SON DAKİKA
Hava Durumu

#Soykırım

Söz Bursa - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor Haber

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşünde gazeteci sorularını cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Trump'ın daveti üzerine "Barış İçin Şarm eş-Şeyh Zirvesi"ne katılarak Mısır'a yaptıkları ziyaretlerini tamamladıklarını kaydetti. Zirvenin Orta Doğu'da barışa giden yolda yeni bir dönüm noktası olmasını dileyen Erdoğan, Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki dolaylı görüşmelerin Gazze'de ateşkesle sonuçlanmasından duydukları memnuniyeti bir kez daha dile getirdi. Müzakere sürecine olan katkılarının ABD Başkanı Donald Trump dahil birçok devlet başkanı tarafından da ifade edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Kendisi bu süreçte Mısır, Katar ve ülkemizin oynadığı rolün kayda geçirilmesi için bir bildiri imzalamayı önerdi. Varılan mutabakatın harfiyen uygulanması, bu süreçte Amerika'nın İsrail hükümeti üzerindeki etkisini sürdürmesi çok önemli. Gerçekleşen rehine ve mahkum takası son derece mühimdi" değerlendirmesini yaptı. "İSRAİL ÜZERİNDE ETKİ SAHİBİ AKTÖRLERİN GEREKENİ YAPMAYA DEVAM EDECEKLERİNE İNANIYORUM" Anlaşmaya Filistin sorununu çözen bir belge gözüyle bakmanın yanlış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varılan bu mutabakatın özü itibarıyla bir ateşkes düzenlemesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bize göre Filistin davasının yegane çözümü 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Türkiye olarak bunun için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Önümüzde çetin bir süreç var. Evvela İsrail hükümetinin verdiği sözleri tutması temin edilmelidir. Çünkü İsrail tarafının bu konudaki sicili son derece kötüdür. Bu konuda Amerika başta olmak üzere İsrail üzerinde etki sahibi aktörlerin gerekeni yapmaya devam edeceklerine inanıyorum" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE, 102 BİN TONLA GAZZE'YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM GÖNDEREN ÜLKELERDEN BİRİ" Gazze'nin devasa bir enkaz yığınına dönmüş durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze halkı zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor ama ortada ev yok, hastane yok, okul yok. Neredeyse ayakta kalan bina yok. Türkiye, 102 bin tonla Gazze'ye en fazla insani yardım gönderen ülkelerden biri. Hamdolsun son birkaç gündür 350 civarında insani yardım tırımız Gazze'ye giriş yaptı. Hamas ve İsrail hükümetinin üzerinde mutabık kaldıkları belgede günlük asgari 600 yardım tırının geçişi öngörülüyor. Bir taraftan yardımlarımızı yoğun bir şekilde Gazze şeridine ulaştırırken, diğer taraftan da Arap ve İslam ülkelerinin kabul ettiği yeniden imar planı temelinde çalışmalara başlanması çok mühimdir" dedi. "GAZZE'DEKİ SÜKUNET ORTAMI İNSANLIK CEPHESİNİ REHAVETE SEVK ETMEMELİDİR" İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin geliştirdiği bazı çalışmalar olduğunu, bunların süratle uygulanması için önemli bir finansman desteği gerektiğini bildiren Erdoğan, "Ben bu desteğin de sağlanacağına inanıyorum. Gelinen aşamada iki egemen devletli çözüm yönünde gayretlerin artmasında fayda var. Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararlarını basit birer tanıma kararı değil de iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görmek istiyoruz. Diğer türlü atılan adımlar yarım kalacak, amacına tam manasıyla ulaşmayacaktır. Bu çerçevede hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşmelerim oldu. Filistin davası uzun yıllar sonra ilk defa bu derece insanlığın ortak gündemine oturmuş durumda. Sumud ve özgürlük filoları ile dünyanın en ücra bölgelerinde kefiye takan insanlar, İsrail zulmüne karşı ortak vicdanı temsil ediyor. Gazze'deki sükunet ortamı insanlık cephesini rehavete sevk etmemelidir" ifadelerini kullandı. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile çeşitli seviyede temsilcilerle de bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Biraz önce bahsettiğim hususları kendileriyle paylaştık. Fikir teatisinde bulduk. Zirvenin Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son olarak zirvenin hazırlığında görev yapmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelen ve geçirdikleri trafik kazasıyla hayatlarını kaybeden Katarlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" şeklinde konuştu. "BU ATEŞKESİN KALICI OLMASI VE İHLALLERİN YAŞANMAMASI ÖNEMLİ" Her şeyden önce ateşkesin kalıcı olması ve ihlallerin yaşanmamasının önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır. İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor" dedi. Türkiye, ABD ve diğer ülkelerin bu ateşkesin korunması konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET OLMANIN ÖTESİNDE ASLINDA İNSANLIĞIN VİCDANIDIR" Türkiye'nin büyük devlet olmanın ötesinde aslında insanlığın vicdanı olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim elimiz dünyanın neresinde bir mazlum varsa oraya uzanır. İsrail saldırıları devam ederken bile yardımlarımızı biz bölgeye sevk ettik. Mısır'daki depoları doldurduk, beklemedik. Ateşkesin başladığı günden bu yana toplam 350 tırımız Gazze'ye girdi. Biz oraya sadece gıda, su, ilaç göndermiyoruz. Aynı zamanda kardeşliği gönderiyoruz, umudu gönderiyoruz. İlaç, barınma malzemeleri, hızlıca bölgeye sevk ediliyor. İnsani felaketin etkilerini hızlı bir şekilde nasıl ortadan kaldırabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Biz şu anda oraya bütün engellemelere rağmen AFAD'ımızla 10 bin civarında çadırı depolamış durumdayız. Gazze'nin yeniden imarı son derece önemli. Kış gelmeden Gazzelilerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışacağız. Tabii burada Türk Kızılayı'na teşekkür ediyorum. AFAD'ımıza, TİKA'mıza, Sağlık Bakanlığımıza hepsine teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hepsi koordineli bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Orada sadece yaraları sarmayacağız. Aynı zamanda geleceği inşa edeceğiz. Bunun için de başta Ankara'daki şehir hastanelerimiz olmak üzere yaralıları bu merkezlerimize getirip orada tedavilerini yapıyoruz. Ankara değil, İstanbul'a göndermek isterlerse İstanbul'daki şehir hastanelerimiz de kardeşlerimizin emrindedir. Oralarda da bu çalışmaları yapmaya hazırız" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve kendisinin imzasıyla hayata geçirilen "Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması"nın bölge için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Erdoğan imza altına aldıkları metnin detaylarını da paylaşarak,"Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması. Biz aşağıda imzası bulunanlar iki yıl aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdiren ve bölge için umut, güvenlik ile barış ve refah için ortak bir vizyonla tanımlanan yeni bir sayfa açan Trump Barış Anlaşması'na tüm taraflarca gösterilen tarihi taahhüdü ve anlaşmanın hayata geçilişini memnuniyetle karşılıyoruz. Başkan Trump'ın Gazze çatışmasını sonlandırmaya ve Orta Doğu'ya kalıcı barış getirmeye yönelik samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz. Bu anlaşmayı Filistinliler ve İsrailler dahil olmak üzere bölgedeki tüm halklar için barış, güvenlik, istikrar ve fırsat sağlayacak şekilde birlikte uygulayacağız. Kalıcı barışın hem Filistinlilerin hem de İsraillerin refah içinde yaşayabileceği, temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının muhafaza edildiği bir sulh olacağı anlayışındayız. Anlamlı ilerlemenin ancak iş birliği ve devam eden diyalog yoluyla gerçekleşebileceğini ve uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesini bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet ettiğini vurguluyoruz. Aralarında Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudiliğin de bulunduğu kökleri bu topraklarda iç içe geçmiş inanç toplulukları için bu bölgenin derin tarihi ve manevi öneminin farkındayız. Bu kutsal bağlara saygı gösterilmesi ve kültürel miras alanlarının korunması, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olmaya devam edecektir. Aşırıcılık ve radikalleşmenin her türünü ortadan kaldırma kararlığında birleşmiş bulunuyoruz. Şiddetin ve ırkçılığın normalleştirildiği ya da radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği hiçbir toplum gelişemez. Aşırıcılığı mümkün kılan şartlara eğilmeyi ve kalıcı barışın temelleri olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle gelecekteki anlaşmazlıkların güç kullanımı veya uzun süreli çatışmalar yoluyla değil, diplomatik temaslar ve müzakere aracılığıyla çözülmesi yönünde taahhütte bulunuyoruz. Orta Doğu'nun sürekli savaşlar, tıkanmış müzakereler ya da başarılı şekilde müzakere edilmiş ancak parçalı, eksik veya seçici biçimde uygulanan anlaşmalar şeklinde cereyan eden döngüyü daha fazla kaldıramayacağının bilincindeyiz. Son iki yılda tanık olunan trajediler gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğine dair acil bir uyarı işlevi görmelidir. Bu bölgenin ırk, inanç ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah arzularının peşinden gidebileceği bir yer olmasını sağlayarak, herkes için hoşgörü, haysiyet ve fırsat eşitliği istiyoruz. Bölgede karşılıklı saygı ve ortak ilkelerine dayanan kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonunun peşindeyiz. Bu anlayışla Gazze Şeridi'nde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin tesisine yönelik kaydedilen ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgedeki komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilecekleri kurumsal temeller inşa ederek bu mirası hayata geçirmek ve sürdürmek için hep birlikte çalışacağımıza söz veriyoruz. Kalıcı bir barış geleceğine kendimizi adamış bulunuyoruz" açıklamasını yaptı. "GAZZE'DE YAPILMASI GEREKEN ÇOK KRİTİK İŞLER VAR" Gazze'deki görev gücüyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler şu anda devam ediyor. Gazze'de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili "Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?" konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz. İhya olayında da "Neleri birlikte yapabiliriz?" konusunu da liderlerle yaptığımız ikili görüşmelerde konuştuk. Aldığımız ilk izlenimler fena değil. Onlar da "Biz burada rolümüzü üstleneceğiz" diyorlar. İnşallah verilen sözler yerine gelir. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın başta olmak üzere arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşecek" şeklinde konuştu. "GAZZE'DE BİR BARIŞ DÜZENİNİN KURULMASI İÇİN FEVKALADE HEYECANLIYIZ" Kendisinin de Gazze konusuyla ilgili liderlerle temas halinde olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreci nasıl işletebiliriz?" bunun üzerinde duracağız. Şu anda orada çadırlar var. Herhalde bu insanların sürekli çadırlarda yaşayacak halleri yok. Arkadaşlarıma da söyledim. 'Elimizdeki mevcut konteynerleri gerekirse biz bölgeye sevk edelim' dedim. Bu kış mevsiminde bu konteynırlarla onları çok daha farklı bir imkana kavuşturmuş olalım diye düşünüyoruz. AFAD'ımız bu konuda büyük bir yükü sırtlanmış olacak. Türkiye, barışın yanında ve bu süreci de öyle işletecek. Gazze'de bir barış düzeninin kurulması için fevkalade heyecanlıyız. Bunu da inşallah süratle devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım özellikle bölgedeki muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. Beraber ne yaparız, nasıl yaparız bunun çalışmalarını sürdürüyorlar" ifadelerini kullandı. "BU İŞİN BİRİNCİ DERECEDE TAKİPÇİSİ TRUMP OLACAK" Gazze'de şu an itibarıyla çatışmaların sona ermiş durumda olduğunu, bunun Trump tarafından ilan edilmiş olmasının çok çok önemli olduğunu belirten Erdoğan," Bu işin birinci derecede takipçisi Sayın Trump olacak. Bunu kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de ifade etti. En son ayrılırken ayaküstü de "Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatlarımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim." dedi. Görüşmelerimizi her seviyede sürdüreceğiz. Sayın Trump ile kurduğumuz bu diplomasi çok çok önemli. İnşallah bu hassasiyet içerisinde bunu devam ettireceğiz ve bir huzur ikliminin oluşturulması için ne gerekiyorsa inşallah yapacağız. Mısır'da bir araya gelen tüm ülkeler, bu huzur ikliminin güvencesi olacaktır" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İNSANLIĞIN VİCDANI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır süren İsrail saldırganlığına, işgal politikalarına ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen emellerine artık "dur" demek için bu Zirvede olduklarını, İsrail terörüne, güç gösterisine karşı, sadece Türkiye'nin değil insanlığın vicdanını savunan bir duruş sergilediklerini aktardı. Erdoğan," Mısır'a da onun için geldik. Gazze tecrübesi İsrail'e saldırganlıkla bir yere varamayacağını açık bir şekilde gösterdi. Aynı şekilde Hamas'ın direniş iradesinin kırılmadığını da gördüler. Bu da çok çok önemli. Gazze halkı 70 bine yakın şehit verdi ama işgale, soykırıma, barbarlığa teslim olmadı. Çok önemli. Demek ki sadece elinizdeki bombaların devamlı gökten her yerden atılması, yaptığınız saldırılar işe yaramıyor. "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." bu farklı bir ruh. Şurası çok net ki; İsrail komşularını işgal ederek hiçbir sonuç elde edemez. Netanyahu hükümetinin soykırım karşıtı tepkileri, antisemitizm ile ilişkilendirme gayreti de görüldüğü gibi burada neticesiz oldu. Ateşkesle birlikte uluslararası toplumun görevi bitmedi, yeni başladı. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ne oldu? Herkes salonu boşalttı, Netanyahu orada koltuklara konuştu. Gazze'nin yanında daha güçlü durmaya devam etmeliyiz. Soykırımın unutulmaması için mücadelemizi takipçiyiz. Sorumluların hesap vermesi için çabalarımızı artırmalıyız. Türkiye olarak tüm insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz" dedi. "SDG'Yİ YANLIŞ YOLLARA TEVESSÜL ETMEMESİ, SURİYE'NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE DESTEK OLMALARI KONUSUNDA DA UYARIYORUZ" Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temasların devam ettiğini, Suriye'nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG'yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye'nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG'nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye'nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin çıkarınadır. Suriye'yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı'nda söylediğim gibi, yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" ifadelerini kullandı. "CHP GEÇMİŞTE DE KENDİ HALKINDAN BULAMADIĞI KARŞILIĞI HEP YABAN ELLERDE ARARDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin attığı adımların Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu belirterek "CHP bizi şaşırtmıyor. Bunlar CHP için alıştığımız şeyler. Geçmişte de kendi halkından bulamadığı karşılığı hep yaban ellerde arardı. CHP'nin ne yaptığını ve neyi planladığını, CHP'yi yöneten kadrolar dahi anlamakta zorlanıyor. Belediyeleri düşürdükleri durum ortada. Belediyeleri çapsızlıklarıyla ne hale getirdikleri ortada. Trabzon'da söyledim, yurt dışına şikayet turları düzenliyorlar. Böyle rezillik olur mu? Biz aslında Sayın Özel'den, Avrupalı Türklerden özür dilemesini beklerdik. Biliyorsunuz 2 ay önce milletvekilleri çıktı gurbetçilerimize, affedersiniz "zırzop" dedi. CHP yönetiminden bu konuda bir açıklama, bir düzeltme gelmedi. Madem Brüksel'e gittin, en azından bunun için bir özür dile. Sayın Özel bu erdemi göstermediği gibi; yoldaşlarına Türkiye Cumhurbaşkanını yuhalatarak çok daha büyük bir skandala imza attı. Gerçekten çok yazık. Onlar Brüksel'de laf üretirken biz Anadolu'da eser üretiyoruz. İşte o sıra ben Rize'deydim, öbür tarafta Trabzon'da açılışlar gerçekleştiriyordum. Bu hafta sonu 4 gün oraları dolaştık. Rize'mizin derelerini dolaştım, bütün o mekanları gözden geçirdik ve bakan arkadaşlarımla, oraların tadını aldık. Ülkemizi sürekli dolaşarak inşallah halkımızla bütünleşmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BU MAKAMLAR MİLLETE HİZMET İÇİN VARDIR; RANT, YOLSUZLUK, İSRAF İÇİN DEĞİL" Belediyelerin yetki tartışmalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Zaten bizim yasalarımızda bu tür yolsuzluklar, çalma, çırpma durumlarıyla ilgili gerekli düzenlemeler var. Bu noktada yargı tarafından verilmiş herhangi bir yakalama kararı vesaire olduğu anda, zaten yargımız gereğini yapar. Bu yerel yönetimler kanununda da var. Bütün bunlar zaten gayrimeşrudur. Bunlarla ilgili olarak da kanunların emri her an yerine gelir ve biz de bunların üzerine kesinlikle gideriz. Çünkü Belediyeler doğrudan millete hizmet etmenin ilk adımıdır. Bu makamlar millete hizmet için vardır; rant, yolsuzluk, israf için değil" dedi.

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" Haber

Trump: "Bu, yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır"

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasına ilişkin olarak, "Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Meclisi'nde (Knesset) kendi onuruna gerçekleştirilen özel oturumda konuştu. Meclis Başkanı Amir Ohana tarafından "İsrail'in Beyaz Saray'da bu zamana kadar sahip olduğu en iyi dostu" olarak takdim edilen Trump, konuşmasına "Bugün, derin bir sevinç ve yükselen bir umut günü. Bugüne yenilenmiş bir iman ve her şeyden evvel İbrahim, İshak ve Yakub'un rabbi, her şeye kadir olan Allah'a şükranlarımızı sunmak üzere bir araya geliyoruz" ifadeleriyle başladı. Trump, "Silahlar sustu, artık sirenler çalmıyor ve güneş, sonunda huzura kavuşmuş kutsal topraklar üzerinde doğuyor. Allah'ın izniyle, bu bölge sonsuza dek barış içinde yaşayacağımız bir yer olacak. Bu sadece bir savaşın değil, terörün ve ölüm çağının sonu. İnanç, umut ve Tanrı çağının başlangıcıdır. Bütün kalbimle inanıyorum ki, bu yeni bir Orta Doğu'nun tarihi şafağıdır" dedi. Sözleri sık sık alkışlarla kesilen Donald Trump, "Kendisiyle çalışmak hiç de kolay değildir" ifadeleriyle tanımladığı İsrail Başbakanı Netanyahu'ya da teşekkür etti. Trump, Gazze'de barışa ulaşılması sürecinde rol alan ve Hamas'ın elindeki savaş esirlerinin serbest bırakılmasında etkili olan tüm Arap ve Müslüman ülkelerine de müteşekkir olduğunu söyledi. "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINI DA ÇÖZECEĞİZ" Konuşmasına Gazze'de ateşkes konusundaki çalışmaları nedeniyle Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'u methederek devam eden Trump, Witkoff'un Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi üzerinde çalışmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. Trump, "Haftada 7 bin genç asker öldürülüyor. Geçen hafta bundan bile daha fazlasıydı. Böyle bir şeyin asla yaşanmamış olması gerekiyordu ama oldu. Yine de seçim yarışını kazandık ve bu korkunç, uzun süredir süren savaşı devraldım. Kolayca çözülebileceğini düşünüyordum. İsrail ve birçok başka tarafla büyük bir başarıyla yaptığımız şeylerden sonra çok kolay olacağını sanmıştım. Ama bu önce geldi. Onu da çözeceğiz" şeklinde konuştu. "SEKİZ AYDA SEKİZ SAVAŞI SONA ERDİRDİK" Donald Trump'ın "Düşünsenize sadece sekiz ayda 8 savaşı bitirdik. Dün 7 diyordum ama şimdi 8 diyebilirim. Çünkü rehineler geri döndü. Rehineler geri döndü" şeklindeki ifadeleri, İsrail Meclisi'nde ayakta alkışlandı. "İSRAİL'E ÇOK SİLAH GÖNDERDİK" ABD'nin dünya tarihinin en güçlü ordusuna sahip olduğunu ve kimsenin hayal dahi edemeyeceği silahlara sahip olduğunu vurgulayan Trump, "Dünyanın en iyi silahlarını üretiyoruz ve çok fazla var. Dürüst olmak gerekirse, İsrail'e çok silah verdik. Bibi (Benyamin Netanyahu) beni defalarca aradı ve "Şunu temin edebilir misin, bunu temin edebilir misin?" dedi. Bazılarının ismini ben bile hiç duymamıştım. Bunları temin ettik. En iyileriydiler. Ve siz de onları iyi kullandınız. Onları iyi kullanmasını bilen insanlara da ihtiyaç var ve siz açıkça çok iyi kullandınız" ifadelerini kullandı. "İSRAİL VE TÜM ORTA DOĞU İÇİN ÇOK HEYECAN VERİCİ BİR ZAMAN" ABD Başkanı Trump, "Yıllardır tek bir barış günü bile yaşamadınız ama nihayet, sadece İsrailliler için değil aynı zamanda Filistinliler ve diğerleri için de uzun ve acı dolu kabus, nihayet sona erdi. Bu artık İsrail ve tüm Orta doğu için çok heyecan verici bir zaman. Çünkü Orta Doğu genelinde bölgeyi on yıllardır saran kaos, terör ve yıkım güçleri zayıflamış, izole olmuş ve tamamen mağlup durumdadır" şeklinde konuştu. "İRAN'IN EN TEHLİKELİ SİLAHLARI ELDE ETMESİNE ENGEL OLDUK" ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine gerçekleştirdiği saldırıya değinen Trump, "İran'ın kilit nükleer tesislerine 14 bomba attık. Daha önce söylediğim üzere, oraları tamamen yok ettik ve bu teyit edildi, bunu herkes anlıyor. Birlikte, dünyanın bir numaralı terör destekçisi devletinin dünyanın en tehlikeli silahlarını elde etmesine engel olduk" dedi. İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına 2 ay kala harekete geçtiklerini söyleyen Trump, "Bunu belki biraz daha hızlı, belki biraz daha yavaş yapabilirlerdi ama o noktaya çok yakındılar. Bu son şansımızdı. 22 yıldır bunun için çalışıyorlardı ve bu bizim son şansımızdı" diye konuştu. "UZUN VE ZOR SAVAŞ ARTIK SONA ERDİ" Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin dünyanın birçok yerindeki insan tarafından sokaklarda danslar eşliğinde kutlandığını söyleyen Trump, "Bu uzun ve zor savaş artık sona erdi. Bazıları binlerce yıl, bazıları 500 yıldır devam ettiğini söylüyor ama bu hepsinin en büyüklerinden biri. Eşi benzeri görülmemiş bir başarıyla neredeyse tüm bölge, Gazze'nin derhal askerden arındırılacağı, Hamas'ın silahsızlandırılacağı ve İsrail'in güvenliğinin artık hiçbir şekilde ve hiçbir biçimde tehdit altında olmayacağı planı onayladı" dedi. GAZZE'NİN YENİDEN İNŞASI İÇİN DESTEK TAAHHÜDÜNDE BULUNAN ÜLKELERE TEŞEKKÜR Gazze'nin yeniden inşası için büyük meblağlar taahhüt eden Arap ve Müslüman ülkelere teşekkür eden Trump, "Gazze ve ötesinin güvenli biçimde yeniden inşasını destekleme sözü verdiler. Birçok Arap ülkesi, son derece zengin ülkeler öne çıkıp, "Gazze'yi yeniden inşa etmek için büyük miktarlarda para sağlayacağız" dediler. Bence bu gerçekleşecek. Onlar gücü, onuru, katkıda bulunmayı ve isimlerini ortaya koymayı istiyorlar" ifadelerini kullandı. İRAN İLE BARIŞ ANLAŞMASI YAPMAK İSTEDİKLERİNİ SÖYLEDİ İran liderlerini komşularını tehdit etme, vekil olarak kullanılan militan güçleri desteklemekten vazgeçmeye çağırdıklarını söyleyen Trump, "Bunu zayıf bir pozisyondan söylemiyorum, bunu söylemek zayıflık değil. Siz hazır olduğunuzda biz de hazır olacağız ve bu, İran'ın şimdiye kadar aldığı en iyi karar olacak. İran'da iyi insanlar var. ABD'de tanıdığım birçok İranlı var. İyi, zeki, çalışkan insanlar ve kendi ülkelerinde olanları görmek istemiyorlar" diye konuştu. İSRAİL CUMHURBAŞKANINA NETANYAHU'YU AFFETME ÇAĞRISI YAPTI İsrail'in savunması için milyarlarca dolar tedarik edilmesine onay verdiğini ve İsrail'deki ABD Büyükelçiliği'nin işgal altındaki Kudüs'e taşınmasını sağladığını vurgulayan Donald Trump, "Her zaman yanınızda oldum ve her zaman topluluğunuzun yanında olacağım. Her zaman sizinle olacağım. Ancak beki bir şey olur, aptal biri göreve gelir ve çok kötü şeyler yapmak isterse belki fikrimi değiştiririm. Umarım öyle olmaz" dedi. Trump, Netanyahu'yu kastederek, "Bu adam, işte tam burada duran adam, iyi bir adam. Şuradaki iki adam (İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Meclis Başkanı Ohana) da iyi adamlar. Aklıma bir fikir geldi. Sayın Cumhurbaşkanı, ona niçin af sağlamıyorsunuz? Ona af sağlayın" diye konuştu. Trump'ın yolsuzlukla yargılanan Netanyahu için Cumhurbaşkanı Herzog'dan af talebi, meclis salonunda "Bibi" sloganları ile desteklendi. ABD Başkanı Trump, "Muhtemelen biliyorsunuzdur ama bu, konuşma metnimde yoktu. Ama bu adamı çok seviyorum" şeklinde konuştu. TRUMP'IN KONUŞMASI PROTESTO İLE KESİLDİ Trump'ın İsrail Meclisi'ndeki konuşması Arap asıllı İsrailli meclis üyesi Ayman Odeh ve solcu siyasetçi Ofer Cassif tarafından gerçekleştirilen protesto eylemi sırasında kesildi. Trump'ın konuşması sırasında üzerinde "soykırım" ve "Filistin'i tanıyın" yazılı pankartlar tutan Ayman Odeh ve Ofer Cassif salondan çıkarıldı. "FİLİSTİN DEVLETİ'NİN TANIMASI VE İŞGALİN SONA ERMESİ HERKESE ADALET, BARIŞ VE GÜVENLİK GETİREBİLİR" Odeh, protestosundan dakikalar önce sosyal medya üzerinden yayımladığı paylaşımda, "Genel kuruldaki ikiyüzlülük dayanılır gibi değil. Netanyahu'nun organize bir grup tarafından daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde dalkavukluk ile taçlandırılması, kendisi ve hükümetini Gazze'de insanlığa karşı işlenen suçlardan ya da yüz binlerce Filistinli kurban ile binlerce İsrailli kurbanın kanından sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmez. Sadece ateşkes ve genel manada anlaşma nedeniyle buradayım. Sadece İsrail'in yanı sıra Filistin Devleti'nin tanıması ve işgalin sona ermesi herkese adalet, barış ve güvenlik getirebilir" diye yazmıştı. Aynı şekilde Cassif de sosyal medyada yayımladığı paylaşımında İsrail hükümetini Filistinlilere karşı işgal ve apartheid ile suçlayarak, "İşgalci olmayı reddedin! Kan döken hükümete karşı direnin!" ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Trump, 1979'da Jimmy Carter, 1994'te Bill Clinton ve 2008'de George W. Bush'un ardından İsrail Parlamentosuna hitap eden dördüncü ABD Başkanı oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye olarak hesabı biz de soracağız, sormalıyız" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye olarak hesabı biz de soracağız, sormalıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, “İdlib, Hama, Humus ve hedef tabii Şam. Muhaliflerin bu yürüyüşü devam ediyor. Temennimiz kazasız belasız bir şekilde Suriye'deki bu yürüyüş devam etsin. Terör örgütleri ile direniş devam ederken Esed'e çağrımız olmuştu. Gel Suriye'nin geleceğini beraber belirleyelim demiştik. Ancak olumlu cevap alamadık. Tabi şu an itibariyle İdlib'den sonra, İdlib zaten tamam ama Humus yine muhaliflerin elinde ve Şam'a doğru da bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor” dedi. "TÜRKİYE OLARAK DÜNYANIN SUSKUN OLDUĞU BİR DÖNEMDE BİZ YARDIMLARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ" Lüblanın son durumunu değerlendiren Erdoğan, “Maalesef bölge sıkıntıda. Dün Lübnan'dan yine Sayın Başbakan'dan bir haber aldım. Onunla da bir görüşme talebi var. Büyük ihtimalle görüşeceğiz. Lübnan biliyorsunuz çok sıkıntılı durumda. Lübnan'da artık her taraf yerle yeksan olmuş. Böyle bir sıkıntı var. Biz de elimizden geleni yapacağız. Ancak Mısır'da ciddi manada ihtiyaç talebi var. Bu ihtiyaçların giderilmesi için de Türkiye olarak elimizden geleni yapmaya inşallah devam edeceğiz. Türkiye olarak dünyanın suskun olduğu bir dönemde biz yardımlarımıza devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler Teşkilatı olmak üzere dün Guterres ile görüşmem oldu. Onlar da ellerinden gelen her türlü gayreti ortaya koyuyorlar, koyacaklar. Ve birbirimizle olan görüşmeleri devam ettirelim diyorlar. Ve bizler de bu görüşmelerimizi devam ettirmek suretiyle, bölgedeki ateşkesi ama sonsuz olmak üzere nasıl devam ettiririz, bunun gayreti içerisinde olacağız. Birleşmiş Milletler bu konuda tabi tek çıkış yolu” ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE OLARAK HESABI BİZ DE SORACAĞIZ, SORMALIYIZ" İsrail'in bu soykırımlarının hep birlikte dünya devletleri olarak hesabını sormamız lazım diyen Erdoğan, “Bildiğiniz gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararlar arka arkaya geliyor. Bunlar tabi İsrail'i doğrusu köşeye sıkıştırıyor. Fakat bugüne kadar İsrail kendisi aleyhinde verilmiş kararların hepsinde de, ne yaptı! Sıyrıldı. Ama insanlık İsrail'i bu attığı adımlarda, yaptığı bu ihanetlerde yalnız bırakmayacak ve hesabını soracak. Ben İsrail'in bu vahşetini, İsrail'in bu soykırımlarını hep birlikte dünya devletleri olarak hesabını sormamız lazım. Başta ülkem olarak, Türkiye olarak bu hesabı biz de soracağız, sormalıyız.” şeklinde konuştu.

Fidan: "Gazze'deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz" Haber

Fidan: "Gazze'deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz"

 Uluslararası Adalet Divanı'nda, İsrail'e yönelik dava açılmıştır. Türkiye'nin uluslararası kanunlara olan inancını göstermektedir. İsrail'in işlediği suçlara yönelik bir sonuç talep etmekteyiz. Netanyahu ve eski savunma bakanını yargılamak soykırım yapan İsrail yetkililerini adaletin karşısına çıkarmak için bir başlangıç olacaktır. Filistin hemen adalete ihtiyaç duymaktadır" dedi. TRT'nin bu yıl 8'incisini düzenlediği TRT World Forum 2024'te "Savaş ve Düzen: Değişen Dünya'da Jeopolitik Değişimlere Yön Vermek" başlıklı oturumundan konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Uluslararası sistem politik, askeri, ekonomik ve çevresel zorluklar getirmektedir. Bu zorluklar için bizler kritik bir jeopolitik dönüşümden geçmekteyiz. Küresel politikalar, polarizasyon, çok yönlülüğün erozyonu ve gittikçe daha derinleşen kutuplaşma görüyoruz. Sistem, bizi yeni müttefikliklere itiyor. Hepinizin bildiği üzere bunun sonucunda ise uluslararası güvenlik mimarisi gittikçe zayıflıyor. Küresel silahsızlık gerekiyor ama Orta Doğu ve Asya Pasifik bölgesinde silahlanma gittikçe artıyor. Bu da dünyayı bir uçurumun kenarına hatta nükleer savaş tehlikesine getirebilir. Diğer taraftan tekno-politikalar uluslararası dengeyi etkiliyor. Politikada, yapay zekanın ve siber güvenlik sistemlerinin ulusal güvenliklere eklenmesi de yine tehdit algısını artırıyor. Tüm bu zorluklar mevcut uluslararası sisteme çözümler getirmekten çok uzaktadır. Herhangi bir kriz için bu da çok yönlü yanıtlara yol açmaktadır" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE BU SAVAŞLARIN TAM ORTASINDADIR" Küresel dinamiklere bakıldığında uluslararası sistemin iki tane konvansiyonel savaş tehlikesi altında olduğunu söyleyen Bakan Fidan, "Bu dünyanın geri kalanını da etkileyebilir. Türkiye bu savaşların tam ortasındadır. Orta Doğu'daki barış bizim odağımız. Doğu Akdeniz de aynı zamanda Karadeniz de nihai bir hedeftir. Türkiye etkili bir duruş, sorunların çözümüne yoğun diplomatik gayret göstermektedir. Taraflar arasındaki uzlaşmacı olarak Türkiye, her zaman savaşın devamının diyalogla anca bitirilebileceğini savunmaktadır. Türkiye hiçbir zaman sistemin eksikliklerinden kaçınmamaktadır. Biz problemi teşhis ediyoruz, sorunun çözümünü öneriyoruz ve uluslararası sistemin dönüştürülmesi için uğraşıyoruz. Bugünün uluslararası düzeninde 'haklı olan güçlüdür' gerçekliği var. Maalesef bunun sonucu olarak da mevcut uluslararası düzen barış ya da stabilite getirmemektedir. Mevcut durum, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde bunu göstermektedir. Barış ve güvenlik misyonunu yerine getirememektedir. Bu da dönüş olarak uluslararası sistemi gittikçe dengeden uzaklaştırmaktadır. Adalet üzerinde tesis edilmezse hiçbir barış devamlı değildir. Bu çabalar daha etkili ve dayanışma temelli olmalıdır" şeklinde konuştu. "ULUSLARARASI KOMİTEYE İSRAİL ÜZERİNDE BASKIYI ARTTIRMASI İÇİN ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ" Filistin'de soykırım gerçekleştiren İsrail hükümetinin hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini belirten Fidan, "Filistin'deki soykırım uluslararası sistemin durumunu gösteren en son durumdur. Burada her bir gün İsrail, uluslararası hukuku ihlal etmektedir. İnsanları zorda bırakmaktadır. Bugün Filistin'de 42 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Bu inanılmaz bir seviyededir. Birleşmiş Milletler kurumları, gazeteciler, aracı kurumların hepsi İsrail'in saldırılarının kurbanı olmuştur. Bu da uluslararası organizasyonları zorda bırakmaktadır. Lübnan ve İran'a İsrail saldırıları Netanyahu hükümetinin uluslararası düzene bir başka kaba saldırısıdır. Bu saldırıları Lübnan ve İran'a yaymak ise Netanyahu'nun delizyonudur. Bir taraftan Netanyahu bu barbarlıklarına devam ederken uluslararası kurumlar onu durdurmak için hiçbir şey yapmamaktadır ve sessiz kalmaktadır. Bu ikiyüzlülüğü ve çifte standartları göstermektedir. Türkiye, Gazze krizine ve Ukrayna Savaşına aynı perspektiften bakmaktadır. Burada iki savaşa yönelik prensip pozisyonlarımız vardır. Ancak bu politikayı pek çok ülkede görmemekteyiz. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki; burada açıkça çifte standart vardır. Özellikle İsrail'e yönelik silah desteği bu ülkeyi daha agresif yapıyor. Uluslararası komiteye İsrail üzerinde baskıyı arttırması için çağrıda bulunuyoruz. Gazze'deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz. Bu yüzden ilk günlerden itibaren Arap Birliği ile görüşüyoruz. Ve iki devletli çözüm için bastırıyoruz. Filistin devletinin tanınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Böylece politikalarını değiştirmeye çalışıyoruz. Ateşkes hakkında konuşamayanlar şimdi artık iki devlet konuşmaya başladılar. Aynı zamanda uluslararası kanunun mevcut savaş suçları içinde uygulanması gerekiyor. Onlar hukuk karşısında hesap vermeli. Bu sebepten dolayı Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e yönelik dava açılmıştır. Bu Türkiye'nin uluslararası kanunlara olan inancını göstermektedir. İsrail'in işlediği suçlara yönelik bir sonuç talep etmekteyiz. Netanyahu ve eski savunma bakanını yargılamak bence soykırım yapan İsrail yetkililerini adaletin karşısına çıkarmak için bir başlangıç olacaktır. Filistin hemen adalete ihtiyaç duymaktadır. Bizler uluslararası kanunun uygulanması konusunda takipçi olacağız" diye konuştu. "TÜRKİYE YAPICI, PROBLEM ÇÖZEN, SİSTEM OLUŞTURUCU BİR AKTÖR OLARAK BÖLGEDE KENDİNİ KONUMLANDIRMIŞTIR" Türkiye'nin bölgede kendini problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak konumlandırdığını ifade eden Bakan Fidan, "Orta Doğu'da barışı ve güvenliği sağlamak ve uluslararası sistemi tazelemek için Gazze krizinin kök sebeplerine bakmamız lazım. Problemim kök sebepleri; Filistin topraklarının İsrail tarafından yasadışı işgalidir. Eğer iki devlet temelinde anlaşma sağlanmazsa uzun süreli barış sağlanamaz. Bir diğer baskılayıcı zorluk küresel güvenlik konusudur. Rusya-Ukrayna Savaşı'nda pek çok sivil hayatını kaybetti. Rusya-Ukrayna Savaşı, bizlere şu tartışmayı getiriyor; silahlanma nasıl hızlı gidiyor ve küresel savaş tehlikesi ne kadar yakın? Bu savaş sadece Ukrayna topraklarındayken şimdi en son gelişmelerle daha riskli, öngörülemez bir noktaya varmıştır. Kutuplaşmayı arttırmakta ve bölünmeye yol açmaktadır. Riskler karşısında diplomasi ve diyaloğu sağlayabilirsek o zaman savaşa kalıcı bir ateşkesle son verilebilir ve uzun süreli bir barış anlaşması yapılabilir. Her iki tarafla da teması olan Türkiye'den biri olarak, Türkiye elinden gelen bütün gayretle barış görüşmeleri için uğraşmaktadır. Kitle imha silahlarının karşılıklı kaldırılması barış yapısı için çok önemlidir. Bu anlaşmalar, evrensel anlaşmalardır. Ortada hangi paradigma olursa olsun şunu söyleyebilirim; bu mekanizmaların kurulması lazım. Bu silahlar terör organizasyonları tarafından kullanılabilir. Bu da güvenlik ortamına zarar verebilir. Stratejik anlaşmalar, batı dışı paradigmaların uygulanması küresel güvenlik için evrensel bir yaklaşım olmalıdır. İleri bakan bir perspektifimiz var. Politikalarımızı bu anlayışla şekillendiriyoruz. Türkiye yapıcı, problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak bölgede kendini konumlandırmıştır. Bizler daha kapsayıcı ve etkin bir uluslararası sistem için çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Kutuplaşma yerine dayanışma temelli bir sistem istiyoruz" dedi.

Putin: “Her zaman terör eylemlerine karşı çıktık” Haber

Putin: “Her zaman terör eylemlerine karşı çıktık”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’ya bağlı Tataristan’ın başkenti Kazan’da düzenlenen Genişletilmiş BRICS Oturumu’nun açılışını yaptı. Putin konuşmasında, “BRICS+/Outreach formatındaki toplantımızda sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. Bu genişletilmiş format kendini kanıtladı, BRICS üyeleri ile dostlarımız ve ortaklarımız arasında doğrudan ve açık bir diyalog fırsatı sağlıyor” ifadelerini kullandı. Putin, oturumda yapıcı bir tartışma yaşanmasını beklediğini, gündemde Orta Doğu'daki durum ve çatışmaların barışçıl çözümüne ilişkin konuların da yer alacağını belirtti. Putin, “Ukrayna, Rusya'nın güvenliğine yönelik kritik tehditler oluşturmak için kullanıldı ve kullanılıyor. Bizim hayati çıkarlarımız, Rusça konuşan insanların haklarının ihlali konusundaki haklı endişelerimiz ise görmezden geliniyor. Batılı devletler, artık ülkemize stratejik bir yenilgi yaşatma hedeflerini gizlemiyor” şeklinde konuştu. Batı'nın hedeflerine ulaşabileceğine inanmanın akıllıca olmadığını belirten Putin, "Bu sadece bir yanılsamadır. Buna ancak Rusya'nın tarihini bilmeyenler inanabilir. Çünkü onlar Rusların yüzyıllar boyunca oluşturduğu birliği ve gücü hesaba katmıyor” ifadelerini kullandı. Batılı ülkeleri “demokrasi ve insan hakları sloganları altında” ülkelerin içişlerine müdahale ettikleri için kınadığını belirten Putin, bu tür “sağlıksız yöntem ve yaklaşımların” yeni çatışmaların ortaya çıkmasına ve mevcut olanların daha da kötüleşmesine yol açarak bölgesel ve küresel stratejik istikrarı baltaladığını vurguladı. “Her zaman terör eylemlerine karşı çıktık” Putin, “Orta Doğu'daki durumun istikrarına her zaman önemli katkı sağlamaya çalıştık. İşte bu nedenle gerilimin artmasından beri BRICS üyeleri ve diğer ortaklarla birlikte çatışmayı sona erdirme çabalarına aktif olarak katıldık. İsrail-Filistin arasındaki son çatışma, uzun bir çatışmalar dizisinin en kanlılarından biri haline geldi. Ancak aynı zamanda şunu vurgulamak istiyorum, biz her zaman terör eylemlerine karşı çıktık ve karşı çıkmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Orta Doğu'daki durumun uzun süredir devam eden bir çatışmanın şiddetlenmesi nedeniyle endişe verici olduğunu belirten Putin, Rusya'nın Orta Doğu'daki durumun istikrarına her zaman katkı sağlamaya çalıştığını kaydetti. Putin, “Bir yıl önce Gazze'de başlayan çatışmalar şimdi Lübnan'a sıçradı. Bölgedeki diğer ülkeler de etkilendi. İsrail ile İran arasındaki karşılıklı meydan okuma giderek arttı. Tüm bunlar bir zincirleme reaksiyona benziyor ve tüm Orta Doğu'yu topyekun bir savaşın eşiğine getiriyor” dedi. Putin, "Elbette acil görevimiz, Orta Doğu sorununu bütünüyle çözecek kapsamlı bir siyasi süreci başlatmaktır. Şiddetin durdurulması, savaş mağdurlarına hayati önem taşıyan yardımların sağlanması ve acılarının hafifletilmesi gerekiyor. Çözümün kendisi, İsrail ile barış içinde bir arada var olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını doğrudan sağlayan, genel olarak kabul görmüş uluslararası kurallar temelinde gerçekleştirilmelidir. Filistin halkına karşı tarihi adaletsizliklerin düzeltilmesi Orta Doğu'da barışı garanti edebilir. Bu sorun çözülmediği sürece şiddetin kısır döngüsü kırılmayacaktır. İnsanlar, geniş çaplı şiddetin kaçınılmaz olarak yeniden ortaya çıktığı kalıcı bir kriz atmosferinde yaşamaya devam edecek. Bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Filistin topraklarında barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin temel şartı, Güvenlik Konseyi ve BM Genel Kurulu kararlarıyla onaylanan iki devlet formülünün uygulanmasıdır" ifadelerini kullandı. “Her türlü dayatmadan uzak, alternatif finansal mekanizmalar kurmalıyız” Putin, Birleşmiş Milletler kalkınma kurumları ve küresel finans yapılarında reform zamanının geldiğini ifade ederek, “BM kalkınma kurumlarının ve küresel finans yapılarının reformu uzun zamandır bekleniyordu” dedi. Rus lider ayrıca, Rusya'nın küresel gıda ve enerji güvenliğinin sağlanmasına ciddi katkı sağladığını dile getirerek, “Ülkemiz sera gazı emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlamada lider ülkelerden biridir ve enerji dengesi dünyanın en yeşillerinden biridir” dedi. BRICS ülkelerinin büyüyen ekonomilerinin potansiyelini açığa çıkarmak için kendi platformunu kurmayı düşünmesinin zamanının geldiğini vurgulayan Putin, “Alternatif, güvenilir ve her türlü dayatmadan uzak, çok taraflı finansal mekanizmalar, üretim ve lojistik zincirleri kurmak, teknoloji ve ileri bilgi alışverişini sağlamak, yeni uluslararası ulaşım koridorlarının kapasitesini geliştirmek ve artırmak önemlidir” ifadelerini kullandı. “BRICS akut sorunlara çözümler bulmak için istikrar sağlayıcı bir güç olmalıdır” Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise, konuşmasında BRICS ülkelerinin küresel ekonomik yönetim sisteminin reformunda öncü rol oynaması gerektiğine dikkat çekti. Xi, “Ortak kalkınmanın ana gücü biz olmalıyız. Küresel ekonomik yönetim sisteminin reformuna aktif olarak katılmalı ve liderlik etmeli, ayrıca kalkınmanın uluslararası ekonomik ve ticari gündemin en üst sıralarına yerleştirilmesine katkıda bulunmalıyız” dedi. Xi, Çin’in güney ülkelerine her zaman önem vereceğini, bu ülkelerin BRICS faaliyetlerine katılımını destekleyeceğini belirtti. Xİ, “BRICS, barışı korumak, küresel güvenlik yönetimini güçlendirmek ve hem nedenleri hem de semptomları ortadan kaldırırken akut sorunlara çözümler bulmak için istikrar sağlayıcı bir güç olmalıdır” diye konuştu. BRICS ülkelerine diyaloğu güçlendirmeleri ve modernleşme yolunu seçmede birbirlerine destek olmaları çağrısında bulunan Xi, "Uluslararası durum ne kadar değişirse değişsin, Çin her zaman güneye bakacaktır” dedi. Ukrayna’daki savaşa değinen Xi, "Ukrayna'daki krizin en kısa sürede çözülmesine yardımcı olmalı ve siyasi çözümün önünü açmalıyız" ifadelerini kullandı. Xi, İsrail’in saldırılarına ilişkin de, “Gazze Şeridi'nde kapsamlı bir ateşkesi teşvik etmek, iki devletli çözüm planını yeniden devreye sokmak ve savaşın Lübnan'a yayılmasını önlemek gerekiyor" dedi. Çin lideri ayrıca, Filistin ve Lübnan'ın daha fazla sıkıntıya sürüklenmesinin önlenmesi gerektiğini söyledi. “Tek taraflı dayatmaya karşı gelişmekte olan ülkeler arasındaki iş birliği ve istişarelerin sürdürülmesi önemli” Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi de BRICS grubunun çalışmalarını takdir ettiklerini, grubun uluslararası finans kuruluşlarıyla etkileşiminin en iyi şekilde değerlendirilmesinin gerekli olduğunu ifade etti. Sisi, “Çok taraflı uluslararası sistemin etkinliğini korumak ve tek taraflı politikaları dayatma girişimlerine topluca direnmek için gelişmekte olan ülkeler arasındaki iş birliği ve istişarelerin sürdürülmesi önemlidir” dedi. BRICS Karşılıklı İstişare Mekanizması'nın güçlendirilmesi çağrısında bulunan Sisi, tek taraflı yaklaşımlar, dayatma girişimlerine direnilmesi gerektiğini vurguladı. “İsrail’in soykırımından endişe duyuyoruz” Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa konuşmasında, Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdüren İsrail'in eylemlerini “soykırım” olarak nitelendirdi. Ramaphosa, “Güney Afrika, İsrail devletinin Gazze halkına yönelik soykırım olarak nitelendirdiğimiz askeri eylemlerinden endişe duymaktadır” ifadelerini kullandı. Küresel finans kuruluşlarına göre BRICS üyeleri dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 46'sını, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 36'sından fazlasını temsil ediyor.

Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz Haber

Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezinde düzenlenen "Filistin'in Geleceği Konferansı"nda konuştu. Erdoğan, İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze’nin, benzerlerine sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında tanık olunan 2 milyon insanın toplandığı bir temerküz kampına dönüştüğünü ifade etti. İsrail’in yıldırma politikasıyla sürekli kuzeyden güneye, güneyden kuzeye sürüklenen Gazzelilerin büyük bir insani trajedi yaşadığını belirten Erdoğan, yaklaşan kış mevsimiyle birlikte bu trajedinin daha da derinleşeceğin açık olduğunu kaydetti. “Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” Gazze’ye, kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesinin gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Yine bu süreçte, Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” dedi. “Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak?” İsrail’in, Lübnan Geçici Görev Gücü'ne saldırmasıyla başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletlere alenen meydan okuduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hoyratlıklara şimdiye kadar daimî üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum; kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında UN yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan Birleşmiş Milletler; Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden Birleşmiş Milletleri, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini, Gazzeli sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek? İslam dünyası bu barbarlığın önüne geçmek için ne zaman adım atacak? Son Birleşmiş Milletler hitabımda Genel Kurulun 1950 tarihli barış için birlik kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir. İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan’da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan’da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır, binlerce yıllık ortak birikimidir” ifadelerini kullandı. “Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz” Bu soykırım karşısında Türkiye’nin ilk günden itibaren itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz, Filistin sevindiğinde sevinen, üzüldüğünde üzülen; Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz. Tarih boyunca ne zaman Filistin’de bir kan aksa, bir gözyaşı dökülse acısı bizim de yüreğimizi dağlamıştır. Kimseyi ayırmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Zulme sessiz kalanlardan olmadık. Zulme rıza gösterenlerden olmadık. ‘Adam aldırma da geç’ diyenlerden asla ve asla olmadık. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz.” “Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren ve İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devlet olduğuna vurgu yaparak, “Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet, yine biziz. Yabancı liderlerle yaptığımız görüşmelerin vazgeçilmez gündem maddesi, Filistin Devleti'nin tanınması ve Gazze’de katliamların engellenmesidir. Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” diye konuştu. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanında açılan Soykırım Davası’na müdahillik başvurusunun 7 Ağustos’ta yapıldığını hatırlatan Erdoğan, STK’lerin Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ettiğini ve soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve yapacaklarını sözlerine ekledi. Türk milletinin boykot ve protesto gösterileriyle katliama olan tepkisini ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını savunan Filistin halkının yanında sapasağlam durduklarını dile getirdi. “Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” Yılbaşında 114 ülke ve 448 siyasi partiye mektup göndermek suretiyle AK Parti olarak Filistin’de işlenen katliama dikkat çektiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun dışında gençlik ve kadın kollarımız, Filistin halkıyla dayanışmamızı sergileyen çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiler. Gazze ve işgal edilmiş diğer Filistin topraklarında yapılan zulümleri daima milletimizin gündeminde tutmayı başardık. Aynı şekilde Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan tacizler karşısında da çok kararlı bir duruş sergiledik. Ateşkes görüşmelerine destekten kanser hastası ve yaralıların ülkemize getirilmesine kadar geniş bir alanda faaliyetler yürüttük. İnşallah bundan sonra da kimseden çekinmeden, tehditler karşısında geri adım atmadan Filistin davasına, Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” ifadelerine yer verdi. “Allah’ın izniyle, bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla neticelenecektir” Erdoğan, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceklerinin altını çizerek, “Türkiye, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerinin yanındadır. Zafer, inşallah Gazze ve Lübnan’da inananların olacaktır. Büyük acılar yaşansa da, Allah’ın izniyle bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla neticelenecektir. Hiç endişeniz olmasın; bir gün gelecek, bu gözyaşı, bu acı son bulacak. Gazzeli anneler çocuklarının kefenini değil, inşallah çeyizini hazırlayacak. Gazze’de, Batı Şeria’da, işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında çocuklar özgürce koşacak, korkusuzca oynayacak, gökyüzüne baktıklarında savaş uçaklarını değil; güneşi, ayı, parıldayan yıldızları görecek. Buna biz tüm kalbimizle inanıyoruz. Gördüklerimiz karşısında yeise kapılmıyor, karamsarlığa düşmüyor, Alemlerin Rabbi olan Allah’tan ümidimizi asla kesmiyoruz” dedi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Filistinli şair Mahmut Derviş’in şu dizesiyle son verdi: “Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var. Zalimler ölüm kusan silahlarıyla yok etmeye çalışsa da bir Filistin hep var olacak. Vatanı, toprağı ve inancı uğruna direnen Filistin, tüm insanlığın iftihar kaynağı olacak.”

Rumeli Platformu üyeleri, ‘anma günü’ çağrısını Anıtkabir’den yaptı Haber

Rumeli Platformu üyeleri, ‘anma günü’ çağrısını Anıtkabir’den yaptı

‘Biz Rumeliyiz Platformu’ üyeleri, 8 Ekim tarihinin "Rumeli’den Anavatan’a En Büyük Göçün Anma Günü" ilan edilmesi yönünde başlattıkları proje için Anıtkabir’de bir araya geldi. Platform üyeleri adına konuşan Dr. Ramadan Buş, “Biz, Rumeliyiz Platformu olarak, Türkiye ve dünyada, Rumeli’de yaşanan soykırım ve göçün her yıl anılması için “8 Ekim Rumeli’den Anavatana En Büyük Göçün Anma Günü” ilan edilmesini öneriyoruz” dedi. 5 MİLYON TÜRK GÖÇE ZORLANDI Konuşmasında; Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında, Rumeli’den yaklaşık 5 milyon Türk ve Müslüman’ın göçe zorlandığını hatırlatan Ramadan Buş, “Türk ve Müslümanların yaşadığı bu soykırım ve göç, tarihte yeterince vurgulanmamış en büyük olaylardan biridir. Rumeli’de yaşanan bu trajediler ne Türkiye’de ne de dünyada yeterince anlatılmamaktadır. Türk milleti, bu trajik dönemi ve olayları asla unutmamalı, dünyaya da unutturmamalıdır. Bu bağlamda yapılacak olan anıt, bu büyük göçün en önemli sembollerinden biri olacaktır. Balkan Savaşları’nın yaşandığı 1910-1914 yılları arasında, Balkan haritası büyük ölçüde yeniden çizildi. 1821-1922 yılları arasında 5 milyondan fazla Müslüman, yaşadıkları topraklardan sürüldü ve 5,5 milyon Müslüman hayatını kaybetti. Balkanlar’daki bu soykırım, tarihin en büyük soykırımlarından biri olarak kabul edilmektedir. 1912-1914 Balkan Savaşı’nda zorunlu göçe maruz kalan ve öldürülen Müslümanların sayısı 1,5 milyonun üzerindedir. Balkanlar’daki bu soykırım, tarihin en büyük fakat maskelenmeye çalışılan Türk ve Müslüman soykırımıdır. Biz Rumeliyiz Platformu olarak, Türkiye ve dünyada, Rumeli’de yaşanan soykırım ve göçün her yıl anılması için “8 Ekim Rumeli’den Anavatana En Büyük Göçün Anma Günü” ilan edilmesini öneriyoruz. Projeyi Anıtkabir’de çelenk koyarak başlatıyoruz. Anma günü için en anlamlı ve sembolik tarihin, Balkan Savaşları’nın başlangıç günü olan “8 Ekim” olmasını öneriyoruz” dedi. İLK ADIM FARKINDALIK OLUŞTURMAK Bu günün çeşitli uluslararası seminerler, konferanslar, sempozyumlar ve yazılı yayınlarla anılması gerektiğine vurgu yapan Ramadan Buş,  “Rumeliyiz Platformu, Rumeli Balkan camiasında kişilerin ötesinde Rumeli Değerler Seti, Rumelili rol modeller ve projelerin konuşulup gerçekleştirilmesini, halkın sahiplenmesini hedeflemektedir. Sosyal medya aracılığıyla doğrudan halka ulaşmayı amaçlıyoruz. Bu projeler için herhangi bir maddi desteğe ihtiyaç yoktur, olsa bile insanımız sosyal meselelerde duyarlıdır ve bu fikirleri gerçekleştirebilecek güce sahiptir. Biz, projelerimize kamuoyu oluşturarak halkımıza doğrudan ulaşmak istiyoruz ve bu nedenle sosyal medya platformlarımızı kullanıyoruz. Önerdiğimiz projeler arasında, 8 Ekim’in Rumeli’den Büyük Göç Günü ilan edilmesi, Rumeli-Balkan Soykırım Müzesi, Rumeli-Balkan Soykırım Anıtı, Yumurta Projesi, Rumeli-Balkan Araştırmaları için kitlesel fonlama, yıl boyunca Türkiye genelinde gösterilecek Rumeli Film Günleri projeleri yer almaktadır. İlk adım olarak, bu konulara yönelik farkındalık oluşturmak, ardından bu projelere gönül vermiş herkesle birlikte hayata geçirmek istiyoruz” açıklamasını yaptı.   ANITKABİR ANI DEFTERİ Biz Rumeliyiz Platformu üyeleri, konuşmanın ardından Atatürk mozolesine çelenk bırakarak Anıtkabir anı defterine şunları yazdı: “ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Bilimsel araştırmalarca kanıtlanmış 30 milyonu aşkın hemşeriniz olarak saygıyla huzurunuzda bulunuyoruz. Bandırma Vapuru’ndan, Çanakkale’ye, Edirne’den Van’a Anavatanımızın her yerinde, kadın erkek omuz omuzda çalışmaya ve üretmeye devam ediyoruz. 200 yılı aşkın süredir, tüm cephelerde verdiğimiz şehitlerin yanı sıra Balkanların dört bir yanından zorlandığımız göçlerin ve yaşadığımız katliamların sonucunda kaybettiğimiz milyonların torunları olarak, onları onurlandırmak ve unutulmadıklarını tüm dünya ile paylaşmak amacıyla, 8 Ekim gününün Rumeli-Balkanlardan yapılmış tüm göçlerin anma günü olarak ilan edilmesini ve bunu hatırlatacak azamette bir anıt yapılmasını istiyoruz. Bu dileğimizi açıklamak için en değerli hemşerimiz olan sizin huzurunuzdan daha uygun bir yer olamayacağını biliyoruz. Kaybedilmiş toprakların aziz hatıraları olarak bu kutlu yürüyüşümüzün ilk anlarına tanıklık ettiğiniz için çok gururluyuz. Her bir hemşerinizin onula taşıdığı Türk bayrağını hep en yukarıda tutmak için fedakârca çalışacak, genlerimize işlemiş olan dürüstlük, çalışkanlık ve saygıdan asla ayrılmayacağız. Tüm dünyanın kabul ettiği dehanızın önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz. BİZ RUMELİYİZ PPLATFORMU”

Gazze'deki soykırım tüm insanlığın utancı Haber

Gazze'deki soykırım tüm insanlığın utancı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tiran'da Arnavutluk Başkanı Edi Rama ile ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin ikinci toplantısı vesilesiyle dost ve kardeş ülke Arnavutluk'ta bulunmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz sene Arnavutluk'ta diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100'üncü yıl dönümünü idrak ettik. Tarihi bağlar ve kültürel yakınlıktan güç aldığımız Arnavutluk'la dostane ilişkilerimiz esasen bir asrın çok daha ötesine uzanıyor. Bu tarihi, beşeri ve kültürel temel üzerine 2021 yılında inşa ettiğimiz stratejik ortaklığımızı bugünkü istişarelerimizle daha da derinleştirdik. Geçtiğimiz Şubat ayında Ankara'da düzenlediğimiz ilk konsey toplantımızda belirlediğimiz iş birliği alanları üzerinde ayrıntılı görüş alışverişinde bulunduk. Ayrıca imzaladığımız ortak bildiri ile konseyimizin çeşitli alanlarda geliştirilmesi ve derinleştirilmesi yönündeki kararlılığımızı vurguladık. Tarım, yükseköğretim ile halkla ilişkiler ve iletişim alanlarında az önce imzaladığımız 3 anlaşmayla iş birliğimizi ilerletme irademizi teyit etmiş olduk” diye konuştu. “Ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkarmak istiyoruz” Erdoğan, “Ticaret ve yatırım alanlarındaki girişimlerimizi halklarımızın refahını artıracak adımlar olarak görüyoruz. Bu çerçevede ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkarmak için müşterek çabalarımızı sürdürüyoruz. Görüşmelerimizde karşılıklı yatırımlarımızı günümüz koşullarında avantaj sağlayacak yenilikçi sektörleri içerecek şekilde çeşitlendirme konusunda mutabık kaldık. Sağlık alanındaki güçlü iş birliğimizi de 2021 yılında rekor sürede inşa ettiğimiz Fier Dostluk Hastanesinin ortak işletmesiyle sürdüreceğiz. Stratejik ortağımız ve NATO müttefikimiz Arnavutluk'un silahlı kuvvetlerinin askeri teçhizat ve eğitim alanlarındaki ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da gereken desteği vereceğiz” ifadelerini kullandı. “Gazze'de 1 yıldır devam eden soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır” Arnavutluk Başkanı Edi Rama ile FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadele konusunu da ele aldıklarını belirten Erdoğan, “İnşallah bugün aldığımız kararlar suretiyle terör örgütleriyle mücadelemize etkin şekilde devam edeceğiz” dedi. Erdoğan, küresel ve bölgesel meseleler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını ifade ederek, “Arnavutluk'un gerek bölgemizde gerek uluslararası alanda barış ve istikrarın tesisine yönelik çabalarını takdirle takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarındaki ve Lübnan'daki İsrail mezalimi, görüşmemizin öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldı. Netanyahu hükümetinin bölgesel kapsamının ötesinde artık küresel düzeni tehdit eder hale gelen saldırganlıkları hakkındaki görüşlerimizi paylaştık. Gazze'de 1 yıldır devam eden soykırım tüm insanlığın ortak utancıdır. Bu nedenle acilen kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerinde gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekiyor. Bu konuda Arnavutluk'un da üzerine düşeni yerine getireceğine samimiyetle inanıyorum” dedi. “Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Cami, İslam'ın yüce değerleri olan barış ve birlik duygusunun yeşereceği bir ibadethane olacaktır” Rama ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığının ve Diyanet Vakfı’nın desteğiyle Türk halkının Arnavutluk'taki Müslüman kardeşlerine hediyesi olan Namazgah Camii'nin açılışını gerçekleştireceklerini belirten Erdoğan, “Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Balkanların en büyük camisi olan bu güzide eser, İslam'ın yüce değerleri olan barış ve birlik duygusunun yeşereceği bir ibadethane olacaktır. Bu düşüncelerle Başbakan Sayın Roma başta olmak üzere tüm Arnavut dostlarımıza samimi misafirperverlikleri için tekrar teşekkür ediyorum ve değişik alanlarda askeri, siyasi, ekonomik, ticari, bütün bunların yanında turizme yönelik attığımız ve atacağımız adımlarla istişarelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'deki yıkımın yıldönümünde mesaj yayınladı Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'deki yıkımın yıldönümünde mesaj yayınladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’ye yönelik saldırıların yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımladı. Erdoğan, Gazze’deki yıkıma dikkat çekerek, 365 gün önce hayatta olan 50 bin insanın vahşice katledildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de hastanelerin, farklı inançlara ait ibadethanelerin ve okulların artık ayakta olmadığını ve birçok gazeteci, sivil toplum kuruluşu temsilcisinin de artık aramızda bulunmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de, Filistin'de, bugünlerde Lübnan'da ölenlerin sadece kadınlar, çocuklar, bebekler, masum siviller değil; aynı zamanda insanlık olduğunu, insanlığa hizmet etmesi beklenen kurumlar ve uluslararası sistem olduğunu kaydetti. "Tam 1 yıldır dünyanın gözü önünde, canlı yayında katledilen aslında tüm insanlıktır, insanlığın geleceğe dair tüm umutlarıdır" ifadelerini kullanan Erdoğan, İsrail’in uzun yıllardır süren soykırım, işgal ve istila politikasının artık sona ermesi gerektiğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Katil İsrail hükûmetinin 7 Ekim'den bu yana katlettiği on binlerce insanı bugün hüzünle yâd ediyor; eşlerini, çocuklarını, ailelerini kaybeden yüreği yaralı Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı kardeşlerime en kalbî taziyelerimi iletiyorum. İsrail'in uzun yıllardır süren soykırım, işgal ve istila politikası artık bir son bulmalıdır. Unutulmamalıdır ki İsrail 1 yıldır uyguladığı, hâlen de devam etmekte olduğu bu soykırımın bedelini er ya da geç ödeyecektir. Hitler nasıl insanlığın ortak ittifakıyla durdurulduysa Netanyahu ve cinayet şebekesi de aynı şekilde durdurulacaktır. Gazze soykırımının hesabının sorulmadığı bir dünya huzura kavuşamayacaktır. Türkiye olarak bedeli her ne olursa olsun İsrail hükûmetinin karşısında durmaya, dünyayı da bu onurlu duruşa çağırmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.