SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı

Söz Bursa - Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı  Avrupa’da! Haber

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Avrupa’da!

Basına yazılı açıklamada bulunan Şanlı şunları söyledi: Anayasamızın 136. maddesindeki ifadesi ile “Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek” herkesin hocası olma ve herkesi kucaklamak gibi bir özelliği taşımaktadır. “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” görevi Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmiştir. Cefakâr Diyanet çalışanları, vatandaşlarımıza yurtiçinde ve yurtdışında Kur’an ve Sünnete dayalı olarak İslam Dininin emir ve yasaklarını öğretmektedir. Bu önemli görevi büyük bir heyecan ve özveri ile yerine getirmektedirler. Bu sebepledir ki vatandaşlarımız, din görevlilerimize ve bütün Diyanet çalışanlarımıza saygı ve hürmet göstermektedir. Zor şartlarda ve kısıtlı imkânlarla gece gündüz, bayram tatil demeden üstlendikleri görevi yerine getirmek için çaba sarf eden din görevlileri çok kıymetlidir. Yaptıkları görev de her türlü övgüye layıktır. Din grevlileri toplumumuzun önderleri, öncüleri ve hepsinden önemlisi de örnek kişileridir. YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİ. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yurt dışında görev yapan din görevlileri, sadece camilerde değil, toplumun kalbinde hizmet veriyor. Ezan sesini Avrupa’nın merkezine taşıyan, çocuklara Kur’an-ı Kerim öğreterek kimlik bilinci aşılayan, gençlerin manevi arayışlarına rehberlik eden bu isimler, görevlerini bir meslekten öte bir gönül işi olarak görüyor. Görev yaptıkları ülkelerde Türk toplumunun dini ve kültürel değerlerini yaşatmak adına önemli bir misyon üstlenen din görevlileri, aynı zamanda gurbetteki vatandaşlarımıza yalnız olmadıklarını hissettiriyor; inanç ile aidiyet arasında güçlü bir köprü kuruyor. Gurbetin ortasında ezan sesini duyurmak… Bir çocuğa Kur’an’ı, bir gence kimliğini öğretmek… Yurt dışındaki din görevlilerimiz, sadece camilerde değil, gönüllerde hizmet ediyor. Yurt dışındaki din görevlilerimiz, uzakları yakın ediyor. Dinimizi, kültürümüzü, kalbimizi taşıyorlar. Onlar, milletimizin gurbetteki sesi, duası, umudu. Din görevlileri, Türk çocuklarının kimliklerini yitirmeden yaşadıkları topluma uyum sağlamalarının en güçlü teminatıdır. Kimliksiz bir uyum değil, değerlerle yoğrulmuş bir entegrasyon için din görevlilerinin varlığı hayati önemdedir.,, YURT DIŞINDA GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİNİN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI. 2015 yılında güncellen maaşlar, Avrupa’da artan gıda ve diğer giderlere rağmen maaşlarda artış olmadığından dolayı alım gücü düşmüş ve bir çok bölgede din görevlileri ekonomik sıkıntı çekmektedirler. Bunun için biran önce maaşlarında artış bekliyorlar. Eş durumundan dolayı yurt dışında görevlendirilen Kadın görevlilerin her türlü hizmeti yürütmelerine rağmen Avrupa’da yaptıkları çalışmalardan ,bırakın maaşı ek ders ücreti bile alamamaktadırlar. Gerek farklı camilere göreve gitmeleri ve gerekse Memur olduklarından ötürü her türlü harcama yaptıkları, bu da ekonomik olarak sıkıntıya girmeleri kaçınılmazdır. Bu itibarla Avrupa’da bu şekilde görevlendirilen personele ek ders ücretinin tahakkuk ettirilmesini istiyoruz. Türkiye’de almış oldukları sürücü belgeleri bir müddet sonra bulundukları ülkede geçersiz olduğundan dışişleri Bakanlığımızın konuyla ilgili çözüm görüşmelerini talep ediyorlar. Bulundukları ülkede sağlık sigortalarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yapılmasını talep ediyorlar. Konut kiralarının yüksekliği nedeniyle sıkıntı çeken din görevlilerinin bulundukları ülkede lojman sorunun çözülmesini bekliyor ve talep ediyorlar.  Hükümetimizin bu sorunlara çözüm üretmesini bekliyor ve talep ediyoruz dedi.

Hilmi Şanlı'dan 101. yıl mesajı Haber

Hilmi Şanlı'dan 101. yıl mesajı

Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı yaptığı açıklamada, "Diyanet İşleri Başkanlığı; 3 Mart 1924 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan ve toplumu din konusunda aydınlatmak gibi önemli bir görev icra eden Anayasal bir kurumdur. Anayasamızın 136. maddesindeki ifadesi ile "Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek" herkesin hocası olma ve herkesi kucaklamak gibi bir özelliği taşımaktadır. "İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek" görevi Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmiştir. Cefakâr Diyanet çalışanları, vatandaşlarımıza yurtiçinde ve yurtdışında Kur'an ve Sünnete dayalı olarak İslam Dininin emir ve yasaklarını öğretmektedir. Bu önemli görevi büyük bir heyecan ve özveri ile yerine getirmektedirler. Bu sebepledir ki vatandaşlarımız, din görevlilerimize ve bütün Diyanet çalışanlarımıza saygı ve hürmet göstermektedir. Zor şartlarda ve kısıtlı imkânlarla gece gündüz, bayram tatil demeden üstlendikleri görevi yerine getirmek için çaba sarf eden din görevlileri gerçekten kıymetlidir. Yaptıkları görev de her türlü övgüye layıktır. Din grevlileri toplumumuzun önderleri, öncüleri ve hepsinden önemlisi de örnek kişileridir. Bu örnekliğin herkes tarafından benimsenmesi elbette ki çalışanlarımıza bağlıdır. Bu itibarla öncelikle bütün çalışanlarımız birbirlerini sevmeli, saygı duymalı ve destek olmalıdır. Ne sebeple olursa olsun ayrıştırmaya ve dışlamaya asla ve asla taraf olunmamalıdır. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap olunduğu öncelikle Kurumumuz içerisinde her ortamda ve şartta ortaya konulmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın hizmetlerinin daha verimli ve etkin olabilmesinin yolları 98. kuruluş yılı münasebetiyle istişare edilmeli, aksayan yönleri giderilmelidir. Güzide kurumumuzun başkanından başlayarak, her düzeydeki yöneticilerimize bu konuda görevler düşmektedir. Mesai mefhumu gözetmeden yüce dinimiz İslam'a hizmet eden çalışanlarımızın dertleriyle ilgilenilmelidir. Çalışanlar arasında taraf olmadan, hiçbir ayrım yapılmadan hakkaniyet ölçüsünde bir bakış ve yönetim anlayışı tesis edilmelidir. Kalitenin ve hizmette verimliliğin artması çalışanlarımıza ilgi, teşekkür ve yol göstermekle mümkün olabilir. Onların görüş ve düşüncelerini dinleyebilen, anlayabilen ve değer veren bir yönetim anlayışı her ortamda oluşturulmalıdır. Atamalarda adalet, hakkaniyet, liyakat, ehliyet, bilgi, tecrübe ve yüce Türk Devletine sadakat esas olmalıdır.  Kendisini geliştiren ve aldığı sorumluluğu en iyi şekilde yerine getiren Diyanet çalışanlarının, önünde engel olan güvensiz mülakat sistemi acilen gözden geçirilmelidir. Bazı görevler dışında mülakat kaldırılmalıdır. Kurum dışı üst düzey atama ve nakiller çalışanların kendi kurumlarına ve amirlerine güveni yok etmektedir. Bu uygulamalardan vaz geçilmelidir. İşin ehline verilmesi ötelenmeden tesis edilmelidir. Çalışanları ayırmadan, sendikasına ve görüşüne bakılmadan, hak edenin, hak ettiği yere kendi hakkıyla gelebileceği bir sistemin oluşturulması elzemdir. Çalışanlar, kurum amirlerinden emin olabilmelidir. Kurum aidiyetinin oluşturulması ve pekiştirilmesi öncelikli yapılması gereken iştir. Bu da severek, sevdirerek, sayarak, değer vererek, yol göstererek, bir görerek ve adaletle sağlanabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı, hiç kimse tarafından günlük, politik ve güncel hırslara feda edilmemelidir. Kısır tartışma alanlarına çekilmemelidir. Milletçe bütünlüğü zedeleyici söz, tavır ve davranışlarda bulunulmamalıdır. Özellikle de her düzeydeki yöneticiler ve bütün çalışanlar, Diyanet hizmet kolundaki sendikacılar buna hassasiyetle dikkat etmek zorundadırlar. Türk Diyanet Vakıf-Sen, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bütün çalışanlarını bir görmektedir. Kurum-çalışan, kurum-sendika, sendika-sendika ve kurum-diğer kurumlar arasındaki ilişkilerin Diyanet çalışanlarına yaraşır bir düzeye gelmesi için üzerine düşeni yapmaktadır ve yapacaktır. Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak en büyük arzumuz, insan onuruna yaraşır bir iş, bütün çalışanlarının annesi, babası, eşi ve çocuklarıyla bir arada yaşama hakkına kavuşmasıdır. İş güvencesi, tayin, kurum değişikliği, aile birliği, görevde yükselme gibi haklardan mahrum bir istihdam modeli kabul edilemez. Aynı okuldan mezun olmuş, aynı sınava girmiş, aynı işi yapan personelin farklı statülerde, farklı haklarla çalıştırılması adalet ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Kamu personel sisteminde istikrar ve adaleti sağlamanın tek bir yolu vardır; o da çok başlı yapıyı sonlandırmak ve tüm güvencesiz sözleşmeli personeli kadroya geçirmektir. Sözleşmeli personele kadro, keyfiyet değil gerekliliktir. Türk Diyanet Vakıf-Sen, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın o ulvi görevine ve yapısına zarar vermeden sendikal çalışmalar yürütmektedir. Doğrunun yanında, yanlışın karşısındadır. İlkeli, kararlı ve ahlaklı bir hak arama mücadelesi vermektedir. Yanlışlıkları da bize yakışan üslupla söylemeye devam edecektir. Çalışanlarımızın problemlerinin çözüme kavuşması için Sendikamız her alanda üzerine düşeni yapmaktadır. 101. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bütün çalışanlarının birbirine güveninin sağlandığı, her alanda örnek bir kurum haline gelmesini temenni ediyoruz. 101 yıl önce bu özel ve güzide kurumu kurarak bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk Diyanet İşleri Başkanımız merhum Mehmet Rifat Börekçi, ahirete irtihal etmiş bütün Diyanet personelini rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Yüce Allah mekânlarını cennet eylesin. Emekli olanlara sağlık ve huzur diliyoruz. Şu anda yurtiçi ve yurtdışında büyük bir fedakârlıkla görev yapan bütün çalışanlarımızı kutluyor, görevlerinde başarılar diliyoruz." Milletimizin göz bebeği olan Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın 101.kuruluş yılını kutluyor, sonsuza dek hayırlı hizmetlerde öncü olmasını diliyoruz." ifadelerini kullandı

Hilmi Şanlı, 'Camiler ve Din Görevlileri haftası' için Bursa'ya geldi Haber

Hilmi Şanlı, 'Camiler ve Din Görevlileri haftası' için Bursa'ya geldi

Bursa Şube Başkanı Eyüp Bulut,Başkan Yardımcıları Tuncay Özen,İsmail Kisha, Oktay Çaça ve Harun Sak’ında eşlik ettikleri programlar kapsamında; Bursa İl Müftülüğü,Nilüfer Müftülüğü,Osmangazi Müftülüğü ve Mudanya Müftülüklerini ziyaret ederek çalışan personelle bir araya geldiler ve haftalarını tebrik ettiler. Bursa Müftülüğünün himayesinde organize edilen ve 16 ilçe Müftülüğünün katıldığı futbol turnuvası çeyrek ve yarı finallerini izledikten sonra bütün takımlara başarılar dilediler. Daha sonra yazılı basın açıklaması yapan Hilmi Şanlı şunları söyledi; 1986 yılından itibaren 01-07 Ekim tarihleri arası Camiler Haftası, 2003 yılından itibaren de Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Camiler, dini hayatımızın yaşandığı önemli kutsal mekânlardır. Önemini de Kâbe’ nin birer şubesi mesabesinde olmasından alırlar. Camiler insanları sadece bedenen birleştiren yerler değildir. Aynı şekilde ruhları birleştiren, maneviyatı sağlamlaştıran, birlik ve beraberliğe katkı sağlayan mekânlardır.   Camiler Allah’ın evleri, oraya gelenler ise ev sahibi olan Allah’ın (c.c.) misafirleridir. Nitekim insanlar için ilk kurulan Mabedin adı Beytullahtır (Allah’ın evi). Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır. “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe Suresi,18) Türk Milleti; İslamiyet i kabulünden sonra dinine saygı ve hürmetini ihtişamlı mabetler inşa ederek sosyal ve kültürel hayatımıza önemli abideler kazandırarak göstermiştir. İnşa edilen mabetlerde ibadetin dışında eğitim, sağlık, kültür, Hayri ve sosyal hizmetlerin sunulduğu bölümler planlanarak insana ve topluma hizmet hedeflenmiştir. Ayrıca bu şaheserler Türk Milletinin üzerinde yaşadığı vatan topraklarının tapusunun da mührü olmuştur.  Camiler, geçmişte olduğu gibi, din hizmetinin dışında da topluma sosyal hizmet sunan mekanlar olmaya bugünde devam etmelidir. Kutsal mekanlar kadar, bu mekanlarda görev yapacak insanlar da önemlidir. Din insan içindir. İnsanlara ve nesillere din hizmeti sunacak olan din görevlileri de dini hayatımızda camiler kadar önemli yer tutmalıdır. Bu kutsal mekanlarda görev yapan güzel insanlar sunmuş oldukları dini tebliğ görevi sebebiyle Peygamberimizin varisleridir. Bu verasete büyük samimiyet ve özveri ile sahip çıkan iman ve gönül erleri tarihimizde ve milletimizin gönlünde önemli yer bulmuşlardır. Din görevlisi muhatabı ve hedef kitlesi insan olan bir hizmet sunmaktadır. Bu hizmetin de rehberi Hz. Peygamber ve O’nun şerefli takipçilerinin iman, amel ve ahlaki konulardaki örnek davranışları olmuştur. Din görevlisi vatanı ve milleti için büyük fedakârlıklarda bulunmuş, en zor günlerinde hizmetinde bulunmaktan büyük mutluluk duymuştur. Din görevlisi; insanımızın acısını ve mutluluğunu paylaşır, Hayri hizmetlerde rehberlik yapmış, gelecek nesillere dinini, diyanetini, Allah,  Peygamber  ,vatan-millet sevgisi, ana-babaya, büyük -küçüğe hürmet ve saygıyı ,haram ve helali öğretir, cemaatinin ve komşularının dertlerini çözmek için elinden gelen gayreti göstererek 24 saat hizmet yürütmeye çalışır. Bu memleketin huzur ve asayişinde Diyanetin ve din görevlisinin de payı vardır. Yapılan görevi kimse küçümseyemez ve hafife alamaz.” Hilmi Şanlı açıklamasınındevamında son zamanlarda Diyanet ve Din Görevlilerine yönelik yapılan sözlü ve fiili saldırıları kınayarak, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün kurduğu en önemli kurumlardan birtanesi olduğunun altını çizerek, Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılmasını ve yıpranmasını isteyenlerin Atatürk’e ve onun miraslarına düşman olduğunu söyledi. Türkiye’de birlik ve beraberliğimizin teminatının Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu kaydetti.  Şanlı daha sonra kurum çalışanları için isteklerini sıralayarak şunları ifade etti: “3600 Ek gösterge alamayan Memur, Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni, şef ve uzmanların da bu kanundan faydalanmalarını talep ederek, konu ile ilgili Sendikamız tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM açılır açılmaz görüşülerek kanunlaşmasını istiyoruz. Tüm Diyanet çalışanlarının Din Hizmeti tazminatı almaları, 4/B statüsünde sözleşmelilere kadro, yardımcı hizmetler sınıfında çalışanları ise eğitim durumlarına Genel İdare Hizmetleri kadrolarına alınmalarını talep ediyoruz. İbadet yerlerinin durumunu düzenleyen ilgili kanundaki “İbadethane” kavramı yerine "Cami" kavramı yazılıp acilen değiştirilmelidir. A grubu camilerde görev yapan personele "Selatin Camii" tazminatı, B, C ve D grubu camilere Mahalle İmam-Hatipliği ünvanı verilerek "Özel Bölge Tazminatı", diğer gruplarda görev yapanlara da "Mahrumiyet Tazminatı" verilerek İmam ve Müezzinlerin müktesebinde iyileştirilmeye gidilmelidir. İl Müftüsü seçme kriterleri oluşturulmalı ve atamalarda somut hizmet doneleri etkin hale getirilmelidir. Diyanet Takvim satışı esnafa açılmalı, sırtlık olmadan takoz takvim satışının önü açılmalıdır. Türkiye genelinde il ve ilçelerin “hassasiyet grafikleri arşivi” oluşturulmalı, ortak tecrübe hafızasından yararlanılmalıdır. Her ilçeye bir bilişim uzmanı ve Din psikoloğu istihdamının önü açılmalıdır. Vaiz ve Murakıpların özlük hakları ve yetkileri acilen iyileştirilmelidir. Büyükşehir İl Müftülükleri halen “İl Müftülüğü” konseptinde çalışıyor. icraya karışmayan, merkez ilçeleri pasifize etmeyen “Büyükşehir Valilikleri” gibi temsil konumuna dönüştürülmelidir. Nikah memurluğu yetkisi, “Nikah akdeden Müftü ”pozisyonuna doğru geliştirilmelidir. Veya nikah kıyma yetkisi vaizler ve din hizmetleri uzmanları aracılığı ile genişletilmelidir.  Zira büyük ilçelerde nikah merasimleri müftüleri çok meşgul etmektedir” Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkımızın Oruç, namaz gibi ibadetlerini ifa ederken Başkanlığımızın takvimleri esas alınmalıdır. Bunun dışında kalan takvimlerin de Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın takvimleri ile uyumlu hale getirilmesi sağlanmalıdır. Vakıf camileri ve müştemilatının idari yetkileri müftülüklere devredilmelidir. Şartlı bağış yapılıp, büyükşehir yasaları gereği belediyelere geçen cami, tarla ve arsaların Türkiye Diyanet Vakfı’na devri sağlanmalıdır. Yeni-Yakın Fetö tehlikelerine karşı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatları daha aktif olmalıdır.    “Hadissiz ve sünnetsiz Kur’an mealcilği”ni savunan kimi akımlara mensup meslek dersi öğretmenleri bulunmaktadır. Din Eğitimi Genel Müdürlüğü ile İrtibata geçilmeli ve bunlar hakkında gerekli işlemlerin tesis edilmesi sağlanmalıdır.    Türkiye de son dönemlerde yaygınlaşan ve uyuşturucu kadar tehlikeli olan ve Dünya Kiliseler Birliğinin zımmen desteklediği “Deizm”e karşı etkili ülke geneline eşgüdümlü projeler geliştirilmeli Cumhuriyet dönemi gönül ve kanaat önderlerinin hayatları külliyat olarak basılmalı ve tüm din ataşelikleri ve müftülüklere dağıtımı yapılmalıdır. (Said Nursi, Esat Erbili, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahit Kotku, Abdulhakim Arvasi ve M. Sami Ramazanoğlu gibi kanaat önderlerinin hayat biyografileri acilen basılmalıdır.) Çeşitli grupların, ya da dini oluşum şekli verilmiş grupların camilere alternatif Cuma kılmaları önlenmelidir. Bu şekilde kılınan namazların İslam fıkhına göre gerekli şartları taşımadığı için sahih olmadığı kamuoyuna deklare edilmelidir. Sahte peygamber, sahte Mesih, sahte evliya kavramları titiz bir dil ile topluma anlatılmalı, bu kavramların İslam örfündeki karşılıklarının yıpratılmamasına dikkat edilmelidir. ​KYK ile yapılan protokolün bir benzeri Genel Kurmay Başkanlığı ile de yapılıp kışlalarda bir proje kapsamında din eğitimi verilmelidir.    Kutladığımız Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın, Diyanet çalışanlarına ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum, Yüce dinimiz İslam’a ve milletimize hizmetkârlık yapıp Din Hizmeti sunup vefat etmiş hocalarımıza Yüce Allah’tan (cc) rahmet, emekli veya halen görevde olan meslektaşlarımıza sağlık, huzur ve afiyet niyaz ediyorum.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.