Gagauzların yaşadığı bölgelerde II. Dünya Savaşı sırasında rejimin dayattığı açlık yaşanmıştır. Stalin Rusyası çoğu Ortodoks olan Türk’çe konuşanlara karşı zalimce yaklaşımını tatbik etmiştir. 1946 ve 1947 yıllarında bölgede acımasızlığın tarihi yazıldı. O günleri kaleme alan Todur Zanet’ten şimdi biraz Türk’çe okuyalım.
“Altmış yıl geeri 1946-1947 yıllar kış Sovet Sistemasının tarafından Gagauzlara karşı zorlan aaçlık yapıldı. Bununnan Gagauzların soykırımı (genotidi) başladı. Aaçlıın ardına lagerlär, Sibirä kaldırılmak, erindä kurşuna urnak geldi. Bütün bu hayırsızlıklar Gagauzların 40% zorlan mezara soktu. Ukraynada bulunan Bolboka (Kotlovina) küüyünün 60% insannarını (sade aaçlık!) biçti. Düşünün kendiniz: Bu küüdä 5500 candan 3300 (üçbinüçyüz) aaçlıktan ölmüş.”
Yukardaki paragrafı sesli okursak önce kulağımıza sonra beynimize ve yüreğimize ulaşır sesimiz. Ölenler doğmamış yazarlar, türkücüler, bilim adamları, resimcilerdi. O yıllar ecel Gagauzların üstündeydi. Azrail toptancılık yapıyordu.
1946 yılında her Sovyet Cumhuriyeti kendi payına düşen tahıl yükümlülüğünü yerine getirecekti. Moldova’dan 160,9 bin ton tahıl isteniyordu ve bu çoktu. Bu 72 bin ton’a düşürüldü ama bu da çoktu. Toplanamadı. Toplanması için o dönemin palilärı evden eve dolaşıp zorla tohumluk tahılları bile aldılar. Kendilerini Moskova önünde başarılı gösterebilmek için acımasızdılar. Acımasızlar, palilär her zaman acımasızlardı. Onlar için Moskova kapısı efendilerine kendilerini milletine hadsizlik ve haksızlıkta ispat kapısıydı.
Sibirya sürgünü, kurşuna dizme ve açlık Stalin’in soykırım araçlarıydı. Onlar olmasaydı bugün birmilyon Gagauz olacaktı. Belki içlerinden biri Gagauz Yerine şerefli bir başkan olacaktı. Belki Gagauz Kilisesi çoktan kurulacaktı. Belki saygılı primarlar (belediye başkanı) olacaktı.
Kışta kıyamette ölüme terkedilenlerin ardından herkes inancınca bildiğince dua etmeli. Ama bir şey daha yapılmalı bu acımasızları ve yerli palilerini hatırlamak için ve yeni palilik heveslilerinin kursağına durmak için mutlaka en görülür yerlere anıt dikilmelidir.
Anıt dikilmelidir.
Anıt’ın altına sadece “1945-1946 aaçlık kurbannarını UNUTMA” yazılmalıdır.
Unutmasın hem kurbanların neslinden gelenler hem de halk. Hemde paliler ki bilsinler hani kendileri zaar gibi anılacaklar.
Unutma onlar acımasızlardı!
Unutma önce ruhumu aç bıraktılar, sonra midemi
Sonra arkadaş ediverdiler Azraille beni
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Aaçlık Kurbannarı Mezarlardan Baarêrlar
“Altmış yıl geeri 1946-1947 yıllar kış Sovet Sistemasının tarafından Gagauzlara karşı zorlan aaçlık yapıldı. Bununnan Gagauzların soykırımı (genotidi) başladı. Aaçlıın ardına lagerlär, Sibirä kaldırılmak, erindä kurşuna urnak geldi. Bütün bu hayırsızlıklar Gagauzların 40% zorlan mezara soktu. Ukraynada bulunan Bolboka (Kotlovina) küüyünün 60% insannarını (sade aaçlık!) biçti. Düşünün kendiniz: Bu küüdä 5500 candan 3300 (üçbinüçyüz) aaçlıktan ölmüş.”
Yukardaki paragrafı sesli okursak önce kulağımıza sonra beynimize ve yüreğimize ulaşır sesimiz. Ölenler doğmamış yazarlar, türkücüler, bilim adamları, resimcilerdi. O yıllar ecel Gagauzların üstündeydi. Azrail toptancılık yapıyordu.
1946 yılında her Sovyet Cumhuriyeti kendi payına düşen tahıl yükümlülüğünü yerine getirecekti. Moldova’dan 160,9 bin ton tahıl isteniyordu ve bu çoktu. Bu 72 bin ton’a düşürüldü ama bu da çoktu. Toplanamadı. Toplanması için o dönemin palilärı evden eve dolaşıp zorla tohumluk tahılları bile aldılar. Kendilerini Moskova önünde başarılı gösterebilmek için acımasızdılar. Acımasızlar, palilär her zaman acımasızlardı. Onlar için Moskova kapısı efendilerine kendilerini milletine hadsizlik ve haksızlıkta ispat kapısıydı.
Sibirya sürgünü, kurşuna dizme ve açlık Stalin’in soykırım araçlarıydı. Onlar olmasaydı bugün birmilyon Gagauz olacaktı. Belki içlerinden biri Gagauz Yerine şerefli bir başkan olacaktı. Belki Gagauz Kilisesi çoktan kurulacaktı. Belki saygılı primarlar (belediye başkanı) olacaktı.
Kışta kıyamette ölüme terkedilenlerin ardından herkes inancınca bildiğince dua etmeli. Ama bir şey daha yapılmalı bu acımasızları ve yerli palilerini hatırlamak için ve yeni palilik heveslilerinin kursağına durmak için mutlaka en görülür yerlere anıt dikilmelidir.
Anıt dikilmelidir.
Anıt’ın altına sadece “1945-1946 aaçlık kurbannarını UNUTMA” yazılmalıdır.
Unutmasın hem kurbanların neslinden gelenler hem de halk. Hemde paliler ki bilsinler hani kendileri zaar gibi anılacaklar.
Unutma onlar acımasızlardı!
Unutma önce ruhumu aç bıraktılar, sonra midemi
Sonra arkadaş ediverdiler Azraille beni