SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yolsuzluk

Söz Bursa - Yolsuzluk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yolsuzluk haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

AK Parti Yıldırım Danışma meclisi toplandı: "Bizim derdimiz hizmet, CHP'nin derdi mazeret!" Haber

AK Parti Yıldırım Danışma meclisi toplandı: "Bizim derdimiz hizmet, CHP'nin derdi mazeret!"

AK Parti Yıldırım İlçe Danışma Meclisi Toplantısı, teşkilat mensuplarının geniş katılımıyla gerçekleştirildi. Yıldırım teşkilatı, son dönemde yürüttüğü yoğun saha çalışmaları, mahalle buluşmaları ve üye faaliyetleriyle 7 bini aşkın yeni üyeyi partiye kazandırdı. Toplantıya AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, il ve ilçe yöneticileri, mahalle başkanları, meclis üyeleri, kadın ve gençlik kolları temsilcileri ile çok sayıda partili katıldı. ‎“TÜRKİYE’NİN EN FAZLA ÜYE YAPAN İLLERİNDENİZ” İlçe danışma meclisi toplantısında Bursa'nın Türkiye genelinde en fazla üye yapan illerden biri olduğunu vurgulayan Başkan Davut Gürkan, ‎“Osmangazi’de 8 bin’e yakın, Yıldırım’da ise 7 bin’in üzerinde üye kaydı yapıldı. Sizlerin üstün gayreti olmasaydı bunu başaramazdık” dedi. ‎İl Başkanı Gürkan, pazar ziyaretlerinden mahalle buluşmalarına kadar her alanda teşkilatın yan yana durduğunu ve bunun güçlü bir “gönül birlikteliği” oluşturduğunu söyledi. ‎“YAPAMADIKLARINI ANLATMAKLA MEŞGULLER” ‎CHP'nin ise sürekli kendi içerisindeki tartışmalar, yolsuzluk soruşturmaları ve yerel yönetimlerdeki yetersiz yönetim anlayışı ile gündemde olduğuna işaret eden Gürkan, ‎“Sürekli kendilerini aklamaya çalışıyorlar ama şikâyet eden de mahkemeye veren de yolsuzluğu yapan da yine kendileri.” ifadelerini kullandı. ‎Gürkan ayrıca, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’nın TBMM’de yaptığı konuşmada CHP’nin iç durumunu en net şekilde ortaya koyduğunu da vurguladı. ‎“BÜYÜKŞEHİR HİZMET ÜRETEMİYOR, MAZERET ÜRETİYOR”‎ ‎İl Başkanı Davut Gürkan, konuşmasında Bursa Büyükşehir Belediyesi yönetimine yönelik eleştirilerini de yineledi. ‎Başkan Gürkan, Büyükşehir yönetiminin her ay basın toplantısı yaptığını ancak bu toplantıların “hizmet özeti yerine mazeret listesine” dönüştüğünü belirterek, ‎“Biz onlar gibi mazeret üretmiyoruz, hizmet üretiyoruz. AK Parti belediyeleri vatandaşa hizmet noktasında yarışıyor. Bursa'ya değer üstüne değer katıyor” dedi. ‎Gürkan, Büyükşehir Belediyesi’nin dev bütçesine rağmen Yıldırım’da üretilen hizmetlerin yanına bile yaklaşamadığını kaydetti. ‎ ‎“HANLAR BÖLGESİ’NDE BİR YIL KAYBETTİRDİLER” ‎Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ndeki projede yaşanan gecikmelere de dikkat çeken Gürkan, “Bizim iki hafta içinde faaliyete geçireceğimiz yeri tam bir yıl beklettiler. Sanki kendileri yapıyormuş gibi göstermeye çalıştılar. Bu Bursa’nın hakkı değil” ifadelerini kullandı.‎ Göreve geldiklerinde su ücretlerine yapılan %25 indirimin yanlış hesaplandığını 18 ay sonra Büyükşehir yönetiminin itiraf ettiğini de hatırlatan Gürkan, ‎“Susuz bıraktıkları Bursa’ya bu yanlış hesabın maliyeti tam 2 milyar TL” açıklamasında bulundu. ‎“BİZİM DERDİMİZ MİLLETİMİZE HİZMETTİR” “Bizim tek derdimiz her alandaki hizmeti milletimize ulaştırmaktır. Hemşehrilerimiz için proje üretmeye ve her zaman sahada vatandaşımız ile birlikte olmaya devam edeceğiz. AK Parti’nin farkı, milletin gönlüne girmek için çalışmasıdır.” diye ifade etti. ‎ “HER VATANDAŞA DOKUNUYORUZ” Toplantıda konuşan AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya, teşkilatın sahadaki yüksek temposuna dikkat çekerek, “Kapı kapı dolaşıyor, her bir vatandaşımıza temas ediyoruz. Hem hükümetimizin hem de belediyemizin çalışmalarını anlatırken halkımızın beklentilerini de kendilerinden dinleme gayesiyle tüm ilçe teşkilatımızla yorulmadan çalışıyoruz” dedi. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ise ilçede tamamlanan ve devam eden yatırımlara ilişkin kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarının ardından danışma meclisi oturumuna geçildi. Teşkilat mensuplarının soruları tek tek cevaplandı. Program, yeni üyelere rozet takdimi ile sona erdi. ‎

Ekrem İmamoğlu 3’üncü kez hakim karşısında: ‘Sahte diploma’ davasında 8 yıl 9 ay hapis talebi Haber

Ekrem İmamoğlu 3’üncü kez hakim karşısında: ‘Sahte diploma’ davasında 8 yıl 9 ay hapis talebi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada 3’üncü kez hakim karşısına çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, 'yolsuzluk' soruşturmasından tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu ile tarafların avukatları hazır bulundu. Ayrıca duruşmaya, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkan Vekili Nuri Aslan, sanık İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu, oğlu Selim İmamoglu, annesi Havva İmamoğlu, babası Hasan İmamoğlu ile çok sayıda partili katıldı. Duruşma, yoklamalar ile devam ediyor. İDDİANAMEDEN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. TANINIRLIĞININ BULUNMADIĞINI BİLDİKLERİ HALDE İMAMOĞLU'NUN DENKLİĞİ OLAN BİR KURUMDAN YATAY GEÇİŞ YAPMIŞ GİBİ GÖSTERİLDİĞİ KAYDEDİLDİ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. 8 YIL 9 AYA KADAR HAPİS CEZASI TALEBİ İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Kılıçdaroğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir" Haber

Kılıçdaroğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir"

Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi aziz milletimizi ahlaki uyanışa davet eden bir parti olmalıdır" dedi. Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, "Cefaker yol ve dava arkadaşlarım ve bu ülkenin yurt sever evlatları. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucu partisidir aynı zamanda devleti ve cumhuriyeti koruma iradesinin ta kendisidir. Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir parti değildir. Partimizin kodları, geleneği ve iki büyük misyonu vardır. Birincisi siyaseti temiz tutmak ve hesap sormaktır. Hesap sorabilmek içinde hesap vermekten kaçınmamak gerekir. Hesap vermek her bir CHP'linin namus borcudur. Her siyasi parti ve her siyasetçi savrulabilir, geri durabilir, rüşvet ve yolsuzluk sarmalına tutunabilir ve hatta ihanet zincirine de tutunabilir. Ama bakın büyük bir ama ile söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi aziz milletimizi ahlaki uyanışa davet eden bir parti olmalıdır" diye konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kardeşlik sürecinin içinde olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi devlete istikamet çizer. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Ortadoğu'dan Asya'ya, Kafkaslardan Avrupa'ya, Altaylar'dan Tuna'ya söyleyecek sözü vardır. Türkiye Cumhuriyeti at sürdüğü ve şehit verdiği coğrafyalarda sıkışamaz. Gönül bağı kurduğu kardeş milletler sofrasında sıkıştırılamaz, sıkışıklığa gelemez. Cumhuriyet Halk Partisi Ortadoğu'da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve memleketin ali menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin Cumhuriyet Halk Partisi'nden beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir. Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir tarih önünde aziz milletimizle hak, hukuk ve adalet yürüyüşümüze devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Bahçeli: ''Alırım yanıma üç arkadaşımı İmralı'ya giderim'' Haber

Bahçeli: ''Alırım yanıma üç arkadaşımı İmralı'ya giderim''

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Alırım yanıma 3 arkadaşımı, İmralı'ya gitmekten ve bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem" dedi. MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına Azerbaycan'ın Gence şehrinden Türkiye'ye gelmek üzere havalandıktan bir müddet sonra Gürcistan hava sahasında düşen askeri kargo uçağı kazasında şehit olan 20 asker için başsağlığı dileyerek başlayan Bahçeli, "Bu kahraman vatan evlatlarının şerefli isimleri milli gönüllere kazınmış, geride bıraktıkları aileleri ise hepimizin namusuna emanet edilmiştir. Her birisinin ayrı hikayesi, her birisinin ayrı beceri ve kabiliyeti vardı. Hem asker olarak hem de uzmanlık alanlarında iyi yetişmişlerdi. Hepsi de milletimizin tertemiz sinesinden doğan yüzleri kavruk Anadolu çocuklarıydı. Al bayrağa sarılı naaşları 17 ilimizde gözyaşlarıyla toprağa verildi. Tabutlara sarılan şehit çocukları, vatan sağ olsun diyen şehit babaları, dizlerine vuran şehit anaları, yarım kalmış hayalleriyle boynu bükük şehit eşleri içimize kor gibi düştü" ifadelerini kullandı. C-130 tipi kargo uçağının nasıl ve niçin düştüğü, bu elim olayın geri planındaki esrar perdesinin kuşkusuz aydınlanacağı ve bütün ihtimallerin dikkatten ve gözden kaçırılmadan inceleneceğini belirten Bahçeli, "Askeri kargo uçağımızın düşmesi kamuoyuna yansımasından hemen sonra bilhassa sosyal medya vasıtasıyla yapılan maksatlı ve marazi yorum ve değerlendirmelerin iyi niyetten mahrum olduğu çok açıktır. Karanlık mahfillerce üretilen dezenformasyon kampanyasının nerelere kadar uzandığı, nasıl bir yalan ve iftira düzeneğinin harekete geçirildiği her türlü izah ve ifadeden varestedir. Resmi açıklamayı öğrenme zahmetine tenezzül etmeden fiili kaza-kırım heyeti gibi yayın ve yorum yapanların, oturdukları yerden bilirkişilik taslayanların cahil cüretkârlıkları saklanamayacak düzeyde ortadadır" şeklinde konuştu. "KARA KUTUNUN DEŞİFRE EDİLMESİNİ SABIRLA BEKLEMEK LAZIMDIR" Zorlu ve sıkıntılı günlerin devlet ve millet aleyhine bir dedikodu furyasına çevirenlerin maskelerin indirileceğini dile getiren Bahçeli, "Devletimize güven ve itibar asıldır. Milletimize doğru ve isabetli bilgiler vermek, komplo teorilerine kapalı durmak ahlaki bir mükellefiyettir. Kara kutunun deşifre edilmesine eş zamanlı olarak kaza-kırım heyetinin rapor formatında hazırlayacağı çalışmalarının sonuçlanmasını sabırla beklemek lazımdır" dedi. "ALIRIM YANIMA 3 ARKADAŞIMI, İMRALI'YA GİTMEKTEN VE BİR MASA ETRAFINDA YÜZ YÜZE GELMEKTEN DE İMTİNA ETMEM" Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun artık son düzlüğe girdiğini ifade eden Bahçeli, "Hazırlanması gündemde olan, sınırları millet-devlet hassasiyet ve hükümranlık haklarıyla ihata edilmesi gereken yasal, hukuki ve demokratik çerçevenin önümüzdeki sürecin yol haritası olması hepimizin ortak kanaat ve kararıdır. Bundan sonra İmralı'ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen İmralı'ya gidilsin mi gidilmesin tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Dürüst ve samimi ölçülerde 'Terörsüz Türkiye' hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa, İmralı'ya gidilmesine ayak sürümenin hiçbir manası da olmayacaktır. Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacak, ilerleme nasıl kaydedilecek? Şayet Meclis'te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum; alırım yanıma 3 arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem. Karanlıkta göz kırpmam, ipe un sermem, söyleyeceğim ne varsa mertçe, özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim" ifadelerini kullandı. "ARTIK TÜRK ADALETİ KARAR VE HÜKMÜNÜ VERECEKTİR" İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik rüşvet ve yolsuzluk davasına ilişkin hazırlanan 3741 sayfalık iddianame hakkında konuşan Bahçeli, "Burada iddianamenin ayrıntılarına girecek değilim. Kaldı ki bu bizim işimiz de değildir. Artık Türk adaleti karar ve hükmünü verecektir. Bundan kaçış ve kurtuluş yoktur. En başta CHP yönetimi olmak üzere, herkesin yargıya saygı duyması, hakim ve savcılara hakaret eden ahlaksız üsluptan sakınması gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü hepimiz için bağlayıcıdır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Herkes hukuk önünde eşittir. Hiç kimsenin ayrıcalığı ve imtiyazı yoktur. Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte yargılanan 105'i tutuklu 407 kişinin hakkında mahkemenin ne diyeceği, nasıl bir sonuca ulaşacağı, hükmü nasıl vereceği yakında belli olacaktır" dedi. "YARGILAMA EN BAŞTA TRT OLMAK ÜZERE, TÜM TELEVİZYONLARDAN CANLI YAYIN OLARAK GERÇEKLEŞMELİDİR" Geciken adaletin adalet olmayacağının ortada olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı: "Daha önce de vurguladığım gibi, yargılama en başta TRT olmak üzere, tüm televizyonlardan canlı yayın olarak gerçekleşmelidir. Türk milleti olan biten ne varsa görüp öğrenmelidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni saran devasa boyutlu iddiaların mahkemede görüşülmesi ve duruşma etapların doğrudan takip edilmesi aynı zamanda hukuk ve demokrasi güvenliğimizi de destekleyecektir. Dediğim gibi, iddianamenin ayrıntısına girmeyeceğim, zira her şey kamuoyunda biteviye tartışılmakta, bilen de bilmeyen de gece gündüz ahkam kesmektedir. Aziz Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, adına eko-sistem denilen, bununla mündemiç organize suç örgütü olduğu ileri sürülen mafyalaşmış bir oluşum tarafından, belediyenin kaynakları, yani devletin parası kullanılarak bedeli mukabilince satın alınmıştır."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.