SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kanser

Söz Bursa - Kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanser haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kas iskelet sistemi kanserinde erken teşhis hayati önem taşıyor Haber

Kas iskelet sistemi kanserinde erken teşhis hayati önem taşıyor

Kas iskelet sistemi kanserleri, vücudun hareket ve destek sistemini oluşturan kemik, kas, kıkırdak ve bağ dokusunda gelişen nadir ancak ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilen tümörler olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Omurga Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Aygün, "Genellikle 'sarkom' olarak bilinen bu kanser türleri, çocukluk ve genç yetişkinlik dönemlerinde daha sık görülmektedir. Kas iskelet sistemi kanserlerinin en yaygın belirtileri arasında gece artan ağrılar, şişlik ve kısıtlı hareket yer almaktadır. Ayrıca kemiklerde kırıkların gelişmesi de önemli bir işaret olabilir. Bu belirtilerle karşılaşan kişilerin vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması gerekiyor. Ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığı, erken dönemde tespit edilen kanser türlerinin tedavisinde başarı şansını artırır. Bu belirtiler göz ardı edilmemelidir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Hayati Aygün, kas iskelet sistemi kanserlerinin tanısının ilk olarak fiziksel muayene ile başladığını belirtiyor. Ardından röntgen, manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri kullanılarak kanserin yerinin ve yayılımının belirlendiğini ifade eden Prof. Dr. Hayati Aygün, tanı ve tedavi sürecini şu şekilde anlattı; "Kesin tanı için hastaya biyopsi yapılır ve tümörden alınan doku örneği patolojik incelemeye gönderilir. Tedavi, tümörün türüne ve evresine göre belirlenir. Cerrahi müdahale, kanserin ilk evrelerinde sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. Bunun yanı sıra radyoterapi ve kemoterapi de tedavi seçenekleri arasında yer alır. Özellikle omurga kolonunu etkileyen ve omurilik ile sinir köklerine bası yaparak felç riski taşıyan metastatik kanserlerin tedavisinde, endoskopik cerrahi yöntemler büyük bir rol üstlenmektedir. Bu yöntem, hem tanı koyma hem de tedavi sürecinde önemli bir yer tutar." Kas iskelet sistemi kanserlerinin omurgaya metastaz yapması durumunda, omurilik ve sinir köklerine baskı yaparak felç riski oluşturabiliyor. Bu durumda son yıllarda geliştirilmiş olan endoskopik cerrahi yöntemler önemli bir tedavi alternatifi olarak öne çıkıyor. Prof. Dr. Hayati Aygün, "Endoskopik cerrahi, daha hızlı iyileşme süreci ve daha az invaziv bir yaklaşım sunduğu için hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabiliyor" dedi. Kas iskelet sistemi kanserlerinin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık, radyasyon maruziyeti ve bazı kimyasal maddelere maruz kalma gibi risk faktörleri bulunuyor. Prof. Dr. Hayati Aygün sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin, dengeli beslenmenin ve düzenli egzersiz yapmanın kanser riskini azaltmada önemli rol oynayabileceğini ifade etti. Kas iskelet sistemi kanserleri nadir görülse de, erken tanı ve tedavi ile başarı şansı yüksek olan kanser türleri arasındadır. Bu sebeple belirtileri gösteren kişilerin bir an önce doktora başvurması büyük önem taşır. Toplumda bu tür kanserlerin farkındalığının artırılması, erken tanı ve tedavi imkanlarının iyileştirilmesine yardımcı olacaktır.

Uzmanlar uyarı: Düzenli kontroller hayat kurtarır! Haber

Uzmanlar uyarı: Düzenli kontroller hayat kurtarır!

Mudanya Belediyesi’nin kanserde erken teşhisin önemine dikkat çekmek ve kansere olan farkındalığı artırmak amacıyla düzenlediği 4 Şubat Dünya Kanser Günü Farkındalık ve Bilinçlendirme Semineri’nde hastalıktan korunma yolları, erken teşhisin önemi ve hastalığın psikolojik etkileri konuşuldu. MUDAŞ Sosyal Tesisleri’nde gerçekleşen seminerde konuşan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Pınar Türk, meme kanserinin en sık rastlanan kanser türü olduğunu ancak erken teşhisle ölüm oranlarının ciddi şekilde düştüğünü belirtti. Akciğer kanserinin ise en fazla ölüme yol açan tür olduğunu vurgulayan Türk, “Kanser eğer çağımızın hastalığıysa, kendimizi korumak için bilinçli hareket etmeliyiz” dedi. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, kaliteli uyku ve stres yönetiminin kansere karşı korunmada etkili yöntemler olduğunu belirten Türk, “Her yıl düzenli taramalardan geçmek, erken teşhis açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca kanserle tek başına mücadele vermek de zor, mutlaka sosyal, psikolojik destek gerekiyor.” dedi. YILDA BİR KEZ MAMOGRAFİ ÇEKTİRİN Uzman Dr. Türkan Düz ise sigara kullanımının akciğer kanserine yol açan en büyük faktörlerden biri olduğunu belirterek, pasif içiciliğin de büyük risk taşıdığına dikkat çekti ve rahatsız edici bir öksürük olduğunda doktora başvurmanın gerektiğini söyledi. Düz, meme kanserine ilişkin olarak ise, 40 yaş üstü kadınlarda sekiz kadından birinde meme kanseri görüldüğünü belirterek, “Son dönemde 40 yaş altı vakalarda da artış gözleniyor. Bu yüzden tüm kadınlar yılda bir kez mamografi çektirmelidir” dedi.  PSİKOLOJİK DESTEK ÖNEMLİ Kanserin psikolojik etkilerine değinen Uzman Psikolog Ali Demirel ise hastalığın teşhis sürecinde ve sonrasında yaşanan duygusal zorluklara dikkat çekti. Kansere yakalanma korku ve endişesiyle insanların doktora gitmeyi ötelediğini bunun da erken tedavinin sağlayacağı faydalara engel olduğunu ifade eden Demirel, “İnsan kendini garanti altına almak için bilinmeyeni araştırır, belirsizlikleri giderir. Ama kanser tam tersi, insanı belirsiz bir ortama iter. Kanser sürecinde şok, öfke, inkar, pazarlık, duygusal çöküntü, kabullenme bireyde en çok görünen aşamalardır. Bu süreçlerde sağlık fiziksel ve psikolojik olarak bütüncül ele alınmalı. Stres bağışıklığı en çok baskılayan etkenlerden biridir. Stres yönetimi için de destek ayrı bir önem kazanıyor” diye konuştu. Seminer sonunda Mudanya Belediye Meclis Üyeleri Nilgün Arslanoğlu ve Belgin Tanyeri konuşmacılara teşekkür ederek, farkındalık çalışmalarının devam edeceğini belirtti.

Kanserden korunmanın yolu sağlıklı yaşam tarzı Haber

Kanserden korunmanın yolu sağlıklı yaşam tarzı

Özellikle son 25 yılda görülme sıklığı gittikçe artan kanser, vücuttaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıyla gelişen bir hastalık olarak tanımlanıyor. Erken teşhis sayesinde tedavisindeki başarı oranı ise günümüzde yüzde 90’lara ulaşmış durumda. 200’den fazla türü bulunan kanser, vücudun hemen her yerinde görülebiliyor ve farklı organları etkiliyor. Ortaya çıkmasında, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam ve stres gibi faktörler etkin oluyor. Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Veysel Haksöyler, son yapılan araştırmaların her 10 kanser vakasından 4’ünün sağlıklı yaşam tarzı ile önlenebileceğini gösterdiğini söyleyerek şu bilgilere yer verdi: "SAĞLIKLI YAŞAM ÖNEM KAZANIYOR" Kanserin gelimesinde birçok farklı etken rol oynar. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, zararlı alışkanlıklar ve bağışıklık sisteminin durumu gibi unsurlar kanserin oluşmasında etkili olabilir. Ailede kanser öyküsü olan kişiler, bazı türlere yakalanma açısından daha yüksek risk taşıyabilir. Ancak bu, herkesin mutlaka kansere yakalanacağı anlamına gelmez. Yaşam tarzı seçimleri ve çevresel koşullar da kanser riskini önemli ölçüde etkiler. Örneğin, sigara kullanımı akciğer kanseri başta olmak üzere birçok kanser türünün en önemli nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, işlenmiş gıdaların fazla tüketimi ve obezite gibi faktörler de kansere yol açabilir. Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarına aşırı maruz kalmak cilt kanserine neden olabilirken, bazı kimyasallara veya radyasyona uzun süre maruz kalmak da kanser riskini artırabilir. TEDAVİ SÜRECİ HER HASTADA DEĞİŞİYOR Tedavi süreci, kanserin türüne, yayılımına ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi gibi farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Cerrahi müdahale, kanserli dokunun vücuttan alınmasını içerirken, kemoterapi ilaçlarla kanser hücrelerini yok etmeyi amaçlar. Radyoterapi yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerini hedef alırken, immünoterapi bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserle savaşmasına yardımcı olur. Önlem almak kanserden koruyor Kanserin tamamen önlenmesi her zaman mümkün olmasa da bazı önlemler almak, kansere yakalanma riskini önemli ölçüde azaltabilir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkolden uzak durmak, güneş ışınlarından korunmak ve düzenli sağlık kontrollerini aksatmadan yaptırmak kansere karşı en etkili önlemler arasında gelir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak da vücudu kanser gibi hastalıklara karşı daha dirençli hale getirecektir. ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR Günümüzde kanser araştırmaları hızla ilerlemekte ve yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Erken teşhis, gelişmiş tedavi teknikleri ve kişiye özel tedavi yöntemleri sayesinde birçok kanser türünde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ancak en önemli nokta, kansere karşı bilinçli olmak ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir. Vücudu iyi tanımak, olağandışı belirtileri dikkate almak ve düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek, kanserle mücadelede büyük bir fark oluşturabilir."

Kanseri tetikleyen gıdalara dikkat! Haber

Kanseri tetikleyen gıdalara dikkat!

 Son yıllarda dünya genelinde değişen beslenme alışkanlıkları, hazır gıda tüketiminin oldukça artmasına sebep oldu. Uzmanlar, işlenmiş paketli gıdaların tüketicileri ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya bırakabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. İşlenmiş gıdaların önemli bir bölümünde kullanılan maddelerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı etkilediğini belirten uzmanlar, söz konusu ürünlerin kanseri ve kaygı bozukluklarını tetikleyebileceğini kaydediyor. Son on yılda hazır gıda tüketiminin dünya genelinde yüzde 50 oranında arttığını ifade eden uzmanlar, işlenmiş ve paketli gıdaların sık tüketiminin çeşitli kanserlere yol açabileceğini, öte yandan sindirim ve bağışıklık sistemlerine zarar verebileceğini dile getiriyor. Ayrıca noddle, hazır çorba ve bulyon gibi ürünlerin çoğunlukla kimyasal maddeler kullanılarak elde edildiğinin altını çizen uzmanlar; cips ve jelibon gibi ürünlerin de yoğun tüketimde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceklerini vurguluyor. Üreticilerin, işlenmiş gıdaların raf ömürlerini artırmak için çok çeşitli kimyasal maddeler kullandıklarını hatırlatan uzmanlar, hem beden beden hem de ruh sağlığı açısından bu gıdalardan uzak durmaları konusunda vatandaşları uyarıyor. Uzak durulması gereken en önemli ürünlerin başında işlenmiş et ürünlerinin geldiğini belirten uzmanlar, akademik araştırmaların işlenmiş etin besin değerini düşürdüğü gibi içerisine karıştırılan kimyasalların sağlık açısından tehditler barındırabileceğine vurgu yapıyor. Kanser riskini en aza indirmek için işlenmiş etten uzak durulması gerektiğini belirten uzmanlar işlenmiş etin birinci sınıf kanserojen olarak sınıflandırıldığını ve kesinlikle uzak durulması gerektiğini ifade ediyor.

Kanser tedavisinde güçlü beslenmenin önemi Haber

Kanser tedavisinde güçlü beslenmenin önemi

Kanser teşhisi koyulan kişilerde başlayan uzun tedavi sürecinin yanında başka birtakım sorunları da beraberinde geldiğini ifade eden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bu sorunların başında da beslenme gelmektedir. Etin özellikle mangalda veya kaynatılarak çok yüksek ısıda kimyasal işlemlere maruz bırakılması kanser riskini artırır. Ancak kanser tedavisi sırasında et sağlıklı pişirilerek belirli ölçülerde tüketilebilir" dedi. Kanser tedavisi gören bir kişinin yediği gıdalara dikkat etmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bu hastaların tedavi ve hastalığın etkilerinden dolayı kilo vermeye meyilli olduğunu söyledi. Günümüzde kanserli hastaların tedavi ve psikolojik durumunun hastalığın sürecini etkilediğinin iyi bilinmekte olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, beslenmeden egzersize kadar birçok etkenin de sürece katkı sağladığını söyledi. İlk olarak kanser hastasının beslenmesine özen göstermesi gerektiğini belirten Avcı, özellikle doymuş yağlar ve çok kalorili beslenmenin hem obeziteye hem de birçok kanser tipine sebep olduğunu söyledi. Tekli doymamış yağların kanser ile ilişkisinin daha az olduğunu ifade eden Avcı, bu grup yağların ise zeytinyağı, avakado, fıstık, balık, cevizde bulunduğuna dikkat çekti. Avcı, "Yapılan araştırmalarda çok fazla et tüketen insanlarda kolon, prostat ve mide kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Etin özellikle mangalda veya kaynatılarak çok yüksek ısıda kimyasal işlemlere maruz bırakılması kanser riskini artırır. Ancak kanser tedavisi sırasında et sağlıklı pişirilerek belirli ölçülerde tüketilebilir. Tümüyle kısıtlanması söz konusu değildir. Şeker alımı ile kanser riskinin arttığına dair direkt bir ilişki gösterilmemiş olsa da çok şekerli ve tatlandırıcı kullanılmış gıdaların tüketilmesi kilo artışına sebep olur. Kilo alımı da kanseri tetikleyebilir’’ dedi. VİTAMİN İLAÇLARINA DİKKAT Sebze ve meyve tüketimi ile mide ve bağırsak kanseri riskinin azaldığının gösterildiğini belirten Avcı, "Kanserli hastalarda da günde 2-3 porsiyon sebze ve 1-2 porsiyon meyve önerilmektedir. Hangi sebze ve meyvenin daha fazla koruyucu olduğu bilinmediği için tüm sebze ve meyvelerin tüketilmesi öneriliyor. Orta derecede bir fizik aktivite halsizlik, kas kuvveti, kalp-damar sağlığı ve hastanın ruhsal durumunu iyileştirir. Yaşam kalitesi iyileşir. Hastanın durumu ve hastalığın evresi ile ilişkili olarak kanser tedavisi sırasında da doktorun önereceği ölçüde fiziksel aktivite önerilir. Doktor, önermediği sürece hasta vitamin ilaçları kullanmamalıdır. Gereksiz vitamin kullanımı zararlı olabilir. Önerilen kaliteli beslenmektir. Kemoterapi sırasında immun sistemi zayıftır. Bu sebeple kanser hastalarının enfeksiyona yakalanmaması için temizliği çok önemlidir" diye konuştu. Tedavide kullanılan ilaçlara değinen Avcı, "Aslında kemoterapi derken tek bir ilaçtan bahsetmiyoruz. Kemoterapide ilk olarak sitotoksikler dediğimiz bir grup ilaç kullanılmıştır. Bu sitotoksiklerde kendi arasında etki mekanizmalarına göre gruplandırılır. Dolayısıyla her bir ilacın etki mekanizması kadar yan etkisi de farklıdır. Bu yan etkiler hastanın vücut direnci ile ilişkili olarak farklı şiddet derecelerinde görülür. Sitotoksik ilaçlar, hızlı çoğalma ve bölünme yeteneğine sahip kanser hücrelerini etkiler. Ancak tedavi sırasında hızlı bölünme yeteneğine sahip normal hücreler de etkilenebilir. Yani saç dökülmesi, kansızlık, ağızda yara, bulantı, ishal ve kabızlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bazı kemoterapi ilaçları kalp, böbrek, akciğer ve sinir sisteminde de yan etki oluşturabilir’’ şeklinde konuştu. "ARTIK AKILLI İLAÇLAR VAR" Kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı özelliklere sahip olduğunu ifade eden Avcı, "Sadece kanser hücrelerinde bulunan bu özellikleri tanıyan ve kanser hücresini yok etmeye yönelik ilaçlara akıllı ilaç (hedefe yönelik) denir. Akıllı ilaçlarda etki mekanizma ve moleküler yapılarına göre ayrılırlar. Bu ilaçlar ile tedavideki amaç normal hücrelere zarar vermeksizin daha fazla kanser hücresini öldürmektir. Günümüzde modern tıptaki gelişmeler ile birlikte kanser hücresinin biyolojik özelliklerini tespit edebiliyoruz. Bu özelliklere göre de hedefe yönelik ilaçları daha fazla kullanıyoruz" dedi.

Sağlıksız Beslenme Kolon ve Rektum Kanserine Davetiye Çıkarıyor Haber

Sağlıksız Beslenme Kolon ve Rektum Kanserine Davetiye Çıkarıyor

Dünyada ve ülkemizde beslenme tarzının değişmesi ile birlikte son yıllarda kolorektal kanserlerde de artış görülmektedir. Dünyada bir yıl içerisinde 1 milyon 900 bine yakın yeni kolorektal kanser vakası ve 950 bin kolorektal kanser kaynaklı ölüm vakası tespit edilmiştir. Kolon ve rektum kanseri yaşı geçtiğimiz yıllarda daha ileriyken, günümüzde gençler arasında da bu kanser türlerine rastlanmaktadır. Memorial Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Ediz Altınlı, kolorektal kanserlerden korunma yolları ile ilgili bilgi verdi. Kırmızı et, salam, sosis gibi işlenmiş etlere dikkat! Türkiye’de kolerektal kanserlerde bir artışın nedenlerinden birinin de fast food ve işlenmiş etlerin tüketimindeki artış olduğu gözlemlenmektedir. Ülkemizde Akdeniz mutfağı yani sebze ve zeytinyağı ağırlıklı yemekler daha çok tüketilirken, son dönemde Akdeniz mutfağı unutulmaya yüz tutmuş durumdadır. Bunun yerini işlenmiş etler, hızlı ve kolayca yapılan fast foodlar almıştır. Kırmızı et, salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etlerin tüketilmesine bağlı olarak ülkemizde kolon tümöründe bir artış olduğu görülmektedir. Şişmanlık ve hareketsizlik kolorektal kanserler için negatif bir faktör olmakla birlikte, hareketli olmak kolon tümörüne yakalanma riskini azaltmaktadır. Her gün yürüyüş yapmak, düzenli spor yapmak, Akdeniz tarzı, sebze ve zeytinyağı ağırlıklı beslenmek, kırmızı et, işlenmiş et ve tütsülenmiş etten uzak durmak kolorektal kanserlerden korunmak için önemlidir. Gaitada gizli kana bakan 683 merkez var Kolon ve rektum tümörleri kanserler erkeklerde daha fazla görülmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı verilerine göre dünyada 1 milyon 900 bine yakın kolon ve rektum tümörü vakası tespit edilmektedir. Bilinen yıllık vakanın 950 bini ise hayatını kaybetmektedir. Kolon ve rektum tümörleri, tümörün tarafına göre belirtileri değişmektedir. Sağ kolon tümörleri sol kolon tümörlerinden farklı olmaktadır. Sağ kalın tümörleri daha çok anemi dediğimiz kansızlıkla kendini belli etmekte ve hastalar genellikle halsizlikle doktora başvurmaktadır. Sol kolon daha dar ve tümör daraltıcı lezyonlar yaptığı için kabız ve ishal atakları yaşanmaktadır. Yani hasta 3-5 gün kabız 3-5 gün ishal oluyorsa sol kolon tümöründen şüphelenmek gerekmektedir. Kolon ve rektum tümörleri önlenebilen bir hastalık ve bu konuda birtakım tedbirler almak gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM), Ana Çocuk Sağlığı gibi benzer kuruluşlarda gaitada gizli kan testi yapılmaktadır. Türkiye’de gaitada gizli kana bakan yaklaşık 683 tane merkez bulunmaktadır. Bu test ücretsiz olarak iki yılda bir yapılmakta ve çok basit bir şekilde kolon tümörü varlığı önceden tespit edilmektedir. Gaitada gizli kanı pozitif olanlara Sağlık Bakanlığı kolonoskopi önermekte ve 10 yılda bir kolonoskopi yapılması istenmektedir. Eğer ailede birinci derecede akrabalarda kolon tümörü varsa hastanın riski 6 ila 8 kat arttığı için yakınının kolon tümörüne yakalandığı yaştan 10 yıl geriden başlıyor. Örneğin babası 50 yaşındayken kolon tümörü olmuşsa oğlunun 40 yaşında kolonoskopi yaptırması, kendini tarattırması gerekmektedir. Vakalardaki artışın nedenleri ve güncel tedaviler masaya yatırıldı Kolon ve rektum kanserinde son yıllarda görülen önemli artış ve tanı- tedavideki güncel uygulamalar Memorial & Cleveland Clinic Cerrahi Günleri’nde konuşuldu. Memorial ve Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği ortaklığında ‘Memorial -Cleveland Clinic Cerrahi Günleri’ düzenlendi. Memorial Bahçelievler Hastanesi’nde 4’üncüsü gerçekleştirilen programda açılış konuşmasını Kolon rektum Cerrahi, Proktoloji ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ediz Altınlı, Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Acar, Memorial Sağlık Grubu CEO’su Bora Uludüz, Memorial Bahçelievler Hastanesi Direktörü Sevim Şuekinci yaptı. Alanında uzman doktorların katıldığı sempozyumda kolerektal ve proktolojik cerrahide güncel yaklaşımlar konuşuldu. Kolorektal kanserlerde robotik cerrahi uygulamaları, ameliyatsız tedavi yöntemleri, rejeneratif – tıp kök hücre tedavileri gibi güncel yaklaşımların paylaşıldığı sempozyum iki gün boyunca yurtdışı ve yurt içinden gelen doktorlar birbirlerine deneyimlerini aktardı.

Prostat ve meme kanserine umut ışığı olacak Haber

Prostat ve meme kanserine umut ışığı olacak

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zuhal Gerçek ile İstanbul Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Güzel ve öğrencisi Betül Yaşin’in "Kanser Tedavisinde İlaç Adayı Olarak Kullanılabilecek Arilidin Barbitürat Türevi Özgün Moleküller" başlıklı ortak çalışmasına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından patent verildi. Çalışmanın sentez kısmı Prof. Dr. Gerçek tarafından gerçekleştirilirken; sentetik olarak üretilen özgün moleküllerin anti-kanser aktivitesi ise Prof. Dr. Güzel ve doktora öğrencisi Yaşin tarafından tespit edildi. Yapılan testler sonucunda, bu moleküllerin tirozin kinaz inhibitörü olarak kullanılabileceği belirlendi. “Sentezlenen moleküller yumuşak doku kanserinde çok etkili oldu” Anti kanser ilaçları üzerinde yapılan çalışmalarda sentezlenen maddelerin kanserli hücrelerin üzerinde etkili olduğunu ifade eden Gerçek, “Yeni sentezlediğimiz maddelerin tirozin kinaz enzim inhibisyonunu kanıtlayarak sonuçlandırdık. Bu proje kapsamında pek çok yeni ürün sentezledik. Bunların sentezi üniversitemizde gerçekleştirildi. Sentezlenen ürünlerin anti kanser aktivitelerini Prof. Dr. Mustafa Güzel ve doktora öğrencisi Betül Yaşin çalıştılar. Pek çok kanserli hücre hakkında moleküllerin aktivitesi çalışıldı. Özellikle yumuşak doku kanserlerinde çok etkili olduğu bulundu. Bunun üzerine biz de patent başvurumuzu gerçekleştirdik. Patentimizi de aldık, çok mutluyuz. Dileriz pek çok ortak çalışmayla bu buluşlarımız devam eder” diye konuştu. “Dünyanın en çok zarar gördüğü kanserin tedavisine bir ışık da biz yakmış oluruz” Prof. Dr. Gerçek, günümüzde en çok meme ve prostat kanserinin zarar verdiğini ve bu kanser türlerinin tedavisine bir ışık da kendilerinin yaktığını belirtti. Üç yıldır devam eden projenin henüz tamamlanmadığını belirten Gerçek, “Şu anda dünyanın en çok zarar gördüğü kanserin tedavisine bir ışık da biz yakmış oluruz. Özellikle yumuşak doku derken meme ve prostat kanserinde çok etkili olduğunu kanıtladık. Bizim sentezlediğimiz 8-9 molekül vardı. Bunların türevlerinin aktivitesi de çalışılacak tabi ki. Proje burada bitmedi aslında. Bu bir başlangıçtı. Türevlerine de çalışacağız. Projeyi yaklaşık üç sene boyunca çalıştık. Sonuçlarını daha yeni alıyoruz. İnşallah ilaç olarak görürsek de hepimiz için daha mutluluk verici bir sonuç olacaktır” şeklinde konuştu. Patenti alınan ilaç adayı; eczacılar ve ilaç enstitüleri tarafından ilaca dönüştürülerek satışa sunulabilecek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.