Batı Trakya’nın “İskeçe Müftüsü” Ahmet Mete

Ağaçların arasından süzülerek bir adam çıka geliyor.

Güler yüzü, temiz ve rahatsız etmeyen bakımlı sakalı, kıpır kıpır bir adam.

Kısa süre önce kaybettiğimiz Rasim Hint Hoca benden habersiz birgüzellik düşünmüş.

Kendi bahçesine davet etmiş müftü efendiyi.

Konuştuk, konuştuk, konuştuk.

İlk defa yüzde yüz kendi sesimi başkasından duydum.

Kendi düşüncelerimi başkasından dinledim.

Heyecanlandım. O gün müstesna bir gündü…

Sonra Hacettepe Üniversitesi’nde bir konferansa davet ettik.

Geldi… Dertlerini anlattı. Dinledik…

Hastalandı. Birkaç defa telefonla görüştüm. Daha ötesi olmadı olamadı.

Kıyamadığımız, yakıştıramadığımız ve ıslak sabun gibi eriyip giden bir lider vardı bu sefer.

Bilmem bir fotografım var mı köşe bucakta.

Hatıra. Belki de yok…

***

Aman be varları konuşalım şimdi…

Temmuz ayında yağmur var,

Gözyaşları önce göklere çıkmış sonra yer yüzüne inme peşinde.

Dualar var,

Yeşile, beyaza, siyaha renk veren.  

Dimetoka, Gümülcine, İskeçe var,

Batı Trakya’da yaşayan ateş böcekleri.

***

Şimdi dönün bakın kimler rahmet okuyor.

Klavye başında başsağlığı mesajları. Dava.

Dava yazmadan, yapılmaz.

Doğru yazmadan, doğru hiç yapılmaz…

Faziletli Müftümüz doğru yazdı, doğru yaptı.

Onun kimliğinde “İskeçe Müftüsü Ahmet Mete” yazar.

İskeçe Müftüsü…

Hadi beyler meftayı kaldırmadan ayağa kalkalım, düzeltelim yanlışımızı.

Şimdi doğru yazalım ki doğru yapalım! “İskeçe Seçilmiş Müftüsü” değil, “İskeçe Müftüsü”.

Seçilmiş Milletvekili, Seçilmiş Başbakan, Seçilmiş Cumhurbaşkanı demek, kabul etmesenizde seçilmeyeni de zımnen kabuldür…

Kısa ömrüne çok şey sığdırdın.

En önemlisi de “İskeçe Müftüsü” kimliğini Batı Trakya’da kabul ettirdin. İnşaallah Türkiye’de de etkin yetkin insanlar paylaştıkları mesajları düzelterek “İskeçe Müftüsü”nü kabul ederler.

Rahmet ve minnetle…