SON DAKİKA
Hava Durumu

#Oruç

Söz Bursa - Oruç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Oruç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Oruç tutarken yapılan beslenme hataları Haber

Oruç tutarken yapılan beslenme hataları

Diyetisyen Pınar Doğan, "Ramazan ayı boyunca uzak durulması gereken yiyecek ve içeceklere dikkat ederek oruç tutma sürecini kolaylaştırabilirsiniz. Kızartma, hamur işleri, aşırı yağ ya da şeker içeren gıdalar, şerbetli tatlılar ve gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Fazla tuzlu ve baharatlı yiyecekler tüketmek, gün boyu daha çok susamanıza neden olur" dedi. Medical Park Ankara Hastanesi’nden Diyetisyen Pınar Doğan, Ramazan ayında sağlıklı beslenme konusunda açıklamalarda bulundu. İFTARDA TÜKETİLMESİ GEREKEN BESİNLER İftarda tüketilmesi gereken besinlerden bahseden Dyt. Doğan, "İftara su, hurma, zeytin, çorba ile başlanabilir. Tam buğday ekmeği tercih edilebilir. Yarım saat sonra ana yemeğe geçilmelidir. Etli sebze veya ızgara et/tavuk yemeği, zeytinyağlı sebze yemeği, yoğurt veya ayran şeklinde bir tercih yapabilirsiniz. Karbonhidrat tüketiminde ise, pide tüketimi haftada 2 ya da 3 gün ile sınırlı olmalıdır, diğer günler tam buğday ekmek veya çavdar ekmeği veya buğday, bulgur gibi besinlere yer verilmelidir" diye konuştu. "ÇİKOLATA EZMELERİ ÇABUK ACIKMAYA YOL AÇABİLİR" İftarda ve genel olarak Ramazan’da bazı besinlerden uzak durulmasını öneren Dyt. Doğan, "Ramazan ayı boyunca uzak durulması gereken yiyecek ve içeceklere dikkat ederek oruç tutma sürecini kolaylaştırabilirsiniz. Kızartma, hamur işleri, aşırı yağ ya da şeker içeren gıdalar, şerbetli tatlılar ve gazlı içeceklerden uzak durmak, fazla tuzlu ve baharatlı yiyecekler tüketmek gün boyu daha çok susamanıza neden olur. Sürülebilen çikolata ezmeleri gibi şeker oranı yüksek ürünlerin kontrollü tüketilmesi gerekir. Bu tür besinler çabuk acıkmaya neden olabilir. Tatlı bir şeyler yemek istiyorsanız, hurma ya da kayısı gibi kuru meyveler tüketebilir ya da sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz" şeklinde konuştu. "İFTARDA MİDEYE FAZLA YÜKLENMEMEK GEREKİR" İftarda yemek düzeninin nasıl olması gerektiğini anlatan Dyt. Doğan, şunları kaydetti: "İftarda birdenbire mideye yüklenmek sağlıksız olacaktır, bunun yerine yavaş yemek önemlidir. İftarımızı 1 bardak su, hurma veya zeytin ile açmalıyız. Ardından çorbamızı içip en az 20 dakika beklemeliyiz. Daha sonra protein ağırlıklı bir ana yemek yanında zeytinyağlı sebze yemeği ya da salata, yoğurt şeklinde bir menü tercih edilmelidir. Tatlı yemekten 2 saat sonra tüketilmeli. Mümkünse hafif tatlılar tercih edilmelidir. Sütlü tatlılar iyi bir tercih olacaktır (tatlı tüketimi haftada 1 ya da 2 ile sınırlandırılmalıdır)." TOK TUTAN GIDALAR Tok tutan besinlerden bahseden Dyt. Doğan, "Buğday ekmeği gibi tam tahıllar tercih edilebilir. Fasulye, nohut ve mercimek gibi kuru baklagiller tokluk sürenizi artıracaktır. Fındık ve badem gibi kuru yemişler tüketilebilir. Et, tavuk, balık yumurta chia, keten ve kino tohumu gibi tahıllar tok tutan besinler arasındadır. Brokoli, karnabahar, gibi yeşil sebzeler, elma, hurma ve avokado yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri tüketilebilir" dedi. SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ Dyt. Doğan, Ramazan ayında dikkat edilmesi gereken beslenme davranışlarını şöyle sıraladı: "İftar ve sonrasında su tüketimi, vücudun gün boyu kaybettiği sıvıyı yerine koymak ve metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlamak için çok önemlidir. Günlük sıvı tüketimi 2-2.5 litre olmalıdır. İftar menüsünü hazırlarken yemeğe başlama sırası ve porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir. İftar, öncelikle bir bardak su ve hurma gibi hafif bir atıştırmalıkla açılmalıdır. Daha sonra hafif bir çorba ile devam edilerek, mideye yemek için sinyal gönderilir. Ana yemeklere geçmeden önce bir süre beklemek, sindirim sisteminin yavaş bir şekilde çalışmaya başlamasını sağlar. Porsiyon kontrolü, fazla kalori alımını önlemek ve iftar sonrası aşırı doluluk hissinden kaçınmak için önemlidir. Yemekler küçük porsiyonlar halinde servis edilmeli ve yavaş yavaş tüketilmelidir. Sahur ve iftar arasında dengeli ve sağlıklı beslenme, oruç tutarken enerji seviyelerini korumak için gereklidir. Sahurda yüksek lifli ve proteinli besinler tercih edilmeli, iftar ve sahur arasında ise düzenli aralıklarla su içilmelidir. İftardan 2 saat sonra 30 dakikalık tempolu yürüyüşler yapılabilir." SIK YAPILAN BESLENME HATALARI Dyt. Doğan, Ramazan’da yapılan sık beslenme yanlışlarını ise şu şekilde sıraladı: "Yetersiz su tüketimi, hareketsiz kalmak, hızlı yemek yemek, sahur yapmamak, sahurda işlemiş gıdalar tüketmek, basit karbonhidratlar tercih etmek, kızarmış besinler tercih etmek, yemekten hemen sonra çay tüketmek, büyük porsiyonlar tercih etmek."

Oruçta kötü ağız kokusunu ciddiye alın! Haber

Oruçta kötü ağız kokusunu ciddiye alın!

Uzman Diş Hekimi ve Ağız Diş Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, oruç tutan kişilerde oluşan kötü ağız kokusunun ciddi bir hastalık belirtisi olabileceğine dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, Ramazan'da ağız kokusunun sadece geçici bir problem olmayabileceğini, aynı zamanda ciddi sistemik hastalıkların belirtisi olabileceğini vurguladı. Özkan, "Oruç sırasında tükürük üretimi azalır, ağız kuruluğu artar ve bu durum ağız içindeki anaerob bakterilerin çoğalmasını tetikler. Ancak kötü ağız kokusunun sebebi her zaman bu basit bakteriyel etkenler olmayabilir. Özellikle nefeste aseton, meyvemsi, amonyak, idrarsı, çürük yumurta kokusu, ekşilik, küflü bir koku fark eden bireyler, diyabet, böbrek yetmezliği, mide veya karaciğer hastalığı gibi ciddi durumlar açısından değerlendirilmelidir. Ramazan'da ortaya çıkan kötü ağız kokusu, vücudunuzun size verdiği bir sinyal olabilir" dedi. "Tükürük üretimi yavaşlar ve ağız kuruluğu oluşur" Ramazan ayında uzun süreli açlık ve susuzluğun, tükürük akışını ciddi şekilde azalttığını ifade eden Özkan, "Tükürük, ağız içini temizleyen, bakterileri nötralize eden ve diş minesini koruyan doğal bir savunma mekanizmasıdır. Ancak oruç sırasında yeterli sıvı alınmadığında tükürük üretimi yavaşlar ve ağız kuruluğu oluşur. Tükürük, dişleri çürüğe karşı koruyan doğal bir kalkandır. Ramazan'da özellikle sahurdan sonra dişler fırçalanmadığında, gece boyunca bakteriler hızla çoğalır ve asit üretir. Bu da diş minesini zayıflatarak diş çürüğü oluşumunu hızlandırır. Açlık sırasında vücut, enerji sağlamak için yağları yakmaya başlar. Bu süreçte keton cisimcikleri üretilir ve nefes yoluyla dışarı atılır. Ancak diyabetik bireylerde kontrolsüz kan şekeri nedeniyle aşırı keton üretimi gerçekleşebilir. Belirtileri; nefeste aseton kokusu, aşırı susuzluk, sık idrara çıkma, halsizlik ve baş dönmesi" diye konuştu. Nefeste aseton ve balıksı koku Bilimsel klinik çalışmalarda, oruç tutan bireylerin yaklaşık yüzde 18'inde nefeste aseton kokusuna rastlanıldığını söyleyen Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, "Eğer bir birey nefesinde belirgin bir aseton kokusu fark ediyorsa, kan şekeri seviyelerini düzenli kontrol ettirmeli ve doktoruna danışmalıdır. Böbrekler, kandaki atık maddeleri süzerek vücuttan uzaklaştıran organlardır. Ancak kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde, üre ve diğer toksinler kanda birikerek nefeste 'idrar kokusu' veya 'balıksı' bir koku oluşturabilir. Açlık sırasında vücuttan sıvı çıkışının da eklenmesiyle, bu kokunun daha belirgin hale gelmesine yol açabilir. Nefeste amonyak veya idrar kokusu, ellerde ve ayaklarda şişlik, sabahları yüzün şişmesi belirtileri arasındadır. Ramazan ayında sıvı alımı kısıtlandığı için, böbrek yetmezliği olan bireyler su kaybına karşı daha hassastır. Bilimsel klinik çalışmalarda, oruç tutan bireylerin yaklaşık yüzde 12 oranında, üremik nefes bulguları saptanmıştır. Nefeste idrar kokusu fark edenler, böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için nefrolog ile görüşmelidir" şeklinde konuştu. Küflü veya balıksı koku Karaciğerin toksinleri parçalayarak vücuttan uzaklaştıran temel organlardan biri olduğunu hatırlatan Özkan, "Ancak karaciğer yetmezliği geliştiğinde, metil merkaptan gibi sülfürlü bileşikler kanda birikerek nefeste küflü veya balıksı bir kokuya sebep olabilir. Nefeste küf veya çürük meyve kokusu, gözlerde ve ciltte sararma (sarılık), kilo kaybı ve halsizlik belirtileri arasındadır. Açlık sırasında karaciğer hastalarının, nefeste belirgin bir küf kokusu fark edilirse, bu karaciğer fonksiyonlarının bozulduğuna işaret edebilir. Bu durumda gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır" dedi. Uzun süreli açlık ile mide asidinin ağza gelerek reflü semptomlarını artırabildiğine dikkat çeken Özkan, "Bu durum, nefeste ekşi veya çürük yumurta kokusuna yol açar. Ayrıca, mide enfeksiyonuna neden olan Helicobacter pylori bakterisi de ağız kokusunun şiddetlenmesine katkıda bulunabilir. Bilimsel klinik çalışmalarda, oruç tutan bireylerin reflüye bağlı ekşi/kükürtlü koku, yaklaşık yüzde 9 civarında gözlemlenmiştir. Ağızda ekşi veya sülfürlü (çürük yumurta) koku, mide yanması ve ekşime, gece artan mide rahatsızlıkları belirtileri arasındadır" ifadelerini kullandı. Sahur ve iftarda yeterli su tüketilmesi gerektiğini anlatan Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, "Su tüketimi tükürük üretimini artırarak kötü ağız kokusunu azaltır. Ağız hijyenine dikkat edin. Sahurdan sonra dişlerinizi mutlaka fırçalayın. Ayrıca, dil temizliğini önemseyin. Sahurda aşırı protein tüketiminden kaçının. Fazla protein, ağız kokusuna sebep olan sülfürlü bileşikleri artırabilir. Bitkisel çözümlerden faydalanın. Karanfil, nane ve maydanoz çiğnemek ağız kokusunu hafifletebilir. Kötü ağız kokusu yüzde 80 ağız kaynaklıdır. Diş çürüğü, dişeti hastalığı ve diş enfeksiyonlarına bağlı kötü ağız kokusu varlığında öncelikle diş hekimi veya uzman diş hekimlerine muayene olunmalıdır. Ramazan boyunca nefeste aseton, meyvemsi, amonyak, idrarsı, çürük yumurta kokusu, ekşi, küflü bir koku fark edilirse mutlaka bir dahiliye, endokrinoloji veya nefroloji uzmanına danışılmalıdır. Ağız kokusunun türü ve eşlik eden belirtiler dikkatlice değerlendirilmelidir. Sağlıklı bir Ramazan geçirmek için ağız hijyenine özen gösterilmeli ve şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden uzman Hekimlere başvurulmalıdır" şeklinde konuştu.

Diyetisyen Benli uyarıyor! Ramazan ayında bunları yapmaktan kaçının... Haber

Diyetisyen Benli uyarıyor! Ramazan ayında bunları yapmaktan kaçının...

Nev Sağlık Grubu Çocuk ve Beslenme ve Diyet bölümünden Dyt. Zehra Buket Benli, Ramazan ayı boyunca sağlık sıkıntısı yaşamamak, üretken ve aktif bir dönem geçirmek, kilo dengesini korumak, zihinsel ve bedensel bütünlük ile oruç tutabilmek için beslenme önerilerinde bulundu. Benli, “Ramazan ayında sağlıklı beslenme, yaşamın her döneminde olduğu gibi büyük önem taşır. Bu dönemde dengeli ve yeterli sıvı alımı hayati önem taşır. Kişilerin beslenme ihtiyaçları değişmediği için sahur kahvaltı yerine, iftar ise akşam yemeği yerine geçebilir. Sağlık problemi olmayan kişiler, sağlıklı bir beslenme programı ile Ramazan ayında kilo verme diyetini de rahatlıkla uygulayabilir. Ancak diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları ve mide-bağırsak rahatsızlıkları olanlar mutlaka bir doktora ve diyetisyene danışmalıdır” dedi. “Sahuru atlamıyoruz!” Benli, “Sahur, gün boyu ihtiyaç duyulacak besin ve enerjiyi sağlamak için önemli bir öğündür. Sahurda yağlı, tuzlu ve ağır yemeklerden kaçınılmalı, bunun yerine süt, peynir, yumurta gibi kahvaltılıklar, yoğurt gibi sağlıklı ve hafif yiyecekler tercih edilmelidir. Ayrıca taze veya kuru meyve, ceviz, badem gibi kuruyemişler de enerji ve mineral desteği sağlar. Kafeinli içecekler yerine, bitki çayları ve az şekerli-şekersiz kompostolar tercih edilebilir” dedi. “İftarda dikkat edilmesi gereken bazı püf noktalar”  “Ramazan’ın keyifli yanlarından biri kalabalık sofralarda yemek yemenin tadını çıkarmaktır. Ancak uzun süreli açlığın ardından hızlı yemek yemek kilo alımına, anlık tansiyon ve şeker yükselmesine sebep olabilir” diyen Benli, “Bu nedenle iftara, peynir, hurma, zeytin gibi hafif atıştırmalıklarla ya da çorba ve salata ile başlanmalı, bir süre (10-15 dakika) ara verildikten sonra, etli veya etsiz sebze yemeği, salata ve yoğurt ile ana yemeğe geçilmelidir. İftardan 1-2 saat sonra tatlı yerine, meyve ve yoğurt karışımları tarçınla birlikte tercih edilebilir. Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar (güllaç, sütlaç, muhallebi vb.) haftada 1-2 kez yenilebilir. Ayrıca yemekler yavaş yavaş ve iyi çiğnenerek yenilmelidir” ifadelerinde bulundu. “Sıvı alımına özen gösterilmeli” Benli, “İftardan sahura kadar sıvı ihtiyacını karşılamak için su aralıklarla içilmelidir. En az 2 litre su içmek önemlidir. Bunun yanı sıra şekersiz çay, bitki çayları, süt, ayran, kompostolar ve maden suyu gibi içecekler de tercih edilebilir” dedi. “İftar sonrası fiziksek aktivite” Dyt. Zehra Buket Benli, “İftardan 2 saat sonra (besinlerin kana karışıp – sindirimi bittikten sonra) hafif bir hareket, hazımsızlık gibi sorunların önüne geçecektir. Dışarıda hareket etme imkânı olmayanlar için ev içerisinde fiziksel aktiviteyi arttırmak önemlidir” şeklinde ifadelerde bulundu. “Lifli besinler tüketerek bağırsak sorunlarının önüne geçebilirsiniz” Dyt. Zehra Buket Benli, “Ramazan ayında bağırsak sorunları yaşamamak için lif açısından zengin besinler (tam buğday ekmeği, bulgur, sebzeler gibi) ve ara öğünlerde meyve, kuru yemişler (ceviz, fındık, badem vb.) tüketilmelidir. Ayrıca, pişirme yöntemi olarak derin yağda kızartmak yerine haşlama, ızgara veya fırın gibi yöntemler tercih edilmelidir” dedi. Dyt. Zehra Buket Benli, son olarak Ramazan ayında sağlıklı beslenme ile ilgili genel ipuçlarını şu şekilde sıraladı; Ramazan boyunca sahur ve iftar olmak üzere 2 ana öğün, iftardan sonra ise 1-2 ara öğün şeklinde düzenlenebilir. Uzun süre aç kalan mideyi zorlamamak için yemekler yavaş ve iyice çiğnenerek yenilmelidir. Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi proteinden zengin besinler tercih edilmeli, fazla yağlı, tuzlu ve unlu besinlerden uzak durulmalıdır. İftarda, 1-2 zeytin veya hurma ile oruç açılabilir, ardından çorba ile başlanıp sonrasında 10-15 dakika ara verilmelidir. Ana öğünde etli – tavuklu sebze yemekleri yanında salata-yoğurt ve ekmekle devam edilmelidir. Beyaz ekmek ve pirinç gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar yerine, tam buğday ekmeği, bulgur, tam buğday makarna ve kuru baklagiller tercih edilmelidir. Tatlı tüketmek istenirse, haftada 1-2 gün şerbetli tatlılar yerine, sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Yemeklerin pişirme yöntemlerinde ızgara, haşlama, buğulama veya fırında pişirme tercih edilmelidir. Kızartma ve kavurma yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Konstipasyon sorununu engellemek için lif ve posadan zengin tam tahıllar, kuru baklagiller, sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Oruç tutarken vücut uzun süre susuz kalacağı için iftar ve sahur arasında bol su içmeye özen gösterilmelidir. Asitli içecekler yerine su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu veya şekersiz komposto tercih edilmelidir. İftar sonrası televizyon veya bilgisayar başında dinlenmek yerine, ev içi aktiviteler ve hafif hareketler sindirim için faydalı olacaktır” açıklamalarında bulundu.

Sahursuz oruç büyük risk taşıyor! Haber

Sahursuz oruç büyük risk taşıyor!

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, Ramazan ayında kalp hastalarının dikkat etmesi gereken hayati noktaları paylaşıyor ve orucun sağlıklı bir şekilde tutulabilmesi için önemli uyarılarda bulunuyor. "HER KALP HASTASI ORUÇ TUTAMAZ" DEMEK YANLIŞ! Prof. Dr. Cengiz Köksal, her kalp hastasının oruç tutamayacağına dair genel bir yargının doğru olmadığını belirtiyor. Ancak, ileri yaşta olanlar, yüksek tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkları bulunanlar için mutlaka doktor kontrolü gerektiğinin altını çiziyor. “Oruç, sağlıklı bireyler için kalp ve damar sağlığı açısından büyük bir risk oluşturmaz. Ancak kalp hastaları için durum farklı olabilir. İlaç kullanım saatleri, su kaybı ve uzun süren açlık, kalp hastaları için ciddi riskler doğurabilir. Bu nedenle hekim gözetiminde karar verilmelidir,” diyor. SAHURSUZ ORUÇ KALBE ZARAR VERİYOR! Ramazan ayında yapılan en büyük hatalardan biri sahuru atlamak! Uzun saatler süren açlık ve susuzluk, özellikle kalp hastalarında tansiyon düşüklüğüne ve ani rahatsızlıklara yol açabilir. Prof. Dr. Köksal, sahurun mutlaka yapılması gerektiğini vurgulayarak şu önerilerde bulunuyor: - Bol su tüketin: Susuzluk, kanın yoğunlaşmasına ve kalp hastalarında riskin artmasına neden olabilir. - Aşırı karbonhidrat ve şekerden kaçının: Kan şekerinde ani dalgalanmalara sebep olabilir. - İlaç kullanım saatlerini hekimle belirleyin: Tansiyon, kolesterol ve kan sulandırıcı ilaçlar doktor kontrolünde düzenlenmeli. Özellikle kalp kapak ameliyatı geçirmiş ve metal kapak taşıyan hastaların kullandığı kan sulandırıcı ilaçların (kumadin) dozları, Ramazan boyunca yakından takip edilmelidir. Uzun süreli açlık ve susuzluk, kan değerlerinde değişikliklere yol açarak hayati riskler doğurabilir. ORUÇLUYKEN AŞIRI YÜKSEK EFOR VE SICAKTAN UZAK DURUN! Kalp hastalarının sadece beslenmelerine değil, günlük aktivitelerine de dikkat etmeleri gerekiyor. Aşırı fiziksel efor, yüksek sıcaklık ve susuzluk kalbi zorlayabilir. Bu durumlara dikkat edin! * Ağır egzersizlerden kaçının * Sauna ve kaplıca gibi aşırı sıcak ortamlara girmeyin * Uzun süre susuz kalmaktan kaçının

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.