SON DAKİKA
Hava Durumu

#Terörsüz Türkiye

Söz Bursa - Terörsüz Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Terörsüz Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

MÜSİAD Terörsüz Türkiye çalışma grubu kurdu Haber

MÜSİAD Terörsüz Türkiye çalışma grubu kurdu

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, her iki yılda bir düzenlenen Olağan Genel Kurul’un ardından geleneksel olarak gerçekleştirilen Şube Başkanları İstişare Toplantısı, bu yıl Bursa’da yapılan Strateji Toplantısı’nda alınan karar doğrultusunda, Diyarbakır’da ve “Terörsüz Türkiye” temasıyla gerçekleştirildi. 14 Haziran 2025 tarihinde yapılan toplantıya, Türkiye’nin 81 ilindeki MÜSİAD Şube Başkanlarının yanı sıra yurt dışı temsilcilikler de eksiksiz katılım sağladı. Toplantının en önemli çıktısı, “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu”nun kurulmasına yönelik ortak karar oldu. MÜSİAD TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMADA ŞU İFADELERE YER VERİLDİ: “14 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilen bu anlamlı buluşmaya, 81 ilimizin şube başkanları ve yurt dışı başkanlarımız eksiksiz katılım sağlamış; terörün gölgesinden arınmış, üretimin ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye idealine olan inançlarını hep birlikte ortaya koymuşlardır. Toplantıda alınan en önemli ve tarihî kararlardan biri, bölge illerimizdeki şube başkanlarımızdan oluşan özel bir “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu”nun kurulması olmuştur. Ancak bu grup yalnızca iş dünyasının değil; ülkemizin fikir, bilim ve kanaat hayatının temsilcilerini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Çalışma grubumuza katılmayı kabul eden Sayın Altan Tan, Sayın Prof. Dr. Orhan Atalay, Sayın Prof. Dr. Mustafa Çevik, Sayın Prof. Dr. Veysel Ayhan, Sayın Yaşar İçen, Sayın Adnan İnanç, Sayın Ebuzer Leblebici, Sayın Vahdettin İnce, Sayın Prof. Dr. Yusuf Kaplan, Sayın Fatma Ünsal, Sayın Füsun Kümet, Sayın Metin Tarhan ve Sayın Özgür Uslu’ya teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin en yakıcı meselelerinden biri olan terörle mücadelede yeni bir eşik, umut dolu bir bakış açısıyla aşılmaktadır. MÜSİAD öncülüğünde yürütülen “Terörsüz Türkiye Çalışma Grubu” faaliyetleri kapsamında hazırlanan detaylı rapor; güvenli bir gelecek için yalnızca güvenlik tedbirlerine değil, kalkınma, istihdam, eğitim ve sosyal bütünleşme odaklı çok yönlü bir mücadele modeline işaret etmektedir. 18 ilimizin şube başkanları ve bölge temsilcilerinin aktif katkısıyla il bazında raporlar hazırlanmış, bu raporların her ay ilgili çalışma gruplarında değerlendirilerek sürekli güncel hâle getirileceği belirtilmiştir. İnanıyoruz ki, hazırlanan bu raporlar yerelin sesini merkeze taşıyacaktır. İlk raporlarda Gaziantep’ten Hakkâri’ye, Van’dan Şırnak’a kadar her şehir için özgün aksiyon planları geliştirilmiş; özellikle gençlerimize ve kadınlara yeni bir yol haritası sunulmuştur. Bu vizyon; Gençlerin işsizliğe değil üretime yöneldiği,Kadınların sosyal hayatta daha güçlü olduğu,Ekonomik kalkınmanın güvenli yaşam alanları oluşturduğu,Ahlaki ve manevi değerlerin yeniden ihya edildiği bir Türkiye’yi inşa etmeyi amaçlamaktadır. ÇALIŞMA GRUBUMUZUN TEMEL YAKLAŞIMI ŞUDUR: “TERÖRÜN DAMARLARINI KESMENİN YOLU, GÖNÜLLERE DOKUNMAKTAN GEÇER.” Silahların sustuğu, fikirlerin konuştuğu ve kalkınmanın umut doğurduğu bir toplumsal atmosfer, hepimizin ortak idealidir. İl bazında hazırlanan raporların ortak olarak ortaya koyduğu gerçek ise şudur: “Terörsüz bir Türkiye, yalnızca bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda bir adalet, kalkınma ve vicdan meselesidir.” Bugün ülke olarak bu hedefe bir adım daha yaklaştık. MÜSİAD olarak toplumun tüm kesimlerini bu vizyona katkı sunmaya, kardeşlik hukukunu büyütmeye, birlikte üretmeye ve birlikte yürümeye davet ediyoruz.” Bu yeni süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ise şu açıklamaları paylaştı: “Terör örgütünün silah bırakması yönündeki gelişmeler ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi açıklamalar, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ekonomik geleceği açısından tarihi bir kırılma noktasıdır. MÜSİAD olarak, devletimizin iradesiyle dile getirilen ‘Terörsüz Türkiye’ vizyonu artık kalkınma temelli bir gerçekliğe dönüşmektedir. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere, terörden arındırılan bölgelerde özel sektör yatırımları hız kazanacak; OSB’ler, üretim tesisleri ve lojistik merkezleri gelişme zemini bulacaktır. Güven ortamı sayesinde gençler doğdukları topraklarda kalacak, işgücü niteliği yükselecek ve sosyal istikrar üretimle birleşecektir. Biz bu büyük dönüşümde yalnızca bir parça değil, yön verici aktörlerden biri olma kararlılığındayız.” MÜSİAD, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yayımladığı bu bildiride, tüm toplumsal kesimleri “Terörsüz Türkiye” vizyonuna katkı sunmaya, kardeşlik hukukunu büyütmeye, birlikte üretmeye ve birlikte yürümeye davet etti.

PKK silah bırakma sürecinde: İlk grup silahlarını imha etti Haber

PKK silah bırakma sürecinde: İlk grup silahlarını imha etti

Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından yapılan açıklamada terör örgütü PKK'nın ilk grubunun silah bıraktığı kaydedildi. Terör örgütü PKK, elebaşı Abdullah Öcalan'ın açıklamalarının ardından PKK silah bırakma sürecine girdi. Yapılan görüşme ve açıklamaların ardından terör örgütü PKK silah bırakmaya başladı. İlk PKK'lı grup silah bırakarak silahları yaktı. Barış ve Demokratik Toplum Grubu konuya ilişkin açıklamaya yaparak, "Demokratik değişim ve dönüşüm sürecine ivme kazandırmak üzere oluşan Barış ve Demokratik Toplum Grubu olarak; burada bulunan ve tarihi demokratik eylemimize tanıklık eden herkesi saygıyla selamlıyoruz" dedi. Açıklamada, "Abdullah Öcalan'ın 19 Haziran 2025 günü açıklamasında dile getirdiği çağrıya cevap olarak buraya geldik. Gelişimiz aynı zamanda Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025 günü açıkladığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, 5-7 Mayıs günlerinde yapılan PKK 12. Kongre kararları temelindedir. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz" denildi. "Attığımız bu adımın başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımıza, Türkiye ve Ortadoğu halklarına ve tüm insanlığa hayırlı olmasını, barış ve özgürlük getirmesini diliyoruz" denilen açıklamada, "Abdullah Öcalan'ın 'Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum' ifadesine yürekten katılıyor ve bu tarihi ilkenin gereğini yerine getiriyor olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz. Biliyoruz şimdiye kadar hiçbir şey kolay, bedelsiz ve mücadelesiz olmadı; tersine her şey her gün ağır bedeller ödeyerek ve dişle-tırnakla mücadele ederek kazanıldı. Elbette bundan sonrası da zorlu bir mücadele ile olacak. Bu gerçeği çok iyi biliyoruz, bu temelde yeni başarılar ve demokratik kazanımlar elde etmek üzere, Önder Abdullah Öcalan'ın fikir ve paradigmasına yürekten inanıyor, kendimize ve yoldaşlar topluluğu olarak kolektif gücümüze güveniyoruz" ifadelerine yer verildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bunlar temelinde halkımızın yaşadığı acının sorumlusu olan tüm bölgesel ve küresel güçleri, halkımızın son derece meşru ve demokratik ulusal haklarına saygı göstermeye, barış ve demokratik çözüm sürecine destek vermeye davet ediyoruz. Başta kadınlar ve gençler, işçi ve emekçiler olmak üzere tüm halkları, demokratik ve sosyalist güçleri, aydın, yazar, akademisyen, hukukçu, sanatçı ve siyasetçileri attığımız bu tarihi adımı doğru anlayarak, bizimle, halkımızla dayanışmaya çağırıyoruz. Yine Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için daha aktif mücadele etmeye, küresel düzeyde demokratik, sosyalist enternasyonal mücadeleyi ve dayanışmayı geliştirip, güçlendirmeye çağırıyoruz. Halkımızı ve tüm siyasi güçlerini, yaşadığımız tarihi sürecin özelliklerini ve Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği Barış ve Demokratik Toplum sürecini doğru anlayarak, her alandaki eğitsel, örgütsel, eylemsel görevleri başarıyla yerine getirmeye, demokratik yaşamı geliştirmeye çağırıyoruz"

Diyarbakır anneleri PKK'nın silah bırakmasından umutlu Haber

Diyarbakır anneleri PKK'nın silah bırakmasından umutlu

Terör örgütü PKK'nın 11 Temmuz'da başlaması beklenen silah bırakma süreci öncesinde Diyarbakırlı aileler çocuklarının geleceklerinden umutlu. Terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin 3 Eylül 2019'da eski HDP İl Başkanlığı binası önünde başlattığı oturma eylemi aralıksız devam ediyor. PKK'nın 11 Temmuz'da silahlarını bırakması beklenirken Diyarbakır'da eski HDP il binasının önünde oturan aileler ise süreçten umutlu. Aziz Demir'in annesi Güzide Demir oğlu için 6 yıldır eylem yaptığını söyledi. Demir, "Çocuklarımız gelmeyene kadar biz buradan kalkmayacağız. Barış olacağı söyleniliyor inşallah barış olur bütün çocuklar gelir anne ve babasının kucağına. İnşallah bizim çocuklarımızda gelecek biz sevineceğiz. Bizde istiyoruz barış olsun çocuklarımız geri gelsin. Aziz oğlum sen neredeysen gel güvenlik güçlerimize teslim ol. Seni çok özlemişim oğlum gel eve" şeklinde konuştu. Ramazan Üçdağ'ın babası Recep Üçdağ, şuanda ülkemizde çok güzel bir sürecin başladığını aktardı. Üçdağ, "Bu süreç gerçekten terör örgütü için kaçınılmaz güzel bir fırsat. Bizim bölgemizde yıllardır süren bu çatışmalardan halk olarak çok çok rahatsız oluyoruz. Neden bizim bölgemizde de istihdam olmasın, neden gençlerimiz okumasın, gençlerimiz iş sahibi olmasın. Bu süreci biz sonuna kadar destekliyoruz. Umarım bu süreçte herhangi bir provokasyon olmaz gençlerimiz gelir devletimize teslim olur. Böyle güzel bir süreci lütfen değerlendirin silahları bırakın gelin devletimize teslim olun" ifadelerini kullandı. Mahmut Uslu'nun annesi Bedriye Usla ise, oğlu için yaz, kış, yağmur, çamur, sıcak demeden şeker ve tansiyon hastası olmasına rağmen her gün çadıra geldiğini dile getirdi. Uslu, "İnşallah Allah'ın izniyle, devletimizin gücüyle Cuma günü silahların bırakılacağı söyleniyor inşallah tüm çocuklar geri dönecekler evlerine bizde evlerimize döneceğiz. Dünya gözü ile ölmeden çocuğumuzu alıp eve götüreceğiz. Biz istemiyoruz ne Türk, ne Kürt hiçbir çocuk ne asker, ne polis kimse ölmesin. Bu dünyada herkesin yeri var geniş bir dünyadır, herkese yer var. Hiçbir anne ağlamasın, hepimiz Müslümanız, kardeşiz bu kan dursun, bu kavga dursun yeterdir" dedi.

Terörsüz Türkiye kavşağını suhuletle döneceğiz Haber

Terörsüz Türkiye kavşağını suhuletle döneceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gençler ve milli sporcularla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde bir araya geldi. Gençlere hitap eden Erdoğan, 81 il ile birlikte yurt dışında ve gönül coğrafyasındaki tüm gençlere selamlarını ileterek, "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle siz kıymetli gençlerimizle bir arada olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Sizlerin şahsında 81 ilimizle birlikte yurt dışında ve gönül coğrafyamızda yaşayan her bir gencimize selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Bugün farklı branşlarda başarıdan başarıya koşan milli sporcularımızın yanı sıra bilimde, sanatta, sivil toplum ve teknolojide önemli işlere imza atan Türkiye temsilcisi gençlerimizle beraberiz. Evvela elde ettiğiniz başarılardan ötürü sizleri canı gönülden tebrik ediyor, başarılarınız inşallah daim olsun diyorum. Ülkemize yaşattığınız sevinçler için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sizleri yetiştiren anne ve babalarınıza, hoca ve eğitmenlerinize buradan ayrıca şükranlarımı iletiyorum. Hepsine sağlıklı ve huzurlu ömürler diliyorum" dedi. Gençlerin başarılarını tebrik eden Erdoğan, onları yetiştiren ailelere ve eğitmenlere de teşekkür etti. Erdoğan, "Siz, kıymetli arkadaşlarımın nezdinde yarınlarımızın mimarı, geleceğimizin teminatı, Türkiye Yüzyılı’nın mihmandarı olan tüm gençlerimizle gurur duyduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Sizler Türkiye’nin yüz akısınız, siz milletimizin güven kaynağısınız. Her biriniz bu toprakların medarı iftiharı, istikbalimizin kilit taşlarısınız. Rabbim yolunuzu da, bahtınızı da, zihninizi de açık eylesin. Şanla ve şerefle yazdığımız, basiret ve ferasetle süslediğimiz, şefkat ve merhametle son şeklini verdiğimiz tarihimiz nice zorluklarla doludur" diye konuştu. Konuşmasında Türk milletinin tarihindeki zorluklara ve zaferlere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malazgirt önlerinden İstanbul’un fethine, Çanakkale sırtlarından Milli Mücadele’ye, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan 15 Temmuz’a zafer ve diriliş destanımız her seferinde yeniden kaleme alınmıştır. Bu destanlarda en büyük pay, hiç şüphesiz milletimizin bağrında yetişen gençlerimizin olmuştur. İşte 19 Mayıs 1919 bunun en güzel örneklerinden biridir. Bundan tam 106 sene önce esaret zincirlerini tek tek kırdığımız, emperyal güçleri hezimete uğrattığımız, bu topraklara İslam mührünü tekrar vurduğumuz, bugün dünyanın gıpta ile baktığı bir zafere giden yolun ilk adımını attık. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yakılan bağımsızlık ateşi çok kısa sürede Anadolu’nun dört bir yanına dalga dalga yayıldı. Sonuçta milletimiz de birlikte sizin gibi gençlerimizin fedakarlıklarıyla bezeli mücadelesi sayesinde muhteşem bir zaferle taçlandı. Sevgili genç kardeşlerim, şanlı bir maziden parlak bir istikbale giden asırlara sari yolculuğumuz bugün de aynı kararlılıkla devam ediyor. Spordan savunmaya, diplomasiden güvenliğe, bilimden teknolojiye, enerjiden eğitime her alanda başarıdan başarıya koşuyoruz. Şunu bilmenizi isterim, Türkiye Yüzyılı hedefimize varıncaya kadar bu yolculuk hiç bitmeyecek" şeklinde konuştu. Türkiye’nin her alanda ilerleme kaydettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörsüz Türkiye kavşağını inşallah suhuletle döndükten sonra Türkiye Yüzyılı menziline çok daha hızlı ulaşacağız. En büyük eserimiz olarak sizlere güvenliğin, huzurun, refahın olduğu, terörün kalıntısının dahi olmadığı bir Türkiye’yi inşallah emanet edeceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Külliyemizi teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum. Bu vesileyle istiklal ve istikbalimiz için şanlı hilalin gökte şafaklar gibi dalgalanması için hayasız akınlara karşı göğüslerini siper eden tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Yiğitler yurdunun bin nefesli göğsüne canlarıyla kanlarıyla hayat veren tüm gazilerimizi aynı şekilde minnetle şükranla alıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman ordumuzun tüm mensuplarını, kurtuluş savaşımızın bütün neferlerini saygıyla iade ediyorum" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gençler kendilerini ve spor branşlarını anlattı. Gençlerden birinin terörsüz Türkiye sorusunu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan sonraki süreçte her şeyden önce meydanlarda gördüğünüz gibi halaylar çekilmeye başlandı. Yaylalar artık şenlenmeye başladı. Benim bütün çoban kardeşlerim artık hayvanlarını küçükbaş, büyükbaş alıp rahatlıkla yaylalara çıkacaklar ve oralarda yayacaklar. İnşallah artık ’Bunlar benim hayvanlarım. Bu küçükbaş, bu büyükbaş’ diyecekler ve biz de bunlarla iftihar edeceğiz. Şu anda görüştüğüm bütün çoban kardeşlerimin huzuru var, mutluluğu var" dedi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ÜNİVERSİTELERİN YAPAY ZEKA ÜZERİNE ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ SORUYA İSE ŞÖYLE CEVAP VERDİ: "Tabii birinci derecede şu anda teknik altyapıya sahip olan üniversitelerimiz bunun üzerine üzerine giderek devam ettiriyorlar. İşte İstanbul Teknik Üniversitesi bunlardan bir tanesi. Yıldız hakeza öyle, Orta Doğu hakeza öyle. Bu üniversitelerimiz yapay zeka üzerinde duruyor. Ayrıca tabii TEKNOFEST ile ilgilenen BAYKAR, o da bu konuyla farklı bir şekilde ilgileniyor. Şimdi bir de tabii BAYKAR olarak kendileri lise kısmını da yani BAYKAR Fen Lisesi onu da kurdular. Böylece üniversiteye geçişte buradan bu şekilde yetişmiş gençlerimiz gelecek." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk’ta liderlerin çocukluk halleriyle ilgili hazırlanan içeriği hatırlatarak, "Bu hafta ben Arnavutluk’taydım. Arnavutluk’ta belki izleyenleriniz de olmuştur. Arnavutluk takdimde enteresan bir şey yaptı. Bütün ülkelerin devlet başkanlarını, başbakanlarını yapay zeka ile ekrana getirdi. Çok ilginçti. Ve orada her ülkenin devlet başkanı veya başbakanı o yapay zekada takdim edildi. İnşallah bizler de en yakın zamandaki yapılacak yarışmada böyle bir altyapıya sahip olarak meydana çıktık, çıkıyoruz. Kendimize güveniyoruz, sizlere güveniyoruz ve böylece güçlü bir yapay zeka altyapısıyla da inşallah geleceğe yürüyoruz" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini tanıtarak Marmara Koleji’nde eğitim gördüğünü ifade eden gence, "Ben Marmara Üniversitesi’nden mezun oldum. Sen de Marmara Koleji’nde okuyorsun. Ama biz kuzeyden inşallah çok farklı branşlarda madalyalar bekliyoruz" dedi. Anayasa ile ilgili çalışmaların sürdüğünü belirten Erdoğan, "Bundan 20 sene öncesinin anayasasıyla gidemeyiz. Yeni bir anayasa ve bunu inşallah sizlerle beraber yapacağız. Yeni anayasada da eksiklerimiz nelerse bu eksikleri de gidermek suretiyle yeni nesil bir anayasayı inşallah milletimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan’dan ‘terörsüz Türkiye’ mesajları Haber

Erdoğan’dan ‘terörsüz Türkiye’ mesajları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Konuşmasına Anneler Günü dolayısıyla tüm anneleri ve kadınları tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşılık beklemeyen bir sevginin, uçsuz bucaksız bir muhabbetin, hiç bitmeyen bir fedakârlığın ve elbette sonsuz bir şefkatin şahikası olan eli öpülesi tüm annelerimize hürmetlerimi arz ediyorum" ifadelerini kullandı. Başta merhum annesi olmak üzere ebediyete irtihal eden tüm annelere rahmet dileyen Erdoğan, "Rabbim onlardan razı olsun, mekânları inşallah cennet olsun" dedi. Şehit ve gazi annelerini de unutmayan Erdoğan, "Şehitlerimizin ve gazilerimizin gururlu, onurlu, şerefli annelerine buradan bir kez daha sabrı cemil niyaz ediyorum" diye konuştu. Türk milletinin annelere verdiği öneme dikkat çeken Erdoğan, "Biz, topraklarına Anadolu diyen, analar yurdu diyen, ana gibi yar olmadığına inanan bir milletin mensuplarıyız. Aynı zamanda bizler cenneti annelerin ayaklarının altına sermiş bir inancın müntesipleriyiz" ifadelerini kullandı. "Hayat mücadelesinde en güçlü dayanağımız annelerimizdir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, annelerin haklarının hiçbir zaman ödenemeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dört bir yanında güvenlik, adalet, özgürlük ve kalkınmanın tesis edilmesi için çalıştıklarını belirterek, "Biz, yolumuzu kesecekler, ayağımıza çelme takacaklar, hedeflerimizle aramıza girecek diye yoldan çekinen bir hükümet değiliz" dedi. "23 yıldır hayalleri hedeflere, hedefleri de teker teker gerçeğe dönüştüren bir vizyon ve iradenin sahibiyiz" diyen Erdoğan, "Milletimize söz verip de ulaştığımız tüm hedefler gibi Türkiye yüzyılı vizyonumuzu kuvveden fiile mutlaka çıkaracağız. Yaşanan onca acının ve sıkıntının ardından daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceğin milletimizi beklediğine tüm kalbimizle inanıyoruz" dedi. Bölgede ve dünyada çok kritik gelişmelerin vuku bulduğu bir dönemde yaptıkları bir Kabine Toplantısı'nı daha tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Toplantımızda güvenlikten dış politikaya, turizmden ekonomiye pek çok konuyu istişare ettik. Çevremizdeki krizlerin ülkemiz ekonomisine, ticaretine, savunmasına ve güvenliğine olan etkilerini ele aldık. İnsanlık olarak son yılların en sancılı günlerini yaşadığımız bir gerçektir. Hemen her gün ya yeni bir çatışmaya, savaşa ya da gerilime uyanıyoruz. Dünyanın bir yol ayrımında olduğu her geçen gün daha net görülüyor. İkinci Cihan Harbi sonrası tesis edilen küresel nizam miladını doldururken, yerine neyin ikame edileceği halen gizemini koruyor. Daha açık söylemek gerekirse, insanlık bir bilinmezlik girdabına doğru hızla sürükleniyor. Türkiye, büyük-küçük demeden herkesi etkileyen bu kaotik iklimi en iyi yöneten ülkelerden biridir. Salgınla mücadelede ülkemize büyük avantaj sağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi belirsizlikler çağında da Türkiye’ye asimetrik imkanlar kazandırmaktadır. Yönetimde istikrarın, idare koordinasyonun, bürokraside etkin karar almanın, siyasette güvenin, hizmette başarının simgesi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, her olağanüstü gelişmede rüştünü tekrar tekrar ispat etmektedir. Milletimizin takdir ve teveccühüyle hayata geçirilen yönetim değişikliğinin isabeti günden güne daha iyi anlaşılmaktadır. Sadece son toplantımızdan bu yana yaşanan tüm hadiselere bakmak bile bu gerçekleri görmek için yeterlidir" diye konuştu. "TÜRKİYE’NİN KAPTAN KÖŞKÜ EHİL ELLERE EMANETTİR" Erdoğan, küresel siyaset ve ekonomide yaşanan türbülansa rağmen Türkiye’nin emin ellerde olduğunu vurgulayarak, "Türkiye’nin kaptan köşkü Allah’a binlerce kez hamdolsun ki liyakatli, tecrübeli ve dirayetli kadrolara emanettir. 86 milyonun istikbali güvendedir, emin ve ehil ellerdedir" ifadelerini kullandı. Vatandaşlara ve yatırımcılara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç sizleri asla tedirgin etmesin, asla endişelendirmesin. Bilhassa iş çevrelerimiz, yatırımcılarımız kesinlikle kaygıya kapılmasın. Türkiye’nin pusulası sadece aydınlık ve müreffeh ufukları gösteriyor" dedi. Her türlü zorluğun üstesinden gelme iradesine sahip olduklarını belirten Erdoğan, "Küresel atmosfer ne kadar kaotik olursa olsun Allah’ın yardımıyla gemiyi güvenli limanlara mutlaka ulaştıracağız. Nasıl 2008 krizi ülkemizi teğet geçecek dedik ve haklı çıktıysak, nasıl kumpastan teröre ve darbe girişimine pek çok musibetin üstesinden geldiysek, nasıl salgını tüm dünyanın gıpta ettiği bir başarıyla yönettiysek, nasıl hükümetimizi bölgemizdeki savaş ve çatışmalardan uzakta tuttuysak, nasıl milletimizin çıkarlarına zarar gelmesine izin vermediysek, inşallah bu muhataralı süreçten de hükümet olarak yine anlımızın akıyla, hatta daha da güçlenerek çıkmayı başaracağız" diye konuştu. Erdoğan, Türkiye’nin sahip olduğu kadim devlet geleneği ve 23 yıllık yönetim tecrübesine dikkat çekerek, "Ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz mirasla, kadim devlet geleneğimizden ve zengin medeniyetimizden aldığımız ilhamla her dakikası millete hizmetle geçen 23 yıllık tecrübenin rehberliğinde inşallah menzile varacağız" ifadelerini kullandı. "İYİ VE KÖTÜ GÜNLERİNDE KARDEŞ PAKİSTAN HALKININ YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ" Türkiye’nin gücü, itibarı ve kriz çözme kapasitesinin giderek daha fazla kabul görmekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hakikate son günlerde bir kez daha tanıklık edildiğini kaydetti. Erdoğan, "Öncelikle Pakistan ile Hindistan arasında patlak veren gerilimin ateşkesle neticelendirilmesinden duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Gerek Cemmu Keşmir’deki menfur terör eyleminde, gerekse Pakistan’a yönelik füze saldırılarında çok net bir tutum sergiledik. Kardeş Pakistan halkına desteğimizi açıkça beyan ederken, çok tehlikeli boyutlara tırmanan tansiyonun düşürülmesi için de yoğun çaba harcadık. Pakistan Başkanı kardeşim Şahbaz Şerif’le yaptığımız telefon görüşmesi oldukça önemliydi. Pakistanlı kardeşlerimizi sabırlı, sağduyulu ve itidalli tutumları dolayısıyla bir kez daha tebrik ediyorum. Bundan sonraki aşamada da provokasyonlara gelinmemesi konusundaki dostane uyarımızı burada tekrarlıyorum. Ateşkesle sağlanan sükûnet ortamının başta su meselesi olmak üzere diğer tüm sorunların da çözümünü kolaylaştırmasını diliyorum. Türkiye olarak inşallah bundan sonra da iyi ve kötü günlerinde kardeş Pakistan halkının yanında olmayı sürdüreceğiz" açıklamasını yaptı. Türkiye’nin bu tarz krizlerde duruşunun belli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Biz daima barışın, istikrarın, diplomasinin ve diyaloğun tarafındayız. Uluslararası ilişkilerde kazancını başkasının kaybında ve mahvında gören anlayışı reddediyoruz. Az veya çok tüm tarafların bedel ödeyeceği sıcak çatışma yerine, herkesin kazançlı çıkacağı bir rekabetin en doğru yol olduğu inancındayız. Dış politikada kimseyi ayırmadan barışçı, uzlaşmacı, iş birliğine dayalı pozitif bir gündem oluşturma gayretlerimiz sürüyor. Geride bıraktığımız son iki hafta bu kapsamda oldukça yoğundu. Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirve Toplantısı vesilesiyle 29 Nisan’da Roma’ya gerçekleştirdiğimiz ziyaret verimli geçti. İkili iş birliğimizi güçlendirecek 10 belge imzaladık ve zirve bildirisini kabul ettik. Başbakan Meloni ile görüşmemizde ikili ticaretimizi 40 milyar dolara yükseltme hedefini belirledik. İtalya Cumhurbaşkanı Mattarella’yla bir görüşmemiz oldu. 2 Mayıs tarihinde tertiplenen İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi ile Uluslararası Yeşilay Federasyonu Forumu'nda dünyanın 60’ı aşkın ülkesinden İstanbul’umuza teşrif eden misafirlerimizle bir araya geldik" dedi. 3 Mayıs tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduklarını, ziyaretlerinde inşaatı üç yıl içinde tamamlanan Cumhuriyet Yerleşkesi'nin açılışını büyük bir gururla yaptıklarını aktaran Erdoğan, "Ardından bu sene ilk kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde düzenlenen Teknofest 2025’e iştirak ettik. Anavatan ve garantör olarak Kıbrıs Türk halkına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne olan sarsılmaz desteğimizi tekrar teyit ettik. Cumhuriyet yerleşkemizin iki sembol eseri olan Cumhurbaşkanlığı binası ile Cumhuriyet Meclisimizin hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen tüm kurum, kuruluş ve firmalarımızı tekrar tebrik ediyorum. 5 Mayıs Pazartesi günü katıldığım Türkiye Kızılay Derneğimizin 105. Olağan Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 10. Anadolu Medya Ödülleri'ni takdim ettiğimiz basın mensuplarımızı buradan tekrar tebrik ediyorum. 7 Mayıs’ta 2024 yılında 81 ilimizde devre aldığımız irili ufaklı toplam 6 bin 182 elektrik enerjisi tesisinin toplu açılış törenini gerçekleştirdik. Ertesi gün Vakıflar Haftamızın ve 101 vakıf eserimizin açılışını yaptık. Yine aynı gün Irak Başbakanı Sayın Sudani ve heyetini ülkemizde misafir ettik. Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 4. Toplantısı'nı yaptığımız bu ziyareti imzalanan 11 anlaşmayla taçlandırdık" diye konuştu. 9 Mayıs Cuma günü Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin 28. Olağan Genel Kurulunda MÜSİAD camiasıyla beraber olduklarını belirten Erdoğan, "Kurulduğu günden beri tam 35 yıldır adaletin, milli iradenin ve helalinden kazanmanın yanında saf tutan MÜSİAD’ımızla iftihar ediyoruz. Ertesi gün Anne ile Güçlü Aile, Aile ile Güçlü Türkiye programında şehit annelerimiz başta olmak hanım kardeşlerimizle bu vesileyle bir araya geldik" dedi. Dün telefon diplomasisi bakımından oldukça yoğun geçtiğini dile getiren Erdoğan, önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la görüştüklerini, ardından da Rusya Devlet Başkanı Putin’le kapsamlı bir telefon görüşmesi yaptıklarını hatırlattı. Erdoğan, "Sayın Putin’le Rusya-Ukrayna arasında 3,5 yıldır devam eden ihtilafa son verilmesi dahil birçok önemli konuyu değerlendirdik. Biraz önce de Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’yle görüştük. Geçtiğimiz hafta Amerikan Başkanı Sayın Trump’la da bu meseleyi ele almış, akan kanı durdurmak için atabileceğimiz adımları konuşmuştuk. Değerli dostum Trump’ın sıcak çatışmaları, diyalog ve diplomasi yoluyla çözme iradesini biz de destekliyoruz" ifadelerini kullandı. "İNŞALLAH BU SEFER YAKALANAN FIRSATIN HEBA EDİLMEYECEĞİNE İNANIYORUZ" Türkiye’nin barış diplomasisinde küresel ölçekte yardımı, desteği, arabuluculuğu aranan bir ülke konumuna geldiğini vurgulayan Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizine çözüm bulmaya Mart 2022’de çok yaklaşıldığını fakat savaş baronlarının müdahaleleri sebebiyle çabaların akim kaldığını kaydetti. Erdoğan, "Bunun bedelini ise maalesef en çok siviller, çocuklar ve kadınlar ödedi. Gelinen aşamada Rusya-Ukrayna-Amerika ve Avrupa görüşmelerinin yapılmasında mutabık. Tüm tarafların itimadını kazanmış yegane ülke olarak bu görüşmelere katkı vermeye hazır olduğumuzu ve ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacağımızı tekrar dile getirdik. Son temaslarla birlikte yeni bir fırsat penceresinin açıldığını görüyoruz. İnşallah bu sefer yakalanan fırsatın heba edilmeyeceğine inanıyoruz" değerlendirmesini yaptı. "NİSANDA SON 40 AYIN EN DÜŞÜK ENFLASYON SEVİYESİNE ULAŞTIK" Bir yandan Türkiye'nin yurt dışındaki itibarını yükseltirken, diğer yandan yurt içindeki kalkınma hamlelerine hız verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla mücadelede olumlu seyrin sürdüğünü belirterek, "Nisanda son 40 ayın en düşük seviyesine ulaştık" dedi. Dış dengede de olumlu bir tablo olduğuna dikkat çeken Erdoğan, petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyon ve cari açıkla mücadeleyi desteklediğini ifade etti. İstihdamdaki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mart ayında işsizlik oranı yüzde 7,9’a geriledi, yani 2005’ten bu yana en düşük seviyeyi gördü. Erkeklerde bu oran yüzde 6,5 ile rekor düzeye indi" bilgisini paylaştı. İhracatta da iyi bir ivme yakalandığını söyleyen Erdoğan, "İhracatta son 12 aylık dönemde 265 milyar dolarla rekor kırdık" dedi. Hayat pahalılığı ve fırsatçılıkla mücadelede kararlı duruşlarını sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda taviz verilmeyeceğini belirtti. Turizmde elde edilen rakamları da paylaşan Erdoğan, Türkiye’nin 2024 yılını rekorlarla kapattığını ifade etti. Türkiye’nin 2024 yılında en fazla turist ağırlayan ilk 4 ülke arasında yer aldığını dile getiren Erdoğan, 2025’in ilk çeyreğinde de yükselişin sürdüğünü belirterek, "Turizm sektörümüz 2024 yılını zaten rekorlarla kapatmıştı. Dünya Turizm Örgütü verilerine göre Türkiye 2024 yılında en fazla turist ağırlayan ilk 4 ülke arasında girdi. Geçen yılki ivmenin ilk çeyrekte de devam ettiğini görüyoruz" diye konuştu. "2025’in ilk çeyreğinde 8 milyon 844 bin ziyaretçiyi ülkemizde ağırladık. Gelir olarak ise toplam 9,5 milyar dolara ulaştık. 2025 yılı ilk 3 ayı, tüm zamanların ilk çeyrek rekorunu kırdığımız bir dönem oldu" diyen Erdoğan, ortalama kalış süresinin 11 gün olduğunu ve gecelik harcamanın tüm ziyaretçiler için 99 dolara çıktığını kaydetti. Yabancı turistlerin gecelik gelirinin yaklaşık yüzde 10 artarak 106 dolardan 116 dolara yükseldiğini belirten Erdoğan, 2025 yıl sonu hedeflerinin 65 milyon ziyaretçi ve 64 milyar dolar turizm geliri olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yılın geri kalanında da inşallah hedeflerimizin üzerinde bir performans sergileyerek 2025 yılını turizmde rekorlar kırarak tamamlayacağız" dedi. Türkiye’nin başarılarından rahatsız olan çevrelere işaret eden Erdoğan, "Türkiye’nin reklamını yapmak yerine, uzatılan her mikrofona kendi ülkesini kötüleyenlere cevabımızı işte bu başarılarla, işte bu rekorlarla veriyoruz" ifadelerini kullandı. "Birileri istedikleri kadar kendi ülkelerini yabancılara şikâyet edebilir, istedikleri kadar rüzgâr yapabilir, ancak kayadan koparabilecekleri sadece toz olacaktır" diyen Erdoğan, doğru bildikleri yolda sapasağlam duracaklarını vurguladı. Turizm sektörünün ilk çeyrek performansının ekonomiye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Burada tesis sahiplerinden çalışanlarına kadar turizm sektörümüzün tüm mensuplarına, ülkemize kazandırdıkları bu başarı için teşekkür ediyorum" dedi. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİNDE BUGÜN KRİTİK BİR EŞİĞİ DAHA AŞTIK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın öncülüğünde yürütülen "terörsüz Türkiye" sürecinde kritik bir eşiğin aşıldığını belirterek, "Terörsüz Türkiye hedefimize engelleri aşarak, önyargıları kırarak, fitne ve nifak tuzaklarını bozarak emin adımlarla yürüyoruz. Cumhur İttifakı olarak ilk cephemizi tahkim etme amacıyla büyük bir samimiyetle hayata geçirdiğimiz terörsüz Türkiye sürecinde bugün kritik bir eşiği daha aştık. Terör örgütü, kendini feshetme ve silahları teslim etme kararı aldığını açıkladı" dedi. Alınan bu kararı Türkiye’nin güvenliği, bölgenin huzuru ve milletin kardeşliği adına önemli bulduklarını vurgulayan Erdoğan, açıklamanın sadece Kuzey Irak değil, Suriye ve Avrupa başta olmak üzere örgütün tüm uzantılarını kapsadığını kaydetti. "Terörün ve şiddetin tamamen devreden çıkmasıyla birlikte başta siyasetin demokratik kapasitesinin güçlendirilmesi olmak üzere her alanda yeni bir dönemin kapıları açılacaktır" diyen Erdoğan, bu sürecin emperyalist planlara darbe vuracağını ifade etti. Erdoğan, "Kandan ve gözyaşından beslenenler kaybederken, kazanan milletimiz ve memleketimiz olacak, hatta bölgemizdeki tüm kardeşlerimiz olacaktır. Biz buna gönülden inanıyoruz. İstihbarat teşkilatımız ve diğer birimlerimiz herhangi bir yol kazasının yaşanmaması ve verilen sözlerin tutulması için bundan sonraki süreci de çok büyük bir hassasiyetle takip edecektir. Biz de devlet aklı ve ciddiyetiyle gereken takibi anbean yapacağız. Daha kapsamlı açıklamaları gerek şahsen, gerekse yetkili arkadaşlarımız vasıtasıyla önümüzdeki günlerde kamuoyumuzla paylaşacağız" dedi. "HEP BERABER TÜRKİYE’YİZ, BİZ BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ" "Kökenlerimiz, kültürlerimiz, inançlarımız farklı olsa da hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci sınıf vatandaşlarıyız" diyen Erdoğan, "Hep beraber Türkiye’yiz. Biz birlikte güçlüyüz. Bu duygudaşlığı, bu kaderdaşlığı ve kardeşlik şuurunu yücelttiğimiz takdirde Allah’ın yardımıyla Türkiye’nin bileğini hiçbir güç bükemeyecektir. Burada bir zafiyet yaşanırsa o zaman da bize kimse yardım edemez. Bu hakikati hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. İktidar ve Cumhur İttifakı olarak Türkiye’yi 40 yıldır kanayan bu yarasından kurtarma noktasındaki kararlılığımızı tekrar vurguluyorum. İlk günden itibaren terörsüz Türkiye çalışmalarına samimiyetle sahip çıkan ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli başta olmak üzere tüm genel başkanlara, siyasi partilere, medya mensuplarına, emeği olan herkese şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "terörsüz Türkiye" vizyonuna destek verenlere teşekkür ederken Devlet Bahçeli’ye Cumhuriyet’in 102. yılına ithafen Kabine’ye gönderdiği bayrak nakışlı gül buketi için özel olarak şükranlarını sundu. Erdoğan, "Bundan sonra yapılacak çalışmaların şimdiye kadarkinden daha yüksek dikkat, özen, sabır ve sorumluluk gerektirdiğinin gayet farkındayız. Menzile varıncaya kadar umudu büyüten, riskleri azaltan bir anlayışla hareket etmeyi sürdüreceğiz. İlgili kurumlarımızın çalışmaları, siyaset kurumunun müspet katkısı, aziz milletimizin de hayır duasıyla inşallah bu meseleyi artık tamamen geride bırakmayı ümit ediyoruz. Bu vesileyle vatanımızın bekası, devletimizin bölünmez bütünlüğü ve milletimizin istikbali uğrunda can veren kahraman şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Aynı kutlu mücadelede yaralanan gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Sınırlarımız içinde ve ötesinde fedakârca görev yapan tüm güvenlik güçlerimize Rabbim’den merhamet diliyorum. Rabbim ayaklarına taş değdirmesin niyazında bulunuyorum. Örgütün kendini fesih ve silah bırakmasıyla artık bir daha yıllar boyunca neredeyse her gün ocaklara ateşlerin düştüğü günler geride kalmıştır. İnşallah terör yüzünden anne, eş, evlat yüreklerinin cayır-cayır yandığı haberleriyle bir daha karşılaşmayacağız" dedi. Sürecin bundan sonraki aşamalarının daha fazla dikkat, sabır ve sorumluluk gerektirdiğine vurgu yapan Erdoğan, "Dolayısıyla bugün açıklanan kararın en büyük kazananlarından biri şehit yakınlarımız, gazilerimiz, güvenlik güçlerimiz, Diyarbakır Annelerimiz, onların yavruları. Tek başına bu hakikat bile verilen mücadelenin ve gelinen aşamanın hem insani, hem tarihi önemini göstermeye yeterlidir. Aynı şekilde sürecin bir diğer önemli kazananı, yıllarca terör sebebiyle evlatlarını kaybeden, maddi-manevi nice sıkıntılara maruz kalan, evinden, yurdundan olan Kürt kardeşlerimdir. Fiilen biten terörün kalan gölgesinin de bu şekilde üzerimizden kalkmasıyla 86 milyon hep birlikte aynı ortak hayallere, aynı ortak hedeflere, aynı ortak değerlere sahip bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz. Cenab-ı Allah yolumuzu açık, bahtımızı açık etsin diyorum. Rabbim 86 milyonun tamamını korktuklarından emin, umduklarına nail eylesin diyorum" ifadelerini kullandı.

Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' açıklaması! Haber

Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' açıklaması!

AK Partisi Sözcüsü Çelik sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ülkemizde iç cephenin güçlendirilmesi çağrısı, giderek istikrarsızlaşan dünyada ülkemizin değerlerinin ve kazanımlarının korunması ve ileriye taşınması iradesidir. Bunun yakın bölgemizdeki yansıması ise bölge halkları ve devletleri arasında kardeşlik cephesinin güncellenerek inşa edilmesidir. Emperyalist paylaşım savaşları ile dünyayı cehenneme çevirmeye çalışanlara karşı, insanlığın ve tüm kardeş halkların hakkının ve hukukunun korunmasıdır bu. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi tüm boyutlarıyla bu gelişmelerin siyasi çatısıdır. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılması, ülkemizin her türlü siyasi kaos projesine karşı bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayacağı gibi, yakın coğrafyamız için de ilham kaynağı olacaktır. Yakın coğrafyamızda birtakım güçlerin terör örgütlerini kullanarak ‘vekalet savaşları’ üretmelerinin engellenmesi için imkan doğacaktır. Böylece bu odakların yakın bölgemizde çeşitli etnik ve mezhep grupları arasında çatışma üretme zemini ellerinden alınacaktır. Bu da yakın bölgemizdeki tüm toplumsal ve siyasi dinamikler arasında daha sağlıklı diyalog kanallarının kurulmasına imkan verecektir" ifadelerini kullandı. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılmasının Türkiye’nin iç cephede güçlenmesine stratejik katkılar sağlayacağını ifade eden Çelik, " ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin tüm boyutlarını ve ilkelerini şimdiye kadar en net cümlelerle defalarca açıkladık. Buna rağmen bazı çevrelerin karalama kampanyasının devam ettiğini görüyoruz. Hedefe ulaşılmasını engellemek için siyasi sis bombaları atanların ve provokasyon üretenlerin farkındayız. Bu kampanyaları yürütenlerin yakın bölgemizdeki gelişmeleri doğru okuyamadığı, hatta temel gerçekler konusunda doğru bilgi sahibi olmadığı görülmektedir. Bu yaklaşımlara sahip olanların yakın bölgemizin ve dünyanın içinden geçtiği şartları yönlendirmeye dönük bir siyasi çerçevesi ve siyasi pusulası da yoktur. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşılması, ülkemizin iç cephesinin güçlenmesine stratejik katkılar sağlayacaktır. Cumhuriyetimize ve demokratik siyasete güçlü bir ‘siyasi enerji’ verecektir. Özünde kaderdaşlık olan vatandaşlığımızı, Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ekseninde tazeleyen imkanları üretecektir. "Terörsüz Türkiye" hedefine şimdiye kadar defalarca altını çizdiğimiz ilkeler çerçevesinde ulaşılmasıyla beraber, çivisi çıkan dünyaya karşı bölgemizde kardeşlik cephesinin yeni bir güçle inşa edilmesiyle cevap verme imkanı doğacaktır" açıklamasında bulundu. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, millet şuuru ve devlet aklı ile gündemine hakim olduğunu vurgulayan Çelik, "İmralı’dan yapılan PKK’nın kendini feshetmesi ve silah bırakması gerektiğine dair çağrı, terörün tüm illegal ve silahlı unsurlarıyla bitmesine ve terör örgütünün dış odakların vekalet savaşlarının parçası olmaktan çıkmasına dönük bir aşamaya geçmelidir. Terör örgütünün silah bırakmasına ve kendini feshetmesine dönük olarak önümüzdeki günlerde gelişebilecek her olumlu adım, bir sonraki olumlu adımı çağıracaktır. Her aşamayı titizlikle takip ediyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi ve stratejik çağrısı ile başlayan süreç, Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek iradesiyle "devlet politikası" haline gelmiştir. Partiler arasındaki ziyaret trafiği sürecin siyasi oksijenini artırmış ve zeminini güçlendirmiştir. Cumhuriyetimizin sorunları çözme konusundaki demokratik kapasitesi yüksektir. Türkiye Cumhuriyeti, tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi esasında, millet şuuru ve devlet aklı ile gündemine hakimdir" dedi.

Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' açıklaması Haber

Çelik'ten 'terörsüz Türkiye' açıklaması

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, Bursa'nın Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel ve Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı'nın AK Parti'ye geçtiğini belirtti. Çelik, Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis'in hayatını kaybetmesi nedeniyle Vatikan devletine, tüm Hristiyanlara ve Katolik alemine baş sağlığı dileğinde bulundu. TBMM Meclis Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in geçirdiği rahatsızlıktan dolayı son derece üzgün olduklarını da ifade eden Çelik, "Alanın en iyisi olan doktor arkadaşlarımız rahatsızlığıyla ilgili müdahaleyi yaptılar. Arkasından da tedavi süreci büyük bir hassasiyetle yürütülüyor. Biz Sırrı Bey ile uzun zamandır tanışırız. Çeşitli vesilelerle, çeşitli konularda derinleşmesine sohbetlerimiz olmuştur. Tabii onun rahatsızlığı aslında dokunduğu insanların, çevrelerin, bir şekilde mağdur olmuş insanlara dokunmasının, Türkiye'de toplumsal olarak birbirimizin güçlenmesi, kardeşliğin güçlenmesi bakımından yapmaya çalıştıklarının herkesin hafızasında parça parça nasıl yer ettiğini ve bunun nasıl takdir edildiğini gösterdi. Hastaneye gelenler, hastaneyi ziyaret edenler ve zaten bu çoğunluğu Türkiye'nin farklı kesimlerinden ortaya koyulan, ona rağmen bu saygılarını hem insan olarak, hem sanatçı olarak, hem siyasetçi olarak gösterdiler. Terörsüz Türkiye sürecini güçlü bir şekilde sahipleniyordu. Hatta terörist Türkiye sürecinin devam ettiği son zamanlarda Meclis çalışmalarına gittiğinde bazen mesajlaşırdık, bir yerde buluşurduk arkadaşlarımızla beraber ve orada gece yarılarına kadar sohbetler olurdu. Orada bazen Süreyya'nın, dostumuzun, arkadaşımızın sağlık durumu da gündeme gelirdi. Ve biz sağlığı konusunda hassas olması gerektiğini söylendik. Doktorları zaten ortak arkadaşlarımız" ifadelerini kullandı. Geçmişte Kürt vatandaşlarının üzerindeki ret, inkar ve asimilasyon politikalarını büyük demokratik reformlara imza atan AK Parti hükümetinin kaldırdığını belirten Çelik, "Bütün bunun üzerindeki vesayetin kalkması için de çok riskli zamanlarda tehditlere, siyasi suikast tehditlerine rağmen bu yol Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yüründü, geçmişte de önemli adımlar atıldı. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu irade ve tarihi çağrıyla birlikte yepyeni bir sayfa açılmış durumda. Özellikle de dünyanın içinden geçtiği kaos ortamı göz önüne alındığında önümüzde toplumsal birliğimizi derinleştirmenin, demokrasimizin ölçeğini büyütmenin ve bölgemizdeki halklarla, yakın komşularımızdaki farklı halklarla daha çok dayanışma içerisinde olmanın ne kadar kıymetli olduğu herkes tarafından görülüyor. Etrafımızı daha çok kana bulamak isteyen, daha çok kaos çıkarmak isteyen, daha çok bölgede fitne siyaseti yoluyla kendi çıkarlarını garanti almak için bölge halklarına dönük olarak ayırt etmeksizin herkesin başına birtakım felaket senaryoları getirmek isteyen çok sayıda odağın faaliyet halinde olduğunu görüyoruz. Bütün bu odaklar karşısında Türkiye bölge halklarına dönük olarak da Türkmenler, Araplar, Kürtler, Sünniler, Şiiler, Aleviler, Nusayriler, Ezidiler hangisi olursa olsun bütün halklara dönük olarak da bütün gruplara, etnik gruplara, bütün mezhep gruplarına dönük olarak da bu kardeşlik yaklaşımını ortaya koymak için özellikle Sünni-Şii üzerinden, bölgede Kürt-Türkmen ve Araplar arasında fitne çıkarmaya çalışan değişik odakların faaliyetlerini çok yakinen görüyoruz. Devletimiz ve siyasi tecrübemiz bütün bu müktesebata sahiptir. Tabii ki terörsüz Türkiye hedefi öncelikle vatandaşlarımızın faydasına olacak, geleceğimizin terör yoluyla esir alınmasına karşı, geleceğimiz üzerinde birtakım ipotekler oluşturulmasına karşı, Türkiye'nin artık bu sayfayı kapatması gerektiğinin ve önüne bu terör meselesinden kurtulmuş olarak ilerlemesi gerektiğinin en açık ifadesidir ve bu şekilde bakacağız bu meseleye" şeklinde konuştu. Çelik sözlerine şu şekilde devam etti: "İnşallah yakın zamanda birtakım gelişmelerle birlikte terörsüz Türkiye sürecinin doğru hedeflere, doğru zamanlarda hem ülkemizin yararına olacak şekilde, hem vatandaşlarımızın ortak gelecek idealine katkı sağlayacak şekilde, hem de bölge halklarının dayanışmasına ve barışına katkı sağlayacak şekilde hayata geçeceğini hep beraber göreceğiz." Terörsüz Türkiye'nin ülkenin terörden kurtulmasıyla ilgili, demokratik ölçeğinin büyümesi, siyasetin ölçeğinin büyümesi açısından, Türkiye'de siyasetin yeni ufuklara ulaşması açısından da önemli bir tarafı olduğuna dikkat çeken Çelik, "Kuşkusuz devletimizin niteliklerinden, Cumhuriyetimizden, demokrasimizden bir taviz söz konusu olmaksızın, devletimizin nitelikleri ve milletimizin tanımı konusunda herhangi bir tartışma, müzakere, pazarlık, al-ver süreci söz konusu olmaksızın ortak gelecek idealini, ortak vatan idealini, ortak değerler idealini daha da güçlendirecek şekilde bütün bu süreçler önümüzdeki dönemde yürütülecek. Bunun dışarıya yansımasına baktığınızda da söylediğim güç dengesinin yeniden şekillendiği bir ortamda herkes bölge halklarına yeni felaketler üretirken, bir tek Türkiye'nin bölge halkları arasında daha çok dayanışma, daha çok birliktelik, daha çok dirlik, daha çok birlik, ortak refah üretme konusundaki iradesinin pozitif olarak ayrıştığını ve bunun herkes tarafından takdir edildiğini görüyoruz. O sebeple Türkiye'nin bu süreci doğru okuyan, çeşitli gruplaşmaların arkasına körü körüne takılmayan, iradesi sayesinde önümüzdeki dönemde dünya güç sistemi nasıl şekillenecek sorusu, hemen arkasından Türkiye önümüzdeki dönemde ne yapacak sorusuyla bağlantılı olarak sorulmaktadır. Kuşkusuz Türkiye'nin buradaki kapasitesi devlet aklıyla, sabırla, teenniyle, bütün bu meseleleri iyi bir şekilde değerlendirerek ama gerektiğinde hızlı ve etkili adımlarla sonuca ulaşacaktır" değerlendirmesinde bulundu. "BİZ KADINLARIN HERHANGİ BİR ŞEKİLDE TERCİHİNE YA DA HAYAT TARZLARINA BİR DAYATMA YA DA BİR MÜDAHALE GİBİ ALGILANMASINI DA ARZU ETMEYİZ" Bir gazetecinin "İki sorum olacak benim. İlki normal doğum kampanyasıyla ilgili. Buna ilişkin çok fazla yorum var, aynı zamanda propaganda ve eleştiriler de var. Bununla ilgili neler söylersiniz?" sorusuna Çelik, "Bu normal doğum konusuyla ilgili olarak burada düşünülen şey tabii ki annenin ve bebeğin sağlığını düşünme ve bu çerçevede bir yaklaşım geliştirme konusundadır. Yoksa bazılarının iddia ettiği gibi kadınlara dönük bir dayatma ya da kadınlarla doğum ilişkisine dönük olarak bir dışarıdan müdahale veya bir dayatma gibisinden değerlendirilmesi doğru değil. Nihayetinde hekimlerin değerlendireceği bir konu. Burada bu çok uzun zamandır tartışılan, dünyada da tartışılan bir konu. Buradaki temel yaklaşım hem annenin sağlığını düşünerek, hem bebeğin sağlığını düşünerek gereksiz, lüzumlu olmayan cerrahi müdahalelerin olmaması gerektiği konusunda bir hassasiyet geliştirmekle ilgilidir. Yoksa kadınlarımıza dönük bir dayatma ya da onların tercihlerine yönelik bir müdahale gibi algılanması, bunun bazı siyasiler tarafından böyle sunulmaya çalışılması doğru değil. Biz burada bütün annelere, bütün anne adaylarına en yüksek hassasiyetle bir kere daha saygılarımızı iletiyoruz. Bu konuda herhangi bir yanlış değerlendirme olmamasını da çok büyük bir hassasiyetle arzu ederiz. Biz kadınların herhangi bir şekilde tercihine ya da hayat tarzlarına bir dayatma ya da bir müdahale gibi algılanmasını da arzu etmeyiz. Burada birçok yerde de duyuyoruz, gerekli olmayan zamanlarda endikasyon üretecek şekilde birtakım tıbbi müdahaleler yapılıyor. Aslında bu tıbbi de olmuyor tabii gayri tıbbi bir müdahale olmuş oluyor. Tabii ki annenin sağlığı söz konusuysa, bebeğin sağlığı söz konusuysa doktor kararıyla bu işlemlere uygun yol her zaman mümkündür. Tabii ki bunların yapılması söz konusu olacaktır. Burada önemli olan annenin ve bebeğinin sağlığının korunmasıdır. Onun dışında ise gereksiz cerrahi müdahale olmasının başka sonuçlar doğuracak bir şey olmasın diye bu normal doğum konusunda farkındalık üretmek ve hassasiyet üretmek için bu cümleler kuruluyor ve bu yaklaşımlar üretiliyor, bu kampanyalar yapılıyor. Burada bizim için esas olan tabii ki annenin ve bebeğin sağlığının korunması ve hiçbir vatandaşımıza dönük olarak gerekli olmayan bir cerrahi işlemin söz konusu olmamasıdır. Onun dışında kadınlara dayatma yapılıyor ya da işte müdahale ediliyor gibisinden yaklaşımlar doğru değildir. Böyle bir şey de söz konusu değildir. Bizim temel yaklaşımımız doğru tıbbi yaklaşım ile annenin ve bebeğinin sağlığının korunacak şekilde bu hassasiyetin, farkındalığın yaygınlaşmasıdır" şeklinde cevap verdi. "BİZ MEYDANLARIN PARTİSİYİZ, BİZ KİTLELERİN PARTİSİYİZ" "CHP'nin Yozgat mitingiyle ilgili açıklama yapan kişiler CHP yöneticilerinin taşındığını da ifade etti. Yorumlarınız neler olur?" sorusu üzerine Çelik, "Bahsettiğiniz mitingle ilgili. Tabii o Cumhuriyet Halk Partisi'nin mitingi, bizi ilgilendiren bir tarafı yok. Ama sizin söylediğiniz şeyleri ben de duydum, arkadaşlarımız da. Çeşitli haberler görüyoruz. Onun bir önemi de yok bizim açımızdan. Sonuç olarak günün sonuna geliniyor, CHP'li siyasetçiler ya da CHP'li birtakım yayın organları bile sonuçta geliyor CHP'nin yaptığı bir mitingin başarılı olup olmadığını AK Parti'nin geçmişte aynı yerde yaptığı mitinglerle mukayese ediyor. Demek ki burada ölçü AK Parti'dir, AK Parti'nin yaptığı mitingdir. Biz meydanların partisiyiz, biz kitlelerin partisiyiz. Bu açıdan bakıldığında biz kitlelerin partisi, meydanların partisi, büyük demokrasi yürüyüşlerinin, büyük demokrasi buluşmalarının, seçimlerdeki büyük demokratik başarıların partisi olarak Türkiye'nin en önemli referansı olmaya devam ediyoruz. Muhalefet partileri yaptığı mitingleri bile AK Parti'nin, Cumhur İttifakı'nın yaptığı mitinglerle mukayese etme ihtiyacı hissediyorlar" ifadelerini kullandı. "BU AY İÇERİSİNDE BU SÜRECİN BELLİ BİR AŞAMAYA GELDİĞİ BİRTAKIM GELİŞMELER OLABİLİR" "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in kalp krizi geçirmesinin ardından terörsüz Türkiye sürecinde ne olacağı da merak konusuydu. Bugün de İmralı heyetinin dördüncü kez bir ziyarette bulunduğunu biliyoruz. Bu ziyaretin ardından süreç hızlanır mı?" sorusuna Çelik şu şekilde cevap verdi: "İnşallah bu ay içerisinde bu sürecin belli bir aşamaya geldiği birtakım gelişmeler olabilir. Tabii bu süreçlerin belli bir takvimi yok biliyorsunuz. Belli şeylerin olgunlaşmasıyla birlikte bu gündeme geliyor. Tabii bütün bu ziyaret trafiği, bütün bu siyasi partiler arasındaki ziyaret trafiği dahil olmak üzere bütün bunlar şununla ilgilidir: Sonuçta Türkiye bu terörsüz Türkiye hedefine ulaşsın. Terör örgütünün İmralı'dan yapılan çağrıdan sonra kongresini toplaması ve kendisini feshetmesi bir dönüm noktası olacaktır. Silahların bırakılması bu çerçevede bir dönüm noktası olacaktır. Biraz evvel konuşmam sırasında çizdiğim çerçeve bakımından da bu herkes için, bölgeyi terör üzerinden istikrarsızlaştırmak isteyenlerin aleyhine, ama bölgede daha çok dayanışma, daha çok kardeşlik isteyenlerin, Türkiye'nin içinde birlik ve dirliğin pekişmesini isteyenlerin ve yakın coğrafyamızda bu bahsettiğim kardeşliğin, dayanışmanın güçlenmesini isteyenlerin de lehine bir durum ortaya çıkaracaktır. Biz süreci yakın bir şekilde takip ediyoruz, partimizde Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın talimatıyla bu terörsüz Türkiye sürecinin yakından takip edilmesi ve bunun siyasi olarak doğru bir şekilde konumlandırılması için kurulmuş bir heyet var. Bu heyet söyleyebilirim ki hemen hemen gün aşırı toplantı yaparak bu süreci yakından takip ediyor. Dediğim gibi buna hem Türkiye açısından, hem de bölgedeki dayanışma, bölgedeki felaket senaryolarının engellenmesi açısından stratejik bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu irade bunu güçlü bir şekilde sahiplenmektedir. Bu DEM Parti'nin yaptığı ziyaretler çerçevesinde de burada bütün görüşler açık bir şekilde konuşulmuştur. " Gerek etnik alanda, gerek mezhebi alanda, gerek kimlik alanındaki kültürel problemlerin çözümünün tek tek tekil bir şekilde ele alınması ile değil daha yüksek bir perspektiften, demokrasinin ölçeğinin büyütülmesi çerçevesinde olduğuna değinen Çelik, "Bunun da etnik ya da mezhebi ya da kimlikçi birtakım referanslarla değil, demokratik standartların yükseltilmesiyle, yani reform siyasetiyle yapılması. Bölge açısından baktığınızda ise terör örgütlerinin birtakım odaklar tarafından bölgeyi istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine karşı terör örgütlerinin denklemden çıkarılması ve bölge halkları arasındaki dayanışmanın daha kuvvetli hale getirilmesi söz konusu olduğunda, yakın bölgemizi istikrarsızlaştırmaya çalışan odakların faaliyetleri de zeminsiz kalacaktır" dedi. "Eski Meclis Başkan Bülent Arınç yakın zamanda bir televizyon programında güncel gelişmeleri değerlendirdi, soruşturma süreçlerini değerlendirdi. Bu konudaki yorumlara ilişkin görüşleriniz nelerdir?" sorusu üzerine Çelik, "Tabii şimdi bu Bülent Beyin değerlendirmeleri yapıldığında şöyle bir tartışma çıkıyor: Bu görüşlerin AK Parti'yi yansıtan tarafı var mı yok mu gibisinden. AK Parti kurulduğundan beri AK Parti adına MYK, MKYK adına, Genel Başkanımız adına kimlerin açıklama yapabileceği belli. Dolayısıyla oradaki söylenen sözlere tek tek girmeyeceğim. Çünkü orada Bülent Bey'in bahsettiği konularla ilgili bizim görüşlerimiz belli. Tabii ki o açıklamaların büyük bir kısmıyla arada bir tenakus olduğu, uyuşulmadığı da ortada. Ama sonuç olarak Bülent Bey'in söyledikleri AK Parti'yi temsil eden, AK Parti'nin kurumlarını temsil eden bir görüş değil, AK Parti'nin kurumlarını temsil kapasitesi olan bir görüş değil, o Bülent Beyin kişisel görüşleri. Dolayısıyla o değerlendirmesine sormak gerekir. Bu şekilde değerlendirilen görüşlerin AK Parti'nin kurumsal görüşleriyle hiçbir ilgisi yoktur" dedi. AK Parti MKYK toplantısı 3 saat sürdü.

Bakan Tunç: “Sırrı Süreyya Önder’in sağlığı önceliğimiz" Haber

Bakan Tunç: “Sırrı Süreyya Önder’in sağlığı önceliğimiz"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Kocaeli'de önemli açıklamalarda bulundu. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumu hakkında konuşan Bakan Tunç, "Düne göre daha iyi olduğunu öğrenmemiz bizler için önemli gelişme. Yarın DEM Parti heyeti ile Adalet Bakanlığı'nda randevulaşmıştık. Terörsüz Türkiye süreci kapsamında ifade edecekleri hususlar vardı. Sırrı Süreyya beyin rahatsızlığı sebebiyle bunu biraz ötelemek durumunda kaldık" dedi. "GÖRÜŞME İLERİ BİR TARİHE ERTELENDİ" Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu'na katılmak üzere Kocaeli'ne gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç önemli açıklamalarda bulundu. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuyla ilgili konuşan Bakan Tunç, "Hepimizi derinden üzdü. Kendisine acil şifalar diliyoruz. Önceki güne durumunun daha iyi olduğunu doktorlar ifade ediyorlar. Cuma günü için DEM Parti heyeti ile Adalet Bakanlığı'nda randevulaşmıştık. Terörsüz Türkiye süreci kapsamında ifade edecekleri hususlar vardı. Sırrı Süreyya beyin rahatsızlığı sebebiyle bunu biraz ötelemek durumunda kaldık. Odaklandığımız nokta Sırrı Süreyya Önder'in sağlığına kavuşması. Bir an önce eski haline gelmesi ve aramıza katılması. Kendisi uzlaşmacı kişiliği ile bu sürece önemli katkılar veriyordu. Terörsüz Türkiye'ye inanan bir kişiydi. Daha önceki görüşmelerimizde, cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin şartları ile ilgili olarak bir takım talepleri oluyordu. Mevzuatımız çerçevesinde yapılabilecek hususlar zaten kanun çerçevesinde yapılıyordu. Özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler, tedavi süreçleri, infaz şartları ile ilgili bir takım taleplerde bulunmuşlardı. Yapılan çalışmaları bu görüşmede değerlendirebilirdik. İdare ve gözlem kurulu kararları ile ilgili talepleri vardı. Yapmayı planladığımız görüşmede bunları dile getirebilirlerdi. Artık ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldık. Asıl önemli olan Sırrı Süreyya Önder'in bir an önce sağlığına kavuşması. Düne göre daha iyi olduğunu öğrenmemiz de bizler için önemli gelişme. İnşallah bir an önce sağlığına kavuşur ve ülkemiz için 40 yıldan bu yana ülkemize ayak bağı olmuş, ülkemizin kalkınmasında en büyük engel olan terör belasından kurtulma sürecine yine kaldığı yerden destek vermeye devam eder" diye konuştu. "HER HANGİ BİR AF SÖZ KONUSU DEĞİL" 10. Yargı Paketi ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz Tunç, "Yeni Yargı Reformu Strateji Belgemizin de ilk paketi olacak. Belirlediğimiz 264 hedef var. Bu hedefleri belli bir takvime bağlamış durumdayız. Uygulama takvimi gereğince, yasal düzenleme gerektiren hususları, teknik çalışmaları, taslakları biz milletvekillerimize arz edeceğiz. Uygulamadan kaynaklanan hususları zaten idari kararlarla gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olmaya devam edeceğiz. Bu, reform belgemizin ilk paketi olacak, ceza adaleti ile ilgili. Ceza adaleti dediğimiz zaman, sadece infaz aşaması değil, soruşturma, kovuşturma ve sonrasında da infaz aşaması. Üçü de, birbirinden değerli aşamalar. Bu üç aşamanın da tek amacı ceza adaletini sağlamak, toplumu suçtan korumak, suçla mücadele etmek, toplumsal barış ve huzuru sağlamak. Soruşturma, kovuşturma, infaz aşamaları ile ilgili bazı düzenlemeler olacak. Teknik çalışma devam ediyor. Kanun yapma yetkisi milletvekillerimizin. Biz onların görüşlerine arz edeceğiz. Pakete ekleyebilecekleri, çıkartabilecekleri hususlar olabilir. Takdir tamamen meclisimizin. Özellikle kamuoyuna yansıyan bazı düzenlemeler var. Trafik suçları ile ilgili İçişleri Bakanlığı'mızın idari para cezalarındaki caydırıcılıkla ilgili bir çalışma var. Aynı zamanda, trafik suçlarında, toplumda çok büyük rahatsızlık oluşturan, TCK'da da düzenlenmesi gereken hususlar var. Trafikte yol kesme, maganda, şehir eşkıyası dediğimiz, önemli günlerde, kutlamalarda, düğünlerde silah kullanılması ve bunun tatsız olaylara sebep olması gibi bir çok husus pakette yer alacak. Bilişim suçlarının önlenmesi ve yargılama süreçlerinin hızlı şekilde sonuçlanmasıyla ilgili önemli düzenlemeler olacak. Denetimli serbestlik, tutuklama tedbirinden kaynaklanan bazı eleştirileri karşılayacak düzenlemeler de olacak. Kamuoyunda af olarak değerlendirilen husus bir kere yanlış anlaşılma. Burada her hangi bir af söz konusu değil. Böyle bir gündemimiz de bizim söz konusu değil. Özellikle Ceza İnfaz Kanunu'nda yapılacak olan düzenlemeler, cezaevindeki şartlar, hasta hükümlülerin şartları, onların alternatif infaz usullerinden yararlanabilmeleri, belli yaşın üstündeki hükümlüler ile ilgili bazı suçlar hariç tutulmak kaydıyla bunlar milletvekillerimizin takdirinde olan hususlar. 55 bin kişinin affedileceği değerlendirmesi doğru değil. Covid izni vardı, 2023'ün 31 Temmuz'unda bu sona ermişti. Covid zamanında üç yıl boyunca açık cezaevindeki hükümlüler izne gönderilmişti. Kapalıdaki hükümlülerde üç yıl erken açık cezaevine çıkarak, oradaki sağlık riskini ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeyi meclisimiz yapmıştı. 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle kararları kesinleşenler ve cezaevinde bulunanlar bundan yararlanabildi. 31 Temmuz 2023 tarihinde kararı kesinleşmiş, cezaevinde bulunanlardan önce suçu işlediği halde yargılaması uzun sürdüğü için, kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple bundan yararlanamadığını ifade eden vatandaşlarımız var. Bunların talebiyle ilgili değerlendirme söz konusu olabilecek. Bu meclisin takdirinde olan husus. Milletvekillerimiz elbette değerlendirecek. Biz çözüme yönelik taslağı onlara arz edeceğiz. Burada özellikle 4'te 4 dediğimiz, ikinci kez mükerrer olanların bir talebi söz konusu. Bir kişi suç işlediğinde şartlı salıvermesi ilk suçta 1/2, ikincide bazı suçlar hariç 3/2. Üçüncü suçta ise tamamı infaz edilir. Bazı vatandaşlarımızın basit üç suçu işleyen, ikinci kez mükerrer olanlarla ilgili 4 te 4 uygulamasının, yani cezasının tamamının cezaevinde çekilmesinin, şartlı salıvermeden yararlanmamasının mahsurlarının olduğu yönünde uygulamadan ve akademisyenlerden de görüşler almıştık. Cezaevindeki iyi hal şartlarının düzenlenmesi ve cezaevindeki düzeni sağlamaya yönelik, özellikle 4'te 4 infaz yerine, 4'te 3 gibi bir alternatif değerlendirmesi konusunda bir görüş var. Biz teknik taslak olarak hazırladık, milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Ne kadar kişi yararlanacak işin o tarafında değiliz. Bu düzenleme tamamen ceza adaleti sistemiyle ilgili husus. Kişi sayısı ile ilgili ölçtüğününüz zaman yanlış sonuca varırsınız" ifadelerini kullandı. CHP kurultayı ile ilgili soruya da cevap veren Bakan Yılmaz Tunç, "CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin şikayetleri yine CHP'nin delegeleri yapmıştı. Hatay Büyükşehir Belediyesi eski başkanı başta olmak üzere bazı delegeler savcılıklara başvurdu. Önce Bursa sonra Ankara'da yetkili yangı yeri olarak soruşturma devam etti. Şikayetler oldu, sonra delegeler gelip ifadeler verdiler. Oradaki soruşturma devam ediyor. Bir şikayetin yargı tarafından değerlendirilmemesi söz konusu olamıyor. Bir takım ifadeler, iddia edilen konular varsa bunu tespit edecek olan Cumhuriyet Savcılığı'dır. Diğer yandan da Asliye Hukuk Mahkemesi'nde de yine CHP'li delegeler tarafından açılan kongre iptal davaları var. Tedbir kararı reddedilmişti. Henüz daha duruşma aşamaları başlamadı ama dün akşam, bazı sosyal medya mecralarında maalesef halkı yanıltıcı bilgiyi yayma suçunu teşkil edebilecek paylaşımlar oldu. Bunlar doğru değil. Hakim ve savcılar, yargı sürecini, ne yapacaklarını, sosyal medyadaki bu paylaşımları yapanlarla, paylaşacak durumda değiller. Yargı kendi mecrasında yürür. Kimin tutuklanacağı, ‘Şu serbest kalacak, şu tutuklanacak' şeklinde kişilerin sosyal medyada paylaşım yapması, tamamen dezenformasyon amaçlıdır. Bu tür paylaşımlar doğru değildir, itibar edilmemesi gerekir ve bunların zararlı sonuçları olur. O paylaşımlar nedeniyle tedirgin olan insanlar olabilir, ekonomiye zarar verme durumu olabilir. Tüm bunlar doğru şeyler değil. Yargı süreçleri zaten kendi mecrasında işler. Önden bir takım açıklamalar yapmak doğru değil. Sosyal medya kullanıcılarının dezenformasyon teşkil edebilecek paylaşımlardan kaçınması gerekir" şeklinde konuştu. TBMM Başkanvekilinin, Anayasa Mahkemesi kararının sonuç kısmını okumasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Zaten grup başkanvekilimiz, meclis başkanımız tarafından değerlendirildi. Meclisin çalışma düzeni bellidir. İç tüzüğündeki kurallar çerçevesinde meclis çalışmaları yürütülür. Bu kuralın dışına çıkarak, farklı çalışmalar içerisine girmek meclisin saygınlığına da gölge düşüren hususlardır. Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın kararı ortadadır. Yerel mahkemenin ve Yargıtay'ın vermiş olduğu sonrasında meclis tarafından okunmuştur. Yeniden yargılama söz konusu olmadığı için kesin hüküm devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin kararının orada okunması sonuca etkili bir durum değildir. Özellikle Sırrı Süreyya Önder'in rahatsızlığı sebebiyle milletvekillerinin çoğunluğunun orada bulunmadığı, meclisin çalışmalarına ara verilecek ortamda böyle bir çaba içerine girilmesi çok şık olmamıştır. Zaten gerekli cevabı Numan Kurtulmuş bu konuda vermiştir" dedi. Teknolojinin artması ve internet çağının bilişim suçlarını arttırdığına dikkat çeken Bakan Tunç, "Yargının belli bir iş yükünü, sosyal medyada, internette işlenen sadece hakaret, tehdit suçları değil, kişilik hakları, özel hayatın korunması önemli. İnternet yoluyla dolandırıcılık, yasa dışı bahis gibi hususlarda maalesef son zamanlarda artmaya devam ediyor. Bizim yargı paketimizde bilişim suçlarına yönelik önemli düzenlemeler olacak. Sosyal medya ile ilgili olarak, bir özgürlük alanı ama özgürlüğünde özellikle temel haklar bakımından baktığınız zaman, bunun sınırları vardır. Gerçek hayatta suç teşkil ediyorsa, bunun internette işlenmesi de aynı şekilde suçtur. Bizim bu hususta kanunumuz var" diye konuştu.

Erdoğan: Önümüzde tarihi bir fırsat var Haber

Erdoğan: Önümüzde tarihi bir fırsat var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kanal 7’nin 30. Kuruluş Yıl Dönümü Programı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30. Kuruluş yılı vesilesiyle Kanal 7 ailesini tebrik ederek konuşmasına başladı. "28 ŞUBAT’IN EKONOMİK MALİYETİ 380 MİLYAR DOLARDIR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün 28. yıl dönümü olan 28 Şubat'ın eğitimden siyasete, medyadan iş dünyasına nasıl bir baskı, zorbalık ve zulüm düzeni tesis ettiğini o karanlık dönemleri yaşamayanlar tam manasıyla idrak edemiyor. Hatta özellikle 28 Şubat meselesi gündeme gelince CHP'li siyasetçilerin ‘bitmedi şu mağduriyetiniz’ diyecek kadar küstahlaştıklarına şahit oluyoruz. 28 Şubat mezaliminin başta demokrasimiz olmak üzere Türkiye'nin sosyal ve siyasi hayatında açtığı derin yaralar hala tam olarak iyileşmedi. 'Abartıyorsunuz' diyen vicdan yoksunlarına sadece buz dağının görünen kısmı olan şu rakamlara iyi bakmalarını tavsiye ediyorum. 28 Şubat döneminde kılık kıyafeti veya fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçiren öğretmen sayısı 33 bin 500 civarındadır. Bunlardan 11 bininden fazlası ceza aldı. Binlercesi istifa ettirildi. Diğer kurumlarda çalışan binlerce kamu görevlisi aynı şekilde takikata uğradı, sürgün edildi. 28 Şubat sadece hak ve özgürlüklerde değil, ekonomide de çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur. Bunların sorumlusu sensin CHP. Siz yaptınız bunları. 28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti nedir biliyor musunuz? 380 milyar dolardır. Millet fakirleşirken dönemin darbe şakşakçısı kartel medyası ve elitist iş çevreleri ucuz kredilerle daha da zenginleşmiştir" şeklinde konuştu. 28 Şubat’ı destekleyen medya zihniyetinin değişmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayfasını, hesabını, köşesini ve kalemini ücreti mukabili kullanan gazeteci kılıklı hemşerler dün olduğu gibi bugün de vardır. 25-30 sene önce tek görevleri vesayet güçlerine sözcülük yapmak olanlar şimdi de sabahtan akşama CHP'nin yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerini belediyeleri bir sarmaşık misali saran yağmacılığını aklamakla meşguller. Gazetecilik kurallarıymış, meslek ahlakıymış, dürüst davranmakmış, bunların hiçbiri umurlarında değil. Eskiden de hakikatin ve milli iradenin karşısındaydılar, şimdi de. Devir değişti, fakat CHP iltisaklı basın kuruluşlarının misyonu ve zihniyeti değişmedi. Hatta üzülerek söylüyorum, üslup, seviye, kalite ve yayın çizgisi açısından malum medya daha da trolleşti" diye konuştu. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE ÇABALARINDA DÜN İTİBARİYLE ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GEÇİLMİŞTİR" Terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Değerli kardeşlerim, sizin de bildiğiniz gibi ülkemizi prangalarından kurtarma mücadelemizde önümüze çıkan en büyük engellerden biri malum terör belasıydı. Türkiye'nin 40 yıllık terörle imtihanında çok ciddi zorluklarla karşılaştık. Terör sadece devletimizin bütünlüğünü ve milletimizin huzurunu değil, aynı zamanda demokrasimizi, ekonomimizi ve sivil siyaseti de hedef aldı. Terör tehdidi ülkemizde uzun yıllar siyaseti biçimlendirmek siyasetçilere bir sopa olarak kullanıldı. Biz, 22 seneyi aşan iktidarlarımız boyunca bu tuzağa asla düşmedik. Güvenlik-özgürlük dengesini daima muhafaza ettik. Bu topraklardaki ezeli ve ebedi kardeşliğimize asla gölge düşürmedik. Bilakis, daha da güçlendirdik. Terör örgütünün bir dönem istismar aracı olarak kullandığı bahanelerin hemen hepsi ya ortadan kalktı, ya çözüldü, ya da hal yoluna girdi. Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibariyle artık yeni bir safhaya geçilmiştir" ifadelerini kullandı. Bu bölgedeki sinsi ve kirli oyunların bitmesi tüm coğrafyaya kazanç sağlayacağını anlatan Erdoğan, "Önümüzde bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarının yıkılması hedefine giden yolda tarihi bir adım atma fırsatı vardır. Emperyalizmin bu coğrafyada iki asırdır sergilediği sinsi ve kirli oyunun bozulması sadece ülkemizin ve vatandaşlarımızın değil tüm bölgemizin kazanç hanesine yazılacaktır. Son dönemde iyice pervasızlaşan emperyalist niyetler tüm dünyanın gözü önünde yaşanan insani trajediler girilen yeni yolu daha anlamlı, çok daha önemli hale getirmiştir" şeklinde konuştu. "PROVOKASYONLARA KARŞI TÜM TEDBİRLERİ ALACAĞIZ" Süreçte oluşabilecek provokasyonlara karşı tüm tedbirleri alacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Şurası bilinmelidir ki, Türk'ü ve Kürt'ü ile bu milletin hiçbir ferdi geçmişte yaşandığı gibi ikircikli söylemler ve eylemlerle süreci çıkmaza sokan hiç kimseyi affetmeyecektir. Başlayan sürecin bütün unsurlarıyla yerine getirilip getirilmediğini ilgili kurumlarımız vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Bu kritik dönemin sükunetle serinkanlılıkla, sabırla ve elbette samimiyetle yürütülmesinin en isabetli yöntem olduğu kanaatindeyiz. 1000 yıllık kardeşliğimizi zehirleyen bu sorunun kalıcı, kati ve kesin olarak bitmesini istemeyenler unutmayın, çıkacaktır. Dolayısıyla bu süreçte gelebilecek her türlü provokasyona karşı en üst seviyede dikkat sergileyecek gereken bütün tedbirleri alacağız" diye konuştu. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN KAZANANI 85 MİLYON OLACAKTIR" Türkiye’nin emperyalist oyunları bozuk ekonomik kalkınma ile hedeflerine daha hızlı ulaşacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada şunun da altını çizerek belirtmek isterim. Silah ve terör baskısı ortadan kalkınca doğal olarak siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir. Türkiye sadece emperyalizmin kanlı oyunlarını bozmakla kalmayacak, aynı zamanda ekonomik kalkınma ile dış ve iç politikadaki hedeflerine inşallah daha hızlı ulaşacaktır. Milletimiz müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun. Terörsüz Türkiye'nin kazananı Allah'ın izniyle Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni, muhalif ayırt etmeksizin 85 milyonun tamamı olacak milletimizin her bir ferdi olacaktır. Biz bunu tüm hücrelerimizle, canı gönülden inanarak söylüyoruz. Unutmayın, niyet hayır, inşallah akıbet de hayır olsun diyoruz. Mevla yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Rabbim bizleri millete ve memlekete hizmet yolundan ayırmasın. Rabbim bu ülkeyi her türlü beladan ve ihanetten muhafaza eylesin" diyerek sözlerine son verdi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.