Sarıkız Sanat Evi: Pirinç Han’da bir sanat yolculuğu
Nilüfer Gümüşkaya, 25 yıllık öğretmenlik tecrübesinin ardından emeklilik döneminde resimle kurduğu bağa yepyeni bir anlam kazandırdı. Uludağ Üniversitesi Resim-Grafik Ana Sanat Dalı mezunu olan Gümüşkaya, hayatını eğitime ve sanata adamış bir isim. Şimdi ise Bursa’nın tarihi Pirinç Han’ında kurduğu “Sarıkız Sanat Evi” ile hem çocuklara hem de yetişkinlere sanatı sevdirmeye, renklerin dilini öğretmeye çalışıyor.
“ÇOCUKLARIN SESSİZ DİLİ”
Sarıkız Sanat Evi’nde sadece kara kalem, akrilik boya ya da ahşap boyama teknikleri öğretilmiyor; aynı zamanda çocukların iç dünyası da keşfediliyor. Gümüşkaya, çocukların kalemi tutuşundan, bastırma biçimine kadar tüm detayları gözlemleyerek onların duygusal durumlarına dair ipuçları yakaladığını söylüyor ve “Resim, çocukların kendilerini ifade ettikleri sessiz bir dildir. Renklerle, çizgilerle konuşuyorlar. Kağıda, bazen de duvara içlerini döküyorlar” diyor.
“TERAPİ ARACI”
Resim yapmanın yalnızca teknik bir iş değil, aynı zamanda bir terapi aracı olduğunu söyleyen Gümüşkaya, çocuklarla yaptığı çalışmaların onların odaklanma ve davranışlarında etkili olduğunu gözlemlediğini belirtiyor. Bu alandaki farkındalık çalışmalarını da velilerle paylaşıyor.
SANATEVİ HER GÜN AÇIK
Gümüşkaya’nın ders programı esnek: Her gün 11.00 ile 17.00 saatleri arasında açık olan atölyede öğrenciler haftalık programlarına göre gruplar halinde çalışıyor. Kurslar kişiye özel ilerliyor. Hedef ise bir sınav başarısından çok, içsel gelişim. "Biz güzel sanatlar sınavlarına hazırlık kursu değiliz" diyen Nilüfer Gümüşkaya "Çocukların sanatla bağ kurmasını, içindeki duyguyu özgürce ifade etmesini istiyoruz" diye ekliyor.
“TUVAL KÜÇÜK GELİYOR”
Sanat yolculuğu yalnızca çocuklarla sınırlı değil. Gümüşkaya, duvar resmi projelerinde profesyonel kurumlarla çalışıyor. Akrilik ve su bazlı boyalarla devasa yüzeyleri tuval gibi kullanan sanatçı, “Tuval bana küçük geliyor. Duvarın sınırlarını göremediğimde daha özgür hissediyorum,” diyerek bu çalışmalara olan tutkusunu dile getiriyor.
“ZİHİN DİRİ OLMALI”
Sanatla meşgul olmanın sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu savunan Gümüşkaya, her yaştan insanın haftada bir günü mutlaka kendine ve yaratıcılığına ayırması gerektiğini vurguluyor: “Zihin diri olmalı. İnsan kendine bir alan açmalı. Yoksa ruh çöküyor, ardından beden de çöküyor.”
Nilüfer Gümüşkaya’nın Pirinç Han’daki atölyesi, sadece resim öğretilen bir mekân değil; aynı zamanda farkındalıkların filizlendiği, duyguların renklere döküldüğü bir yaşam alanı. Sarıkız Sanat Evi’nde atılan her fırça darbesi, bir çocuğun, bir yetişkinin iç yolculuğuna açılan kapının anahtarı oluyor.