SON DAKİKA
Hava Durumu

#Öğretmen

Söz Bursa - Öğretmen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Öğretmen haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Öğretmene sahip çıkmanız, çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır" Haber

"Öğretmene sahip çıkmanız, çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır"

- Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Her zaman söylüyoruz, eğitimin taşıyıcı kolonu ve asli unsuru öğretmendir. Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir" dedi. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Ankara'nın Çankaya ilçesindeki bir okulda bazı öğrencilerin öğretmene uygunsuz ve çirkin tavırlarını eleştirdi. Başta kamu yönetimi olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin öğretmenin saygınlığını korumak için sorumluluk alması gerektiğini kaydeden Geylan, "Ankara Çankaya'da bir lisede bazı öğrencilerin ders sırasında öğretmenlerine yönelik uygunsuz ve alaycı davranışları sosyal medyada paylaşıldı. Çok çirkin, üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir durum. Her zaman söylüyoruz, eğitimin taşıyıcı kolonu ve asli unsuru öğretmendir. Öğretmeni itibarlı kılamazsanız, eğitimde istenen hedeflere ulaşmanız mümkün değildir" dedi. "Öğretmeni rencide eden davranışları pervasızca sergileyen nesilleri nasıl meydana getirdik diye düşünmemizin zamanı değil midir?" Yıllar içindeki değişikliklerle öğretmenin eğitim sürecindeki yetkinliğinin zayıfladığını aktaran Geylan, "İşte bunun sonucu olarak da örnek olayda olduğu gibi çirkinlikleri yaşar hale gelmişizdir. Başta kamu yönetimi olmak üzere toplumun tüm kesimleri öğretmenin saygınlığını korumak için sorumluluk almalıdır. ‘Bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' terbiyesiyle yoğrulmuş bir kültürün mensupları olarak, öğretmeni rencide eden davranışları pervasızca sergileyen nesilleri nasıl meydana getirdik diye düşünmemizin zamanı değil midir? Yıllardır Alo 147 gibi, CİMER gibi vasıtalar üzerinden mesnetsiz başvurularla öğretmeni huzursuz eden, saygısızlığın faillerini cüretlendiren uygulamalar bugün yaşadığımız tablonun sebeplerinden değil midir? Adeta öğretmeni tezgahtar, öğrenci ve veliyi müşteri gibi kabul eden ve 'müşteri her daim haklıdır' yaklaşımıyla meslektaşlarımızı ortada bırakan anlayışların müsebbiplerini sorgulamamız gerekmiyor mu? Artık yeter" diye konuştu. "Öğretmene sahip çıkmanız, çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır" Geylan, öğretmene sahip çıkmanın geleceğe sahip çıkmak olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Kamu yönetimi gerekli tedbirleri hızlıca almalı, okullarımızda disiplin mevzuatı ve uygulamalarını tavizsiz düzenlemeli, ne veli ne öğrenci ne de başka bir unsurun öğretmenin saygınlığını rencide edecek tutumlarına müsamaha göstermemelidir. Buradan ailelerimize de çağrıda bulunmak isterim ki; sizin öğretmene verdiğiniz değer, aslında çocuklarınıza verdiğiniz kıymettir. Çocuğunuzun yetişmesinde, iyi eğitilmesinde, güzel bir geleceğe ulaşmasında sizden çok daha fazla öğretmenin dahli vardır. Öğretmene sahip çıkmanız, aslında çocuğunuzun hayalini kurduğunuz geleceğine sahip çıkmanızdır."

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" Haber

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışında yaptığı konuşmada, "Yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" dedi. Tekin ayrıca, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışı törenine katıldı. Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Bugün güne bizi tedirgin eden bir haberle uyandık. Türkiye bir deprem kuşağında yer alan bir ülke. Bütün milletimize geçmiş olsun diyorum. İnşallah Allah bir daha bize böyle felaketler yaşatmaz. Bu hafta Cumhuriyetimizin 102'nci yaşını kutluyoruz. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Bize Cumhuriyeti kuran ve emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün büyüklerimizi hayırla, saygı ve minnetle anıyoruz. Bizim yaklaşık 75 bin tane okulumuz var. Yine yaklaşık rakamları yuvarlayarak söylüyorum. Yaklaşık 750 bin adet dersliğimiz var. Okullarımızın dışındaki kurumlarla beraber baktığımızda 100 binin üzerinde kurum var. Yani okul artı halk eğitim merkezi olgunlaşma, kurs merkezi vb. ifadelerle tanımlanan 100 binin üzerinde hizmet verilen kurumumuz var. Yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenimiz var. Sistemin içerisinde çalışan ve resmi okullarda ve özel okullarda çalışan öğretmenlerimizle beraber 1 milyon 200 bin kişi. Yaklaşık 18 milyon öğrencimiz var. Dolayısıyla rakamları topladığımızda her çocuğumuzun her öğretmenimizin ailesini ebeveynlerini çocuklarını hesaba kattığımızda kabaca 86 milyonun tamamını ilgilendiren tamamıyla birlikte hareket etmek durumunda olan, tamamının duygu, düşünce ve değerlerine saygı duyması gereken, saygı duyması beklenen bir bakanlığız. Bu kadar büyük bir yapı içerisinde ortak değerleri bulup bu ortak değerleri çocuklarımıza öğretmeye çalışmak bakanlığımızın ana misyonlarından bir tanesi. Cumhuriyet Bayramı da bizim önemli değerlerimizden bir tanesi" diye konuştu. "ÜNİVERSİTELERİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN VE NİHAYETİNDE MİLLETİN DEĞERLERİNİN YAŞANDIĞI YERLER HALİNDE DÖNÜŞTÜRDÜK" Üniversiteleri milletin değerlerinin yaşandığı yerler haline geldiğini belirten Tekin, "Bu ülkede üniversiteler kimi dönemlerde vesayetin gölgesinde kaldı. 27 Mayıs darbesini hepiniz hatırlayacaksınız. 27 Mayıs darbesinden sonra görevinden uzaklaştırılan akademisyenler 27 Mayıs darbesini bizzat Başbakanlığın talimatıyla ak devrim olarak tanımlamak zorunda bırakılan akademisyenler, yine aynı şekilde 12 Mart sürecinde üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler, 12 Eylül 1980 sonrası üniversitelerde akademik etkinlikleri sebebiyle üniversiteden uzaklaştırılanlar. 28 Şubat süreci. Bunların hepsi bizim akademik tarihimizde, bilim tarihimizde kara sayfalar olarak yerini aldı. Bilim yuvalarının ideolojik kavganın sahnesine çevrildiği, gençlerin hayallerinin yasaklarla sınandığı günlerdi bunlar. Başörtüsü bahane edilerek kurulan ikna odaları bu yasakların hafızalarımızda olan en acı örneklerinden bir tanesi. Çok şükür bu sayfaların hepsini kapattık. Üniversitelerin öğretim üyelerinin ve nihayetinde milletin değerlerinin yaşandığı yerler halinde dönüştürdük. Bugün en önemli vazifemiz bu kazanımları daha da tahkim edecek kampüsleri yasaklardan, dayatmalardan, marjinal dayatmaların gürültüsünden uzak tutarak düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı haline dönüştürmek en önemli görevlerimiz" dedi. "ÜNİVERSİTE DÜŞÜNCENİN MERKEZİ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR" "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir" diyen Tekin, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversiteleri sadece ve sadece birer meslek lisesi konumuna indirgeyip mesleki kariyer imkanı sunan birimler haline dönüştürmenin çok ötesine geçmemiz gerekir. Yeteneği keşfeden entelektüel, ufku genişleten kendi geleneğini çağın diliyle buluşturan müesseseler olarak tanımlamamız gerekir. Üniversiteyi salt bilim ya da meslek öğrenme yerine indirgemek, tarihe haksızlık, yarınımıza kötülüktür. Üniversite toplumun tam merkezinde durur çünkü. Kültürün aktarımına ve yenilenmesine öncülük eder, devrinin fikirler sistemini inşa eder. Üniversitelerimiz ne kadar dinamik, üretken, özgür ve gelişmiş olursa, toplumumuz o derece dirayetli ,müreffeh, demokratik ve özgür olacağının farkında olmamız lazım. Tersi durumda ise önce durağanlaşma, ardından eğitimde, kültürde, sanatta, bilimde ve sanayide gerileme kaçınılmaz olacağını hatırlamamız gerekir. Hiç şüphesiz yalın olan hakikat şudur ki bilgi kimdeyse istikamet ona döner. İlim ve akademide geriye düşen, pazarda, sanatta ve diplomaside de gerilemeyi durduramaz" ifadelerini kullandı. "22 YIL ÖNCE 76 OLAN ÜNİVERSİTE SAYIMIZI BUGÜN 208'LERE ULAŞTIRDIK" 22 yıl önce 76 olan üniversite sayısının bugün 208 olduğunu söyleyen Tekin, "Nitekim bu ölçüyü rehber alarak, yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık. Yüksek öğretime erişimi yaygınlaştırdık. Net okullaşma oranını hem zorunlu eğitimde hem de yükseköğretimde 3 kattan fazla arttırarak yepyeni bir eşiğe eriştik. Avrupa yükseköğrenim alanında ön sıralara yürüyen bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkardık. Eğitim imkânına geç kavuşmuş 34 yaş üstü kadınlarımıza ayrılan ek kontenjanlar ve şehit-gazi yakınlarına sağladığımız özel imkânlar, kapsayıcılığı ilke hâline getirdi. Bu kazanımlardan geriye gidişe izin vermeyeceğiz; üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" şeklinde konuştu. Sözlerine devam eden Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizdir. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz ve aşamalı bir şekilde devam edecek olan modelimiz, çocuğun dil-akıl-karakter bütünlüğünü aynı anda beslemeyi, öğrenmeyi okul duvarlarının dışına taşıyıp hayatla eklemlemeyi hedeflemektedir. Eleştirel düşünme, estetik duyarlık ve merhamet ahlâkını aynı zeminde buluşturmaktadır. Bu yaklaşım, yerli müktesebatla evrensel bilgi arasında hakikatli bir köprü kurmakta, program tasarımından ölçme-değerlendirmeye kadar tüm süreçleri veriyle ve sahadan gelen geri bildirimle sürekli kalibre etmektedir. Ancak altını özenle çizmeliyim ki modelimizin sürekli kalibrasyonu, ölçme-değerlendirme standartlarının güncellenmesi, öğretim tasarımlarının disiplinler arası zenginleşmesi ancak sizlerin katkısıyla mümkün. Eğitim fakülteleri ile sahadaki okullar arasında, üniversite kürsüsünden öğretmenler odasına ve sınıfa uzanan ortak araştırmalar, etki analizleri, tasarım atölyeleri ve laboratuvar okul ağları bu işin omurgasıdır. Biz Millî Eğitim olarak kapımızı sonuna kadar açtık. Bu iş birliğini günübirlik projelere ve protokollere bırakmamak, kalıcı ve sistematik kılmak için Millî Eğitim Akademisini hayata geçirdik. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Millî Eğitim Akademimiz, üniversitelerimizin bilgi birikimini sahaya daha hızlı, daha tutarlı ve daha etkili taşıyacak bir ortak platformdur. Öğretmenlik, toplumsal birlikteliğin, demokratik kültürün ve devlet kapasitesinin temel sütunudur" ifadelerine yer verdi. Milli Eğitim Akademisi hakkında bilgi veren Bakın Tekin, "Milli Eğitim Akademisi'nde 3 tane temel işlevi yerine getirmek istiyoruz. Bunlardan birincisi mesleğe girişte birincisi, mesleğe girişte uygulama yoğun hazırlıktır. Üniversitelerimizin verdiği kuramsal temelin üzerine, gerçek sınıf ortamlarında uzun süreli okul içi uygulamalarla (farklı okul türleri ve sosyoekonomik çevrelerde), usta öğretmen eşliğinde mentorlukla, ölçme-değerlendirme, sınıf yönetimi, kapsayıcı eğitim, özel eğitim, rehberlik ve dijital pedagojiler-yapay zekâ okuryazarlığı gibi alanlarda uygulamalı yeterlikler ekleyeceğiz. İkincisi, beşer yıllık periyotlarla sürekli mesleki gelişimdir. Öğretmenlerimiz branş temelli modüllerle düzenli olarak güncellenecek; bilimin ilkeleri, meslek etiği, özel eğitim ve rehberlik, ölçme-değerlendirme, sınıf içi teknoloji entegrasyonu ve yapay zekâ okuryazarlığı gibi başlıklar üniversite öğretim üyeleriyle birlikte yürütülecektir. Modüller sahadan gelen veri ve etki analizlerine göre yenilenerek öğretmenlerimizin mesleki portfolyolarına işlenecektir. Üçüncüsü, eğitim kurumu yöneticisi yetiştirmedir. Okul liderliği, öğretimsel liderlik, okul iklimi ve kültürü, kriz ve bütçe yönetimi, mevzuat, veri temelli karar alma ve paydaş iletişimi alanlarında kurumsal bir program sunacağız" dedi.

Bir okulda skandal iddia! Öğretmen tesettürlü öğrencisine hakaret etti Haber

Bir okulda skandal iddia! Öğretmen tesettürlü öğrencisine hakaret etti

Olay, Hatay'ın Erzin ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre, ilçede bulunan bir ortaokulda öğrenim gören 5'inci sınıf öğrencisi H.K. (11), derste sınıf arkadaşında kalem almak için arkasına döndüğü sırada fen bilgisi öğretmeni tarafından ‘önüne dön karabaş' şeklinde hitaba maruz kaldı. Sınıf arkadaşlarının önünde duyduğu sözler karşısında gözyaşlarını tutamayan tesettürlü öğrenci H.K. durumu eve gelince babasına anlattı. Baba Harun K. (35), duydukları karşısında öğretmen hakkında okul idaresine ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne sözlü ve CİMER'e yazılı şikayette bulundu. Gelen şikayetler üzerine Hatay Valiliğinin konuyla ilgili idari soruşturma başlatıldığı öğrenildi. Kızına ‘Karabaş' diye hitap eden öğretmenin artık kızının dersine girmesini istemediğini söyleyen baba Harun K, "9 Mayıs günü kızım okul servisinden indi ve ağlayarak yanıma geldi. Fen bilgisi öğretmeninin kendisine tüm sınıfın duyacağı şekilde ‘karabaş önüne dön önüne' dediğini söyledi. Ben de bunun üzerine o öğretmenini aradım. Öğretmenine durumu sordum. Bana dedi ki ben kızınızdan özür diledim. ‘Sizden de özür diliyorum ama dedi özrümü de kabul etmiyorsanız nereye istiyorsanız şikayet edebilirsiniz' dedi. Ben de önce okul idaresiyle görüştüm. Onlara şikayetimi bildirdim sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikayette bulundum. O okul idaresiyle veya okulun diğer öğretmen kadrosuyla zaten bir sıkıntımız yok. Çünkü okul şampiyonların okulu diyerek geçiyor. Her senede en az 1-2 Türkiye 1‘incisi çıkaran bir okul. Allah'ın izniyle bu süreçten de alnımızdan akıyla çıkacağız. Yani sürecin takipçisiniz inşallah" dedi. "O ÖĞRETMENİN ARTIK DERSİMİZE GİRMESİNİ İSTEMİYORUM" Okuldaki diğer öğretmenleriyle sorun yaşamadığını dile getiren H.K. ise "Fen bilgisi dersindeydik, kalem almak için arkamı dönmüştüm. Öğretmenim de başörtümü kastederek ‘karabaş dön önüne' dedi. Ardından hemen teneffüs zili çaldı. Ağlamaya başladığımı görünce öğretmenim beni yanına çağırdı ve özür diledi. Ama özrünü kabul etmediğimi söyledim, daha sonra beni lavaboya gönderdi elimi yüzümü yıkamam için. Servisten de zaten ağlayarak inmiştim, babam da ne olduğunu sorunca öğretmenimizin bana dediklerini anlattım ve öğretmenimizi aradı. Yani benim de bir hayallerim var ve o hayalleri gerçekleştirmek için ben bu okula gidiyorum. Ama o öğretmen yüzünden çok moralim bozuldu. O öğretmenin artık dersimize girmesini istemiyorum. Diğer hocalarım çok iyi yani bizimle çok iyi ilgileniyor asla hakarete bulunmuyorlar. Okulum, her yerde şampiyonların okulu diye geçiyor. Zaten belirli bir seviyede olduğum için ben bu okula gidiyorum, savcı olmak istiyorum, onun için biraz da gitmek istedim" diye konuştu.

Ortaokul'da büyük skandal: Dersteki öğretmeni sınıftan çıkarıp kafa attı! Haber

Ortaokul'da büyük skandal: Dersteki öğretmeni sınıftan çıkarıp kafa attı!

Sendikalar yaptıkları ortak açıklamada saldırıyı sert bir dille kınadı. Manisa'nın Alaşehir ilçesinde dün saat 12.00 sıralarında Fatih Ortaokulu’nda görevli Resul Şahin (32) isimli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni, ders saatinde darp edildi. İddiaya göre B.K. (21) saat 12.00 sıralarında Fatih Ortaokulu’na geldi. Doğrudan sınıfa giren B.K., öğretmen Resul Şahin ders işlediği sırada sınıftan alarak dışarıya çağırdı. Kapının önünde öğretmenle tartışmaya başlayan B.K., Öğretmen Resul Şahin'e kafa attı. Öğretmen Resul Şahin, B.K.'yı sakinleştirmeye çalışarak, zemin kata indirdi. Bu sırada okuldaki öğretmenler ve idareciler de gelerek, B.K.'yı odaya götürdü. Bu esnada, B.K.'nın arkadaşı olduğu öğrenilen G.G. (21) isimli şahıs da okula gelerek doğrudan Öğretmen Resul Şahin'e saldırmak istedi. Diğer öğretmenler G.G.'ye engel olarak ikinci saldırı girişimini engelledi. Durumun emniyete haber verilmesi üzerine okula gelen emniyet ekipleri B.K. ve G.G.'yı gözaltına aldı. Öğretmen Resul Şahin de polis ekipleri tarafından hastaneye götürüldü. Acil serviste yapılan muayenede burun kemiğinde çatlak olduğu belirlenen Öğretmen Resul Şahin, zanlılardan şikayetçi oldu. Zanlılar B.K. ve G.G. çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. İddiaya göre öğretmen Resul Şahin ile B.K.'nın kız kardeşi arasında önceki gün okul bahçesinde yaşanan tartışmanın ardından I.K. isimli kız öğrenci Abisi B.K.'ya 'Öğretmen bana hakaret etti' diyerek durumu anlatması üzerine B.K.'nın okula gelerek öğretmeni darp ettiği öğrenildi. SALDIRI SONRASI EĞİTİMCİLER TEK SES OLDU Yapılan saldırının ardından Türk Eğitim-Sen Alaşehir İlçe Başkanı Osman Suat Çete, Eğitim Bir Sen İlçe Başkanı Süleyman Ölmez, Eğitim Sen Alaşehir İlçe Başkanı Cihan Soğukpınar ve Eğitim İş Sendikası Alaşehir İlçe Başkanı Kazım Ateş ortak basın açıklamasında bulundu. Sendika temsilcileri darp edilen öğretmeni Fatih Ortaokulunda ziyaret ettikten sonra okulun önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Türk Eğitim-Sen Alaşehir İlçe Başkanı Osman Suat Çete, "Yaşadığımız üzücü olayın ardından derin endişe içerisindeyiz. Öğretmenimiz, bir öğrenci velisi tarafından okul içerisinde, sınıftan dışarıya çağrılıp hakaretler edilerek koridorda onlarca öğrenci ve öğretmen arkadaşlarının gözü önünde darp edildi. Bu olay eğitimciler olarak hepimizin canını yaktı. Görülüyor ki, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, maalesef yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiştir. Bu menfur saldırı, eğitim çalışanlarının güvenlik sorununu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Göz göre göre gelen soruna, gözümüzün önünde duran bu soruna, gözümüzü kapayarak çözüm bulamayız. Bakanlığımızın konuyla ilgili gerekli tedbirleri alması gerektiğine inanıyoruz. Bizler, öğretmenlerimize ve eğitim ailemizin her bir ferdine yönelen her türlü şiddeti ülkemizin geleceği ve varlığına yapılan bir saldırı olarak nitelendiriyoruz ve şiddetle kınıyoruz. Meslektaşlarımıza yapılan bu tür çirkin saldırıların son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. 'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum' diyen bir medeniyetin ve 'Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.' cümlesiyle öğretmenlik mesleğini kutsayan bir geleneğin sahipleri olarak, aramızdaki her türlü fikir, düşünce ayrılıklarını bir tarafa bırakarak mesleğimizin onuruna ve meslektaşlarımızın hukukuna bir milyondan fazla mensubu bulunan bir aile havasında hep beraber sahip çıkıyor, yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan: Eğitim-öğretim siyaset üstüdür Haber

Erdoğan: Eğitim-öğretim siyaset üstüdür

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen 24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programı'nda konuştu. Konuşmasına tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "20 bin öğretmen adayımızın atama heyecanına inşallah şahitlik edeceğiz. Kura ile meslek hayatına adım atacak öğretmenlerimiz bilgileriyle Anadolu'nun dört bir yanına ışık saçacak. Eğitim, yalnızca bilgiye değil hikmeti, adaleti ve şahsiyeti kuşatan genç ve taze zihinleri yüksek bir mefkureye götüren yoldur. Bu yolun mihmandarı kuşkusuz öğretmendir. Merhum Sezai Karakoç'un ifadesiyle insanı yüzeysel olandan kurtararak derinliğe ulaştıran öğretmen sadece bilginin değil hikmetin de taşıyıcısıdır. Eğitim evlatlarımıza kimlik kazandıran benli şuuru aşılama mazi ile güçlü bağlar kurma sürecidir. Eğitim bu yönüyle köklerimizi ecdadımızdan bize kalan değerleri keşfetme kuşatma aynı zamanda bu değerleri kuşatma yolculuğudur. Biz eğitim öğretim yoluyla yalnızca meslek sahibi bireyle fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirme derdindeyiz. 1 milyon öğretmenizle büyük eğitim ailemizin bütün fertleriyle kökleriyle bağlı sağlam kuşakların yetişmesi için gece gündüz çalışıyoruz. Şu noktayı özellikle vurgulamak isterim. Bu hedefe ulaşmak yalnızca diplomayla bilgiyle değil şahsiyet inşaat eden bir anlayışla mümkündür. İnsanlığa yön verecek eserler ancak duruşu dik, iradesi güçlü, karakteri oturmuş kişilerin ellerinden çıkar. Elbette akademik başarı diploma önemlidir. Ama bunlar sağlam bir şahsiyet zemini üzerinde yükseldiği zaman gerçek anlamını bulacaktır. Türkiye Yüzyılı Maarif modeli işte bu iddianın, bu idealin bir tezahürüdür. Bizler bu modelle yalnızca bilgiye ulaşan değil bilgiyi hikmetle birleştiren erdemi hayatına nakşeden nesiller yetiştirmeyi arzu ve ümit ediyoruz" dedi. "YENİ MODELLE İŞBİRLİĞİNİ, DAYANIŞMAYI VE SOSYAL SORUMLULUĞU EĞİTİM VE ÖĞRETİMİMİZİN AYRILMAZ BİR PARÇASI HALİNE GETİRDİK" Milletin tarihi birikimini, köklü değerlerini ve kültürel zenginliklerini merkeze alan modelleriyle aynı zamanda çağın ihtiyaçlarını gözeten bilimsel bir eğitim anlayışını hayata geçirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni müfredatımız öğrencilerimizi yalnızca akademik anlamda donanımlı kılmayı değil okuyan, düşünen, sorgulayan, eleştirel bakış açısına sahip kuşaklar yetiştirmeyi de hedefliyor. Bu sistemi bireysel farklılıkları gözeten öğrenme ihtiyaçlarına duyarlı ve odağında insani değerler olan bütüncül bir anlayışla yapılandırdık. Attığımız bu adımlarla eğitim öğretim sistemimizi hem bilimsel değerlere oturttuk hem de milletimizin öz değerleriyle harmanladık. Yeni modelle işbirliğini, dayanışmayı ve sosyal sorumluluğu eğitim ve öğretimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Ayrıca süreç odaklı değerlendirme yöntemini benimseyerek evlatlarımızın gelişimini sürekli önceledik. Ses bayrağımız olan güzel Türkçemizin korunması ve geliştirilmesi de Maarif Modelimizin yapı taşlarından biridir. Eğitim öğretim camiamızın tüm paydaşlarıyla şekillendirdiğimiz modelimizin millet olarak eksikliğini hissettiğimiz birçok ihtiyacı karşılayacağına eminiz. Tüm bunları söylerken elbette ki şu gerçekliğin de farkındayız. Ön yargıları kırmak gibi çoğu zaman alışkanlıkları değiştirmek de atomu parçalamak kadar zordur. Eğitim öğretim alanında ülkemizde köşe başlarını tutmuş ideolojik çevrelerin her türlü değişime, yeniye ve yeniliğe ayak diremeleri meşhurdur" ifadelerini kullandı. "BİZ, EĞİTİM-ÖĞRETİM MESELESİNİ SİYASET ÜSTÜ TUTMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUZ" "Eğitim-öğretim meselesini siyaset üstü tutmaya özen gösteriyoruz. Bundan sonra da bu çizgimizi muhafaza edeceğiz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Muhalefet ve meslek örgütleri eğitimi siyasete alet ediyor. Aynı aktörlerin Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizi sabote etmek için yine devrede olduğunu görüyoruz. 2024 Türkiye'sine hala vesayet dönemlerinin merceğinden bakan, değişime kapalı dünyadan ve hayatın dinamiklerinden kopuk bu arkaik zihniyetin evlatlarımızın ufkunu karartmalarına müsaade edemeyiz. Eğitim öğretim modelimizin çağın ihtiyaçlarına uygun şekilde revize edilmesi tespit edilen sorunların çözüme kavuşturulması hem devletimizin hem eğitimcilerimiz hem de ebeveynlerin evlatlarımıza karşı sorumluluğundur. Türkiye'nin geleceği açısından böylesine hayati bir meselenin ideolojik kavgaların ve günlük siyasi polemiklerin mezesi haline getirilmesi yanlıştır. Muhalefetin ve iş tuttuğu meslek örgütlerinin bu hatadan bir an önce dönmelerini samimiyetle temenni ediyoruz. Biz eğitim-öğretim meselesini siyaset üstü tutmaya özen gösteriyoruz. Bundan sonra da bu çizgimizi muhafaza edeceğiz. Siz eğitimcilerimizin de katkılarıyla şekillenen yeni modelimizi kararlılıkla uygulamayı sürdüreceğiz. Ailenin bizlere emanet ettiği aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin en iyi, donanımlı, başarılı şekilde yetişmeleri için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyeceğiz. Öğretmenlerimiz bize güçlü destek verirse Allah'ın izniyle her şey daha sağlıklı işleyecek, hedeflerimize çok daha kısa sürede ulaşacağız" dedi. "OKULLAŞMA ORANI İLKÖĞRETİMDE YÜZDE 91'DEN YÜZDE 96'YA ORTAÖĞRETİMDE İSE YÜZDE 50'DEN YÜZDE 88'E YÜKSELDİ" Eğitime ayrılan bütçenin 2002'de yalnızca 7,5 milyar lira seviyesinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün bu rakam yükseköğrenim dahil 1 trilyon 620 milyar liraya ulaştı. Türk ekonomisi büyüdükçe, Türkiye'nin imkan ve kaynakları geliştikçe, milletimizin refahı artıkça bunu her zaman en önce öğretmenlerimize ve eğitime yansıtmak temek prensibimiz oldu. Görevi devraldığımızda 367 bin olan derslik sayısı bugün resmi ve özel olmak üzere toplam 735 bine yükseldi. Son 20 yılda 80 yılda yapılandan daha fazla derslik inşa ettik. Eğitimin alt yapısını bu kadar geliştirirken, eğitimin taşıyıcısı sütünü olan öğretmenlerimizi de elbette ihmal etmedik. Dönemimizde 800 bin öğretmen ataması yaptık. Sadece alt yapıda sadece öğretmen atamalarında değil, evlatlarımızın okullaşma oranlarında da tarihi nitelikte adımlar attık. Okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 91'den yüzde 96'ya ortaöğretimde ise yüzde 50'den yüzde 88'e yükseldi. Kız çocuklarımız ile okulları arasına konan engelleri başta başörtü yasağı olmak üzere birer birer ortadan kaldırdık. Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor yakın tarihi yeniden yazmaya çalışıyor. Daha düne kadar bu ülkede kızlarımız kılık kıyafetinden başörtüsünden dolayı baskıya uğramamış, okuldan üniversiteden atılmamış, kadınlar memuriyetten ihraç edilmemiş gibi yalan yanlış konuşuyorlar. Bu çevrelerin safsata dedikleri acıları, zulümleri, yasakları, faşizmin her türlüsünü biz bizzat tecrübe ettik, iliklerimize kadar yaşadık" "28 ŞUBAT DÖNEMİNDE 6 MİLYON İNSANIMIZ FİŞLENDİ" Konuşmasında 28 Şubat döneminden de söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "28 Şubat döneminde güya irtica ile mücadele kılıfı altında aralarında kamu görevlilerin de olduğu 6 milyon insanımız fişlendi. Yalnızca Milli Eğitim'de 33 bin öğretmen disiplin soruşturmasına uğradı. 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası aldı, 11 bin öğretmen ise istifa ettirildi. Kamu bürokrasisi yanında ekonomi, siyaset, sivil toplumdan günlük hayata kadar her alanda milletimiz çok ağır baskılara maruz bırakıldı. Daha üniversite kapılarında kurulan ikna odalarını, kürsüden zorla indirilen başarılı mezunları, eğitimlerini gözyaşlarında bırakan binlerce evladımızı, katsayı adaletsizliği sebebiyle hakları gasp edilen milyonlarca gençlerimizi burada saymıyorum. Bunlar ceberut laiklik uygulamalarının ayyuka çıktığı sadece 27 yıl önce bu ülkede, bu şehirde yaşandı. Toplumun yükselişi ancak öğretmeninin emeğine, bilgisine ve özverisine verdiği değerle mümkündür. İşte bu bilinçle öğretmenlerimizin haklarını, itibarını, mesleki gelişimini güvence altına almak için kararlı bir duruş sergiliyoruz. Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nu hayata geçirerek öğretmenlik mesleğini yasal bir zeminde özel statüye kavuşturduk. 2025 itibarıyla yaklaşık 300 bin öğretmenimiz uzman ve başöğretmen unvanını elde edecek. Görevleri sırasında veya görevleri nedeniyle eğitim çalışanlarına yönelik işlenen suçlara karşı caydırıcı yaptırımlar getirdik. Hapis cezasının ertelenmesi uygulamasını kaldırarak, öğretmenlerimize yönelik işlenen kasten yaralama suçunu tutuklama sebebi saydık. Öğretmenlerimize yönelik her saldırıyı, sadece bireysel bir eylem olarak değil milletimizin geleceğine yapılan saldırı olarak görüyoruz. Öğretmenlerimizin mesleki donanımını sürekli artırıyoruz. Eğitimdeki çıtayı her geçen gün daha da yukarı taşımaya kararlıyız. Bir çocuğun öğrenme aşkını ve geleceğe dair umutlarını besleyen el güçlü el ailesinin desteği ve rehberliğidir. Aile her çocuğun ilk öğretmenidir. Onun yüreğine dokunan, zihnini şekillendiren, karakterini yoğuran ilk mekteptir. Bir öğretmenin öğrencisini muhabbetle kucaklayan emeği ne kadar değerli ise velilerin desteği de aynı derecede kıymetlidir, vazgeçilmezdir. Ailelerimizden çocuklarının eğitiminden daima yakından ilgilenmelerini beklediğimizi, öğrenme süreçlerinde destekleyici kolaylaştırıcı rol üstlenmeleri gerektiğini burada tekrar vurgulamak istiyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından 20 bin öğretmenin ataması yapıldı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.