SON DAKİKA
Hava Durumu

#Uğur Mumcu

Söz Bursa - Uğur Mumcu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Uğur Mumcu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uğur Mumcu’nun mücadelesi Mudanya’da unutulmadı Haber

Uğur Mumcu’nun mücadelesi Mudanya’da unutulmadı

Mudanya Belediyesi, araştırmacı-gazeteci ve yazar Uğur Mumcu’yu, katledilişinin 32. yılında düzenlediği programla andı. “Uğur Mumcu’nun İzinde: Demokrasi, Etik ve Özgür Basın” başlıklı panelde, gazetecilikte etik değerler ve özgür basının önemi konuşuldu. Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube Başkanı Yüksel Baysal, Faruk Bildirici ve Prof. Dr. Barış Doster ile ev hapsinde olan Özlem Gürses canlı bağlantı ile katılarak görüşlerini paylaştı. Uğur Mumcu’nun eşi ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Güldal Mumcu panel nedeniyle gönderdiği mesajında, Uğur Mumcu’nun kaleminin toplumun ortak vicdanı olduğunu vurgulayarak, onun bıraktığı mirasın önemine dikkat çekti. DALGIÇ: KARAMSAR OLMAMALIYIZ Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Uğur Mumcu’nun 40 yıl önce kaleme aldığı yazılarında bugünün Türkiye’sini öngördüğünü ifade ederek, ülkede pek çok aydın ve gazetecinin doğruları söyledikleri için hedef alındığını vurguladı. Bu durumun günümüzde de Özlem Gürses gibi pek çok gazeteci üzerinde sürdüğüne dikkat çeken Dalgıç, şöyle konuştu: “Gazetecilerin özgürce düşüncelerini ifade edebilmeye ve korkmadan gerçekleri dile getirmeye ihtiyacı var. Uğur Mumcu, her yanlışa ‘yanlış’, her doğruya ise ‘doğru’ diyebilen bir gazeteciydi. Biz de doğruları konuştukça daha iyi bir geleceğe ulaşacağımıza inanıyorum. Karamsar olmamalıyız. Doğru ile gerçek aynı çizgide buluştuğunda toplum olarak çok daha iyi yerlere geleceğiz.” İNCEOĞLU: BASIN ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ OLMALI” Uğur Mumcu’nun Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin simgesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, demokratik bir toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için basının bağımsız ve özgür olması gerektiğini ifade etti. İnceoğlu, “Geleneksel medyanın büyük bir kısmı ekonomik ve siyasi çıkar gruplarının kontrolüne girdi. Bu durumda haberlerin objektif bir şekilde sunulması engellendi. Kamunun bilgi edinme hakkı ihlal edilmiş oldu.” dedi. Gerçeğin savunulmasının toplumunun her kesiminin basın özgürlüğüne sahip çıkmasıyla olacağını belirten İnceoğlu, gazeteciliğin yaşamsal bir öneme sahip olduğuna da vurgu yaptı. DOSTER: MUMCU SAĞLAM BİR CUMHURİYETÇİYDİ Prof. Dr. Barış Doster, Uğur Mumcu’nun iyi bir gazeteci olmasının yanında çok sağlam bir cumhuriyetçi olduğunu ifade ederek, basın özgürlüğü, iç ve dış politika ile ilgili yıllar önce yazdıklarının bugün hala güncelliğini koruduğuna dikkat çekti. Doster, “Ömrü yetmediği için tamamlayamadığı dosyalar bugün önümüze çıkıyor. Siyasetin finansmanı, silah kaçakçılığı, terör, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki oyunları konusunda yaptığı araştırmalara bugün ne akademi ne de medya ulaşabilmiş değildir.” dedi.   BİLDİRİCİ: ÖLDÜRDÜLER AMA KURTULAMADILAR Uğur Mumcu’nun mücadelesi ile bugün hala yaşadığını söyleyen medya ombudsmanı Faruk Bildirici, “Bugün Uğur Mumcu’yu konuşuyor olmamız, aslında ondan kurtulmadıklarının bir göstergesidir. Evet, öldürdüler ama hala ondan kurtulamadılar” dedi. Ülkenin aydınlarının öldürülerek karanlığa doğru sürüklendiğini ifade eden Bildirici, “Bu karanlıktan çıkmanın yolu gazeteciliktir. Uğur Mumcu’nun yaptığı gibi insanlara gerçeği anlatmalıyız. Gazetecilik tarihine baktığımızda 80’li yıllardaki gazetecilerin örgütlü mücadelesi bugün yok. Biz çok daha geriledik. Kendi mesleğimizin etik değerlerine sahip çıkmazsak, bu mücadeleden yenik çıkarız.” diye konuştu. Uğur Mumcu’nun mücadeleci ruhunu örnek aldıklarını ve kendileri için bir öncü olduğunu dile getiren Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube Başkanı Yüksel Baysal ise, “Hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Dernek olarak 32 yıldır Mumcu’yu anıyoruz. Genç gazeteci arkadaşlarımıza onun fikirlerini emanet ediyoruz” diye konuştu. GÜRSES: GAZETECİLİK YAPMAK İÇİN DİRENİYORUZ Ev hapsi nedeniyle canlı bağlantıyla panele katılan gazeteci Özlem Gürses ise Türkiye’de ifade özgürlüğünün her gün biraz daha kısıtlandığı, her bireyin sosyal medyada yaptığı paylaşımlar sonucu gözaltına alınma endişesi duyduğunu vurguladı. “Her an herkesin başına bir şey gelebilir durumuna geldik” diyen Gürses, “Çok üzülüyorum. Yoksa benim ayağımda kelepçe olmuş ne fark eder? 36 gündür evdeyim. Hakkımda bir iddianame yok. Suçum ne, onu da bilmiyorum. Hayat devam ettikçe umut vardır. İşimizin başındayız. Bildiğimiz şekilde gazetecilik yapmak konusunda direniyoruz. Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin en zor dönemindeyiz.” diye konuştu. “VURULDUK EY HALKIM, UNUTMA BİZİ” Mudanya Belediyesi Tiyatro Topluluğu’nun Mehmet Tamer Uyar yönetiminde sahnelediği “İsterler ki Susalım” adlı gösteri ise duygusal anlara sahne oldu. Uğur Mumcu’nun hayatının ve mücadelesinin anlatıldığı gösteri izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.

Uğur Mumcu için saygı dolu bir gece Haber

Uğur Mumcu için saygı dolu bir gece

Türkiye’nin aydınlık yüzlerinden, basın ve demokrasi mücadelesinin simgesi Uğur Mumcu, katledilişinin 32’inci yılında usta sanatçı Altan Gördüm ve Bursalı müzisyen Haluk Çetin’in sahne aldığı gecede anıldı. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi’nde, oyuncu Altan Gördüm’ün okuduğu şiirlere  müzisyen Haluk Çetin de gitarıyla eşlik etti. Altan Gördüm, anma gecesinde Uğur Mumcu’nun hayatı, kitapları ve yazılarından kesitlerin olduğu bir sunum gerçekleştirdi. Ozan Kaya’nın Uğur Mumcu'nun Sakıncalı Piyade kitabından kısa bir alıntıyı okuduğu gecede, Uğur Mumcu'nun hayatını anlatan bir de kısa film gösterimi yapıldı. Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi’ne Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın ile birlikte CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, CHP Osmangazi İlçe Başkanı Cengiz Çelikten, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sinan Nergiz, Çağdaş Gazeteciler Bursa Şubesi Başkanı Yüksel Baysal, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcıları Mutlu Esendemir ve Sefa Yılmaz, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz ve çok sayıda Osmangazili vatandaş katıldı.   “Yalnızca kalemiyle değil, cesur duruşuyla da yolumuza ışık tutan bir Türkiye aydınıydı” Uğur Mumcu’nun katledildiği gün kendisinin de öğrenci olarak Ankara’da bulunduğunu anlatan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Bir Pazar sabahı Ankara karlar altındaydı.  Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni yeni kazanmıştım. Yurdun önündeki otobüs durağında otobüs bekliyorduk. Arkadaşım Ozan, Uğur Mumcu’yu katletmişler dedi. O karlı Pazar sabahında, o dakika hiç gözümün önünden gitmiyor. Bir anda ne olduğunu anlayamadık. Ülke nereye gidiyor, neler yaşayacağız diye konuştuğumuzu daha dün gibi hatırlıyorum. Uğur Mumcu, yalnızca bir gazeteci ve yazar olmanın ötesinde, cesur bir düşünür, mücadeleci bir kişilik ve insan hakları savunucusuydu. Meslek hayatı boyunca gazeteciliğin her zaman halkın çıkarlarını savunan ve gazetecinin görevinin gerçeği aramak olduğuna inanan bir isimdi. O yalnızca kalemiyle değil, cesur duruşuyla da yolumuza ışık tutan bir Türkiye aydınıydı. Hiçbir tehdide boyun eğmeyen, cesurca yolsuzlukların üzerine giden, araştıran, soruşturan bir gazeteciydi. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde, Cumhuriyet karşıtı odakların üzerine korkmadan gitti. Saklananı, gizleneni gün yüzüne çıkartmak için mücadele etti” dedi.   “Hukukun, özgürlüklerin ve demokrasinin giderek daha fazla tehdit altına girdiği bir dönemin içinden geçiyoruz”  Konuşmasında, Uğur Mumcu gibi Türkiye’nin aydınlığı için hayatını kaybeden demokrasi şehitleri “Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı’yı da anan Başkan Aydın, “Uğur Mumcu’nun o karanlık dönemde işaret ettiği konuları, 30-35 yıl önce Rabıta’da yazdıklarını bugün bire bir yaşıyoruz. Hukukun, özgürlüklerin ve demokrasinin giderek daha fazla tehdit altına girdiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Hepimizin ülkemize, yaşadığımız coğrafyaya karşı duyduğu sorumlulukla hareket etmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu anlamda bizler de Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç ve Ahmet Taner Kışlalı gibi isimlerin izinden gidip, mücadelelerine sahip çıkmalıyız. İnandığımız değerleri savunup, özgürlük, adalet ve demokrasi için en önemlisi de geleceğimiz için her zamankinden daha fazla çalışmak ve mücadele etmek durumundayız. Türk basının onurlu ismi Uğur Mumcu gibi 24 Ocak’ta hayatını kaybeden Gaffar Okkan, İsmail Cem ve Fatma Girik’i de saygı ve özlem anıyorum. Sözlerime de ‘uğurlar olsun, hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun, bir keskin kalem, bir kırık gözlük, yürekli itlere hatıran olsun’ diyerek son veriyor ve Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyorum” şeklinde konuştu.   “Uğur Mumcu, karanlığa karşı kalemini bir kılıç gibi savurdu”  CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk de, Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi’nde yaptığı konuşmada, “Bugün 32 yıl önce katledilen Türkiye’nin aydınlık kalemi Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyoruz. Uğur Mumcu, bir kılıç gibi savurduğu özgür kalemiyle, Türkiye’nin aydınlığı için karanlık zihniyete karşı mücadele ortaya koydu. Bugün Uğur Mumcu ile birlikte, O’nun mücadele ettiği değerleri de hatırlıyoruz” ifadelerini kullandı.   “Uğur Mumcu’yu ne unutacağız ne de unutturacağız”  Gazeteci-yazar Uğur Mumcu’yu 32 yıldır andıklarını ve anmaya da devam edeceklerini dile getiren Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Yüksel Baysal,  “Uğur Mumcu, ‘vurulduk ey halkım unutma bizi’ demişti. O, vuruldu; ancak biz ne onu unutacağız, ne de onu unutturacağız. Uğur Mumcu, dün ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi verdi. O mücadele için de katledildi. Bugün biz yine döndük dolaştık aynı mücadelenin içinde debelenip duruyoruz” diye konuştu.   Programın sonunda Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Altan Gördüm ve Haluk Çetin’e gecenin anısına hediye takdim etti.

Uğur Mumcu davasında, Mehmet Ağar'ın dinlenmesine karar verildi Haber

Uğur Mumcu davasında, Mehmet Ağar'ın dinlenmesine karar verildi

Gazeteci Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok suikastlerine yönelik davada dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, kızı Özge Mumcu ile avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan avukat Turgut Kazan, suikastın 1993'te yaşandığını belirterek, “1996'da Susurluk kazasına kadar cinayetler yaşandı. Bunun başrol oyuncusu dönemin çeşitli görevlerinde bulunan Mehmet Ağar'dır. Soruşturma da en başından beri yanlıştır. 26 Ocak 1993 günü ortaya bir tanık çıkıyor. Teşhisi yapıyor ama 26 Ocak yerine 23 Ocak yazılıyor, bu hataya da ‘sehven' yapıldı deniliyor. Dönemin o 'şanlı' savcısı Ülkü Coşkun, tanık hakkında İslami hareket aleyhine iftira suçu işlediği için soruşturma başlatıyor” dedi. Kazan'ın ardından mahkeme başkanının söz vermesi üzerine konuşan Güldal Mumcu, 1996 yılında dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar'dan randevu talep ettiklerini aktararak, “Avukatım ile birlikte görüştük. Bana ‘Tuğlayı çekemem' dedi” beyanında bulundu. İfadelerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesine ve sanık Oğuz Demir'in ve ailesinin Türkiye'de yaşayıp yaşamadığına ilişkin fiili araştırma yapılması için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına hükmetti. Bir sonraki duruşma 12 Mayıs'a ertelendi. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok cinayetlerinin de arasında olduğu çok sayıda olayı kapsayan "Umut" operasyonuna ilişkin açılan ve Yargıtay'ın bozma kararının ardından tekrar görülen dosyada 3 sanık yasa dışı "Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu" örgütünü kurmak ve yönetmek suçundan 12 yıl 6'şar ay, 5 sanık ise aynı örgüte üyelikten 6 yıl 3'er ay hapis cezası almıştı. Sanıklardan Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap, "silahlı suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan 12 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına mahkum edilmişti. Sanıklar Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Recep Aydın da "silahlı suç örgütü üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezası almışlardı.

Güldal Mumcu, Uğur Mumcu suikastı hakkında önemli detaylar paylaştı Haber

Güldal Mumcu, Uğur Mumcu suikastı hakkında önemli detaylar paylaştı

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile Edremit Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği 6. Edremit Kitap Fuarı’na eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili ve yazar Güldal Mumcu katıldı. Kitabı “İçimden Geçen Zaman”ı Edremitliler ile konuşan Güldal Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’daki evlerinin önünde bombalı suikasta kurban verdiği eşi Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun 82’nci yaş günü yaklaşırken çok önemli açıklamalar yaptı. Uğur Mumcu suikastı ve sonrasında yaşanan hukuk garabetini fuarın misafirlerine birçok yönüyle anlatan ve kitabını eşinin ölümünden 21 yıl sonra ancak yazabildiğini belirten Güldal Mumcu, “Olayları o kadar hızlı yaşıyordum ki, bir arkadaşım ‘lütfen bize anlatırken bunları kasete alalım. Hem senin yazmaya vaktin kalmıyor. Hem de bize söylerken kayda geçsin. Bu şekilde daha iyi olur’ dedi. Onun önerisini yerine getirdim. Ve birçok kimse 'Bu kadar ayrıntıyı nasıl hatırlıyor?' dedi. Kitabı okuduğunuzda görebilirsiniz. Bu kasetler benim çok işime yaradı. Aslında biz sözlü bir toplumuz. Anılarımızı yazılı bir şekilde bırakmıyoruz” ifadelerini kullandı. Uğur Mumcu’yu kaybettikten sonra Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nı çocuklarıyla birlikte kurduklarını hatırlatan Yazar Güldal Mumcu, “Vakıfta hem gazetecilerin yetişmesini sağlamak hem de bu tam oluşmamış yazma alışkanlığımızı geliştirmek için yazma seminerleri düzenledik. Otuz yıl oldu ve bu seminerlere katılan katılımcılarımızdan birçok yazar topluma kazandırıldı” dedi. Tarihe not düşmenin çok önemli olduğunu belirten Mumcu, bunun bilinciyle bu sözlü dökümanları kağıda döktüğünü ve buradan ‘İçimden Geçen Zaman’ın ortaya çıktığını söyledi. ‘SAVCI BU İŞİ DEVLET YAPMIŞTIR, SİYASİ İKTİDAR İSTERSE ÇÖZER DEDİ’ Uğur Mumcu suikastının soruşturma sürecine ilişkin de konuşan Güldal Mumcu, Uğur Mumcu davasının ilk savcısı Ülkü Coşkun’u kastederek, “Bir savcı görevlendirdiler. Benim bilgime başvurmak istedi, eve geldi. Çeşitli şekillerde sorular sorup konuştuk. Ondan sonra çok garip şeyler söyledi. Neyse biraz tartıştık savcıyla. Avukatımız rahmetli Emin Değer de yanındaydı. Ve konuşmamız sona erdi. Her şey bitti. Savcı dedi ki bana ‘Güldal Hanım üstüme gelmeyin. Bu işi devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse çözer’ dedi. Ben de nasıl yani dedim. Şu filmlerde görüyoruz, onlar gibi mi dedim? ‘Hı’ dedi, ondan sonra peki temizlikçilerini de yolladılar mı, o filmlerde görüyoruz dedim. ‘Evet ama bunu bir yerde açıklarsanız reddederim’ dedi” ifadelerini kullandı. ‘MAFYA-İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ’ DİYEN SAVCI EVİNDE ÖLÜ BULUNDU Tam bir yıl beklediğini, bu sırada çeşitli olaylar yaşandığını ve bir yıl sonra da savcı Ülkü Coşkun’un yerine başka bir savcı getirildiğini söyleyen Güldal Mumcu, “O zaman bir dilekçe verdim. Çünkü söz uçar yazı kalır biliyorsunuz. Devlet de sistemde yazılı bir şeyi elinde tutmaya ve ona cevap vermekle yükümlü hisseder kendini, o yüzden kayda girsin istedim. Dilekçemi verdim ve yeni savcıya da sorularımı sordum. Ondan sonra işte o savcıyla görüştük. Sonra savcı tekrar değişti. Ondan sonra bir savcı geldi, Kemal Erhan diye. Kendisini ziyarete gittik. Kemal Bey bu ziyarette ‘kim yaptı bunu’ diye sorduğumuzda ‘biraz mafya, uluslararası ilişkiler, istihbarat örgütleri’ dedi. Şimdi hani böyle komplo teorisi yazarsınız ya bunu o yapmıştır, şu yapmıştır gibi… Ama bir savcı bunu söylediğine göre bir şey vardır. Tabii bunun ne anlama geldiğini sordum, bunların adı sanı yok mudur diye sordum. ‘Benim size söyleyebileceğim bu kadar’ diyebildi. Bir müddet sonra da Savcı Kemal Erhan evinde ölü bulundu” diye konuştu. ‘SAVCIYI OTOPSİ YAPMADAN GÖMDÜLER’ Savcıyı otopsi yapılmadan alelacele gömdüklerini belirten Güldal Mumcu, o dönemde yaşananları şöyle anlattı: “İtiraz ettik, otopsi istedik ama sonuç alamadık. Neyse sonra yine bir başka savcıya verildi soruşturma. Sonra Meclis’te iki komisyon kuruldu. Bir faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonu, anımsarsınız. O dönemleri hatırlayanlar bilir. Bir tane de Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu kuruldu. Ondan sonra komisyon raporu yazıldı. Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu raporu yazıldı. Bunlar tekrar İçişleri Bakanlığı tarafından araştırılması gereken unsurlardır diye maddeler halinde sıralamışlardı sonuç bölümünde. O zaman Mesut Yılmaz başbakan olmuştu, Meclis Başkanı da Hikmet Çetin'di. Biliyorsunuz, meclis komisyonu kurulduğu zaman meclis başkanlarının bunları gerekli yerlere yollaması gerekir. Öyle olunca Hikmet Çetin'i ziyaret ettim ve dedim ki bunu sümen altına koymayınız. Başbakana bunu yollarsanız gereğini yapar. Hikmet Çetin ‘tamam ben bunu yollayacağım başbakana’ dedi. Ben de o zaman Mesut Yılmaz'a gittim ve dedim ki size yolladığı zaman lütfen bunun gereğinin yapılması için harekete geçilmesini sağlayınız. Neyse her ikisi de bu işin gereğinin yapılması için harekete geçtiler doğrusu.Saadettin Tantan zamanında da bizi çağırdılar. Bunun gereken neyse yerine getirileceğini söylediler. Tekrar soruşturma açıldı. Birçok kişiyi yakaladılar. Bunların birkaçı ceza aldı. Fakat bizim bizim araca bomba koyan sanık hala yok. Oğuz Demir adlı şahıs hala yakalanamadı.” ‘KONUŞACAĞIM’ DİYEN SANIĞI MİT’İN KARŞISINDA ÖLDÜRDÜLER “Bu cinayet tamamen çözülmüş değil. Bütün her şeyi açıklayacağını söyleyen bir sanık, Vatan Caddesi'nde MİT'in karşısında kafasından vurularak öldürüldü. Şimdilerde ise HÜDAPAR gibi bir yapılanmanın meclise girdiğini gördümüz zaman ‘bu işi devlet yapmıştır’ lafının yerinde bir laf oluğunu kabul ediyorum." ‘SİYASETİN ARKA ODASINI YAZABİLİRİM’ Yazar Güldal Mumcu “Mücadelemize devam etmek zorundayız. Değerlerimizi, kültürümüzü unutmamamız lazım. Cumhuriyetin temel değerlerini, çağdaşlığı, uygarlığı her zaman bilgiyi, donanımı en iyi şekilde yerleştirecek eğitim sistemini kurmamız lazım” derken ilerleyen süreçte uzun yıllar yakından tanığı olduğu Türkiye siyasetinin arka odasında yaşananları da kaleme alma düşüncesinde olduğunun müjdesini verdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.