SON DAKİKA
Hava Durumu

#Suriye

Söz Bursa - Suriye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Suriye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Osmangazi’de veteran sporcular final için ter döktü Haber

Osmangazi’de veteran sporcular final için ter döktü

Osmangazi Belediyesi’nin destekleriyle Bursa Veteran Masa Tenisçileri Spor Kulübü tarafından düzenlenen 12’nci Ulusal Bursa Veteran Masa Tenisi Turnuvası, heyecanlı karşılaşmaların ardından sona erdi. Osmangazi Belediyesi, yıllarını masa tenisine adamış veteran sporcuları dostluk ve rekabetin bir arada yaşandığı 12’nci Ulusal Bursa Veteran Masa Tenisi Turnuvası’nda ağırladı. Dikkaldırım Spor Salonu’nda düzenlenen turnuvaya, Türkiye’nin 36 ilinden gelen oyuncuların yanı sıra Ukrayna, Bulgaristan, Fransa, Suriye, Irak, Kıbrıs ve Rusya’dan oyuncular da katılım sağladı. Tekler ve çiftler kategorilerinde mücadele eden sporcular, hem fiziksel dayanıklılıkları hem de teknik becerileri ile masa tenisine olan tutkularını bir kez daha kanıtladı. 70 yaşın üzerinde sporcuların istekli ve azimli görüntüleri dikkat çekerken, sporcular da turnuvada yer almaktan ötürü duydukları mutluluğu paylaştı. "75 YAŞIN ÜZERİNDE AĞABEYLERİMİZİN KATILDIĞI BİR TURNUVAYI YAŞIYORUZ" Turnuvaya ilişkin düşüncelerini paylaşan Bursa Veteran Masa Tenisi Spor Kulübü Yöneticisi Hüseyin Ceylan, müsabakalarda rekabet düzeyinin yükseldiğini vurguladı. Toplam 250 sporcunun ter döktüğünü ifade eden Ceylan, "Zamanında milli takımlarda oynamış, şimdi veteran olmuş 70 hatta 75 yaşın üzerindeki ağabeylerimizin katıldığı bir turnuva yaşıyoruz. Bu, gerçekten geleneksel hale gelen özel bir organizasyon. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın olmak üzere turnuvanın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz" dedi. "80 YAŞINA KADAR OYNAYABİLİYORSUNUZ" Türkiye’nin dört bir yanından gelen masa tenisi tutkunları, Bursa’da sporun birleştirici gücü etrafında buluşarak hem rekabetin hem dostluğun en güzel örneklerini sergiledi. Ankara’dan gelen 58 yaşındaki veteran sporcu Yeşim Cindemir, her yıl büyük bir heyecanla turnuvaya katıldığını söyleyen, "Bursa’nın güzelliklerini keşfediyor, aynı zamanda sporun keyfini doyasıya yaşıyoruz. Maçlar çekişmeli geçse de dostluk her zaman ön planda. Sahada rakibiz ama turnuva bitiminde yine kucaklaşıyoruz. Bu organizasyonlar, belirli yaş gruplarına hitap ediyor. 80 yaşına kadar masa tenisi oynayabiliyorsunuz" diye konuştu. İstanbul’dan gelen 63 yaşındaki sporcu Serpil Pınar, Bursa’da son derece sıcak bir şekilde karşılandıklarını belirterek masa tenisi sayesinde yeni dostluklar kurmanın mutluluğunu paylaştı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen 58 yaşındaki veteran sporcu Değer Baysal ve İstanbul’dan katılan 46 yaşındaki sporcu Burcu Başaran da organizasyona övgüler yağdırdı. "MASA TENİSİ ZİHNİ DAİMA CANLI TUTAN BİR BRANŞ" Yaşları 70’i aşmasına rağmen masa tenisinin heyecanını ilk günkü gibi yaşayan veteran sporcular Yalçın Kalay ve Halit İbar, azimleriyle gençlere adeta taş çıkartıyor. Sporun sağlığa olan katkılarına değinen deneyimli sporcular, masa tenisinin hem fiziksel hem zihinsel açıdan son derece faydalı olduğunun altını çizdi. Masa tenisi masası etrafında finaller için karşı karşıya gelen ikili, branşta yaş faktörünün olmadığını, masa tenisi sporunun her yaşta yapılabileceğini dile getirdi. Oyun oynanırken sarf edilen efor ile birlikte vücudun her bir noktasının çalıştığını dile getiren veteran sporcular, "Masa tenisi, vücudun her noktasını çalıştıran, refleksleri geliştiren ve zihni daima canlı tutan bir branş. Bizler için hem spor hem de yaşam enerjisi kaynağı. Bu yüzden her yaşta insana masa tenisini gönül rahatlığıyla tavsiye ediyoruz" ifadelerini kıllandılar. Sporun ve dostluğun pekiştirilmesine katkı sağlayan turnuva, heyecan dolu karşılaşmaların ardından düzenlenen ödül töreni ile son buldu.

Putin, Moskova’da Şara ile görüştü Haber

Putin, Moskova’da Şara ile görüştü

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin’de Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi. Şara, görüşmede "Yeni Suriye'yi dünyaya tanıtıyoruz ve dünya yeni Suriye'yi tanımaya başlıyor" diyerek bu süreçte Rusya’nın verdiği desteğe değinirken, Putin de "Rusya olarak Suriye ile hiçbir zaman siyasi koşullarımıza veya özel çıkarlarımıza bağlı ilişkiler kurmadık" dedi. Suriye Devlet Başkanı Ahmed Eş-Şara, ilk Rusya ziyareti kapsamında başkent Moskova’ya geldi. Eş-Şara, temasları kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Görüşmenin basına açık kısmında konuşan Putin, eş-Şara’yı Moskova’da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu söyledi. On yıllar boyunca iki ülke arasında özel bir ilişki geliştirildiğini kaydeden Rus lider, "Rusya ve Sovyetler Birliği için en zorlu dönem olan 1944 yılında kurulan diplomatik ilişkilerimizi 80 yılı aşkın bir süredir sürdürmekteyiz. Bu süreçte Suriye ve Rusya ilişkileri her zaman dostane olmuştur. Rusya olarak Suriye ile hiçbir zaman siyasi koşullarımıza veya özel çıkarlarımıza bağlı ilişkiler kurmadık. On yıllar boyunca her Suriye halkının çıkarları rehberliğinde hareket ettik" dedi. "4 BİNDEN FAZLA GENÇ SURİYELİ, RUSYA’DA ÖĞRENİM GÖRÜYOR" Rusya ve Suriye halkları arasında her zaman derin bağlar olduğuna işaret eden Putin, "Yüzlerce, belki binlerce insanın evlilik ve dostluk bağıyla birbirine bağlı olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Şu anda 4 binden fazla genç Suriyeli, Rusya’daki yükseköğretim kurumlarında öğrenim görüyor ve onların gelecekte Suriye devletinin gelişmesine ve güçlenmesine önemli ve anlamlı bir katkı sağlayacaklarını umuyorum" ifadelerini kullandı. Suriye’de 5 Ekim’de yapılan parlamento seçimlerine değinen Putin, "Bunun sizin için büyük bir başarı olduğuna inanıyorum. Çünkü toplumun birleşmesine yol açıyor ve Suriye şu anda zor zamanlar geçiriyor olsa da Suriye'deki tüm siyasi güçler arasındaki bağları ve etkileşimi güçlendirecek" dedi. Putin, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "1993 yılından beri hükümetlerarası bir komisyonumuz var ve bu komisyon çalışmalarına yeniden başladı. Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak başkanlığındaki heyetimizi ağırladığınız için size minnettarım. Toplantıda ilginç ve yararlı girişimler belirlendi. Biz de Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla düzenli temas ve istişareleri sürdürme anlaşmasının yanı sıra bu girişimleri uygulamak için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız." "BUGÜN YENİ BİR GÜN, YENİ BİR SURİYE YAŞIYORUZ" Suriye Devlet Başkanı eş-Şara ise, Putin’e ev sahipliği için teşekkür etti. Oldukça uzun bir yolculuk yaptığını kaydeden eş-Şara, "Rusya ile Suriye arasında gerçekten uzun soluklu tarihi bağlar var. Bugün yeni bir gün, yeni bir Suriye yaşıyoruz. Bu yeni Suriye'yi dünyaya tanıtıyoruz ve dünya yeni Suriye'yi tanımaya başlıyor. Siyasi hedeflerimizi ilerletmek için çaba sarf ediyoruz ve daha önce de belirttiğim gibi, tarihsel bağlarla birbirimize bağlı olduğumuzu ve Rusya'nın bu süreçte önemli bir rol oynayacağını biliyoruz. Ayrıca Rusya'nın bize sağladığı birçok başarıya da güveniyoruz. Rusya bize çeşitli alanlarda yardımcı oldu, maddi olanlar da dahil olmak üzere önemli işbirliği köprüleri ile birbirimize bağlıyız. Birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İlişkilerimize yeni bir enerji katmaya ve size yeni Suriye'yi tanıtmaya çalışacağız. Şu anda en önemli şey elbette istikrar, hem ülkede hem de bölge genelinde istikrar" ifadelerini kullandı. Eş-Şara’ya Moskova ziyaretinde Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve Savunma Bakanı Merhef Ebu Kasra da eşlik ediyor.

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor Haber

Erdoğan: İsrail soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını biliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır ziyareti dönüşünde gazeteci sorularını cevapladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Trump'ın daveti üzerine "Barış İçin Şarm eş-Şeyh Zirvesi"ne katılarak Mısır'a yaptıkları ziyaretlerini tamamladıklarını kaydetti. Zirvenin Orta Doğu'da barışa giden yolda yeni bir dönüm noktası olmasını dileyen Erdoğan, Hamas ile İsrail hükümeti arasındaki dolaylı görüşmelerin Gazze'de ateşkesle sonuçlanmasından duydukları memnuniyeti bir kez daha dile getirdi. Müzakere sürecine olan katkılarının ABD Başkanı Donald Trump dahil birçok devlet başkanı tarafından da ifade edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Kendisi bu süreçte Mısır, Katar ve ülkemizin oynadığı rolün kayda geçirilmesi için bir bildiri imzalamayı önerdi. Varılan mutabakatın harfiyen uygulanması, bu süreçte Amerika'nın İsrail hükümeti üzerindeki etkisini sürdürmesi çok önemli. Gerçekleşen rehine ve mahkum takası son derece mühimdi" değerlendirmesini yaptı. "İSRAİL ÜZERİNDE ETKİ SAHİBİ AKTÖRLERİN GEREKENİ YAPMAYA DEVAM EDECEKLERİNE İNANIYORUM" Anlaşmaya Filistin sorununu çözen bir belge gözüyle bakmanın yanlış olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varılan bu mutabakatın özü itibarıyla bir ateşkes düzenlemesi olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bize göre Filistin davasının yegane çözümü 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Türkiye olarak bunun için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Önümüzde çetin bir süreç var. Evvela İsrail hükümetinin verdiği sözleri tutması temin edilmelidir. Çünkü İsrail tarafının bu konudaki sicili son derece kötüdür. Bu konuda Amerika başta olmak üzere İsrail üzerinde etki sahibi aktörlerin gerekeni yapmaya devam edeceklerine inanıyorum" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE, 102 BİN TONLA GAZZE'YE EN FAZLA İNSANİ YARDIM GÖNDEREN ÜLKELERDEN BİRİ" Gazze'nin devasa bir enkaz yığınına dönmüş durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze halkı zorla çıkarıldıkları yerlere geri dönüyor ama ortada ev yok, hastane yok, okul yok. Neredeyse ayakta kalan bina yok. Türkiye, 102 bin tonla Gazze'ye en fazla insani yardım gönderen ülkelerden biri. Hamdolsun son birkaç gündür 350 civarında insani yardım tırımız Gazze'ye giriş yaptı. Hamas ve İsrail hükümetinin üzerinde mutabık kaldıkları belgede günlük asgari 600 yardım tırının geçişi öngörülüyor. Bir taraftan yardımlarımızı yoğun bir şekilde Gazze şeridine ulaştırırken, diğer taraftan da Arap ve İslam ülkelerinin kabul ettiği yeniden imar planı temelinde çalışmalara başlanması çok mühimdir" dedi. "GAZZE'DEKİ SÜKUNET ORTAMI İNSANLIK CEPHESİNİ REHAVETE SEVK ETMEMELİDİR" İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin geliştirdiği bazı çalışmalar olduğunu, bunların süratle uygulanması için önemli bir finansman desteği gerektiğini bildiren Erdoğan, "Ben bu desteğin de sağlanacağına inanıyorum. Gelinen aşamada iki egemen devletli çözüm yönünde gayretlerin artmasında fayda var. Birleşik Krallık ve Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararlarını basit birer tanıma kararı değil de iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görmek istiyoruz. Diğer türlü atılan adımlar yarım kalacak, amacına tam manasıyla ulaşmayacaktır. Bu çerçevede hem Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hem de İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile görüşmelerim oldu. Filistin davası uzun yıllar sonra ilk defa bu derece insanlığın ortak gündemine oturmuş durumda. Sumud ve özgürlük filoları ile dünyanın en ücra bölgelerinde kefiye takan insanlar, İsrail zulmüne karşı ortak vicdanı temsil ediyor. Gazze'deki sükunet ortamı insanlık cephesini rehavete sevk etmemelidir" ifadelerini kullandı. Zirve kapsamında çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile çeşitli seviyede temsilcilerle de bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Biraz önce bahsettiğim hususları kendileriyle paylaştık. Fikir teatisinde bulduk. Zirvenin Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Son olarak zirvenin hazırlığında görev yapmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelen ve geçirdikleri trafik kazasıyla hayatlarını kaybeden Katarlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum" şeklinde konuştu. "BU ATEŞKESİN KALICI OLMASI VE İHLALLERİN YAŞANMAMASI ÖNEMLİ" Her şeyden önce ateşkesin kalıcı olması ve ihlallerin yaşanmamasının önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, "İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor. Türkiye, ABD ve diğer ülkeler bu ateşkesin korunması konusunda kararlı. Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır. İsrail'in ateşkes ihlalleri konusunda bildiğiniz gibi sicili kötü. Bu durum bizi daha ihtiyatlı ve daha titiz olmaya zorluyor" dedi. Türkiye, ABD ve diğer ülkelerin bu ateşkesin korunması konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeniden soykırıma dönerse bunun bedelinin ağır olacağını aslında İsrail de biliyor. Biz bunu her fırsatta açıkça ifade ediyoruz. Geçmişte yapılan birçok anlaşma kağıt üzerinde kaldı. Bunda İsrail'in ikircikli tutumunun yanı sıra, yeterli kararlılığın olmaması da maalesef etkiliydi. Şimdi daha güçlü ve müşterek bir irade söz konusu. Bu ortak tavrı Mısır'daki zirvede bir kez daha gördük. Trump'ın da öncülüğünü yaptığı bu sürece sahip çıkmaya devam edeceğine inanıyorum. Bu gelişmeler artık sadece bizim değil, birlikte yol yürüdüğümüz ülkelerin ve halkların umudu ve temennisi haline gelmiştir. Hiç kimse eskiye dönülmesine rıza gösteremez. Çünkü bu ateşkesi toplumların vicdanı ve sağduyusu sağlamıştır" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE BÜYÜK DEVLET OLMANIN ÖTESİNDE ASLINDA İNSANLIĞIN VİCDANIDIR" Türkiye'nin büyük devlet olmanın ötesinde aslında insanlığın vicdanı olduğunu belirten Erdoğan, "Bizim elimiz dünyanın neresinde bir mazlum varsa oraya uzanır. İsrail saldırıları devam ederken bile yardımlarımızı biz bölgeye sevk ettik. Mısır'daki depoları doldurduk, beklemedik. Ateşkesin başladığı günden bu yana toplam 350 tırımız Gazze'ye girdi. Biz oraya sadece gıda, su, ilaç göndermiyoruz. Aynı zamanda kardeşliği gönderiyoruz, umudu gönderiyoruz. İlaç, barınma malzemeleri, hızlıca bölgeye sevk ediliyor. İnsani felaketin etkilerini hızlı bir şekilde nasıl ortadan kaldırabiliriz, bunun arayışı içindeyiz. Biz şu anda oraya bütün engellemelere rağmen AFAD'ımızla 10 bin civarında çadırı depolamış durumdayız. Gazze'nin yeniden imarı son derece önemli. Kış gelmeden Gazzelilerin barınma ihtiyaçlarını gidermek için canla başla çalışacağız. Tabii burada Türk Kızılayı'na teşekkür ediyorum. AFAD'ımıza, TİKA'mıza, Sağlık Bakanlığımıza hepsine teşekkür ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte hepsi koordineli bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Orada sadece yaraları sarmayacağız. Aynı zamanda geleceği inşa edeceğiz. Bunun için de başta Ankara'daki şehir hastanelerimiz olmak üzere yaralıları bu merkezlerimize getirip orada tedavilerini yapıyoruz. Ankara değil, İstanbul'a göndermek isterlerse İstanbul'daki şehir hastanelerimiz de kardeşlerimizin emrindedir. Oralarda da bu çalışmaları yapmaya hazırız" değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve kendisinin imzasıyla hayata geçirilen "Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması"nın bölge için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Erdoğan imza altına aldıkları metnin detaylarını da paylaşarak,"Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Anlaşması. Biz aşağıda imzası bulunanlar iki yıl aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdiren ve bölge için umut, güvenlik ile barış ve refah için ortak bir vizyonla tanımlanan yeni bir sayfa açan Trump Barış Anlaşması'na tüm taraflarca gösterilen tarihi taahhüdü ve anlaşmanın hayata geçilişini memnuniyetle karşılıyoruz. Başkan Trump'ın Gazze çatışmasını sonlandırmaya ve Orta Doğu'ya kalıcı barış getirmeye yönelik samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz. Bu anlaşmayı Filistinliler ve İsrailler dahil olmak üzere bölgedeki tüm halklar için barış, güvenlik, istikrar ve fırsat sağlayacak şekilde birlikte uygulayacağız. Kalıcı barışın hem Filistinlilerin hem de İsraillerin refah içinde yaşayabileceği, temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının muhafaza edildiği bir sulh olacağı anlayışındayız. Anlamlı ilerlemenin ancak iş birliği ve devam eden diyalog yoluyla gerçekleşebileceğini ve uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlendirilmesini bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet ettiğini vurguluyoruz. Aralarında Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudiliğin de bulunduğu kökleri bu topraklarda iç içe geçmiş inanç toplulukları için bu bölgenin derin tarihi ve manevi öneminin farkındayız. Bu kutsal bağlara saygı gösterilmesi ve kültürel miras alanlarının korunması, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olmaya devam edecektir. Aşırıcılık ve radikalleşmenin her türünü ortadan kaldırma kararlığında birleşmiş bulunuyoruz. Şiddetin ve ırkçılığın normalleştirildiği ya da radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği hiçbir toplum gelişemez. Aşırıcılığı mümkün kılan şartlara eğilmeyi ve kalıcı barışın temelleri olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Bu vesileyle gelecekteki anlaşmazlıkların güç kullanımı veya uzun süreli çatışmalar yoluyla değil, diplomatik temaslar ve müzakere aracılığıyla çözülmesi yönünde taahhütte bulunuyoruz. Orta Doğu'nun sürekli savaşlar, tıkanmış müzakereler ya da başarılı şekilde müzakere edilmiş ancak parçalı, eksik veya seçici biçimde uygulanan anlaşmalar şeklinde cereyan eden döngüyü daha fazla kaldıramayacağının bilincindeyiz. Son iki yılda tanık olunan trajediler gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğine dair acil bir uyarı işlevi görmelidir. Bu bölgenin ırk, inanç ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah arzularının peşinden gidebileceği bir yer olmasını sağlayarak, herkes için hoşgörü, haysiyet ve fırsat eşitliği istiyoruz. Bölgede karşılıklı saygı ve ortak ilkelerine dayanan kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonunun peşindeyiz. Bu anlayışla Gazze Şeridi'nde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin tesisine yönelik kaydedilen ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgedeki komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı faydaya dayalı ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilecekleri kurumsal temeller inşa ederek bu mirası hayata geçirmek ve sürdürmek için hep birlikte çalışacağımıza söz veriyoruz. Kalıcı bir barış geleceğine kendimizi adamış bulunuyoruz" açıklamasını yaptı. "GAZZE'DE YAPILMASI GEREKEN ÇOK KRİTİK İŞLER VAR" Gazze'deki görev gücüyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler şu anda devam ediyor. Gazze'de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili "Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?" konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz. İhya olayında da "Neleri birlikte yapabiliriz?" konusunu da liderlerle yaptığımız ikili görüşmelerde konuştuk. Aldığımız ilk izlenimler fena değil. Onlar da "Biz burada rolümüzü üstleneceğiz" diyorlar. İnşallah verilen sözler yerine gelir. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, MİT Başkanımız İbrahim Kalın başta olmak üzere arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşecek" şeklinde konuştu. "GAZZE'DE BİR BARIŞ DÜZENİNİN KURULMASI İÇİN FEVKALADE HEYECANLIYIZ" Kendisinin de Gazze konusuyla ilgili liderlerle temas halinde olacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süreci nasıl işletebiliriz?" bunun üzerinde duracağız. Şu anda orada çadırlar var. Herhalde bu insanların sürekli çadırlarda yaşayacak halleri yok. Arkadaşlarıma da söyledim. 'Elimizdeki mevcut konteynerleri gerekirse biz bölgeye sevk edelim' dedim. Bu kış mevsiminde bu konteynırlarla onları çok daha farklı bir imkana kavuşturmuş olalım diye düşünüyoruz. AFAD'ımız bu konuda büyük bir yükü sırtlanmış olacak. Türkiye, barışın yanında ve bu süreci de öyle işletecek. Gazze'de bir barış düzeninin kurulması için fevkalade heyecanlıyız. Bunu da inşallah süratle devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım özellikle bölgedeki muhataplarıyla görüşmelerini devam ettiriyor. Beraber ne yaparız, nasıl yaparız bunun çalışmalarını sürdürüyorlar" ifadelerini kullandı. "BU İŞİN BİRİNCİ DERECEDE TAKİPÇİSİ TRUMP OLACAK" Gazze'de şu an itibarıyla çatışmaların sona ermiş durumda olduğunu, bunun Trump tarafından ilan edilmiş olmasının çok çok önemli olduğunu belirten Erdoğan," Bu işin birinci derecede takipçisi Sayın Trump olacak. Bunu kendisiyle yaptığımız görüşmelerde de ifade etti. En son ayrılırken ayaküstü de "Bu süreçte bana ne düşüyorsa telefonla irtibatlarımızı kuralım ve bu telefon diplomasimizi ihmal etmeyelim." dedi. Görüşmelerimizi her seviyede sürdüreceğiz. Sayın Trump ile kurduğumuz bu diplomasi çok çok önemli. İnşallah bu hassasiyet içerisinde bunu devam ettireceğiz ve bir huzur ikliminin oluşturulması için ne gerekiyorsa inşallah yapacağız. Mısır'da bir araya gelen tüm ülkeler, bu huzur ikliminin güvencesi olacaktır" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İNSANLIĞIN VİCDANI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır süren İsrail saldırganlığına, işgal politikalarına ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyen emellerine artık "dur" demek için bu Zirvede olduklarını, İsrail terörüne, güç gösterisine karşı, sadece Türkiye'nin değil insanlığın vicdanını savunan bir duruş sergilediklerini aktardı. Erdoğan," Mısır'a da onun için geldik. Gazze tecrübesi İsrail'e saldırganlıkla bir yere varamayacağını açık bir şekilde gösterdi. Aynı şekilde Hamas'ın direniş iradesinin kırılmadığını da gördüler. Bu da çok çok önemli. Gazze halkı 70 bine yakın şehit verdi ama işgale, soykırıma, barbarlığa teslim olmadı. Çok önemli. Demek ki sadece elinizdeki bombaların devamlı gökten her yerden atılması, yaptığınız saldırılar işe yaramıyor. "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." bu farklı bir ruh. Şurası çok net ki; İsrail komşularını işgal ederek hiçbir sonuç elde edemez. Netanyahu hükümetinin soykırım karşıtı tepkileri, antisemitizm ile ilişkilendirme gayreti de görüldüğü gibi burada neticesiz oldu. Ateşkesle birlikte uluslararası toplumun görevi bitmedi, yeni başladı. İşte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ne oldu? Herkes salonu boşalttı, Netanyahu orada koltuklara konuştu. Gazze'nin yanında daha güçlü durmaya devam etmeliyiz. Soykırımın unutulmaması için mücadelemizi takipçiyiz. Sorumluların hesap vermesi için çabalarımızı artırmalıyız. Türkiye olarak tüm insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz" dedi. "SDG'Yİ YANLIŞ YOLLARA TEVESSÜL ETMEMESİ, SURİYE'NİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNE DESTEK OLMALARI KONUSUNDA DA UYARIYORUZ" Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temasların devam ettiğini, Suriye'nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG'yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye'nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG'nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye'nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin çıkarınadır. Suriye'yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı'nda söylediğim gibi, yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" ifadelerini kullandı. "CHP GEÇMİŞTE DE KENDİ HALKINDAN BULAMADIĞI KARŞILIĞI HEP YABAN ELLERDE ARARDI" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin attığı adımların Türkiye'nin uluslararası itibarı açısından olumsuz bir tablo ortaya koyduğunu belirterek "CHP bizi şaşırtmıyor. Bunlar CHP için alıştığımız şeyler. Geçmişte de kendi halkından bulamadığı karşılığı hep yaban ellerde arardı. CHP'nin ne yaptığını ve neyi planladığını, CHP'yi yöneten kadrolar dahi anlamakta zorlanıyor. Belediyeleri düşürdükleri durum ortada. Belediyeleri çapsızlıklarıyla ne hale getirdikleri ortada. Trabzon'da söyledim, yurt dışına şikayet turları düzenliyorlar. Böyle rezillik olur mu? Biz aslında Sayın Özel'den, Avrupalı Türklerden özür dilemesini beklerdik. Biliyorsunuz 2 ay önce milletvekilleri çıktı gurbetçilerimize, affedersiniz "zırzop" dedi. CHP yönetiminden bu konuda bir açıklama, bir düzeltme gelmedi. Madem Brüksel'e gittin, en azından bunun için bir özür dile. Sayın Özel bu erdemi göstermediği gibi; yoldaşlarına Türkiye Cumhurbaşkanını yuhalatarak çok daha büyük bir skandala imza attı. Gerçekten çok yazık. Onlar Brüksel'de laf üretirken biz Anadolu'da eser üretiyoruz. İşte o sıra ben Rize'deydim, öbür tarafta Trabzon'da açılışlar gerçekleştiriyordum. Bu hafta sonu 4 gün oraları dolaştık. Rize'mizin derelerini dolaştım, bütün o mekanları gözden geçirdik ve bakan arkadaşlarımla, oraların tadını aldık. Ülkemizi sürekli dolaşarak inşallah halkımızla bütünleşmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "BU MAKAMLAR MİLLETE HİZMET İÇİN VARDIR; RANT, YOLSUZLUK, İSRAF İÇİN DEĞİL" Belediyelerin yetki tartışmalarıyla ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, "Zaten bizim yasalarımızda bu tür yolsuzluklar, çalma, çırpma durumlarıyla ilgili gerekli düzenlemeler var. Bu noktada yargı tarafından verilmiş herhangi bir yakalama kararı vesaire olduğu anda, zaten yargımız gereğini yapar. Bu yerel yönetimler kanununda da var. Bütün bunlar zaten gayrimeşrudur. Bunlarla ilgili olarak da kanunların emri her an yerine gelir ve biz de bunların üzerine kesinlikle gideriz. Çünkü Belediyeler doğrudan millete hizmet etmenin ilk adımıdır. Bu makamlar millete hizmet için vardır; rant, yolsuzluk, israf için değil" dedi.

Kurtulmuş: "Netanyahu’nun tavrı kabul edilemez" Haber

Kurtulmuş: "Netanyahu’nun tavrı kabul edilemez"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Netanyahu ve ekibinin bu saldırgan tavrı asla kabul edilemez" dedi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, Arnavutluk Meclis Başkanı Elisa Spiropali ile görüştü. Görüşmenin ardından ikili ortak basın açıklaması düzenledi. TBMM Tören Salonu’nda gerçekleşen basın toplantısında konuşan Kurtulmuş, "Önce baş başa verimli bir görüşme ve ardından heyetler arası görüşmeyi gerçekleştirdik. İki ülke arasında var olan dostane ilişkileri gözden geçirmek ve nasıl geliştirilebileceğine ilişkin fikirlerinizi paylaşmak konusunda da oldukça verimli bir toplantı idrak ettik. Ayrıca iki ülkenin başkanları Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Arnavutluk Başbakanı Edi Raman'ın müşterek vizyonları çerçevesinde her gün gelişmekte olan Türkiye Arnavutluk ilişkileri parlamenter diplomasi boyutuyla ne tür katkılarda bulunabiliriz; bu konuları ele aldık. Zaten parlamentolarımız arasında var olan dostluk grupları ve diğer iktisat komisyonları vasıtasıyla gerçekleştirilen ikili temasların arttırılarak sürdürülmesi konusunda mutabık kaldık. Ayrıca Türkiye ve Arnavutluk çeşitli alanlarda ortak platformlarla var olan ve birlikte görüşlerini paylaşan iki dost ülkedir, iki müttefik ülkedir" diye konuştu. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın devam ediyor olmasının Balkan coğrafyası için büyük riskler oluşturduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın devam etmekte olması ve bunun Türkiye'nin gayretlerine rağmen maalesef barışa çok yakınlaşmış olunmasına rağmen bu barışın gerçekleşmemiş olması dünya barışına büyük bir tehdit oluşturduğu gibi Avrupa için ve özellikle de Balkan coğrafyası için ilave riskleri bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tesirlerinden de Balkan coğrafyasını mümkün olduğu kadar korumak ve burada ortaya çıkabilecek ilave riskleri yok etmek bakımından da barışçıl bir perspektife ihtiyaç olduğu, Balkan ülkeleri arasında istikrarı, güvenliği esas alan bir yaklaşım şart olduğu aşikardır" ifadelerini kullandı. "NETANYAHU VE EKİBİNİN BU SALDIRGAN TAVRI ASLA KABUL EDİLEMEZ" Konuşmasını devamında İsrail’in Suriye’nin güneyine gerçekleştirdiği saldırıların kabul edilemez olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Bildiğiniz gibi Suriye'de uzun yıllar süren diktatörlükler ve on bir yılı aşkın süre devam eden kanlı bir iç savaştan sonra Suriye'de bütün toplum kesimlerini kuşatacak yeni bir yönetimin kurulması için bir imkan ortaya çıktı. Tekrar ifade etmek istiyorum ki Suriye yönetiminden ilk günden itibaren beklentimiz; Suriye'deki bütün farklı toplumsal kesimleri milli birlik etrafında toparlanmaları Suriye'nin toprak bütünlüğünde egemenliğini şüphesiz bir şekilde gerçekleştirerek ortaya koymasıdır. Bu çerçevede Türkiye özellikle dün Suriye'ye gerçekleştirilen azgın İsrail saldırılarını şiddetle kınadığını bir kere daha ifade etmek isterim. Uluslararası hukuku tanımayan, uluslararası sistemin hiçbir kurum ve kuralını dikkate almayan, dünyadaki hiçbir insaf ve vicdan ölçüleri içerisinde hareket etmeyen Netanyahu ve ekibinin bu saldırgan tavrı asla kabul edilemez. Bu bir devlet değil, bu bir devlet davranışı değil. Önüne geldiğine hak bildirmek isteyen bir mahalle kabadayısının davranışıdır. Bu kabul edilemez" dedi. TBMM Genel Kurulunda, İsrail'in Suriye'deki saldırılarına karşı Meclis Başkanlığı tezkeresinin onaylanmasının, Türk milleti kahir ekseriyetiyle bu saldırıların karşısında olduğunun manasına geldiğini belirten Kurtulmuş, "Bir kez daha dün akşam Meclis oturumları sırasında bütün siyasi partilerin Meclis Başkanlığı Tezkeresi’ne vermiş olduğu destek dolayısıyla buradan teşekkürlerimi ifade ediyorum. Farklı siyasi partiler bir araya gelerek Meclise sunmuş olduğumuz Tezkereyi yani İsrail'in Suriye'deki saldırganlığını kınayan tezkereyi onayladılar ve desteklediler" ifadelerini kullandı.

AB'den Suriye kararı! Yaptırımlar resmen kaldırıldı Haber

AB'den Suriye kararı! Yaptırımlar resmen kaldırıldı

AB Konseyi, Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılması kararını resmileştiren yasal düzenlemeleri kabul etti. AB Konseyi tarafından yapılan açıklamada, AB'nin bu adımla Suriye halkının birliğini, yeniden yapılanmasını ve kapsayıcı, çoğulcu ve barışçıl bir Suriye’nin inşasını desteklemeyi amaçladığı ifade edildi. Aynı yaklaşım çerçevesinde aralarında Suriye Merkez Bankası, diğer bankalar ve petrol üretimi ve telekomünikasyon gibi Suriye’nin ekonomik toparlanması için kilit önem arz eden sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin de yer aldığı 24 kurum, AB’nin mal varlığı dondurma ve ekonomik kaynaklara erişim yasağı listesinden çıkarıldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas yaptığı açıklamada, "Tarihi bir dönemde atılan doğru bir adım olan bu karar, Suriye’nin toparlanması ve tüm Suriyelilerin taleplerini karşılayan bir siyasi geçiş sürecinin Avrupa Birliği tarafından samimi bir şekilde desteklenmesini amaçlamaktadır. Avrupa Birliği, son 14 sene boyunca Suriye halkının yanında yer almıştır ve bu tutumunu muhafaza edecektir. Avrupa Birliği, bugün geçiş sürecinde bir ortak olarak yer alma taahhüdünü yerine getirmekte ve Suriyelilerin yeniden birlik olmalarına ve yeni, kapsayıcı ve barışçıl bir Suriye’nin inşasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır" ifadelerini kullandı. ESAD İLE BAĞLANTILI KİŞİ VE KURULUŞLARA YÖNELİK YAPTIRIMLAR UZATILDI AB Komisyonu, Beşar Esad rejimiyle bağlantılı kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımları ise 1 Haziran 2026 tarihine kadar uzattı. Buna ek olarak mart ayında Suriye’nin sahil kesiminde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili ciddi insan hakları ihlalleri nedeniyle AB Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimi kapsamında 2 kişi ve 3 kuruluşa yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya konuldu. Yapılan açıklamada, Suriye’de sahadaki gelişmelerin izlenmeye devam edileceği ve insan hakları ihlallerinden sorumlu olanlar ve istikrarsızlığı körükleyenlere karşı kısıtlayıcı tedbir alma uygulamasına devam edileceği vurgulandı. Kabul edilen yasal düzenlemeler, AB Resmi Gazetesi'nde yayımlanarak yürürlüğe girecek. ESAD DÖNEMİNDE SURİYE'YE UYGULANAN YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASI KARARLAŞTIRILMIŞTI AB, 2011 yılında Suriye’deki eski rejimin lideri Beşar Esad’ın protestoculara sert müdahalesi ve sivil halka yönelik baskılar nedeniyle Suriyeli yetkililer, kurumlar ve rejime yakın şahıs ve iş adamlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ve kuruluşa yaptırım uygulamaya başlamıştı. AB, Esad rejiminin 8 Aralık 2024 tarihinde devrilmesinin ardından Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasına ilişkin ilk adımı şubat ayında atmıştı. AB üyesi 27 ülkenin dışişleri bakanları, 24 Şubat’ta Brüksel’de gerçekleştirdikleri toplantıda Suriye’de bankacılık, enerji ve ulaşım sektörlerine yönelik yaptırımları askıya alma kararı almıştı.

Trump: "Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları kaldırıyoruz" Haber

Trump: "Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları kaldırıyoruz"

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan'da düzenlenen yatırım forumunda konuştu. Suriye'ye yönelik yaptırımlara değinen Trump, "Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları kaldırıyoruz" ifadelerini kullandı. Söz konusu kararı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la aldığını açıklayan Trump, bu kararın yeni Suriye yönetimiyle diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması sürecinin ilk adımı olduğunu belirterek, "Yaptırımlar acımasız ve engelleyiciydi. Ancak artık onların parlamasının zamanı geldi" dedi. İstanbul'daki Rusya-Ukrayna görüşmesine Rubio katılacak Trump, 15 Mayıs'ta İstanbul'da düzenlenecek olan Rusya-Ukrayna barış görüşmesine ABD adına Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun katılacağını açıkladı. Türkiye'nin barış sürecine katkılarını öven Trump, "Türkiye'nin diplomatik çabaları olmasaydı bu görüşmeler bu noktaya gelemezdi" dedi. Rubio ile Şeybani Türkiye'de görüşecek Trump, Dışişleri Bakanı Rubio'nun bu hafta Türkiye'de Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile de yüz yüze bir görüşme gerçekleştireceğini belirtti. Trump, bu görüşmenin ABD ile Suriye arasında yıllar sonra gerçekleşecek ilk üst düzey temas olduğunu kaydetti. Trump, yeni Suriye hükümetiyle ilişkilerin normalleştirilmesinin, ülkenin savaş sonrası yeniden inşası için büyük bir şans olduğunu ifade ederek, "Suriye, bize çok özel bir şey göstermeli. Onlara büyüklük için bir şans veriyoruz" ifadelerini kullandı. "Ortadoğu'nun altın çağı" Trump, Amazon, Oracle, Uber, Qualcomm gibi büyük ABD şirketlerinin Suudi Arabistan'a milyarlarca dolarlık yatırım yapacağını duyurdu. Trump, konuşmasında Suudi Arabistan'ın son yıllarda yaşadığı dönüşümü "tarihi" olarak nitelendirerek, "Bugün, Orta Doğu'nun altın çağında olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı. Trump, bölge ülkelerinin artık savaş yerine teknoloji, terör yerine ticaret ihraç ettiğini söyledi. Trump, ayrıca ilk başkanlık döneminde İsrail'in ilişkilerini normalleştirmek amacıyla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan ile imzaladığı İbrahim Anlaşmaları'na (Abraham Accords) değinerek, Suudi Arabistan'ın yakın zamanda bu anlaşmayı imzalamasını umut ettiğini belirtti. "Nükleer silaha asla izin verilmeyecek" İran konusuna da değinen Trump, "İran liderliği zeytin dalımızı reddederse, petrol ihracatlarını tekrar sıfıra indirmekten çekinmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Trump, İran'ın nükleer silah geliştirmesine asla izin verilmeyeceğini, bu konuda sert önlemlerin alınmaya devam edeceğini söyledi. Lübnan ve Suriye'ye destek mesajı Trump, Lübnan'a yeni atanan ABD Büyükelçisine başarılar dileyerek ülkede barışçıl bir gelecek için iş birliği yapacaklarını belirtti. Suriye'de de yeni hükümetin ülkeyi istikrara kavuşturmasını umut ettiklerini söyleyen Trump, "Suriye halkı artık huzur ve kalkınmayı hak ediyor" dedi. "ABD, artık kararlı ve güçlü bir liderlik sergiliyor" Trump, "Göreve geldiğimizden bu yana birkaç ay içinde, ABD'nin yurt içinde ve yurt dışında gücünü hızla geri kazandığını görüyoruz. Artık barışa doğru ilerlemeyi sabote edenlere karşı kararlıyız" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.