SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yusuf Tekin

Söz Bursa - Yusuf Tekin haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yusuf Tekin haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TKB Bursa Şubesi’nden kadim coğrafyaya kültürel yolculuk Haber

TKB Bursa Şubesi’nden kadim coğrafyaya kültürel yolculuk

Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi, yoğun ve verimli geçen çalışma yılının ardından üyeleriyle birlikte Mardin, Midyat, Şanlıurfa, Dara Antik Kenti, Mor Gabriel Manastırı ve Göbeklitepe’yi kapsayan kapsamlı bir kültürel gezi programı gerçekleştirdi. Anadolu’nun kadim medeniyetlerine ev sahipliği yapan Mezopotamya toprakları, Birliğin kültürel farkındalık çalışmalarının önemli duraklarından biri oldu. Program kapsamında Mardin’in tarihi dokusu ve çok kültürlü yapısı yerinde incelendi. Midyat’ta ise el sanatları çarşıları ve telkarî atölyeleri ziyaret edilerek bölgeye özgü ürünlere yönelik alışverişler yapıldı. Gezinin önemli duraklarından biri olan Dara Antik Kenti’nde, kazı başkanı Devrim Hasan Menteşe rehberliğinde kapsamlı bir alan turu düzenlendi. Heyet, bölgenin tarihsel önemi, arkeolojik dokusu ve devam eden kazı çalışmalarına ilişkin birinci elden bilgi edindi. Mor Gabriel Manastırı ziyaretinde ise heyet, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile karşılaştı. Bu vesileyle Birliğin öğretmen üyelerinden Tanca Subaşıoğlu ile Bakan Tekin arasında kısa ve samimi bir sohbet gerçekleşti. Bu buluşma, Türk Kadınlar Birliği’nin eğitime ve kültüre verdiği önemi bir kez daha vurguladı. Programın devamında Şanlıurfa'nın kültürel mirası ve yöresel değerleri deneyimlendi. Gezi, insanlık tarihinin bilinen en eski tapınaklarından biri olan Göbeklitepe ziyaretinin ardından tamamlandı. Gezi hakkında konuşan Türk kadınlar Birliği Bursa Şube başkanı Tijen Sözeri, "Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi'nin düzenlediği bu kültürel yolculuk, üyelerin tarih bilincini güçlendirirken aynı zamanda Birlik içindeki dayanışma ve paylaşım ruhunu pekiştirdi. Türk Kadınlar Birliği olarak, kadınların sosyal, kültürel ve toplumsal yaşamda daha etkin rol alması için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürdüğümüzü kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız." açıklamasında bulundu.

Pala: “Ortaya atılan iddialar eğitim sisteminin geldiği vahim durumu gözler önüne seriyor!” Haber

Pala: “Ortaya atılan iddialar eğitim sisteminin geldiği vahim durumu gözler önüne seriyor!”

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Mayıs ayında yürüttüğü soruşturmada BTK ve YÖK yetkililerinin elektronik imzalarının kopyalanarak sahte diplomalar düzenlendiği ve bu yolla yaklaşık 400 akademisyenin usulsüz atandığı iddialarının yükseköğretimde ciddi bir güven kaybı yarattığını belirtti. Pala, “Ortaya atılan iddialar bireysel ihmallerin bir sonucu değil, AKP iktidarının yıllardır içini boşalttığı eğitim sisteminin geniş çaplı bir resmidir.” dedi. Prof. Dr. Pala, yaşananların akademik atama süreçlerinde ciddi denetim zafiyetlerini ortaya koyduğunu, bunun da yükseköğretim kurumlarındaki liyakat ilkesini derinden zedelediğini ifade ederek Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e konu hakkında bir soru önergesi iletti. Milletvekili Pala’nın açıklama talebine karşın Bakan Tekin, kendisine 18 Ağustos 2025 tarihinde iletilen soru önergesine Anayasanın 98. maddesi uyarınca öngörülen on beş günlük yasal süre dolmasına rağmen yanıt veremedi. “Usulsüzlüklere zemin hazırlayan mevcut sistem, doğrulama esasıyla yeniden inşa edilmelidir!” Pala, atama ve yükseltme süreçlerindeki zorunlu belge doğrulama adımlarının, kullanılan sistemlerin ve e-imza güvenlik protokollerinin ayrıntılarıyla açıklanmasını istedi. Pala ayrıca her akademisyen için tutulan akademik dosyalarda hangi belgelerin, zaman damgalarının ve görevli imzalarının yer aldığı ile kanıt beyanı olmadan diploma kaydı açma yetkisinin hangi hukuki gerekçeyle verildiğinin kamuoyuna duyurulması gerektiğini de vurguladı. “Akademik atama süreçlerinde değerlendirilen belgeler doğrulanabilir ve baştan sona izlenebilir değilse, usulsüzlüklerin ortadan kaldırılmasından söz edilemez.” dedi. CHP’li Pala, soruşturma dosyasında adı geçen ve bilgisi ile rızası dışında kimlik bilgileri kullanıldığı öne sürülen yöneticilerin göreve başlama tarihleri ile sorumluluk alanlarının netleştirilmesini, usulsüz atandığı iddia edilen kişilerin kimliklerinin ve çeşitli yönetici kadrolarıyla olası yakınlık ilişkilerinin şeffaf biçimde ortaya konulmasını talep etti. “Sorumlular tespit edilmeli, kamuoyu karşısında hesap vermelidir!” Pala, usulsüz kadroya alındığı iddia edilen kişilerin ulusal ve uluslararası yayınlarının dökümünün ve hakemlik süreçlerinde güvenilirliğin nasıl sağlandığının paylaşılmasını istedi. Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında başarı kaybı ve akademisyen göçüne dikkat çekerek “Kurumlarda akademik yetkinlik ile atama sağlanmadıkça üniversitelerin itibarı kalıcı biçimde zarar görmeye devam edecektir. Bu ülkemiz için bir utanç tablosudur; konunun sorumluları ivedilikle tespit edilmeli ve unvanları ellerinden alınmalıdır.” diyerek Bakan’dan tüm personel için geriye dönük tarama yapılmasını ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. Pala, söz konusu kişilerin bağlı oldukları kurumlar, bölümler, projeler ve çalışmaların listelenmesini de talep etti. “Sahte diplomalarla hak etmedikleri konumlarda bulunan bu kişiler tıp, mühendislik ve birçok alanda vatandaşın hayatını tehlikeye atabilir. Kamuoyu bilgilendirilmeli, kamu zararı daha da büyümeden önlem alınmalıdır.” diye Bakan’a çağrıda bulundu.

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" Haber

Tekin: "22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışında yaptığı konuşmada, "Yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık" dedi. Tekin ayrıca, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışı törenine katıldı. Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Bugün güne bizi tedirgin eden bir haberle uyandık. Türkiye bir deprem kuşağında yer alan bir ülke. Bütün milletimize geçmiş olsun diyorum. İnşallah Allah bir daha bize böyle felaketler yaşatmaz. Bu hafta Cumhuriyetimizin 102'nci yaşını kutluyoruz. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Bize Cumhuriyeti kuran ve emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün büyüklerimizi hayırla, saygı ve minnetle anıyoruz. Bizim yaklaşık 75 bin tane okulumuz var. Yine yaklaşık rakamları yuvarlayarak söylüyorum. Yaklaşık 750 bin adet dersliğimiz var. Okullarımızın dışındaki kurumlarla beraber baktığımızda 100 binin üzerinde kurum var. Yani okul artı halk eğitim merkezi olgunlaşma, kurs merkezi vb. ifadelerle tanımlanan 100 binin üzerinde hizmet verilen kurumumuz var. Yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenimiz var. Sistemin içerisinde çalışan ve resmi okullarda ve özel okullarda çalışan öğretmenlerimizle beraber 1 milyon 200 bin kişi. Yaklaşık 18 milyon öğrencimiz var. Dolayısıyla rakamları topladığımızda her çocuğumuzun her öğretmenimizin ailesini ebeveynlerini çocuklarını hesaba kattığımızda kabaca 86 milyonun tamamını ilgilendiren tamamıyla birlikte hareket etmek durumunda olan, tamamının duygu, düşünce ve değerlerine saygı duyması gereken, saygı duyması beklenen bir bakanlığız. Bu kadar büyük bir yapı içerisinde ortak değerleri bulup bu ortak değerleri çocuklarımıza öğretmeye çalışmak bakanlığımızın ana misyonlarından bir tanesi. Cumhuriyet Bayramı da bizim önemli değerlerimizden bir tanesi" diye konuştu. "ÜNİVERSİTELERİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN VE NİHAYETİNDE MİLLETİN DEĞERLERİNİN YAŞANDIĞI YERLER HALİNDE DÖNÜŞTÜRDÜK" Üniversiteleri milletin değerlerinin yaşandığı yerler haline geldiğini belirten Tekin, "Bu ülkede üniversiteler kimi dönemlerde vesayetin gölgesinde kaldı. 27 Mayıs darbesini hepiniz hatırlayacaksınız. 27 Mayıs darbesinden sonra görevinden uzaklaştırılan akademisyenler 27 Mayıs darbesini bizzat Başbakanlığın talimatıyla ak devrim olarak tanımlamak zorunda bırakılan akademisyenler, yine aynı şekilde 12 Mart sürecinde üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler, 12 Eylül 1980 sonrası üniversitelerde akademik etkinlikleri sebebiyle üniversiteden uzaklaştırılanlar. 28 Şubat süreci. Bunların hepsi bizim akademik tarihimizde, bilim tarihimizde kara sayfalar olarak yerini aldı. Bilim yuvalarının ideolojik kavganın sahnesine çevrildiği, gençlerin hayallerinin yasaklarla sınandığı günlerdi bunlar. Başörtüsü bahane edilerek kurulan ikna odaları bu yasakların hafızalarımızda olan en acı örneklerinden bir tanesi. Çok şükür bu sayfaların hepsini kapattık. Üniversitelerin öğretim üyelerinin ve nihayetinde milletin değerlerinin yaşandığı yerler halinde dönüştürdük. Bugün en önemli vazifemiz bu kazanımları daha da tahkim edecek kampüsleri yasaklardan, dayatmalardan, marjinal dayatmaların gürültüsünden uzak tutarak düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı haline dönüştürmek en önemli görevlerimiz" dedi. "ÜNİVERSİTE DÜŞÜNCENİN MERKEZİ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR" "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir" diyen Tekin, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversiteleri sadece ve sadece birer meslek lisesi konumuna indirgeyip mesleki kariyer imkanı sunan birimler haline dönüştürmenin çok ötesine geçmemiz gerekir. Yeteneği keşfeden entelektüel, ufku genişleten kendi geleneğini çağın diliyle buluşturan müesseseler olarak tanımlamamız gerekir. Üniversiteyi salt bilim ya da meslek öğrenme yerine indirgemek, tarihe haksızlık, yarınımıza kötülüktür. Üniversite toplumun tam merkezinde durur çünkü. Kültürün aktarımına ve yenilenmesine öncülük eder, devrinin fikirler sistemini inşa eder. Üniversitelerimiz ne kadar dinamik, üretken, özgür ve gelişmiş olursa, toplumumuz o derece dirayetli ,müreffeh, demokratik ve özgür olacağının farkında olmamız lazım. Tersi durumda ise önce durağanlaşma, ardından eğitimde, kültürde, sanatta, bilimde ve sanayide gerileme kaçınılmaz olacağını hatırlamamız gerekir. Hiç şüphesiz yalın olan hakikat şudur ki bilgi kimdeyse istikamet ona döner. İlim ve akademide geriye düşen, pazarda, sanatta ve diplomaside de gerilemeyi durduramaz" ifadelerini kullandı. "22 YIL ÖNCE 76 OLAN ÜNİVERSİTE SAYIMIZI BUGÜN 208'LERE ULAŞTIRDIK" 22 yıl önce 76 olan üniversite sayısının bugün 208 olduğunu söyleyen Tekin, "Nitekim bu ölçüyü rehber alarak, yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208'lere ulaştırdık. Yüksek öğretime erişimi yaygınlaştırdık. Net okullaşma oranını hem zorunlu eğitimde hem de yükseköğretimde 3 kattan fazla arttırarak yepyeni bir eşiğe eriştik. Avrupa yükseköğrenim alanında ön sıralara yürüyen bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkardık. Eğitim imkânına geç kavuşmuş 34 yaş üstü kadınlarımıza ayrılan ek kontenjanlar ve şehit-gazi yakınlarına sağladığımız özel imkânlar, kapsayıcılığı ilke hâline getirdi. Bu kazanımlardan geriye gidişe izin vermeyeceğiz; üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" şeklinde konuştu. Sözlerine devam eden Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizdir. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz ve aşamalı bir şekilde devam edecek olan modelimiz, çocuğun dil-akıl-karakter bütünlüğünü aynı anda beslemeyi, öğrenmeyi okul duvarlarının dışına taşıyıp hayatla eklemlemeyi hedeflemektedir. Eleştirel düşünme, estetik duyarlık ve merhamet ahlâkını aynı zeminde buluşturmaktadır. Bu yaklaşım, yerli müktesebatla evrensel bilgi arasında hakikatli bir köprü kurmakta, program tasarımından ölçme-değerlendirmeye kadar tüm süreçleri veriyle ve sahadan gelen geri bildirimle sürekli kalibre etmektedir. Ancak altını özenle çizmeliyim ki modelimizin sürekli kalibrasyonu, ölçme-değerlendirme standartlarının güncellenmesi, öğretim tasarımlarının disiplinler arası zenginleşmesi ancak sizlerin katkısıyla mümkün. Eğitim fakülteleri ile sahadaki okullar arasında, üniversite kürsüsünden öğretmenler odasına ve sınıfa uzanan ortak araştırmalar, etki analizleri, tasarım atölyeleri ve laboratuvar okul ağları bu işin omurgasıdır. Biz Millî Eğitim olarak kapımızı sonuna kadar açtık. Bu iş birliğini günübirlik projelere ve protokollere bırakmamak, kalıcı ve sistematik kılmak için Millî Eğitim Akademisini hayata geçirdik. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Millî Eğitim Akademimiz, üniversitelerimizin bilgi birikimini sahaya daha hızlı, daha tutarlı ve daha etkili taşıyacak bir ortak platformdur. Öğretmenlik, toplumsal birlikteliğin, demokratik kültürün ve devlet kapasitesinin temel sütunudur" ifadelerine yer verdi. Milli Eğitim Akademisi hakkında bilgi veren Bakın Tekin, "Milli Eğitim Akademisi'nde 3 tane temel işlevi yerine getirmek istiyoruz. Bunlardan birincisi mesleğe girişte birincisi, mesleğe girişte uygulama yoğun hazırlıktır. Üniversitelerimizin verdiği kuramsal temelin üzerine, gerçek sınıf ortamlarında uzun süreli okul içi uygulamalarla (farklı okul türleri ve sosyoekonomik çevrelerde), usta öğretmen eşliğinde mentorlukla, ölçme-değerlendirme, sınıf yönetimi, kapsayıcı eğitim, özel eğitim, rehberlik ve dijital pedagojiler-yapay zekâ okuryazarlığı gibi alanlarda uygulamalı yeterlikler ekleyeceğiz. İkincisi, beşer yıllık periyotlarla sürekli mesleki gelişimdir. Öğretmenlerimiz branş temelli modüllerle düzenli olarak güncellenecek; bilimin ilkeleri, meslek etiği, özel eğitim ve rehberlik, ölçme-değerlendirme, sınıf içi teknoloji entegrasyonu ve yapay zekâ okuryazarlığı gibi başlıklar üniversite öğretim üyeleriyle birlikte yürütülecektir. Modüller sahadan gelen veri ve etki analizlerine göre yenilenerek öğretmenlerimizin mesleki portfolyolarına işlenecektir. Üçüncüsü, eğitim kurumu yöneticisi yetiştirmedir. Okul liderliği, öğretimsel liderlik, okul iklimi ve kültürü, kriz ve bütçe yönetimi, mevzuat, veri temelli karar alma ve paydaş iletişimi alanlarında kurumsal bir program sunacağız" dedi.

Bakan Tekin: "İmam hatip okullarında kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz" Haber

Bakan Tekin: "İmam hatip okullarında kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Diğer okullarımızın da olduğu gibi imam hatip okullarımızın da kalitesini artıracak bazı adımları Din Öğretimi Genel Müdürlüğümüzle beraber yürütmeye çalışıyoruz" dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İmam Hatip Okulları Başarılı Örnekleri Sergisi ve Ödül Töreni Programı’nda konuştu. "Diğer okullarımızın da olduğu gibi imam hatip okullarımızın da kalitesini artıracak bazı adımları Din Öğretimi Genel Müdürlüğümüzle beraber yürütmeye çalışıyoruz" ifadelerinin kullanan Tekin, "İmam hatip okullarında bilhassa meslek dersleri veren öğretmen arkadaşlarımızın genelde de bütün okullarımızda din, kültür ve ahlak derslerini veren arkadaşlarımızın mesleki gelişimlerini ve niteliklerini arttıracak adımlar atmamız lazım. Parantezi böyle açtığımızda bu kategorideki öğretmen arkadaşlarımızın ana referans değerlerinden bir tanesi olan iş bölümü ve uzmanlaşma kavramı etrafında düşündüğümüzde bu arkadaşlarımızın uzmanlaşmalarını da sağlamamız gerekiyor. Bizim şu anda üzerinde çalıştığımız şey din öğretim genel müdürümüzle beraber imam hatip liselerinde meslek derslerini veren diğer okullara da din kültürü ve ahlak derslerini veren arkadaşlar daha spesifik alanlarda uzmanlaşmasını sağlayan kadro ve atamama alanları YÖK'le beraber koordineli bir biçimde revize edelim" dedi. Bakan Tekin, "Bizi şu anda öğretmenlik ya da din kültürü ahlak ilişki dersi öğretmenliğine kaynak teşkil eden fakültemiz ilahiyat fakültelerimiz, ilahiyat fakültesinden mezun olan bir öğretmen arkadaşımız, bir gencimiz biraz önce saydığım derslere de giriyor. Ortaokullarda bir dersine de giriyor. Burada din eğitiminin daha nitelikli olması daha efektif olması açısından, ben diyorum ki, yaş gruplarına göre farklılaşan yani ilkokul ve ortaokullarda din kültürü ahlak bilgisi dersini veren, pedagojik anlamda bunun eğitimini alan farklı öğretmen atama grubu daha olsun. Dolayısıyla bu alanı da bu şekilde düzenlemiş olalım derim. Bunun üzerinde çalışıyoruz" diye konuştu. "ÖRNEK TEŞKİL EDECEK OKULLAR AÇACAĞIZ" Bakan Tekin, "Bizleri dinlemeye tahammülü olmayan kişiler, anlamakta da zorlanan bazı kişiler bu cümleleri de anlamadılar. Yani hem İslami anlamda dini eğitimlere hem de beraberinde pozitif bilimlerde eğitim veren bir model yok. Bu bizim bir marka değerimiz. Ben şimdi diyorum ki bunu uluslararası bir marka haline dönüştürelim. Yani dünyanın her tarafında bu modelle okullar açabileceğimiz hale getirelim diyorum. Bunu da yanlış anlıyorlar. Şimdi üzerine çalıştığımız konulardan bir tanesi de bu. İnşallah yakın bir zamanda bu konuda da çok farklı ülkelerde bu anlamda örnek teşkil edilecek okullar açmış olacağız" ifadelerini kullandı. Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş ise, "İmam hatip okullarının ülkemiz ve milletimiz için ifade ettiği anlam ve değer izahtan varestedir. 74 yıl önce büyük zorluklar ve fedakarlıklarla hayat bulan bu okullar, bugün ortaya koyduğu başarılarla bir iftihar tablosu haline gelmiştir. Kurulduğu günden beri milletimizin yoğun teveccühüne mazhar olan bu güzide okullar, İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarının nesillere en doğru şekilde aktarılmasında, fert ve toplum hayatında dinî bilginin ve güzel ahlakın yaygınlaştırılması noktasında büyük bir fonksiyon icra etmiş ve hala da etmektedir. İmam hatip okulları, nesillerin hem dini hem de beşeri ilimlerde kendilerini geliştirmelerinin en sağlam zemini olmuştur. Medeniyet değerlerine bağlı, vatanını ve milletini seven, bilgili, erdemli ve ahlaklı bir neslin yetiştirilmesine bu okullar ve fedakar mümessilleri öncülük etmiştir. Zira İmam Hatip Okulları, Peygamber Efendimizin çağlar üstü örnekliğiyle her türlü aşırılıktan uzak, donanımlı bir nesil yetiştirme özleminin tezahürüdür. İmam Hatip Okulları ve bu okullardan yetişen nesiller İslam’ın rehberliğinde merhamet medeniyetini yeniden inşa etmek gibi yüce bir idealin vücut bulmuş halidir. İmam hatip nesli, bu kutlu nesil, Müslümanların birlik ve beraberliğini, bütün insanlığın huzur ve selametini amaçlayan büyük bir mefkûreyi temsil etmektedir" diye konuştu.

LGS sonuçları yarın açıklanacak Haber

LGS sonuçları yarın açıklanacak

Edirne Valiliğinde düzenlenen İl Eğitim Değerlendirme Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulunan Bakan Tekin, LGS sonuçlarının açıklanacağı tarihi duyurdu, eğitim sistemiyle ilgili kamuoyundaki tartışmalara da yanıt verdi. Bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere Edirne’ye gelen Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Edirne Valiliği’ni ziyaret etti. Ziyaret programı kapsamında Edirne Valiliği’ne gelen Bakan Tekin, İl Eğitim Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Toplantının ardından basın açıklaması yapan Bakan Tekin, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sonuçlarının 10 Temmuz Çarşamba günü saat 10.00 itibarıyla Millî Eğitim Bakanlığı’nın web sitesi ve sosyal medya hesaplarından açıklanacağını bildirdi. "30 bin 632 noktada tercih danışmanlığı birimi kurduk" Tercih dönemine ilişkin bilgi veren Bakan Tekin, "14-24 Temmuz tarihleri arasında tercihleri alacağız. Yerleştirme sonuçlarını da 4 Ağustos’ta açıklayacağız. Ayrıca sınava girip tercih yapacak öğrencilerimiz için Türkiye genelinde 30 bin 632 noktada tercih danışmanlığı birimi kurduk. Çocuklarımız ve aileleri bu noktalarda öğretmenlerimizden rehberlik desteği alabilecek. Şimdiden gençlerimize ve ailelerimize hayırlı olsun" dedi. "4+4+4 eğitim sistemi tartışmasına yanıt" Bakan Tekin, son günlerde kamuoyunda gündeme gelen 4+4+4 eğitim sisteminin son dördünün değiştirilmesiyle ilgili tartışmalara da değinerek, "Bu konu bizim de gündemimizde. Biz merkezi yapı olarak sahadan gelen sesleri dikkate alırız. Kamuoyundaki tartışmaları izliyoruz. Bilimsel raporlar ve sağlam veriler bize ulaştığında, bu konuda bir değişiklik ihtiyacı tespit edilirse adım atarız. Bakanlıkta ilgili birimlerimiz geçtiğimiz sonbahardan itibaren bu tartışmayı izliyor. Nihai karar ise TBMM’dedir. Eğer yasa değişikliği mecliste onaylanırsa, biz de uygulamaya geçeriz" ifadelerini kullandı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı: LGS iptal edilecek mi? Haber

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı: LGS iptal edilecek mi?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin TGRT Haber'e konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Uygulanmaya başlanan Maarif Modelinden LGS sınavına kadar pek çok konuya ilişkin konuşan Bakan Yusuf Tekin, CHP'ye yönelik eleştirilerde de bulundu. "ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIZ GERÇEKTEN ÇOK POZİTİF GERİ DÖNÜŞLER YAPIYORLAR" Eğitimde uygulanmaya başlanan Maarif Modeliyle ilgili açıklama yapan ve bu konuda birçok rapor hazırlandığını söyleyen Bakan Tekin, "Biz şimdi bu kapsamda programlarla ilgili yani müfredatla ilgili izleme ve değerlendirme raporları doğrultusunda tekrar gözden geçireceğiz. Bu raporlara göre değerlendireceğiz. Fakat ana hatlarıyla şunu söyleyeyim. Başlangıçta özellikle muhalefetin ve sendikaların, muhalif sendikalarının oluşturduğu iklim veya o hava öğretmen arkadaşlarım tarafından şu an tamamen tersine dönmüş durumda. Öğretmen arkadaşlarımız hangi siyasi parti ya da hangi sendika üyeliği varsa programlarla ilgili gerçekten çok pozitif geri dönüşler yapıyorlar. Bu bizi çok mutlu etti. Şu anda bizim öğretmen camiamızda ben işte bu hafta pazartesi günü yine öğretmen arkadaşlarla beraberdik. Salı günü öğretmen arkadaşlarla birlikteydik. Şu cümleleri çok yoğun duyuyoruz; 'İlk başlarda üyesi olduğumuz sendikanın yönlendirmesiyle çok muhaliftik ama şu an teşekkür ediyoruz modundayız.' Bu bizi gerçekten mutlu ediyor" ifadelerini kullandı. "Sınavın güvenliğini riske edecek hiçbir durum söz konusu değil" Liselere Giriş Sınavı'nda soruların çalındığı iddialarına cevap veren Bakan Tekin "LGS sınavında soru kitapçığımız bizim arzu ettiğimiz, yani alenen açıklanmasını istediğimiz saatten daha önce açıklandı. Fakat sabah sınav başlayıp sınav tamamlandıktan sonra yaklaşık bir saat sonra, yani sözel kısımdaki sınav tamamlandıktan yaklaşık bir saat sonra 11.57'de sosyal medyada paylaşılıyor. Bu doğru, bizim istediğimiz saatten daha erken yayınlandı ama sınavın güvenliğini riske edecek hiçbir durum söz konusu değil. Buna rağmen biz o yayını yapan kişiyle ilgili gerekli suç duyurusunda bulunduk. Tekrar söylüyorum, bu sınavın güvenliğiyle alakalı bir konu değildir" diye konuştu. "ARTIK HER OKUL KENDİ KIYAFETİNİ TANIMLAYACAK" Okullardaki kıyafet zorunluluğu ile ilgili konuşan Tekin, "Artık her okul kendi kıyafetini tanımlayacak. Burada şunun altını çizmemiz lazım, bunu yaparken herhangi bir marka ya da herhangi bir mağazaya yönlendirmek gibi bir durum söz konusu değil. Okullarımızdan, okul idarecilerimizden istediğimiz şey, çocukların giyecekleri kıyafeti sadece tanımlamalarını. Yani diyecek ki 'gri tişört, lacivret pantolonu ya da etek', bunun yün ya da her neyse artık malzemesi, onunla ilgili tanımlamasını yapacak. Öğrencimiz ister kendi ilinden, ister başka bir ilden o renkte, o koşullara uyan kıyafetleri alıp kullanacak. Bir kararımız daha var orada. Çocuklarımız her bir kademe için, yani birinci sınıfa başladığı gün 4 yıl boyunca kıyafetlerini değiştirmesini de istemiyoruz okul idaresinin ki veliye ilave bir külfet, ilave bir maliyet çıkmasın, aynı şekilde okul idarecilerinin ya da okul aile birliklerinin, veliyi herhangi bir satış birimine ya da satış mağazasına yönlendirmesini de engellenmiş olduk böylece. Ve istediği yerden alışveriş yapacak" diye konuştu. "VİTRİNE KOYDUKLARI BİR TANE BAŞÖRTÜLÜ YA DA ZİYARET ETTİKLERİ BİR TANE BAŞÖRTÜLÜ. BU BENİM AÇIDAN BİR ŞEY İFADE ETMİYOR" Muhalefetin kendisini eleştirmesi ile ilgili konuşan ve muhalefetin tutarlı olmadığını söyleyen Bakan Tekin şu ifadelere yer verdi: "2007 yılında bugün Cumhur İttifakı'nı teşkil eden Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Anayasanın 10 ve 42. maddelerinde yaptığı değişiklik var. '411 el kaosa kalktı' manşetinin atıldığı Anayasa değişikliği var. Ben diyorum ki böyle laf olsun heybe dolsun tarzından bir tane vitrine başörtülü koymak değil. Bir tane soru soruyorum. Bir tane Cumhuriyet Halk Partili desin ki '2007 yılındaki bu anayasa değişikliğine karşı biz iptal davası açtık'. Değil mi? Anayasa mahkemesine götürdüler. Anayasa değişiklikleri şekil açısından sadece denetlenebilmesine rağmen içerik açısından iptal davasına konu edildi ve iptal edildi. Cumhuriyet Halk Partisi'nin başvurusu üzerine. Ben bir tane soru soruyorum. Diyorum ki bir Cumhuriyet Halk Partili Allah rızası için çıksın desin ki '2007 yılında biz o Anayasa değişikliğiyle ilgili yaptığımız başvuruda yanlış yaptık. O gün söylediğimiz şeyler yanlıştı. Dolayısıyla biz orada hata yaptık.' Bunu açıklasınlar. Bunu söylemiyorlar. Kamuoyunu açık deklare etsinler böyle bir Anayasa değişikliği olduğu zaman artık iptal davası ya da böyle bir başvurumuz olmayacak. Şimdi bunu demedikleri zaman vitrine koydukları bir tane başörtülü ya da ziyaret ettikleri bir tane başörtülü. Bu benim açıdan bir şey ifade etmiyor. Çünkü orada diyor ki bakın şu ifadeyi kullanıyorlar. Diyor ki 'bugün okula başörtüsünü öğrenciye serbest bıraktığında ya yarın öğretim üyeleri öğretmenler de başlarını örterse ne yapacağız.' Anayasa Mahkemesi'nde yaptıkları başvuruda. Şimdi hala aynı şeyi mi düşünüyorsunuz yoksa farklı bir şey mi düşünüyorsunuz? Siyasi partinin içerisine bir tane başörtülü üye almak değil. Zaten 2007'den önce de vardı bunlar".

Bakanlardan taziye mesajları Haber

Bakanlardan taziye mesajları

TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ardından siyasiler taziye mesajı yayımladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e Allah’tan rahmet diliyorum. Sanatçı ve siyasetçi kimliğiyle, en önemlisi şahsiyetiyle milletimizin her kesiminin gönlünde yer edinmişti. Toplumsal barış için gösterdiği çabalar her zaman minnetle hatırlanacaktır. Ailesine, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum" dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadelere yer verdi: "TBMM Meclis Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir. Sırrı Süreyya Önder'e Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum." Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Sırrı Süreyya Önder'in yapıcı kişiliğiyle ülke gündemine hem renk hem denge hem de güzellikler kattığını belirterek, "Sanatçı ve bilge karakterini, hayatının son günlerinde 'Terörsüz Türkiye' hedefine, barış ve kardeşliğin hüküm süreceği Türkiye’ye adadı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ailesinin ve sevenlerinin başı sağolsun, geride kalanlara Allah sabır versin" dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle tedavi altında bulunduğu hastanede vefat eden TBMM Başkanvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e yüce Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Rabbim mekanını cennet eylesin inşallah" ifadelerini kullandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti: "TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, sanatla siyaseti harmanlayan duruşuyla; Anadolu insanımızın hikayesine, derdine, sevincine tercüman olmuş, her zaman samimi duruş sergilemiş bir isimdi. Bu topraklarda kardeşliğimizin ve birliğimizin daim olması için, Terörsüz Türkiye hedefimiz için büyük bir gayret göstermişti. Kendisine Allah’tan rahmet diliyor; ailesine, sevenlerine, Yüce Meclis’imize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Mekanı cennet, makamı âli olsun." İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da mesajında, "TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e Allah’tan rahmet; değerli ailesine ve sevdiklerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ise, "Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle tedavi gördüğü hastanede vefat eden TBMM Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum" ifadelerini kullandı.

Tekin: "Eyleme katılan arkadaşlarımıza gerekli adli ve idari işlemleri başlatacağız" Haber

Tekin: "Eyleme katılan arkadaşlarımıza gerekli adli ve idari işlemleri başlatacağız"

Bursa'da ziyaretlerde bulunan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Bursa Valiliğinden basın mensuplarının sorularını cevapladı. Sokaklara çıkarak eylemlere katılan sendikalar ve eğitimciler hakkında konuşan Bakan Tekin, "Eğitimci olarak mevzuya bakmanın yanı sıra, üniversite de yıllarca anayasa hukuku siyaset bilimi dersi anlattım. Mevzuya, temel hak ve hürriyetler açısından da bakmak gerekiyor. Bir eğitimci olarak okullarımızda eğitim öğretimin aksatılmasından rahatsızım. Bunu durdurmak için yani eğitim öğretimin aksamadan devam etmesini temin etmek için her türlü tedbiri alacağımızı da açıkladık. İnsan hakları teorisi açısından baktığımızda da temel hakla hürriyetlerle ilgili bütün uluslararası literatürü kabul ettiği skala ve değerlendirme kriterleri vardır. Bütün insanların vazgeçilmez devredilemez temel hak ve hürriyetleri vardır. Hayat hakkını ve vücut bütünlüğünün korunma hakkı devredilemez. Bu türden haklar vardır. Kişinin kişiliğine sık sıkıya bağlı haklarıdır. Eğitim öğretim de bu anlamda anayasamızda güvence altına alınmış bir haktır. Yine uluslararası literatürde üzerine basa basa tekrarlamamız gereken bir şey var. Bir temel hakkın kullanımının ana kıtası bir başkasının hakkının engellenmemesidir. Bir başkasının temel hakkı elinden alınmamasıdır. Dolayısıyla sendikal hürriyetlerde anayasamızda ve ilgili mevzuatta güvence altına almıştır. İnsanlar sendika özgürlüklerini kullanabilir. Kullanmalılardır. Devlet de bu hakları güvence altına almak durumundadır. Ben de bir akademisyen olarak Milli Eğitim Bakanı olarak sendikal özgürlükleri kullanmasını garanti altına almakla mükellefim. Ancak benim yapmam gereken başka bir şey daha var. İnsanlar sendika özgürlüklerini kullanırken, başka birisinin temel hak hürriyetini elinden almaması gerekir. Bunu temin etmekte benim görevimdir. Dolayısıyla bana hiç kimse, ‘Sendikal hürriyetimi kullanıyorum. O yüzden bugün okula gelmeyeceğim. Vatandaşların çocukları da ne yaparsa yapsınlar. Başına ne gelirse gelsin' diyemez. Bunu diyen kişi, temel hak ve hürriyeti kullandığını iddia ediyorsa yanılıyor. Bu bir başkasının temel hakkı hürriyetinin elinden alınmasıdır. Bir anayasal suçtur. Kanunlara aykırı bir davranıştır. Ben de Milli Eğitim Bakanı olarak bizi emanet eden çocuklarımızın en temel haklarından bir tanesi olan eğitim hakkının sağlık şeklinde kendilerine verilmesini temin etmekte mükellef bir görevliyim. Dolayısıyla bu anlamda çocuklarımızın eğitim öğretim hakkının kullanılmasını sağlıklı bir şekilde kullanmasını engelleyen, engellemeye teşebbüs eden her kim varsa bunu kendilerine yönelecek yaptırımları da katlanmakla da mükelleftir. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu eylemlere katılan arkadaşlarımıza, gerekli adli ve idari mekanizmaları işleterek hukuki sınırlarımız içerisinde gerekli yaptırımlar uygulayacağız" dedi. Öğretmen atamalarında haksızlık yapıldığı iddialarıyla ilgili soru üzerine Bakan Tekin, şöyle konuştu: "Yaklaşım farklılığından kaynaklanan bir durum söz konusudur. Çocuklar bize emanet ediliyor. Bize emanet eden çocuklara ders verecek öğretmenlerimiz seçmek için çok sayıda aday arasından en iyisini seçmek için mülakat uygulaması yapacağımızı ilan ediyoruz. KPSS sınavına ilave olarak. Bu mülakatı da kimsenin hakkını yemeyecek şekilde yapacağız. Mağdur olduğumu iddia eden arkadaşlarımız, ‘biz mülakata karşıyız o yüzden mağduruz’ bu mağduriyet değil. Şöyle mağduriyeti varsa ‘Mülakata girdik. Ama bize adaletsizlik yapıldı’ diyen arkadaşımız varsa bu mağduriyette mağduriyet gidermek için biz üstümüze düşeni yaparız. Bu tür mağduriyet oluşmaması için birçok tedbir aldık. Mülakata davet ettiğimiz kişiye Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde hangi sınıfın müfredatında soru soracağımızı da resmi olarak ifade ettik. Yani ortaöğretim ve matematik öğretmeni olarak atacağımız arkadaşımıza, ‘siz bütün matematikten değil sadece 9. sınıf matematiğinden sizi mülakata alacağız’ dedik. Mülakata girecek adayın kişisel bilgilerini adı memleketi babasının adı üzerine yorum yapabileceğimiz hiçbir kişisel bilgiyi, mezun olduğu üniversite de dahil, jüri üyeleri bilmiyor. Yani siz mülakata girerken adınız yok. Sizin 11 haneli size tanımlanmış bir numara var. Sizi sınava alacak kişi kime aldığını bilmiyor. 11 haneli ismi olan bir adayı mülakatı oldu sizi tanımadığı için sizin aleyhinize veya lehinize bir karar veremez. Aday da mülakata girdiği jüri üyeleri hakkında hiçbir bilgi sahip değil. Aday, salona girdiğinde elektronik ortamda bir tuşa bassın, bunun karşılığında kendisine 9. Sınıf matematik sorusu çıksın. Size verdiğimiz soru kağıdının altına size mülakatta sorulan soruları nasıl cevapladığınız dair bir el yazısıyla ben de şu cevapları verdim diyerek zarfa koyuyorsunuz. Yine de hakkınızın yendiğinizi düşünüyorsanız. Kamera kayıtlarından izleriz. Mağdur oldum diyen arkadaşlarımızın tamamını da hakkını aramaya davet ediyorum. Hukuksuzluk yapıldıysa hak yendiyse eğer ben de gereğini yapmaya açığım" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.