurul toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurulda kurucu başkan Fulya Akfidan Sevim güven tazeleyerek yeniden başkan seçilirken, önümüzdeki 3 yıl boyunca görev yapacak yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri de belirlendi. Divan Başkanlığını Vural Yalçın, Divan Kurulu üyeliklerini de Sema Tokgöz ile Betül Alıncı’nın yaptığı Genel Kurul toplantısının açılışında konuşan başkan Fulya Akfidan Sevim, peyzajın bir şehir için en kritik altyapı yatırımlarından biri olduğunu belirtti. Peyzaj mimarlığının yalnızca bitkilerin estetik yerleşimi ile ilgilenmediğini, bunun yanı sıra iklim krizi, su yönetimi, biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir yaşam standartları konularını da ele aldığını kaydeden Sevim, “PEYZAJDER’i mesleki dayanışmayı güçlendirmek, sektörel kaliteyi yükseltmek ve doğaya karşı sorumluluğumuzu bilimsel ve sürdürülebilir yaklaşımlarla yerine getirmek için kurduk. Hep birlikte peyzajın, geleceğin şehirlerini şekillendiren en önemli altyapı yatırımı olduğunu göstereceğiz” dedi. Mayıs ayında kurulun derneğin bugüne kadar yaptığı çalışmaları özetleyen Başkan Fulya Akfidan Sevim, yeni dönem için birlik ve iş birliği mesajı vererek, “PEYZAJDER, güçlü şehirler, güçlü ekolojiler ve güçlü bir mesleki dayanışma için yoluna kararlılıkla devam edecek” diye konuştu. Genel Kurulda bu faaliyetler değerlendirilirken, sürdürülebilir kent tasarımı, yerel bitki politikaları ve karbon nötr vizyonu gibi öncelikli alanlarda yeni dönem hedefleri de ele alındı. Toplantının sonunda yapılan seçimle PEYZAJDER’in yönetim ve denetim kurulları şöyle oluştu: Yönetim Kurulu Asıl: Fulya Akfidan Sevim, Hakan Atila, Gamze Şahin, Burcu Elöve, Batuhan Güler, Osman Zeybek, Sevtap Pircioğlu, Betül Alınca, Ayhan Bilbey Yönetim Kurulu Yedek: Emre Öztürk, Nisa Kadriye Bayındır, Enes Akfidan, Elif Nazlı Karadağ, Doruk Alp Aytekin, Gizem Görnaz, Muhammet Sezai Sağtekin, Ayşe Akkuş, Nuri Akay Denetim Kurulu Asıl: Necla Yörüklü, Vural Yalçın, Sema Tokgöz Denetim Kurulu Yedek: Nihat Durmuş, Alpaslan Ünal, Bilgen Egemen

Nilüfer, doğanın sesinin yankılandığı kent olma yolunda Haber

Nilüfer, doğanın sesinin yankılandığı kent olma yolunda

Nilüfer Belediyesi ve Tek Sağlık Platformu iş birliğiyle bu yıl üçüncüsü düzenlenen Nilüfer Tek Sağlık Sempozyumu, 3 Kasım Dünya Tek Sağlık Günü’nde Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirildi. Bursa'daki sağlık meslek odalarının da desteklediği sempozyumda, iklim krizinin insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerindeki etkileri masaya yatırıldı. Sempozyuma Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Vet. Hekim Melike Baysal, Bursa Dişhekimleri Odası Başkanı Dr. Dt. Kerem Turgut Atasoy’un yanı sıra Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri, akademisyenler, sivil toplum ve kamu kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı. BAŞKAN ŞADİ ÖZDEMİR: “TEK SAĞLIK BİR ZORUNLULUKTUR” Programın açılış konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, iklim krizinin insan, hayvan ve çevre sağlığını doğrudan etkilediğini vurguladı. Nilüfer Belediyesi olarak tek sağlık yaklaşımını kentin temellerine işlediklerini belirten Başkan Özdemir, “Bir kentin gerçekten sağlıklı olabilmesi için, insanın, hayvanın ve doğanın düşünülmesi bir seçenekten öte artık bir zorunluluktur. Nilüfer Belediyesi olarak biz de bu bilinçle hareket ediyoruz” dedi. “KARBON EMİSYONLARINI AZALTMA TAAHHÜDÜ VERDİK” İklim krizi karşısında yerel yönetimlerin somut eylemlerle öncü olması gerektiğini belirten Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer Belediyesi’nin ‘Başkanlar Sözleşmesi’ni imzalayarak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 40 azaltma taahhüdü verdiğini hatırlattı. Bu kapsamda kurulan 8 güneş enerji santrali ile kendi enerjilerini ürettiklerini ifade eden Başkan Şadi Özdemir, “Bu sayede 2024 yılında bin 100 tondan fazla karbon salımını önleyerek, 4 milyon liranın üzerinde tasarruf sağladık” bilgisini verdi. Dirençli kentin aynı zamanda nefes alan bir kent olduğunu vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’in 421 parkı ve kişi başına düşen 12 metrekareyi aşan yeşil alan miktarıyla örnek bir şehir olduğunu belirtti. Kent Bostanları, Hasanağa Gıda Merkezi, 200 kilometreye yaklaşan bisiklet yolları ve elektrikli araç filosu gibi projelerle sıfır emisyon hedefine adım adım ilerlediklerini söyledi. “DOĞANIN SESİNİN YANKILANDIĞI BİR KENT” Başkan Şadi Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm bu çalışmalar, Nilüfer’i insan, hayvan ve doğa refahını birlikte düşünen gerçek bir tek sağlık kenti haline getirmek için. Bu yüzden bilimin ışığında, dayanışma ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.” Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Güleş ise iklim değişikliğine karşı mücadelenin aynı zamanda bir halk sağlığı mücadelesi olduğunu vurguladı. Artan sıcaklıklar, kuraklık, sel ve orman yangınlarının hem çevreyi hem de insan sağlığını doğrudan etkilediğini belirten Güleş, birlikte hareket etmenin önemine dikkat çekti. MESLEK ODALARINDAN ORTAK ÇAĞRI Koronavirüs salgını ve doğal afetlerde tek sağlık bakış açısının eksikliğini gördüklerini belirten Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş da, karar vericilerin bu konuda yeni bir paradigma yaratması gerektiğini söyledi. Binbaş, tarım, doğa, çevre, hayvan ve insanla hareket edilmeden gerçek sağlığa ulaşılamayacağını vurguladı. Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Vet. Hekim Melike Baysal ise tek sağlık yaklaşımının geleceği kurtarmanın en bilimsel yolu olduğunu belirtti. Baysal, “Hayvan sağlığını kapsamayan hiçbir yaklaşımın sürdürülebilir olmadığını bilmeliyiz. Bugün dünya, bilim insanlarının 6’ncı yok oluş olarak tanımladığı bir süreçten geçiyor. Çocuklarımızı sağlıklı bir dünyada yaşatmak istiyorsak, hayvanların yaşam hakkını ve ekosistemin bütünlüğünü korumak zorundayız” dedi. İklim krizinin artık uzak bir tehdit olmadığını, susuzluk ve hava kirliği ile hastaların sağlığında dahi gözlemlendiğini belirten Bursa Diş Hekimleri Odası Başkanı Dr. Dt. Kerem Turgut Atasoy da, “Sağlıklı bir toplum ancak sağlıklı bir gezegende var olabilir. Ortak sorumlulukla atılacak her adım büyük bir dönüşümün başlangıcı olacaktır” diye konuştu. İklim değişikliğinin bulaşıcı hastalıkların yayılma hızını artırdığına dikkat çeken Bursa Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Gökçenay Derebaşı Hanlı da, afet sonrası ilaç ve tıbbi malzeme yönetiminde eczacıların kritik rol oynadığını belirtti. Gökçenay Derabaşı Hanlı, Bursa Eczacı Odası’nın AFAD ve UMKE ile koordineli çalıştığını söyleyerek, afet durumlarında ilaç, tıbbi ve medikal malzeme tedariki sağladığını sözlerine ekledi. UZMAN İSİMLER TEK SAĞLIĞI KONUŞTU Açılış konuşmalarının ardından sempozyumda oturumlara geçildi. Birinci oturumda, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden (BUÜ) Doç. Dr. Yasemin Kaya, Bursa Teknik Üniversitesi’nden (BTÜ) Doç. Dr. Ebru Kamacı Karahan ve Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Emrah Aslan, Nilüfer Belediyesi Plan ve Proje Müdürü Sinan Sarıbal moderatörlüğünde “Kentsel Dirençlilik” konusunu ele aldılar. Nilüfer Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Vet. Hekim Sanem Çetiner moderatörlüğünde “Riskler ve Gelecek” başlığıyla düzenlenen ikinci oturumun konukları ise Türkiye Tek Sağlık Girişimi Kurucu Üyesi Vet. Hekim Adnan Serpen ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa oldu. Program, Prof. Dr. Alpaslan Türkkan’ın sonuç bildirgesini okumasıyla sona erdi.

Burkay: “Teknoloji ve verimlilik üretimin standardı olmalı” Haber

Burkay: “Teknoloji ve verimlilik üretimin standardı olmalı”

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Uludağ Gıda Zirvesi’, sektörün liderlerini bir araya getirdi. “Sürdürülebilir Gıda, Güvenilir Gelecek” temasıyla düzenlenen zirve, tarımdan sanayiye, tedarikten ihracata kadar gıda ekosisteminin tüm halkalarını aynı çatı altında buluşturdu. BTSO Gıda ve Paketli Ürünler Konseyi’nin çalışmaları doğrultusunda iş dünyasının yaşam boyu eğitim merkezi Bursa Business School ev sahipliğinde düzenlenen zirvede, iklim değişikliğinin tedarik zincirine etkileri, yerli üretimin güçlendirilmesi, gıda israfının önlenmesi ve sürdürülebilir arz modelleri gibi konular alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Kamu yöneticileri, akademisyenler, sektör temsilcileri ve yerel yöneticileri bir araya getiren zirvenin açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, küresel dönüşüm çağında akıllı, yeşil ve sürdürülebilir üretimin geleceği şekillendirdiğini belirterek, teknoloji ve verimlilik temelli bir tarım-sanayi entegrasyonunun Türkiye’nin gıda güvenliği ve rekabet gücü için hayati öneme sahip olduğunu söyledi. “Köklü Bir Zihniyet Dönüşümünden Geçiyoruz” Başkan Burkay, günümüzde şirketlerin değerini toprakları ya da fabrikaları değil; veriyi yönetme gücü, yenilik üretme kabiliyeti ve dönüşümü öngörme becerisinin belirlediğini ifade etti. Bursa Business School’un, iş dünyasının geleceğe hazırlanmasında stratejik bir rol üstlendiğini vurgulayan İbrahim Burkay, “Uludağ’ın kalbinde oluşturduğumuz bu vizyon okulu, bilgiyle güçlenen, yenilik üreten ve geleceğe yön veren bir düşünce platformudur. Enerjiden çevreye, dirençli şehirlerden girişimciliğe kadar uzanan zirvelerle burada köklü bir zihniyet dönüşümünü hep birlikte inşa ediyoruz.” mesajı verdi. “Güvenlik ve Refah Meselesi Haline Geldi” İklim krizinin etkilerinin derinleştiği ve jeopolitik risklerin küresel ticareti yeniden şekillendirdiği bir dönemde gıda ve tarımın güvenlik ve refah meselesi haline geldiğine işaret etti. Bursa’nın tarımsal üretim potansiyeline değinen İbrahim Burkay, su kaynaklarının tarımdaki kullanım oranının yüzde 70 seviyesinde olduğunu, bu nedenle verimlilik ve teknoloji odaklı planlamanın kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı. Başkan Burkay, en az enerji kadar stratejik hale gelen suyun da verimli kullanılması gerektiğini belirterek, Bursa’nın toplam 10 bin 800 kilometrekarelik yüzölçümünün içinde tarıma ayrılan payın yüzde 30,9 olduğunu, sektörün kent ekonomisindeki payının ise yüzde 5,9 seviyesinde gerçekleştiğine dikkat çekti. “Yüksek Verimi Planlama ve Teknolojiyle Sağlayabiliriz” Avrupa’da sınırlı su kaynaklarına rağmen tarım ve hayvancılık sektörlerinde teknolojik yatırımlar ve verimlilik esaslarıyla birbirinden başarılı örneklerin bulunduğunu dile getiren İbrahim Burkay, “Yüksek verim, sadece toprak ve suyla değil; bilgiyle, planlamayla ve teknolojiyle sağlanabilir. Altını özellikle çizmek isterim ki bizler sanayiyle tarımı birbiriyle rekabet eden değil, birbirini tamamlayan zenginlik alanı olarak görüyoruz. Sanayide küresel üretim ve inovasyonun merkezleri olan ABD, Almanya ve Çin, aynı zamanda tarım sektöründe de küresel verimlilik ve üretim liderleri arasında yer alıyor. Üretim zincirinin her halkası bir diğerini güçlendirdiğinde, hem sektörün tüm paydaşları kazanır hem de ülkemizin refahı artar.” dedi. “Ne Kadar Verim Aldın Sorusuna Yanıt Vermek Zorundayız” BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, sürdürülebilir gıda sistemlerinin teknoloji, veri ve ortak akılla güçlenmesi gerektiğini belirterek, “Artık ‘ne kadar destek verdin’ değil, ‘ne kadar verim aldın’ sorusuna yanıt vermek zorundayız.” ifadelerini kullandı. Başkan Burkay, “Teknoloji ve verimlilik, üretimin standardı olmalı. Dijital toprak haritaları, akıllı sulama ve geri kazanım sistemleriyle üreticimizi teknolojiyle buluşturabilirsek, hem verim artar hem gıda fiyatları dengelenir hem de doğal kaynaklarımız korunur.” dedi. İbrahim Burkay, konuşmasının son bölümünde Bursa Food Point Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı ile Turfood Horeca Fuarının Uludağ Gıda Zirvesi’nin devamı niteliğinde olacağını ifade ederek, “Bu ekosistemi büyütmek, bilgi paylaşımını kalıcı hale getirmek ve Bursa’nın gıda sektöründeki küresel gücünü daha da artırmak istiyoruz.” şeklinde konuştu. “Bursa, Türkiye’nin Gıda Üretiminde Kilit Bir Merkez” BTSO Gıda ve Paketli Ürünler Konseyi Başkanı Burhan Sayılgan, zirvede yaptığı konuşmada Türkiye’nin bereketli toprakları, iklim çeşitliliği ve üretim potansiyeliyle dünyanın önde gelen tarım ülkeleri arasında yer aldığını vurguladı. Bursa’nın güçlü sanayisi, verimli arazileri ve gelişmiş lojistik altyapısıyla ülkemizin gıda üretiminde kilit bir merkez konumunda olduğunu belirten Sayılgan, gıda sektöründeki başarıların kalıcı hale gelmesi için tüm paydaşların sürece dahil olması gerektiğine dikkat çekerek, “Üreticiden akademisyene, sanayiciden yerel yönetimlere kadar herkesin sürece katılımını sağlamalıyız. Politikaların üreticinin sesiyle, çiftçimizin tecrübesiyle şekillenmesi gerekiyor. Çünkü tarladaki emeği anlamadan sofradaki bereketin değerini bilemeyiz.” ifadelerini kullandı. “Dünya’da Üretilen Gıdanın 3’te Biri İsraf Ediliyor” Sürdürülebilir gıda ekosistemi inşasında güçlü bir iş birliğinin önemine işaret eden Sayılgan, ekonomide istikrar arayışlarının sürdüğü bir dönemde tarım sektörüne yönelik teşviklerin artırılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Teknolojik yatırımlar ve dijital tarım uygulamalarının sektörü geleceğe taşıyacak en güçlü adımlar olduğunu belirten Sayılgan, gıda israfının da önlenmesi gereken en kritik konulardan biri olduğunu söyledi. Dünyada üretilen gıdanın üçte biri, Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 25 milyon ton gıdanın israf edildiğini ifade eden Sayılgan, Uludağ Gıda Zirvesi’nin bu anlamda önemli bir misyon üstlendiğini dile getirdi. “Akıl Terine Ağırlık Vermeliyiz” Bursa Vali Yardımcısı Hulusi Doğan, Uludağ Gıda Zirvesi’nin sektörün geleceğine ışık tutan bir temayla düzenlenmesinin büyük anlam taşıdığını belirterek, “Bizim gelecekteki en önemli sıkıntımız su sorunudur. Dünyada su kıtlığı artıyor. Ülkemizde ve Bursa’da da artıyor. Suyun en verimli kullanıldığı yöntemleri geliştirmemiz ve bunun teknolojilerine gitmemiz şart. Bursa’mızda daha büyük ölçekte tarımsal faaliyetlerle yapılan üretimler yapan sektörümüz var. Bunlar gerçekten çok güzel çalışmalarla eksiği kapatmaya çalışıyor. Pandemide de gördüğümüz gibi insan hayatının olmazsa olmazı gıda. Gıda arzı ve bunun güvenilirliği çok önemli. Gıda arzında alın terimiz var ama akıl terimizi de kullanmamız gerekiyor. Mükemmel bir zirveye imza atıldı. BTSO Başkanı Sayın İbrahim Burkay’a teşekkür ediyorum. Bir işi doğru zamanda güzel bir merkezde yaptılar. Bursa her zaman her yönüyle örnek bir şehir.” dedi. “İbrahim Burkay’ın Erişilemez Vizyonuyla Tarihi Bina Büyük Bir Esere Dönüşmüş” Uludağ Gıda Zirvesi, açılış konuşmalarının ardından “Güvenilir ve Sürdürülebilir Gıda İçin Kurumsal Yol Haritası” oturumuyla gerçekleştirildi. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, zirvenin Bursa Business School’da düzenlenmesinin kendisi için farklı bir anlam taşıdığını belirterek, “Burada olmak benim için çok önemli. Bu yapının 50 sene öncesini hatırlıyorum. Öğrenciyken burada kalmışlığım var. Başkanımız Sayın İbrahim Burkay’ın erişilemez vizyonuyla bu binayı böyle görmek, orijinalliğiyle çağın gerekli imkanlarıyla Bursa’mıza ve ülkemize yeniden kazandırılmış olması benim için gerçekten çok büyük mutluluk. Kendisini tebrik ediyorum. Uludağ’ın tazeleyen havasında güzel bir zirve geçirilmesini diliyorum.” dedi. “Ortalama Çiftçi Yaşı 59’a Yükseldi” Muharrem Yılmaz, sürdürülebilir gıda üretimi ve güvenilir tedarik zinciri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Dünyada 700 milyon insanın açlık çektiğini, her yıl 1.25 milyar ton gıda israf edildiğini, dünya nüfusunun yüzde 28’inin yeterli gıdaya ulaşamadığını belirten Yılmaz, buna karşın yetişkinlerin yüzde 16’sının ise obezite ile mücadele ettiğine dikkat çekti. Muharrem Yılmaz, “Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,8 milyara ulaşması bekleniyor. Ayrıca kırsal bölgeler boşalıyor ve dünyada gençlerin yüzde 40’ı tarımı bırakma eğiliminde. Çiftçiler yaşlanıyor. Ortalama çiftçi yaşı 59’a yükseldi. Türkiye’de genç çiftçilerin oranı yüzde 5 düzeyinde. Gelecek için kadroları da yetiştiremiyoruz.” diye konuştu. “İş Yapış Biçimlerimizi Dönüştürmek Zorundayız” Küresel sıcaklık artışının devam ettiğini, dünyada tarım arazilerinin yüzde 33’ünde toprakların yıprandığını dile getiren Muharrem Yılmaz, “Her yıl ciddi sıcaklık dalgaları var. İklimde çok ciddi şoklar yaşıyoruz. Milyarlarca dolarlık tarımsal ürün kaybı yaşanıyor. Tüm bu sorunlar ve karşımıza çıkan tehditler dikkate alındığında sektörü sürdürülebilir kılmak, doğal kaynakları korumak, verimliliği artırmak, herkes için adil ve kaplayıcı bir gıda sistemi oluşturmak durumundayız. Bu nedenle iş yapış biçimlerimizi dönüştürmek ve gıda sistemlerimizi gözden geçirmeliyiz. Hepimiz aynı gemideyiz ve aynı zincirin halkasıyız. Güvenilir gıdayı herkes için erişilebilir hale getirmeliyiz.” dedi. Sektörün Gelecek Stratejisi Uludağ’da Ele Alındı Zirve programı kapsamında ayrıca; “Gıda Güvencesi İçin Yerli Hamle: Verimli Tarım, Yeni Nesil Kooperatifçilik ve İhracat Odaklı Üretim”, “Tarladan Sofraya Sorumluluk: Bilinçli Tüketim ve Sürdürülebilir Gıda İçin Kooperatif Vizyonu”, “Gıdanın Geleceği İçin Sürdürülebilir Gıda Sanayinde Dönüşüm” ve “Gıda Arzında Kırılganlık: İklim Krizi, Maliyetler, Tedarik Zinciri” başlıkları da alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Yerelden Küresele Sürdürülebilir Büyüme Uludağ Gıda Zirvesi, Türkiye’nin gıda sektöründe sürdürülebilir üretim, dijitalleşme, yeni nesil tarım teknolojileri ve çevre dostu üretim modelleriyle küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Zirve, sektörün öncü kurumları arasında iş birliği ağlarının güçlendirilmesine, bilgi paylaşımının artırılmasına ve Türkiye’nin gıda stratejisinin yeniden şekillendirilmesine katkı sunuyor.

Bozbey: "Bursa'yı asla susuz bırakmayacağız" Haber

Bozbey: "Bursa'yı asla susuz bırakmayacağız"

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, günlerdir Bursa'da sorulan 'Bursa susuz mu kalacak' sorusuna ilişkin "Hayır Bursa’yı asla susuz bırakmayacağız" dedi. Bozbey, Doğancı Barajı’nda düzenlediği basın toplantısında, Bursa’nın geleceğini ilgilendiren yapısal sorunu, iklim nedeniyle kronikleşen su sorunu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Son günlerde özellikle sosyal medyada gerçekleri çarpıtarak, halkı endişeye ve paniğe sevk edecek çok yanlış bilgilerin kasıtlı olarak yayıldığını vurgulayan Bozbey, 'algı operasyonu' yapıldığını kaydetti. Kenti yönetirken hiçbir gerçeği saklamadıklarını, şeffaf olduklarını ve böyle de devam edeceklerini dile getiren Bozbey, şöyle konuştu: "Halkın yanlış yönlendirilmesine asla göz yummayacağız. Her zaman olduğu gibi bugün de açık belgeli ve şefaf şekilde konuşacağız. Konu siyasetin değil hayatın ta kendisi, Bursa’nın Bursalıların geleceğidir. Herkesin merak ettiği 'Bursa susuz mu kalacak' sorusunun cevabını vereyim. Hayır Bursa’yı asla susuz bırakmayacağız. Evet şu anda barajlarda görülen oran yüzde '0'dır. Sıfır denilen bu oran, teknik bir gösterge. Asla suyumuz tükendi anlamına gelmiyor. Hiç kimse endişelenmesin. Belirlenen DSİ'nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir durumda. İhtiyaca göre de bu su sistemimize dahil ediliyor." Bozbey, şu andaki süreçte Bursa'ya günde 430 bin metreküp su verdiklerini anlatarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu suyun 90 metreküpü, kuraklığın getireceği bugünleri düşünerek Çınarcık Barajı'ndan gelen bypass hattından sağlanıyor. 175 bin metreküpünü yeraltı sularından alıyoruz. 35 bin metreküpü ise kaynak sularımızdan sağlıyoruz. İhtiyacımızın yüzde 70’ini yaklaşık 300 bin metreküpünü alternatif kaynaklardan sağlıyoruz. İlave tedbirlerle Nilüfer Barajı'ndan pompalarla su aktarıyoruz. Nilüfer Barajı'ndan günde 45 bin metreküp su ayrıca geliyor. Bursa'nın ihtiyacı olan toplam 370 bin metreküp suyu böyle karşılarken; kalan 60-70 bin metreküp suyu da Doğancı’dan kota altındaki sudan pompa ile arıtma tesisine aktarıyoruz." "DOĞANCI BARAJI'NDA KOT ALTINDA 8,5 MİLYON METREKÜP SU VAR" Doğancı Barajı'nda kotun altında kalan 8,5 milyon metreküp su bulunduğuna dikkati çeken Bozbey, buradan pompalarla arıtma tesisine su aktarıldığını ifade etti. Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ olarak akılla, planla, alınan yerinde önlemlerle su teminini sürdürdüklerini belirten Bozbey, "Bu tablo rehavete değil bizi sorumluluğa çağırıyor. İklim krizi ve kuraklık artık kapımızda değil hayatımızın tam da ortasında. Bakanlığın açıkladığı gibi son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşıyoruz. Cenevre’de BM Başkanlar Forumu'ndaki oturumlarda en öncelikli gündem maddeleri, iklim değişikliği, kuraklık ve yenilenebilir enerji ile konut kriziydi. Dünya bunu konuşuyor. Bu sorunlar sadece ülkemizin değil tüm dünyanın ortak mücadele alanı haline geldi" dedi. "25 YIL SONRA BEKLENİYORDU ŞİMDİ OLDU" Bozbey, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün 2050 yılında beklenen sıcaklık seviyesine 2025 yılında ulaşıldığını açıkladığını hatırlatarak, "Bunu tüm ülkelerin dikkatle takip etmesini istedi. 25 yıl sonra olması beklenen sıcaklık seviyelerini şimdiden görüyoruz. Geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey bugünün gerçeği oldu" diye konuştu. Başkan Bozbey, bugün Bursa'nın yaşadığı sorunun bir günde, bir ayda, 1,5 yılda ortaya çıkmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu tablo yılların ihmaliyle oluştu. Bugün yaşanan su sorunu, bilim insanlarının 'kuraklık kapıda, önlem alın' çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırım yapmayan, Bursa'nın geleceğini umursamayan, projeleri kağıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir. Neden sular kesiliyor diye soruyorlar. Cevap net ve açık. Önceki yönetimler 20 yıldır gerekli yatırımları yapmadı. Koskoca 20 yıldan bahsediyoruz. 'Bursa su kentidir' deyip büyük bir vurdumduymazlıkla Bursa’nın asla yaşamaması gereken susuzlukla yüz yüze bıraktılar. İsale hatları tamamlanmadı; dönemin kurum yöneticileri alarm zillerini çalmasına rağmen gerekli adımlar atılmadı. Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı ihmalle yapılmadı." "Son 1,5 yılda neden çalışmalar yapılmadı" diyenlere kendi sözlerini hatırlatmak istediğini belirten Bozbey, "2021 ocakta dönemin başkanı '2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla 2050 yılına kadar sıkıntı aşamayacağız" demiş. Ancak 2023’te gelmesi gereken su nerede? Gören var mı, bilen var mı? O dönemde tüm planlar bu hattın 2023’te devreye girmesi üzerine kurulmuştu. Ne oldu da bu hat devreye girmedi" diye sordu. "ÇINARCIK BARAJI HAVZASI ÇOK GENİŞ" Doğancı ve Nilüfer Barajı havzalarının dar, Çınarcık Barajı'nın ise çok geniş olduğunu vurgulayan Bozbey, "Daha fazla su toplama kapasitesi olan havzadan bahsediyoruz. Emeği, katkısı olan herkese yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki o projeyi yaşama geçirmişler. 2002 yılında tamamlanan projeden bugüne kadar Bursa’ya taşınamaması idari bir sorumsuzluktur. Bunun adı vurdumduymazlıktır. 2002 yılından bu yana birçok girişim var. Sonuca ulaşılamamış. DSİ ile BUSKİ arasında farklı yıllarda farklı yazışmalar yapılmış" ifadesini kullandı. "Bursa'ya su getirecek projeleri DSİ'nin yapması durumunda tüm ödemeleri 15 yıl içinde TL bazında BUSKİ tarafından geri ödenecekti" diyen Bozbey, şunları söyledi: "Ne oldu? Çınarcık isale hattı arıtma tesisini yapmak için kredi başvurusu yapıldı. 155 milyon Avro kredi alındı. DSİ, 'ben isale hattını, depoları, arıtma tesisini yapacağım, 15 yılda TL olarak bize ödeyin' diyor. Onu reddediyorlar. Sonra dönüyorlar 155 milyon avro kredi alıyorlar ve BUSKİ’yi borçlandırıyoruz, sonra ihale yapıyoruz. BUSKİ 155 milyon Avroya yakın borçlandırılmıştır. Yani hem Bursa Çınarcık suyunu erken kavuşacak, bugün yaşanan sorunlar olmayacak ve BUSKİ bu kadar borçlanmayacaktı. Bunların sorumlusu önceki yönetimdir çok net söylüyorum." "DAHA CİDDİ KESİNTİLERE GİDİLEBİLİRDİ" Çınarcık'tan gelen ihale hattını yapmamaları durumunda su kesintilerine 'eylülde ayında başlayacaktık' diyen Bozbey, şöyle devam etti: "Aldığımız kararda gecikmiş olsaydık eylül başından itibaren Bursa’da su kesintilerine başlamış olacaktık. Bu bize bir ay kazandırdığı gibi üç günde bir su kesintisi yapmamızı sağladı. O hattı yapmasaydık musluklarımızdan suyu akıtamayacaktık. Su kesintileri bu sürecin bir parçası önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir. Üç günde bir planlı kesintilerle aslında 50 bin metreküp civarında su tasarruf yapıyoruz. Neden bunu söylüyorum. Eleştiriliyoruz doğaldır ama nedenini bilelim. Gece kesinti yapıyoruz. Okullarımızda öğrencilerimizi düşünerek hareket ediyoruz. Hastanelerin suyunu kesmiyoruz. Baz hassasiyetleri gözeterek hareket ediyoruz. Bu günlük 50 bin metreküp bize önemli süre kazandırıyor. Yağışların ne zaman olacağını bilmiyoruz." "BU YIL 45 SU KUYUSU AÇTIK" Bozbey, 2024 Nisan'dan itibaren 52 su kuyusu açtıklarını dile getirerek, "İsteğimiz yer altı su seviyesinin yükselmesini sağlamak için su kuyularına ihtiyaç duymayalım. 155 civarında su kuyumuz var. Bazıları zaman zaman çökme yapıyor. Onun yerine yenisini açıyoruz. Sadece bu yıl 45 kuyu açtık. DSİ de bu konuda büyük destek sağlıyor. Göletlerin açılıp buraya Doğancı'ya suların gelmesini sağladıları gibi Osmangazi'de kooperatife ait olan su kuyularını bize tahsis ederek su almamızı sağladılar. Sayın valimizin önderliğinde bunları yaan DSİ'ye büyük hassasiyetleri için teşekkür ediyoruz" dedi. Projenin durdurulduğuna ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğuna dikkati çeken Bozbey, "Projeyi durdurmadık aksine Bursalıların susuz kalmaması için hızla ilerliyor. Göreve geldiğimizde projenin yüzde 5 olan ilerleme seviyesi Çınarcık arıtma tesislerinde yüzde 63, isale kısmında da yüzde 90’dadır" ifadesini kullandı.

İklim krizine karşı güçlü iş birliği Haber

İklim krizine karşı güçlü iş birliği

 Bu küresel krize dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, Çocuk Alerjisi ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nihat Sapan, kanatlı sektörünün öncülerinden HasTavuk A.Ş. ile önemli bir proje iş birliği gerçekleştirdi. Çevre dostu üretimle örnek oluyorlar HasTavuk, yıllardır tesislerinin bulunduğu bölgelerde gerçekleştirdiği ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmalarıyla çevre bilincini ön planda tutuyor. Aynı zamanda, su ve elektrik kullanımında tasarrufu amaçlayan yenilikçi kuru kesim teknolojisi ve güneş enerji sistemleriyle doğaya olan katkısını artırmaya devam ediyor. Dünyanın en büyük kirleticileri ve sektörel etkiler Prof. Dr. Sapan, seminerde yaptığı açıklamalarda, çevresel kirliliğin coğrafi ve sektörel boyutlarına da dikkat çekti: "Dünyayı en çok kirleten ülkeler sıralamasında Çin başı çekerken, ABD, Avrupa, Hindistan, Rusya ve Japonya ilk sıralarda yer alıyor. Sektörel bazda baktığımızda ise gemi ulaşımı, hava ulaşımı ve demir çelik sanayi en büyük etkenler olarak öne çıkıyor." Farkındalık eğitimleriyle geleceğe yatırım proje kapsamında, Bursa Zübeyde Hanım Kız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde düzenlenen seminerde, Prof. Dr. Nihat Sapan "İklim Krizi ve Hava Kirliliğinin İnsan Sağlığına Etkileri" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Konferans boyunca, iklim krizinin olumsuz etkileri ve bireysel olarak alınabilecek önlemler ele alındı. Sapan, "Karbon ayak izimizi azaltarak, çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmak için hepimiz bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz," dedi. Ayrıca, bisiklet kullanımı, toplu taşıma tercihleri ve israftan kaçınma gibi uygulamaların büyük fark yapabileceğini belirtti. Toplum ve doğa için ortak hedef HasTavuk, bu projeyle hem çevre dostu üretim süreçleriyle hem de toplumsal farkındalığa dikkat çekme çabalarıyla sektörde örnek bir duruş sergiliyor. Seminere katılan öğrenciler, hem çevre bilincine dair bilgi edindi hem de bireysel sorumluluklarını daha iyi kavradı. Etkinlik sonunda, okul müdürü Serkan Acehan, Prof. Dr. Nihat Sapan’a teşekkür ederek öğrencilerin hazırladığı özel bir hediyeyi takdim etti. Bu anlamlı iş birliği, çevreye duyarlılığı artırmaya yönelik etkili bir adım olarak hafızalarda yer edindi.

Pala: Sıcak hava dalgaları hem çevre hem sağlık açısından büyük sorunlar yaratıyor! Haber

Pala: Sıcak hava dalgaları hem çevre hem sağlık açısından büyük sorunlar yaratıyor!

Pala açıklamasında “Sıcak hava dalgaları kardiyovasküler sistem, böbrek ve solunum bozuklukları nedeniyle hastane başvurularını arttırıyor. Ülkemizde son yıllarda aşırı sıcaklık dalgalarını sıklıkla deneyimliyoruz ve önümüzdeki yıllarda sıcak hava sistemlerinin daha sık ve yoğun olacağına dair bilimsel tahminler var. Sıcak havanın sebep olduğu rahatsızlıklar nedeniyle Avrupa ülkelerinde ve Rusya’da sırasıyla 70 bin ve 56 bin kişinin hayatını kaybettiği yıllar oldu. Alınacak önlemler ile sıcak hava dalgalarının sağlığa yansıyan etkileri azaltılabilir! Yurttaşlarımızın sağlığını korumak için Sağlık Bakanlığının bir eylem planı olmalı!” dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya konu hakkında soru önergesi veren Pala; önergesinde 2 farklı konuya dikkat çekti. Hastalıkların Uluslararası Listesi (ICD-11)’nin en güncel sınıflandırmasında ısı etkisine bağlı hastalık kodu olduğunu belirten CHP’li Pala; sıcak hava dalgalarının sağlık etkisini göstermesi bakımından ısı etkisine bağlı olarak NF01 kodu altında tanı konulan hasta sayısı ile aynı kodla bildirilen ölüm sayısını sordu. İkinci olarak, Sağlık Bakanlığının sıcak hava dalgalarından özellikle risk altındaki grupları korumak için eylem planı olup olmadığını soran Pala; “Yaz mevsimine sadece birkaç hafta kaldı, sorduğum soruların yanıtını Bakan Koca ivedi olarak vermeli! dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.