SON DAKİKA

#Müsilaj

Söz Bursa - Müsilaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müsilaj haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorunu Bursa'da masaya yatırıldı Haber

Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorunu Bursa'da masaya yatırıldı

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Marmara Denizi’nin karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek ve müsilaj sorununa yönelik çözüm yollarını değerlendirmek amacıyla ‘Marmara Denizi’nde Müsilaj İle Mücadele’ toplantısı düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’ndeki programa, MBB ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Parti Meclis üyesi Baran Bozoğlu, CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, CHP Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Kayıhan Pala, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, İstanbul, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova’dan gelen belediye yöneticileri, ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, genel sekreter yardımcıları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları katıldı. “ÜZERİMİZE ÇOK BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR” Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununu ele alırken, aslında milyonlarca insanın yaşam hakkını ve sağlığını da konuşmak için bir araya geldiklerini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, Marmara’nın yaklaşık 30 milyon nüfusa sahip olduğunu, Türkiye’nin sanayi potansiyelinin de yüzde 70’ini barındırdığını hatırlattı. Marmara’nın Türkiye’nin kalbi olan bir bölge olduğunu belirten Başkan Mustafa Bozbey, Marmara Denizi’nin ise önemli ticaret yollarının geçtiği ve binlerce canlının yaşadığı alan olduğunu ifade etti. Özellikle 1970’li yıllardan itibaren sanayideki yoğunlaşma ve nüfusun artması sebebiyle Marmara Denizi’nin de kirlenmeye başladığını anlatan Başkan Bozbey, “2007’de bilim insanları bir açıklama yaptı. Açıklamada, Marmara Denizi’nde kirliliğin yoğunlaştığı, önümüzdeki süreçte canlıların azabileceği ve müsilaj gibi sorunların artabileceği belirtilmiş. Ancak hiçbir tedbir alınmadı. Bu kirliliğin sonucunda 2021’de önümüze bir müsilaj sorunu çıktı. Bu sorun, aslında Marmara Denizi’nin ‘Ben ölüyorum. Ben artık içimde canlı barındıramayacağım. Bu son uyarımdır’ dediği bir süreçti. O zaman bizim aklımıza Marmara Denizi geldi ve konuyu tartışmaya başladık. MBB içerisinde Bilim Kurulu oluşturuldu. 22 maddelik bir süreç haritası ortaya kondu. Marmara Denizi’ni tekrar kendine getirebilecek 3 önemli madde için ise hala sorunlar var. Bu maddelerden bir tanesi ileri biyolojik arıtma tesislerinin kurulmasıdır. Bu hem evsel atıklar hem de sanayi atıkları için önemlidir. Burada üzerimize çok büyük sorumluluk düşüyor” diye konuştu. “MARMARA DENİZİ, HEPİMİZİNDİR” Bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre Marmara’daki 27 canlı türünün bölgeyi terk ettiğinin tespit edildiğini açıklayan Başkan Bozbey, insanların denizi kirlettiğinin farkında olması gerektiğini vurguladı. MBB’nin Bakanlığa taleplerini ilettiğini belirten Başkan Bozbey, “İleri biyolojik arıtma tesislerini belediyeler kursun ancak yer seçimi konusunda destek olunmasını istedik. İkincisi dövizle değil, TL üzerinden faizsiz borçlanmayı talep ettik. Bu taleplerimizi hala yineliyoruz. Marmara’daki kirliliğin yüzde 60’ı evsel, yüzde 40’ı sanayiden oluşmaktadır. Bunun için kimyasal arıtma tesislerine de ihtiyaç var. Bu konuda hiçbir hazırlık yok. Marmara’yı havza havza değerlendirmek zorundayız. Ergene Havzası’nı özel bir çalışma alanı olarak görmeliyiz. Hem evsel hem tarım hem de sanayiden gelen atıklar Marmara Denizi’ni kirletiyor. Marmara Denizi, hepimizindir. Ülkemizin her insanı için ihtiyaç olan ve özen gösterilmesi gereken bir alandır” dedi. “MARMARA DENİZİ’NİN TEMİZ OLMASINI ARZU EDİYORUZ” Bursa özelinde de Marmara Denizi’nin koruma konusunda tam önlem alınmadığını söyleyen Başkan Bozbey, BUSKİ üzerinden yürütülen projeleri önemsediklerini dile getirdi. Bir taraftan tesislerde kapasite artışı yaparken, diğer taraftan ileri biyolojik arıtma tesisleri konusunda projeler geliştirdiklerini anlatan Başkan Bozbey, “Evsel atıkların yüzde 100’ünü ileri biyolojik arıtma tesislerinden geçirerek Nilüfer Çayı’na verme imkanına sahip olacağız. Önümüzdeki süreçte kapasite artışlarının haricinde 7 tane ileri biyolojik arıtma tesisi de yapmak zorundayız. Kaçak deşarjları önlememiz lazım. Yapılan denetimlerde 155 adet kaçak deşarja rastladık. Bunları betonladık, sonuçlarını arkadaşlarımız takip ediyor. Derelerimizin de kirli aktığını biliyoruz. Ayvalı Dere’nin hali perişan. Buralardaki kaçak deşarjlar da takibe alındı. Betonlama işleri devam edecek. Özellikle fabrikaların kaçak deşarjla ilgili tespitlerinde işletmelerin kapatılıp men edilmesi lazım. Çevre felaketi oluşturduklarını iyi anlatmamız lazım. Ancak o zaman önleyebiliriz. Bursa’nın suları, Nilüfer Çayı ve Marmara Denizi konularında çok hassasız. Marmara Denizi’nin temiz olmasını arzu ediyoruz” diye konuştu. “MARMARA DENİZİ BÜYÜK BİR GİRDABIN İÇİNE SOKULMAKTADIR” CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, uzun süredir Türkiye gündemini işgal eden Marmara Denizi’ndeki müsilaj meselesini, bundan kaynaklanan sorunların çözümünü ve alınacak olan önlemleri konuşmak için toplantının düzenlendiğini hatırlattı. CHP olarak müsilaj konusunda yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Zeybek, Marmara Denizi’nin Türkiye nüfusunun yüzde 40’ının yaşadığı Marmara Bölgesi’nde ortaya çıkan evsel atıklar sonucunda kirlendiğini ifade etti. Marmara’nın hem içme hem de kullanma suyu konusunda Türkiye’nin en fakir bölgesi olduğunu anlatan Zeybek, “Marmara Denizi’nde yaşayan balık türü dörde, beşe kadar düşmüşse daha ne kadar ekonomik anlamda bu cenderenin içerisinde sorunları çözmeye çalışacağız. Marmara Denizi hızlı biçimde büyük bir girdabın içine sokulmaktadır. Bu meselenin aslında siyasetin üzerinde değerlendirilmesi gerektiğini hep vurguladık. Marmara Belediyeler Birliği de konunun çözümü için önemli çalışmalar yapmıştır. Bu mevsimde ortaya çıkan müsilaj bir iki ay sonra ortadan kalktığında da gündemimizden asla düşürmeyeceğiz. Organize sanayi bölgelerinin ürettiği atıkların, deşarjların çözümlenmesi konusunda sorumluluk tümüyle büyükşehir belediyelerine verilirken, buraların denetlenmesi ve ruhsat verme yetkisi bakanlığa terk edilmiştir. Bir yetki karmaşası vardır. Çevre konularıyla ilgili Türkiye’de kimin, ne alanda, ne kadar yetkisi olduğu konusunda yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır” dedi.

Marmara'daki müsilaj sorunu balıkçıları zorluyor Haber

Marmara'daki müsilaj sorunu balıkçıları zorluyor

Dalarel, denizlerde 15 Nisan'dan itibaren yasakların başladığını belirterek, yasağın 12 metreden büyük tenkeler için olduğunu, 12 metreden küçüklerin denizlere açılabildiğini belirtti. Eylül ayından bu yana görülen müsilajın Marmara Denizi kadar balıkçıların da kabusu olduğuna dikkati çeken Dalarel, müsilaj nedeniyle teknelerdeki motorların ciddi zarar gördüğünü anlattı. En büyük zararı da ağlara verdiğini vurgulayan Dalarel, şöyle konuştu: "Ağlarımızı patlattı. Denize açılıp ağı müsilaj nedeniyle zarar görmeyen balıkçı yok. Küçük balıkçıyı inanılmaz mağdur etti. 100 metre ağın değeri 10-15 lira arasında satılıyor. En küçük teknede bile en az 50-60 bin liralık ağ bulunur. Sezondan çıktık ağ tamiri sürüyor. Tüm kazancımızı ağ tamirine harcadık hatta cebimizden ilave harcama yaptık." Dalarel, 5-6 metrelik bir kayığın bile 200 bin liralık ağ taşıdığını belirterek, "Bu ağın tam onarıma girmesi gerekti. Onarımıa 100 bin lira harcadı balıkçılarımız. Bazen balıkçılar onarımıyla aynı fiyata geldiği için yenisini almak zorunda kaldı." dedi. 15 Nisan'da çinokap ve istavrit ağını atmaları gerektiğini ancak denizdeki müsilajın buna engel olduğunu ve atacak sağlam ağlarının da bulunmadığını dile getiren Dalarel, "Balık sezonda da çoktu şimdi de var ama biz halen ağ tamiriyle uğraşıyoruz. Kıyılar hasarlı ağlarla dolu." diye konuştu. 76 yaşındaki balıkçı ve ağ tamircisi Erdoğan Sezginer ise bu yıl Gemlik Körfezi balıkçısının müsilaj nedeniyle cebine 1 lira koyamadığına ve üzerine de ağ tamirine harcama yaptığına dikkati çekerek, "Denize açıldın, ağ attın, gittin geldin, mazot hepsi masraf. Ama elde balık yok çünkü müsilaj çok. Herkes ağ tamiri yaptırdı bu yıl. Müsilaj giderek yoğunlaşıyor. Günlük 3 bin lira veriliyor ağ tamirine, maliyeti yüksek." ifadesini kullandı.

Müsilaj uyarısı… Haber

Müsilaj uyarısı…

Özçelikler, müsilajın çevresel etkilerinin yanı sıra sanayi ve endüstri üzerinde yaratacağı olumsuz sonuçlara da dikkat çekerek, fabrikaların bünyesinde olması gereken arıtma tesislerinin yaygınlaşması ve olanların da verimli çalışması gerektiğini söyledi. Son yıllarda Marmara Denizi'nde görülen müsilaj (deniz salyası), deniz ekosisteminin sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Özçelikler, “Müsilaj deniz suyu kalitesini bozar, oksijen seviyelerini düşürür ve deniz canlılarının yaşamını tehdit eder. Bunun yanında müsilaj, suyun temizlenmesi sürecinde zorluklar oluşturur ve doğal yaşamı etkiler” dedi. Sanayi Sektörüne Etkileri Müsilajın yalnızca doğal yaşamı değil, aynı zamanda sanayi tesislerini de etkileyebileceğine dikkat çeken Çağlar Özçelikler, özellikle organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren fabrikaların, atık su arıtma sistemlerini verimli bir şekilde işletmeleri gerektiğinin altını çizdi. "Organize sanayi bölgelerinde sanayiciler, atık su arıtma sistemlerine daha fazla özen göstermeli ve arıtma süreçlerinin etkinliğini sürekli denetlemelidirler. Aksi takdirde, deniz ekosistemine katkı sağlamak yerine, zarar verme potansiyelleri artmaktadır" dedi. Çağlar Özçelikler, müsilajın sebeplerinin başında yanlış yönetilen endüstriyel atıklar ve tarımsal faaliyetlerde fazla kimyasal kullanımıyla su kirliliğinin arttığını ifade etti. "Fabrikalar, atıklarının denizlere veya su kaynaklarına karışmasını önlemek için gelişmiş arıtma sistemlerini kullanmalıdır. Ayrıca, organize sanayi bölgelerinde OSB yöneticilerinin, fabrika sahipleriyle iş birliği yaparak çevresel denetimleri sıklaştırmaları büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu. Çevreye Duyarlı Sanayiciler İçin Çözüm Önerileri Özçelikler, çözüm olarak çevre dostu ve sürdürülebilir arıtma sistemlerinin kullanımını önerdi. Bu sistemlerin yalnızca çevreye olan katkılarının değil, aynı zamanda sanayi işletmelerinin uzun vadede tasarruf sağlamalarına da yardımcı olacağını belirtti. Ayrıca, sanayicilerin atık yönetimi konusunda daha fazla bilinçlenmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Çevre Yapı Arıtma Sistemleri firması olarak, sanayicilerin çevreye olan duyarlılığının arttırılması ve çevre dostu arıtma teknolojilerinin yaygınlaştırılması adına çalışmalarını sürdüren Çağlar Özçelikler, "Müsilaj, hepimizin sorunu ve çözüm için hepimizin sorumluluğu var. Sanayiciler, OSB yöneticileri ve tüm ilgili taraflar, deniz ekosistemini koruma yolunda üzerlerine düşeni yapmalı" dedi.

Marmara'da müsilaj tehlikesi devam ediyor Haber

Marmara'da müsilaj tehlikesi devam ediyor

Şubat ayı sonunda İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi'nde etkili olan soğuk ve karlı hava sayesinde yüzeyde bir miktar azalma ve dağılım gösteren müsilajın derinlere indiği gözlemlendi. Türkiye'nin ilk mercan nakil projesine ev sahipliği yapan ve Marmara Denizi'nin tek deniz koruma alanı olan Tavşan Adası'nda (Balıkçı Adası) gerçekleştirilen dalışta, Deniz Yaşamını Koruma Derneği dalgıçları Biyolog Ulaşcan Kayataş, Yaban Hayat Ekologu Baran Aksel Keskin ve gönüllü dalıcı Yener Kuşculuoğlu, müsilaj ile kaplanan mercanları temizleyerek onlara yaşam şansı verebilmek için çalışmalarına devam ediyor. 25-35 metre aralığında bulunan mercanların üzerindeki müsilaj dalgıç paletleri kullanılarak uzaklaştırılıyor ve böylece mercanların beslenmesi ve hayatta kalabilmesi sağlanıyor. Midyeler müsilajdan etkilendi 13 Mart'ta yapılan dalış sırasında dalgıç ekibi, koruma alanında bulunan dev midyelerin (pina) müsilajdan olumsuz etkilendiğini ve canlılığını devam ettirmekte zorlandıklarını gözlemledi. Dalış sırasında deniz suyu sıcaklıkları da ölçüldü. Yüzeyde 10C olan su sıcaklığı, derinlere inildikçe kademeli olarak artarak 40 metrede 16C'ye ulaştı. Özellikle 13-25 metre aralığında sıcaklık 11C, 28-35 metre arasında 13C, 35 metrede 14C, 36 metrede 15C ve 40 metrede 16C olarak kaydedildi. Bu veriler, Marmara Denizi'nde deniz suyu sıcaklığının derinliklere bağlı olarak değiştiğini ve müsilajın bu ortamda nasıl hareket ettiğini anlamak açısından önemli bir gösterge oluşturuyor. Tavşan Adası'nda tüm olumsuzluklara rağmen biyoçeşitlilik artıyor Marmara Denizi'nin ilk deniz koruma alanı olan Tavşan Adası, tüm olumsuzluklara rağmen biyoçeşitliliğin artmasına destek olmaya devam ediyor. Dalış sırasında koruma alanında yaşamaya başladığı tespit edilen deniz patlıcanları, ekosistem için büyük önem taşıyan canlılar arasında yer alıyor. Bir deniz patlıcanı yılda yaklaşık 150 ton kumu filtre ederek denizlerin temizlenmesine katkıda bulunarak, organik atıkları parçalayıp besin döngüsünü destekliyor. Büyük oranda plankton ve çürüyen organik maddeler ile beslenen deniz patlıcanları, bakterilerin ayrıştırma sürecine de katkı sağlıyor. Sıcaklığın tetiklediği müsilaj tehlikesine karşı topyekün hareket etme çağrısı Sanayi ve insan kaynaklı kirlilik ile küresel iklim değişikliği nedeniyle artan deniz suyu sıcaklığının tetiklediği müsilaj felaketine karşı Deniz Yaşamını Koruma Derneği, hem saha çalışmalarıyla müsilajın ekosistem üzerindeki etkilerini en aza indirmek için mücadele ediyor hem de eğitimler ve projeler aracılığıyla kamuoyu farkındalığını artırmayı hedefliyor. Dernek, müsilaj sorununa karşı topyekûn bir mücadele için tüm paydaşlara ortak hareket etme çağrısında bulunuyor. Deniz Yaşamını Koruma Derneği dalgıçları Biyolog Ulaşcan Kayataş ve gönüllü dalışçı Yener Kuşçuluoğlu yaptıkları açıklamada, "Bu dalışı gerçekleştirdiğimiz bölgenin yüzeyinde müsilaj çok görülmemekle birlikte geçtiğimiz günlerdeki soğuk hava dalgasından kaynaklı dipte çökmüş halde bulunmaktadır. Fakat bu müsilajın bittiği anlamına gelmemeli ve havaların ısınması ile birlikte tekrar yoğun bir müsilaj görülmesi beklenmektedir. Su akıntılı. Akıntı olmasına rağmen müsilaj hala var. Düzenli olarak mercanları paletle yelliyoruz ki mercanların üzeri müsilajdan kurtulsun. Fakat her dalışımızda tekrar akıntıya rağmen müsilaj oluyor. Mercanların hayatlarını devam ettirebilmesi, deniz yaşamının devam etmesi adına bu müsilaj problemine karşı topyekün bir önlem almak durumundayız. Artık bu bölgesel bir afet değil, ulusal bir afet durumuna gelmiş durumdadır. Bu konuda tüm yetkilileri inisiyatif almaya davet ediyoruz" dediler.

Dr. Saadet Hacısalihoğlu: "Karsak Deresi'nde canlı yaşayamaz" Haber

Dr. Saadet Hacısalihoğlu: "Karsak Deresi'nde canlı yaşayamaz"

Geçtiğimiz gün Gemlik Körfezi'nde dalış yapılarak müsilaj görüntüleri kaydedilirken, sonrasında ise ekip, siyah renkte akan ve koku yayan Karsak Deresi üzerinde incelemelerde bulundu. Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş, "Gemlik'in çevre sorunları dediğimizde aklımıza öncelikle Karsak Deresi ve 2021 yılında ilk defa hayatımıza giren müsilaj sorunu geliyor. Yıllardır süre gelen ihmaller ve denetimsizlikler yüzünden çocukluğumuzda yüzdüğümüz, balık tutup yediğimiz Karsak Deresi'nin yanından geçerken, şimdilerde utancımızdan dönüp bakamıyoruz. 3 gün önce beyaz akan, dün onu kirletenlerin vicdanı gibi simsiyah akan Karsak Deresi'ni temizlemek artık bizler için çevresel bir olaydan çok insanı bir mesele haline gelmiştir. Çünkü bu derenin kirliliği, birazdan Mustafa Sarı hocam anlatacak, 30 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan Marmara Denizi'nde müsilaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve bu sorun yalnızca belediyelerin meselesi değil; bir arıtma tesisi bile bulunmayan zeytin işletmelerinin, turşu fabrikalarının, sanayinin ve topyekün Gemlik halkının sorunudur. Şunu iyi bilmeliyiz arkadaşlar; ne Karsak Deresi ne de Gemlik Körfezi bizim değil; çocuklarımızın, torunlarımızın gelecek nesillerin mirasıdır bize düşen ise o mirası korumaktır" dedi. Yerel yönetimlerin kent konseyleri ile iş birliği içinde olmasını çok önemsediklerini vurgulayan Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ise şöyle konuştu; "26 Şubat'ta Nilüfer Çayı için İnkaya'daydık. 'Dünya Sulak Alanlar Günü'nde İznik Gölü'ne dikkat çektik. Bugün de üçüncü çevre çalışmamızı Gemlik Kent Konseyi öncülüğünde 'Karsak Deresi ve Müsilaj' başlığı ile burada düzenliyoruz. Doğamızı, toprağımızı, havamızı koruma mücadelemize durmadan devam edeceğiz." "MARMARA DENİZİ, DOĞUŞTAN ASTIMLI BİR ÇOCUK GİBİ" Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın tanımını yaptıktan sonra, ortaya çıkmasındaki temel nedenin azot ve fosfor dengesinin bozulması olduğunu açıkladı. Sarı, "Biz müsilaj yüzeye çıkıncaya kadar yok sayarız. Müsilaj yüzeyi kapsayacak ki, ondan sonra müsilaja var diyelim" sözleriyle 2021 ve 2025 yılındaki videoları gösterdi. Bugün Gemlik Körfezi'nde arkadaşlarının dalış yaptığını ve müsilajın denizde örümcek ağı gibi oluştuğunun görüldüğünü belirten Sarı, yüzeye çıkan müsilajın toplam müsilajın binde biri bile olmadığını söyledi. Sarı, müsilajın deniz yüzeyi sıcaklığının ortalamadan fazla olması ve kirliliğin yüksek olması nedeniyle yüzeye çıktığını vurguladı. Marmara Denizi'nin 11 bin 350 metrekarelik yüzey alanı var. Marmara Denizi doğuştan astımlı bir çocuk gibi. Atık hiçbir yere gitmez. 50 yıldır başkanlar, valiler, hükümetler değişti, Marmara'nın altına gönderdiğimiz atık miktarı çok değişmedi. Sonuç; müsilaj" diye konuştu. "TURİZMCİYE KÖTÜ HABER" Müsilajın ekolojik ve ekonomik etkisinin olduğunu ifade eden Prof.Dr. Mustafa Sarı, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Denizin dibi dediğimiz yer bir yaşam alanı. Mercanlar, müsilajdan önce pırıl pırılken müsilajdan sonra etkilendi. Deniz çayırlarını müsilaj battaniye gibi örttüğünde yüzde 15 civarında kayıp ortaya çıktı. Midye çiftlikleri etkileniyor. Yüzde 30 civarında kayıp yaşanıyor. Turizm etkileniyor. Hiç kimse müsilajla kaplı bir yere gelmeyecek. Nisan ayından itibaren müsilaj yüzeye çıkacak. O zaman bu turizm tesisleri boş kalacak." "KARSAK DERESİ'NDE CANLI YAŞAYAMAZ" Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Saadet Hacısalihoğlu ise, İznik Gölü ve Karsak Deresi etrafında bulunan tekstil, demir-çelik, gıda sanayi ve otomotiv yan sanayii tesislerinin oluşturduğu atık suların Karsak Deresi aracılığıyla Gemlik Körfezi'ne boşaltıldığını kaydetti. Karsak Deresi'nde oksijen seviyesinin 0,5 miligram litre olarak ölçüldüğünü açıklayan Hacısalihoğlu, bu seviyede canlıların yaşayamayacağını dile getirdi. Geçtiğimiz günlerde Karsak Deresi'nin beyaz renkte aktığını vurgulayan Hacısalihoğlu, bunun sanayi kaynaklı atıklar yüzünden olduğunu belirtti. Hacısalihoğlu, çözüm önerisi olarak sanayi kuruluşlarına ileri düzeyde arıtma zorunluluğu getirilip çok sıkı denetimlere tabi tutulması gerektiğini sözlerine ekledi. "ZEYTİN KARA SUYU ARITILMASI ZOR BİR MADDE" Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Yonar da bölgede bulunan organize sanayi bölgelerine dikkat çekti. Yonar, "Bursa'da çevre sorunlarını ele alırken aslında tek bir dünyamız olduğunu ve onu da bizlerin kirlettiğini unutmamalıyız. Marmara Bölgesi'ndeki OSB sayısı Türkiye'deki OSB'lerin yüzde 22'sini oluşturuyor. Bu durum hem Nilüfer Çayı, hem Karsak Deresi hem de Marmara Denizi'nde gerekli arıtmalar ve proaktif önlemler alınmadığı sürece büyük tehdit oluşturuyor. Karsak Deresi özelinde zeytin kara suyu sıklıkla görülüyor. Zeytin kara suyu biz çevre mühendisleri açısından arıtılması en zor maddelerden biridir" şeklinde konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.