SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tüsiad

Söz Bursa - Tüsiad haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tüsiad haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TÜSİAD'a tepki Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TÜSİAD'a tepki

Milleti kışkırtmayacak devletin kurumlarını provoke etmeyecek yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız" dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak meclis çatısı altındaki çalışmalarını yoğun bir tempoyla sürdürdüklerini, İttifak olarak tam bir dayanışma ve eş güdüm içerisinde millete karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmenin çabasında olduklarını belirtti. Bu çatı altındaki hizmet mücadelelerinde Türkiye'deki çarpık muhalefet anlayışının tüm tezahürlerine tekrar tekrar şahit olduklarını ifade eden Erdoğan, "Biz milletimize daha fazla hizmet üretmek için gecemizi gündüzümüze katarken muhalefet kanadı da bizi engellemek, bizi yavaşlatmak, bizim hızımızı kesmek için elinden geleni yapıyor. Milletin verdiği yetkiyi hizmet için sorun çözmek için değil tam tersine köstek olmak için kullanıyorlar. İnsanımız hizmet bekliyormuş. Türkiye'nin ihtiyacı varmış. Bürokrasimiz sıkıntı yaşıyormuş. Ülkemiz küresel yarışta geri kalıyormuş. Maalesef bunların hiçbiri muhalefetin umurunda bile değil. Ne dünyadan haberleri var ne de ülkenin meselelerini dert ediniyorlar. Muhayyel bir koltuğa özellikle sağa sola çekiştirmekten başlarını kaldıramıyorlar" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE'DE BİR TÜRLÜ KAPANMAYAN MUHALEFET AÇIĞI VARDIR" Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı olduğunu bildiren Erdoğan, "Bu açığı günden güne daha da büyüdüğünü görüyoruz. Son 22 yılda tüm uğraşlarımıza rağmen bu açığın kapatılması noktasında arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Muhalefet siyasi rekabeti siyasi husumete dönüştürme alışkanlığından bir türlü vazgeçmedi. Muhalefet yapıyoruz ambalajına sardıkları düşmanca eylemleriyle Türkiye'ye vakit kaybettirdiler. Telafisi mümkün olmayan zararlar verdiler. Gezi vandallığından FETÖ'nün kumpasları ve darbe girişimlerine kadar demokrasimize hedef alan tüm saldırıların hamiliğini üstlendiler. Lütfen hafızanızı şöyle bir yoklayın. Biz adeta kelle koltukta FETÖ'yle mücadele ederken bunlar örgütün şirketlerinin önünde nöbet tutuyordu. Biz gezi olaylarında milli iradeyi savunurken bunlar sokakları ateşe veren çapulcuların avukatlığını yapıyordu. Biz 15 Temmuz gecesi tanklara karşı milletimizle birlikte gözümüzü siper ederken bunlar keyif kahvelerini yudumlayarak darbeyi seyrediyorlardı. Biz Suriye'den Gazze'ye mazlumların haklarını savunurken bunlar siyasi ikballeri için zalimlere şirin gözükmeye çalışıyorlardı. Tüm bu süreçler boyunca muhalefette genel başkanlar değişti. Yönetim kadrosu değişti. Milletvekili sıralarında oturanlar değişti. Fakat kendi halkına yabancı zihniyette herhangi bir değişim yaşanmadı" diye konuştu. "CHP LİDERİNİN SİYASİ CİDDİYETTEN VE OLGUNLUKTAN YOKSUN TRAJİK KOMİK HALLERİNE BAKTIKÇA BU PARTİYE OY VEREN VATANDAŞLARIMIZ ADINA DOĞRUSU BİZ ÜZÜLÜYORUZ" CHP'de yeni genel başkanla birlikte değişime dair umutlar ise yerini kısa sürede hayal kırıklığına bıraktığını aktaran Erdoğan, " CHP'de gelen gideni aratma geleneği Sayın Özel'le de bozulmadı. Sayın Özel söylemleriyle üslubuyla siyaset tarzıyla oturduğu koltuğun hakkını maalesef veremedi. CHP liderinin siyasi ciddiyetten ve olgunluktan yoksun trajik komik hallerine baktıkça bu partiye oy veren vatandaşlarımız adına doğrusu biz üzülüyoruz" dedi. CHP Genel Başkanı Özel son 3 haftadır marjinal sol örgütleri sloganını meşrulaştırmak için kendini paraladığını söyleyen Erdoğan, "Adeta kırk dereden su getirdi. Grup kürsüsünde Almanca şiir okuma müsameresinden şahsımıza yönelik edepsiz hakaretlere kadar her türlü hünerini sergiledi. Peki sonuçta ne oldu? Söyleyeyim motor su kaynattı, devreler yandı, hafıza eror verdi. Sayın Özel 85 milyona rezil rüsva oldu. Bize şiir bilmez derken asıl cahilin, asıl şiir bilmezin, asıl kültür bilmezin kendisi olduğu ortaya çıktı. Merhum Ziya Gökalp'in şiirini okuyup caka satmak isterken tam anlamıyla bir şiir katliamına imza attı. Kıptilere hakaret olmaması için söylemek istemiyorum ama bu söz de yerine oturuyor. ‘Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin' söylermiş. Sayın Özel de marjinal sol örgütlerin sloganını aklamaya çalışırken kendi cehaletini ifşa ediyor" şeklinde konuştu. "ÖZEL'İN HEM ŞAHSİ SİYASİ İKBALİ HEM DE SİYASET KURUMUNUN İTİBARI AÇISINDAN KENDİNİ SÜRATLE TOPARLAMASINI TEMENNİ EDİYORUZ" Şiir konusunda Özel'e kendini geliştirmesi için bazı tüyolar verebileceğini aktaran Erdoğan, "Ama kendisinin işler acısı halini gördükçe ona söyleyip zayi etmek istemiyoruz. Yine de Sayın Özel'in Yunus Emre'nin Hikmet Pınarı'ndan süzülen şu arı duru sözlerini kulağına küpe etmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. ‘Sözü bilen kişinin yüzünü ak ede bir söz. Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz. Kişi bile söz demini demeye sözün kemini şu cihan cehennemini sekiz cennet ede bir söz. ‘ Evet siyasette söz işte bu kadar mühimdir. Aklına her geleni söylemek, boş konuşmak, mugalata yapmak, sürekli polemik peşinde koşmak akıllı bir siyaset yöntemi değildir. Sayın Özel'in hem şahsi siyasi ikbali hem de siyaset kurumunun itibarı açısından kendini süratle toparlamasını temenni ediyoruz. Yakın dostlarının siyasetin bir ciddiyet ve seviye işi olduğunu CHP Genel Başkanı'na hatırlatmalarının şart olduğuna inanıyorum" açıklamalarında bulundu. "MUHALEFET NEYLE MEŞGUL OLURSA OLSUN BİZ İŞİMİZE BAKACAĞIZ DAİMA HEDEFLERİMİZE ODAKLANACAĞIZ" Milletvekillere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Milletin sizleri buraya çalışmanız, üretmeniz, kendisi için gece gündüz demeden koşturmanız amacıyla göndermiştir. Milli iradenin temsilcileri olarak şikayet etme gibi bir lüksümüz yoktur. Biz hizmet ve eser siyasetini temel ilke olarak benimsemiş bir kadroyuz. Bizim için asıl olan yarın bu unvanlardan sıyrıldığımızda arkamızda hoş bir sadağı bırakmaktır. Milletimizin hayır duasını almaktan hizmetlerimizle gönlünü kazanmaktan daha büyük bir bahtiyarlık kaynağı tanımıyoruz. Dolayısıyla muhalefet neyle meşgul olursa olsun biz işimize bakacağız daima hedeflerimize odaklanacağız. Muhalefetin engellemelerine, yavaşlatma girişimlerine, polemiklerine prim vermeden bu yüce çatı altında Türkiye'ye aşkla hizmet edeceğiz. Unutmayınız. Bize oy versin veya vermesin. Her bir vatandaşımızın emaneti bizlerin omuzlarındadır. Milletin emanetine hakkıyla sahip çıkan tüm milletvekillerimizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımıza da aynı şekilde teşekkür ediyor. Rabbim dayanışmamızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor. İnşallah sağlığına kavuşmasından duyduğumuz memnuniyeti özellikle ifade ediyorum." CHP Kurultayının ‘şaibe' soruşturmasına ilişkin konuşan Erdoğan, "Lafa gelince şeffaflık ve dürüstlüğü hiç kimseye bırakmayanların çevirdikleri dolaplar yavaş yavaş ortalığa saçılmaya başladı. Medyaya, sosyal medyaya ve gazetelere yansıyan iddiaların yenilir, yutulur bir tarafı yok. Bakın burada şunu söylemek mecburiyetindeyiz. Türkiye Yüzyılını konuştuğumuz bir dönemde Türk siyasetinin bu tür yüz kızartıcı ithamlarla gündeme gelmesinden onlar adına biz utanıyoruz. Temennimiz ortaya dökülen bu pisliklerin ana muhalefette bir arınmaya ve temizlenmeye vesile olmasıdır. Para kulelerinin temsil ettiği mülevves anlayışın önce ana muhalefetten sonra da siyaset kurumundan sökülüp atılması şart. İster ülke genelinde isterse siyasi parti bünyesinde olsun sandığın itibarına gölge düşüren her türlü gayrimeşru tasarrufun reddedilmesi Türk demokrasisinin saygınlığı adına önemli bir kazanım olacaktır. Son tartışmalarda bizim tavrımız bellidir. Biz şeffaflığın, dürüstlüğün ve seçmen iradesinin hiçbir müdahaleye maruz kalmadan özgürce tecelli etmesinden yanayız. Eskisi ve yenisiyle CHP genel başkanlarının içinde debelendikleri gayya kuyusuna bizi de çekmelerine müsaade etmeyeceğiz. Onlara önerimiz şudur. Kapanmamış bir hesapları varsa buna bizi alet etmesinler. Konu yargıya da intikal ettiğine göre gitsinler, kozlarını mahkemede paylaşsınlar. Ama bizim üzerimizden hesap görme yanlışına düşmesinler. Çünkü bizim onların hançer siyasetiyle oyalanacak ne vaktimiz var, ne sabrımız var, ne de bu rezaletleri kaldıracak midemiz var. Bakın biz ne hançer biliriz ne de şaibeli iş yaparız. Siyasette de devlet idaresinde de bütün işlerimizi daima kanuna, nizama, teamüllere ve etik değerlere uygun icra ederiz. Biz kuruluşundan itibaren temiz siyaseti, ilkeli siyaseti, ahlaklı siyaseti kendisine rehber edilmiş bir partiyiz. AK Parti olarak bizim alameti farikamız, dürüstlüğümüz dür, hasbihiliğimizdir, samimiyetimizdir. AK kadronun ortak paydası kardeşliktir, muhabbettir, dayanışmadır. İşte bundan dolayıdır ki AK Parti'de kavga, gerilim, çatışma ve tefrika bekleyenler bugüne kadar hep avuçlarını yaladılar. Bu gelenek inşallah 23 Şubat'ta gerçekleştireceğimiz 8. Olağan büyük kongremizde de bozulmayacak. Yurt içinden ve yurt dışından gelecek misafirlerimizin özellikle şahitliğinde yeni bir dönemin kapılarını açacağız. Bununla ilgili hazırlıklarımızı yoğun bir şekilde yürütüyoruz. Emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin dinamizmiyle harmanlayarak güçlü bir vizyon, program ve kadroyla milletimizin huzuruna çıkacağız. Allah'ın izniyle bunu da AK Parti'nin dava ahlakına yakışan bir olgunlukla herhangi bir kopuşa ve ayrılığa mal vermeden başaracağız" diye konuştu. "BÜYÜK DEVLET SADECE LAFLA OLUNMAZ" Muhalefetin gündemiyle kendilerinin gündemi arasındaki devasa fark her gün biraz daha belirgin hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, Hep söylüyorum. Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez. Güneydoğu Asya seyahatimiz bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Burada öncelikle şunu ifade etmek isterim. Büyük devlet sadece lafla olunmaz. Büyük devlet olmak için tıpkı ecdadımız gibi büyük hayaller kurmak, büyük hedefler belirlemek gerekir. Her 3 seyahatimizde de Türkiye'nin ve Türk milletinin büyüklüğünü çok yakından müşahede ettik. Görüyoruz ki Türkiye dış politikada kayıpları yıkmaya, kalıpları yıkmaya, ezberleri bozmaya, tarihi mirasıyla uyumlu yepyeni bir başarı hikayesi yazmaya devam ediyor. Küresel siyasette kritik değişimlerin yaşandığı ticaret savaşlarının tekrar konuşulmaya başlandığı bir dönemde gerçekleştirdiğimiz bu ziyaretimiz son derece önemli idi" ifadelerini kullandı. "ŞARAP TATMAK VEYA PARTİ DÜZENLEMEK İÇİN AVRUPA'YA GİDENLERİN BİZİM 360 DERECELİK DIŞ POLİTİKA VİZYONUMUZU ANLAMALARINI ZATEN BEKLEMİYORUZ" Ziyaretlerinde muhataplarına ayrıca yeni Türkiye'nin sembollerinden biri haline gelen Toog'u hediye ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Liderlere lokum yerine tok hediye etmemizin ülkemizdeki muhalefeti rahatsız ettiği görülüyor. Düşünün öyle bir ruh halindeler ki Türkiye'nin dünyadaki rolüne dair övgü dolu sözlere itiraz, rakiplerimizden önce muhalefet partilerinden geliyor. Hele bir tanesinin cehaleti karşısında hayret etmemek inanın elde değil. Ne dünyadan haberi var ne de yükselen Asya gerçeğine vakıf. Köhne mantığıyla geri kalmış diyerek küçümsediği ülke dünyanın en büyük ekonomilerinin yer aldığı G-20 ülkesi. Kendi çapsızlığını kendi vizyonsuzluğunu kendi yetersizliğini Türkiye'nin çıkarlarının önüne koyan sığ bir zihniyete muhatabız. Dış politikayı sadece batıyla ilişkiler kurmak olarak algılayan çapsızlara sadece şunu hatırlatmak isterim. Bu işler her şeyden önce vizyon, tasavvur, irade ve ufuk meselesidir. Ufku dar olanlar bizi anlayamaz. Ufku şahsi çıkarlarının ötesine geçemeyenler bizi anlayamaz. Milletimizin binlerce yıllık tarihini, kültürünü, serencamını bilmeyenler 10 bin kilometre ötede Türkiye'ye gösterilen muhabbeti anlayamaz. Şarap tatmak veya parti düzenlemek için Avrupa'ya gidenlerin bizim Avrupa'ya gidenlerin bizim 360 derecelik dış politika vizyonumuzu anlamalarını zaten beklemiyoruz. Rejimin çöktüğü gece çıkıp Esad'la görüşülmeli diyecek kadar olaylara bigane olanlardan sağlıklı bir dış politika yorumu çıkmaz. Bizim için aslolan kifayetsizler korosunun ne dediği değil, milletimizin ne söylediğidir. Bizim için önemli olan halkımızın düşüncesidir. Kanaatidir, umumi efkarıdır. Allah'a hamdolsun milletimiz de ülkemize ve şahsımıza yönelik bu büyük saygı ve sevginin sebebini çok iyi bilmektedir. Kendi ülkelerine miyop bakanlar burunlarının ucundaki gerçeği göremese de Asya'dan Afrika'ya tüm mazlumlar Türkiye'nin ne yapmaya çalıştığının gayet bilincindedir" açıklamalarında bulundu. "ÜLKEMİZİN ÇIKARLARINI HER ŞEYİN ÜZERİNDE TUTARKEN TARİHİMİZİN BİZE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUĞU EN İDEAL ŞEKİLDE YERİNE GETİRMENİN MÜCADELESİNİ VERECEĞİZ" Dünyanın dört bir ucunda bize gösterilen yoğun ilgi Türkiye'nin kazandığı nüfus ve itibarın Gazze ve Suriye başta olmak üzere bölgesel meselelerde benimsediği haysiyetli, onurlu, ilkeli duruşun bir sonucu olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Avrupa dahil pek çok ülkenin sustuğu bir dönemde Gazze için Filistin için Yemen, Arakan, Suriye, Sudan için hiç çekinmeden sesimizi yükselttik. Dünya beşten büyüktür şiarımızda küresel dayatmalara en esaslı eleştiriyi getiren yine biz olduk. Bugün de gerek Gazze'de gerekse başka yerlerde mazlum ve mağdurların yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik ayaktayız. İnşallah bundan sonra da hak bildiğimiz yolda sapmadan yürüyeceğiz. Özgüvenli bir şekilde insanı merkeze alan bir anlayışla karşılıklı saygı ve kazan kazan temelinde işbirliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Ülkemizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutarken tarihimizin bize yüklediği sorumluluğu en ideal şekilde yerine getirmenin mücadelesini vereceğiz" bildirdi. "BUGÜN KONUŞAN TÜRKİYE DİYE BİR OLGUDAN BAHSEDİLİYORSA BUNU MÜMKÜN HALE GETİREN HİÇ ŞÜPHESİZ AK PARTİ'DİR, HÜKÜMETLERİMİZDİR" ‘‘TÜSİAD'ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum'' diyen Erdoğan, "Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün konuşan Türkiye diye bir olgudan bahsediliyorsa bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz AK Parti'dir, hükümetlerimizdir. Demokrasimizin standardını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP'nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye'nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Dolayısıyla yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz" diye konuştu. TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almadıklarını belirten Erdoğan, "Kraldan çok kralcı davrananların ederi onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla bizim işimiz olmaz. Bizim muhatabımız kuklacılardır" dedi TÜSİAD zihniyeti siyasetin zayıf ve devletin onların tasallutu altında olduğu dönemlerin sembolü olduğunu söyleyen Erdoğan "Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli milli üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maruf. 2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bakınız bunlar eski Türkiye'de sadece paraya hükmediyorlardı. Aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna dur dedik. Kusura bakmayacaksınız. Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık. Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisi haline dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü ayrımcı yapıya son vererek Anadolu'nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını kerameti kendinden menkul bir avuç kompradör burjuvazi zenginleşmesi için değil tüm kesimleriyle milletin huzuru, refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık" şeklinde konuştu. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN SÖZLERİNİ ŞU ŞEKİLDE DEVAM ETTİRDİ: "İktidarlarımız döneminde kişi başına gelip burası da çok önemli. 3 bin 600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktı. Ey TÜSİAD 3 bin 600'den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Yahu siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Derslik sayımız 2002'de sadece 367 bindi. Biz bunu 735 bine çıkardık. Hastane yatak sayımız 164 binden 270 yetmiş bine ulaştı. 6 bin yüz kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bine yaklaştı. Sosyal yardımlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Daha burada sayamayacağımız nice çalışmayla refahı tabana yaydık. Elbette bu süreçte çok ciddi dirençle karşılaştık. Çıkarlarına dokunduklarımızın rant musluklarını kestiklerimizin bel altı vuruşlarına ve operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında sizin de bildiğiniz üzere TÜSİAD geliyordu. " "Hukuk devletine yürekten inananların safı; terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasına esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır" Türkiye'nin gerçek anlamdaki her demokrasi ve kalkınma hamlesini TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan, nobran tavırlar toplumsal hafıza kayıtlarımızda muhafızdır. Şu noktaya da özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Türkiye'nin bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip tahkim ettiği dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği, içeride hayat pahalılığı ve enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda her türlü riski alarak önemli adımlar attığı velhasıl Türkiye yüz yılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde TÜSİAD'ın eski zihniyetinin yeniden tedaviyle sokulmaya çalıştığını farkındayız. Hep söylediğimiz ve gereğini yaptığımız gibi başaramayacaksınız. Türkiye'nin terör örgütleriyle iltisaklı veya yolsuzluk batağına saplanmış kendi ayıbını örtmek için sağa sola sataşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek. Evet. Türkiye'nin yerli ve milli üretimden vazgeçerek yeniden küresel ticaretin zayıf bir pazarı haline dönüşmesini istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye de asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin demokrasisini darbecilerin ekonomisini sömürgecilerin milli iradeyi sivil toplum ve siyasetçi görünümlü beşinci kol elemanlarının güdümüne sokmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye canımız pahasına rıza göstermeyeceğiz. TÜSİAD'ın Türkiye'de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu hukukun, adaletin, savcıların, hakimlerin yetki alanındadır. Hukuk devletine yürekten inananların safı terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasına esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır" açıklamalarında bulundu. "MORALİ BOZUK OLAN ÜLKE DEĞİL. İMTİYAZLA BÜYÜDÜKLERİ DEVİRLERİN ARDINDAN DEVLET HAZİNESİNİ İSTEDİKLERİ GİBİ PAYLAŞAMADIKLARI İÇİN SIKINTILAR YAŞAYAN TÜSİAD DEMİRBAŞLARIDIR" TÜSİAD'ın iddia ettiği gibi çökenin sistem değil, devletin zayıf, milletin fakir, bireylerin bezgin olduğu buna karşılık kendilerinin altın devirlerini yaşadığı dönemlere ilişkin hayalleridir diyen Erdoğan, "TÜSİAD buraya dikkat et. Morali bozuk olan ülke değil. İmtiyazla büyüdükleri devirlerin ardından devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamadıkları için iç sıkıntılar yaşayan TÜSİAD demirbaşlarıdır. Güven bunalımı yaşayan halkımız değil sözünü ettikleri usulsüzlüklerin müsebbibi olan sadece para kazanma hırsıyla kuralsız iş yapmayı adet edinen TÜSİAD zihniyetidir" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Yurt dışındaki afetlerde bırakın zararın tüm boyutlarını can kayıtlarının bile tam olarak açıklanmadığını bildikleri halde ileri geri konuşuyorlar. Oysa afet zedelerimizin yaralarını sarma konusunda Türkiye'nin başarısını sadece evi, barkı yıkılan, düzeni bozulan kardeşlerimiz değil. Bütün dünya çok iyi biliyor ve çabalarımızı takdir ediyor. Acaba ey TÜSİAD şu deprem afetinde siz ne yaptınız? Acaba siz AFAD'ın yanında ne kadar destek verdiniz? Neyle aralarda bulundunuz? Azerbaycan, Pakistan bütün buralar burada yardıma koşarken siz neredeydiniz? Zerre kadar vicdanları varsa çıkıp söylesinler. Dünyada bizim yaşadıklarımızın yarısını yaşasa ayakta kalabilen bir ülke olur muydu? Depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden iki yüz bir bin konutu teslim eden bir başka ülke daha var mıydı? Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmışken ekonomisini büyüten, ihracatını artıran, istihdamda kayıp yaşamayan ulaşımda, sağlıkta, savunmada, yatırımlarda rekordan rekora koşan bir başka devlet gösterebilirler mi?" dedi. Şayet mesele hesap vermek ise evvel emirde TÜSİAD'ın bu ülkede yarım yüz yıldan fazladır sebep olduğu siyasi, sosyal, ekonomik maliyetlerin hesabını vermekle işe başlanması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Endişe etmeyin ha. Türkiye'nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD'ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil çıkarlardır. Geri plandaki kirli hesaplardır. Çöktü diyerek feveran ettikleri yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere hak bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir" şeklinde konuştu. "TÜRKİYE SİZİN TAPULU MÜLKÜNÜZ MİLLET SİZİN PERSONELİNİZ SİYASETÇİLER DE MAAŞLI ELEMANLARINIZ DEĞİLDİR" "Ekonomiyle istihdamla üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim" sözlerini kullanan Erdoğan, "Türkiye sizin tapulu mülkünüz millet sizin personeliniz siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz. Ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak devletin kurumlarını provoke etmeyecek yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz. Kusura bakmayın. Bu ülkeyi tekrar istikrarsızlık bataklığına sürüklemenize göz yummayız. Ürettiğiniz çalıştığınız ülkeye ve millete faydalı olduğunuz müddetçe 85 milyonun her bir ferdi gibi sizi de destekleriz. 22 yıllık iktidarlarımız boyunca Türkiye ekonomisine müspet katkı vermek istediğinizde ayrımcılık yapmadan hepinize destek olduk. Ama siyaset ve toplum mühendisliğine yeltendiğinizde de demokratik hukuk devleti çerçevesinde tüm gücümüzle buna direndik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle hareket etmeyi sürdüreceğiz. Ne hak yiyen olacağız ne de milletin hakkının hukukunun iradesinin gasp edilmesine rıza göstereceğiz. Başka ajandalar, başka gündemler peşinde koşanlara, başka senaryoların oyunculuğuna soyunanlara rastgele demeyeceğimizin bilinmesini istiyorum" diye konuştu.

DEM heyeti İmralı’ya gidecek mi? Bakan Tunç’tan açıklama Haber

DEM heyeti İmralı’ya gidecek mi? Bakan Tunç’tan açıklama

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Grup Toplantısı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "YENİ BİR BAŞVURU OLURSA İZİNİ SAĞLARIZ" Tunç, yaptığı açıklamada, DEM Parti'nin İmralı Heyeti'nden henüz teröristbaşı Abdullah Öcalan ile üçüncü defa görüşme yapılması yönünde bir talebin olmadığını belirterek, "Yeni bir başvuru söz konusu olursa bunu da tabii ki değerlendirip bu konudaki izini sağlarız" ifadesini kullandı. "YARGININ GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUĞU SORUŞTURMALAR BUNLAR" Gezi Parkı soruşturması kapsamında tutuklanan Ayşe Barım hakkında tahliye kararı veren Hakim Fatih Kapan hakkında soruşturma başlatılmasını yorumlayan Bakan Tunç, şunları kaydetti: "Yargının gerçekleştirmiş olduğu soruşturmalar bunlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen bir soruşturma. Soruşturma kapsamı içerisinde verilen tutuklama ve tahliye kararları var. İtiraz üzerine verilen kararlar var. Yargı tamamen kendi mecrası içerisinde işler. Tutuklama kararına karşı itiraz bir üst mahkemeye yapılır. 4. yargı paketi ile dikey itirazı getirmiştik. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tutuklama ya da salı verme kararlarına karşı, bir üst mahkemeye itiraz hakkını getirmiştik. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararlarına karşı da bir üst mahkeme ağır ceza mahkemesi. Dolayısıyla mevzuatımız çerçevesinde yargı, kararlarını verir. Bu kararlara itiraz da edilebilir. İtiraz üzerine görüş merci kararını verir. Kendi mecrası içerisinde süreç devam eder. Yargının gerçekleştirmiş olduğu soruşturmalar bunlar, hep beraber süreci takip edeceğiz." "YARGIYA MÜDAHALE ANLAMINA GELEBİLECEK BİR DURUM ORTAYA ÇIKAR" Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından yapılan açıklamaları işaret eden Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi: "Devam eden soruşturma ve kovuşturmalar ile ilgili iş adamları derneğinin yargıyı etkilemeye, yargıyı yönlendirmeye, bu şekilde algılanacak bir açıklama yapmış olması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Devam eden soruşturmalar ve kovuşturmalar var. Devam eden davaları sıralayarak, soruşturma devam eden davalarda 'suç vardır ya da yoktur' diyemeyiz. 'Ama bunlar doğru değildir' diye yorum yaptığınız zaman yargıya müdahale anlamına gelebilecek bir durum ortaya çıkar. Herkesin konuşmalarında dikkat etmesi gereken hususlar var." "HUKUK GÜVENLİĞİNİN OLMADIĞI YÖNÜNDE KARA PROPAGANDANIN EKONOMİMİZE KATKISI YOK" Bakan Tunç, açıklamasını şöyle sürdürdü: "TÜSİAD'ın yaptığı son açıklama 'Bu ülkede insan hakları temelli, demokratik hukuk devletinin tahkim edilmesi ve bu nedenle kalkınmanın bu şekilde sağlanacağına' yönelik bir beyanı oldu. Biz 22 yıldan bu yana Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunun için çalıyoruz. Sayısız 'sessiz devrim' denilen reformlara imza attık. Hukuk devleti güvencesi bu derece tahkim edilmemiş olsaydı doğrudan sermaye yatırımı 80 yılda 15 milyar dolar iken, son 22 yılda 250 milyar dolar daha artarak 275 milyar dolara ulaşmazdı. İhracatımız 36 milyar dolardan 262 milyar dolara çıkmazdı. Bu ülkede hukuk güvenliği var. Bu tür hukuk güvenliğinin olmadığı yönünde kara propagandanın iş adamlarımıza, sanayicimize ve ekonomimize bir katkısı olmaz."

Eleştirilerin odağındaki TÜSİAD'dan yeni açıklama Haber

Eleştirilerin odağındaki TÜSİAD'dan yeni açıklama

 TÜSİAD Genel Kurulu sonrasında yöneltilen eleştirilerin Türkiye'de tartışma ve demokrasi kültürünün zenginliği olarak gördüklerini ifade eden TÜSİAD, konuyla ilgili yeni bir açıklama yaptı. TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıkalamda, tüzükteki amaçlar doğrultusunda, her zaman Türkiye'nin kalkınması ve tüm toplumun menfaati hedefiyle, doğru olduğuna inandığımız tespit ve önerilerimizi demokratik kurum ve kurallara saygı ile katılımcı demokrasi ilkesi çerçevesinde şeffaflıkla paylaştıklarının altı çizildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ülkemiz için çalışan, üreten, istihdam sağlayan iş insanları ve sanayicilerin gönüllü birlikteliğini temsil eden TÜSİAD olarak; bağımsız ve tarafsız şekilde, ülkemizin refahı ve kalkınmasına katkı sağlayacak konuları gündemimize alıyoruz. Türkiye'nin dünyadaki rekabet gücünün yükselmesine katkı sağlıyor; uluslararası iş dünyasındaki temsil gücümüz ile ülkemizin yüksek menfaatleri doğrultusunda çalışıyoruz. Kamuoyunda derneğimize yöneltilen eleştiriler dahil her konunun dile getirilmesi, Türkiye'de tartışma ve demokrasi kültürünün zenginliği olarak görülmelidir. Ekonomik kalkınmayı ancak insan hakları temelli, katılımcı demokrasi ilkesini benimsemiş bir hukuk devleti ile kalıcı hale getirebiliriz. Ülkemizi ileri taşıyacak ortak hedeflerimize bilgi, deneyim ve önerilerimizle katkıda bulunmak, ülkemize karşı sorumluluğumuzdur."

Bahçeli'den TÜSİAD açıklaması: "Vesayetçi sancıları nüksetti" Haber

Bahçeli'den TÜSİAD açıklaması: "Vesayetçi sancıları nüksetti"

MHP Lideri Bahçeli, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Kurulu'nda derneğin Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın konuşmalarına ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı. Açıklamasında mezkur derneğin başkanıyla yüksek istişare konseyi başkanının sıralı ve sivri eleştirileri ülke gündemini fazlasıyla meşgul ettiğinin belirten Bahçeli, "TÜSİAD’ın vesayetçi sancıları tekrar nüksetmiştir. Kurulduğu 1971 yılından buyana siyaseti yönlendirmeye, millet iradesini tariz, tahkir ve tahrip etmeye dayalı bir strateji izleyen TÜSİAD’ın hükümetlere doğrudan ve gazete manşetleriyle meydan okuduğu karanlık dönemler hala unutulmamıştır. Türkiye’de demokratik standartlar son derece yüksektir. Bu kapsamda demokrasi sisteminin köklü tecrübe ve uygulamalarının yanı sıra kurumsal ve kuramsal mahiyette işlerliği ve işlevselliği de geniş kabul gören aleni bir gerçektir. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hukukun üstünlüğü hâkimdir. Bunun tam tersini pişkince iddia ve ifade edenler üstünlerin ve seçkinlerin hukukuna özlem duyan bir avuç elit ve kaymak tabakadan başkası değildir" değerlendirmesinde bulundu. Türk yargısının takdir ve tasarruflarını eleştirmenin haksızlık ve hazımsızlık olmakla birlikte uyumsuz ve uzlaşmaz bir muhalefet dilinin saplantılı tezahürü olduğunu kaydeden Bahçeli’nin açıklamasının devamı şöyle: "TÜSİAD’ın iç ve dış çıkar gruplarına sözcülük yaparak Türk milletin seçim ve tercihleri etrafında kuşku oluşturma gayret ve gayesi art niyetlilik, siparişi alınmış planlı siyaset mühendisliğidir. Muhalefet partilerinde, özellikle CHP’yi rehin almış Cumhurbaşkanı adayının kim olacağıyla ilgili sıcak ve sıkıcı tartışmalar her gün yeni bir boyut kazanmaktadır. Ayrıca tavşan aday pazarı da açılmış, müzakere ve münakaşalar çıta yükseltmiştir. CHP ve diğer muhalefet partilerinin TÜSİAD Başkanı’nın melez ve mesnetsiz acıkmalarına verdiği destek de açıktır. Asıl iş ve iştigal alanlarından taşarak Türkiye’ye karşı beşinci kol faaliyetine heveslenen; üretim, yatırım, istihdam, ihracat ve büyüme konusunda geniş çaplı bir vizyon ortay koymaktan mahrum olan TÜSİAD’ın, zımnen ve özneyi gizleyerek Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarına katılma iştahı ise gözden kaçmayacak ölçüde ortadadır" "TÜSİAD MUHALEFET CENAHINI KONSOLİDE ETME ARAYIŞINDADIR" Açıklamasında TÜSİAD’ın, hükümeti devirme, değilse bile yıpratma; dahası muhalefete ön açma operasyonun çatı kuruluşu haline dönüşmesi hukuksuz, anti demokratik ve gayri ahlaki bir savrulmada olduğunu belirten Bahçeli "TÜSİAD muhalefet cenahını konsolide etme arayışındadır. O halde CHP’nin bir yandan tavşan adayları gündemde tutarken diğer tarafta yedek kulübesinde beklettiği TÜSİAD Başkanı’nı Cumhurbaşkanı adayı olarak tespit ve değerlendirmesi siyasi ve ideolojik ahlaklarıyla tutarlılık gösterecektir. Hiç kimse boşa sallayıp dolu tutmanın çabasında olmamalıdır. Üstelik sorunları tarif ederek bununla mündemiç sözde çözümleri paylaşan TÜSİAD yöneticilerinin ezberleri tekrarlamaktan öte sunumları inandırıcı ve ikna edici bir muhtevadan tamamen yoksundur. Saman altından su yürütme dönemi kapanmıştır" ifadelerine yer verdi. "TÜRKİYE’DE SİSTEMİN İFLAS ETTİĞİNİ SÖYLEMEK ŞARK KURNAZLIĞIDIR" Bahçeli’nin açıklamasının devamı şöyle: "Türkiye’de sistemin iflas ettiğini söylemek, ekonomik bir vizyon ortaya koymak yerine siyasi hedef takibine tevessül etmek baştan ayağa tutarsızlık ve şark kurnazlığıdır. Nitekim kurnazlığa gerek yoktur, buna aldanacak ve kanacak bir vicdan sahibi asla olmayacaktır. Son söz olarak diyeceğim şudur: CHP’nin ve yanında-yöresinde yuvalanan marjinal muhalefet partilerin potansiyel Cumhurbaşkanı adaylarının eşkali belli olmaya başlamış, robot resmi de çizilmiştir. TÜSİAD Başkanı kendine güveniyorsa ve cesareti varsa sadece gizli kapaklı diyalogları ve al-ver süreçlerini ilan ve ifşa ederek ne kadar şeffaf ve demokrat olduğunu ispat edebilecektir"

15 Temmuz Gazileri Platformundan TUSİAD'a tepki Haber

15 Temmuz Gazileri Platformundan TUSİAD'a tepki

TÜSİAD'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamaya tepkiler çığ gibi büyüdü. Sivas Platformunun düzenlediği 6. Olağan Genel Kurulunda basın mensuplarına açıklamalarda bulunan 15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı ve Sivas Platformu yönetim kurulu üyesi Erol Bulut TÜSİAD'IN açıklamalarına tepki göstererek "TÜSİAD deyince beni şu anlamda da ilgilendiriyor ben 300 kişiye istihdam sağlayan bir grubun da başkanıyım. TÜSİAD zaman zaman depreşiyor eski kötü huylarını hatırlıyor. Vesayetçiliğini hatırlıyor. 1999 yılındaki yaptıklarını biliyoruz. 1998 yılında nasıl darbecilerle beraber hizaya geçtiğini biliyoruz. Biz kendisini tanıyoruz, TÜSİAD diyor 'ki teröristlere karışmayın'. Peki hükümet ne diyor 'teröristleri ayıralım, barış isteyenlerle uzlaşalım' Kardeşlik doğrultusunda özellikle Devlet Bahçeli'nin çok büyük bir özveriyle başlattığı bir kampanyadır 'Silahsız bir Türkiye istiyoruz' terörist başını bile muhatap alacak bir özveride bulmuşken, bu özveriye karşı bu dinamitin fitilini ateşlemek isteyen TÜSİAD bizim bildiğimiz TÜSİAD. Eski TÜSİAD ama biz onlara geçit verir miyiz asla vermeyiz. Biz onun istediği cuntacılar geçit verir miyiz. Biz bir tek şehidimizin kanını yerde bırakmayız ama uzlaşı da yanayız TÜSİAD'da haddini bilmeli millette eski millet değil. Bunu da bu tarafta bir Anadolu Aslanlar grubunun üyesi ve MÜSİAD üyesi olarak bildirmek istiyorum eskisi gibi tek değiller artık ülkenin sahibi de değiller herkes haddini bilecek. TÜSİAD eski kötü huylarını hatırladı ancak millet eski millet değil. Türkiye'de eski Türkiye değil" dedi "TÜSİAD"IN ESKİ ALIŞKANLIKLARINA DÖNMESİ HAYRA ALAMET DEĞİL" Sivas Platformu Başkanı ve aynı zaman da AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Erdem ise TÜSİAD'IN açıklamasının zamanlamasının manidar olduğunu belirterek "Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde millet iradesiyle seçilmiş bir milletvekili olarak TÜSİAD'ın açıklamasını hoş karşılamıyoruz. Zamanlama da manidar o da hoş bir şey değil. Biz şunu arzu ederiz iş insanları üretmeye yeni yeni istihdam alanları oluşturmaya ihracat yapıyorsa ihracat alanları oluşturmaya gayretini yaptığı işe harcaması arzu ederiz. Siyaseti siyasetçiye bırakacaklar, üniversiteyi üniversite hocasına bırakacaksın, hastaneyi de doktora bırakacaksın. Maalesef Türkiye'de diğer farklı meslek gruplarında yaşayan herkes kendisini en üst seviyede siyaset bilimcisi olarak takdim ediyor. Onun için iş dünyasını şunu tavsiye ederiz herkes kendi işini en iyi şekilde yapmalı. Türkiye güçlenirken Türkiye Cumhuriyeti yol almış giderken TÜSİAD eski alışkanlıklarına tekrar dönüşü çok hayra alamet değil. Burada en büyük zararı kendileri görür. Çünkü başkasının alanına girmeyeceksin, kendi alanına gireceksin. Ülkenin kalkınmasına yönelik ekonomik büyümesine yönelik yeni yatırımlara yönelik iş dünyası yönelsin. Artık eski alışkanlıklar bırakacağız. Kabuğumuzu kıracağız. Bugün 270 milyar ihracatı olan bir ülkede gayrisafi milli hasılası 1 trilyon 300 milyarı aşan bir ülkede iş insanlarının laf söz etmeye hakları yok. Son 22 senede Ak Parti hükümetleri döneminde en fazla kazananlar iş dünyasıdır. Yani Türkiye sermayesinin milli hastalarının neredeyse yüzde 85'i TÜSİAD'çılara ait. Yani kaymak yiyen takım bu ama bir taraftan kazanırken bir taraftan da hükümete karşı farklı algılarla yola çıkarsanız kaybeden siz olursunuz" şeklinde konuştu. Eski Türkiye'nin artık son bulduğunu söyleyen Erdem, "Darbeler dönemi kapanmıştır eski Türkiye yok olmuştur. Türkiye'de milli irade hakimiyeti vardır. Gazi Mustafa Kemal ne diyordu 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' bitmiştir. Onun için birileri bir yerlerden bir şeyler üflüyorsa TÜSİAD buna alet olmayacak. TÜSİAD bunu kendi kendine mi açıkladı hayır. Geçtiğimiz günlerde bir tweet attım 'ağların da ağları' vardır diye ama biz o ağaların mevcut ağalarıyla yüzyıldır mücadele veriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 22 yıldır bu ağaların ağasıyla sokakta meydanda her yerde her kulvarda mücadele veriyor. Darbe dönemleri kapanmıştır darbecilere şakşakçılık yapmadan dönemi bitmiştir kendi kendinize yazık edersiniz çünkü bu millet sizi affetmez" ifadelerini kullandı.

Bakan Bolat'tan TÜSİAD'a tepki: Artık 1990'lar geride kaldı, eski Türkiye yok Haber

Bakan Bolat'tan TÜSİAD'a tepki: Artık 1990'lar geride kaldı, eski Türkiye yok

 Son derece mesnetsiz açıklamalar vardı. Konuların ekonomi iş dünyasıyla ilgisinden ziyade daha çok buram buram siyaset kokan ve 1990'ların, 28 Şubat günlerini hatırlatan bir çıkış çabası olarak gördük ama tabii artık 1990'lar gerilerde kaldı" dedi. İstanbul Filizli Köşk'te düzenlenen "Türkiye Yüzyılı Ticaretin Yüzyılı Konferansı"na Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve çok sayıda davetli katıldı. Türkiye'nin ekonomik açıdan ilerleyişi ele alınan konferansta, ihracat ve ekonomik büyüme politikasındaki verilerle ilgili sunum yapıldı. "1990'LARIN 28 ŞUBAT GÜNLERİNİ HATIRLATAN BİR ÇIKIŞ ÇABASI OLARAK GÖRDÜK AMA TABİİ ARTIK 1990'LAR GERİLERDE KALDI" Konferansta konuşan Bakan Bolat, "Biz ayağımızın tozuyla 4 günlük Endonezya, Malezya ve Pakistan gezisinden geldik. Değerli Cumhurbaşkanımızın önderliğinde kamu ve özel sektörden oluşan güçlü bir heyetle, ülkemizin bu üç kardeş ülkeyle, daha fazla ekonomik ilişkiler, ticareti yatırımlar noktasında iş birliğine arttırmak, siyasi ilişkilerimizi daha ileri düzeye taşımak için bu geziyi yaptık. Biz o geziyi gerçekleştirirken, gezinin son gününde tabii yine eski Türkiye özlemi çeken bir anlayışla bir iş dünyası kuruluşu olan TÜSİAD'ın son derece 180 derece zıt bir fotoğraf ortaya verircesine bir çıkış yaptığına şahitlik ettik. Son derece mesnetsiz açıklamalar vardı. Konuların ekonomi iş dünyasıyla ilgisinden ziyade daha çok buram buram siyaset kokan ve 1990'ların 28 Şubat günlerini hatırlatan bir çıkış çabası olarak gördük ama tabii artık 1990'lar gerilerde kaldı" şeklinde konuştu. "YALILARDA, KÖŞKLERDE ÜLKE YÖNETİMİNE EGEMEN OLMAYA ÇALIŞMA DÖNEMİ GERİDE KALDI, HALKIN ÇOCUKLARI ARTIK ÜLKEYİ 22 YILDIR BAŞARIYLA YÖNETİYORLAR" Türkiye ekonomisinin son 22 yılda 5 buçuk kat büyüdüğünü belirten Bakan Bolat, "Türkiye terörden arındırılmış, huzura kavuşmuş bu huzur sayesinde gelişmeler kaydetmiş. Türkiye ekonomisi 22 yılda 5 buçuk kat büyümüş. Burada gerek terörle mücadele eden emniyet güçlerimizi askerimizi polisimiz ve yargı mensuplarımızı bu mücadelesine zarar verecek üslupta bir anlayış gösteriliyor, bir açıklama yapılıyor. Terör ortada olsa siz ekonomiyi de iş yapabilir misiniz veya Türk Silahlı kuvvetleri yurt içinde, yurt dışında çok büyük başarılar elde etmişken siz 5 tane askeri öğrenci konusunu ülkenin kötüye gidişi olarak göstermeye çalışıyorsunuz. Siz kendi fabrikalarınızda, şirketleriniz de disiplinsizlik yapan bir kişiyi atar mısınız? Hemen o dakika kapının önüne koyarlar. Aynı şekilde terör örgütleri ile iş birliği yapan birisi sizin şirketinizde yönetici olmaya kalksa, almış olsanız, fark ettiğinizde ne yaparsınız? Hemen işten çıkarırsınız. Hal böyleyken devletin resmi kuruluşlarında yerel yönetimlerde terörle alakalı olarak sürdürülen soruşturma ya da mahkemelerde mahkumiyet almış kişilerin siyasi durumları ile alakalı olarak çıkış yapmak, bence iki amacı görünüyor. Artık güçsüz etkisiz bir konuma gelmişken tekrar eski günlerin özlemiyle siyasete bulaşarak öne çıkma çabası ya da kendi sevdikleri muhalefetle birleşme çabası, destek verme çabası olarak değerlendiriyorum. Ama sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 22 yılda artık dışardan içeride vesayet gözlemleriyle ülkeye yön vermeye çalışmak yalılarda, köşklerde ülke yönetimine egemen olmaya çalışma dönemi geride kaldı, halkın çocukları artık ülkeyi 22 yıldır başarıyla yönetiyorlar. Zaten yönetmeseler halkımız 17 seçimi üst üste ülkeyi yönetme görevini vermezdi. Eski Türkiye özlemi içinde olanlara da müsaade etmeyeceğiz" dedi. "2028 YILINDA 375,4 MİLYAR DOLAR MAL İHRACATINA ULAŞMAYI HEDEFLİYORUZ" 2024 yılında 262 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin mal ihracat rekorunun kırıldığını belirten Bakan Bolat, "31 ilde 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken 55 ilde ihracatımızı artırdık. İhracatçı firma sayımızı 180 bin 544'e yükselttik. 2024 yılında orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payını yüzde 41,1'e yükselttik. Bugün ihracatımızın yüzde 94,1'ini, sanayi ürünleri oluşturmaktadır. 2025 yılı Ocak ayı itibarıyla ise son 12 ayda yıllıklandırılmış mal ihracatımız, 263 milyar dolar olmuştur. 2025 Ocak ayı itibariyle, ihracatımızın ithalatı karşılama oranı son 12 ayda yüzde 75,9'a yükselmiştir. Ticaret Bakanlığı olarak, uzun vadeli perspektifle hazırlanan hedeflerimiz doğrultusunda, 2028 yılında 375,4 milyar dolar mal ihracatına ulaşmayı hedefliyoruz" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.