SON DAKİKA
Hava Durumu

#Maymun Çiçeği

Söz Bursa - Maymun Çiçeği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Maymun Çiçeği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Akalın: “M Çiçeği için pandemi beklentimiz yok” Haber

Prof. Dr. Akalın: “M Çiçeği için pandemi beklentimiz yok”

Bursa Uludağ Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Akalın, son haftalarda dünya çapında sıkça görülen ve halk arasında ‘Maymun Çiçeği’ olarak da bilinen M Çiçeği virüsü hakkında açıklamalarda bulundu. Hastalık hakkında merak edilenleri cevaplayan Akalın, hastalığın 2003 yılına kadar yurt dışına çıkmadığını belirterek, 2022 yılında bazı Avrupa ülkelerinde görülmeye başladığını söyledi. Covid-19 gibi hızlı bulaşan bir virüs olmadığından muhtemel bir pandemi beklemediğini de söyleyen Akalın, tedbir maksatlı son 3 hafta içerisinde yurt dışı seyahati yapan kişilerden yakın temastan kaçınılması gerektiğini ifade etti. 2023 SONLARINDA AFRİKA’DA VAKALAR ARTTI Basın mensuplarına yaptığı açıklamada M Çiçeği’nin ilk görüldüğü günden günümüze kadar olan süreci aktaran Akalın, “M Çiçeği hastalığının aslında eski ismi maymun çiçeği ama artık biz M Çiçeği olarak tanımlıyoruz. Yeni bir hastalık değil aslında. İlk olarak baktığımız zaman 1959 yılında Danimarka’da maymunlarda saptanmış. 1970 yılında ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 9 aylık bir bebekte ilk olarak raporlanmış. Hastalığa baktığımız zaman M Çiçeği hastalığına 2003 yılına kadar Afrika dışına çıkmamış. Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklara biz zoonoz diyoruz ama insandan insana da geçebiliyor. Daha çok Orta Afrika ve Batı Afrika ülkelerinde görülen bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü 2022’nin Mayıs ayında halk sağlığı açısından acil durum uyarısı verdi. İngiltere'de 8 olgunun bildirilmesiyle ki bu 8 olgunun sadece bir tanesi Afrika bağlantılıydı. Ama diğer olgulara baktığımız zaman ne bu ilk saptanan olguyla bir temasları ne de bir Afrika'yla seyahat öyküleri bulunmaktaydı 2022 yılında tüm kıtalara yayıldı diyebiliriz. Yani birçok ülkede M Çiçeği hastalığı görüldü. 2023 yılının Mayıs ayına geldiğimiz zaman Afrika'daki ve dünyadaki hasta sayılarının azalmasıyla birlikte küresel acil durum uyarısı kaldırıldı. Ta ki 2024 yılı 14 Ağustos'a gelinceye kadar. Çünkü 2023 yılının sonlarından başlayarak özellikle Afrika'da hastaların sayısı artmaya başladı” şeklinde konuştu. ÖLÜM ORANI DÜŞÜK OLAN BİR HASTALIK M Çiçeği’nin bulaş yollarını ve ölüm riskini değerlendiren Prof. Dr. Akalın, “Bulaş yoluna baktığımız zaman özellikle hasta kişilerle yakın temas sonucu geçiyor. Yani kişilerin salgılarından geçebilir. Kullandıkları eşyalara temas yoluyla geçebilir. Ama şunu da vurgulamak isterim. Örneğin metroda seyahat ediyorsunuz tutundunuz, elinize yara bere çatlak yok. Böyle bir risk yok. Yani burada önemli olan tabii hijyen kurallarına uymak. Yani sık sık ellerimizi yıkamak. Cinsel yolla da bulaşabiliyor. Bunu da vurgulamak istiyorum. Özellikle 2022’deki ilk acil durum ilanındaki Avrupa’da görülen hastalara baktığımız zaman cinsel yolun birazcık daha ön planda olduğunu görüyoruz. Ama bu sadece cinsel yolla bulaşan bir hastalık değil. Yaklaşık olarak virüsle temas ettikten sonra hastalığın oluşmasına kadar geçen bir süre var. Biz buna kuluçka süresi diyoruz. Genellikle 5 gün ila 21 gün arasında değişiyor. Yani aklımızda kalması açısından pratik olarak 1 haftayla 3 hafta arasında değişiyor. Daha sonra özellikle 1-4 gün süren bizim program dediğimiz yani ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, sırt ağrılarının ön planda olduğu bir dönem var. Bu dönemi döküntülerin olduğu, genel olarak tüm vücudumuzda yaygın da olabilir. Ya da vücudumuzun herhangi bir bölgesinde de olabilir. Ya da genital bölgede de olabilir. Başlangıç döneminden sonra ateşin düşmesiyle beraber döküntüler ortaya çıkmaya başlıyor. Ölüm oranının düşük olduğu bir hastalık. En son 2024 yılındaki salgında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde yaklaşık yüzde 3 bir ölüm oranı bildirildi. Ama ben ve bu konudaki birçok otorite orada hastalık izleme sistemlerinin çok güçlü olmaması dolayısıyla bu ölüm oranları bile yüksek” dedi. TEDAVİ İÇİN ONAYLAMIŞ İLAÇLAR BULUNMUYOR M Çiçeği için herhangi bir onaylanmış tedavi yöntemi olmadığını fakat çiçek hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçların kullanıldığını söyleyen Akalın, “Tedavi için bazı ilaçlar var. Genellikle ilaçların onayları dünyada hepimizin kabul ettiği FDA dediğimiz Amerika İlaç Gıda İdaresi tarafından onaylanmış tedavilerden bahsediyoruz. Henüz bunlar FDA tarafından bu hastalığın tedavisi için onaylanmış ilaçlar değil ama kullanılıyor. Kullanımına dair batıdan yayınlanan raporlar var. Çiçek hastalığıyla aynı grupta olan bir virüs. Çiçek hastalığına etkisi olan bir ilacın bu hastalık için de etkili olması bekleniyor. Ama kesin olarak bu hastalık için şu ilaç kullanılmalı diyebileceğimiz bir ilaç henüz yok” dedi. COVİD-19 GİBİ PANDEMİ BEKLENTİSİ YOK Covid-19 gibi bulaş oranının fazla olmadığını dolayısıyla muhtemel bir pandemi riski olmadığını ifade eden Akalın, “Ben pandemi beklemiyorum. Çünkü hastalığın bulaşma yollarına baktığınız zaman yakın temas gerekiyor. Kendimizi çok dikkatli bir şekilde yakın temastan koruyabiliriz. Sonuçta bütün olayların başlangıç noktası şu anda Afrika. Yani örneğin son 3 hafta içerisinde Afrika seyahatinden dönen bir kişiyle olan temas tehlikeli olabilir. Ama günlük olarak elinizde herhangi bir yara bere yoksa sosyal hayatta tokalaşmakla geçen bir hastalık değil. Ayrımcılık veya izolasyon yapmamak gerekir. Biz Afrika'yı ön plana alıyoruz ama sonuçta Avrupalı Afrika'ya gidebilir, hastalığı alabilir. Tekrar Türkiye'ye gelebilir. Yani burada yurt dışından gelme, yurt dışına seyahat etme özellikle son 3 hafta içerisinde büyük önem taşıyor” diye konuştu. TÜRKİYE M ÇİÇEĞİ’NE HAZIR Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun açıklamalarını değerlendirerek Türkiye’nin M Çiçeği’ne hazır olduğunu belirten Akalın, “Ben Sağlık bakanımızın beyanatlarından Türkiye’nin bu hastalığa karşı hazır olduğunu düşünüyorum. Burada aslında aşıya değinmek lazım. Aşı şu anda dünyada herkese önerilmiyor. Özellikle çok yüksek riskli olan gruplara öneriliyor. Laboratuvarda bu virüslerle çalışanlar veya çok farklı partnerlerle cinsel temasta bulunan kişilere aşı öneriliyor. Amerika'daki Hastalıkları Önleme Ve Kontrol Merkezi’nin önerilerine bile baktığımız zaman ya da Avrupa'daki önerilere baktığımız zaman rutin bir aşılama yok. Ama mutlaka ben bakanımızın açıklamalarından bir hazırlık olduğunu ben düşünüyorum. M Çiçeği ile ilgili zaten çok güzel bir kılavuz yayınlandı. Burada hem hastalık hakkında bilgi var hem de biz hekimler için müdahale konusunda bilgiler var. Şu ana kadar da bazı olgular olduğuna dair basında yer alan haberler var fakat henüz bir olguya rastlanmadı. Şüpheli olgular var ama onların hiçbiri teyit edilmedi, testleri negatif çıktı” ifadelerini kullandı.

1980 öncesi çiçek aşısı olanlar, Maymun Çiçeği'nden korunuyor Haber

1980 öncesi çiçek aşısı olanlar, Maymun Çiçeği'nden korunuyor

Covid-19 pandemisi sonrası yeni çıkan her salgın haberinde tüm dünya alarma geçerken, Afrika’da ortaya çıkan maymun çiçeği salgını da benzer bir korkuyu tetikledi. Maymun çiçeği hastalığının pandemideki gibi insanları evlerine kapatacak seviyede bir salgına sebep olmayacağını belirten Medicana Sağlık Grubu Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Sarhan Sakarya, 1980 öncesi çiçek aşısı olan kişilerin yüzde 80 oranında maymun çiçeği hastalığına bağışıklığı olduğunu söyledi. Maymun çiçeği hastalığının aslında bir çiçek hastalığı olduğunu ve ilk defa maymunlarda görüldüğü için adını buradan aldığını vurgulayan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Sarhan Sakarya, “Hastalık bulaşma şekli, yayılma hızı ve etkisi Covid-19 kadar tehlikeli değil, Covid-19’da bir aşımız da yoktu. Şimdi elimizde maymun çiçeğine karşı dünya otoriteleri tarafından onaylanmış aşı var. Bunları hızlıca üreterek aşılama ile bunun önüne kolayca geçilebilir” dedi. Bulaşma temas ile Bulaşma yolları hakkında da bilgiler paylaşan Prof. Dr. Sakarya, “İnsanların salgılarında bu virüs bulunuyor, her tür sıvı transferi, kan tükürük, cinsel ilişki bu virüsün bulaşmasına neden oluyor. Hasta kişinin yattığı çarşaflar, kıyafetlerin ortak kullanımı gibi durumlarda da bulaşabiliyor” dedi. Grip benzeri belirtilerle başlayan maymun çiçeğinin ateş, halsizlik, lenf bezlerinde şişlik gibi belirtileri de olduğunu ekleyen Sakarya, “Şu an Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı 99 bin vaka var. Türkiye’de henüz kayıt altına alınan bir vaka olmadı” dedi. Belirtiler döküntüyle başlıyor Hastalığın bulaştıktan sonra 1 ila 3 haftalık bir süreçte el, kol, bacak ve yüzlerde döküntüler şeklinde etkisinin görülmeye başladığını söyleyen Sakarya, “Sonrasında bu döküntüler içi süt kıvamında iltihaplanmış büyükçe keseler haline geliyor. Sonrasında bunlar sönerek döküntülerin tamamının geçmesi ile süreç tamamlamış oluyor. Ancak bu keseler sönümlense bile, lezyonlar tamamen geçene kadar bulaş riski devam ediyor” diye konuştu. Prof. Dr. Sarhan Sakarya, Covid-19 pandemisi sonrası insanların “Yeni bir pandemi mi geliyor?” korkusu yaşamasının anlaşılır olduğunu ifade ederek şunları kaydetti: “Ancak bu hastalığı Covid ile kıyasladığımızda bulaşma riski Covid’e göre daha zor, öldürücü etkisi daha az, tedavi almasanız da süreci tamamlayarak iyileşme oranınız yüksek ve en önemlisi çiçek hastalığının bir şekli olduğu için çiçek aşısı ile bu hastalığın bir pandemi haline gelmesi engellenebilir. Covid-19’da bulaş döneminde bir belirti göstermeden, solunum yoluyla yayılım oluyordu. Bunda ise insanların görebileceği el, kol, bacak ve yüzde keselerin sivilcelerin oluşması hasta olan kişinin kolayca tanınmasını sağlayacak, bu da yayılımı durduran etkenlerden biri.” Nasıl korunuruz? Hasta olan kişilerle 1 metre mesafe korunması gerektiğini söyleyen Sakarya hastalıktan korunmanın yollarını şöyle özetledi: “Solunum yoluyla tükürük partiküllerinin sizin solunumunuza karışmasını önleyecek bir mesafede bulunursak ve hasta kişi ile teması kesersek bulaş riskini en aza indirmiş oluruz. Aile bireylerinden biri hasta olduysa odasını ayırıp çarşaf ve kıyafetlerine temas etmeden mümkünse tuvaletini de ayırarak 21 günlük bir izolasyon ile süreci tamamlamak mümkün. Bir diğer bulaş imkanı mağazalarda kıyafet deneme yapılması, sahillerde herkesin kullandığı şezlong minderleri gibi malzemelerin kullanılması, bu tür temaslara dikkat edilmeli. Henüz bu hastalık için etkili bir ilaç bulunmuyor ancak hiçbir ilaç almadan ortalama 3 haftayı tamamlayıp süreci atlatıyoruz. İmmün sistemi baskılanmış yaşlı hastalar, kemoterapi gören insanlar için risk yüksek.”

“Maymun çiçeğinin gölgesinde çiçek hastalığı ve biyolojik silah endişesi var” Haber

“Maymun çiçeğinin gölgesinde çiçek hastalığı ve biyolojik silah endişesi var”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından maymun çiçeği ile ilgili yapılan son uyarılar ve küresel salgın riskinin yükselmesi, bilim dünyasında derin yankı buldu. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Doğancı ise Maymun Çiçeği ile ilgili gelişmelerinden yola çıkarak, “Sadece Maymun Çiçeği değil, stratejik olarak daha büyük bir tehlike olan çiçek hastalığı da gündemimizde olmalı” şeklinde konuştu. “3 yerde saklanıyor, bu durum virüsün potansiyel bir biyolojik silah olarak kullanılabileceği endişesini doğuruyor” Dünya genelinde artan sosyal çalkantılar, terör ve savaşlarla birlikte, biyolojik tehditlerin önemini vurgulayan Prof. Dr. Levent Doğancı, 1978'de dünyadan sökülmüş gibi görünen çiçek hastalığı virüsünün, aslında DSÖ'nün Cenevre'deki stoklarında, Moskova'daki bir laboratuvarda ve ABD'nin Walter Reed Askeri Araştırma Laboratuvarı gibi belirli noktalarda saklandığını söyledi. Bu durumun virüsün potansiyel bir biyolojik silah olarak kullanılabileceği endişesi doğurduğunun altını çizen Prof. Dr. Doğancı, gelişmeleri farklı bir perspektiften ele aldı. Doğancı, Maymun Çiçeği'nin özellikle immün yetmezliği olan bireyler için tehlike oluşturduğunu kabul etmekle birlikte, çiçek hastalığının daha büyük bir risk taşıdığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “ABD'de MVA-Nordic suşu olarak bilinen ve en güvenilir çiçek aşısının üretilmesi, bu riske karşı bir önlem olarak sunuluyor. Ancak bu aşının sadece ABD'de tek bir firma tarafından üretiliyor olması ve Amerikan halkına yaygın olarak uygulanmaya başlanması, küresel bir endişe kaynağı. Dünya artık çok küçük bir coğrafya. Bir ülkede yaşayan belli bir popülasyonun, kitlesel olarak çiçek gibi tehlikeli bir hastalığa karşı kolaylıkla immün olabilecek potansiyele sahip olması; diğer ülkelerin bağışıklığı olmayan genç- orta yaşlı büyük sayıda nüfuslarının bulunması tedirgin edici bir durum. ABD kendi halkına ve dünyaya DSÖ ve kendi federal sağlık örgütleri üzerinden mesaj veriyor; ‘gidip aşı olabilirsiniz' ve ‘MVA aşısı son derece güvenilir bir aşıdır' şeklinde. Amaçlarının genellikle immün yetmezlikli HIV veya transplantlılar için risk olan maymun çiçeği olduğunu iyi niyetli bir yaklaşımla söylüyorlar; eradike edilmiş insan çiçeği için kendi genç nüfusunu da immün hale getirmek istiyorlar. Ama Walter Reed' USARIID laboratuvarının çok ciddi bir çiçek laboratuvarı mevcut ve orda vahşi virüs üretimi kolaylıkla yapılabiliyor. Kozmik klirensle girilebilen bir laboratuvar. Bu perspektifi de düşünmek ve daha kriz başlamadan Ankara suşumuzu getirip, üretip-depolamak gerektiği kanısındayım.” “Türkiye için stratejik hazırlık şart, 1980'den sonra doğan nüfusun yüzde 100 çiçek riski altında” Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Doğancı, Türkiye'nin de bu biyolojik tehditlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, “MVA suşu elimizde olduktan sonra, iki üç ayda tüm nüfusumuza yetecek aşıyı üretebilecek bir potansiyele sahibiz. Türkiye'nin bu aşıyı stoklayarak hızlı bir şekilde üretime geçmesi gerekiyor. Özellikle 1980'den sonra doğan nüfusun yüzde 100 çiçek riski altında. Kimin neyi planladığını asla tahmin edemeyiz. Çiçek hastalığı çok etkili bir biyolojik silah ve ABD Kongresi, BM'in biyolojik silah konvansiyonunu 20 yıldır halen imzalamadı. Bu perspektifi de düşünmek ve daha kriz başlamadan Ankara suşumuzu getirip, üretip-depolamak gerektiği kanısındayım" dedi.

'Maymun çiçeği'nin küresel önemi artıyor! Haber

'Maymun çiçeği'nin küresel önemi artıyor!

Dünya Sağlık Örgütü’nü alarma geçiren maymun çiçeği virüsü ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatan Prof. Dr. Kaya Süer ve Prof. Dr. Özen Aşut, virüsün yayılmasını engellemenin en etkili iki yolunun hızlı tespit ve izolasyon olduğunu ifade etti. Son dönemde dünya genelinde artan vakalarla dikkat çeken “Mpox” virüsü, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “küresel acil durum” ilan etmesiyle gündemdeki yerini korumayı sürdürüyor. Halk arasında “maymun çiçeği” olarak bilinen hastalığa neden olan virüs, ilk olarak Afrika kıtasında görülse de kısa sürede İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Endonezya ve Filipinler gibi pek çok farklı ülkede tespit edildi. Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaya Süer ile Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Özen Aşut, hastalığın seyri ve alınması gereken önlemler konusunda önemli bilgiler paylaştı. Virüsün ilk olarak 1958’de maymunlarda keşfedildiğini ve bu nedenle “maymun çiçeği” olarak adlandırıldığını söyleyen Prof. Dr. Özen Aşut, 1970’te ise ilk kez Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde insanda görüldüğünü belirtti. “Bu virüs, yakın temasla bulaşan ve cilt lezyonlarına yol açan bir hastalıktır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Özen Aşut, “Korunmak için temastan kaçınmak ve aşı olmak önemlidir” dedi. Virüsün sağlıklı insanlara bulaşmasının; enfekte hayvanlarla (ısırma, tırmalama, kan ve vücut sıvılarıyla temas, enfekte hayvan leşiyle temas) ya da enfekte insanlarla temas yoluyla gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Kaya Süer ise “Genellikle 2 ila 4 hafta içinde iyileşir, ancak bağışıklığı baskılanmış kişilerde bu durum daha uzun sürebilir ve ağır sonuçlar yaşatabilir” ifadelerini kullandı. BELİRTİLERİ, VİRÜSE MARUZ KALDIKTAN 1 İLE 21 GÜN SONRA ORTAYA ÇIKIYOR “Maymun çiçeği” hastalığı, DKC’de on yılı aşkın süredir rapor ediliyor ve her yıl vaka sayısı artıyor. 2024 yılının ilk sekiz ayında bildirilen vaka sayısı, bir önceki yılın toplamını aştı ve 15 bin 600’e ulaştı. Avrupa Gözetim Sistemi’ne (TESS) göre, Avrupa Bölgesi’nde 46 ülkede toplam 27 bin 529 Mpox vakası tespit edildi, Türkiye’de ise 12 vaka rapor edildi. Hastalığın genellikle enfekte bir kişiyle yakın fiziksel temas yoluyla bulaştığını belirten Prof. Dr. Özen Aşut, bazen de enfekte kişinin giysileri veya çarşafları gibi kontamine nesnelerden, sağlık hizmetlerinde kullanılan kesici aletler veya dövme salonlarındaki aletlerle de bulaşabileceğini belirtti. “2022’deki küresel salgın sırasında virüs genellikle cinsel yolla yayılmış, birden fazla cinsel partneri olan kişiler en yüksek risk grubunu oluşturmuştur” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Özen Aşut, “Belirtileri virüse maruz kaldıktan 1 ile 21 gün sonra ortaya çıkar. Belirtiler arasında döküntü, ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ve sırt ağrısı, lenf bezlerinin şişmesi ve halsizlik yer alır. Döküntüler tamamen iyileşene kadar hastalık bulaşıcıdır” dedi. CİLT DÖKÜNTÜLERİNİN BAŞLANGIÇ NOKTALARI; YÜZ, KOL VE BACAKLAR Ciltteki döküntülerin ateş başladıktan sonra 1 ile 3 gün içerisinde görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Kaya Süer, “Döküntülerin başlangıç noktaları sıklıkla; yüz, kol ve bacaklarda görülür” ifadelerini kullandı. Hastalık, belirtiler ile seyrettiğinden dolayı klinik bulguları olmayan insanlardan bir bulaşma olmasının beklenmediğini belirten Prof. Dr. Kaya Süer, “Hasta kişilerle temas eden kişilerin, üç hafta boyunca takip edilmesi gerekmektedir. Genellikle 2 ile 4 hafta içinde kendiliğinden iyileşme gösterir. Ancak bu durum, bağışıklığı baskılanmış kişilerde ve çocuklarda yüzde 1 ile 6 oranında ölümle seyretmektedir” dedi. Prof. Dr. Kaya Süer, tanı koymak için belirtileri olan hastalardan alınan örneklerde, PCR yöntemi kullanılarak virüs DNA’sının tespit edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Hızlı izole ve sıkı tedbir ile hastalığın yayılmasını azaltabilir Hastalığın tedavisinde amaç, belirtileri hafifletmek ve komplikasyonları önlemek. Avrupa İlaç Ajansı tarafından onaylanan “tecovirimat” adlı antiviral ilaç ise Mpox tedavisinde kullanılıyor. DSÖ, Mpox’lu kişilerle fiziksel temastan kaçınmayı ve risk altındaki grupların aşılanmasını öneriyor. Aşıların enfeksiyona ve ciddi hastalıklara karşı koruma sağladığını belirten uzmanlar, aşı sonrasında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çiziyor. Uzmanlar, belirtileri olan kişilerin hızla izole edilmesinin hastalığın yayılma sıklığını önemli ölçüde azaltacağını vurguluyor. Ayrıca, hasta kişilerle temas edecek kişilerin eldiven, maske ve kişisel koruyucu ekipman kullanımının, hastalığın bulaşmasını ve yayılmasını önlemede kritik bir rol oynadığını hatırlatıyor.

Uzmanı açıkladı: 'Maymun çiçeği virüsünden ölüm oranı yüzde 3-6' Haber

Uzmanı açıkladı: 'Maymun çiçeği virüsünden ölüm oranı yüzde 3-6'

Maymun çiçeği hastalığına yol açan maymun çiçeği virüsünün (Monkeypox) bir DNA virüsü olduğunu dile getiren Medical Park Karadeniz Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gürbüz Yuluğ, hastalığın öncelikle Orta ve Batı Afrika’da ortaya çıkan, daha sonra Avrupa’da da vakaların görüldüğü bir zoonotik hastalık olduğunu ifade etti. “İlk kez 9 aylık bir çocukta tespit edildi” Virüsün ilk olarak 1959 yılında bir maymunda izole edildiğini, ilk insan vakasının ise 1970’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 9 aylık bir çocukta tespit edildiğini işaret eden Uzm. Dr. Gürbüz Yuluğ, “Enfeksiyon maymunlar dışında sincaplarda, sıçanlarda, farelerde, çayır köpeklerinde de görülür. Ortalama ölüm oranı yüzde 3 ila 6 arasındadır. Sekonder hastalıkları olanlar, küçük çocuklarda ve hamilelerde daha ağır seyreder” ifadelerini kullandı. “Hayvandan da bulaşabilir, insandan da” Maymun çiçeği virüsünün hayvandan insana ya da insandan insana olmak üzere iki şekilde bulaşabileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Yuluğ, “Enfekte hayvanın ısırması, tırmalaması veya hayvanın lezyonun çıkarılmasıyla direkt veya dolaylı bulaşabilir. Hasta kişinin solunum damlacıkları, deri lezyonlarıyla temas veya kontamine nesneler aracılığıyla bulaşabilir. Hasta insandan bulaşma döküntülerin aktif olduğu dönemde daha çoktur. Virüs sağlıklı kişilere ciltteki çatlaklar, ağız, burun, göz gibi açık dokular veya solunum sistemi aracılığıyla girer” şeklinde konuştu. Ateş, baş ve kas ağrıları, lenf bezi şişlikleri, çiçek benzeri döküntülere dikkat Hastalığın belirtileri hakkında bilgiler paylaşan Uzm. Dr. Yuluğ, şunları söyledi: “Virüsün kuluçka süresi 5 ila 21 gündür. En yaygın belirtileri yüksek ateş, baş, sırt ve kas ağrıları, lenf bezi şişlikleri, yorgunluk, üşüme, titreme, yüzde, eller ve ayak tanında çiçek benzeri döküntüler başlar ve tüm vücuda yayılır. Tüm kabuklar düşene kadar virüs bulaşıcıdır. Hastalığın şiddetine göre tüm döküntüler 2 ila 4 hafta içinde kaybolur.” Laboratuvar tanısının genellikle lezyondan alınan materyalin türene özgü PCR’ı ile konulduğunu dile getiren Uzm. Dr. Yuluğ, virüsün ayrıca solunum salgılarında, kan ve idrar sıvılarında da saptanabileceğini söyledi. Maymun çiçeği virüsü hastalığından korunma yolları Uzm. Dr. Yuluğ, maymun çiçeği virüsü hastalığından korunma yollarını ise şöyle sıraladı: “Enfekte hayvanlar ve insanlardan temastan kaçınmak gerekir. Ellerin sık ve bol suyla yıkanması. Özellikle enfekte kişiye temas ettikten sonra ellerin temizlenmesi önemlidir. Sosyal mesafeyi korumak önemli. Maske kullanmak en iyi tedbirlerden biridir. Kişisel eşyaları paylaşmamak gerekir. Aşısı olan bir hastalıktır. Risk grupların aşılanması gerekir. Seyahat ederken dikkat etmek gerekir.” “Antiviral ilaçlar kullanılabilir” Hastalık için spesifik tedavi olmadığını Uzm. Dr. Yuluğ, “Genellikle kendiliğinden iyileşir. İstirahat, sıvı tüketimi, ağrı kesiciler, kaşıntıyı azaltmak için kremler, antiviral ilaçlar kullanılabilir. Tedavideki amacımız hastalığın süresini azaltmak, komplikasyonları önlemek, hastanın genel durumunu iyileştirmektir” diye konuştu. “El hijyenine önem verilmeli, bol sıvı tüketilmeli” Tüm viral enfeksiyonlarda olduğu gibi maymun çiçeği virüsünde de korunmak için teması önlemek ve el hijyenine önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Yuluğ, “Özellikle çocuklar kaynağı belli olmayan pet hayvanlarından uzak tutulmalı. Bağışık sistemini güçlendirmek için sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, bol sıvı tüketmek gerekir” uyarısında bulundu.

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı... Haber

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı...

Dünya Sağlık Örgütü'nün 'küresel acil durum' ilan etmesine neden olan maymun çiçeği virüsüne yönelik konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Belirtiler, birçok hastalıkla karışabilir. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Özellikle uluslararası oteller, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey kalmışsa sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli, turizm merkezlerinde, otellerde yetkililerin, personellerin, tesisleri kullananların çok dikkatli olması gerekiyor” dedi. Halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen 'Mpox' virüsüne karşı Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2022'den sonra ikinci kez 'küresel acil durum' ilan etmesi tüm dünyada endişeye neden oldu. Sağlık Bakanlığı, özellikle Afrika kıtasında görülen virüse Türkiye'de 2024 yılında rastlanmadığını ve herhangi bir kısıtlama veya ek tedbir ihtiyacının bulunmadığını bildirirken uzmanlar uyarıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, virüs hakkında bilgi verirken hastalığın Covid-19 kadar bulaşıcı olmadığını aktardı. Prof. Dr. Turhan, dünyayı alarma geçiren virüse karşı özellikle turizm noktalarında dikkat edilmesi gerektiğini belirterek uyarılarını sıraladı. “BELİRTİLER BİRÇOK HASTALIKLA KARIŞABİLİR” Maymun çiçeği virüsüne yönelik bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Maymun çiçeği virüsü esasında yeni bir virüs değil. 2022’de ilk defa olmak üzere salgın boyutunda bir tehlike oluşturdu. İnsanlara bulaşmaya ve yayılmaya başladı. Şu anda Afrika sınırlarını da aşacak şekilde küresel risk taşıdığı için maymun çiçeği virüsü tekrar gündemimize oturdu. Çiçek virüsüne benzer şekilde ateş, halsizlik, kırgınlık gibi belirtilerinin yanı sıra daha çok yüzde olmak üzere kollarda, ellerimiz, bacak ve ayaklarda içi sıvı dolu kesecikler ve daha sonra bunların iltihaplanabilmesi de söz konusu. Bu tür cilt lezyonları da mevcut, dikkat etmek gerekiyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık pek çok enfeksiyon tablosunda görülebilecek belirtiler. İnfluenza başta olmak üzere gribal enfeksiyonlar, mevsimsel hastalıklar, soğuk algınlığı gibi birçok hastalıkla karışabilir. Döküntülerin başladığı dönemde de suçiçeği gibi özellikle çocukluk dönemi döküntülü hastalıklar dediğimiz hastalıklarla karıştırılabilir. Maymun çiçeğinde lenf bezlerinde de tutulum olabiliyor. Hastamız son 1-2 ay içerisinde Afrika ülkesine gitmiş mi ya da Afrika’dan gelen kişilerle teması olmuş mu, bu ayırt etme noktasında son derece kritik. Dünya Sağlık Örgütü‘nün de bu küresel düzeydeki bulaşma riskini gündeme taşımasının önemi bir sebebi; ölümcül bir hastalık olabilmesi” dedi. “AFRİKA ÜLKELERİNDE AŞI KONUSUNDA CİDDİ SORUN VAR” Vaka sayıları ve tedavi konusuna yönelik konuşan Prof. Dr. Turhan, “Şu ana kadar bildirilen vaka sayıları itibari ile 15- 16 bin civarında. Yüzde 3 civarında bir ölüm riski söz konusu. Afrika ülkelerinde şu anda bildiğim kadarıyla aşı konusunda ciddi sorun var. Son yıllarda geliştirilmiş olan antiviraller konusunda lojistik destek sağlanamıyor, temin edilemiyor. Şu an itibari ile destek tedavileri yapılabilir, bağışıklık sistemlerinin güçlü tutulması tavsiye edilebilir. Şüpheli kişilerle el, cilt temasından uzak durmakta yarar var. Elleri uygun ve gerekli şekilde yıkama alışkanlıklarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Cinsel ilişki sonrasında partnerler arası geçiş olduğu bilgisine sahibiz. Çiçek virüsü aşısıyla aşılanmış olanların bu hastalığa karşı korunduğunu biliyoruz. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Şu aşamada bu problemin öncelikle Afrika kıtasına yönelik bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Avrupa’dan bildirilen çok az sayıda vaka var. Ülkemizde de bir şekilde dikkatli olmak gerekiyor. Covid kadar bulaşıcı bir enfeksiyon değil, şu anda ülkemizde tedbir alınmasında fayda var ancak kriz boyutunda olduğunu asla düşünüyorum. Küresel hareketlilik var hem turizm hem ticari, sınai, bunun önüne geçmek de zor. Ancak Afrika’ya ziyaretlerde hem geliş hem gidişlerde dikkatli olmak gerekiyor. Vatandaşlarımızın yanı sıra kurumlarımızın, hava yolu şirketlerimizin de gümrükten itibaren alınması gereken mutlaka tedbirler var. Belki uçaktaki oturma düzenine varıncaya kadar birtakım tedbirler alınabilir ama bir kapanma vs. gerektiğini asla düşünmüyorum. Bağışıklık sitemiyle ilgili problemi olan bireylerde daha ağır seyrettiğini biliyoruz. DSÖ’nün küresel boyutta bir alarm vermesinin bir nedeni de yeni oluşan varyantın daha kolay bulaşabilmesi. Hastalığa yakalanan kişilerin kendilerini en kısa sürede izole etmeleriyle sınırlanabileceğini ve enfeksiyon yayılımının önüne geçilebileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu. “CİLDİN SIKÇA TEMAS ETTİĞİ NOKTALARA VİRÜS SAÇILIMI OLABİLİYOR” Turizm hareketliliğinin yoğun yaşandığı bu günlerde vatandaşlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Turhan, “Özellikle uluslararası oteller, uluslararası misafirlerimizin, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey orada kalmışsa hastanın odasındaki birtakım yerleri özellikle çarşaf, nevresim gibi cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Bu noktada otellerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Yatak, çarşaf ve nevresimlerin daha dikkatli bir şekilde yıkanması önemli, ütülenmesi gibi temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli diye düşünüyorum. Misafirlerin de bu noktada dikkatli olmasında fayda var. Bir diğer alan; turizm merkezleri. Afrika’da 13 ülke demiştik ama muhtemelen dünyada 75 ülkeye yayılmış durumda bu virüs, bu ülkelerden gelen bireylerin enfekte ettiği alanlar olabilir. Yaz dönemi, bir kapanma olmasına gerek yok ama dikkatli olmamız gereken alanlar söz konusu. Hem turizm merkezlerinde hem otellerde bu konuyu hem buralarda çalışan yetkililerin, personellerin hem de tesisleri kullanan turistlerin ve vatandaşlarımızın dikkatli olmasında yarar var” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.