SON DAKİKA

#Siyaset

Söz Bursa - Siyaset haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Siyaset haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Güler: "Bizim Alevi-Sünni diye bir ayrımımız yok" Haber

Güler: "Bizim Alevi-Sünni diye bir ayrımımız yok"

AK Parti Grup Başkanı Güler, 32 yıl önce yaşanan olaylarda 37 kişinin hayatını kaybettiği ve günümüzde Bilim Kültür Merkezi olarak kullanılan Madımak Oteli’nde düzenlenen anma programında konuştu. Güler, konuşmasında bir daha Türkiye’de benzer operasyonlara izin vermeyeceklerini ifade ederek, "Ülkemizin birliğine ve beraberliğine kasteden eylemlerin de yine kışkırtılmaya çalışıldığını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda açıkça söylediği çok net ifadeler var. Çünkü biz biliyoruz ki Anadolu bize emanet edilen, bu coğrafya ki merkezinde bulunan, şehrimiz, kadim şehrimiz, sultan şehrimiz Selçuklu‘ya başkentlik yapan bu şehrimizde o tarihte de birilerinin farklı hesapları vardı vatandaşlarımızı, aziz milletimizi birbirine düşürecek. O günün şartlarında buna Alevi-Sünni dediler. Türk-Kürt dediler, sağcı-solcu dediler. Bugün de laik-anti laik veya karşıtlık üzerine yine bazı provokasyonlara girişilen eylemleri görüyoruz. Bunu açıkça burada söylemek isterim. Bizler bu topraklar üzerinde asla bir daha böyle bir operasyon yapılmasına, aziz milletimizin her bir ferdinin birliğinin, beraberliğinin bozulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Biliyoruz, görüyoruz ve takip ediyoruz. Burada gördüğünüz gibi bir ve beraber olarak tüm Sivaslı hemşehrilerimizle nasıl o günkü oynanan oyunları bugüne kadar boşa çıkarttıysak, beraberliğimizi devam ettirdiysek bundan sonra da devam ettireceğiz" dedi. "OYNANAN OYUNLARI GÖRMELİYİZ" Konuşmasında 'terörsüz Türkiye' sürecine değinen Güler, ülkede her ferdin oynanan oyunları görmesi gerektiği ifade ederek, "Bakın son günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya koyduğumuz bir aynı zamanda duruş var. O da nedir? Terörsüz Türkiye. Yani bu topraklarda huzurun, birliğin, beraberliğin devamı için, kurulması için ve şiddetin ve silahın asla bu topraklarda bir daha adının konuşulmaması için bir çalışma yürütülüyor. Büyük fedakarlıklarla kazandığımız bu değerleri mutlaka korumamız lazım. İnşallah koruyacağız. 86 milyon aziz milletimizin her bir ferdinin zarar görmemesi, birliğini, beraberliğini muhafaza etmesi, kardeşçe bu topraklarda, huzur içerisinde yaşaması için biz her türlü çalışmayı, her türlü gayreti, çabayı sarf edeceğiz. Bunu da buradan açıkça söylemek isterim. Ama uyanık olacağız. Aziz milletimizin her bir ferdi bu konularda çok duyarlı olmalı, oynanan oyunları görmeli" dedi. "BİZİM ALEVİ-SÜNNİ DİYE BİR AYRIMIMIZ YOK" Ülkede Alevi-Sünni diye bir ayrım olmadığını vurgulayan Güler, "Görüyorsunuz kuzeyimizde bir Rusya-Ukrayna savaşı yıllardır devam ediyor. On binlerce insan ölmüş, milyonlarca insan topraklarını terk etmiş. Yine güneyimizde büyük riskler var. Daha yakın zamanda katil İsrail'in İran'a saldırıları var. Durduk yere bir anda, oldubittiyle, bir gece vakti. Bir bağımsız egemen bir devlete saldırabiliyor. Uluslararası hukuk ayaklar altına alınabiliyor. Birleşmiş Milletler kararları yok sayılabiliyor. Dolayısıyla bölgemizin bu kadar büyük riskler taşıdığı, dünyanın farklı riskli alanlara yöneldiği bu dönemlerde biz ülke olarak birliğimizi, beraberliğimizi korumalıyız. Ülkemizin gelişmesi, kalkınması, büyümesi noktasında omuz omuza bir ve beraber olmalıyız. Bizler kardeşiz. Bizim Alevi-Sünni diye bir ayrımımız yok. Bizler komşu olarak bu mahallelerde, bu şehirde büyüdük. Değerli kardeşimle biz her zaman kardeşten çok daha öte bir hukuk içerisinde yaşadık. Ve bundan sonra da yaşamaya inşallah devam edeceğiz" şeklide konuştu. "BU TOPRAKLARDA OPERASYONA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ" Güler, bu topraklarda operasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek şunları söyledi: "Burada o günün o acı olayıyla beraber vefat eden 33 vatandaşımıza ben tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Yine 5 Temmuz 1993’de Erzincan'ın Kemaliye ilçesindeki Başbağlar köyümüzde de yine bir acı olay yaşamıştık. Ben orada da vefat eden kardeşlerimizle, vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Ailelerine sabırlar diliyorum. Buradan açıkça söylemek isterim ki biz bu topraklarda bir ve kardeş olarak her zaman, her daim omuz omuza yaşayacağımıza, birbirimize güveneceğimize ve asla dışarıdan birilerinin operasyon yapmasına da müsaade etmeyeceğimizi de buradan tekraren ifade etmek isterim. Tekrar vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet dilerim, mekanları cennet olsun inşallah."

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala: "Muhalefetin kargaşası Orta Doğu'daki kargaşa gibi" Haber

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala: "Muhalefetin kargaşası Orta Doğu'daki kargaşa gibi"

Erzurum'da AK Parti Yerel Yönetimler Toplantısı'nda konuşan Efkan Ala, "Bütün gönül coğrafyamızdaki insanların sorumluluğu bizim sırtımızdadır. Bizim insanımızın sorumluluğu bizim sırtımızdadır. Kıymetli kardeşlerim inanılmaz bir belirsizlik var dünyada. Önceden ittifak kurmuş olan ülkeler, birbirleriyle yardımlaşan ülkeler şimdi birbirleriyle savaş halinde. Problem bazen silahsız, ekonomik savaş halindeler, yürütüyorlar. Şimdi Çin'le Amerika arasındaki ilişkileri düşünün. Geçtiğimiz 10 yılda birbirlerini destekleyerek üretimlerini arttırıyorlardı. Şimdi birbirlerine duvar örüyorlar" dedi. Bölgede Suriye ve Rusya-Ukrayna savaşların halen devam ettiğini söyleyen Ala, "Orta Doğu'yu görüyoruz. Orta Doğu'da eşsiz zulümler işleniyor. Gazze'de insanlar bir toplu kıymetli kardeşlerim Avrupa altında yukarıdan bomba atılıyor. Ne kadar bomba? Vietnam'da atılandan daha fazla bomba küçücük bir alana atılıyor. İki buçuk milyon insanın üzerine ve 100 binden 150 - 200 bine yakın kayıp, hayatını kaybetti. Daha geçen hafta yanı başımızda bir savaş başladı. Amerika gitti, İran'a saldırdı. Karşılıklı bu sefer yanı başımızda ciddi, Türkiye'yi, bölgeyi sarsacak, dünyayı etkileyecek bir savaş yaşandı. Bu kadar büyük istikrarsızlık içerisinde Türkiye bir istikrar adası olarak yoluna devam ediyor. Bunu her bir 86 milyon insanın her biri, koruması gereken, bir fanus gibi korumalı ve desteklemeli. Allah muhafaza bizim başka bir seçeneğimiz yok" diye konuştu. 'Terörsüz Türkiye' projesinin emin adımlarla yürütüldüğünü kaydeden Ala, "Emin adımlarla yürüyoruz. Orada kim ne derse desin bir takım provokasyonlara asla fırsat vermeyeceğiz. Bir takım yalan yanlış bilgilere kapı açmayacağız. Orada öngördüğümüz biçimde değerli kardeşlerim süreç devam ediyor ve inşallah Türkiye, Terörsüz Türkiye hedefine ulaşacak, terör prangalarından kurtulacak ve emin adımlarla Türkiye Yüzyılı hedefine doğru kıymetli kardeşlerim yürüyecek. Ekonomide ortaya koyduğumuz program sonuçlarını alıyor. İnşallah enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüğümüz zaman Türkiye şahlanacak ve değerli kardeşlerim artık üst gelir grubuna çıkmış bir Türkiye ekonomisiyle, siyasetiyle, sosyal yapısıyla, dinamizmiyle, eğitimiyle dünyanın en gelişmiş, en kalkınmış 10 ülkesi arasına girecek ve İslam ülkeleri içerisinde bunu başarma potansiyeli olan en öndeki yegane ülke olarak da kardeşlerim sorumluluğumuzun bilincini de bu hedefe doğru memleketimizi emin adımlarla taşıyacağız" şeklinde konuştu. AK Parti'den önceki dönemi anlatan Ala, "Eskiden son sözü kim söylüyordu? Son sözü vesayet odaklarının temsilcileri söylerdi Ankara'da. Parti başkanları konuşurdu, başbakanlar konuşurdu. Öyle değil mi? Şimdi kim söylüyor? Şimdi milletin iradesini temsil eden Cumhurbaşkanımız söylüyor. Son sözu siyasette bu milletin yüzde 52 oyla seçtiği Cumhurbaşkanı söylüyor. Bu markayı da biz oluşturduk. Demek ki çalışınca oluyor değerli kardeşlerim. Şimdi siyaset sadece bize ait değil ama alternatif olması gereken muhalefete bakıyorsun ana muhalefete bir muhalefet var AK Parti'nin ama alternatifi yok. Yani muhalefetle alternatif ayrı şeyler. Şimdi daha kendi meselelerini çözememiş, parti içi meseleleri ayyuka çıkmış, meselelerini millete çözdürmeye çalışan bir muhalefet anlayışı var. Bu bizim sorumluluğumuzu iki kat daha arttırıyor. Değerli kardeşlerim, şimdi düşünün 6'lı masa kuruldu ve orada bazı şeyler tartışıldı. Allah aşkına bugünden geriye dönün. Ya o 6'lı masanın gösterdiği kişi bugün cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı? Sonra ortaya çıkan mutabakat zapıtları, protokoller, görüşmeler. Hatırlıyoruz değil mi? Türkiye ne hale gelirdi? Yani birine olmayan makamı söz vermişti, bir makamı 5-6 kişiye söz vermişti, dağıtmıştı. Öyle değil mi? Herkesin elinde de belge var. Peki böyle bir anlayış zaten etrafımızda bu kadar problem varken Orta Doğu'da, Balkanlar'da her taraf kargaşa içindeyken böyle bir anlayışın Türkiye'nin başına gelmiş olduğunu düşünelim. Ne hale gelirdi Türkiye Allah muhafaza. Onun için değerli kardeşlerim biz Orta Doğu'da düzen kurmaya çalışıyoruz. Muhalefetin kendisi Orta Doğu'ya benziyor. Muhalefetin kargaşası Orta Doğu'daki kargaşa gibi. O bakımdan işimiz bir kat daha artmış durumda daha fazla. Şimdi belediye kongre yapıyorlar, belediye başkanlarını seçtiler. Belediye başkanları bazı yerlerde iş başına geldi. Partilerinin yönetiminde herkes birbirini hançerlemeyle, birbirini ihanetle suçluyor. Ve mahkemelere taşındılar. Birbirlerini şikayet ediyorlar. Böyle bir yapı Türkiye'ye ne verebilir? Ama Türkiye hepimizin. Türkiye'de iyi şeyler olmaz, kötü şeyler yaşanırsa bundan 86 milyon olumsuz etkilenir. Onun için değerli kardeşlerim biz milletimizle çok daha fazla bunları da konuşarak, bu meseleleri yönetmeliyiz. Çünkü Türkiye'nin bunlara tahammülü yok. Belediyelere geldiler. Belediyeler, bakın siz biliyorsunuz içindesiniz İstanbul Belediyesi'nin iştirakleriyle birlikte bütçesi 14 bakanlığın bütçesinden daha fazla. Zaten 16 bakanlığımız var. Ya Türkiye'nin merkezi idaresinin iki bakanlığı sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin toplam rantı söylemiyorum, toplam kullandığı iştirakleriyle birlikte kaynağı değerli kardeşlerim bütçe. Sadece iki bakanlık ondan fazla, 14 bakanlıktan daha fazla kaynak kullanıyor. Ne kullanmış, ne yapmış? İşte şimdi görüyorsun, çarşaf çarşaf anlaşamadılar, birbirlerini şikayet ederek mahkemelerde nerelere harcandığı, nasıl tarumar edildiği, nasıl talan edildiği ortaya çıkıyor o iddialarla. Onun için bir kere önce alınan kaynaklar nasıl kullanılıyor, verimli kullanılıyor mu değerli kardeşlerim? Bunları zaten biliyoruz, bunları tabii ki milletimizle paylaşacağız. Ama kendi sorumluluğumuzu hatırlamak için de aktarıyorum. Aranızda problemler olabilir. Teşkilatlar, belediyeler, belediyenin kendi içerisinde bugüne kadar olduğu gibi kendi içerisinde oturacak, kendileri çalışacak ve çözecek. Arkadaşlarım. Çünkü hiç unutmayalım. Kendi problemini çözemeyen bir mekanizma milletin problemlerini çözemez. İşte muhalefetin, ana muhalefetin temel problemi budur. Oradan onun için bir beklentimiz yok" ifadelerini kullandı. "Bizim siyasette yaptığımız otobanlar bana göre en önemli başarımızdır" diyen Efkan Ala, "Siyasette öyle otobanlar yaptık ki o otobanları yapmasaydık kıymetli kardeşlerim bugün bunları rahat rahat konuşuyor olmazdık. Dün Milli Savunma Bakanlığı'na Genelkurmay Başkanlığı'nı bağladık. Ne oldu bağladık da işte bu siyasi otoban. Şimdi askerimiz daha güçlendi, ordumuz daha güçlendi, savunma sanayimiz daha çok güçlendi. Değerli kardeşlerim, dünyaya ihracat yapıyoruz. Dünyada 16, 18 ülkede ve bölgede askeri varlığımız var ve orada saat gibi işliyor, orada huzura ve güvenliğe katkıda bulunuyoruz. Yani hem siyaset güçlendi hem kurumlarımız güçlendi hem Türkiye güçlendi ama bizim daha fazlasına ihtiyacımız var" şeklinde konuştu. AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Demir ise konuşmasında, "Bugün burada Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgemizi kapsayan önemli bir belediye başkanları mahalli idareler toplantısı yapıyoruz. 16 ilimizden AK Partimizin hizmet bayrağını taşıyan tam 126 belediyemizle birlikte bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunacağız" dedi.

İçişleri Bakanı Yerlikaya: "Büyük ve güçlü Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz" Haber

İçişleri Bakanı Yerlikaya: "Büyük ve güçlü Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz"

Bir dizi programa katılmak üzere Van'a gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Evliya Çelebi MTAL Van Uygulama Oteli'nde düzenlenen kura ve anahtar teslim törenine katıldı. Törende, Erciş'te konutları daha önce kurası çekilmiş, 32 konutun anahtarları hak sahiplerine teslim edildi. "Van'da 2011'den bugüne 28 bin 353 konut ve bağımsız bölümü hak sahibi kardeşlerimize teslim etmiş bulunuyoruz" Törende bir konuşma yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6 Şubat 2023 depreminin herkesin hafızasında derin izler bıraktığını belirtti. Bakan Yerlikaya, "O büyük felakette binlerce canımızı yitirdik. Göz yaşlarımız Fırat'a, Dicle'ye, Van Gölü'ne karıştı. Ama hamdolsun, millet olarak o gün bir kez daha gösterdik ki: Yıkılmadık, eğilmedik, asla yılmadık. Çünkü biz; 2200 yıllık devlet geleneğini, Anadolu'nun bin yıllık kardeşlik destanını kuşanmış bir milletiz. Tıpkı 2011 yılında Van'da yaşadığımız, o büyük depremde olduğu gibi. Yine dimdik durduk, birlik olduk. Devlet ve millet el ele verdik, yürek yüreğe verdik ve Van'ımızı yeniden ayağa kaldırdık. O günlerde, Van'da; 27 bin 702 konut, 3 bin 203 ahır ve 139 iş yeri yapılarak hak sahiplerine teslim edildi. 2020'de Başkale depreminde; 282 konut vatandaşlarımıza teslim edildi. Bugün ise burada, Çatak ve Başkale'de meydana gelen afetler nedeniyle yapımı tamamlanan 337 afet konutunun kurasını çekiyoruz. Ayrıca, Erciş'te konutları daha önce kurası çekilmiş, 32 hak sahibi kardeşimizin anahtarlarını teslim ediyoruz. Ve böylece, Van'da 2011'den bugüne; 28 bin 353 konut ve bağımsız bölümü hak sahibi kardeşlerimize teslim etmiş bulunuyoruz" şeklinde konuştu. "6 Şubat depremlerinin ardından tam 250 bin 536 bağımsız bölüm vatandaşlarımıza teslim edildi" Geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş'ta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in teşrifleriyle büyük bir anahtar teslim törenine daha şahitlik ettiklerini dile getiren Yerlikaya, "6 Şubat depremlerinin ardından tam 250 bin 536 bağımsız bölüm vatandaşlarımıza teslim edildi. Bu, sadece Türkiye'nin değil, insanlık tarihinin gördüğü en büyük afet sonrası toparlanma hareketidir. Cumhurbaşkanımız'ın liderliğinde; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla, Türkiye'nin dört bir yanında yeniden imar, yeniden ihya seferberliği yürütüyoruz. Bugün bir kez daha haykırıyoruz: Aziz milletimizin ebedî yurdu hiçbir zaman sahipsiz kalmayacak! Bu topraklarda kimse yalnız, kimsesiz bırakılmayacak" diye konuştu. "Terörsüz bir Türkiye için, huzur dolu şehirler için, çocuklarımızın güvenli yarınları için, durmadan, usanmadan, canla başla çalışacağız" Hiç kimsenin kardeşliğe gölge düşüremeyeceğini ve bu toprakların huzurunu bozamayacağını ifade eden Yerlikaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bahçesaray'dan yükselen söz, Fekiye Teyran'dan dökülen nefes, bu milletin irfanıdır, hikmetidir, birliğinin şiiridir. Ve biz, büyük bir inançla söylüyoruz: Terörsüz bir Türkiye için, huzur dolu şehirler için, çocuklarımızın güvenli yarınları için, durmadan, usanmadan, canla başla çalışacağız. Bu ülkede yaşayan herkesin; canı da, malı da, inancı da, kültürü de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvencesi altındadır. Ay yıldızlı bayrağın gölgesinde, birliğimizden aldığımız güçle, kardeşliğimizden doğan inançla, büyük ve güçlü Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz. Bu büyük imar seferberliğini kararlılıkla yürüten, Türkiye Yüzyılı'nın mimarı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımı sunuyorum. Bu yuvaların yapımında ve tamamlanmasında büyük gayretleri olan; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza, AFAD'a, TOKİ'ye, Emlak Konut'a, Yapı İşleri Genel Müdürlüğüne, alt yapı kuruluşlarımıza ve emek veren, çalışan tüm kardeşlerimize gönülden teşekkür ediyorum. Afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum." Tören, yapılan duanın ardından konut anahtarlarının teslimiyle sona erdi.

Büyükataman'dan Özgür Özel'e sert eleştiri! Haber

Büyükataman'dan Özgür Özel'e sert eleştiri!

Büyükataman açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Brüksel’deki AB Konseyi toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, manda ve himaye hevesini bir kez daha acınası bir şekilde ortaya koymuştur. Demokratik yollarla iktidara gelme ihtimali kalmayan Özgür Özel, Avrupa’yı adeta millî iradenin kararına müdahale etmeye çağırmaktadır. Ne yazık ki CHP, kuruluş ayarlarının tam zıttına savrulmuş; iradesini büyük Türk milletine değil, yabancı başkentlere teslim etmiştir. Bu sefil anlayış; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu kahramanlarımızın karşısında, “manda ve himaye” cemiyetleri kuran teslimiyetçi zihniyetin tıpa tıp aynısıdır. Şaibeli bir kurultay ile CHP Genel Başkanı olan ve partisinin iç kavgalarından burnunu çıkaramayan Özgür Özel şunu çok iyi bilmelidir: Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir. Büyük Türk milleti, yabancı başkentlerin hiçbir müdahalesine bugüne kadar geçit vermediği gibi, bundan sonra da vermeyecektir. Yabancı başkentlerden medet umanlar karşılarında Başkent Ankara’nın iradesini ve Türk milletinin kudretini görecek; sonunda kaybetmeye mahkûm olacaklardır. Brüksel’deki AB Konseyi toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, manda ve himaye hevesini bir kez daha acınası bir şekilde ortaya koymuştur. Demokratik yollarla iktidara gelme ihtimali kalmayan Özgür Özel, Avrupa’yı adeta millî iradenin kararına müdahale etmeye… — İsmet Büyükataman (@buyukataman) June 26, 2025

Numan Kurtulmuş: " ‘Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz" Haber

Numan Kurtulmuş: " ‘Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz"

"Sivil Anayasa Yolculuğu Projesi" kapanış töreni TBMM Tören Salonu'nda gerçekleşti. Törene TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, AK Parti Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, çok sayıda bürokrat ile milletvekili ve sivil toplum kuruluşundan temsilciler katıldı. Törende konuşan İçişleri Bakanı Yerlikaya, "Bu anlamlı buluşma sadece bir proje tanıtımı değil. Aynı zamanda anayasa, hukuk, sivil toplum ve millet iradesi gibi kavramların ortak bir idealde buluştuğu tarihi bir ana da şahit olur. Bizler İçişleri Bakanlığı olarak destek verdiğimiz ve HUDER tarafından başarıyla yürütüldüğü kitaplaştırılan çalışmanın demokratikleşme yolculuğumuza katkı sunacağına yürekten inanıyoruz. Anayasa bir milletin zaman ve tarihi karşısındaki duruşudur. Milletin ortak aklını, ortak iradesini ve ortak vicdanını yansıtan temel evlidir. Devletin meşruiyetini, bireyin haklarını ve toplumsal düzenin çerçevesini Anayasa'da görüyoruz. Bu yönüyle anayasa yalnızca bir hukuk metni değil. Aynı zamanda bir milletin kimlik belgesi ve gelecek vizyonu. Ancak insanla toplum da zamanla değişir ve dönüşür. Tarihin akışı içinde sabit kalan tek şey değişimi kendisidir" ifadelerini kullandı. "BU SİYASİ BİR TERCİH DEĞİL, DEMOKRATİK BİR ZORUNLULUKTUR" Teknolojiden güvenlik anlayışına, iletişimden yönetişim modellerine kadar her alanda yepyeni bir çağın eşiğinde olduklarını dile getiren Yerlikaya, "Hukuk donuk bir yapı değil. Zamanın ruhunu okuyamayan ihtiyaçlara cevap verebilen canlı bir mekanizmdir. Ve anayasada bu mekanizmanın temel başıdır. İbn-i Haldun'un da yüzyıllar önce ifade ettiği gibi her devrin şartları bir önceliğinden farklıdır. Dolayısıyla anayasa döneminin ihtiyaçlarına ve milletin beklentilerini yansıtabilen hem değerler hem de zamanla uyumlu bir yapıda olmalıdır. Bugünün dünyasında 1980 darbesinin gölgesinde yazılmış bir anayasa ile yol yürümek mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi aziz milletimiz vesayeti değil, milletin anayasasını istiyor. Milletin ruhunu yansıtmayan bir anayasayla demokratikleşme olmaz. Açıkça ortadadır ki millet iradesini yansıtan bir anayasaya ihtiyacımız var. Bu siyasi bir tercih değil, demokratik bir zorunluluktur. İnanıyoruz ki yeni anayasa Türkiye yüzyılının temel taşı olacaktır. Sayın Başkanım kıymetli katılımcılarım Türkiye bölgesinin ve dünyanın yükselen gücü olarak milletimizin özgür iradesiyle şekillendirilmiş kuşatıcı, sivil ve çağrı durumuna uygun bir anayasa sahip olmalıdır" şeklinde konuştu. "ÖNÜMÜZDEKİ DÖNÜM GÖSTERİYOR Kİ DÜNYADA ÇOK SERT RÜZGARLAR ESECEK" Konuşmasının başında dünyada yeni bir dönemin başında olduklarının altını çizen Kurtulmuş, "Önümüzdeki dönüm gösteriyor ki dünyada çok sert rüzgarlar esecek. Hatta rüzgarların nereden ve hangi sertlikle eseceğinin dahi belli olmayacağı bir döneme giriyoruz. Bu anlamda ekonomik değişimler, küresel siyasetteki dinamiklerin değişmesi, toplumsal yapı ve teknolojinin güçlü bir değişim sürecine girmesi özellikle bizim gibi dünyadaki bütün değişim rüzgarların en sert şekilde estiği, bütün büyük güçlerin en sert şekilde mücadele ettiği bir coğrafya da yer alan ülkemiz için çok daha dikkatli olunması gereken bir döneme işaret ediyor. Yani bu yeni dönemin şartları içeresinde nerede, hangi gelişmelerin olacağının bilinmediği, sadece savaşlar ve çatışmaların değil köklü toplumsal değişimlerin de nereye evrileceğinin tahmin edilemeyeceği bir dönemde ayaklarımızı çok güçlü bir şekilde basmak zorundayız" ifadelerini kullandı. "YENİ ANAYASAYI YAPMAK, EN İYİ HUKUK METNİNİ KİM HAZIRLADI YARIŞI DEĞİLDİR" Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisinin toplumsal birlik, beraberlik, bütünleşme ve özellikle devlet ile milletin kaynaşması olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Bu konularda çok şükür iyi adımlar atıyoruz ama bunun nihayetinde çok güçlü bir şekilde ilerleyebilmesinin temel unsurlarından birisinin de yeni anayasa ihtiyacı olduğu hiç şüphesizdir. Bu çerçevede yeni anayasayı bir hukuk metni olarak görmek asla doğru değildir. Yeni anayasayı yapmak en iyi hukuk metnini kim hazırladı yarışı değildir. Bu salonda bulunan herhangi 2-3 arkadaşımızı bir odaya koysak akşama kadar gayet güzel bir anayasa hazırlayabilirler. Marifet bir hukuk metni hazırlamak değildir. Marifet milleti birleştirecek toplumsal anlayışı ortaya koyabilmektir. Bu anlamda yeni, çağın gerekliliklerine uyan, milletin talep ve beklentilerini karşılayan yeni bir toplumsal sözleşmeyi ortaya koyabilmektir. Bunun için zaman doğrudur, birliğimizi ve dirliğimizi korumak, Türkiye'nin daha güçlü bir şekilde ileriye yürümesini sağlayabilmek için yeni bir anayasa yapmak mümkün olur" şeklinde konuştu. " ‘BU MECLİS'İN ANAYASA YAPMA YETKİSİ YOKTUR' SÖZÜNÜ ASLA DİNLEMEYİZ" TBMM'nin yeni anayasayı yapma yetkisinin olmadığı yönündeki tartışmalar hakkında konuşan Kurtulmuş, "Anayasa hakkında sözü olan herkesin sözünü dinlemeye hazırız. Makul ve milletin hayrına olabilecek her şeyi dinleriz ancak tek bir sözü dinlemeyiz. 'Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz. Bu Meclis, milletin hür iradesi ile oluşmuştur. Meclis nasıl ki yasa yapma yetkisine sahip ise anayasa yapma yetkisine de sahiptir. 'Efendim kurucu Meclis değildir' diyorlar. Allah aşkına kurucu Meclis olması için Meclis koridorlarında tankların mı dolaşması lazım" dedi.

CHP’li Pala’dan sahte ürün alarmı! Haber

CHP’li Pala’dan sahte ürün alarmı!

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ile Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) tarafından 2025 yılında yayımlanan "Küresel Ticarette Sahtecilik" raporu, Türkiye'nin sahte ürün ticaretindeki endişe verici konumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Raporun sonuçlarına göre Türkiye, sahte ürün ihracatına en yatkın ülkeler arasında Çin'in ardından ikinci sırada yer alırken, Avrupa Birliği'ne gönderilen sahte ürünlerin yüzde 22'si Türkiye kaynaklı. Bu çarpıcı veriler üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala, Ticaret Bakanı Ömer Bolat'a dokuz maddelik kapsamlı bir soru önergesi sunarak, halk sağlığını doğrudan tehdit eden sahte ilaç, takviye sağlık ürünleri ve gıda sahteciliği başta olmak üzere, bu küresel sorunla mücadelede hükümetin yetersiz kaldığını belirtti. Prof. Dr. Kayıhan Pala, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "OECD ve EUIPO'nun raporu, Türkiye'nin sahte ürün ticaretinde geldiği vahim tabloyu net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu durum, yalnızca ülke ekonomisi ve itibarı açısından değil, en önemlisi halk sağlığı açısından kabul edilemez riskler taşımaktadır" dedi. Pala, özellikle sahte ilaçların piyasada bulunmasının, hastaların hayatını tehlikeye atan, telafisi imkânsız sonuçlara yol açabilecek bir risk olduğuna dikkat çekti. Giyim ve ayakkabı gibi ürünlerin yanı sıra, doğrudan insan sağlığını etkileyen ilaç, kozmetik ve gıda gibi ürünlerde sahteciliğin yaygınlaşmasının büyük endişe kaynağı olduğunu vurguladı. Pala'nın Ticaret Bakanlığı'na Yönelttiği Sorular: Milletvekili Pala, soru önergesinde Ticaret Bakanlığı'ndan şu sorulara yanıt istedi: 1- Bakanlık, OECD ve EUIPO'nun Türkiye'yi sahte ürün ihracatında dünyada ikinci sıraya koyan raporundan haberdar mıdır? Bakanlığın kendi verilerinde, sahte ilaçların ve diğer sağlık riski taşıyan ürünlerin (kozmetik, takviye ürün, gıda vb.) payı nedir? 2-Türkiye'nin sahte ürün, özellikle de sahte ilaç üretim ve ticaretinde bu denli üst sıralarda yer almasının temel nedenleri Bakanlıkça analiz edilmiş midir? 3-Doğrudan halk sağlığını tehdit eden sahte ilaçların üretim, depolama ve dağıtım zincirlerinin çökertilmesine yönelik Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak ne tür özel denetimler ve operasyonlar yapılmaktadır? Bu konuda 2020, 2021, 2022, 2023, 2024 ve 2025 yıllarında ne kadar sahte ilaç ele geçirilmiştir? 4-Sahte ilaçların ve sağlık riski taşıyan diğer sahte ürünlerin özellikle internet siteleri, sosyal medya platformları ve çevrimiçi pazar yerleri üzerinden satışının engellenmesine yönelik Bakanlığın yürüttüğü çalışmalar var mıdır? Gümrüklerde sahte ilaçların ve diğer riskli ürünlerin ülkeye girişinin ve ülkeden çıkışının engellenmesi adına ne gibi özel teknolojik (ilaç takip sistemleri vb.) ve idari tedbirler alınmaktadır? Bu konudaki denetimlerin etkinliği ne düzeydedir? 5-Vatandaşları sahte ilaç ve gıda takviyelerinin tehlikeleri konusunda bilinçlendirmek ve orijinal ürünleri sahtelerinden ayırt etmelerine yardımcı olmak için ne tür bilgilendirme kampanyaları ve kamu spotları düzenlenmektedir? Tüketicilerin güvenilir olmayan kaynaklardan ilaç ve gıda takviyesi temin etmesini önlemeye yönelik ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? 6-Mevcut yasal düzenlemeler ve cezai yaptırımlar, sahte ilaç ticareti gibi halk sağlığını doğrudan tehdit eden bir suçla mücadelede yeterince caydırıcı mıdır? Bu suçlara yönelik cezaların artırılması gündemde midir? 7-Sahte ilaç ticaretinin küresel bir sorun olduğu göz önüne alındığında, bu konuda ilaçların üretildiği veya transit geçtiği ülkelerle ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşlarla ne tür iş birlikleri yapılmaktadır? 8-Bakanlık, sahte ürünlerle mücadelenin genelinde ve özellikle sahte ilaçlarla mücadele özelinde önümüzdeki dönem için hangi somut hedefleri belirlemiştir? "Hükümet Bu Konuda Ne Yaptığını Açıklamalıdır!" Pala, sahte ürün üreticilerinin dijital platformları, reklamları ve internet sitelerini kullanarak tüketicilere hızla ulaşabildiğine ve bu durumun hem ülke ekonomisine hem de tüketici haklarına ciddi zararlar verdiğine işaret etti. "Bu tablo, sahte ürün ticaretiyle mücadelenin ne kadar kritik olduğunu ve mevcut denetim ve yaptırım mekanizmalarının yeterliliğini sorgulamayı gerekli kılmaktadır" ifadelerini kullanan Pala, Ticaret Bakanlığı'nı acilen somut adımlar atmaya ve kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendirmeye çağırdı. "Vatandaşlarımızın sağlığını doğrudan tehdit eden bu ciddi sorun karşısında hükümetin atacağı adımlar hayati önem taşımaktadır. Bakanlık, bu raporu nasıl değerlendirdiğini, elindeki verileri ve sahte ilaç ticaretini engellemek için hangi somut operasyonları yürüttüğünü acilen açıklamalıdır" diyen Pala, konunun takipçisi olacaklarını da sözlerine ekledi.

Orhan Sarıbal; “Madımak’ı yakanları da, aklayanları da affetmeyeceğiz” Haber

Orhan Sarıbal; “Madımak’ı yakanları da, aklayanları da affetmeyeceğiz”

Katliam sorumlularının serbest bırakılma sürecinin, iktidar eliyle yürütülen bir cezasızlık politikası olduğunu kaydeden Sarıbal, “Bugün katillerle hesaplaşılmadıysa, o zihniyet yargılanmadıysa, devletin sorumluluğu açıkça ortaya konmadıysa; bu ülkede adalet yoktur. Yakanları da, aklayanları da, katilleri serbest bırakanları da affetmeyeceğiz. 33 canımız için 2 Temmuz’da Sivas’tayız. Alevi toplumunun yaşadığı bu büyük travmanın tanığı ve takipçisi olmaya, Meclis’te ve sokakta adalet mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Milletvekili Sarıbal, Madımak Katliamı faillerinin yıllar içinde birer birer serbest bırakıldığını, ödüllendirildiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın affıyla veya yargı kararlarıyla cezalarının hafifletildiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılındaki sanıkları terör suçlusu saymayan kararını da hatırlatan Sarıbal, “Bugün karşımızda adaletin, hukukun ve vicdanın yerle bir edildiği açık bir insanlık suçu ile iş birliği tablosu vardır. Madımak Katliamı organize bir insanlık suçudur. Bu suçun faillerine uygulanan cezasızlık politikası; hem Türkiye’nin demokrasi mücadelesine hem de hukukun üstünlüğü ilkesine büyük bir darbedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılında verdiği kararla, sanıklar terör suçlusu sayılmamış ve infaz indirimiyle tahliye edilmelerinin yolu açılmıştır. Daha önce de iki sanık, Cumhurbaşkanı tarafından yaşlılık gerekçesiyle affedilmişti. Bu kararların hiçbiri ceza hukukuna, infaz ilkelerine ya da adalet duygusuna uygun değildir. Devletin cezasızlık zırhı, ne yazık ki katillere kalkan olmuştur. Bu bilinçli bir tercihtir! Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilen yurttaşlarımızın hesabı sorulmadan, bu ülkeye adalet gelmeyecek” diye konuştu. GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDEN GELECEK KURULMAZ! Toplantıda 28 Mayıs 1980’de Çorum’da başlatılan ve 4 Temmuz’a kadar süren katliamda hayatını kaybedenleri de anan Sarıbal, “Devletin gözetiminde, karanlık odakların planlamasıyla günlerce süren bir kıyım yaşandı. 57 canımız katledildi, yüzlercesi yaralandı, binlercesi göçe zorlandı. Bu bir provokasyondu, planlı bir kıyımdı. Ve ne yazık ki tıpkı Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi Mahallesi’nde olduğu gibi, failler korunurken, mağdurlar yalnız bırakıldı. Adaletin ertelendiği her gün, karanlık cesaret buldu. Sanıklar korundu, deliller karartıldı, dosyalar kapatıldı. Ve bugün hala nefret söylemleriyle, ayrımcılıkla, ötekileştirmeyle karşılaşıyorsak, bunun sebebi geçmişle yüzleşilmemiş olmasıdır. Gerçek bir demokrasi; hakikatle yüzleşmekle, adaleti her yurttaş için eşit biçimde sağlamakla mümkün” diye konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.