SON DAKİKA
Hava Durumu

#Teknoloji

Söz Bursa - Teknoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Teknoloji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Geleceğin yapay zeka uzmanları, mühendisleri Gürsu'dan çıkacak Haber

Geleceğin yapay zeka uzmanları, mühendisleri Gürsu'dan çıkacak

Çocuklara üretim kültürünü kazandırmak, teknoloji, kodlama, robotik ve ahşap tasarım alanlarında uygulamalı öğrenme fırsatları sunmak, problem çözme, düşünme, ekip çalışması ve üretkenlik gibi becerilerini geliştirmek, çocukların hayal güçlerini somut projelere dönüştürmelerini sağlayarak özgüven geliştirme amacıyla açılan Üreten Çocuklar Atölyesi çok yönlü bir eğitim sunuyor. Geleceğin yapay zeka uzmanları, mühendisleri Gürsu'dan çıkacak Eğitim sürecinde öğrenciler, 3D tasarım, robotik kodlama, devre panoları, mBot uygulamaları, Arduino çalışmaları ve ahşap üretim teknikleri gibi birçok alanda proje geliştirerek kendi ürünlerini ortaya koyuyor. İki aylık üst seviye eğitim programı ve temel eğitim programı kapsamında yüzlerce öğrenciye verilen eğitimlerden sonra ailelerin de katıldığı harika bir mezuniyet töreni gerçekleştirildi. Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, "Kurulduğu günden bu yana sadece Gürsu'muza değil, çevre ilçelerimize de ilham veren bir eğitim merkezi haline geldi. Bugüne kadar 7 bin 780 öğrencimize ahşap ve teknoloji alanında eğitimler vererek, onların üretme becerilerini geliştirmelerine, hayal güçlerini gerçeğe dönüştürmelerine ve geleceğin teknolojilerini tanımalarına katkı sağladık. Aynı kararlılıkla eğitimlerimize devam ediyoruz. Bugün düzenlediğimiz sertifika töreni, yalnızca bir kursun tamamlanması değil, çocuklarımızın özgüven kazanması, üretmenin keyfini öğrenmesi ve geleceğe umutla bakması açısından çok önemli bir adımı temsil ediyor" dedi.

BTSO’dan yapay zekâ hamlesi Haber

BTSO’dan yapay zekâ hamlesi

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bursa iş dünyasının yapay zekâ ekosisteminde daha etkin yer almasını desteklemek amacıyla, MEXT Teknoloji Merkezi ve BUTEKOM iş birliğiyle Yapay Zekâ Olgunluk Değerlendirmesi Programı’nı hayata geçirdi. BTSO Ana Hizmet Binası’nda düzenlenen toplantıya BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Batmaz, Bilgi İşlem ve Otomasyon Teknolojileri Konseyi Başkanı Osman Akın ile BTSO Meclis ve Komite Üyelerinin yanı sıra Bursa Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Aydın Bakoğlu ve KOSGEB Bursa Batı Müdürü Erkan Güngör de katıldı. Yapay Zekâ Olgunluk Değerlendirmesi metodolojisi ve içeriği, sektörlerden başarı örnekleri ve uygulama deneyimleri, değerlendirme süreci ve raporlama detayları ile Bursa firmalarına özel uygulama planlarının paylaşıldığı toplantıya BTSO üyeleri büyük ilgi gösterdi. "KÜRESEL REKABETTE YENİ BİR DÖNEM" BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Batmaz, küresel ekonominin teknoloji odaklı bir dönüşüm sürecinden geçtiğini vurgulayarak, yapay zekânın bu değişimde kilit rol oynadığını ifade etti. Batmaz, "Küresel ekonomi, teknolojinin öncülüğünde baş döndürücü bir hızla yeniden şekilleniyor. Güç dengeleri değişiyor, ticaretin kuralları yeniden yazılıyor. Yapay zekâ, yeşil enerji, dijitalleşme ve veri ekonomisi, her sektörü yeniden tanımlıyor. 2030 yılına kadar iş süreçlerinin yüzde 60’ından fazlası otomasyon ve yapay zekâ destekli sistemlerle yürütülecek. Dijital ekonominin küresel ekonomideki payı yüzde 20’yi aşmış durumda. İş dünyası liderlerinin yüzde 61’i dijital dönüşümü en önemli öncelik olarak görüyor, büyük kuruluşların ise yüzde 94’ü bir dijital dönüşüm stratejisine sahip. Günümüz rekabeti, veri analizi ve hızlı öğrenme üzerine kurulu. Eğer bir işlemi rakibinizden daha yavaş yapıyorsanız, maliyetiniz ne kadar düşük olursa olsun, er ya da geç sahneden çekilirsiniz" dedi. "TEHDİT DEĞİL FIRSAT OLARAK GÖRÜLMELİ" Batmaz, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ile dijitalleşmeye yatkın olmasına rağmen, üretim, enerji ve lojistik gibi lokomotif sektörlerde dijital olgunluk düzeyinin küresel rakiplerin gerisinde kaldığını belirtti. BTSO’nun Bursa’da yapay zeka ve dijitalleşme hamlesine öncülük ettiğini vurgulan Batmaz, "Bugün başlattığımız Yapay Zekâ Olgunluk Değerlendirme Programı, MEXT ve BUTEKOM iş birliğiyle işletmelerimizin dijitalleşme seviyesini bilimsel bir kesinlikle ortaya koyacak ve geleceğe yönelik bir operasyonel kılavuz sunacak. Yapay zekâ, yavaş kalanlar için tehdit, hızlı adapte olanlar için ise bir sıçrama tahtası. Bursa iş dünyasını bu potansiyeli somut bir değere dönüştürmeye davet ediyorum." "YAPAY ZEKÂ DÖNÜŞÜMÜNE REHBERLİK EDECEĞİZ" BTSO Bilgi İşlem ve Otomasyon Teknolojileri Konseyi Başkanı Osman Akın, Yapay Zekâ Olgunluk Değerlendirme Programı’nın temellerinin 18-19 Haziran tarihlerinde Bursa Business School’da düzenlenen Next Level Yapay Zekâ Zirvesi’nde atıldığını söyledi. Akın, "Bursa’da ilk kez düzenlenen bu zirve, otomotiv sektörüne odaklanarak iki gün boyunca çok değerli firmaları ve geniş bir katılımcı kitlesini bir araya getirdi. MEXT ile stratejik bir iş birliği gerçekleştirdik. Yapay zekânın önemi artık herkes tarafından biliniyor. İlk zirvemiz farkındalık oluşturmayı hedefliyordu. Bu programda ise o farkındalığı somut bir dönüşüme taşıyoruz. Yapay zekâ ile nasıl bir dönüşüm gerçekleştirmeliyiz, bu süreci kimler yönetecek ve şu an ne aşamadayız gibi sorulara yanıt arayacağız." dedi. DÖNÜŞÜM İÇİN DESTEKLER ÖNEMLİ BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın da programa tam destek verdiğini belirten Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: "MEXT ile iş birliği içinde örnek projeler geliştiriyoruz. Ben tüm sanayicilerimize MEXT ve BUTEKOM’u görmelerini tavsiye ediyorum. Bundan 15 yıl önce bu konuları anlattığımızda bize gülüyorlardı. Ancak şimdi sektörde kalıcı olmak istiyorsanız bu değişime ayak uydurmak zorundasınız. O dönemde bu bilinç düzeyinde olsaydık bugün yaşadığımız pek çok sorunun önüne geçebilirdik. Bursa’da yapay zekâ ile ilişkili otomotiv ve makine gibi güçlü sektörlerimiz var. Sağlık ve hizmet sektörlerini de bu çalışmalara dahil edebiliriz. Yine özellikle 48, 50 ve 69’uncu meslek komitelerimizde önemli teknoloji üreticileri bulunuyor. Bu çalışmalar bu firmalarımıza da yeni iş alanları açacak ve umarım başarılı projeler uluslararası platformlara taşınacak" dedi. YAPAY ZEKÂNIN AMACI VERİMLİLİK BUTEKOM Genel Müdürü Murat Kurtlar, dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamalarının temel amacının verimlilik artışı olduğunu söyledi. Kurtlar, "Dijitalleşme ya da yapay zekâ uygulamalarına yalnızca bu teknolojileri kullanmak için adım atmak yanıltıcı olur. Bunların tek amacı işletmelerde verimlilik sağlamaktır. BTSO Eğitim ve Teknoloji Kampüsü’nde bu doğrultuda, gelişen teknolojilerle sürekli kendimizi yeniliyoruz. BUTEKOM, Bursa Model Fabrika, Enerji Verimliliği Merkezi, BTSO MESYEB ve BUTGEM’de sürdürülebilirlik, sosyal gelişim, çevre koruma ve ekonomik büyüme gibi temel alanlara odaklanıyoruz" dedi. "YOL HARİTASINA İHTİYACIMIZ VARDI" BUTEKOM olarak çok önemli bir programı hayata geçirdiklerini ifade eden Kurtlar, "MEXT iş birliğiyle ilk pilot uygulamayı BUTEKOM’da gerçekleştirdik. Veriyle çalışıp çalışmadığımızı, veriyi ne kadar etkin kullandığımızı ve veriyle neler yapabileceğimizi değerlendirmek için bir yol haritasına ihtiyacımız vardı. Bu program, işletmelerimizin bu sorulara yanıt bulmasına ve verimlilik odaklı bir dönüşüm gerçekleştirmesine katkı sağlayacak. Programın faydalı sonuçlar getireceğine inanıyorum" diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından MEXT Teknoloji Merkezi uzmanları tarafından programın detayları paylaşıldı. Programda yer alan firmalar, yapay zekâ hazırlık seviyelerini keşfederken, sektörel kıyaslama konumlarını tespit etme imkânı bulacak. Somut yol haritaları ve öncelikli adımlar belirlenecek. Ayrıca firmalar MEXT tarafından hazırlanan 100’den fazla senaryo arasından özel fırsatlar yakalayacak.

Burkay: “Teknoloji ve verimlilik üretimin standardı olmalı” Haber

Burkay: “Teknoloji ve verimlilik üretimin standardı olmalı”

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Uludağ Gıda Zirvesi’, sektörün liderlerini bir araya getirdi. “Sürdürülebilir Gıda, Güvenilir Gelecek” temasıyla düzenlenen zirve, tarımdan sanayiye, tedarikten ihracata kadar gıda ekosisteminin tüm halkalarını aynı çatı altında buluşturdu. BTSO Gıda ve Paketli Ürünler Konseyi’nin çalışmaları doğrultusunda iş dünyasının yaşam boyu eğitim merkezi Bursa Business School ev sahipliğinde düzenlenen zirvede, iklim değişikliğinin tedarik zincirine etkileri, yerli üretimin güçlendirilmesi, gıda israfının önlenmesi ve sürdürülebilir arz modelleri gibi konular alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Kamu yöneticileri, akademisyenler, sektör temsilcileri ve yerel yöneticileri bir araya getiren zirvenin açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, küresel dönüşüm çağında akıllı, yeşil ve sürdürülebilir üretimin geleceği şekillendirdiğini belirterek, teknoloji ve verimlilik temelli bir tarım-sanayi entegrasyonunun Türkiye’nin gıda güvenliği ve rekabet gücü için hayati öneme sahip olduğunu söyledi. “Köklü Bir Zihniyet Dönüşümünden Geçiyoruz” Başkan Burkay, günümüzde şirketlerin değerini toprakları ya da fabrikaları değil; veriyi yönetme gücü, yenilik üretme kabiliyeti ve dönüşümü öngörme becerisinin belirlediğini ifade etti. Bursa Business School’un, iş dünyasının geleceğe hazırlanmasında stratejik bir rol üstlendiğini vurgulayan İbrahim Burkay, “Uludağ’ın kalbinde oluşturduğumuz bu vizyon okulu, bilgiyle güçlenen, yenilik üreten ve geleceğe yön veren bir düşünce platformudur. Enerjiden çevreye, dirençli şehirlerden girişimciliğe kadar uzanan zirvelerle burada köklü bir zihniyet dönüşümünü hep birlikte inşa ediyoruz.” mesajı verdi. “Güvenlik ve Refah Meselesi Haline Geldi” İklim krizinin etkilerinin derinleştiği ve jeopolitik risklerin küresel ticareti yeniden şekillendirdiği bir dönemde gıda ve tarımın güvenlik ve refah meselesi haline geldiğine işaret etti. Bursa’nın tarımsal üretim potansiyeline değinen İbrahim Burkay, su kaynaklarının tarımdaki kullanım oranının yüzde 70 seviyesinde olduğunu, bu nedenle verimlilik ve teknoloji odaklı planlamanın kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı. Başkan Burkay, en az enerji kadar stratejik hale gelen suyun da verimli kullanılması gerektiğini belirterek, Bursa’nın toplam 10 bin 800 kilometrekarelik yüzölçümünün içinde tarıma ayrılan payın yüzde 30,9 olduğunu, sektörün kent ekonomisindeki payının ise yüzde 5,9 seviyesinde gerçekleştiğine dikkat çekti. “Yüksek Verimi Planlama ve Teknolojiyle Sağlayabiliriz” Avrupa’da sınırlı su kaynaklarına rağmen tarım ve hayvancılık sektörlerinde teknolojik yatırımlar ve verimlilik esaslarıyla birbirinden başarılı örneklerin bulunduğunu dile getiren İbrahim Burkay, “Yüksek verim, sadece toprak ve suyla değil; bilgiyle, planlamayla ve teknolojiyle sağlanabilir. Altını özellikle çizmek isterim ki bizler sanayiyle tarımı birbiriyle rekabet eden değil, birbirini tamamlayan zenginlik alanı olarak görüyoruz. Sanayide küresel üretim ve inovasyonun merkezleri olan ABD, Almanya ve Çin, aynı zamanda tarım sektöründe de küresel verimlilik ve üretim liderleri arasında yer alıyor. Üretim zincirinin her halkası bir diğerini güçlendirdiğinde, hem sektörün tüm paydaşları kazanır hem de ülkemizin refahı artar.” dedi. “Ne Kadar Verim Aldın Sorusuna Yanıt Vermek Zorundayız” BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, sürdürülebilir gıda sistemlerinin teknoloji, veri ve ortak akılla güçlenmesi gerektiğini belirterek, “Artık ‘ne kadar destek verdin’ değil, ‘ne kadar verim aldın’ sorusuna yanıt vermek zorundayız.” ifadelerini kullandı. Başkan Burkay, “Teknoloji ve verimlilik, üretimin standardı olmalı. Dijital toprak haritaları, akıllı sulama ve geri kazanım sistemleriyle üreticimizi teknolojiyle buluşturabilirsek, hem verim artar hem gıda fiyatları dengelenir hem de doğal kaynaklarımız korunur.” dedi. İbrahim Burkay, konuşmasının son bölümünde Bursa Food Point Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı ile Turfood Horeca Fuarının Uludağ Gıda Zirvesi’nin devamı niteliğinde olacağını ifade ederek, “Bu ekosistemi büyütmek, bilgi paylaşımını kalıcı hale getirmek ve Bursa’nın gıda sektöründeki küresel gücünü daha da artırmak istiyoruz.” şeklinde konuştu. “Bursa, Türkiye’nin Gıda Üretiminde Kilit Bir Merkez” BTSO Gıda ve Paketli Ürünler Konseyi Başkanı Burhan Sayılgan, zirvede yaptığı konuşmada Türkiye’nin bereketli toprakları, iklim çeşitliliği ve üretim potansiyeliyle dünyanın önde gelen tarım ülkeleri arasında yer aldığını vurguladı. Bursa’nın güçlü sanayisi, verimli arazileri ve gelişmiş lojistik altyapısıyla ülkemizin gıda üretiminde kilit bir merkez konumunda olduğunu belirten Sayılgan, gıda sektöründeki başarıların kalıcı hale gelmesi için tüm paydaşların sürece dahil olması gerektiğine dikkat çekerek, “Üreticiden akademisyene, sanayiciden yerel yönetimlere kadar herkesin sürece katılımını sağlamalıyız. Politikaların üreticinin sesiyle, çiftçimizin tecrübesiyle şekillenmesi gerekiyor. Çünkü tarladaki emeği anlamadan sofradaki bereketin değerini bilemeyiz.” ifadelerini kullandı. “Dünya’da Üretilen Gıdanın 3’te Biri İsraf Ediliyor” Sürdürülebilir gıda ekosistemi inşasında güçlü bir iş birliğinin önemine işaret eden Sayılgan, ekonomide istikrar arayışlarının sürdüğü bir dönemde tarım sektörüne yönelik teşviklerin artırılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Teknolojik yatırımlar ve dijital tarım uygulamalarının sektörü geleceğe taşıyacak en güçlü adımlar olduğunu belirten Sayılgan, gıda israfının da önlenmesi gereken en kritik konulardan biri olduğunu söyledi. Dünyada üretilen gıdanın üçte biri, Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 25 milyon ton gıdanın israf edildiğini ifade eden Sayılgan, Uludağ Gıda Zirvesi’nin bu anlamda önemli bir misyon üstlendiğini dile getirdi. “Akıl Terine Ağırlık Vermeliyiz” Bursa Vali Yardımcısı Hulusi Doğan, Uludağ Gıda Zirvesi’nin sektörün geleceğine ışık tutan bir temayla düzenlenmesinin büyük anlam taşıdığını belirterek, “Bizim gelecekteki en önemli sıkıntımız su sorunudur. Dünyada su kıtlığı artıyor. Ülkemizde ve Bursa’da da artıyor. Suyun en verimli kullanıldığı yöntemleri geliştirmemiz ve bunun teknolojilerine gitmemiz şart. Bursa’mızda daha büyük ölçekte tarımsal faaliyetlerle yapılan üretimler yapan sektörümüz var. Bunlar gerçekten çok güzel çalışmalarla eksiği kapatmaya çalışıyor. Pandemide de gördüğümüz gibi insan hayatının olmazsa olmazı gıda. Gıda arzı ve bunun güvenilirliği çok önemli. Gıda arzında alın terimiz var ama akıl terimizi de kullanmamız gerekiyor. Mükemmel bir zirveye imza atıldı. BTSO Başkanı Sayın İbrahim Burkay’a teşekkür ediyorum. Bir işi doğru zamanda güzel bir merkezde yaptılar. Bursa her zaman her yönüyle örnek bir şehir.” dedi. “İbrahim Burkay’ın Erişilemez Vizyonuyla Tarihi Bina Büyük Bir Esere Dönüşmüş” Uludağ Gıda Zirvesi, açılış konuşmalarının ardından “Güvenilir ve Sürdürülebilir Gıda İçin Kurumsal Yol Haritası” oturumuyla gerçekleştirildi. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, zirvenin Bursa Business School’da düzenlenmesinin kendisi için farklı bir anlam taşıdığını belirterek, “Burada olmak benim için çok önemli. Bu yapının 50 sene öncesini hatırlıyorum. Öğrenciyken burada kalmışlığım var. Başkanımız Sayın İbrahim Burkay’ın erişilemez vizyonuyla bu binayı böyle görmek, orijinalliğiyle çağın gerekli imkanlarıyla Bursa’mıza ve ülkemize yeniden kazandırılmış olması benim için gerçekten çok büyük mutluluk. Kendisini tebrik ediyorum. Uludağ’ın tazeleyen havasında güzel bir zirve geçirilmesini diliyorum.” dedi. “Ortalama Çiftçi Yaşı 59’a Yükseldi” Muharrem Yılmaz, sürdürülebilir gıda üretimi ve güvenilir tedarik zinciri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Dünyada 700 milyon insanın açlık çektiğini, her yıl 1.25 milyar ton gıda israf edildiğini, dünya nüfusunun yüzde 28’inin yeterli gıdaya ulaşamadığını belirten Yılmaz, buna karşın yetişkinlerin yüzde 16’sının ise obezite ile mücadele ettiğine dikkat çekti. Muharrem Yılmaz, “Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,8 milyara ulaşması bekleniyor. Ayrıca kırsal bölgeler boşalıyor ve dünyada gençlerin yüzde 40’ı tarımı bırakma eğiliminde. Çiftçiler yaşlanıyor. Ortalama çiftçi yaşı 59’a yükseldi. Türkiye’de genç çiftçilerin oranı yüzde 5 düzeyinde. Gelecek için kadroları da yetiştiremiyoruz.” diye konuştu. “İş Yapış Biçimlerimizi Dönüştürmek Zorundayız” Küresel sıcaklık artışının devam ettiğini, dünyada tarım arazilerinin yüzde 33’ünde toprakların yıprandığını dile getiren Muharrem Yılmaz, “Her yıl ciddi sıcaklık dalgaları var. İklimde çok ciddi şoklar yaşıyoruz. Milyarlarca dolarlık tarımsal ürün kaybı yaşanıyor. Tüm bu sorunlar ve karşımıza çıkan tehditler dikkate alındığında sektörü sürdürülebilir kılmak, doğal kaynakları korumak, verimliliği artırmak, herkes için adil ve kaplayıcı bir gıda sistemi oluşturmak durumundayız. Bu nedenle iş yapış biçimlerimizi dönüştürmek ve gıda sistemlerimizi gözden geçirmeliyiz. Hepimiz aynı gemideyiz ve aynı zincirin halkasıyız. Güvenilir gıdayı herkes için erişilebilir hale getirmeliyiz.” dedi. Sektörün Gelecek Stratejisi Uludağ’da Ele Alındı Zirve programı kapsamında ayrıca; “Gıda Güvencesi İçin Yerli Hamle: Verimli Tarım, Yeni Nesil Kooperatifçilik ve İhracat Odaklı Üretim”, “Tarladan Sofraya Sorumluluk: Bilinçli Tüketim ve Sürdürülebilir Gıda İçin Kooperatif Vizyonu”, “Gıdanın Geleceği İçin Sürdürülebilir Gıda Sanayinde Dönüşüm” ve “Gıda Arzında Kırılganlık: İklim Krizi, Maliyetler, Tedarik Zinciri” başlıkları da alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Yerelden Küresele Sürdürülebilir Büyüme Uludağ Gıda Zirvesi, Türkiye’nin gıda sektöründe sürdürülebilir üretim, dijitalleşme, yeni nesil tarım teknolojileri ve çevre dostu üretim modelleriyle küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Zirve, sektörün öncü kurumları arasında iş birliği ağlarının güçlendirilmesine, bilgi paylaşımının artırılmasına ve Türkiye’nin gıda stratejisinin yeniden şekillendirilmesine katkı sunuyor.

5G ihalesinde en çok paketi Turkcell kazandı Haber

5G ihalesinde en çok paketi Turkcell kazandı

Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunda tarihi bir adım olan 5G yetkilendirme ihalesi Ankara’da yapıldı. 3 mobil operatörün katıldığı ihale sonucunda Turkcell, 1 milyar 224 milyon dolar teklif karşılığında toplamda 160 MHz ile en geniş frekans bandının sahibi oldu. "ÜLKEMİZİN DİJİTALLEŞME SERÜVENİNDE YENİ BİR SAYFA AÇIYORUZ" Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, ihalenin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye için tarihi bir dönüm noktasına tanıklık ettiklerini belirterek şunları söyledi: "5G ihalesinde en geniş kapsama ve en yüksek kapasiteyi sağlayan frekans bantlarını almanın haklı gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’nin lider teknoloji şirketi ve operatörü olarak ülkemizin dijitalleşme serüveninde yeni bir sayfa açıyoruz. 5G sadece daha yüksek hızlar değil; gecikmenin minimuma indiği, milyonlarca cihazın aynı anda bağlandığı ve yepyeni iş modellerinin mümkün hale geldiği yeni bir çağ demek. Biz de bu yeni çağda ülkemizin dönüşümüne liderlik edeceğiz. 5G’de sahip olduğumuz 700 MHz frekans bandıyla Türkiye’nin dört bir yanında en geniş kapsamayı sağlayacağız. 3.5 GHz frekans bandında aldığımız 140 MHz kapasiteyle de ülkemiz için mobilde 1000 megabit ve daha üstü hızları gerçek hale getireceğiz. Halen 234,4 MHz olan toplam kapasitemizi, aldığımız frekans bantları ile 394,4 MHz'ye yükseltmiş oluyoruz. Böylelikle en çok frekans bandı elinde olan operatör yine Turkcell olacak. Bugün frekans bantları için ödeyeceğimiz tutarla birlikte 30 milyar doları aşan bir yatırımı ülkemize yapmış olmaktan gurur duyuyoruz. 30 yılı aşkın birikimimiz, güçlü altyapımız ve yapay zekâ destekli ağlarımızla, geçmişte olduğu gibi 5G’de de standartları biz belirleyeceğiz. Ülkemizi Turkcell gücünde 5G ile buluşturacağız. Bu vesileyle süreçteki destekleri için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımıza, BTK’ya ve tüm ilgililere teşekkür ediyorum. 5G ihalesi ülkemiz için hayırlı olsun." "TÜRKİYE’NİN 5G İLE BAŞARI HİKÂYESİNİ HEP BİRLİKTE YAZACAĞIZ" Dr. Ali Taha Koç sözlerini şöyle tamamladı: "Teknocan kampanyamızda da söylediğimiz gibi; güçlü altyapımız, güvenilir bağlantımız, geniş kapsama alanımız, gelişmiş teknolojimiz ve gerçek deneyimimizle biz 5G’ye hazırız. Şirket olarak kurulduğumuz günden bu yana ülkemizin dijital geleceğini biz şekillendirdik, şimdi 5G dönemine de aynı kararlılıkla giriyoruz. Ülkemizin potansiyeline inanıyoruz. Türkiye’nin 5G ile başarı hikâyesini hep birlikte yazacağız. Kazanan Türkiye olacak." Turkcell'den 4 ayrı paket için toplam 1 milyar 224 milyon dolar Yapılan açıklamaya göre şirket 5G ihalesi kapsamında, A1 soyut paketini 429 milyon dolar, B1 soyut paketini 214 milyon dolar, B4 soyut paketini 187 milyon dolar, B5 soyut paketini 186 milyon dolar, B6 soyut paketini ise 208 milyon dolar bedelle satın aldı. Böylece şirket ihale kapsamında teknik olarak satın alabileceği paketlerin tamamı olan 4 ayrı frekans paketine, 1 milyar 224 milyon dolar lisans ödemesi tutarı karşılığında sahip oldu.

NVMe tabanlı altyapılar Türkiye’de yaygınlaşıyor Haber

NVMe tabanlı altyapılar Türkiye’de yaygınlaşıyor

Web projeleri büyüdükçe ve kullanıcılar milisaniyelik tepkiler bekledikçe, veri merkezleri de altyapı yatırımlarında daha güçlü bileşenlere yönelir. Bu noktada öne çıkan en önemli gelişmelerden biri, depolama tarafında NVMe SSD teknolojisinin birçok sağlayıcı tarafından standart haline gelmesidir. Bu teknoloji yalnızca hız sunmakla kalmaz; aynı zamanda uzun vadeli kararlılık, enerji verimliliği ve sistem güvenilirliği açısından da belirleyici rol oynar. NVMe disk teknolojisi, veriye erişim süresini önemli ölçüde kısaltan ve doğrudan işlemciyle iletişim kuran modern bir disk teknolojisidir. PCIe veri yolu üzerinden çalışan bu sistem, SATA ya da SAS gibi geleneksel çözümlere kıyasla çok daha yüksek veri aktarım hızları sağlar. Standart bir SATA SSD saniyede ortalama 550 MB veri aktarırken, NVMe diskler bu oranı 3 bin ile 7 bin MB/s seviyelerine çıkarır. Bu fark, özellikle yüksek trafiğe sahip web projeleri, veritabanı işlemleri ve çok kullanıcılı sanal altyapılar için büyük avantaj sağlar. Bir diğer önemli fark da IOPS (Input/Output Operations Per Second) değerlerinde ortaya çıkar. NVMe diskler, aynı anda binlerce küçük dosya işlemini gecikme olmaksızın yönetebilir. Bu sayede büyük çaplı projelerde veri çağırma süresi milisaniyelere düşer ve uygulamalar takılmadan çalışır. Kullanıcıların günlük deneyimi açısından değerlendirildiğinde, NVMe disk kullanan altyapılar sayesinde e-ticaret siteleri hızlı yanıt verir, canlı yayın servisleri kesintisiz çalışır ve kurumsal uygulamalar gecikme yaşamadan ilerler. Modern dijital dünyanın "anında hizmet" beklentisi göz önüne alındığında, bu tip disk çözümleri hem kullanıcı memnuniyetini hem de sistemin işlem verimliliğini doğrudan etkiler. Türkiye’deki veri merkezlerinin önemli bir bölümü bu dönüşümü başlatır. Özellikle yüksek trafikli kurumsal projeler, geliştirici ekiplerin test ortamları ve bulut sistemleri altyapıları için NVMe diskli sunucular artık tercih edilir hale gelir. Yerli sağlayıcılardan biri olan Pendc, altyapısında NVMe teknolojisini standart hale getirerek performans odaklı hizmet sunan firmalar arasında öne çıkar. Depolama teknolojisindeki bu evrim, sadece daha hızlı diskler anlamına gelmez; aynı zamanda sistem kararlılığı, hizmet sürekliliği ve veri güvenliği açısından da yeni bir dönemin kapısını aralar. Tüm bu nedenlerle, NVMe teknolojisinin geleceğin veri merkezleri altyapısında kalıcı bir yer edinmesi kaçınılmaz görünür.

ULUTEK firması'ndan okuma alışkanlığına yön veren sistem Haber

ULUTEK firması'ndan okuma alışkanlığına yön veren sistem

Doğru okuma ve anlama konusunda yaşanan soruna teknoloji ve akademik çalışmalarla yanıt vermeyi amaçlayan Devin Akademi, ULUTEK Teknopark’ta yürüttüğü Ar-Ge projesiyle dikkat çekiyor. Firma Kurucusu Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, ULUTEK Teknopark bünyesinde geliştirdikleri Süper Okuma Sistemi (SOS Plus) ile sistemin bireylerin okuma hızını ve anlama becerisini üst düzeye çıkardığını vurguladı. "Okuma Başarısını Artırmak İçin Akademik Bir Çözüm Geliştirdik" Okuduğunu anlamada yaşanan temel sorunlara yönelik akademik gözlemleri sonucunda derinlemesine çalışmalar yürüttüklerini belirten Doç. Dr. Öztahtalı, “Türkçe, dünyanın en zengin ve gelişmiş dillerinden biridir. Türkçeyi doğru okuyup anlamak isteyen insanlar için Devin Akademi'yi kurduk. Akademik ve sosyal başarının ön koşulu olarak kabul edilen okuma becerisi ile ilgili sorunları çözümlemek amacıyla oluşturduğumuz bu sistemle, eğitimde fırsat eşitsizliğini azaltmayı ve bireylerin hem akademik hem de sosyal yaşamlarında daha başarılı olmalarını hedefliyoruz. Sistemimiz sayesinde öğrenciler sadece hızlı okumuyor; okuduklarını analiz ederek doğru anlamış oluyor.” dedi. "SOS Plus, Akademik ve Bilimsel Birikimin Ürünüdür" Doç. Dr. Öztahtalı, Süper Okuma Sistemi’nin (SOS Plus) temelinde Türkçenin doğal yapısına uygun okuma alışkanlıkları kazandırmanın yattığını belirterek, “Sorun dilde değil, okuyan bireylerin okumayı doğru tekniklerle yapamamasındaydı. SOS Plus ile görsel algılama, anlama ve ilişkilendirme yeteneklerini geliştiren benzersiz bir sistem oluşturduk. 5 binin üzerinde kullanıcıdan alınan geri bildirimler olumlu oldu. Ürettiğimiz sistem, insanların okuduklarını daha hızlı kavrayıp, etkili biçimde ilişkilendirebilecekleri özgün bir yazılım platformu ve 11 öğretim görevlisinin görev aldığı çalışmalarımız akademik ve bilimsel bilincin ürünüdür.” diye konuştu. SOS Plus, bireyin dikkat süresini ölçümleyen ATES (Akademik Tespit Sistemi) ile başladığını belirterek kişiye özel öğrenme yolları ve 40 aşamalı gelişim süreci olduğunu vurgulayan Öztahtalı, “Her birey farklı öğrenir. Biz bu farklılığı yazılıma aktardık. Sonuçta, dijital bir platform üzerinden ölçülebilir, izlenebilir, kişiselleştirilmiş bir eğitim modeli sunduk,” diye konuştu. "ULUTEK’te Geleceği İnşa Ediyoruz" ULUTEK Teknopark’ta bulunmanın ve burada faaliyet yürütmenin kendilerine büyük bir özgüven kazandırdığını belirten Öztahtalı, “Burası adeta bir teknoloji üssü. Bilimin gücünü sürekli arkamızda hissediyoruz. Sistemimizi Türkiye’nin dışına taşıyarak Türk cumhuriyetlerinde de kullanıma sunmayı hedefliyoruz. Bu anlamda ULUTEK’in sağladığı bilimsel ortam ve destek bizim için vazgeçilmez bir öneme sahip” dedi.

Türkiye’nin en erişilebilir elektrikli otomobili Citroën Ë-C3 yollara çıktı! Haber

Türkiye’nin en erişilebilir elektrikli otomobili Citroën Ë-C3 yollara çıktı!

Sıfır emisyonlu mobilitenin keyfini erişilebilir fiyata yaşamak isteyen kullanıcılar için üretilen tamamen elektrikli yeni Ë-C3, Akıllı Otomobil Platformu ile rakiplerinden ayrışıyor. B segmentinde ilk kez Citroën Advanced Comfort® süspansiyon ve yeni Citroën Advanced Comfort® koltuklarla tasarlanan yeni Citroën Ë-C3, tamamen elektrikli altyapısıyla, sıfır gürültü ve sıfır titreşim sunarak daha dingin bir sürüş deneyimi sağlıyor. 446 km’ye kadar WLTP şehir içi sürüş menzili sunabilen 44 kWsa LFP batarya paketi ve sadece 26 dakikada yüzde 20’den yüzde 80’e şarj performansı sağlayan 100 kW DC hızlı şarj özelliğiyle yeni Citroën Ë-C3, elektrikli araç kullanımını kolaylaştırıyor. Konforu ön planda tutan yenilikçi ve yüksek teknolojili modelleriyle otomotiv tarihinin en köklü üreticilerinden olan Citroën, B segmentindeki başarılı modeli yeni C3’ü lansmana özel 1.099.900 TL’den başlayan rekabetçi fiyatlarla satışa sundu. SUV karakteri, geniş iç hacmi ve markaya özgü yüksek konfor özellikleriyle 4’üncü nesil C3, Plus ve Max donanım seviyeleriyle tercih edilebiliyor. Yeni Citroën C3, Plus isimli başlangıç versiyonundan itibaren zengin ekipmanlarla donatılıyor; 17 inç çelik jantlar, tavan barları, LED farlar, 10,25 inç multimedya ekranı, kablosuz Apple CarPlay ve Android Auto, Comfort Citroën Advanced Comfort® koltuklar, Citroën Advanced Comfort® süspansiyon, elektrikli katlanır ısıtmalı yan aynalar, arka park sensörü ve Citroën Head-Up Display standart olarak sunulan donanımlar arasında. Güvenlik tarafında ise; aktif şerit takip sistemi, aktif güvenlik fren sistemi, sürücü dikkat uyarı sistemi, çarpışma riski uyarısı, akıllı uzun far asistanı, hız sabitleyici ve hız sınırlayıcı ile “sürücü, yolcu, ön, yan ve perde hava yastıkları” gibi güvenlik ve sürüş destek sistemleri yeni Ë-C3’te standart olarak sunuluyor. Ürün gamının tepe noktasında yer alan Max donanımlı versiyon ile 17 inç elmas kesim alaşım jantlar, ön LED farlar, LED arka stop lambaları, karartılmış arka camlar, Citroën Advanced Comfort® Süspansiyon, Citroën Advanced Comfort® koltuklar, dekoratif tavan rayları, akıllı telefon ekran yansıtma özelliğine sahip 10,25 inçlik renkli dokunmatik ekran, elektrikli katlanır ve ısıtmalı yan aynalar, otomatik klima, 3D navigasyon, kablosuz şarj, geri görüş kamerası, elektrokrom dikiz aynası, elektrikli park freni, akıllı uzun far asistanı, aktif güvenlik fren sistemi, yeni Citroën Head-Up gösterge, otomatik farlar, arka park sensörleri, hız sabitleyici/sınırlayıcı ve 6 adet hava yastığı sunuluyor. Yeni Ë-C3, beyaz, mavi, kırmızı, gri ve siyah olmak üzere 5 farklı gövde rengiyle sunuluyor. Citroën’in çift renkli kontrast tavan özelliği, en üst versiyonunda siyah veya beyaz renkte standart donanım olarak sunuluyor. Renklerdeki ayrım noktasını ise saca işlenen C sütunundaki keskin bir çizgi oluşturuyor. Herkes için ulaşılabilir mobilite için Akıllı Otomobil Platformu Citroën için yepyeni bir dönemi işaret eden yeni Ë-C3, sıfır emisyonlu mobilitenin keyfini ulaşılabilir fiyata yaşamak isteyen kullanıcılar için Avrupa’da üretilen tamamen elektrikli B-Hatchback model olarak dikkat çekiyor. Elektrikli mobiliteyi herkes için erişilebilir hale getirmek üzere cesur bir hamle yapan Citroën, bir ilki daha gerçekleştirerek Avrupa’da yeni Citroën Ë-C3, tamamen elektrikli bir güç-aktarma sistemi barındıracak bir platformla sunuyor. Otomobilin temelini, son derece kapsamlı, küresel Stellantis “Akıllı Otomobil Platformu”nun bir versiyonu oluşturuyor. Bu da yeni Ë-C3’ün herkes için ulaşılabilir hale gelmesine imkân sağlıyor. Yepyeni iddialı tasarım! 4’üncü nesil Citroën Ë-C3, Citroën’in cesur yeni marka tasarımını temsil eden, iddialı bir görünümle baştan aşağı yeniden tasarlandı. Yeni Ë-C3, yerini aldığı 3. nesline göre 4015 mm uzunluğu (+19 mm), 1755 mm genişliği (+6 mm), 1590 mm yüksekliği (+10 cm) ve 2540 (+1 mm) mm’lik aks mesafesi ile boyutları ve yaşam alanında kayda değer bir değişime sahip. İlk kez 2022 Citroën Oli konseptinde ön gösterimi yapılan yeni tasarımda, dikey ve yatay unsurlar, teknik bir tarzla kontrast oluşturuyor. Daha uzun ve daha dikey ön cephe, merkezi olarak konumlandırılan ve parlak siyah yatay ızgara ile tamamlanan, çift şeritli yeni marka logosuna ev sahipliği yapıyor. İlk kez Citroën Oli konsept aracında görülen yeni, özgün ön ve arka aydınlatma tasarımı da önemli unsurlar arasında. Neredeyse bıçak gibi görünen bir dikey ve iki yatay lensten oluşan, benzersiz üç seviyeli aydınlatma imzasına sahip. Kısa, yüksek ve yatay motor kaputu, teknik olarak şekillendirilen yüzeylere sahip. Bu, dikey ön profille ışığı ve kontrastı yakalayarak büyük ve daha dik ön camı besliyor ve araca daha fazla hacim ve güvenlik hissi sağlıyor. Aracın profilinde, teknik ve alttan kesik çizgiler, kemer hattı boyunca yeni imza aydınlatma kümelerine ve kapı panellerindeki ince kıvrımlara doğru akıyor. Bunların tümü ışığı yakalıyor ve görsel çekiciliği artırıyor. İmza niteliğindeki kimlik, bagaj kapağının alt kısmındaki teknik çizgilerle arka tarafta da devam ediyor. Yukarıda, ön cephede kullanılan şeritteki deseni içeren büyük ve merkezi yeni oval Citroën logosunun yanlarını dolduran yatay, parlak siyah dekoratif bir şerit yer alıyor. Yeni imzalı arka aydınlatmalar aracın köşelerine doğru uzanıyor ve ön farları yansıtan iki yatay ve bir dikey mercekten oluşuyor. Bagaj kapağının altında, aerodinamiğe yardımcı olmak ve otomobilin iddialı duruşunu daha da güçlendirmek üzere, köşeleri kaplayan gösterişli bir tampon yer alıyor. Max donanımlı versiyonla sunulan 17 inçlik elmas kesim alaşım jantlar güçlü duruşu destekliyor. Otomobil, 4,01 m uzunluğu ve 1,76 m genişliği ile kompakt bir ayak izine sahip. Yaşam alanı ile rakiplerinin önünde! Yeni Ë-C3 geniş iç mekânı, bir evin oturma odasına benzer bir ortam sağlamak üzere yalın ama zarif yüzeylerle şekilleniyor. Yeni Ë-C3’ün yeni desenli Citroën Advanced Comfort® Koltukları, özel olarak tasarlandı. İlk temasta konforlu ve yumuşak bir his sağlamak ve mesafe ne olursa olsun destekleyici bir sürüş sunmak üzere ilave köpük kullanıldı. Gelişmiş konfor seviyesi, 1,57 m yükseklikte ön koltukta daha kontrollü ve güven veren, yüksek ve yola hâkim bir sürüş pozisyonu için 30 mm daha fazla baş mesafesi sağlayan tamamen yeni tasarımla devam ediyor. Bu sayede yolcuların her biri daha fazla görüş açısının keyfini sürüyor. Bu da daha ferah ve konforlu bir iç mekân hissi oluşturuyor. Aslında yeni Ë-C3, sadece 19 mm daha uzun ve 6 mm daha geniş. Buna rağmen neredeyse her boyutta önceki modele göre daha geniş iç mekâna sahip. Arka yolcu dirsek mesafesi 19 mm, ön ise 21 mm ile pazar ortalamasının üstünde yer alıyor. Ayrıca arka koltuk diz mesafesi de ortalamanın en az 20 mm üzerinde olup, sınıfının en iyi değerini sunuyor. Yeni Ë-C3’te geniş bir bagaj hacmi de sunuluyor. Daha uzun iç mekân; kapı panelleri, orta konsol ve orta kol dayamanın altında kullanışlı ve akıllı saklama alanları ve ayrıca orta konsolda kablosuz telefon şarj sistemi de yer alıyor. Konforlu 60/40 oranında yatan arka koltuk sırtlıkları ve arka çamurluklar arasındaki 1015 mm’lik genişlik ile daha büyük nesneleri taşıma kolaylığı da sağlıyor. Standart konumda 310 litre sunulan geniş bagaj hacmi, günlük hayatın gereksinimlerini fazlasıyla karşılıyor. 1,57 metre yüksekliğiyle (Tavan barları hariç) yeni Ë-C3, önceki modelden daha yüksek bir yapıda. Bu sayede şehir içi ve şehir dışı yolculuklarda, tümsekler, kaldırımlar ve çukurlarda daha güvenli bir sürüş sağlamak üzere, SUV tarzı yerden yükseklikten faydalanıyor. Önceki modeldeki 135 mm’lik yerden yükseklik, yeni ë-C3’de 163 mm olarak ayarlandı. 26 dakikada yüzde 80’e kadar şarj olabiliyor! Stellantis’te bir ilk olarak, yeni Citroën Ë-C3, “Akıllı Otomobil Platform”uyla, şehir içi kullanımda 440 km, karma kullanımda ise 320 km’ye kadar WLTP sürüş menzili sağlamak için 44 kWsa LFP (Lityum Demir Fosfat) bataryayı kullanıma sunuyor. 100kW DC hızlı şarj özelliği ile 26 dakikada yüzde 20’den yüzde 80’e şarj olanağı da sağlıyor. Standart AC şarj 7 kW ile yüzde 20’den yüzde 80’e yaklaşık 4 saat 10 dakikada şarj performansı sunuyor. 11 kW seçeneği ise 2 saat 50 dakika sürüyor. Ev ya da iş yerinde bir Wallbox ve ayrıca dışarıda halka açık şarj istasyonlarında düzenli olarak şarj etmek için ideal olan standart Mod 3 kablo ile hem ev hem de halka açık AC şarj noktalarına erişim kolaylığı sağlıyor. Kablo, tek fazlı 7,4 kW veya üç fazlı 11 kW duvar kutusuyla şarjı destekliyor. Yeni Ë-C3, 83 kW (113 HP) elektromotor ve tam otomatik şanzımanı ile 0-100 km/s hızlanmasını yaklaşık 11 saniyede tamamlayabiliyor ve yaklaşık 135 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Özellikle kent içi ve banliyö ortamlarında günlük sürüş ya da trafikte akıcı bir sürüş için gereken performansı bu sayede sağlıyor ve verimliliğe odaklanıyor. Eksiksiz donanım listesiyle her şey elinizin altında! Tamamen elektrikli Ë-C3’ün tasarım ve mühendislik ekipleri için sınıfının en iyi konfor ve rahatlık seviyesini sunmak en önemli önceliklerinden biri oldu. Avrupa’da tasarlanan ve üretilen yeni Ë-C3, tüm müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere, zengin bir donanım seviyesi ve akıllı çözümlerle donatıldı. İç tasarım için yeni standartlar belirlemek en önemli hedeflerden biriydi. Yeni Ë-C3, yenilikçi, rahat ve donanımlı iç mekân mimarisi, “C-Zen Lounge” ile tasarlandı. Bu yenilikçi kokpit mimarisi, geleneksel ön konsolu yeniden şekillendiriyor ve üst düzey konfor sağlıyor. C-Zen Lounge, geniş ön cam, iki yanda Citroën’in imzası niteliğindeki dikey havalandırma kanalları ve grafik öğelerle yatay bir ön konsol mimarisi oluşturuyor. Böylece sürücü ve ön yolcu, geniş bir kemerden bakıyormuşçasına açık ve düzenli bir ön görüş açısına sahip oluyor. Ön konsol, üstte teknik unsurlar ve altta kumaş kaplı rahat bir “Kanepe Tasarım Tarzı” olmak üzere iki bölüme ayrılmış durumda. Aşağıdaki kumaş kaplı ve yumuşak kıvrımlı yatay “Kanepe Tasarım Tarzı” bölüm, konfor ve rahatlık hissini güçlendirirken, kokpite sıcaklık ve kendine has görsel bir karakter katıyor. Geleneksel gösterge panelinin olmaması, daha ferah bir ön konsol tasarımı oluşturuyor. Yeni, tamamen elektrikli Ë-C3, araç bilgilerini ön konsolun üst kısmı ile ön camın alt kısmı arasındaki parlak siyah bölüme yansıtan yeni Citroën Head-Up Display’i ilk kez kullanıyor. Bu akıllı çözüm, geleneksel Head-Up Display ve gösterge paneli örneğinde olduğu gibi, bilgilerin iki kere gösterilmesini önlüyor ve sürücüye ihtiyaç duyduğu tüm önemli bilgileri, gözlerini yoldan ayırmadan kolayca sağlıyor. Yeni kompakt, çok işlevli direksiyon, daha küçük ve kullanımı daha kolay. Ayrıca Citroën Head-Up Display çalışırken bilgilerin rahat görünmesi için derinlik ve yükseklik ayarı da yapılabiliyor. Ön konsolun ortasında, hafifçe sürücüye dönük 10,25 inçlik renkli bir bilgi-eğlence ekranı yer alıyor. Özel bir uygulamaya sahip “My Citroën Play” ile “Akıllı Telefon Kiti” sayesinde kullanıcı, kendi cihazı üzerinden müzik, radyo, çağrı ve navigasyon işlevlerine erişebiliyor. Her an yol emniyeti sağlayan sürüş destek sistemleri! Yeni Ë-C3, en güncel Citroën sürüş destek teknolojileriyle donatıldı. Sürüş destek teknolojileri şunları içeriyor: Aktif Güvenlik Freni, 5 ile 135 km/s arasında gece ve gündüz çalışan, araçtaki yolcular haricinde yoldaki yayalar ve bisikletlilerin yaralanmalarını azaltmaya yardımcı olan bir acil durum frenleme sistemi. Aktif Şerit Takip Sistemi, araç düşük hızlı sürüşlerde şeritten çıkarken direksiyonu hafifçe düzelterek veya sürücüyü uyararak aracın yol şerit işaretleri arasında doğru konumu korumasına yardımcı oluyor. 60 ile 180 km/s arasında çalışıyor ve sinyaller kullanıldığında devre dışı kalıyor. Sürücü Dikkat Uyarı Sistemi, aracın şerit içindeki konumu doğru olmadığında sürücüyü bilgilendiriyor. Bu iki adımlı uyarı ilk olarak aracın sallanmasını algılıyor ve sürücüyü bir ses ve “Dikkatli Sürün” mesajıyla uyarıyor. Ardından dört sallanma tespit ettiğinde ek bir uyarı ve “Tehlikeli Sürüş” mesajı veriyor. Sürücü Yorgunluk Uyarı Sistemi, sürücüye 65 km/s’nin üzerinde 2 saatlik sürekli sürüşten sonra mola vermesini tavsiye ediyor ve mola vermediği takdirde bundan sonra her saat başı tekrar ediyor. Hız Limit Panoları Okuma Sistemi, sürücüyü bilgilendirmek için hız sınırı işaretlerini okuyor ve bunları Citroën Head-Up Display’de gösteriyor. Sistem, navigasyon sistemindeki hız sınırı verilerinden yararlanıyor ve aynı zamanda geçici hız sınırı yol işaretlerini de okuyabiliyor. “Hız Sınırlayıcıya” sahip “Hız Sabitleme”, uyumluluğu sağlamak için sürücünün maksimum hızı sınırlandırmasına olanak tanıyor. Elektrikli Park Freni (EPB), motor stop edildiğinde otomatik olarak etkinleşiyor ve gaz pedalına basıldığında otomatik olarak devreden çıkıyor. Sürücü, EPB’yi orta konsoldaki kumanda ile manuel olarak yönetebiliyor. Ayrıca Yokuş Kalkış Desteği, aracı yüzde 3’ün üzerindeki eğimlerde birkaç saniye sabit tutuyor. Akıllı Uzun Far Asistanı, karşıdan gelen araç algılandığında ve güvenli bir şekilde geçtiklerinde kısa ve uzun farlar arasında otomatik olarak geçiş yapmak için ön cama monte kamerayı kullanıyor. Arka Park Sensörü, geri manevralarda sürücüyü, çocuklar dahil engellerin yakınlığı konusunda sesli olarak uyarıyor. Aracın arkasını görmek ve sürücüyü 10,25 inç renkli ekran (Varsa) üzerinden, olası engeller konusunda uyarmak için geri vitese takıldığında bir “Geri Görüş Kamerası” etkinleşiyor. Konforda üstüne yok! Citroën Ë-C3, bu segmentte ilk defa Citroën Advanced Comfort® Süspansiyon ile yeni Citroën Advanced Comfort® Koltukları birleştirerek “Uçan Halı” etkisi sunuyor. Daha yüksek ve daha köşeli tasarıma sahip yeni jenerasyon Ë-C3, önceki model ile benzer bir alan kaplamasına rağmen, 100 mm artırılan ve araçtan iniş-biniş kolaylığı sağlayan daha yüksek sürüş pozisyonuyla kesintisiz bir konfor sağlıyor. Ayrıca araç sahiplerinin tasarım tercihlerini yansıtacak dış koruyucu öğeler de, yeni tasarımlı B-Hatchback’de sunulmaya devam ediyor. Citroën, C3 Hatchback tarihinde ilk kez yenilikçi ve özel Citroën Advanced Comfort® Süspansiyonu, tamamen yeni elektrikli Ë-C3’ün tüm versiyonlarında standart ekipman olarak sunuyor. Sürücü ve yolcular için görünmez olan Progressive Hydraulic Cushions®, aşamalı hidrolik stoperlerin kullanılması sayesinde yolda benzersiz bir “Uçan Halı” hissi veren sürüş konforu sunuyor. Bu süspansiyon sistemi ile tamamen yeni Ë-C3, bozuk yol yüzeylerinde aracın süzüldüğü izlenimini veriyor. Mekanik stoperler yerine amortisör ve yay ile birlikte; biri sıkıştırma, diğeri geri-basma için iki stoper kullanılıyor. Çok beğenilen çözüm iki aşamalı çalışıyor. Daha yumuşak sıkıştırma ve geri-basma etkisi için yay ve amortisör, hidrolik stoperin de yardımıyla dikey hareketleri birlikte kontrol ediyor. Büyük darbelerde yay ve amortisör, hidrolik stoperlerle birlikte hareketi, kademeli olarak yavaşlatıyor ve hareket sonundaki sarsıntıları önlüyor. Enerjiyi emen ve daha sonra bir kısmını darbe olarak geri veren mekanik stoperlerin aksine, hidrolik stoper bu enerjiyi emiyor ve dağıtıyor.

Telekom operatörüyle yeni hız Haber

Telekom operatörüyle yeni hız

E-ticaret, finans, medya, oyun ve SaaS gibi sektörlerde milisaniyelik gecikmeler dahi kullanıcı deneyimi doğrudan etkiliyor. Bu sebeple veri merkezlerinin yalnızca güçlü donanım altyapısına değil, yüksek hız ve düşük gecikmeli internet hızlarına da ihtiyaçları var. Bu durumda öne çıkan çözüm ise telekom operatörleriyle doğrudan fiber bağlantı kurulmasıdır. Genel internet trafiğinden bağımsız olarak sağlanan bu bağlantılar veri merkezlerinin uluslararası ağlarına direkt erişim sağlamasına imkan tanır. Böylece ping süreleri düşer ve veri paketlerinde kayıp oranları azalır. Bu alanda güçlü adımlar atan PenDC, sahip olduğu çoklu operatör entegrasyonları ve yurt dışı fiber bağlantıları sayesinde kurumlara yüksek hızlı ve kesintisiz erişim altyapısı sunuyor. Yerli telekom operatörleriyle kurduğu doğrudan fiber bağlantılarıyla, farklı ağ sağlayıcılarını tercih eden müşterilerine esnek ve kaliteli hizmet sağlama imkanı tanıyor. Öne çıkan stratejik hamlelerden biri, Bulgaristan’daki Telepoint - Equinix veri merkezi ile kurulan uçtan uca fiziksel kablolu bağlantıdır. Bu altyapı sayesinde Avrupa odaklı trafik doğrudan optimize edilerek yönlendirilir. Böylelikle Avrupa merkezli kullanıcıların yaşadığı erişim sorunları ortadan kaldırılırken, potansiyel DDoS saldırıları da Bulgaristan tarafında filtrelenerek yalnızca temiz trafik Türkiye’ye ulaştırılır. PenDC’nin altyapı yatırımları yalnızca uluslararası bağlantılarla sınırlı değil. İstanbul’daki Equinix erişim noktası üzerinden ulusal trafik yönetimi sağlanırken, Erzurum Atatürk Üniversitesi gibi eğitim kurumlarıyla kurulan özel bağlantılarla bölgesel erişim ihtiyaçlarına da etkin çözümler sunuluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki kurumlar, en yakın ve uygun erişim noktaları üzerinden düşük gecikmeli ve yedekli hizmet alabiliyor. Kritik hizmetlerde performans ve sürekliliğin ön plana çıktığı günümüzde, bu tür doğrudan bağlantılar; kurumlara yalnızca hız değil, aynı zamanda güvenlik, erişim kararlılığı ve ağ esnekliği açısından da ciddi avantajlar sağlıyor.

ULUTEK Firması, İşletmelere operasyonel güç katıyor Haber

ULUTEK Firması, İşletmelere operasyonel güç katıyor

Kurumsal kaynak planlama sistemleri arasında dünya çapında önemli konumda olan SAP çözümleri, şirketlerin dijital dönüşümünde kilit rol oynuyor. Bu alanda ULUTEK Teknopark’ta faaliyetlerini sürdüren S4CON, sektörel ihtiyaçlara özel geliştirdiği kullanıcı dostu yazılımlarla şirketlerin operasyonel verimini artırıyor. Firmanın kurucu ortağı Emre Turan, hedeflerinin global rekabette öne çıkan bir teknoloji firması olmak olduğunu söyledi. “Mutlu çalışan, mutlu müşteri” Kurumsal yazılım sistemleri üzerine birikime sahip üç ortak tarafından kurulan S4CON, SAP danışmanlığı sürecinde sahada edindikleri gözlemlerden yola çıkarak hayata geçirildi. S4CON Kurucu Ortağı Emre Turan, “Daha önce birlikte çalıştığımız firmalarda danışman olarak yer aldığımızda, müşterilerin sistemleri verimli kullanamadığını, bazı süreçlerin eksik kaldığını ve sistemin çoğu zaman tam olarak anlaşılamadığını fark ettik. Bu noktada, ‘Eksiklerin yaşanmadığı bir yapı mümkün mü?’ diye düşünmeye başladık ve çözüm odaklı bir ekip kurduk. S4CON’u mutlu çalışanların olduğu, bu sayede mutlu müşterilerin de ortaya çıktığı bir yapı olarak hayal ettik.” dedi. Global vizyon, yerelden yükseliyor Sektörlerin temel dinamiklerine uygun, kullanımı kolay, standartlaştırılmış çözümler sunmayı amaçladıklarını belirten Emre Turan, “Kağıt, otomotiv, ilaç ve inşaat gibi sektör liderleriyle çalışıyoruz. Bursa, sanayisi çok güçlü ve SAP çözümlerine ihtiyaç duyan çok sayıda firmaya ev sahipliği yapıyor. Biz de bu ihtiyaca cevap vermek için konumlandık. Kullanıcı dostu paket programlar geliştirerek müşterilerimizin SAP sistemlerinden en iyi verimi almasını sağlıyoruz. Bu çözümleri sadece büyük firmalara değil, büyümek isteyen tüm firmalara ulaştırmak istiyoruz. Bu doğrultuda her işe üç farklı gözle bakıyoruz: patron, çalışan ve danışman. Bu çok yönlü bakış açısı, ortaya çıkan çözümün gerçekten ihtiyaç odaklı ve uygulanabilir olmasını sağlıyor. Amacımız şirketleri kişiden bağımsız, sorunsuz işleyen yapılar haline getirmek. Böylece verimlilik artıyor, operasyonlar mükemmelleşiyor. SAP gibi güçlü bir altyapıyı doğru kullanan firmalar çok daha hızlı büyüyor. Biz de bu yolculukta onların çözüm ortağı olmak istiyoruz. Uzun vadede, bu alanda faaliyet gösteren global firmalarla rekabet edebilecek düzeyde bir marka yaratmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı. ULUTEK Teknopark’tan Ar-Ge gücüyle destek S4CON’un büyüme sürecinde en önemli destekçilerinden birinin ULUTEK Teknopark olduğunu belirten Turan, bu sayede hem teknik altyapı hem de inovasyon kültürü anlamında önemli kazanımlar elde ettiklerini belirtti. Turan, “7/24 açık ofislerden, farklı firmalarla kurulan iş birliği ağı ve düzenlenen sosyal ve profesyonel etkinliklere kadar birçok alanda ULUTEK bize değer katıyor. Burada yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmaları sayesinde paket programlarımızı sürekli geliştiriyor ve sektörel ihtiyaçlara daha hızlı yanıt verebiliyoruz.” dedi. ULUTEK Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Karagöz ise “ULUTEK olarak yalnızca teknolojiyi değil, sürdürülebilir başarıyı da destekliyoruz. Firmalarımızın ortaya koyduğu vizyon, hem iş yapış biçimi hem de sunduğu çözümlerle örnek teşkil ediyor. Bu girişimlerimizin gelişmesini desteklemek bizim için stratejik bir öncelik.” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.