SON DAKİKA
Hava Durumu

#Özgür Özel

Söz Bursa - Özgür Özel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Özgür Özel haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Özgür Özel’den Brüksel’de liderlere sitem: “Bu kabul edilebilir değil!” Haber

Özgür Özel’den Brüksel’de liderlere sitem: “Bu kabul edilebilir değil!”

CHP lideri Özgür Özel, Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Sosyalist Parti Liderler Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, bazı Avrupa liderlerine sitem ederek, "Antonio Costa kişisel olarak saygı duyduğum ve hayranlık duyduğum birisi. Bugün çiftçilerle dayanışması önemli ama bu kadar önemli bir gündemde sadece açılış konuşmasını yapıp ayrılması ve bizim baş başa bir 5 dakika bile kendisiyle görüşme imkanı bulamamamız kabul edilebilir değil" dedi. CHP lideri Özgür Özel, Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Sosyalist Parti Liderler Toplantısı'na katıldı. Özgür Özel bazı Avrupa liderlerine sitem ederek başladığı konuşmasında, "Antonio Costa kişisel olarak saygı duyduğum ve hayranlık duyduğum birisi. Bugün çiftçilerle dayanışması önemli ama bu kadar önemli bir gündemde sadece açılış konuşmasını yapıp ayrılması ve bizim baş başa bir 5 dakika bile kendisiyle görüşme imkanı bulamamamız kabul edilebilir değil. Her toplantıda değerli başbakanlar, değerli bakanlar kendi konuşmalarını yaptıktan sonra hızla salonu terk ediyorlar. Ve biz kendi kendimize birbirimize hak vermeye devam ediyoruz" dedi. "Edi Rama ile Erdoğan'ın yakın ilişkileri çok kıymetli olabilir ama önemli olan Arnavutluk'la Türkiye'nin yakın ilişkileri" Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile yaptığı konuşmayı aktaran Özgür Özel, "Biraz Edi Rama'ya söyledim, ilk seçimde iktidar olacağız. Edi Rama ile Erdoğan'ın yakın ilişkileri çok kıymetli olabilir ama önemli olan Arnavutluk'la Türkiye'nin yakın ilişkileri. Bunu kişisel ilişkilerden kurumsal ilişkilere dökmek lazım. Bir de bunun üzerinde ayrıca bizim kardeş partiler olduğumuz gerçekliği var. İngiliz İşçi Partisi bugün Erdoğan'la, Erdoğan'ın beklediğinin üzerinde bir dayanışma gösteriyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu konuda her platformda bu tepkimi dile getiriyorum, dile getirmeye de devam edeceğim. Otoriterlerin oluşturduğu sorunları otoriterlerle çözemezsiniz. Erdoğan'ın veya bir başka otoriter liderin size vadettiği şey istikrar değildir. Bir ülkede demokrasi varsa o demokrasi size istikrarlı iyi ilişkiler vadedebilir. Ülkede demokrasi yoksa, ülkede otokrasi varsa o size şimdilik çıkar ilişkisi vadeder ama ilerleyen sürede yeni bir istikrarsızlığın kapısını arar" ifadelerini kullandı.

Özgür Özel’den Avrupa’da sert çıkış: "İngiliz İşçi Partisi’nin Erdoğan’la dayanışması kabul edilemez!" Haber

Özgür Özel’den Avrupa’da sert çıkış: "İngiliz İşçi Partisi’nin Erdoğan’la dayanışması kabul edilemez!"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Avrupa Sosyalist Parti Liderler Toplantısı'nda İngiltere'ye sitem ederek, "İngiliz İşçi Partisi bugün Erdoğan'la, Erdoğan'ın beklediğinin üzerinde bir dayanışma gösteriyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" dedi. CHP lideri Özgür Özel, Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Sosyalist Parti Liderler Toplantısı'na katıldı. Özgür Özel bazı Avrupa liderlerine sitem ederek başladığı konuşmasında, "Sayın Başkan, sizin şahsınızda hem değerli Giacomo'ya ve Genel Sekreter Yardımcılarına teşekkür ediyorum. Her fırsatta yanımızda oldunuz. Bizimle birlikte Türkiye'de birkaç kez bulundunuz ve en üst düzeyde kurumsal desteği ilettiniz. Bunun için size teşekkür ediyorum. Ancak durum bütün sosyal demokrat, sosyalist ailemiz için böyle değil. Bu konudaki sıkıntıyı dile getirerek başlamak isterim. Parlamenterler düzeyinde konseyde çok önemli bir destek alıyoruz. Ancak iş, yürütme düzeyine geldiğinde bu noktada maalesef bizimle bir dayanışma göstermeye değerli kardeş partilerimizin iktidardaki liderleri, son derece çekingen davranıyorlar. Bu da Erdoğan'ın Türkiye'deki pozisyonunu güçlendiriyor" dedi. ÖZEL, ŞUNLARI SÖYLEDİ: "Aslında burada uzun uzun zamanınızı almak istemem. Ancak Türkiye'de Ekrem İmamoğlu, 16 milyonluk bir şehrin 3 kez üst üste seçilmiş bir başkanı hapistedir. Türkiye'de 3 büyükşehir belediye başkanı, Antalya, Adana ve İstanbul'un belediye başkanları hapistedir. 16 belediye başkanım, 102 siyaset arkadaşım hapistedir. 9 ay sonra ancak iddianame düzenlenmiş ve ilk dava tarihi 3 ay sonraya verilmiştir. 9 aydır Türkiye'de toplam 75 büyük miting yaptık. Bunların, çeşitli şehirlerde yaptığımız mitinglerden en kalabalığı 2.4 milyon, en az katılım olanı da 50 bin kişilik mitinglerdir. Toplam 75 büyük mitingle Erdoğan'a meydan okuyoruz. Türkiye'de büyük bir mücadele veriliyor. Son yerel seçimlerde nüfusun yüzde 65'ini, ekonominin yüzde 85'ini temsil eden belediyeleri kazandık ve ondan sonra ağır bir saldırı altındayız." "YENİ BİR RÜZGAR OLUŞTURACAK PARTİYİ BİR BAŞINA BIRAKIRSANIZ" Özel, "Türkiye gibi bir ülkede sol yüzde 38'e çıkmışken, 25 yıl sonra ilk kez Erdoğan'ı yenmişken, 47 yıl sonra ilk kez birinci parti olmuşken, Türkiye'deki büyük hak ihlallerine, büyük saldırıya Avrupa'daki dostlarımızın ne kadar dikkat kesildiğini, bunun ne kadar farkında olduğunu gerçekten merak ediyorum. Daha önce de birkaç kez söyledim. Elbette Avrupa'nın savunmayla ilgili, güvenlikle ilgili kaygılarını anlıyorum. Bu konuda Türkiye ne yapması gerekiyorsa bunu yürekten destekliyorum. Ancak bu otoriterlerin oluşturduğu sorunlara karşı, otoriter popülist liderlerin ya da salt otoriter liderlerin oluşturduğu sorunlara karşı çözümü, salt yerel otoriterlerle aramak değil bunun çözümü. Otoriterlerin oluşturduğu sorunlara karşı demokratik bir şekilde mücadele edilebilir ve otoriterlere karşı bir ittifak kurulacaksa bu ittifakın adı, demokrasi ittifakıdır. Bazı otoriterlere karşı mücadele ederken, başka otoriterleri desteklerseniz, bizim gibi şu anda dünyada en çok belediye başkanlığı olan sosyal demokrat partiyi, ülkesinde birinci parti olmuş ve ilk seçimde iktidara gelerek bütün Avrupa, bütün sol için yeni bir rüzgar oluşturacak bir partiyi bir başına bırakmış olursunuz. İlk başta söylediğim gibi PES'in (Avrupa Sosyalistler Partisi) yönetimi, tüm kademeleri müthiş bir dayanışma gösterdi. Ama sanki hepimiz adına, PES'in yönetimi en iyi dileklerini sunuyor, en büyük dayanışmayı gösteriyor. Ama PES bir çatı örgüt. PES'i oluşturan ülkeler, partiler bu dayanışmaya ne kadar önem veriyorlar, katkı sağlıyorlar? Bunu merak ediyorum" ifadelerini kullandı. "İNGİLİZ İŞÇİ PARTİSİ'NİN ERDOĞAN'LA DAYANIŞMASI KABUL EDİLEMEZ" Özel, İngiltere'ye yönelik sitemini tekrarlayarak, "Ayrıca bizim kardeş partiler olduğumuz gerçekliği var. İngiliz İşçi Partisi bugün Erdoğan'la, Erdoğan'ın beklediğinin üzerinde bir dayanışma gösteriyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu konuda her platformda bu tepkimi dile getiriyorum, dile getirmeye de devam edeceğim" şeklinde konuştu. Özel, "Otoriterlerin oluşturduğu sorunları otoriterlerle çözemezsiniz. Erdoğan'ın veya bir başka otoriter liderin size vaat ettiği, istikrar değildir. Bir ülkede demokrasi varsa o demokrasi size iyi istikrarlı, iyi ilişkiler vaat edebilir. Ülkede demokrasi yoksa, ülkede otokrasi varsa o size şimdilik çıkar ilişkisi vaat eder. Ama ilerleyen sürede yeni bir istikrarsızlığın kapısını aralar. Avrupa Birliği'nin sınırında demokratik bir Türkiye mi olacak ve o Türkiye'de sosyal demokratlar, kardeş partiniz mi iktidar olacak? Yoksa sınırınızda başarıya bu kadar yaklaşmışken kardeş partinizi bir otoriter ezdireceksiniz, o otoriter devam ettirecek ve siz onunla istikrarlı ilişkilerde bulunacaksınız? Bunun hesabını herkesin doğru yapması lazım" dedi. "UKRAYNA KONUSUNDA DA FİLİSTİN KONUSUNDA DA EN NET TAVRIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ" Özel, "Avrupa'nın güvenliği için demokratik ve güçlü bir Türkiye'ye, bu Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmasına ve son 25 yılda Avrupa'nın yanı başında görülen korkulu rüyanın bitmesine ihtiyaç var. Ukrayna konusunda da Filistin konusunda da en net tavrımızı sürdürüyoruz. Filistin'in ne kadar yanındaysak, Ukrayna'nın da o kadar yanındayız. Yeni ortaya çıkan denklemler, ortaya çıkan ne olursa olsun hiçbirimiz bizi var edenin ne olduğunu, bizi buraya ne getirenin ne olduğunu unutmamalıyız. Bizi alnının teriyle geçinen işçiler, geleceğini bizde gören köylüler, ezilenler, sömürülenler, güvencesizler bu masanın başına onların hakkını koruyalım ve dünyadaki onların hakkını koruyan diğer partilerle ve liderlerle dayanışalım ve emek mücadelesini küresel olarak sürdürelim diye yolladılar. Bizi kendi ülkemizden buraya yolladılar ve diğer ülkelerin otoriterleri ile uzlaşalım ve çıkar ilişkileri kuralım diye yollamadılar. Hepinize çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

Ömer Çelik’ten Özgür Özel’e sert tepki: "Türkiye’yi şikayet etmeyi karakter haline getirdi!" Haber

Ömer Çelik’ten Özgür Özel’e sert tepki: "Türkiye’yi şikayet etmeyi karakter haline getirdi!"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Özgür Özel yurtdışında destek bulmak için Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye'yi şikayet etmeyi bir siyaset karakteri haline getirdi. Bu durum bir siyasi parti ve siyasetçi için çok kötü bir sicildir" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel Brüksel'de kendilerinin kardeş parti kabul ettiği partilerin Cumhurbaşkanımızla güçlü diyalog içinde olmasını ve Türkiye'ye destek vermesini eleştirmiş. Özgür Özel yurtdışında destek bulmak için Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye'yi şikayet etmeyi bir siyaset karakteri haline getirdi. Bu durum bir siyasi parti ve siyasetçi için çok kötü bir sicildir. Özgür Özel kendisiyle görüşmeyen Avrupa Konseyi Başkanı Antnio Costa'ya da tepki göstermiş. Bu aslında ders çıkarması gereken bir durum. Yurtdışında her zirvede yabancı ülke liderlerinin Cumhurbaşkanımızla görüşmek için yoğun bir talepte bulunmasını iyi değerlendirmesi ve anlaması gerekir. Aynı konuşmada Özgür Özel Brüksel'deki toplantıya katılan partilere ‘AB'nin sınırında demokratik bir Türkiye mi olacak, o Türkiye'de sosyal demokratlar mı iktidar olacak; yoksa kardeş partinizi bir otoritere ezdirecek, o otoriterin devam etmesine izin mi vereceksiniz?' diyerek hem gayrı meşru tanımlar yapmış hem de başka partileri Türkiye'nin iç siyasetine müdahil olmaya davet etmiş. Bu büyük bir savrulmadır. Defalarca meşru seçimlerde birinci olmuş Cumhurbaşkanımıza dönük Avrupa'daki aşırı sağ partilerin diliyle konuşması ise gayrı meşrudur. Özgür Özel'in CHP'nin iktidar olması için yabancı ülkelerdeki partilerin desteğini talep etmesi vahim bir durumdur. Bu siyasi olarak kabul edilebilir olmadığı gibi, CHP tarihi açısından da ele alınmalıdır" ifadelerine yer verdi.

CHP Lideri Özgür Özel gözyaşlarını tutamadı: Manisa'nın ilk kadın Belediye Başkanı Gülşah Durbay son yolculuğuna uğurlandı Haber

CHP Lideri Özgür Özel gözyaşlarını tutamadı: Manisa'nın ilk kadın Belediye Başkanı Gülşah Durbay son yolculuğuna uğurlandı

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Manisa'nın Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'a görev yeri belediyede düzenlenen törende duygusal anlar yaşandı. Manisa'nın ilk kadın belediye başkanı olarak tarihe geçen 37 yaşındaki Başkan Durbay'ı mesai arkadaşları ve Manisalılar alkışlarla karşılayıp, alkışlarla uğurladı. Manisa'nın ilk kadın belediye başkanı seçilerek tarihe geçen ve başkan seçildikten kısa bir süre sonra kolon kanseri teşhisi ile tedavisine başlanan Gülşah Durbay, kan değerlerindeki ani düşüşün ardından 1 Aralık'ta Manisa Şehir Hastanesinde tedavi altına alınmıştı. 2 Aralık'ta yoğun bakımda tedavisine devam edilen Başkan Durbay'a bir taraftan da çoklu organ yetmezliği tanısı kondu. 12 Aralık'ta durumunun ağırlaşması üzerine entübe edilerek tedavisine devam edilen Başkan Durbay'ın 14 Aralık saat 19.00'da kalbi durdu. Yaklaşık 1 saatlik kalp masajına rağmen hayatını kaybeden Durbay için görev yeri Şehzadeler Belediyesi önünde tören düzenlendi. Manisa Şehir Hastanesi gasilhanesinden Türk bayrağına sarılı tabutu Zabıta personeli tarafından alınan Durbay'ın naaşı belediye önüne alkışlarla geldi. Törene, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa Valisi Vahdettin Özkan, CHP genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, belediye başkanları, vatandaşlar ve belediye personeli katıldı. Belediye önündeki törende Gülşah Durbay'ın babası Osman Durbay, annesi Fatma Durbay, kardeşleri ve ailesi tabutun başında gözyaşlarına boğuldu. Gülşah Durbay'ın 37 yıllık yaşamına sığdırdığı başarıların anlatıldığı özgeçmişin ardından ailesi adına konuşmayı yakın arkadaşı olan Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli 'Gülüm' diye seslendiği Gülşah Durbay'ı anlatırken gözyaşlarını tutamadı. "Senin kardeşin olmak benim için bir ayrıcalıktı" diyen Denizli, "Asla unutulmayacaksın, iyi ki geçtin bu memleketten, iyi ki ışık saçtın hayatlarımıza. Rabbim seni cennetinin en güzel köşesine alsın gülüm. Huzurla uyu" şeklinde konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ise gözyaşları içinde yaptığı konuşmasında yakın arkadaşı Gülşah Durbay'ın her gününü bu memleket için harcadığını belirtti. Manisa Valisi Vahdettin Özkan ise yaptığı konuşmasında, "Hastalığında bile bu memlekete nasıl hizmet ederim diye çalışıyordu. Annesine, babasına sevenlerine sabırlar diliyorum. Güzel bir iz bıraktı. Mekanı cennet olsun" dedi. "ÇOK ACIKLI BİR HİKAYE YAZDIK" CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise "Daha 6 ay önce kardeşimi Ferdi Zeyrek'i, Gülşah'ın da gözyaşlarıyla yolcu ettik. Gülşah çok iyi CHP'li bir ailenin hepimizden daha çok CHP'li bir evladı. 2014 yılında Gülşah Saruhanlı'da Gençlik Kolları Başkanıydı, yine koşuyordu. 2014'te ben Büyükşehir Belediye Başkanı adayıydım. Sabahtan Saruhanlı'da koşar öğleden sonra benimle birlikte koşardı. Bir sürü görev yaptı bu parti için. Seçim kaybettiğimizde derdi ki çünkü bir hikayemiz yoktu. Bu seçimde dedim ki bu sefer hikayemiz var mı? Elbette dedi Genel Başkanımızın memleketini kazanacağız' dedi. Çok acıklı hikaye yazdık demiş. Ağzından en son çıkan sözler bu. Bitmedi bu hikayeler. Yüzde 6 oy aldığımız şehirde yüzde 60 oy aldık. İnsanlar iki oy verdi birini Gülşah'a birini Ferdi'ye verdiler. Biz 6 ayda bir tabut bayraklıyoruz. Allah rahmet eylesin. Hepimizin başı sağ olsun Hepiniz hakkınızı helal edin. İyi ki varsınız" şeklinde konuşurken yine gözyaşlarını tutamadı. Manisa Büyükşehir Belediyesi personeli imam hatip Yusuf Kocademir'in Kur'an-ı Kerim tilavetinin ve yapılan duanın ardından belediye önündeki tören sona erdi. Belediye personeli yaklaşık 20 aydır çalıştıkları Başkan Durbay için gözyaşlarını tutamazken Manisa, haziran ayında kaybettiği Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in ardından ikinci kez başkan acısı yaşadı. Belediye önündeki törenin ardından Başkan Durbay'ın naaşı belediye önünden alınarak, Cumhuriyet Meydanında kılınacak cenaze namazı öncesi Hatuniye Camiine götürüldü.

Özgür Özel'den Tandoğan'da iktidar çağrısı: "Emekliden yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız!" Haber

Özgür Özel'den Tandoğan'da iktidar çağrısı: "Emekliden yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız!"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan Meydanı'nda düzenlenen 'Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı Mitingi'ne katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, "Bütçe hakkı, insanlığın en önemli kazanımıdır. Bütçe hakkı öyle Meclis'te bir komisyon kurulmuş, bütçeler orada konuşulmuş, öyle bir yer değil. Bütçe Meclis'ten doğmaz, Meclis bütçe hakkından doğar" şeklinde konuştu. "MECLİS MEYDANDIR, MEYDANLARDIR, SOKAKTIR" Özel, demokrasinin adil bir sandık istediğini belirterek, "Demokrasi sadece 5 yılda bir oy kullanıp vatandaşın çekildiği, onun bildiğini yaptığı, sandıkta kazanırsa geçmişini aklayıp geleceğini meşrulaştırdığı bir düzen değildir. Demokrasi, adil sandık ister, doğru bir seçim sistemi ister, ardından hakkaniyetle yönetmek ve sürekli hesap vermek ve denetlenmek ister. O yüzden birileri, 'oyu aldım, beş yıl ben bilirim. Sen beni seçtin, gerisini ben seçerim. Rektörü ben atarım, valiyi ben atarım, emniyet müdürünü, bakanı, bürokratı ben atarım. Beş yıl keyfime bakarım' diyen bir anlayışa karşı işte madem Meclis anlamsızdır, madem bütçe hakkı artık tanınmamaktadır o zaman Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır" ifadelerini kullandı. "39 BİN LİRALIK ASGARİ ÜCRET TEKLİFİMİZİ, BUNU VERECEK ESNAF İÇİN 10 BİN 500 LİRALIK SOSYAL GÜVENLİK PRİM DESTEĞİ TEKLİFİMİZİ İLAN ETTİK" Asgari ücret için verdikleri teklifi hatırlatan Özel, "Bu ülkede hiçbir yurttaşın geleceği güvende kalmamaktadır. Onun için elbette biz 39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, bunu verecek esnaf için 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteği teklifimizi ilan ettik, savunduk, mücadeleye devam edeceğiz. Ancak hepimizin barınma sorunundan, iyi bir yaşam sürme hakkından, karnını doyurmasından, çocuğunun eğitiminden, geleceğe dair tüm beklentilerinin karşılanması bir şeye bağlıdır. Emekliler ve emekçiler 8 çeyrek altınla başlayan hikayeyi, bugün 1,5 çeyrek altınla, artık sefalet noktasında sürdürmeye çalışıyor" açıklamasında bulundu. "HEPİMİZİN ORTAK GELECEĞİNİ KURTARMAK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE ETMEKTEN YANA BİR İKTİDARI BİRLİKTE KURMALIYIZ" Özel, "Bir şey, kaybedildiği yerde bulunur. Biz, nerede kaybettiysek orada bulacağız ve önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" diyerek konuşmasını tamamladı.

Partimizin İmralı'ya gitmeme üzerine aldığı karar yıkıcı değil yapıcıdır Haber

Partimizin İmralı'ya gitmeme üzerine aldığı karar yıkıcı değil yapıcıdır

Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen ve dün başlayan CHP 39. Olağan Kurultayı gündem maddelerini uygulamak üzere Divan Başkanı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce'nin konuşmasıyla saat 10.00'da tekrar toplandı. Kurultay salonuna eşi Didem Özel ile gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, salonun içerisinde tam tur atarak partilileri selamladı. Parti programı, tüzüğü ve kurultay yönetmeliğinin oylandığı kurultayın ilk günü seyircisiz tamamlanırken, bugün seyirciler salondaki yerlerini aldı. Kurultayın düzenlendiği salonda CHP Gençlik Kollarınca hazırlanan "Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz" yazılı ve tutuklu belediye başkanlarının çizimlerinin yer aldığı dev afiş asıldı. Kurultay'da tutuklu İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun video mesajı yayımlandı. "CHP TÜRKİYE'YE YÖN VEREN, TÜRKİYE'NİN KURUCU İRADESİNİ TEMSİL EDEN PARTİDİR" Kurultayda bir konuşma gerçekleştiren Özel, CHP'nin Türkiye'nin kurucu iradesini temsil eden bir parti olduğunu aktararak, "Bu parti yıllarca iktidar olmasa bile milletin gücünden başka bir güç tanımayan, başka bir güce inanmayan, demokrasi fikrinden bir milim sapmayan partidir. Gün olmuş partimiz ağır bedeller ödemiştir. 12 Eylül darbecileri tarafından kapatılmıştır. Mallarına el konulmuştur. Genel Başkanlarımız hapse atılmıştır. Ama bir anka kuşu gibi küllerinden doğmayı başarmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı ateşi söndürmeye kimsenin gücü yetmemiştir, bundan sonra da yetmeyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'ye yön veren, Türkiye'nin kurucu iradesini temsil eden partidir. Bizde kurultay varsa ülkenin gündemi o kurultaydır. Her kurultay öncesi ülkeye bir seçim ruhu, seçim havası hakim olur. Kurultaylarımız hem partiyi hem ülkeyi değiştirme görevi ve sorumluluğu taşır" diye konuştu. CHP'nin her türlü hazırlığı yaptığı ve parti programlarının onaylandığını belirterek, "Burada yapılan tartışmalardan sonra oybirliği ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin 81 ilden gelen, seçilmiş bin 200 delegesinin ve tüm doğal delegelerinin oybirliği ile programımızı hazırladık. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu salondan, ‘Şimdi iktidar zamanı' diyerek ayrılmaya hazırdır, iktidara yürümeye hazırdır" ifadelerini kullandı. "Parti programı yenilenmiş, kendine güvenen bir parti olarak hep birlikte geleceğe yürüyoruz" Verdikleri değişim sözünü tuttuklarını aktaran Özel, "Biz verdiğimiz değişim sözünün altını, tüm bu adımları atarak doldurduk ve şimdi kadroları, tüzüğü, parti programı yenilenmiş, kendine güvenen bir parti olarak hep birlikte geleceğe yürüyoruz. Biz ilk seçimlerini kazanan, yenilgiyle tanışmayan bir kadroyuz ve size bu kurultaydan geçen kurultayda olduğu gibi bir söz vererek ayrılmayı ve bu sözü tutmayı kendim için, hayatımın onur meselesi sayıyorum" açıklamasında bulundu. "40'INCI KURULTAY, İKTİDARDAKİ İLK KURULTAYIMIZ OLACAK" Özel, bu kurultayın muhalefet olarak son kurultayları olduğunu dile getirerek, "Şimdi buradan bu kurultaydan, 40'ncı kurultayımızda tarih önünde söz veriyorum. Bu kurultay partimizin muhalefetteki son kurultayıdır. 40'ncı kurultay, iktidardaki ilk kurultayımız olacak. Artık iktidar zamanıdır. Şimdi iktidar zamanıdır" dedi. "Ekrem İmamoğlu adayımızdır, A planımız da B planımız da Z planımız da budur" Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adayları olduğunu bir kez daha hatırlatan Özel, "Bugün adayımızın metrodaki sesinden, duvardaki resminden, sosyal medyadaki hesabından bile korkuyorlar. Onlara buradan bir kez daha söylüyorum: Ekrem İmamoğlu adayımızdır. A planımız da B planımız da Z planımız da budur. Onunla mücadelenin meşru yolu sandıkta yarışmaktır. Ekrem İmamoğlu, milletin adayıdır. Sarayın adayı kimse, kendisine güveniyorsa meydana çıkmalıdır. Ekrem İmamoğlu'nu alt edeceksen millete güveneceksin, karşısına çıkacaksın. Hodri meydan. Yargı kollarına değil, teşkilatına güveneceksin. Ben örgütüme güveniyorum. Ben milletime güveniyorum. Adayım burada ve örgütüm burada, sandık nerede? Hodri meydan. Getirin sandığı, millet versin kararı" ifadelerine yer verdi. "CHP BİZİ ESKİYE DÖNDÜRMEK İSTEYENLERDEN ARINACAK" Özel, Partisinde verilen mücadeleye destek olmayanlara yer olmadığını vurgulayarak, "Cumhuriyet Halk Partisi arınacaksa işte bu anlayıştan aranacaktır. Bizi yüzde 25'e hapsetmek isteyenlerden sokaklardan ve meydanlardan koparmak isteyenlerden arınacaktır. Çünkü bu parti artık seçim gecesi ışıkları erkenden söndüren, üyelerinin gözyaşı döktüğü bir parti olmayacak. Bu parti, kadın kollarının seçim akşamı tülbenti sirkeye basıp başına bağladığı bir parti olmayacak, bu parti, gençlik kollarının, ışığı sönmeden kendi evine gidemediği, boynu bükük sokakta beklediği, babası ‘Ne oldu seçim' deyince yere bakan gençlik kollarının partisi olmayacak. CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacak. Artık kimse bizi yenilgiye alıştıramayacak" diye konuştu. "TERÖR SORUNUNUN DEMOKRATİK YOLLARDAN ÇÖZÜLMESİ İÇİN MECLİS'TE KOMİSYON KURMA ÖNERİSİNİ DİLE GETİREN PARTİYİZ" Özel, ‘Kürt Sorunu'nun varlığının inkar edilemez olduğunu sözlerine ekleyerek, "Birileri bırakın Kürt sorununu, Kürtlerin varlığını bile inkar ederken hala Kürtlerin seçtiği belediyelere kayyım atarken, siyasetçilerin Genel Başkanları, Eş Genel Başkanları, belediye başkanlarını hapislerde tutarken Cumhuriyet Halk Partisi kararlılıkla bu sorunun demokratik yöntemlerle çözümünü savunmuştur. Biz, DEM Parti ile görüştüğümüz için terörist ilan edilirken duruşundan milim sapmayan, yeri geldiğinde de Kürtlere, ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit yurttaşı olduğunuzu hissedeceksiniz' diye vaatte bulunmaktan korkmayan bir partiyiz. Büyük bir Türkiye İttifakı, bizim hayalimiz ve idealimizdir. Bu anlayışla bu sorunun demokratik yollardan çözülmesi için Meclis'te komisyon kurma önerisini de dile getiren partiyiz" ifadelerine yer verdi. "PARTİMİZİN İMRALI'YA GİTMEME ÜZERİNE ALDIĞI KARAR YIKICI DEĞİL YAPICIDIR" Özel, ‘Terörsüz Türkiye Sürecinde' TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik Ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarına da değinerek, şu ifadelere yer verdi: "Gelinen aşamada komisyon 18 toplantı yapmıştır. Ama hala belediyelerde, millet iradesinin üstünde atadıkları kayyımlar bulunmaktadır. Hala Kürtlerin belediye meclislerine girmesini suç sayan, Kent Uzlaşısı adı altında utanç davalarından insanlar hapis yatmaktadır. Hala seçilmiş siyasetçiler hapistedir. Hala Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları uygulanmamaktadır. Bunlar çözülmeden, tüm meselenin ‘olmazsa olmaz' denilerek İmralı'ya gitmeme noktasına sıkıştırılması doğru olmamıştır. Siyaset dayatmalarla değil, milletin rızasını alarak yapılır. O yüzden partimizin aldığı karar yıkıcı değil yapıcıdır. Çünkü menzil barışsa istikamet samimiyettir." "TERÖRSÜZ VE DEMOKRATİK TÜRKİYE'Yİ MUTLAKA İNŞA EDECEĞİZ" ‘Terörsüz Türkiye' sürecine ilişkin TBMM'ye 29 maddelik çözüm önerisi sunduklarını ve bu önerileri her yerde savunacaklarını söyleyen Özel, "Türkiye'nin demokrasi ve sosyal birikimi Orta Doğu'daki tüm kimlikler ve inançlar için huzur ve refah sağlayacak güce sahiptir. Bu öncülüğü yapabilmek ise ancak kendi toplumsal barışını, demokrasi ve adaletini sağlamış bir Türkiye ile mümkündür. Herkes suni tartışmalardan vazgeçip hedefe odaklanmalıdır. Biz, terörsüz ve demokratik Türkiye'yi mutlaka inşa edeceğiz. Türkiye'yi içine kapatan, toplumu birbirine düşüren, siyaseti tarihe gömmeye, bölgemizde barışı, kardeşliği, ülkemizde de huzuru, eşitliği ve refahı sağlayacak yeni bir dönemi başlatmaya geliyoruz" dedi. Kurultay'a Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu'nun yanı sıra AK Parti Genel Başkanı Vekili Mustafa Elitaş ve diğer siyasi partilerin temsilcileri de katılım sağladı.

CHP Genel Başkanı Özel, Zonguldak mitinginde konuştu Haber

CHP Genel Başkanı Özel, Zonguldak mitinginde konuştu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Madenci Anıtı önünde düzenlenen mitingde konuştu. Yerel seçimlerden sonra ilk kez Zonguldak'ta halkın karşısına geldiğini ifade eden Özgür Özel, "O gün meydanlarda söz alıp söz vermiştik. 2019'da sizlere seslendim. ‘Bu sefer sizi duyduk. Siz de bizi duyun. Söz veriyorum. Emeğin başkenti CHP'ye yakışır' demiştim. Siz söz verdiniz belediye başkanımız Tahsin Erdem'i rekor oyla seçtiniz" diye konuştu. Zonguldak'ta halk ekmek aracılığıyla ayda 75 bin ekmek üretildiğini belirten Özel, kent lokantası, anne kafe, iki ayrı okuma salonunun hizmete girmesinin yanı sıra halk plajlarının halkın hizmetine sunulduğunu, kültür merkezinde 640 öğrencinin eğitim gördüğünü ve 15 gün sonra da halk otobüslerinin devreye gireceğini söyledi. Özel, "Ancak bir yandan da Zonguldak'ın boyunu aşmış dertleri, büyük sıkıntıları var. Belediye başkanları uğraşıyor ama ülkeyi yönetenler bir şehre sırtını dönmeye görsünler. Zonguldak eskiden bu ülkede en zengin ilk 10 il arasındaydı. Sosyal gelişmişlik endeksinde şimdi gerilemiş 28. sıraya kadar. Bugün Zonguldak'ın nüfusu 1960 nüfusu. Yani neredeyse 25 yılda memleketi 65 yıl geriye götüren bir anlayış var " şeklinde konuştu. "BU ŞEHİR HER YIL TÜRKİYE'YE EN ÇOK GELİR ÜRETEN 10. ŞEHİR" TÜİK'in Türkiye'de işsizlik oranını yüzde 15-16 olarak açıkladığını Zonguldak'ta ise yüzde 25 olarak açıkladığını ifade eden Özel, "Gerçek anlamda neredeyse Zonguldak'ta her iki gençten bir tanesi ya işsiz ya da hak ettiği gibi bir işte devamlı bir işte çalışamıyor. Kiralık evlerin fiyatı daha da beter. 17 kat artmış Zonguldak'ta. Bu şehir her yıl Türkiye'ye en çok gelir üreten 10. şehir. Peki devletin alırken ilk onda aldığı bu şehre verirken yaptığı yatırım nedir? 81 il içinde 70. sırada. Devlete verirken ilk ondasınız. Devlet size verirken sondan onuncu sıradasınız" dedi. İBB iddianamesiyle ilgili Özel, "İddianame bekledik. Dedik ki yargılanmak için değil, yargılamak için iddianameyi bekliyoruz. 3 bin 900 sayfa iddianame yazdılar 10 gün önceden iletişimine başladılar tuğla gibi iddianame diye çıktı, baktı iddianameye 400 kişi yargılanıyor. Her birinin isminin altına tüm yargılananların adını yazmış ki sayfa tutsun 500 sayfa. Bir kişi bir iddiada bulunmuş dört kişi hakkında sona koyup sondadır, ek birdedir, ek üçtedir diyeceğine herkes için onu altına bir daha bir daha yapıştırmış. Özetlese 40 sayfa 50 sayfada anlatacağı mevzuyu içinde kanıtı olmadığı için 4 bin sayfa diyebilmek için arayan aradığını bulamasın normal vatandaş bir şey sansın diye uzatıp durmuşlar. Ama şunu hepimiz gördük ki yaz boyunca iftira attılar. 8 ay boyunca iftira attılar. Para dediler, para çıkmadı. Rüşvet dediler rüşvet çıkmadı ne görüntü ne kanıt hiçbir şey çıkmadı" dedi. İmralı'ya gidilmesi için yapılan oylamayı değerlendiren Özel, "Mecliste bir oylama yapıldı. Türkiye'de bütün dikkatleri oraya topladılar. AK Parti ile birlikte iki parti şimdi İmralı Adası'na gidecek, Abdullah Öcalan'ı ziyaret edecek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu komisyona girerken çok tartışmalar oldu. Ne sözler söylediler? Ne dedik? Biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Bizim içinde olduğumuz değil, olmadığımız komisyondan korkun dedik" dedi. "Biz DEM Parti ile görüşürken bayramlaştık diye, selamlaştık diye bize terörist diyenler şimdi bizi bir şeye zorlamaya çalışıyorlar" ifadelerinin kullanan Özel, "Demokrasilerde sorunlar demokratikleşerek çözülür. Sorun üstüne kararlılıkla giderek çözülür. Asla ve asla zorlamalarla, tartışmalarla bu şekilde çözülmez" dedi. Özel, "Biz meseleyi asla ve asla hiçbir şekilde engelleyerek, barışın gelmesini engelleyerek Kürt sorununun çözülmesini engelleyerek, terörün bitmesini engelleyerek bir tutum takınacak değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi ilk gün durduğu yerdedir. Doğruların demokrasinin sorunun çözümünün arkasındadır. Kimsenin peşine takılmak kimsenin dediğini yapmak, kimsenin planladığı planın parçası olmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin barışının, kardeşliğinin güvencesidir" dedi. Önümüzdeki Cuma günü Cumhuriyet Halk Partisi'nin program kurultayının yapılacağını ifade eden Özel, 17 yıl sonra parti programının değiştiğini sorunlara çözüm önerilerinin getirildiğini de sözlerine ekledi.

Çelik’ten Özel'in açıklamalarına tepki: “Önceliği partisini temizlemek olmalı” Haber

Çelik’ten Özel'in açıklamalarına tepki: “Önceliği partisini temizlemek olmalı”

Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "CHP Genel Başkanı olarak Özgür Özel'in öncelikle kendi partisindeki gerçek CHP'lilere kulak vererek ‘partiyi temizlemesi' esas işi olmalıdır" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik açıklamalarına ilişkin sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Çelik yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in partisinden fışkıran skandalları ve yolsuzlukları örtbas etmeye uğraşmaktan başka bir siyasi faaliyeti yok. Bu nedenle de ne iç siyasi gelişmeleri ne de dış politikayı anlayabiliyor. Özgür Özel'e kendi partisi içinden bile ‘partiyi temizle' mesajları kamuoyuna açık biçimde ifade ediliyor. ‘CHP'lilerin CHP'lileri ihbar etmesiyle' başlayan süreç yargının konusu olmuştur. Özgür Özel'in bizzat CHP'liler tarafından dile getirilen bu vahim iddialar hakkındaki tavrı sadece siyasi mugalataya sığınmaktan ibarettir. Tüm bunlar ortadayken Özgür Özel'in Cumhurbaşkanımızın ismini çetelerle ve suç örgütleriyle yan yana zikretmeye kalkması yine adresi şaşırdığını gösteren bir hadsizliktir. Cumhurbaşkanımızın ismi her zaman ‘tarihin doğru tarafında' ve ‘meşru siyasetin merkezinde' yer alır. Özgür Özel ise yaptığı her konuşmada kendi ismini bizzat CHP'liler tarafından ifşa edilen şebekelerin hamisi haline getirmektedir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in çeteler ve suç örgütleri gibi tanımları CHP içinden fışkıran şebekelere söylemesi gerekiyor. Kendi partisindeki odaklara söylemesi gerekenleri Cumhurbaşkanımıza, AK Partimize ve Cumhur İttifakımıza söylemesi, ‘siyasi navigasyon' probleminin vahim boyutlara ulaştığını göstermektedir. CHP Genel Başkanı olarak Özgür Özel'in öncelikle kendi partisindeki gerçek CHP'lilere kulak vererek ‘partiyi temizlemesi' esas işi olmalıdır. Dürüstlük konusundaki cari açık, siyasi dil cambazlığı ile kapatılmaz."

Bakan Tunç: "Pazarlık söz konusu değil" Haber

Bakan Tunç: "Pazarlık söz konusu değil"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı'ndaki Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda gazeteciler ile bir araya geldi. Soruları yanıtlayan Bakan Tunç, yargıya güvenin önemini belirterek, "Adalet sistemiyle ilgili bir dezenformasyon, adalete güvensizliğe neden olur. Zaten bu dezenformasyonu yapanların amacı da bu, o güvensizlik oluşsun ve bundan hükümet zarar görsün. Neticede millet zarar görür bundan. Dolayısıyla yargıya güven önemli. Mesela bizi telaşlandıran bir örnek vardı: 'Ceren Özdemir'in katili açık cezaevine çıktı. Yakında topluma karışacak. Katiller aramızda dolaşıyor' diye. Herkesin tanıdığı bir gazeteci yayın yaptı Youtube'dan. Sonra hemen ya bu böyle olmaması lazım, bu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan adam nasıl açık cezaevine çıkar? Acaba var mı bir şey diye bir araştırdık. Adam hala yüksek güvenlikli cezaevinde de çıkması mümkün değil. Ama ne oldu o yayın? Milyonlarca yayıldı. O yayının altına yorumlar yapıldı. İşte adalet! Türkiye'de hukuk yok vesaire. Tabii, ne oluyor o zaman? Adalete güven zedeleniyor. Vatandaşlarımızın adalete güven duygusunun zedelenmemesi lazım" ifadelerine yer verdi. Bazı basın mensuplarının dezenformasyon yaptığını belirten Tunç, "Bazı basın mensupları var ki konuyu gazeteciliğin ötesine taşıyor. Başka bir amaç taşıyor. O, onun bir dezenformasyon olduğunu, yalan haber olduğunu aslında biliyor. Her meslekte olduğu gibi yargının içerisinde yanlış yapanlar da olabilir. Ama bunun sistem içerisindeki ayrışmasını yine yargı kendisi yapar. Gazetecilikte de öyle. Özellikle yargı ile ilgili, adalet ile ilgili konularda yorum yaparken ya da bir sosyal medya paylaşımını gördüğümüzde hemen inanmamamız lazım. 'Acaba, bu böyle mi' diye doğruluğunu tespit etmek lazım. Özellikle yargıya güveni sarsmaya yönelik birtakım propagandalar da yapılıyor" dedi. Bakan Tunç siber suçlar hakkında sorulara, "Bunlar internet yoluyla örgütleniyorlar. İzmir'deki olayda 3 polis şehit oldu. Bunu yapan 16 yaşındaki bir çocuk. Bu çocuk tamamen kendi içine kapalı, hiç ailesinin bile haberi olmadan bilgisayar başında resmen bir eğitim almış ama ona eğitim verenleri de tanımıyor. Tamamen dijital ortamda, internet ortamında görüştüğü, suratını görmediği, yazışmalardan etkilenip kendisini adeta bir örgüt mensubu gibi görüyor. En son yaptığı paylaşımda, 'işte ben' diyor, 'gideceğim, katliam yapacağım' vesaire diye mesaj atıyor. Babasının silahını alıyor ve orada polislerimizi şehit etti. Burada hem bu tür suçlar hem işte uyuşturucu ticareti, sanal bahis, sanal kumar, yasa dışı bütün faaliyetler, yani artık bu teknoloji çağında dolandırıcılık, kripto para vesaire tüm bunlar internet ortamında yapılan eylemler. Şimdi bunlar gerçek hayatta yapılırsa zaten suç. Gerçek hayatta bunları kovalamak daha kolay ama dijital ortamda bunların izini sürmek kolay değil" ifadelerine yer verdi. "11. YARGI PAKETİ'NDE BİLİŞİM SUÇLARIYLA İLGİLİ DÜZENLEMELERİMİZ VAR" Siber suçlara karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi hakkında konuşan Tunç, "2 hafta önce Vietnam'daydık, Siber Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ni imzaladık. Bütün ülkelerin problemi. Bu suçlar sadece ülke sınırında değil, ülke sınırını aşıyor. Dolayısıyla, ülkelerin tek başına mücadele etmesi mümkün değil. O zaman oturup bir sözleşme yapalım, bu konuda yasalarımızı düzenleyelim, birlikte mücadele edelim düşüncesi hasıl oldu ve biz 80 ülkenin bakanı oradaydık. İlk imzalayan ülkelerden birisiyiz. Bizim 11. Yargı Paketi'nde bilişim suçlarıyla ilgili düzenlemelerimiz var. Bilişim yoluyla işlenen suçların önlenmesi, internet yoluyla işlenen suçların önlenmesine dair bir kanunumuz var ama o genelde kişilik hakları, sosyal medyadaki erişimin engellenmesi falan onları düzenliyor. Türk Ceza Kanunu'nda bilişim suçlarıyla ilgili yapılan düzenlemeler, daha detaylı yapacağımız düzenlemeler" dedi. Yeni nesil suçta sanal dünyanın önemine vurgu yapan Bakan Tunç, "Sanal ortamda suç tespit edebilmek için, nasıl sokakta gece bekçiler var, polis devriye geziyor aynı devriyelerin sanal ortamda da gezmesi lazım siber polislerin. Nasıl açık alanda güvenliğe önem veriyorsak, siber alemde de güvenliğe önem vermemiz lazım. Bizim bu konuda adliyelerde bilişim suçları büroları var. Yeni nesil suç şebekeleri dediğimiz, TCK 220'de yer alan düzenlememiz var. Milletvekillerimiz şu anda bunu teklife daha dönüştürmediler. 11. Yargı Paketi'nde olacak. Çocukları suça sürükleyen, suçta çocukları araç olarak kullananlarla ilgili cezaların arttırılması söz konusu" şeklinde konuştu. 11. Yargı Paketi hakkında bilgi veren Tunç, "Teklifle; örgüt kurmak, yönetmek ve örgüte üye olmak suçlarının hapis cezalarının alt ve üst sınırları artırılmaktadır. Böylelikle suçla daha etkin mücadele edilmesi ve toplumsal huzur ve sükûnun sağlanması amaçlanmaktadır. Buna göre, örgüt kurma ve yönetme suçunun cezası 4 yıldan 8 yıla kadar hapis iken 5 yıldan 10 yıla çıkartılacak. Örgüt üyeliği suçunun cezasının üst sınırı 4 yıl hapis iken 5 yıl hapis cezası olarak belirlenmektedir. Yine örgütün silahlı olması halinde cezada dörtte birinden yarısına kadar yapılan artırım, sadece yarısı oranında olacak şekilde düzenlenmektedir. Buna göre silahlı bir örgütü yöneten kişiye 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilirken teklife göre 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası verilebilecektir" ifadelerine yer verdi. Ayrıca çocukların suçlarda araç olarak kullanılmasına ceza artışı hakkında bilgi vererek, "Diğer yandan, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda çocukların araç olarak kullanılması halinde, örgüt yöneticilerine verilecek cezanın yarısından bir katına kadar artırılacağı kabul edilmektedir. Örneğin örgüt faaliyeti çerçevesi çocuğa bir yeri silahla taratan, birini tehdit ettiren ya da yaralattıran örgüt yöneticisine yöneticilik suçundan dolayı verilecek ceza yarısından bir katına artırılabilecektir. Buna göre 7 yıl 6 ay olacak alt sınırdaki hapis cezası 1/2 oranında artırılırsa 11 yıl 3 ay; 15 yıl olacak üst sınırdaki hapis cezası bir kat artırılırsa 30 yıl olabilecektir. Mevcutta çocuğu araç olarak kullanma diye bir suç yoktu" dedi. "ÖZEL, YARGI MENSUPLARINA HAKARET EDİYOR, TEHDİT EDİYOR, BUNLAR KABUL EDİLEBİLECEK BİR ŞEY DEĞİL" Bakan Tunç, Özgür Özel'in açıklamaları hakkında ise, "Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, özellikle 19 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili başlayan soruşturmaların başından itibaren tamamen konuyu, sanki bunlar bir adli soruşturmalar değilmiş, tamamen siyasi amaçla yapılmış soruşturmalarmış gibi bir algı çalışması yapıyor. 19 Mart'tan beri yaptığı bütün toplantılarda özellikle bu soruşturmaları eleştiriyor ama eleştirirken kamuoyuna yansıyan birtakım suçlamaları var. İşte ortaya çıkan Beşiktaş iddianamesi var, İBB Başkanı'nın yaptığı, suç teşkil ettiği iddia edilen suçlamalar var. Bunların esasıyla ilgili herhangi bir şey söylemiyor. Tamamen suçlamaları reddediyor, bu doğru değil. Bunu yaparken de yargı mensuplarına hakaret ediyor, tehdit ediyor, bunlar kabul edilebilecek bir şey değil" değerlendirmesinde bulundu. Soruşturmaların sonucunun beklenmesi gerektiğini vurgulayan Tunç, "Soruşturmaların sonucunu beklersiniz. Bu konuda iddialarla ilgili konulara açıklık getirirsiniz. İstanbul İl Başkanlığı ile ilgili olarak topladığınızı iddia ettiğiniz valiz dolusu paraların, nereden aldığınızı, nasıl toplandığını, kimlerin buraya getirdiğini gündeme getirmiyorsunuz. Sanki hiç ortada suç yokmuş; haksız bir şekilde üzerine gidiliyormuş bir algı oluşturuyor. Yargılama aşamasında, iddianame ortaya çıktıktan sonra yargılama, ilk derecede de iş bitmiyor. Bunun istinafı var, itiraz süreçleriniz olacak, Yargıtay'ı var. Tüm bu süreçler kendi yargı mekanizması içerisinde yürüyecek konular. Ama tabii, olayı farklı bir tarafa çekerek, özellikle kamuoyunu bu davalar bakımından etkilemeye çalışan bir siyaset izleniyor. Bu doğru değil" dedi. "TERÖRÜ SONLANDIRMA NOKTASINDA ÖNEMLİ AŞAMALAR KAYDETTİK" TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunu çalışması hakkında değerlendirmelerde bulunan Tunç, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki komisyonda konuşulanları açıklayamıyoruz, basına kapalı. Ülkemiz, terörle mücadelede gerçekten çok enerji kaybetti. 41 yıl geçti. Şehitler verdik, trilyonlarca kaybımız oldu, ülkemizin gelişmesinin ve kalkınmasının önünde çok büyük engel oldu terör. İstiyoruz ki bundan sonra terör diye bir problemimiz kalmasın. Güvenlik güçlerimiz, ülke içinde ve dışında büyük fedakarlıklar gösterdiler. Terörü sonlandırma noktasında önemli aşamalar kaydettik. Teröre zemin hazırlayan, o teröre mazeret olarak gösterilen bütün unsurları ortadan kaldırdık. Demokratikleşme adımlarının atılması, Kürtçe yasaklarının kaldırılması zaten İmralı'nın çağrısında da bunlar ifade ediliyor. Hepsini söylüyor, diyor ki; 'Artık bir anlamımız kalmadı.' 'Demokrasi için, demokratikleşme için, kimliğimizin var olması için mücadele ettik ama şu anda Türkiye oraları aştı' diyor" ifadelerine yer verdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısının önemli olduğunu vurgulayan Tunç, "Sayın Devlet Bahçeli'nin gruptaki çağrısı çok cesurca, tarihi bir çağrıydı. Sayın Cumhurbaşkanımızın hem Ahlat'ta ondan önceki konuşmalarıyla da bütünleştiği iç cephe vurgusu, milli birlik, kardeşlik vurgusu tüm bunlarla beraber yaklaşık işte 1 yıl geçti. Bu 1 yıllık süre içinde terör örgütü İmralı'da açıklama yapıldıktan sonra kendini feshetti. Silahları yakmayla ilgili bir görüntü gördük, çekilmeyle ilgili açıklamalar oldu. Burada silah bırakma süreci önemli. Milli İstihbarat Teşkilatımız, Milli Savunma Bakanlığımız süreci izliyor. Diğer yandan Mecliste kurulan 'Terörsüz Türkiye Komisyonu' dediğimiz, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu da geniş kesimleri dinledi. Sivil toplumundan tutun da şehit ailelerine varıncaya kadar herkesi dinledi, bakanları dinledi" ifadelerini kullandı. "TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKIRSA KANUN ÇIKACAK GİBİ PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL" Çalışmalar hakkında bir pazarlık olmadığını vurgulayan Bakan Tunç, "Meclisin yüzde 90'ının temsili sayesinde orada geniş bir mutabakat var. Bizler de Adalet Bakanlığı olarak bu süreci destekleyen, bu süreci kolaylaştıran, idari uygulamalarla neler yapıldığını Komisyona anlattık. Mevcut mevzuatımız çerçevesi içerisinde yapılan çalışmaların çoğu kamuoyuna yansımadı. Ama uygulamalar, sürecin sağlıklı işlemesi ve sürecin kalıcı hale gelmesi bakımından da önemliydi. Gerek hasta hükümlü ve tutuklularla ilgili endişelerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar, gerek idare ve gözlem kurullarının, cezaevlerinde iyi hal değerlendirilmesine ilişkin yaptıkları çalışmalar. Bu süreçte özellikle yargı kurumlarının da sürece hassasiyetle baktıklarına şahit olduk. Sürecin kolaylaştırılması konusunda ki yapılan çalışmaları anlattık. Bir pazarlık değil, sürecin getirdiği adımlar olabilir. Yani terör örgütü silah bırakırsa kanun çıkacak gibi pazarlık söz konusu değil böyle hukuk devleti olmaz. Böyle bir pazarlık sürecine devlet girmez. Komisyon süreci önemli, herkes dinlendi. Rapor hazırlayacak ve orada çizilecek yol haritası çerçevesinde yasal düzenleme gerekiyorsa zaten Meclis bu konuda adım atacaktır. Burada özellikle milletimizin hassasiyetleri bizim için önemli. Bu sürecin onları rahatsız edecek bir noktaya gelmemesi önemli. Bu konuda özellikle hassas davranarak milletimizin isteği doğrultusunda biz yol alacağız" dedi. Gazetecilerin Demirtaş hakkındaki karar sorularına Bakan Tunç şu şekilde cevap verdi: "Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tek kararı değil bu biliyorsunuz. Yani Öcalan kararı da var geçmişte, Kavala kararı da var. Bakanlar Komitesi'nde görüşmeleri devam edenler de var. Burada Demirtaş ile ilgili dava Kobani Davası. Hepinizin bildiği gibi, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Mayıs 2024 tarihinde Demirtaş ve arkadaşları mahkum olmuştu. Bir kısım sanıklar süreli hapis cezaları ve beraatler de almıştı. Kobani olaylarının azmettiricisi açılan dava 22. Ağır Ceza Mahkemesinde sonuçlanmıştı. Şimdi bu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinde görülüyor. Burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edildi. Tutuklamaya yönelik ihlaller nedeniyle, iddia nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözleşmesi'nin 5. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi ihlal kararı verdi. Bu daire kararına itiraz edilecek mi, edilmeyecek mi gibi bir kamuoyunda tartışmalar oldu. Burada bu süreçlerde biz daire kararlarının Genel Büyük Dairede görüşülmesini istiyoruz. Büyük Daireye gitmeden önce 5 kişilik bir panel var. Bu panel 'görüşülmesine gerek yok' dedi ve daire kararı bu anlamıyla kesinleşti. Daire kararı şu anda Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi tarafından değerlendirilecek." Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uyduğunun altını çizen Tunç, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uymayan bir ülkeyiz şeklinde bir genelleme yapılıyor. Bu doğru değil. Bütün ülkelerin uymadığı kararlar var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan ülkelerin karara uyma ortalaması yüzde 79. Türkiye'nin uyma oranı ise yüzde 91. Türkiye'de bazı davalar, özellikle dışarıdan da çok siyasallaştırılıyor. O siyasallaştırılan davalar öne çıkarılarak sanki Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının hiçbirine uymuyor gibi bir algı çalışması yapılıyor" ifadelerine yer verdi. Tunç, Demirtaş davasında ise ilk dereceden hüküm verildiğini ve bu hüküm istinafta hükümözlü olarak devam ettiğini ve değerlendirmenin şu anda mahkemenin önünde olduğunu açıkladı. Bakan Tunç yaptığı toplantıda yeni anayasa çalışmaları hakkında ise, "Yeni anayasa konusu Türkiye için önemli. 'Türkiye Yüzyılı, Cumhuriyetimizin 2. yüzyılına girdik' diyoruz. 'Artık darbeler devri kapanmıştır' diyoruz. Biz darbecilerin yazdırdığı bir anayasayla yönetiliyoruz. Millet tarafından milletin temsilcileri tarafından yazdırılan bir anayasa değil. Millet oy verip kabul etmek zorunda kaldı ama bir an önce demokratik siyasi hayata geçebilmek için kabul ettiği bir anayasa. Sadece darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile tek başına anayasanın değişmesi için yeterli bir sebeptir. Diğer yandan, yamalı bohça gibi; 170 küsur madde var, 180 değişiklik var. Yani, maddeden fazla değişiklik yapılmış. Mülga maddeler var, sıkıyönetimle ilgili maddeler var ama hep boş maddeler. Bizim amacımız hem yeknesaklığı oluşturmak, sonradan oluşan kurumların diğer maddelerle uyumunu sağlamak, yeni krizlere yol açmamak, hem de demokratik, sivil, katılımcı bir anlayışla yeni anayasayı milletin temsilcileri ile yazıp millet tarafından onaylanmasını sağlamak" dedi. Yeni anayasanın Türkiye için bir kazanç olacağını söyleyen Tunç, "Böyle bir anayasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ikinci yüzyılının başlangıcında çok büyük kazanç olur. Temel hak ve özgürlükleri önceleyen, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesi hüviyetinde bir anayasayı bu ülke yapabilir. Darbe anayasasından da kurtulmuş oluruz. Darbeleri anmak kötü bir şey. O eski karanlık günlere bir daha geri dönmeyelim, bu ülkede bir daha darbe olmasın diye önemli yapısal reformlar da yaptık. İç Hizmet Kanunu 35. maddeyi hep darbelere gerekçe gösterirlerdi. Biz bu maddeyi 14 Temmuz'da yürürlükten kaldırdık. Ertesi gün darbe kalkışması oldu. En son görüştüğümüz kanun oydu Meclis'te. Sıkıyönetimi düzenleyen maddeler kaldırıldı, darbeciler yargılanamaz denilen maddeler kaldırıldı. Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, askeri yargının kaldırılması bunlar çok demokratik adımlar. Ama bunlar hep muhtelif zamanlarda farklı gerekçelerle yapabildiğimiz ilerlemeler. Ama diyoruz ki artık topyekun millet Meclisinde milletvekillerimizin uzlaşmasıyla bir Anayasa yapalım. İnşallah olur. Terörsüz Türkiye konuştuğumuz şu ortamda, milletvekillerimiz yeni anayasa çalışması içerisinde olursa ve bu konuda uzlaşma sağlanırsa inşallah milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz" ifadelerine yer verdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.