SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yök

Söz Bursa - Yök haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yök haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BUÜ’de 2024 yılı Akademik Performans ödülleri sahiplerini buldu Haber

BUÜ’de 2024 yılı Akademik Performans ödülleri sahiplerini buldu

BUÜ Ar-Ge Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen programa Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Cafer Çiftci ve Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, dekanlar, müdürler, akademik ve idari personeller ile öğrenciler katıldı. "ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ KİMLİĞİ VİZYONUMUZUN MERKEZİNDE” Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, törende yaptığı konuşmada, BUÜ’nün akademik vizyonunun merkezine Araştırma Üniversitesi kimliğini yerleştirdiklerini vurguladı. YÖK'ün belirlediği 23 araştırma üniversitesi arasındaki tatlı-sert rekabetin üniversite sistemine fayda sağladığını belirterek, BUÜ olarak hedeflerinin mevcut pozisyonlarının daha yukarısına çıkmak olduğunu dile getirdi. Rektör Yılmaz, ödül töreninin, YÖK'ün değerlendirdiği 31 performans parametresine katkı sağlayan akademik faaliyetleri ödüllendirdiğini ve üniversitenin performansında ciddi bir iyileşme kaydettiğini aktardı. Özellikle 2024 verileriyle birlikte açıklanacak yeni değerlendirmede, BUÜ'nün potansiyeline uygun bir puanla mevcut ligde kalacağına ve hatta yükseleceğine inandığını ifade etti. Ayrıca, uluslararası sıralamalarda ilk 1000 hedefine ulaşmak için araştırma kültürünün canlandırılması gerektiğini; atama ve yükseltmelerde liyakati esas alan şeffaf bir süreç yürüttüklerini ve güçlü kadroya parlak transferlerle katkı sağlamaya devam edeceklerini söyleyen Yılmaz, tüm akademisyenlere gösterdikleri gayret için teşekkür etti. “TÖREN, ÜNİVERSİTENİN BİLİMSEL AZMİNİ SİMGELİYOR” Ar-Ge Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, törenin, akademik üretimin gerektirdiği sabır ve emeğin görünür kılındığı bir buluşma noktası olduğunu ve üniversitenin bilimsel azmini simgelediğini belirtti. Son iki yılda gözlemlenen araştırma performansındaki yükselişin tüm akademisyenlerin özverili çalışmalarının doğal bir sonucu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karaca, Araştırma Üniversitesi misyonunu sürdürme hedefiyle, Ar-Ge Koordinatörlüğü olarak kurum içi işleyişi sağlamlaştırmaya ve araştırmacılara ihtiyaç duydukları ortamı güçlendirmeye odaklandıklarını dile getirdi. Karaca, bu yılki ödül sürecinde 687 başvurunun adaletli bir şekilde değerlendirilmesi için haftalar süren yoğun bir çaba harcandığını aktararak, törende En Başarılı Birim/Bölüm, Bilim, Genç Araştırmacı Teşvik ve Hizmet Ödülleri dahil olmak üzere 10 farklı kategoride ödüllerin sahiplerini bulacağını açıkladı. Konuşmasının sonunda, organizasyona katkıda bulunan herkese ve GAP Projesi ek bütçe desteği sağlayan BAP Birimi'ne teşekkür ederek, başarılarıyla ilham veren tüm akademisyenleri tebrik etti. Programda bireysel 139, birim ve bölüm bazında 24 olmak üzere toplam 163 plaket takdimi yapıldı.

Pala: “Ortaya atılan iddialar eğitim sisteminin geldiği vahim durumu gözler önüne seriyor!” Haber

Pala: “Ortaya atılan iddialar eğitim sisteminin geldiği vahim durumu gözler önüne seriyor!”

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Mayıs ayında yürüttüğü soruşturmada BTK ve YÖK yetkililerinin elektronik imzalarının kopyalanarak sahte diplomalar düzenlendiği ve bu yolla yaklaşık 400 akademisyenin usulsüz atandığı iddialarının yükseköğretimde ciddi bir güven kaybı yarattığını belirtti. Pala, “Ortaya atılan iddialar bireysel ihmallerin bir sonucu değil, AKP iktidarının yıllardır içini boşalttığı eğitim sisteminin geniş çaplı bir resmidir.” dedi. Prof. Dr. Pala, yaşananların akademik atama süreçlerinde ciddi denetim zafiyetlerini ortaya koyduğunu, bunun da yükseköğretim kurumlarındaki liyakat ilkesini derinden zedelediğini ifade ederek Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e konu hakkında bir soru önergesi iletti. Milletvekili Pala’nın açıklama talebine karşın Bakan Tekin, kendisine 18 Ağustos 2025 tarihinde iletilen soru önergesine Anayasanın 98. maddesi uyarınca öngörülen on beş günlük yasal süre dolmasına rağmen yanıt veremedi. “Usulsüzlüklere zemin hazırlayan mevcut sistem, doğrulama esasıyla yeniden inşa edilmelidir!” Pala, atama ve yükseltme süreçlerindeki zorunlu belge doğrulama adımlarının, kullanılan sistemlerin ve e-imza güvenlik protokollerinin ayrıntılarıyla açıklanmasını istedi. Pala ayrıca her akademisyen için tutulan akademik dosyalarda hangi belgelerin, zaman damgalarının ve görevli imzalarının yer aldığı ile kanıt beyanı olmadan diploma kaydı açma yetkisinin hangi hukuki gerekçeyle verildiğinin kamuoyuna duyurulması gerektiğini de vurguladı. “Akademik atama süreçlerinde değerlendirilen belgeler doğrulanabilir ve baştan sona izlenebilir değilse, usulsüzlüklerin ortadan kaldırılmasından söz edilemez.” dedi. CHP’li Pala, soruşturma dosyasında adı geçen ve bilgisi ile rızası dışında kimlik bilgileri kullanıldığı öne sürülen yöneticilerin göreve başlama tarihleri ile sorumluluk alanlarının netleştirilmesini, usulsüz atandığı iddia edilen kişilerin kimliklerinin ve çeşitli yönetici kadrolarıyla olası yakınlık ilişkilerinin şeffaf biçimde ortaya konulmasını talep etti. “Sorumlular tespit edilmeli, kamuoyu karşısında hesap vermelidir!” Pala, usulsüz kadroya alındığı iddia edilen kişilerin ulusal ve uluslararası yayınlarının dökümünün ve hakemlik süreçlerinde güvenilirliğin nasıl sağlandığının paylaşılmasını istedi. Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında başarı kaybı ve akademisyen göçüne dikkat çekerek “Kurumlarda akademik yetkinlik ile atama sağlanmadıkça üniversitelerin itibarı kalıcı biçimde zarar görmeye devam edecektir. Bu ülkemiz için bir utanç tablosudur; konunun sorumluları ivedilikle tespit edilmeli ve unvanları ellerinden alınmalıdır.” diyerek Bakan’dan tüm personel için geriye dönük tarama yapılmasını ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. Pala, söz konusu kişilerin bağlı oldukları kurumlar, bölümler, projeler ve çalışmaların listelenmesini de talep etti. “Sahte diplomalarla hak etmedikleri konumlarda bulunan bu kişiler tıp, mühendislik ve birçok alanda vatandaşın hayatını tehlikeye atabilir. Kamuoyu bilgilendirilmeli, kamu zararı daha da büyümeden önlem alınmalıdır.” diye Bakan’a çağrıda bulundu.

YÖK Başkanı Özvar: 3 yılda mezuniyet mümkün olacak Haber

YÖK Başkanı Özvar: 3 yılda mezuniyet mümkün olacak

YÖK Başkanı Erol Özvar, yükseköğretimde atılacak yeni adımları içeren ‘2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası’ hakkında açıklamalarda bulundu. Özvar, açıklamalarına başlamadan önce İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye yaptığı soykırımı sert dille eleştirdi. Özvar, "İsrail yaklaşık 2 yıldır Gazze’de çoğunluğunu bebeklerin, kadınların, hastaların ve yaşlıların oluşturduğu Filistin halkını hedef alan katliam politikası tüm insanlığın vicdanını derinden yaralamıştır. Hukuki, ahlaki, vicdani hiçbir sınır tanımaksızın gerçekleştirilen vahşi katliama karşı 46 ülkeden yüzlerce aktivist, Gazze halkına destek ve İsrail’in bölgeye uyguladığı ablukayı kırmak için harekete geçti. Adını kararlılık anlamına gelen ’sumud’ kelimesinden alan uluslararası özgürlük birliği, insanlığın ortak vicdanını temsil eden barışçıl bir dayanışma koalisyonudur" diye konuştu. "KALİTE ODAKLI SÜREÇ YÖNETİMİ VE LİDERLİK" YÖK’ün ortaya koyduğu ‘2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası’ hakkında detaylı bilgiler veren Özvar, bu projenin süreklilik kazanması gerektiğini belirterek, "Kalite odaklı süreç yönetimi ve liderlik. Üniversitelerimizin kurumsal mükemmelliğini sürekli kılacak, kalite güvencesi sistemlerini daha etkin ve kapsayıcı bir yapıya kavuşturacak bir anlayışın tesis edilmesi amaçlanmaktadır. Burada yalnızca süreçlerin doğru işletilmesi değil, aynı zamanda her kademede liderlik kültürünün güçlendirilmesi önemlidir. Üniversitelerimizin stratejik yönetimden eğitim öğretime, araştırmadan toplumsal katkıya kadar her alanda kaliteyi önceleyen bir bakış açısıyla hareket etmesi 2030 vizyonunun temel dayanaklarından bir tanesidir. Dijital dönüşüm ve veriye dayalı yönetim için eylem planlarıyla büyük veriyi, yapay zekayı ve dijital teknolojileri sadece idari süreçlerde değil, eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerinin her aşamasında etkin şekilde kullanılabilecek bir yapının inşa edilmesi hedeflenmektedir" dedi. "3 YILDA MEZUN OLABİLME İMKANI SAĞLANACAK" Üniversite öğrencilerinin başarılı olmaları şartıyla dilerse 3 yılda mezun olabilmelerini sağlayacak çalışmalara başlayacaklarını açıklayan Özvar, "3 yılda mezun olabilme imkanı sağlayacak yapısal reformlar gündeme alınacak. Bu reformlarla yükseköğretim sistemimiz hem daha verimli hem de uluslararası standarda daha uyumlu bir yapıya kavuşacaktır. Aynı zamanda mezunlarımız sadece diplomaya sahip değil, aynı zamanda sahip oldukları beceri ve yetkinliklerle küresel düzeyde rekabet edebilen, ülkemizin kalkınmasına doğrudan katkı veren bireyler haline gelecektir. Öğrencilerimizin 3 yılda eğitim-öğretim hayatlarını tamamlaması konusunda yapacağımız çalışmalar hem Yükseköğretim Kurulu’nun hem üniversitelerin temel gündem maddesi olmak görevindedir" şeklinde konuştu. "AKTS SİSTEMİ TEKRARDAN GÖZDEN GEÇİRİLECEK" Öğrencilere yönelik Avrupa Kredi Transfer Sistemi’ni (AKTS) de düzenlemeye alacaklarını vurgulayan Özvar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Önümüzdeki dönemde üzerinde duracağımız yapısal ve kalıcı çalışmalardan bir tanesi de 4 yıllık mezuniyet için gerekli 240 AKTS’nin gözden geçirilmesi olacaktır. Bu konuda 4 yıllık lisans eğitimlerinde derslerin yanında uygulamalı eğitime daha fazla imkan ve yer verecek şekilde bu AKTS sistemi tekrardan gözden geçirilmelidir. Avrupa ülkelerinde öğrenciler 180 AKTS ile mezun olabilmektedir. Bütün lisans programlarını dikkate alarak, dikkatli bir şekilde çalışarak içinde bulunduğumuz yapıyı göz ardı etmeden bunun dönüşümünü birlikte gerçekleştireceğiz. Bu hepimizin üzerine düşen görevlerden bir tanesidir. Aynı şekilde sadece lisansta değil, önlisansda da bu çalışmanın gerçekleştirileceğini ifade etmek isterim."

İmamoğlu'nun 'sahte diploma' soruşturmasında YÖK raporu ortaya çıktı! Haber

İmamoğlu'nun 'sahte diploma' soruşturmasında YÖK raporu ortaya çıktı!

Hazırlanan raporda, söz konusu üniversitenin YÖK tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı belirtilerek, ‘'İşlemlerin Yüksek Öğretim Kurulu kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği kanaatine varılmıştır'' denildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun lisans diplomasının sahte olduğu ile ilgili ihbarlar yapılmış, konuya ilişkin Yüksek Öğrenim Kurulu'nca (YÖK) hazırlanan raporda İmamoğlu'nun diplomasının sahteliğine ilişkin tespitler yer alması üzerine soruşturma başlatılmıştı. Tüm derslerden genel not ortalamasının 2,50 olduğu belirtildi Soruşturma kapsamında hazırlanan YÖK raporunun detayları ortaya çıktı. Hazırlanan raporda, İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı dönem itibariyle Kıbrıs'taki University College of Northem Cyprus (UCNC) İşletme Yönetimi İngilizce programından 2 yıl eğitim aldığı, tüm derslerden genel not ortalamasının ise 2,50 olduğu kaydedildi. YÖK tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı aktarıldı Hazırlanan raporda, ‘'Yüksek Öğretim Kurumları arasında ön lisans ve lisans düzeyinde yatay geçiş esaslarına ilişkin yönetmeliğin 5'inci maddesinde yer alan şartları taşıdığı ancak bununla birlikte ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northem Cyprus'ın YÖK tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, ilgili üniversitenin tanınırlığının ancak 1993 yılında Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından karara bağlandığı, ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında UCNC'nin yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlaşılmıştır.'' denildi. YÖK Başkanlığının 1988 ve 1992 tarihli yazılarına istinaden, KKTC'de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesinin tanındığının aktarıldığı raporda, ‘'Söz konusu yazışmalar dikkate alındığında, yatay geçiş işlemlerinde yabancı ülkedeki yükseköğretim kurumlarının tanınırlığı şartının arandığının anlaşıldığı dolayısıyla tanınırlığı olmayan UCNC'den yapılan yatay geçiş işlemlerinin İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığınca Yüksek Öğretim Kurulu kararlarına uygun yürütülmediği görülmüştür" denildi. ‘'İşlemlerin Yüksek Öğretim Kurulu kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği kanaatine varılmıştır'' Raporda ayrıca, ‘'İlgili üniversite rektörlüğü tarafından temin edilen ve tarafımıza gönderilen belgelerden üniversitenin bahse konu mevzuat kapsamında İşletme Türkçe ve İşletme İngilizce yatay geçiş kontenjanlarını nasıl belirlediğinin, İşletme Türkçe ve İşletme İngilizce programları arasındaki kontenjan aktarımının ve kontenjan artırımının ne suretle yapıldığının, belirlenen kontenjanın 51'inin neden İşletme İngilizce programı için kullanıldığının, yatay geçiş başvurularının 14 Eylül Cuma günü resmi çalışma saati sonuna kadar yapılacağı belirtilmesine rağmen neden başvuru tarihi bitmeden Fakülte Yönetim Kurulunun 12 Eylül 1990 tarih ve 24 sayılı toplantısı ile yatay geçiş başvurularının değerlendirilerek karara bağlandığı hususlarının hukuki gerekçesi bulunamamıştır. Tüm bu değerlendirmelere bağlı olarak araştırma konusunun İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı tarafından tanınırlık, yatay geçiş, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve yatay geçiş kabulüne dair işlemlerin Yüksek Öğretim Kurulu kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği kanaatine varılmıştır" ifadelerine yer verildi.

YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerinde akademik personel yetersiz" Haber

YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerinde akademik personel yetersiz"

TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi İstişare Toplantısı, YÖK Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda YÖK ile üniversiteler arasındaki işbirliğe dikkat çekildi. Vakıf üniversitelerindeki teknik, fiziki ve akademik problemler de toplantı da masaya yatırıldı. "VAKIF ÜNİVERSİTELERİN SORUNU AKADEMİK PERSONEL SAYISINDAKİ YETERSİZLİK" Toplantıya katılan YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasında, “Elimizdeki verilere göre akademik personel sayısındaki yetersizlik, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadesini kullandı. YÖK'ün her bir program için gerekli asgari akademik personel sayısını itinayla belirlediğini ifade eden Özvar, “Eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, ilgili programın yetkinlik ve kazanımlarının alanından hocalar tarafından öğrencilere verilmesi, eğitim süreçlerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği bakımından önem arz etmektedir” diye konuştu. "ÖĞRETİM ELEMANLARININ BAŞKACA KURUMLARDA SGK KAYDININ BULUNDUĞU DİKKAT ÇEKİCİ VERİLERDİR" Özvar, akademik programlardaki öğretim elamanı sayısının ve uzmanlık alanının önemini vurgulayarak, “Kurulumuz tarafından belirlenen asgari öğretim elemanı sayısının bazı programlarda sağlanmadığı, öğretim elemanlarının verdikleri derslerle uzmanlık alanlarının uyumlu olmadığı veya vakıf yükseköğretim kurumlarında tam zamanlı çalışan öğretim elemanlarının aynı zamanda başkaca kurumlarda SGK kaydının bulunduğu gibi tespitler kayıtlara geçmiş dikkat çekici verilerdir” şeklinde konuştu. Özvar, vakıf yükseköğretim kurumlarının akademik personel eksikliğini muhakkak doldurması gerektiğinin de altını çizerek, bu konuda gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini de söyledi. "VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE GÖREV YAPAN AKADEMİSYENLERİN DEVLET ÜNİVERSİTELERİNDEKİ AKADEMİSYENLERİN MAAŞLARINDAN AZ OLMAMALI" YÖK Başkanı Özvar, vakıf üniversitelerinde akademisyenlerin aldığı ücretlere işaret ederek, şunları kaydetti: “Bilindiği üzere, vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ücretlerinin, 2547 sayılı Kanun'un ek 8. maddesi uyarınca, devlet üniversitelerinde aynı unvanda çalışan akademisyenlerin maaşlarından az olmaması gerekmektedir. Akademik personelin maaşları ve diğer haklarının zamanında ve eksiksiz bir şekilde ödenmesi hem kurumsal itibar hem de eğitimin kalitesi açısından hayati önemi haizdir. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesini beklediğimizi ve konuyu dikkatle takip etmeye devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.” "KARŞILAŞTIĞIMIZ SORUNLARDAN BİRİ ÖĞRENİM ÜCRETLERİNE YAPILAN YÜKSEK ORANLI ZAMLAR" Özvar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başkanlığımıza yapılan başvurular ve gerçekleştirilen denetimlerde, sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan birini de öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamlar oluşturmaktadır. Zaman içinde maliyet artışları yaşandığı ve bunun vakıf yükseköğretim kurumları üzerinde bir baskı oluşturduğu bizlerin de malumudur. Fakat, vakıf yükseköğretim kurumlarının kar amacı güdemeyeceklerine ilişkin mevzuat düzenlenmesi de dikkate alındığında, bu maliyetlerin üniversite yönetimlerince verilen taahhütlere güvenerek tercihte bulunan öğrencilere yüklenmesi eğitim-öğretimin sürdürülebilirliği ve kurumlarının güvenirliliği gibi ilkeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Her şartta, öğrencilerin mağdur edilmemesi hepimizin birinci önceliği olmak zorundadır.” TIP FAKÜLTELERİNDE DENETİM Tıp fakültelerindeki fiziki ve teknik gereksinimlerin tartışma konusu olduğunu söyleyen Özvar, şu ifadelere yer verdi: “Tıp fakülteleri yükseköğretim sistemimizin en önemli bileşenlerinden biridir. Hali hazırda 32 vakıf üniversitemiz bünyesinde aktif tıp programı bulunmaktadır. Tıp fakültelerinde tıp eğitimi, dönemlere göre teorik ve uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. Verilen eğitimle tıp fakültesi öğrencilerinin asgari bilgi, beceri ve yetkinliklerle donanımlı olarak mezun olmalarını sağlamak esastır. Bu çerçevede, tıp fakültesi kontenjan sayılarına göre ihtiyaç duyulan derslik, laboratuvar, kütüphane gibi eğitim alanlarının fiziki imkanları ile anabilim dalları bazında gerekli öğretim üyesi sayısı ve dağılımına ilişkin asgari kriterler kesin bir şekilde belirlenmiştir. Tıp fakültelerine yönelik bütün denetimler bu kriterler kapsamında takip edilmektedir.” "TIP FAKÜLTESİ BULUNAN VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN KENDİ HASTANELERİNİN OLMASI ŞARTI GETİRİLMİŞTİR" YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasına şöyle devam etti: “Ayrıca tıp eğitiminin önemli bir parçası olan uygulama eğitiminin de en iyi şekilde verilmesi ve takip edilmesi önem arz etmektedir. Malumunuz olduğu üzere, kanun düzenlemesi ile tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerinin olması şartı getirilmiştir. Eğitim hastanelerinin veya sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin -hasta potansiyeli, vaka sayısı ve çeşitliliği, ilgili branştaki hastaya gözlem altında tıbbi müdahale yetkinliklerinin kazandırılması dahil bir tıp fakültesi öğrencisinin mezun olması için gereken şartları ve asgari yeterlilikleri karşılaması gerekmektedir.” VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN TIP FAKÜLTELERİNDEKİ ŞİKAYETLER Özvar, “Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki yapılan yerinde inceleme ve denetimlerde, özellikle iş birliği yapılan özel hastanelerde vaka sayısı ve çeşitliliğinin yetersiz olduğu, öğrencilerin hasta başı eğitimlerini yeterince aktif gerçekleştiremediği ve hastanelerdeki mevcut eğitim alanlarının fiziksel şartlarının öğrenciler için uygun olmadığı, hastane yönetimleri ile üniversite yönetimlerinin uyum içerisinde çalışamadığı yönünde fevkalade şikayetler gitmektedir” diye konuştu. Vakıf yükseköğretim kurumlarının uluslararası öğrenci sayılarını artırma yönündeki çabalarını devam ettirmesi gerektiğini ifade eden Özvar, başta uluslararası fuarlar çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini aktardı. Özvar, vakıf üniversitelerin ulaşılabilir olması gerektiğini belirterek, internet sitelerini ve sosyal medya adreslerini uluslararası öğrencilere hitap edecek şekilde her zaman güncel ve aktif tutulması gerektiğini de vurguladı. Özvar, uluslararası öğrencilerin Türkiye'ye gelmesi kadar bunun sürdürülebilir olması gerektiğini de söyleyerek, uluslararası öğrencilerin öğrenim ücretlerine de dikkat edilmesi gerektiğini aktardı. "YAPAY ZEKA HAYATIMIZA DAHA FAZLA ENTEGRE OLUYOR" TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise açıklamasında, “Teknoloji, dijitalleşme, yapay zeka ve inovasyon her geçen gün hayatımıza daha fazla entegre oluyor. Ancak bu entegrasyon, yalnızca teknolojik araç ve altyapının sağlanmasından ibaret değildir. Eğitim sistemimizin de insan odaklı şekilde yeniden şekillenmesini mecbur kılmaktadır” ifadelerini kullandı. "ÜNİVERSİTELERİMİZ ULUSLARARASI ALANDA DA ADINDAN SÖZ ETTİREN KURUMLAR HALİNE GELMİŞTİR" Amaçlarının teknolojik gelişmelere hızla ayak uydurabilmek olduğunu ve bunu katma değere dönüştürecek donanımlı insanlar yetiştirmeyi hedeflediklerini aktaran Hisarcıklıoğlu, “Bu rekabette biz de varız diyorsak, bunu ancak; donanımlı insan gücüyle ve bu insanları yetiştirecek kurumsal ve kaliteli hizmet verebilecek yükseköğretim sektörüyle yapabiliriz. Yükseköğretim sistemimizin en dinamik ve yenilikçi unsurlarını oluşturan üniversitelerimiz, yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da adından söz ettiren kurumlar haline gelmiştir” şeklinde konuştu. Araştırma ve inovasyon alanında önemli atılımlar gerçekleştirildiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, “Eğitimde sürdürülebilir bir gelişim sağlamak için, üniversitelerimizin ekonomik açıdan, hem de toplumsal sorumluluk bakımından güçlü bir yapıya kavuşması gerekmektedir. Vakıf üniversitelerimiz bu sistemin önemli bir paydaşı olarak, kamusal maliyetin önemli bir kısmını üstlenmekte, devletin taşıdığı sorumluluğu da paylaşmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. "TOBB OLARAK, VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN POTANSİYELİNİ EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİREBİLMESİ İÇİN YANINDAYIZ" Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz de TOBB olarak, vakıf üniversitelerinin bu potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için onların her zaman yanındayız. 2006 yılında kurulan Türkiye Yükseköğretim Meclisimiz, vakıf üniversitelerimiz ile kamu sektörü arasında köprü vazifesi görmektedir. Dolayısıyla Meclisimiz, özel sektörün taleplerini, kamu ile birlikte değerlendirdiği ortak bir zemindir. Sektörün gelişmesini teşvik edecek proje ve faaliyet önerilerinin geliştirildiği bir platformdur. Bu açıdan, YÖK ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu toplantıları çok kıymetli buluyorum.” YÖK'ün sektör ile işbirliğine verdiği öneme vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla konuşmaların ardından Vakıf Üniversitelerimizin Mütevelli Heyet Başkanları ve Rektörlerimiz, sektörümüzü ileriye taşıyacak konuları YÖK Başkanımıza sunacaklar. Bu vesileyle işbirliğimizin gelişerek süreceğine inanıyorum ve bu güzel çalışma kültürünü bizlere sunan Prof. Erol Özvar hocamıza teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.

YÖK 'diploma sahteciliği' iddialarına ilişkin açıklama yaptı Haber

YÖK 'diploma sahteciliği' iddialarına ilişkin açıklama yaptı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), basın yayın organlarında yer alan ‘sahte diploma' iddialarına ilişkin açıklama yaptı. YÖK'ün açıklamasında, “Gündeme getirilen konularla ilgili Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığına her türlü iddianın en ince ayrıntısına kadar araştırılması talimatı verilmiş olup, tespitlere bağlı olarak gerektiğinde idari ve işlem cezaları uygulanmaktadır” ifadeleri yer aldı. YÖK, basın ve yayın kuruluşlarında yer alan ‘diploma sahteciliği' iddialarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. YÖK'ün diploma ve denklik sahteciliklerine ilişkin her türlü iddia ve ihbarları titizlikle incelediği bildirilen açıklamada, gerekli görülen durumlarda yasal işlemlerin uygulandığı ve söz konusu sahtecilikleri adli ve idari mercilere bildirildiği kaydedildi. Gündeme getirilen konularla ilgili Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığına her türlü iddianın en ince ayrıntısına kadar araştırılması talimatı verildiği vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Tespitlere bağlı olarak gerektiğinde idari ve işlem cezaları uygulanmaktadır. Ayrıca adli vaka olması nedeniyle tespiti yapılan sahtecilikler hakkında adli merciler bilgilendirilmektedir. Kurulumuz, muhtemel sahteliklerin önüne geçmek için yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrencilerin bilgilerinin YÖKSİS'e aktarılmasını sağlamakta ve bütün kurum ve kuruluşlara e-Devlet kapısı üzerinden (Yükseköğretim Mezun Belgesi Doğrulama) belge doğrulaması yapma imkanı vermektedir. Ayrıca Yükseköğretim Kurulu tarafından verilen karekodlu e-Denklik belgelerinin de YÖKSİS'teki ‘denklik sorgulama' ekranından doğrulanması yapılabilmektedir.”

YÖK'ten 'ikinci öğretim' kararı Haber

YÖK'ten 'ikinci öğretim' kararı

259. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı, YÖK binasında gerçekleştirildi. YÖK Başkanı Erol Özvar, toplantının açılışında yaptığı konuşmada erişilebilir ve kapsayıcı bir yükseköğretim sistemi anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, “Ülkemizin tüm kesimleri için nitelikli yükseköğretime adil erişim sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi. Devletin yükseköğretime yaptığı büyük yatırımlar ve Yükseköğretim Kurulunun çalışmaları neticesinde üniversitelerde bu yıl 1 milyonu aşan bir kontenjan oluşturulduğunu ifade eden Özvar, “Kapasitemiz hızla artarken, ülkemizde yükseköğretime erişim talebi de güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu yoğun ve güçlü talebe doğru politikalarla yanıt vermek önceliklerimizden birisidir” diye konuştu. HEDEF TYÇ YOGOSUNA SAHİP ÜNİVERSİTE SAYISINI ARTIRMAK Özvar, bu yıl ilk kez Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) Logosu’nun Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'nda yer alacağını hatırlatarak, şu an 109 üniversitenin 898 programının TYÇ logosunu kullanma hakkına sahip olduğunu söyledi. Özvar, “Bu logoya sahip olunması yükseköğretim mezunlarına uluslararası bazı avantajlar getirmekte, mezunların diplomalarının yurt dışında daha hızlı tanınmasını ve istihdam imkanlarının artmasını mümkün kılmaktadır. Ayrıca TYÇ logosu yükseköğretim staj yeterliliklerinin ve yurt dışındaki öğrenim kazanımlarının karşılıklı olarak tanınmasında ve yatay ve dikey öğrenci hareketliliğinde kolaylık sağlamaktadır” şeklinde konuştu. Özvar, TYÇ logosuna sahip yükseköğretim kurumlarının sayısını artırmak istediklerini belirtti. “İSTİHDAMLA BAĞI AZALAN PROGRAMLARIN KONTENJANLARINI AZALTIYORUZ” Özvar, Yükseköğretim Kurulu olarak gelecek dönem için belirledikleri vizyonun önemli başlıklarından birini de istihdama duyarlılığın oluşturduğunu belirterek, “İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz” dedi. Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına ‘ikinci üniversite’ kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı. “İSTİHDAMA DUYARLI VE GELECEĞİN MESLEKLERİNE UYGUN PROGRAMLARA DÖNÜŞÜM TEMİN EDİLECEK” Beşeri sermaye dahil olmak üzere ülkenin kaynaklarının etkin kullanımı konusunda çok hassas davrandıklarına işaret eden Özvar, şöyle devam etti: “Bir taraftan istihdam odaklı yeni programlarla üniversitelerimize ilave kontenjanlar verilirken, diğer taraftan da mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik ve temel bilimlere özgü bazı programlardaki eğitim-öğretim kalitesini yükseltmek amacıyla piyasa beklentilerinin üzerinde mezuniyete yol açan kontenjanlarda ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmış ve öğretim elemanları sayısı, derslik ve benzeri kapasite dikkate alınarak düşürülme yoluna gidilmiştir. Bu dönem üniversitelerimizdeki program kalitesini artırmaya yönelik belki de en önemli çalışmamız devlet üniversitelerimizdeki ikinci öğretim programlarının kapatılması olmuştur. Vakıf üniversitelerinde devlette olduğu gibi ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir. Vakıf üniversitelerimizin de gelecek yıla yönelik planlamalarını buna göre yapmalarını bekliyoruz.” Devlet üniversitelerine gösterdikleri kolaylıkları vakıf üniversitelerine de göstermeye devam edeceklerini vurgulayan Özvar, “Adalet programında yaptığımız benzer uygulamaları burada da yapacağız. Bu bakımdan herhangi bir kayıp olmayacağını özellikle belirtmek isterim” şeklinde konuştu. “ULUSLARARASI ÖĞRENCİ HAREKETLİLİĞİNE YÖNELİK MEVZUAT ÇALIŞMASI YAPIYORUZ” Özvar, 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı ile eşgüdümlü olarak önümüzdeki döneme ilişkin Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Strateji Belgesi'nin hazırlık çalışmalarına başladıklarını duyurdu. Bu alanda başta ilgili bakanlıklar olmak üzere kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarından bütün paydaşlarla istişare sürecini başlattıklarını ifade eden Özvar, şöyle devam etti: “İstişare toplantılarından ilkini geçtiğimiz hafta 24 farklı kurumdan 50 katılımcı ile gerçekleştirdik. Uluslararası öğrenci hareketliliğine yönelik güçlü bir mevzuat çalışması yapıyoruz. Bu çalışmanın bir kısmı kanunlarla, bir kısmı yönetmeliklerle oluşturulacak. Bu düzenlemelerin ana esası üniversitelerimizin üretkenliklerini arttırmanın yanısıra, uluslararası öğrencilerin hak ve hukukunu korumak ve üniversitelerimizin küresel bir oyuncu olarak daha güçlü olmalarını sağlamaktır.” TÜRKÇE ÖĞRETİMİ MERKEZLERİNE AKREDİTASYON ŞARTI Türkiye’nin uluslararasılaşma stratejisindeki başarısının uluslararası öğrencilere Türkçenin dünya kalite standartlarında öğretilmesine bağlı olduğuna dikkat çeken Özvar, “TÖMER ve DİLMER gibi Türkçe öğretim merkezlerindeki Türkçe eğitim kalitesinin arttırılması amacıyla yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Yakın bir zamanda üniversitelerimizdeki Türkçe Öğretim Merkezlerine akreditasyon şartı getiriyoruz” dedi. Özvar, bundan sonra üniversitelerin uluslararası öğrenci kontenjanları değerlendirilirken bu merkezlerin akreditasyon durumlarının da göz önünde bulundurulacağını vurguladı. Özvar, İngilizce öğretimi konusunda yabancı diller yüksekokullarına yönelik de akreditasyon çalışmalarının genişletileceğini belirterek, “Yabancı dil öğretiminde bütün programlara uluslararası standartlar getirilecek. TÖMER ve Yabancı Dil akreditasyonları ile program sayıları ve kontenjanları arasında denge sağlanacaktır. Dünyada İngilizce öğretimiyle alakalı bütün derecelendirmelerin tamamının bütün yükseköğretim kurumlarımızda geçerli olması yönünde çalışıyoruz. Yakın zamanda bu İngilizce diliyle verilen programların bu amaçla tekrardan gözden geçirileceğini bilmenizi isterim” dedi. “TÜRK YÜKSEKÖĞRETİM VİZYONUNA DAİR BÖLGESEL TOPLANTILAR DÜZENLEYECEĞİZ” Özvar, önümüzdeki eğitim-öğretim döneminden başlamak üzere Yükseköğretim Kurulu tarafından “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonuna Dair Üniversitelerle Bölgesel Toplantılar” planlanacağını belirtti. Özvar, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında her hafta başka bir bölgede olmak üzere bölgesel toplantılar gerçekleştireceklerini, bu toplantılarda üniversite bilgi yönetim sistemi, üniversitenin ulusal ve uluslararası görünürlüğü, girişimci ve yenilikçi üniversite başlıklarında çalışmalarını paylaşacaklarını açıkladı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar’ın açılış konuşmasının ardından Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu sunum yaptı. Toplantıda YÖK Başkanı Erol Özvar ve Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Veysel Eren, katılımcı rektörlerin görüş ve değerlendirmelerini dinledi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.