SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ümit Özdağ

Söz Bursa - Ümit Özdağ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ümit Özdağ haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ümit Özdağ: Süreç istendiği gibi ilerlemiyor! Haber

Ümit Özdağ: Süreç istendiği gibi ilerlemiyor!

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, sosyal medya platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye PKK’sı olan PYD tekrar silah bırakmayacağını açıkladı. PYD bu açıklamayı, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin YPG ve onun siyasi kanadı PYD'yi "Terörsüz Türkiye" hedefi için başlatılan süreci "ağırdan almakla" eleştirmesi ve "gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir" demesi sonrasında yaptı. Özetle PYD, Bahçeli’ye "silah bırakmıyoruz" diye cevap verdi. Öte yandan Bahçeli’nin 26 Temmuz’da yaptığı açıklama içindeki şu ifadeler Bahçeli’nin öncülüğünü yaptığı Öcalan ile müzakereler konusunda bir hayal kırıklığı yaşadığını gösteriyor olabilir. Bahçeli şöyle dedi: “Bu kapsamda; duygularımızla gerçekleri, olmasını istediklerimizle yapabileceklerimizi, bugünümüzle hayallerimizi hesaba katan bir yorum sentezine ulaşmak lazımdır.” Anlaşılan süreç bütün zorlamalara rağmen istendiği gibi ilerlemiyor. PKK terör şefleri bir yandan Türkiye’de anayasanın Kürtleri ayrı bir kurucu millet olarak tanımasını, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun en azından özerk bölge olarak PKK yönetimine bırakılmasını Türkiye’yi ise birlikte yönetmeyi talep ediyorlar. Suriye’de ise PYD’nin bir özerk bölge olarak kalmasında ve Öcalan tarafından yönetilmesinde ısrarcılar. Bunun dışında her şey detay. Cumhur ittifakı ise bunu Türk Milleti'ne nasıl kabul ettireceğini bilmiyor.

Ümit Özdağ: Cumhuriyet tarihimizin en büyük tehdidi, en vahim durumu ile karşı karşıyayız Haber

Ümit Özdağ: Cumhuriyet tarihimizin en büyük tehdidi, en vahim durumu ile karşı karşıyayız

Hepiniz hatırlayacaksınız, 28 Mayıs 2023’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez” demişti. Bugün yaşadıklarımızı Bahçeli haber vermişti. Değişimin Türkiye’ye vereceği zararlar konusundaki endişelerini de inşallah Türkiye değişmez şeklinde ifade etmişti. Türkiye’yi milli, üniter, laik devletten çok etnisiteli, adem-i merkeziyetçi bir modele sürükleyen, Türkiye’yi değiştiren, tehlikeye atan sürecin sözcülüğünü ve öncülüğünü Devlet Bahçeli yapmaktadır. “Erdoğan-Bahçeli-Öcalan modeli etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasallaşmasını öngörmektedir.” Türkiye tehlikededir. Çünkü Cumhur ittifakı ile DEM’in kurduğu koalisyon Türkiye’yi Atatürk modelinden Erdoğan-Bahçeli- Öcalan modeline sürüklemek istemektedir. Erdoğan-Bahçeli- Öcalan modeli milli, üniter, laik devlet modelinin sonu olacaktır. Atatürk modelinin nihai olarak tasfiye edilmesi için yeni bir anayasanın gerektiğinden bahsedilmektedir. TSK’nın vesayetinde anayasa diye şikayette bulunanların şimdi ‘kurucu önder’ diye niteledikleri Öcalan’ın vesayetinde bir anayasadan rahatsız olmadıklarını görmek çok üzücüdür. Öte yandan açlıkla boğuşan Türk halkının ne Edirne’de ne Hakkari’de gündeminde yeni anayasa yoktur. Vatandaş sabah buzdolabında anayasa değil peynir, zeytin, tereyağı görmek istemektedir. Erdoğan-Bahçeli-Öcalan modeli etnik ve mezhepsel kimliklerin siyasallaşmasını öngörmektedir. Bahçeli bunu Cumhurbaşkanının iki yardımcısından birisinin alevi diğerinin Kürt olması teklifi ile gündeme taşımıştır. Bahçeli’nin önerdiği model halen Lübnan ve Irak’ta yaşanan siyasal sistemin etnisite ve mezhepler esasında şekillendirilmesi önerisidir. Lübnan modelinin temelinde ABD Büyükelçisinin Türkiye’ye önerdiği Osmanlı millet sistemi vardır. ABD Büyükelçisi birkaç gün önce İsrail’de bir açıklama yaptı ve İsrail’in çevresinde güçlü milli devletler istemediğini açıkladı. Bu çok doğru bir tespittir. İsrail, 1984’den buyana çevresindeki Irak ve Suriye başta olmak üzere milli-üniter devletleri parçalamaya dayalı bir güvenlik stratejisini takip etmektedir. İsrail bu stratejik hedefine Irak’ta ABD’yi kullanarak ulaşmıştır. Suriye’nin bölünmesi için Esad rejiminin devrilmesi için ise İsrail’e destek ABD, İngiltere ve Türkiye tarafından verilmiştir. Şimdi İsrail Suriye’nin parçalanması sürecini ilerletmek için çalışmaktadır. Evet, ABD Büyükelçisi İsrail’in milli üniter devletleri parçalamak istediğini söylerken haklıdır. Peki, Sayın Büyükelçi, milli-üniter ve laik devlet olan Türkiye’ye neden Osmanlı modelini önermektedir? Neden yurttaşlık zemininden padişahın tebaası anlayışı esasında şekillenen dini ve etnik gruplar zemininde şekillenen bir siyasal sistemi önermektedir? “İç cepheyi güçlendirelim derken iç cepheyi neden 3’e bölüyorsunuz?” ABD Büyükelçisinin etnisite ve din eksenli Osmanlı modelini önermesinden hemen sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanının bir yardımcısının alevi diğer yardımcısının Kürt olması gerektiği önerisi sadece zamansal bir tesadüf müdür? Eğer Cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları etnisite ve mezhep merkezli belirlenir ise hiç şüphesiz bakanlıklar, başkanlıklar, genel müdürlükler de etnisite ve mezhep merkezli atamalar yaşanacaktır. Cumhurbaşkanının Alevi yardımcısı Alevilerin hak ve menfaatlerini, Kürt yardımcısı Kürtlerin hak ve menfaatlerini savunacaklar ise Türk milletinin menfaatlerini kim savunacaktır? Etnik ve mezhepsel esaslarda şekillenmiş bir siyaset ve bürokrasi milli menfaatleri nasıl savunacaktır? Devlet Bahçeli 27 Mayıs 2025’de yapmış olduğu açıklamada “Gerçekten her şeyin bir vakti vardır. O vakit Türkiye Yüzyılıyla simgelenmekte, yeni bir milli kimlik ve kardeşlik asrıyla tebarüz etmektedir” demiştir. Bahçeli yeni milli kimlikten bahsederken Erdoğan’ın 12 Temmuz’da DEM ile yaptığı ittifakı açıklarken tam 17 kez Türk, Kürt, Arap diye vurgulayarak adeta yeni milli kimliğin paydaşlarını vurguladığını görüyoruz. İç cepheyi güçlendirelim derken iç cepheyi neden 3’e bölüyorsunuz? Evet, bu ülkede siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel kaderini Türk milletinden ayırmak isteyen azgın bir etnik ırkçı, Kürtçü grup var. Ancak bu grup vatansever Kürtleri temsil etmiyor. Öte yandan anadili Arapça olup Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan, kendilerini Türk milletinin parçası olarak gören yurttaşlarımızı niye “Siz Arap’sınız” diyerek ayrıştırıyorsunuz? “Yeni milli kimliğimiz nasıl bir milli kimlik olacaktır?” Erdoğan’ın Hürriyet Gazetesi’nin eski logosu olan “Türkiye Türklerindir” ifadesi ile ilgili olarak “Gazete yazmış Türkiye Türklerindir diye, ahlaksız bu hayasız. Türkiye’de sadece Türkler yaşamıyor. Türkiye’de Kürt’ü de var, Laz’ı ve Çerkes’i de var. Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür diyor. Olmaz öyle şey” dediğini hatırlayınca Türk milletinin tanımı konusunda ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya olduğu görülmektedir. Yeni milli kimliğimiz nasıl bir milli kimlik olacaktır? Etnisite ve mezhep merkezli bir siyasal yapılanma gerçekleştirmeyi hedefleyen bir siyasi proje Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasanın 66. maddesinde ortaya koyduğu milli kimliğimizin yerine nasıl bir milli kimlik önermektedir? Birinci terörle müzakere sürecinde Anayasanın 66. maddesinin değiştirilmesinin planlandığını AK Parti yetkilileri ifade ettiler. AK Parti’nin Grup Başkanvekili olan Ayşenur Bahçekapılı, 66. madde kalkmaz ise demokratikleşmenin gerçekleşmeyeceğini açıkladı. AK Parti milletvekili Yaşar Yakış, “Anasayada ırka dayalı tanımlar zaman dışı kaldı” iddiasında bulundu. Oysa Fransız Anayasasında Fransız halkı 5 kez, Alman Anayasasında Alman halkı 45 kez, İspanyol anayasasında İspanyol halkı 20 kez geçmektedir. İkinci terörle müzakere dönemi sonunda yapılmak istenen anayasadan yine Türk ve 66. madde kalkacak mıdır? Türk yargısı yerine Türkiye yargısı mı gelecek? Yargı, Türk milleti değil Türkiye milleti adına mı karar verecek? Büyük Türkiye milleti önünde mi ant içeceğiz. Bu yeni milli kimlik, Türk, Kürt ve Arapların birleştirilmeye çalışıldığı Türkiyelilik midir? Yerel demokrasi kılıfı giydirilerek ülkemiz üniter devletten adem-i merkeziyetçi özerk veya federe modele mi kaydırılmak istenmektedir? “Türkiye, Irak gibi devlet görevlerinin etnisite ve mezheplere göre paylaşıldığı bir ülkeye dönüşür.” Bazıları buna ‘Olur mu öyle şey, Erdoğan ve Bahçeli bunu kabul etmezler’ diyebilir. 2011 seçimlerinden önce yayınladığım “İkinci Tek Parti Dönemi-Yumuşak Hegemon Parti Projesi” adlı kitabımın 191. sayfasında şöyle demiştim, “Artık hegemon parti olan AKP nihai hedefine çok yakın olacaktır. Bu hedef demokratik, parlamenter sistemin ve milli-üniter devletin tasfiye edilmesi, başkanlık sistemi ile yönetilen etnik/federal bir devletin kurulmasıdır.” Başkanlık sistemi gerçekleşti şimdi sırada milli/üniter devletin tasfiyesi var. Unutmayalım Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Mayıs 2015’de CNN Türk’te yaptığı açıklama da “2023’de başbakan olsaydım eyaletlere geçerdim” demiş ve kendisini eleştirenleri tarih bilmemekle suçlamıştı. Öte yandan bu günlerde siyasi partileri ziyaret ederek Öcalan süreci hakkında bilgi veren MİT Başkanı İbrahim Kalın milli-üniter devlete inanmakta mıdır? 2009’da Nicholas Birch’e verdiği demeçte İbrahim Kalın “Şahsen ulus-devlet modeline eleştirisel bakıyorum” demiştir. Ulus-devlet modeline eleştirisel bakan bir akademisyen-MİT müsteşarı Öcalan ile görüşmeleri yürütüyor ise sonunda ortaya ulus-devlet modelini devam ettirecek bir model çıkar mı? Evet, Türkiye tehlike de hem de hiç olmadığı kadar tehlike de. Bir an için Öcalan ve PKK’nın isteklerinin kabul edildiğini düşünelim. Nasıl bir Türkiye’de yaşarız? Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde 22 il özerk veya federe Kürdistan olur. Türkiye, Yugoslavya, Çekoslovakya, Irak gibi siyasi ve idari parçalanmış bölgelere ayrılır. Türkiye, Lübnan gibi siyasette, bürokraside etnik kotaların oluşturduğu bir ülke olur. Türkiye, Irak gibi devlet görevlerinin etnisite ve mezheplere göre paylaşıldığı bir ülkeye dönüşür. “Siyonizm’in hizmetkarlığı ancak bu kadar açık ifade edilebilir.” PKK ve DEM’in ve onların arkasındaki emperyalist güçlerin amaçları Türk milletinin barışa ulaşması, Kürtlerin, Zazaların mutluluğu değildir. Emperyalistlerin amacı bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden Ortadoğu’da su kaynaklarını elinde tutan zayıf bir Kürdistan oluşturup, bu Kürdistan’ı İsrail’in müttefikini yapmaktır. Müslüman bir İsrail’i su kaynaklarımızı bizden alacak şekilde kurmaktır. Bakın DEM’li bir politikacı Sezai Temelli ne diyor? “Bugün bu topraklar Türkiye’nin en verimli toprakları. Buralar topraklar vaat edilmiş topraklar. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Türkler geldiler bu toprakları da kuruttular.” Siyonizm’in hizmetkarlığı ancak bu kadar açık ifade edilebilir. 1980’ler ve 90’larda Yunan ordusunun uzantısı olan PKK bugün ise YPG adı altında Amerikan ordusunun bir uzantısıdır. Ve şimdi İsrail’in hizmetine girmek için yanıp tutuşmaktadır. Hilal ve haçın savaşında PKK hiçbir zaman hilalin yanında değil hem Haçlıların yanında onların at uşağı olmuştur. Evet, Türkiye tehlikededir. Bu emperyalist oyunu birlikte bozalım. Devletimizi ve milletimizi bu alçakça projeye karşı birlikte savunalım. Türkiye tehlikededir. Ancak Türk Milleti nasıl tarihi boyunca birçok büyük tehlikeyi aştı ise bu büyük tehlikeyi de aşacaktır. Biz Öcalan ile müzakere sürecinin mevcut eksen üzerinde ülkemizi bir parçalanmaya sürüklendiğini ifade edince bize “Siz terör sona ersin, kan akmasın istemiyor musunuz?” diye cevap veriyorlar. Evet, 1984’den buyana 15 bin asker, polis, jandarma, korucu, devlet memuru ve vatandan PKK terör örgütünün saldırıları sonucunda hayatını yitirdi, şehit oldu. 35 bine yakın PKK terör örgütü mensubu ise terörle mücadele operasyonları sırasında öldürüldü. Ancak PKK terörü ile mücadelede verilen kayıplar PKK terör örgütünün isteklerini kabul ederek teröre son vermesini sağlamak şeklinde bir politikanın gerekçesi olamaz. Ülkemizde PKK’nın kurulduğu 1978’den buyana trafik kazalarında 253.009 kişi hayatını kaybetmiş, 7.466.607 kişi yaralanmıştır. Bu büyük kayıplardan ötürü kara yolu trafiğini sona erdirmeyi, otomobilleri yasaklamayı düşünüyor muyuz? Hayır! PKK terörüne şehit veriyoruz diye de PKK terörü ile mücadeleyi PKK’nın isteklerini kabul ederek sona erdiremeyiz. PKK terörü muhakkak durdurulmalıdır. Ancak bu PKK’nın ileri sürdüğü talepleri kabul ederek olmaz. “Zafer Partisi, CHP’ye de çağrıda bulunmaktadır.” AK Parti ve MHP’ye buradan her şeye rağmen iyi niyetle sesleniyoruz. Öcalan ile müzakereler konusunda acele etmeyin. Suriye PKK/YPG’nin İsrail ile birlikte Suriye’yi parçalayacağı bir savaşa hızla sürüklenebilir. Bu durumda Türkiye PKK/YPG’nin kontrol ettiği alana müdahale etmek zorunda kalacaktır. Suriye’de yaşanan gelişmelerin İsrail’in tam da istediği istikamette gitmektedir. Beşar Esad’ın devrildiği 2024 Aralık ayında zafer çığlıkları atanların bugün gerçekleri bir nebze de olsa artık görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Suriye’de zafer İsrail tarafından kazanılmıştır. Daha doğrusu Cumhur ittifakının yanlış Suriye politikası Suriye’yi İsrail’e hediye etmiştir. Suriye iç savaşının tekrar başlaması durumunda Öcalan ile müzakerenizin hiçbir anlamı kalmayacaktır. Bu noktada Zafer Partisi CHP’ye de çağrıda bulunmaktadır. TBMM’deki komisyona katılmayın. DEM’in ahlaksız şantajına boyun eğmeyin. Bu komisyonu katılımınız ile meşrulaştırmayın. Öcalan’ın amacı siyasi meşruluk kazanmaktır. Bu komisyona katılmanız Öcalan’a istediği siyasi meşruluğu verecektir. CHP asla Öcalan’a siyasi meşruluk sağlamanın aracı olmamalıdır. Bu noktada İYİ Parti’nin komisyona katılmama kararı çok doğrudur. Zafer Partisi terörle müzakereler ile ilgili bütün gerçekleri Türk halkına ısrarla izah etmeye devam edecektir. Orman yangınlarının devam ediyor. Geçen hafta İzmir’deki yangından zarar gören köylerin ziyaret ettim. Yangınların çıkmaması için gereken hazırlıklar yapılmadığı gibi söndürmek için gereken hazırlıklarda yeterli şekilde gerçekleştirilmemiş. Halihazırda da Bilecik ve Sakarya’da yangınların devam ediyor. Yurttaşlarımız yeterli mücadele olmadığını adeta içi acıyarak haykırıyor. Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da içeren torba kanun teklifinin 19 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edildi. Bu yasa bir milli felakettir. Üç beş sermayedarın küçük kazançları için gelecek nesillerin haklarına tecavüz edilmektedir. Yasa "kamu yararı değil maden ve enerji şirketlerinin çıkarlarını gözettiği", kanunun Türkiye'nin doğasını, meralarını, tarım alanlarını, temiz su kaynaklarını, ormanlarını koruyabilmek için cumhuriyet tarihi boyunca çıkarılan tüm kanunları ve imzaladığı uluslararası sözleşmeleri ihlal etmektedir. Zeytinin stratejik bir tarım ürünüdür. Gelişmiş ülkelerde zeytinlikleri korumak için madencilik faaliyetlerinin sıkı denetim altındadır. Büyük Türk Milleti, bu yapılanların hesabının mahkemelerde bir gün muhakkak verileceğinden emin olmalıdır. Ekonominin günden güne kötüye gitmektedir. Gelir dağılımın iyice bozulmuştur. Art arda özellikle tekstil alanında konkordatoların gelmektedir. Her iflas ve konkordatonun beraberinde tedarik zincirlerinin de iflasına yol açmakta, uygulanan ekonomik programın insanları açlık sınırı olan 26.115 TL’nin altında bir rakama mahkum etmektedir. Nitekim yeni zamlarla birlikte en düşük emekli maaşının 16.881 TL’ye yükseltilmiştir. Bu rakamı alan 4 milyon emekliye adeta açlıktan ölmesi için davetiye çıkarılmıştır. Emekli ve sabit gelirli yurttaşlarımız açlıkla boğuşmaktadır. Emekli yurttaşlarımız yıllarca bu ülke için çalıştıktan, vergilerini namusları ile verdikten sonra yaşamlarının son dönemini huzur içinde geçirmek isterken aç ve açıkta kalmamak için yeniden çalışmaya zorlanmaktadırlar. Çalışamayanlar ise perişan olmaktadır. Diğer yandan Kamuda Tasarruf Paketi kapsamında ihtiyaç fazlası taşıtların satışından Ocak-Haziran döneminde 5 milyon 109 bin lira Hazine’ye gelir olarak kaydedilmiştir. Aynı dönemde 161 milyon 182 bin lira taşıt alımlarına harcanmış, diğer bir deyimle, 1 aracın satılıp yerine 31 yeni araç satın alınmıştır. İsraf son hız devam etmektedir. Bu politikalar ile ekonomik kriz aşılmaz derinleşir. İşsizlik ve açlık artar ve artmaktadır. Sefalet artmaktadır. Bazıları Lale devrini yaşarken halk büyük bir sefalet içinde yaşam savaşı vermektedir. “Ahmet bütün Türk Milletinin evladıdır.” Türkiye tehlikede. Ahmet Minguzi’yi sadece zevk için yapabileceklerini göstermek için sokak ortasında katleden şeytanlar çetesi toplum için büyük bir tehdittir. Cinayet sonrasında katil ve suç ortaklarının en ufak bir pişmanlık göstermemesi aksine işledikleri cinayetle övünmeleri, Ahmet’in annesi ve avukatını tehdit etmeye devam etmeleri, organize suç örgütlerinin Türkiye için oluşturduğu tehdidin ne kadar büyük olduğunu göstermiştir. Bu çetelere Ahmet’in katiline sahip çıkarak ve Ahmet’in ailesini tehdit ederek devlete ve topluma meydan okumaktadır. Çeteler böylece çete içinde sahiplenme ve “biz güçlüyüz” duygusunu takviye ederken devlet ve toplum için ne kadar büyük bir tehdit olduklarını ortaya koymaktadırlar. Devlet bu çetelere ve çete mensuplarına karşı caydırıcı şiddet oluşturmalıdır. Verilecek ceza ve cezanın uygulanma şekli bu yaratıkları korkutmalı devletle şaka yapılmayacağını anlatmalıdır. Öte yandan Zafer Partisi olarak Ahmet Minguzzi’nin ailesinin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz. Ahmet bütün Türk Milletinin evladıdır. Zafer Partisi ülkemizin geleceğini tehlikeye atan politikalar karşısında güvenebileceğin son kaledir. Atatürk Cumhuriyeti’nin yıkılmasına izin vermeyeceğiz. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Hiçbir vatanseverin kenara çekilip izleme, seyirci olma hakkı yoktur. Daha önce hangi partiye oy vermiş olursanız olun şimdi sizleri Zafer Partisi saflarında yer almaya davet ediyorum. Gücünü Türk Milletinden alan kadrolarımız ile ülkemize yapılan saldırılara karşı en kararlı şekilde direneceğiz ve kazanacağız. Geleceğe Ümit ile bakın.

Özdağ: "AKP-MHP-DEM ittifakı resmen açıklandı" Haber

Özdağ: "AKP-MHP-DEM ittifakı resmen açıklandı"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, partisinin Kocaeli İl Başkanlığı hizmet binasının açılışında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İl ve ilçe teşkilatlarını kutlayan Özdağ, konuşmasında hem mevcut siyasi iktidarı hem de Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyoekonomik tabloyu sert sözlerle eleştirdi. Konuşmasında Türkiye’nin dört bir yanında Zafer Partisi'nin büyüyen örgütlenme yapısına dikkat çeken Özdağ, “Kocaeli’de, Samsun’da, Ankara’da, İstanbul’da, Van’da… Türk milletinin zaferi için başlayan yürüyüşümüz hız kesmeden sürecek” dedi. "BU MİLLET UMUTSUZLUĞA KAPILMAYACAK" Toplumda artan ekonomik bunalım ve karamsarlığa karşı da bir mesaj veren Özdağ, “Bu millet işgal altındayken Mustafa Kemal yürümeyi bırakmadı. Biz de Atatürk çizgisinde Türk milliyetçileri olarak zafer inancımızı kaybetmeden yolumuza devam edeceğiz” sözleriyle partililerine moral verdi. "AKP-MHP-DEM İTTİFAKI RESMEN AÇIKLANDI" Kocaeli’ye gelirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasına denk geldiğini belirten Özdağ, Erdoğan’ın AK Parti, MHP ve DEM Parti'nin fiili bir ittifak içinde olduğunu ilan ettiğini öne sürdü. Bu yeni siyasi denkleme karşı kararlı duracaklarını vurgulayan Özdağ, “Tek başıma kalsam da bu ittifakın karşısında duracağım. Ama biliyorum ki Türk milleti bizimle olacak” dedi. EKONOMİYE ELEŞTİRİ: "77 MİLYON AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR" Ekonomik krize ilişkin çarpıcı veriler paylaşan Özdağ, Türkiye’de 77 milyon insanın açlık sınırının altında yaşadığını ifade etti. Sosyal adaletsizliğin derinleştiğine dikkat çeken Özdağ, “Bir grup rantiye lüks otellerde tatil yaparken milyonlarca emekli, işsiz, çiftçi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Bu bir sömürü düzenidir” dedi. "ÜRETEN TÜRKİYE’Yİ KURACAĞIZ" Konuşmasında üretim ekonomisinin önemine de vurgu yapan Özdağ, tarım ve hayvancılığın yeniden canlandırılması gerektiğini söyledi. “Devlet Planlama Teşkilatı’nı yeniden kurmak zorundayız. Türkiye yalnızca kendini değil, komşularını da besleyen bir ülke hâline gelmelidir” ifadelerini kullandı. SIĞINMACI POLİTİKASI: "SURİYELİLERİ DOST OLARAK UĞURLAYACAĞIZ" Konuşmasının sonunda sığınmacı meselesine de değinen Özdağ, Suriyeli ve Afgan göçmenlerin “hukuka uygun şekilde, dostluk çerçevesinde” ülkelerine gönderileceğini yineledi. İran’ın Afgan uyruklu göçmenlerle yaşadığı güvenlik krizine dikkat çeken Özdağ, “Aynı hatayı biz yapmayacağız. Türkiye’nin istikrar adası olmasını istiyorsak bu meseleyi çözmeliyiz” dedi.

Özdağ, 'MİT mensuplarını ifşa' davasından beraat etti Haber

Özdağ, 'MİT mensuplarını ifşa' davasından beraat etti

MİT mensuplarının kimliklerini ifşa ettiği gerekçesiyle hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat etti. Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı bu celse dosyayı karara bağlayacaklarını söylemesi üzerine Özdağ'a söz verdi. "ŞEHİTLERİMİZE "ALLAH RAHMET EYLESİN" DEDİM DİYE YARGILANIYORUM" Libya'da şehit olan 2 MİT mensubu haberini basından öğrendiğini söyleyen Özdağ, "Cumhurbaşkanı şehitlerden bahsederken "1-2 şehit" dedi. Ben de TBMM'de basın toplantısı yaptım. MİT mensuplarının isimlerini alarak "Türk tarihine kahramanlar olarak geçmiştir, Allah rahmet eylesin" dedim. Bu isimleri sosyal medyadan buldum. Ben, TBMM'nin tahsis ettiği odada konuştum. Orada herhangi birisi gelip konuşma yapamaz. Genel Kurul odasında bir dönem milletvekili, "Bizim topraklarımızda baraj inşa ediyorsunuz, bunu da bize pahalı satıyorsunuz. Bunu yapamazsınız" dedi. O kişi yargılanmıyor, ama ben şehitlerimize "Allah rahmet eylesin" dedim diye yargılanıyorum. Amacım çok açık; ben devlet sırrı nedir, çok iyi bilirim. "Allah rahmet eylesin" dedim. MİT benim hakkımda bir suç duyurusunda bulunmadı. Burada zaten ifşa edilmiş bir şey vardır; tekrar bu ifşa edilemez. Bu bir suçlama değildir. Savunmam bu şekildedir" dedi. Avukatlarda sanık Özdağ'ın beraatini talep etti. Beyanlarının ardından, esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, sanığın yapmış olduğu açıklamadan önce MİT personeline ait bilgilerin sosyal medyada yayımlandığını belirtti. Bu nedenle sanığın üzerine atılı suçu işleyemeyeceğini ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığını ifade etti. Sanığın beraatine karar verilmesini talep eden savcılık, söz konusu bilgileri ilk kez yayınlayanlara ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunulmasına karar verilmesini talep etti. Söz verilen sanık Özdağ, "Uzun zamandan beri Anayasa 10. maddesinin uygulandığını görüyorum. Bu madde bütün yurttaşların mahkeme önünde eşit olduğudur. Savcının mütalaasını değerli buluyorum. Bu insanların nasıl kahramanlar olduğunu biliyorum. Onların şahadetini anmak benim için bir şereftir" ifadesinde bulundu. Mahkeme, suçun yasal unsurları oluşmadığı için gerekçesiyle Ümit Özdağ'a beraat kararı verdi.

Ümit Özdağ'dan Talat Paşa çıkışı Haber

Ümit Özdağ'dan Talat Paşa çıkışı

Özdağ şu ifadeleri kullandı: Talat Paşa, Türk tarihinin en önemli yakın tarihteki liderlerinden, devlet adamlarından birisidir. Milli şehidimizdir, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1926'da aldığı kararla. Şimdi, Talat Paşa'nın milli şehit olduğu kararını alan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulunda bir DEM’li milletvekili Talat Paşa'ya hakaret etti. Bu kabul edilebilir bir davranış değildir. Lozan'ı reddeden Cumhuriyeti, kuruluşunu reddeden, Lozan yerine Sevr Anlaşması’nın gerçekleşmesini arzu eden, Türk tarihinin kahramanlarını katil gibi göstermeye hadsizce kalkan bu zihniyetin Türk milletinin, Türk devletinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin dostu olduğunu düşünmek mümkün değildir. İçinden geçtiğimiz sözde barış süreci dedikleri süreçte de bunlara güvenilmeyeceğini defaatle söyledik ve uyardık. Şimdi kustukları nefretle her vesileyle tekrar tekrar kendilerine güvenilmeyeceğini Türkiye'ye, tarihimize, kahramanlarımıza düşman olduklarını gösteriyorlar. Ben burada sizinle bu konuşmayı yaparken İstanbul'da da Abide-i Hürriyet’te Talat Paşa'nın, Enver Paşa'nın mezarının başında İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da benzer bir konuşma yapıyor. Benim bugün burada olmamı, onun da bugün orada olmasını dün yapmış olduğumuz toplantı sırasında kararlaştırdık ve bundan sonra da Türk milletine yönelik, Türk Devletine yönelik her hamlenin karşısında durmaya devam edeceğiz.

Ümit Özdağ tahliye edildi! Haber

Ümit Özdağ tahliye edildi!

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ‘zincirleme şekilde halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' suçundan 7 yıl 10 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada 2 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme Özdağ'ın tutuklu bulunduğu süreyi göz önünde bulundurarak tahliyesine hükmetti. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergileyen ifadeler içeren paylaşımlar yaparak halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı dava karara bağlandı. İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görülen duruşmada, tutuklu sanık Ümit Özdağ ile avukatları hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile çok sayıda Zafer Partili ve milletvekilleri katıldı. 2 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası Alınan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme, sanık Ümit Özdağ'ın üzerine atılı suçtan 2 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına, sanığın tutuklu bulunduğu süreyi göz önünde bulundurarak tahliyesine hükmetti. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ‘ihbar eden', Ümit Özdağ ise ‘şüpheli' sıfatıyla yer aldı. Paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu belirtildi Hazırlanan iddianamede, şüpheli Özdağ'ın sosyal medya hesabından çeşitli tarihlerde çeşitli kamu kurumlarınca da yalanlanan kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergilemeye yönelik ifadeler içeren paylaşımlar yaptığı, paylaşımlar ile söz ve beyanlarının halkın bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu anlatıldı. Kayseri'de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu aktarıldı. Şüpheli Özdağ'ın paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğunun da belirtildiği iddianamede, tahrik edilenler nazarında endişe oluşturacak şekilde bir etki oluşturarak kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı, şüpheli Özdağ'ın 30 Haziran - 3 Temmuz 2024 tarihleri arasında Kayseri'de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu ifade edildi. "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu" İddianamede, şüpheli Özdağ'ın ayrımcılığı gerektirecek ve nefrete yönlendirici nitelikteki paylaşımlarına devam ettiği, buna ilişkin 34 paylaşımının tespit edildiği kaydedildi. Ayrıca, ‘Ambargotv' isimli sosyal medya hesabının kullanıcısı olan ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' suçu kapsamında tutuklanan Ramin Saeidi'nin savunmasında, "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu. Ben de bu talepler doğrultusunda videoların kurgu ve edit işlemlerini yapıp benden istenildiği şekilde kendilerine gösteriyordum. Onların onayı sonrasında belirtmiş olduğum sosyal medya platformaları üzerinden paylaşımlarını gerçekleştiriyordum" dediği de kaydedildi. 7 yıl 10 aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Ümit Özdağ'ın zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' suçundan 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın yargılanmasına devam ediliyor Haber

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın yargılanmasına devam ediliyor

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın, kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergileyen ifadeler içeren paylaşımlar yaparak halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın görülmesine devam ediliyor. İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görülen duruşmada, tutuklu sanık Ümit Özdağ ile avukatları hazır bulundu. Öte yandan, yoklamaların aldığı duruşmada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başta olmak üzere çok sayıda siyasi isim ve Zafer Partililer duruşmada izleyici olarak yer aldı. Duruşmada Özdağ, Cumhuriyet Savcısının önceki celsede açıkladığı mütelaaya karşı savunma yapıyor. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ‘ihbar eden', Ümit Özdağ ise ‘şüpheli' sıfatıyla yer aldı. Paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu belirtildi Hazırlanan iddianamede, şüpheli Özdağ'ın sosyal medya hesabından çeşitli tarihlerde çeşitli kamu kurumlarınca da yalanlanan kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergilemeye yönelik ifadeler içeren paylaşımlar yaptığı, paylaşımlar ile söz ve beyanlarının halkın bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu anlatıldı. Kayseri'de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu aktarıldı. Şüpheli Özdağ'ın paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğunun da belirtildiği iddianamede, tahrik edilenler nazarında endişe oluşturacak şekilde bir etki oluşturarak kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı, şüpheli Özdağ'ın 30 Haziran - 3 Temmuz 2024 tarihleri arasında Kayseri'de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu ifade edildi. "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu" İddianamede, şüpheli Özdağ'ın ayrımcılığı gerektirecek ve nefrete yönlendirici nitelikteki paylaşımlarına devam ettiği, buna ilişkin 34 paylaşımının tespit edildiği kaydedildi. Ayrıca, ‘Ambargotv' isimli sosyal medya hesabının kullanıcısı olan ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' suçu kapsamında tutuklanan Ramin Saeidi'nin savunmasında, "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu. Ben de bu talepler doğrultusunda videoların kurgu ve edit işlemlerini yapıp benden istenildiği şekilde kendilerine gösteriyordum. Onların onayı sonrasında belirtmiş olduğum sosyal medya platformaları üzerinden paylaşımlarını gerçekleştiriyordum" dediği de kaydedildi. 7 yıl 10 aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Ümit Özdağ'ın zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' suçundan 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Ümit Özdağ'ın yargılandığı davada ara karar Haber

Ümit Özdağ'ın yargılandığı davada ara karar

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ‘zincirleme şekilde halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek’ suçundan 7 yıl 10 aya kadar hapis talebiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. Özdağ savunmasında, "Olayları ben kışkırtsaydım, gözaltına alınanlar arasında Zafer Partiler de olurdu. Zafer Partisi Genel Başkanının kışkırtmalarından, en önce etkilenecek olanlar Zafer Partiler olurdu" ifadelerini kullandı. Özdağ'ın tutukluluğuna devam kararı verilen dava, 17 Haziran'a ertelendi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergileyen ifadeler içeren paylaşımlar yaparak halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talebiyle ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Silivri’de görülen duruşmada, tutuklu sanık Ümit Özdağ ile tarafların avukatları hazır bulundu. "Olayları ben kışkırtsaydım, gözaltına alınanlar arasında Zafer Partiler de olurdu" Duruşmada savunma yapan sanık Ümit Özdağ, Kayseri olaylarına ilişkin, "Kayseri Başsavcılığı ve Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü; ellerinde kanıt olup, benim Kayseri olaylarını tahrik ettiğimi bilmelerine rağmen, soruşturma başlatmamış olsalardı büyük bir görev ihmali ve suç işlemiş olurlardı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı ve Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nün, Ümit Özdağ’ın Kayseri olayları ile nasıl bir ilgisinin olduğuna dair yapmış olduğu tespit şüphesiz vardı. Olayları ben kışkırtsaydım, gözaltına alınanlar arasında Zafer Partiler de olurdu. Zafer Partisi Genel Başkanının kışkırtmalarından, en önce etkilenecek olanlar Zafer Partiler olurdu. Kayseri’de çıkan olaylar benim yıllardan bu yana iktidarı ve Türk kamuoyunu uyardığım, olabileceği konusunda dikkat çektiğim türden, olumsuz bir gelişmeydi. Olayların olduğu gece, vatandaşları sükunete, devlet güçlerine yardımcı olmaya ve eve dönmeye çağırdım. Olayların devam etmemesini ve kışkırtıcı dezenformasyonu engellemek amacıyla 1 Temmuz gecesi sosyal medya hesabımdan paylaşımda bulundum. Benim bu paylaşımı yapmam üzerine birçok tahrikçi hesaptan bana, ağır eleştiri ve küfürler yağmaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurumları ve Türk halkı, Ümit Özdağ’ın, ne Kayseri’de ne başka bir yerde, halkı kin ve düşmanlık, kışkırtma faaliyeti içinde olmayacağını biliyor. Böyle bir kışkırtma, benim yaşam amacım olan Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma ilkesiyle ters düşmektedir" diye konuştu. "Açıklamaları suç olarak göstermek, ifade özgürlüğüne Kuzey Kore standardı uygulamaktır" Savunmasının devamında, yaptığı paylaşımların düşünce özgürlüğü kapsamına girdiğini belirten Özdağ, "Savcılığın 2020-2023 yıllarına at sunduğu X paylaşımlarımın çok büyük bir bölümü, 2 tanesi hariç, milletvekili olduğum döneme ait. Hiçbir paylaşım kışkırtmak ve düşmanlık çerçevesinde değerlendirilemez. Şiddet içermeyen, şiddete çağrı yapmayan bu açıklamaları suç olarak göstermek, ifade özgürlüğüne Kuzey Kore standardı uygulamaktır. Ben ve genel başkanı olduğum Zafer Partisi, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin göç konusunda Türkiye’ye büyük haksızlık yaptığını düşünüyor ve bu haksızlığa itiraz ediyoruz. Bir çok provokasyon merkezi sığınmacılar üzerinden tahrik, kışkırtma arayışı içinde olmuştur. Zafer Partisi; bir yandan Türkiye’nin en önemli meselesi olarak gördüğü sığınmacı ve kaçak meselesinde siyasal çözüm ortaya koyarken diğer yandan provokasyonları bastırmak için çalışmıştır. Kışkırtmakla suçlandığım Kayseri olaylarını yatıştırmak için X paylaşımı yapmam üzerine birçok trol hesaptan halkı pasifleştirmek ile suçlanarak, saldırıya ve hakarete uğradım. Savcılık 78 gün boyunca 4 yıl süreyle yapmış olduğum bütün sosyal medya paylaşımlarımı, hatta videolarımı inceledi. Savcılığın iddianameye koyduğu hiçbir açıklamam suç değildir" şeklinde konuştu. 4 buçuk yıla kadar hapis cezası talebi Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanık Özdağ’ın ‘basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçundan 1 buçuk yıldan 4 buçuk yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep etti. Duruşma 17 Haziran tarihine ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Ümit Özdağ’ın tutukluluk halinin devamına, Özdağ ve avukatlarına açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmeleri için süre verilmesine hükmederek, duruşmayı 17 Haziran tarihine erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ‘ihbar eden’, Ümit Özdağ ise ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu belirtildi Hazırlanan iddianamede, şüpheli Özdağ’ın sosyal medya hesabından çeşitli tarihlerde çeşitli kamu kurumlarınca da yalanlanan kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergilemeye yönelik ifadeler içeren paylaşımlar yaptığı, paylaşımlar ile söz ve beyanlarının halkın bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğu anlatıldı. Kayseri’de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu aktarıldı Şüpheli Özdağ’ın paylaşımlarının ayrımcılığı gerektirecek nefrete yönlendirici nitelikte olduğunun da belirtildiği iddianamede, tahrik edilenler nazarında endişe oluşturacak şekilde bir etki oluşturarak kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı, şüpheli Özdağ’ın 30 Haziran - 3 Temmuz 2024 tarihleri arasında Kayseri’de meydana gelen 25 emniyet personeli ve 1 itfaiye personelinin yaralanmasıyla neticelenen olayların oluşumunda etkili olduğu ifade edildi. "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu" İddianamede, şüpheli Özdağ’ın ayrımcılığı gerektirecek ve nefrete yönlendirici nitelikteki paylaşımlarına devam ettiği, buna ilişkin 34 paylaşımının tespit edildiği kaydedildi. Ayrıca, ‘Ambargotv’ isimli sosyal medya hesabının kullanıcısı olan ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçu kapsamında tutuklanan Ramin Saeidi’nin savunmasında, "Bana direkt Ümit Özdağ tarafından talepte bulunuluyordu. Ben de bu talepler doğrultusunda videoların kurgu ve edit işlemlerini yapıp benden istenildiği şekilde kendilerine gösteriyordum. Onların onayı sonrasında belirtmiş olduğum sosyal medya platformaları üzerinden paylaşımlarını gerçekleştiriyordum" dediği de kaydedildi. 7 yıl 10 aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Ümit Özdağ’ın zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek’ suçundan 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Ümit Özdağ: “DEM'in talebiyle Silivri'de tutulmaya devam edeceğim” Haber

Ümit Özdağ: “DEM'in talebiyle Silivri'de tutulmaya devam edeceğim”

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın, X hesabından yaptığı paylaşım: Büyük Türk Milleti, 21 Ocak'ta 2024 tarihinde, daha önce Kayseri'de çıkan ve yatıştırmaya çalıştığım olayları, tahrik etmekle suçlanıp tutuklandığımda, bunun Öcalan için rehin tutulmam anlamına geldiğini ifade etmiştim. Beni diğer siyasi parti genel başkanlarından ayıran en temel özelliklerden biri 1999'dan bu yana terörizm ve PKK üzerine yürüttüğüm çalışmalardır. PKK'nın tarihi, ideolojisi, refleksleri ve terör eylemleri dahil olmak üzere örgüte dair akla gelen her konuyu inceledim. Bu alanlarda çok sayıda kitap yazdım, yüzlerce makalem yayımlandı. Dağda, tepede, Güneydoğu'da, il ve ilçelerin varoşlarında, Irak'ın kuzeyinde araştırmalar, incelemeler yaptım. Tam da bu nedenle ocak ayında tutuklandım. DEM Milletvekili Sezai Temelli, duruşma tarihimin yaklaştığı 11 Haziran öncesinde, “Ümit Özdağ içeride kalmalıdır. Ümit Özdağ açıktan ırkçılık yapmıştır. Halkı birbirine ırkçı duygularla kışkırtmıştır.” diyerek adeta bir ültimatom vermiştir. İnfaz yasasıyla birlikte PKK'lılar serbest bırakılacak. Diğer suçlardan yatanlar da. DEM ise Öcalan için "umut hakkı" talebinde bulunacak. Ancak, “Kürtler ve Zazalar, Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır, bizzat kendisidir.” diyen Ümit Özdağ, sözde ırkçılık suçlamasıyla, DEM’in talebi doğrultusunda Silivri’de tutulmaya devam edecek. Ben, aziz şehitlerimiz ve sevgili gazilerimiz için saygı duruşunda bulunuyorum. Yaşasın Büyük Türk Milleti! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Büyük Türk Milleti,21 Ocak'ta 2024 tarihinde, daha önce Kayseri'de çıkan ve yatıştırmaya çalıştığım olayları, tahrik etmekle suçlanıp tutuklandığımda, bunun Öcalan için rehin tutulmam anlamına geldiğini ifade etmiştim. Beni diğer siyasi parti genel başkanlarından ayıran en… pic.twitter.com/1HCHHu43h6— Ümit Özdağ (@umitozdag) May 18, 2025

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.