SON DAKİKA
Hava Durumu

#Koza Buluşmaları

Söz Bursa - Koza Buluşmaları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Koza Buluşmaları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Koza Buluşmaları’nın konuğu Barış İnce oldu Haber

Koza Buluşmaları’nın konuğu Barış İnce oldu

Nilüfer Belediyesi’nin Görükle’de hizmete açtığı Koza Kütüphane’de düzenlediği “Koza Buluşmaları”na bu ay yazar Barış İnce konuk oldu. Moderatörlüğünü Hakan Akdoğan’ın yaptığı söyleşide “Kapitalizmin Ehlileştirdiği İnsanı Anlatmak” üzerine konuşuldu. Edebiyatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide konuşan Barış İnce, kapitalizmin yarattığı yabancılaşma kavramına değindi. Kapitalizmin içine doğduğumuz için çok da farklılaşamadığımızı ifade eden İnce, “Son çıkan ürüne yabancısın. Mesela telefon üreten bir fabrikada vida sıkan bir işçisin. Üretim bandının içindesin. Ama sonuçtan habersizsin ve o telefonu da pahalı olduğu için alamayabiliyorsun. Bankada çalışıyorsunuz. Bir şeyler satmaya çalışıyorsunuz. Ancak onun karlılığından haberiniz yok” dedi. Tüketim kültürü ile insanın gözünün boyandığını savunan İnce, “Meta fetişizmi var. Meta dediğimiz, ticari mala bir coşku duyuyoruz. Kapitalizm bu coşkularımızı tetikliyor. Bunu da reklamlarla yapıyor. O sana dayatılan ihtiyaç nedeniyle kapitalizmin parçası haline geliyorsun. Hepimiz de bunun içindeyiz” diye konuştu. Kapitalizmin her zaman bir kriz yarattığını ve insanı sürekli birikim yapmaya ya da bir şey satın almaya ittiğini anlattı. Kapitalizmin sürekli ‘yeni’ kavramı ile hıza alıştırdığına dikkat çeken İnce, “İnternetteki kısa videolar da böyle. Sürekli değiştirip, izliyoruz. Bu hayatımıza da yansıyor. Odaklanarak kitap okumak zorlaşıyor. Hız çağı içindeyiz. Bizleri bağımlı hale getiriyor” dedi. KENT BELLEĞİ YOK OLDU Kapitalizmin kentleri bir pazar olarak gördüğünü anlatan İnce, kentsel dönüşümle kültürü bozan yeni bir anlayışın ortağa çıktığını söyledi.  Yazar İnce konuşmasında, 2022 yılında yazdığı Köksüzler romanına da değinerek şöyle konuştu: “Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra İzmir’e döndüm. Ancak birçok yeri bulamadım. Ama şunu fark ettim. Kentin hafızasını yıkmışlar. Onun yerine başka yerler inşa etmişler. Benim hafızam ile şehrin görüntüsü çakıştı. Kitabımda da yarattığım karakter de İzmir’e gelip, evini bulamıyor. Tabi ki bu abartı. Ama temelde çıktığım nokta kent belleği yok oluyor. Çocuğumu benim gittiğim sinemaya götürecektim ama otopark olmuş. Kültürün aktarımı kesiliyor.” İNSANI AÇIĞA ÇIKARACAK TEK ŞEY EDEBİYAT “Kapitalizm öyle bir bozgun içinde ki, bizim hafızalarımızı yerle bir ediyor ve bütünselliği kavrayamıyoruz” diyen İnce, insanın hızın içinde yok olduğunu söyledi. Bütünü görmenin edebiyatın gücüyle mümkün olacağını anlatan İnce, “Ancak bir karakterin gözünden gördüğümüzde “aa evet” dediğimiz anlar oluyor. O yüzden çocukların kitap okuması önemli. Çocuk okuduğunda kendini onun yerine koyuyor. Empati kuruyor. “Benim dışımda başka hayatlar da var” demelerini sağlıyor” dedi. İnce, insanı açığa çıkaracak tek şeyin edebiyat olduğunu, edebiyat olmazsa insanın geleceğinin çok karanlık olduğunun altını çizdi.

Bursa Nilüfer'de 'Koza Buluşmaları' sürüyor Haber

Bursa Nilüfer'de 'Koza Buluşmaları' sürüyor

Nilüfer Belediyesi, 2025 yılının ilk Koza Buluşmaları etkinliğinde yazar Hakan Akdoğan’ı ağırladı. Edebiyatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği ve Koza Kütüphane’de düzenlenen söyleşide; “Uysal Bedenler ve Mahremiyet Erozyonu” konusu ele alındı. Yazar Hakan Akdoğan, modern dünyada bireylerin iktidar mekanizmaları tarafından nasıl şekillendirildiğini ve sosyal medyanın gözetleme kültürüne etkilerini anlattı.   Modern ve postmodern dünyada beden, kimlik ve iktidar ilişkisi üzerine görüşlerini paylaşan Akdoğan, “Bedenin iktidarla olan ilişkisi tarihin her döneminde varlığını sürdürüyor. Hepimiz, içine doğduğumuz dilin ve kimlik kalıplarının etkisine maruz kalıyoruz” dedi. Söyleşide özellikle biyo-iktidar kavramı üzerinde duran Akdoğan, sosyal medyanın gözetleme ve teşhir aracı haline geldiğini belirterek, bunun biyo-iktidarın en büyük silahı olduğunu söyledi. “Günümüzde herkes adeta bir kamerayız, hepimiz bile isteye gözetliyor ve gözetleniyoruz" diyen Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medya; gözetlemenin, gözetlenmenin, teşhir etmenin ve edilmenin en önemli aracı ve biyo-iktidarın en büyük silahıdır. Çünkü biz bile isteye nerede ve kimlerle olduğumuzu duyuruyoruz. Bunu da seve seve yapıyoruz. Yapmazsak da norm dışı kalıyoruz.”  Mahremiyet erozyonunun, günümüzün en önemli sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Akdoğan, “Bizler dünya tarihinde mahremiyet erozyonunu en çok yaşayan nesiliz. Bunu bizden sonrakiler daha fazla yaşayacak. Bilgisayarınızın, telefonunuzun başında attığınız her adım, mahremiyet erozyonuna neden oluyor. Ancak kaçınılmaz olarak da bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Günümüz toplumunda bireylerin sürekli bir performans sergilemek zorunda kaldığını da vurgulayan Hakan Akdoğan, “Hayatımız boyunca hep bir performans sergiliyoruz. Performans, bir kimlik haline gelmeye başlıyor. Halbuki performansımız kimliğimiz değildir. Kimlik bireyin temeli değildir. Kimlik inşa edilebilir, değiştirilebilir ve söylemle dönüştürülebilir” şeklinde konuştu. Modern dünyada özgürlük kavramının da tartışmalı olduğunu belirten yazar, “Belirli bir çerçeve içinde, tanımların içinde özgür olmaktan bahsediyoruz. Bunun için de mücadele ediyoruz. Ama gerçek özgürlük bu mu tartışılır. Çünkü çerçevenin içinde kalmak uysal bir bedene sahip olmak demektir” değerlendirmesinde bulundu. Söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını da yanıtlayan Hakan Akdoğan, “Kenet” isimli kitabını da okurları için imzaladı.

Koza buluşmaları’nın konuğu Şebnem İşigüzel oldu Haber

Koza buluşmaları’nın konuğu Şebnem İşigüzel oldu

Nilüfer Belediyesi'nin edebiyatseverleri, yazarlarla buluşturan "Koza Buluşmaları" etkinliği bu kez Türk edebiyatının önemli kalemlerinden Şebnem İşigüzel'i ağırladı. Görükle Mahallesi'ndeki Koza Kütüphanesi'nde gerçekleşen ve edebiyatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide İşigüzel, Hakan Akdoğan moderatörlüğünde son romanı “Memoria” üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Türkiye’nin yüzyıllık geçmişini Memoria romanında kurgusal bir şekilde yeniden yorumlayan Şebnem İşigüzel, romanın yazım sürecinde zaman ve fizik kavramları üzerine kapsamlı bir araştırma yaptığını dile getirdi. Zamanın ikili yapısını keşfetmekten ve bunu yazmaktan büyük keyif aldığını dile getiren İşigüzel, “Orta Çağ’da cehennemin tanımı geçmişi unutup şimdide yaşamaktı. Günümüzün mottosu ise anda kalmak. Ancak insan hatırlamak için yaşıyor. Hatırlamak, yaşamanın yerini alıyor. İçinde bulunduğumuz dönemde zaman gerçekten hızlandı. Hızlı bir unutuşa doğru gidiyoruz. İnsanların nereden baktığına bağlı olarak gerçek değişiyor” dedi. Yazarlık deneyimlerini de paylaşan İşigüzel, düzenli olarak okuma ve yazma pratiği yaptığını aktardı. Karakterlerini oluştururken kendi yaşamından çok fazla malzeme kullanmadığını vurgulayan yazar, "Yazmak bir oyun. Sonsuz bir oyun ama yine de sevgi, adanmışlık ve sebat istiyor. Bir aktör ya da aktris için karakter neyse yazar için de benzer bir durum söz konusu. Ben karakterlerime en fazla duygu verebilirim. Zaten bu detaylarla hikayelerdeki kahramanlar büyüyor" dedi. Söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını da yanıtlayan ödüllü yazar Şebnem İşigüzel, son romanı Memoria’yı okurları için imzaladı.

Kemal Varol ve Ali İpek “Koza Buluşmaları”na konuk oldu Haber

Kemal Varol ve Ali İpek “Koza Buluşmaları”na konuk oldu

Nilüfer Belediyesi’nin 2024 yılı içinde Görükle’de hizmete açtığı Koza Kütüphane’de düzenlenmeye başlanan ‘Koza Buluşmaları’nın üçüncüsü Kemal Varol ve Ali İpek’in katılımıyla yapıldı. Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte usta kalemler, “Edebiyat ve İyileşme” üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşi “Romanlar, öyküler ve şiirler yazarız ama neden?” sorusuna cevap aramakla başladı. Kemal Varol, insanların temaları farklı olsa da temelde bir dertlerinin olduğunu ifade etti. Yazının kendisi için küçük yaşlardan itibaren kurtarıcı olduğuna işaret eden Kemal Varol, bu durumun nedenini ise şöyle anlattı: “Dünyayla ilgili birtakım sözleriniz var. Belki bağırmak istiyorsunuz belki adalet arıyorsunuz. Yazı bu anlamda dertleri dışa vurmak için önemli bir figür oldu. Bizler irili ufaklı dertleri, sıkıntıları olan insanlarız. Yazı bir çıkış ve iyileşme yoludur.” ‘BİR ŞİİRİ BİR YILDA YAZIĞIMI HATIRLIYORUM’ Ali İpek’in “Derdi yansıtma biçiminde bir kıstasınız var mı?” sorusunu da cevaplayan Kemal Varol, edebiyatta tiyatro hariç neredeyse bütün türlerini deneyimlediğini aktardı. Kemal Varol, herhangi bir edebi türe kutsiyet atfetmediğini ve klasik anlamdaki hikâye anlayışına daha yakın durmaya çalıştığını belirterek, “Her dert mecrasını kendisi buluyor. Roman yazarken hayatımın en mutlu günlerini yaşıyordum. Bir şiiri bir yılda yazdığımı hatırlıyorum. Şiir bir yıl boyunca cebimizde dolaştı. Bütün derdim ise oradaki bir kelimeyi değiştirebilmekti. Kendimi nasıl anlatabiliyorsam, o kıymetlidir benim için. Aslında roman bütün türlerin bileşkesi. Zaman içinde bütün türleri içine çekti” ifadelerini kullandı. ‘KİTAPLAR BENİM İÇİN BİR İYİLEŞME ÇABASIDIR’ “Âşıklar Bayramı” romanındaki “Heves Ali” ve “Yusuf” karakterlerinde de bir hesaplaşma olduğuna işaret eden Kemal Varol şunları söyledi: “Aslında ‘Aşıklar Bayramı’ bir üçlemenin ikinci kitabı. Birinci kitabı ‘Ucunda Ölüm Var.’ Son kitap ise ‘Babamın Bağlaması’ oldu. Bu üç kitap bildiğimiz anlamda bir üçleme değil. Hiçbiri birbirinin devamı değil. Birbirlerinden bağımsız da okuyabiliyorsunuz. Benim derdim, bir baba oğul meselesiydi. Söyleşinin de başlığı olan iyileşmelerimiz, dertlerimiz ve problemlerimiz kitapların ana temasıydı. ‘Aşıklar Bayramı’ romanında anlattığım yara aslında benim de yaramdı. Bu kitabı yazma sebebim kendi babam ile kurduğum ilişkiydi. Benim için bir iyileşme çabasıdır bu kitaplar.” Kemal Varol, romanın satır aralarında ülkenin sorunlarına küçük küçük göndermeler yapıldığını da ifade ederek, “Okur tavsiyesiyle ilerledim. Suya sabuna dokunmadan da yazabilirdim. Benim derdim başka” dedi. Keyifli geçen söyleşinin ardından Kemal Varol, katılımcıların sorularını yanıtladı. Ardından Nilüfer Belediye Meclisi Kültür Sanat ve Turizm Komisyonu Başkanı Özlem Akbaş Önsoy, söyleşiye katılan usta kalemler Kemal Varol ve Ali İpek’e günün anısına hediye vererek teşekkür etti. Söyleşi sonunda Kemal Varol, okurları için kitaplarını imzaladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.