SON DAKİKA
Hava Durumu

Adriyatik Kıyılarında Bekleyenler

Yazının Giriş Tarihi: 29.12.2021 08:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.12.2021 08:12

Tıpkı Anadolu’nun kapılarının Alparslan tarafından açılmadığı gibi Balkan Türk tarihi şüphesiz ki Osmanlı Devleti ile başlamaz. Bugünlere Bizans ordusundaki Peçeneklerin yer değiştirerek Türkçe konuşan Alparslan’ın ordusuna geçtiğini ders kitaplarında okuya okuya geldik. Avrupa Hunlarından Attila, Tuna Nehri’nin ötesini berisini tutan Avar, Peçenek, Kuman Türkleri yok sayılamaz. Israrla yok sayılması için çalışanların Yenisey Irmağı’ndan olmadığı pek belli olan ve nereden doldurdukları pek de malum mürekkepleri ile karalamaya çalıştıkları tarifleri ya da tarihin akış yönünü değiştirme gayretleri hiçbir şeyi gizleyemiyor. Daha önce Balkanlar’da “Türk Müslümandı, Müslüman Türk’tü” tanımlamaları bir yere kadar doğru!

Lakin iyi niyetli olmayanlarca bu kabullenmenin son yüzyılda “onlar gitti biz kaldık” diyerek kendi alt kimlikleri içinde Türk kimliğini eritme ya da yeni tarifler uydurmaları boş ısrar olduğu görülecektir.

İki nesil öncesinde evinde çarşısında Türkçe konuşanların varlığını biliyoruz. Çarşıda devlet dilidir ama evinde Türkçe konuşuluyorsa o millet dilidir.

Sancak bölgesinde bugün Türklük ailesinden sökülerek alınmasının, yalnızlaştırılmasının ve yok edilmenin taşları döşenmektedir.

***

Önce Bosna Hersek ve Kosova’da parçaları kalan Sancak’ın 2006’da da son bir darbe ile ikiye bölünmesi sinsi bir planın dışa vurmuş hali değil midir?

“Tek Sancak” haykırışlarımız, Anadolu yakasından Rumeli’ye bile geçemedi ve kimdi o gün o haykırışımıza karşı duranlar. 

Osmanlı döneminde, Balkanlarda Kosova, Karadağ, Sancak ve Bosna Hersek’te nüfus yerleştirilmesi ve bölgenin şenlendirilmesi daha çok Fatih Sultan Mehmet dönemindedir.

Onun için bölgede yaşayan kardeşlerimizin isimleri çoğu kez “Mehmet Fatih”tir.

İshakbeyoğlu Gazi İsa Beyoğlu’nun kurduğu Yeni Pazar şehri yüzde yüz Türk yerleşkesidir. Yaşayanların isimlerine baktığınızda “Türkoviç (Türkoğlu)” soyadlarını sıkça görürsünüz. 1912’den sonra hazin çekilişin bölgedeki yansıması entegrasyonla başlayıp asimilasyonla biten Türkçedir.

Türkçe ise Türklüğün nefesidir.

***

Karadağ’daki Tuzla (Tuz, Tuzi) şehrine ne demeli. Bugün hala Türk mezarlarının var olduğu şehirde özellikle evlerde düne kadar Türkçe konuşuluyordu.

Fatih Sultan Mehmet’in şehit askerlerinin metfun olduğu Türk Mezarlığı, bize tutulan şehitlerin fenerleri gibi. Osmanlı subaylarının torunu olduğunu söyleyen insanlar bugün yolumuzu gözlüyorlar.

Hala evinin içinde Türkçe konuşulan Bar Türklerine ne demeli. Karaman ve Manisa’dan buralara gelen Bar Türklerini gidip görmeli hem hal olmalı. Karadağ’da 2011 de yapılan nüfus sayımlarında 104 kişi kendini Türk olarak ifade etmiş. Karagözoviç (Karagözoğlu), Gülömeroviç (Gülömeroğlu), Şahinoviç (Şahinoğlu) gibi birçok soyadı bizi bekliyor.

Taşlıca, Akova, Yeni Pazar, Saray Bosna gibi kendi kurduğumuz şehirlerden en vatanperverlerin nutuk attığı dönemlerde boşaltılan vatandan vatana gelişlerin acı hatıraları unutulmamalı ve gereği yapılmalıdır.

***

Bir de o şehri kuranların torunları ile konuşurken bari nezaketle kurulduğu zaman verilen isminin zikredilmesine dikkat edilmeli.

İncitmemeli… Bu millet incitilmemeli…

Türkçe varsa, Türk var, Türk varsa Türkiye var.

Yürekten yüreğe giden bir yol var. 

Türkiye’de farklı olduğunuzun gayreti sizi farklı muameleye tabi tutar.

Zamanla da öz yurdunuzda yabancı olursunuz da fark edemezsiniz.

Oysa öz vatanında garip olanlara koşmak, vatanı tekrar şenlendirmek daha faydalı daha kolay olsa gerek…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.