SON DAKİKA

#Sağlık

Söz Bursa - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çocuğunuzun kalp sağlığı için bu 10 belirtiye dikkat Haber

Çocuğunuzun kalp sağlığı için bu 10 belirtiye dikkat

Kalp hastalıklarının yalnızca yetişkinlerde görüldüğü düşünülse de, çocukluk çağında da kalp rahatsızlıklarına sıkça rastlanabiliyor. Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Dr. Bahattin Öncü, çocuklarda doğuştan veya sonradan gelişebilen kalp hastalıklarının, erken tanı ile ciddi sonuçlarının önlenebileceğini belirterek aileleri uyardı. Doğuştan ya da sonradan gelişebilen kalp hastalıkları, çocukluk çağında da önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle doğumsal kalp hastalıkları, bebeklik döneminden itibaren belirti verebilirken; ritim bozuklukları, kalp kapakçığı problemleri veya enfeksiyonlara bağlı kalp rahatsızlıkları okul çağı çocuklarında görülebiliyor. Ebeveynlerin çocuklarının gelişimini yakından takip etmesi ve olağan dışı belirtilerde bir uzmana başvurması büyük önem taşıyor. Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Dr. Bahattin Öncü, çocuklarda görülebilecek kalp hastalıklarına karşı aileleri şu 10 belirtiye dikkat etmeleri konusunda uyardı; "1. Hızlı ve zorlu nefes alıp verme: Ateş ya da akciğer hastalığı olmadan nefes sayısının normalden fazla olması, solunum olayına kaburga kaslarının ve burun kanatlarının katılması durumunda mutlaka kalp hastalığı akla gelmelidir. 2. Morarma: Doğumda veya hemen sonrasında dudaklarda, dilde ve genel olarak tüm vücutta morarma görülmesi ciddi bir kalp hastalığı bulgusu olabilmektedir. İlerleyen yaşlarda aşırı heyecanlanma, nefes tutma atakları, soğuk havalarda görülebilen morarmalar ise genelde sağlıklı bireyle görülmektedir. 3. Çarpıntı: Kalp atımının kişinin kendi tarafından rahatsız edici bir şekilde hissedilmesidir. Ciddi bir ritim bozukluğu belirtisi olabileceği gibi geçirilen enfeksiyonlara ya da kullanılan ilaçları bağlı olarak da görülebilmektedir. 4. Kalpte üfürüm duyulması: Fizik muayene esnasında kalbi dinlerken duyulan anormal sesler üfürüm adıyla tanımlanmaktadır. Her 10 çocuktan 4’ünde duyulabilmektedir. Bu ses duyuluyor ise mutlaka çocuk kardiyoloji hekimi tarafından değerlendirilmesi gerekir. Üfürüm duyulan çocukların büyük genelinde kalp hastalığı bulunmamaktadır, bu üfürümler masum üfürüm olarak adlandırılmaktadır. 5. Göğüs ağrısı: Çocuklarda görülen göğüs ağrılarının sebebi genellikle kalp dışındaki dokulardan kaynaklanmaktadır. Nadiren kalp hastalıklarına bağlı sebepler olsa da, mutlaka kardiyoloji hekiminin değerlendirmesi önerilmektedir. 6. Büyüme gelişme geriliği: Kalp yetersizliği gelişen hastalarda enerji tüketimi artacağı için uzun dönemde kilo alama, akranlarından boy ve kilo olarak geri kalma görülebilir. 7. Çabuk yorulma, halsizlik: Kalp yetersizliği, kalp delikleri ya da damar darlığı gibi durumlarda kalp vücudun ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalarak bu şikayetlere neden olabilir. 8. Eklem ağrısı ve şişliği: Kalp romatizmasının bulgusu olarak diz, dirsek, el ve ayak bileklerinde ağrılı şişlikler görülebilmektedir. 9. Uzamış ateş: 5 günden uzun süren ateşli hastalıklar kalbi besleyen damarlarda genişlemeye yol açan kawasaki hastalığı olabilir. Teşhis ve tedavisi çok önemlidir. 10. Göğüs grafilerinde kalpte anormallik görülmesi: Hekimler tarafından genellikle farklı sebeplerle çekilen akciğer filmlerinde kalpte anormal görünümler fark edilebilir. Bu belirtilerden birinin ya da daha fazlasının olması durumunda mutlaka çocuk kardiyoloji hekimine muayene olunması gerektiği unutulmamalıdır."

''Sünnette çocuğun psikolojisine dikkat edilmeli'' Haber

''Sünnette çocuğun psikolojisine dikkat edilmeli''

Medicabil Sağlık Grubu Nilüfer Hastanesi Klinik Psikoloğu Görkem Polat, sünnetin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda çocuğun psikolojik gelişimini de etkileyebilecek bir süreç olduğunu söyledi. Klinik Psikolog Görkem Polat, özellikle 2-6 yaş aralığının çocuğun psikoseksüel gelişimi açısından hassas bir dönem olduğunu vurgulayarak, bu yaşlarda tıbbi zorunluluk olmadığı sürece sünnetten kaçınılması gerektiğini belirtti. Psikolog Polat, “2 ile 6 yaş arasındaki dönem, çocukların cinsel kimliklerini ve beden farkındalıklarını keşfetmeye başladıkları bir dönemdir. Bu yaş aralığında yapılan sünnet işlemleri, çocukta psikolojik travmaya neden olabileceği gibi, kimlik gelişimini de olumsuz etkileyebilir” dedi. Ayrıca bu yaş grubundaki çocukların, gelişimsel olarak ebeveynlerine karşı gelme eğiliminde olabileceğine dikkat çekerek, tedavi sürecine uyumda zorluk yaşanabileceğini ifade etti. “EN UYGUN DÖNEM 2 YAŞ ALTI VE 6 YAŞ ÜSTÜDÜR” Psikolog Polat, sünnet için psikolojik açıdan en uygun zamanın 2 yaş altı ve 6 yaş üstü dönemler olduğunu vurgulayarak, “Bu yaş aralıklarında çocuk ya henüz bedensel farkındalığa ulaşmamıştır ya da süreçleri daha kolay anlayıp yönetebilir hale gelmiştir” dedi. Sünnetin çocuğa yaşına uygun bir dille anlatılmasının önemine de değinen Klinik Psikolog Polat, “Çocuklara yapılacak işlemler adım adım anlatılmalı, soruları sabırla yanıtlanmalı. Aileler tüm soruları cevaplamak zorunda değil, ancak sağlık çalışanlarından destek almaları çok kıymetlidir” diye konuştu. Çocuğun işlem sırasında korku ve kaygı yaşamasının doğal olduğunu belirten Psikolog Polat, “Bu duygulara karşı ebeveynlerin sakin ve anlayışlı tutum sergilemeleri çok önemlidir. Aksi takdirde ebeveynin kaygılı davranışları çocuğun korkularını pekiştirir ve onu daha da tedirgin hale getirebilir” dedi. “EBEVEYN KAYGISI ÇOCUĞA DOĞRUDAN YANSIR” Çocuğun operasyona hazırlanma sürecinde bilgilendirilmesi ve sürece onay vererek dahil edilmesinin, ‘tehlikedeyim’ düşüncesini hafifletmeye yardımcı olacağını belirten Klinik Psikolog Polat, bu sürecin bilinçli ve güven verici şekilde yönetilmesinin olası travmatik etkileri önleyeceğini söyledi. Sünnet sonrasında çocuğun ailesiyle hızlı şekilde bir araya getirilmesinin önemine de değinen Medicabil Sağlık Grubu Nilüfer Hastanesi Klinik Psikoloğu Görkem Polat, “Sarılmak ve konuşmak, çocukların zorlayıcı duygularla başa çıkmasına yardımcı olur. Bu temas, çocuğun yeniden ‘güvendeyim’ duygusunu kazanmasını sağlar” diyerek sözlerini tamamladı.

2 yaşındaki bebeğin böbrek taşı kapalı yöntemle alındı Haber

2 yaşındaki bebeğin böbrek taşı kapalı yöntemle alındı

Hayat Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Necmettin Penbegül, 2 yaşındaki bir hastanın böbreğinde tespit edilen yaklaşık 2 santimetrelik taşı, sırttan sadece 4 milimetrelik bir tünel açarak gerçekleştirdikleri kapalı yöntemle başarıyla aldı. Bu operasyon, çocuklarda çok nadir görülen böbrek taşı vakalarına yönelik gelişmiş tekniklerin uygulanabilirliğini de ortaya koydu. Karın ağrısı şikâyetiyle ailesi tarafından Hayat Hastanesine getirilen küçük A.A.'nın yapılan tetkiklerinde böbreğinde büyük boyutta bir taş tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Penbegül, çocuk hastalarda taş hastalığının nadir görüldüğünü ve bu tür operasyonların özel ekipman ve ciddi deneyim gerektirdiğini vurguladı. Doç. Dr. Penbegül açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Normalde bu büyüklükteki taşlarda sırttan yaklaşık bir santimlik bir delik açılarak taşlar temizlenir. Ancak çocuk hastalarda daha küçük ve hassas müdahaleler yapılması gerekir. Bu nedenle yaklaşık 4 milimetrelik ‘ultra mini’ dediğimiz yöntemle sırttan bir tünel açtık ve taşı başarıyla temizledik. Hastamız ameliyat sonrası ilk günde tüm kateterlerinden kurtuldu. Kapalı ameliyatların en büyük avantajı, kısa sürede normal hayata dönüş imkânı sunmasıdır." Hayat Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Necmettin Penbegül, başarılı geçen operasyon sonrasında küçük A.A.’nın sağlık durumunun iyi olduğu, ameliyatın ardından hızla toparlandığı belirtti.

Osmangazi’de kadınlara özel sağlıklı yaşam buluşması Haber

Osmangazi’de kadınlara özel sağlıklı yaşam buluşması

Kadınların yaşam kalitesini yükseltmek ve farkındalıklarını artırmak amacıyla çeşitli eğitim programları hayata geçiren Osmangazi Belediyesi, bu kez cinsel sağlık, hijyen ve beslenme konularını gündeme taşıdı. Osmangazi Belediyesi, kadınların sağlıklı yaşam, sosyal katılım ve bireysel farkındalıklarını artırmak amacıyla düzenlediği etkinliklere devam ediyor. Osmangazi Kent Konseyi iş birliğiyle düzenlenen "Kadın Kadına Mahalle Buluşmaları"nın bu haftaki buluşmasında, cinsel sağlık, hijyen ve beslenme konuları ele alındı. Altınova Mahallesi’nde bulunan Altınova Spor Tesisi’nde düzenlenen etkinliğe Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Cemile Yılgör, Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal, Altınova Mahalle Muhtarı Vildan Şentürk ve çok sayıda kadın katıldı. Ayda iki kez yapılması planlanan etkinliklerin bu buluşmasında; Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Serra Sezer, Psikolojik Danışman Berrak Damla Karaca, Uzman Diyetisyen ve Fizyoterapist Sümeyye Şükran Özkeleş, Diş Hekimi Özlem Mutaf Yağcı ve Avukat Ayşe Simge Demir Okuroğulları konuşmacı olarak yer aldı. Kadınlara yönelik farkındalık çalışmaları kapsamında düzenlenen programda, temel kadın sağlığı, kişisel hijyen, beslenme, ruh sağlığı ve hukuki haklar konusunda kapsamlı bilgiler aktarıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Osmangazi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal, "Bu program ile 4 modül içeren ve her modülde farklı sağlık aşamalarını anlatacağımız ve kadınlarla dayanışacağımız bir buluşma serisi düzenlemek istiyoruz. Osmangazi ilçemizin çeşitli mahallelerinde bu organizasyonu gerçekleştireceğiz" dedi. Baysal, kadınların toplumsal yaşamın her alanında daha güçlü yer alması için bu tür buluşmaların devam edeceğini belirtti. "BEDENİNİ TANIYAN KADIN GÜÇLENİR" Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Serra Sezer, kadınların kendi bedenlerini tanımalarının önemine değinerek, "Kadın, ataerkil toplum yapısında uzun yıllar ikinci planda yer aldı. Ancak bedenini tanıyan, kendi sağlığı hakkında bilgi sahibi olan kadın güçlenmeye başlar. Ne yazık ki, birçok kadın hâlâ ‘öğrenilmiş utangaçlık’ nedeniyle doktora gitmekten çekiniyor. Bu tabuların yıkılması gerekiyor" dedi. Psikolojik Danışman Berrak Damla Karaca, etkinlikte kadınlara nefes ve esneme egzersizleri yaptırarak fiziksel ve ruhsal rahatlamaya yönelik küçük uygulamalar gerçekleştirdi. Diş Hekimi Özlem Mutaf Yağcı ise özellikle çocuklarda ağız ve diş sağlığının korunmasında ailenin rolüne vurgu yaparak, "Çocuklar ailelerini örnek alır. Diş sağlığı bir bütün olarak ele alınmalı. Diş kayıpları sadece estetik değil, çiğneme ve ağız sağlığını da doğrudan etkiler. 12 yaş öncesi tel tedavisinde dikkatli olunması gerektiğini de hatırlatmak isterim" diye konuştu. Avukat Ayşe Simge Demir Okuroğulları da aile içi eğitimde ‘anne’ rolünün taşıdığı öneme dikkat çekerek, "Toplumun dönüşümü ailede başlar. Kadın ne kadar güçlü ve bilinçliyse, yetişen çocuklar da o denli sağlıklı bireyler olur," ifadelerini kullandı. "Kadın Kadına Mahalle Buluşmaları"nın ilerleyen haftalarda Osmangazi’nin farklı mahallelerinde düzenlenmeye devam edeceği açıklandı.

İki böbreğinde tümör tespit edilmişti, kapalı cerrahiyle sağlığına kavuştu Haber

İki böbreğinde tümör tespit edilmişti, kapalı cerrahiyle sağlığına kavuştu

Bursa'da yaşayan 59 yaşındaki Muhlis Lordoğlu, iki yıl önce sol böbreğinde tespit edilen tümör nedeniyle birçok hastaneye başvurdu. Ancak görüştüğü tüm hekimler, sol böbreğinin tamamen alınması gerektiğini belirtti. Bu kararın hayat kalitesini ciddi biçimde etkileyeceğini düşünen Lordoğlu, farklı bir çözüm arayışına girdi. Bu süreçte Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan ile tanıştı. Dr. Şahan, böbreğin tamamını almak yerine, yalnızca tümörlü kısmın çıkarılabileceğini belirterek umut verdi. 6 santimetrelik kitlenin zorlu bir bölgede yer aldığı sol böbreğe uygulanan laparoskopik (kapalı) cerrahi sayesinde sadece tümörlü doku çıkarıldı ve böbrek büyük ölçüde korundu. Lordoğlu, bu başarılı operasyonun ardından düzenli kontrollerle takip edildi. İki yıl sonra bu kez sağ böbreğinde 2 santimetrelik yeni bir kitle tespit edildi. Kitle, böbreğin içine gömülü ve ulaşılması zor bir konumda bulunuyordu. Yine Doç. Dr. Ahmet Şahan ve ekibi tarafından gerçekleştirilen kapalı operasyonla bu kitle de başarıyla çıkarıldı ve sağ böbrek de korundu. Ameliyat sürecine ilişkin bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, "Böbrek kanseri sinsi bir hastalıktır; genellikle son döneme kadar herhangi bir belirti vermez. Muhlis bey, iki yıl önce sol böbreğinde, oldukça zor bir bölgede yer alan 6 santimetrelik bir kitle ile başvurdu. Birçok merkezde bu kitlenin, böbrekle birlikte alınmasının uygun olacağı düşünülmüştü. Ancak biz, böbreği korumak amacıyla kapalı yöntem olan laparoskopik cerrahi ile sadece kitleyi çıkartıp böbreği yerinde bırakmayı tercih ettik. Hastayı düzenli aralıklarla takip ettiğimizde, ikinci yılın sonunda bu kez sağ böbreğinde, yine zor bir bölgede ve böbreğin içine gömülü 2 santimetrelik başka bir kitleyle karşılaştık. Bu kitlenin de yaklaşık 1-1,5 saat süren kapalı bir operasyonla sadece kitle çıkarılarak tedavisi gerçekleştirildi. Bu süreçte, kısmi çıkarımın böbrek fonksiyonlarını korumadaki önemini bir kez daha görmüş olduk. Hastamız kısa sürede toparladı ve günlük yaşamına geri döndü. Hem kanserinden kurtuldu hem de böbrek fonksiyonları korundu. Diyalize girme ihtiyacı olmadı" dedi. Medicana Bursa Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Alkan Çubuk ise, "Böbrek kitlelerinin tedavisi zorlu ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Kitlelerin böbrek içindeki lokalizasyonu, hastanın genel sağlık durumu ve kitlelerin tekrarlama ihtimali gibi faktörler, tedavi planlamasında büyük önem taşır. Elbette bazı standart kitleler, standart yöntemlerle tedavi edilebilir. Ancak zor lokalizasyonlarda bulunan, teknik olarak karmaşık kitlelerde, bu alanda uzmanlaşmış, tecrübeli ve kendini bu işe adamış bir ekibin müdahalesi kritik hale gelir. Hastamız iki yıl önce sol böbreğinde, zor bir bölgede yer alan bir kitleyle başvurmuştu. O dönemde kitlenin böbrekle birlikte tamamen alınması birçok merkezde önerilmişti. Ancak biz, böbreği korumayı hedefleyerek zorlu bir cerrahiyle sadece kitlenin çıkarılmasını sağladık. Eğer o dönemde böbrek tamamen alınsaydı, bu kez sağ böbreğinde ortaya çıkan yeni kitle nedeniyle hastamız çok daha riskli bir süreçle karşı karşıya kalacaktı. Ancak iki yıl önce yapılan cerrahinin sağladığı avantajla, bu kez de sağ böbrekteki kitlenin dikkatli bir cerrahiyle çıkarılması mümkün oldu ve yine böbrek korunmuş oldu" diye konuştu. Yaşadığı süreci anlatan hasta Muhlis Lordoğlu, "İki yıl önce sol böbreğimde tümör tespit edildi. Bu süreçte birçok hastaneye başvurdum. Ancak görüştüğüm tüm hekimler, sol böbreğimin tamamen alınması gerektiğini söyledi. Bu durum beni oldukça endişelendirdi. Sonrasında Doç. Dr. Ahmet Şahan ile tanışma fırsatım oldu. Kendisi bana, böbreğimin tamamını değil, yalnızca tümörlü kısmını alarak böbreği koruyabileceğini söyledi. Bu yaklaşım bana çok umut verdi. Nitekim ameliyat başarıyla gerçekleşti ve sol böbreğim büyük oranda korunmuş oldu. Aradan iki yıl geçtikten sonra bu kez sağ böbreğimde, kömür gibi tarif edilen sert bir kitle tespit edildi. Yine Ahmet Hocam ve ekibi, bu zorlu ameliyatı da kapalı yöntemle son derece başarılı bir şekilde gerçekleştirdiler. Sağ böbreğim de korunmuş oldu. Tüm bu süreçte hocamızın bilgi ve tecrübesi, ekibinin titizliği sayesinde hem kanserden kurtuldum hem de diyalize girmek zorunda kalmadım. Eğer o zaman Ahmet Hocamla yollarımız kesişmemiş olsaydı, bugün büyük ihtimalle böbrek fonksiyonlarımı kaybetmiş ve diyalize bağımlı bir hasta haline gelmiş olacaktım. Bu tür zor vakaların üstesinden başarıyla gelen başta Doç. Dr. Ahmet Şahan olmak üzere tüm ekibine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum" ifadelerini kullandı. Hastanın oğlu Musa Lordoğlu da, "İki yıl önce babamın böbreğinde bir tümör tespit edildi. Ben de bir doktor olarak bu süreçte birçok hastane ve hekimle görüşme fırsatı buldum. Görüştüğüm hekimlerin büyük fazlalığı, böbreğin tamamen alınması gerektiğini söylüyordu. Ancak bu yaklaşımın, ileride yaşanabilecek nüks riskleri ya da böbrek yetmezliği gibi durumlar açısından ciddi sonuçları olabileceğini düşündüğüm için daha fazla araştırmaya başladım. Alternatif görüşler almak istedim. Bu arayış sürecinde Doç. Dr. Ahmet Şahan ile tanıştım. Kendisinin hem daha önce yaptığı başarılı vakaları hem de sürece olan hakimiyeti ve kendine güveni bize büyük bir güven verdi. Bu sayede, babamın o dönemdeki ameliyatını parsiyel nefrektomi şeklinde gerçekleştirdik. O ameliyat sonrası iki yıl boyunca çok şükür hiçbir sorun yaşanmadı. Ancak düzenli kontroller sırasında bu kez diğer böbrekte yeni bir tümör tespit edildi. Bu tümör bir önceki kadar büyük olmasa da, bulunduğu konum itibarıyla çok daha zorlu bir cerrahiydi. Şimdi dönüp baktığımda, eğer ilk ameliyatta böbrek tamamen alınmış olsaydı ve bu yeni tümör de diğer tek böbrekte çıkmış olsaydı, bugün büyük ihtimalle diyalize hazırlık yapıyor ya da böbrek nakli araştırıyor olacaktık. Ama şu an çok şükür böyle bir durumla karşı karşıya değiliz. Babam, Ahmet Hoca'nın hem önceki hem de bu son ameliyatı sayesinde sağlıklı, diyaliz ihtiyacı olmadan yaşamını sürdürüyor. İkinci ameliyat da başarıyla geçti. Bu süreçte Ahmet Hoca'ya ve ekibine minnettarım. Ellerine, emeğine sağlık. Babam şu an hem sağlıklı hem de yaşam kalitesi yüksek bir şekilde hayatına devam ediyor" dedi.

Glokom belirti vermeden görme kaybına yol açabilir Haber

Glokom belirti vermeden görme kaybına yol açabilir

Glokom, göz içi basıncının yükselmesi sonucu göz sinirlerinin zarar görmesiyle oluşuyor. En tehlikeli yönü ise çoğu zaman hastanın bu durumu fark etmemesi. Konuyla ilgili bilgilendirmede bulunan VM Medical Park Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Sait Günerigök, "Hastaların büyük bir kısmı görme alanı daraldığında veya bulanık görmeye başladığında bize başvuruyor. Ancak bu evre, sinir hücrelerinin ciddi şekilde hasar gördüğü bir dönemdir. Ne yazık ki, glokomun yol açtığı hasar geri döndürülemiyor" ifadelerini kullandı. "40 YAŞ ÜSTÜNDEKİLER RİSK ALTINDA" Glokom her yaş grubunda görülebilse de özellikle 40 yaş üstü bireylerde, ailesinde glokom öyküsü bulunanlarda, diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıkları olanlarda ve uzun süre kortizon kullananlarda riskin daha yüksek olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Günerigök, "Glokom genellikle yavaş ve sinsi seyreder. Bu nedenle yılda bir kez göz muayenesi yaptırmak, özellikle risk grubundaki bireyler için hayati önem taşıyor" diye konuştu. "MODERN TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİYLE KONTROL ALTINA ALINABİLİR" Glokomun erken teşhisi sayesinde görme kaybının önlenebildiğinin altını çizen Op. Dr. Günerigök, "Göz içi basınç ölçümü, görme alanı testi ve optik sinir başı analizleri ile tanı konulabiliyor. Glokom tedavisinde damla tedavisi, lazer uygulamaları ve cerrahi müdahaleler gibi farklı seçenekler mevcut. Son yıllarda dikişsiz glokom ameliyatı olarak bilinen GATT ameliyatları uygun hastalara uygulanabilmektedir. Ancak tedavinin başarılı olması için hastanın takipte kalması ve ilaçlarını düzenli kullanması çok önemli" dedi. "GÖZ KONTROLLERİ GENEL SAĞLIK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ" Son olarak glokomun dünyada önlenebilir körlük nedenlerinin başında geldiğini dile getiren Op. Dr. Günerigök, bu nedenle düzenli göz kontrolleri sadece göz sağlığı için değil, genel yaşam kalitesinin korunması açısından da büyük önem taşıdığını ifade etti.

Yaz geldi, kenelere dikkat! Haber

Yaz geldi, kenelere dikkat!

Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Özkul, KKKA’nın keneler aracılığıyla bulaşan ve ciddi sonuçlara yol açabilen tehlikeli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirterek, korunma yolları ve erken teşhisin önemine dikkat çekti. Hastalık genellikle kene ısırması yoluyla bulaşıyor. Ayrıca, hastalığı taşıyan hayvanların kanı veya vücut sıvılarıyla doğrudan temas da virüsün insana geçmesine neden olabiliyor. Kene, vücuda tutunduktan sonra virüsü kana karıştırarak hastalığın ortaya çıkmasına yol açabiliyor. Kene ısırmasından sonra hastalığın belirtileri genellikle 1 ila 3 gün içinde ortaya çıkıyor. Bu dönemde yüksek ateş, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi şikayetler görülebiliyor. Hastalık ilerledikçe ciltte döküntülerle birlikte burun ve diş eti kanamaları gibi ciddi bulgular da ortaya çıkabiliyor. Dr. Özkul, hastalıktan korunmak için özellikle kırsal alanlarda açık renkli ve uzun kollu giysiler tercih edilmesini, pantolon paçalarının çorap içine alınmasını ve vücutta kene kontrolünün düzenli olarak yapılmasını öneriyor. Kene tespit edildiğinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasının hayati önem taşıdığını ifade ediyor. Ayrıca, hasta ya da hastalık şüphesi taşıyan hayvanlarla temastan kesinlikle kaçınılmalı. Kene tutunması durumunda ya da hastalık belirtileri ortaya çıktığında zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini belirten Dr. Özkul, KKKA’nın erken tanı ve tedaviyle kontrol altına alınabilecek bir hastalık olduğunu hatırlatıyor.

BTSO’nun Sağlık Turizminde Bursa Modeli Türkiye’ye örnek oldu Haber

BTSO’nun Sağlık Turizminde Bursa Modeli Türkiye’ye örnek oldu

Bursa iş dünyasının çatı kuruluşu BTSO, başarılarına bir yenisini daha ekledi. Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde düzenlediği HİSER Kümelenme Konferansı kapsamında düzenlenen ödül töreninde, BTSO’nun “Sağlık İçin Bursa” Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması - HİSER Projesi, alım heyeti organizasyonu kategorisinde ‘En İyi Uygulama Örneği’ seçildi. BTSO adına ödülü Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın elinden aldı. “İş Dünyamızın Rekabet Gücünü Artırıyoruz” BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Ticaret Bakanlığı destekleriyle gerçekleştirilen Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE), HİSER ve kümelenme projelerinin firmaların ihracat odaklı büyüme süreçlerine önemli katkı sağladığını söyledi. Türkiye’de bu alanda 44 projeyle öncü konumda olduklarını belirten Başkan Burkay, “BTSO olarak kümelenme, UR-GE ve HİSER projeleriyle iş dünyamızın rekabet gücünü artırmayı sürdürüyoruz. Bu projelerle üyelerimize ihracatın yanı sıra markalaşma ve sürdürülebilir büyüme konularında da stratejik destekler sunuyoruz.” dedi. “Bursa Sağlık Turizminde Çok Güçlü Bir Potansiyele Sahip” Bursa’nın termal kaynakları, modern hastaneleri, üniversiteleri ile tarihi ve kültürel derinliklere sahip özel bir şehir olduğuna dikkat çeken İbrahim Burkay, “Bursa sağlık turizminde tedavi hizmetleriyle birlikte insanlara iyi gelecek bir deneyim de sunuyor. Şehrimizin bu alandaki potansiyeli çok büyük. Biz de BTSO olarak bu potansiyele sahip çıkıyoruz. Sağlık turizmi gibi öncelikli sektörlerde firmalarımızın küresel ölçekte daha güçlü konumlanması amacıyla hayata geçirdiğimiz ‘Sağlık İçin Bursa’ HİSER Projesi, bu vizyonun güçlü bir örneğidir. Bu kapsamda bizlere her zaman destek olan Ticaret Bakanlığımıza ve Sayın Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat’a teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. Bursa Business School’da Uluslararası Sağlık Zirvesi 2019 yılında başlayan “Sağlık İçin Bursa” HİSER Projesi kapsamında düzenlenen alım heyeti organizasyonu, 2024 yılının Temmuz ayında BTSO’nun yaşam boyu eğitim merkezi olarak Türkiye’ye kazandırdığı Bursa Business School ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Etkinlikte, Kuzey Avrupa ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere farklı coğrafyalardan gelen sağlık turizmi profesyonelleri ile Bursalı firmalar bir araya geldi. 100’ü aşkın ikili iş görüşmesine sahne olan organizasyon, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini dünyaya tanıtma konusunda önemli bir örnek teşkil etti.

Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gerekenler! Haber

Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gerekenler!

“Yazın kokuya karşı hava alan ayakkabılar tercih edilmeli” Kuruoğlu, “Ayakkabı seçimi hem ayakkabı sağlığı hem de konfor açısından büyük önem taşımaktadır. Günlük yaşamın temposu içerisinde çoğu zaman farkına varmasak da bedenimizin tüm yükünü ayaklarımız taşır. Uzun süre ayakta kalmak, yürümek ya da koşmak gibi aktiviteler sırasında ayaklarımızı rahat ettirmek ve sağlığımızı korumak, büyük ölçüde doğru ayakkabı seçimine bağlıdır. Oysa birçok kişi, ayakkabı tercihini yalnızca estetik kaygılarla ya da modaya uygunluk düşüncesiyle yaparken, bu seçimlerin uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğinin farkında değildir. Yanlış ayakkabı seçimi sadece ayaklarda ağrıya ya da nasıra yol açmakla kalmaz; zamanla diz, kalça ve bel bölgelerinde de ağrılar ortaya çıkabilir. İlerleyen süreçte oluşabilecek hasarı en aza indirgemek için ayakkabı seçerken bazı noktada dikkat etmemiz gerekmektir” dedi. “Akşam üstü saatlerinde ayakkabı seçimi yapmamız önerilmektedir” Kuruoğlu, “Ayakkabı alırken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, ayakkabı seçiminde en uzun parmağımız, ile ayakkabı burnu arasında en az yarım santim boşluk olmalıdır. Ayakkabını iç kısmında elimizi dolaştırdığımızda dikiş oranına en az olanı tercih etmemiz sürtünmeyi ve aşınmayı en aza indirgemektir. Özellikle diyabetli bireyler bu konuda daha dikkatli olmalıdırlar. Ayakkabı alırken mutlaka her iki ayağımızda deneyerek almalıyız çünkü milimetrik olarak bir ayak diğerine göre farklılık gösterilebilmektir. Özellikle ayak topuk kısmını elimizle ittirdiğimizde darbelere karşı daha sert olmalıdır ki topuk stabilitesini sağlayabilesiniz. Basma fazlarını daha rahat hareket ettirebilmemiz için ayak ön kısmında çok hafif bir esneklik olmalıdır. Özellikle yaz aylarında koku oluşumunu önlemek içim hava alabilen yüzeyde ayakkabılar tercih edebiliriz. Özellikle akşam üstü saatlerinde ayakkabı seçimi yapmamız ayak numaramız açısından bize en doğru seçimi verecektir” ifadelerinde bulundu. “Doğru ayakkabı tüm beden sağlığını etkiler” “Topuklu ayakkabı giymeyi tercih eden bireylerin ise topuk yüksekliğine dikkat etmeleri büyük önem taşır” diyen Kuruoğlu, “Uzun süre yüksek topuklu ayakkabı giymek, ayak bileği burkulmalarına ve duruş bozukluklarına neden olabilir. Bu nedenle günlük kullanımda topuk boyu 3-5 cm arasında olan, tabanı yumuşak ve ayağı destekleyen modeller önerilmektedir. Sonuç olarak, doğru ayakkabı seçimi yalnızca ayakları değil, tüm beden sağlığını etkileyen önemli bir faktördür. Sağlıklı adımlar atabilmek ve yaşam kalitesini koruyabilmek için ayakkabı seçerken konfor, destek ve uygunluk kriterleri göz önünde bulundurulmalıdır” açıklamalarında bulundu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.