Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın okuduğu “Benim iki bayrağım var” şiirini duydun mu?
“Benim iki bayrağım var, biri ana, biri kız” diye başlar.
İşte Nil senin iki vatanın var. Birisi Rumeli, birisi Anadolu. Rumeli’de büyüyen çınarın, senden dua bekleyen mezarın Anadolu’da filizlenen dalısın.
Yukarıda Kara Dirim var. Kaynağı Saru Saltuk’tadır. Şimdikiler “Svete Naum” diyorlar. Ohri içinden akar. Sensiz ağladığı geceler incilerini oraya bırakır. Sonra Ustruga’dan çıkar ve Türkçe şarkılar ve Türkülerle akar gider. Debre’den, Kocacık’tan aldığı ağır manevi yükle Adriyatik’e dökülür. Tıpkı Ohri Gölü içinde olduğu gibi ağlaya sızlaya Girit’ten aldığı mektuplarla İzmir sahillerine gelir.
Bir de Vardar var. Hızlı, hızlı akar. Karlı buzlu akar. Kaynağı Vurtok’tur. Kozlu Yer, Gostivar’dan geçer, Kalkandelen’e uğrar, Üsküp’ü ortasından böler, Köprülü’ye varır. Oradan Gevgeli sonra Selanik’in batısında Adalar Denizi’ne dökülür. Salkım saçak, taranmamış saçları ile mavi gözleri ile süslü püslü, güzel Vardar. Akar, akar. Bu yakaya ulaşır. İzmir’e.
Onda da Kara Drim’in taşıdığı nameler vardır. Türkçe nameler. Kahramanlık türkülerini en güzel onlar taşır bu yakaya. Sevda türkülerini onlar getirir. Rumeli’nin feryadını bu yakaya onlar getirir. İzmir’e.
Dedesinin Gözde’si, babasının Nil’i!
Kara Drim ve Vardar ulaktır. Resne’den elma kokusu onda gelir. Manastır’daki havuzdan onlar haber verir. Pirlepe’den, Kanatlar’dan ince bir keman sesi duyarsın akşamları “ayrılık, ayrılık yaman ayrılık”. Ağlar Dağlar’da el sallayan delikanlı. Yanakları çil, çil. Yörük Efe, Menteşe’de ya da Saruhan’da sanırlar. Oysa o hala orda seni beklemekte.
Ah o müslüman mezarları. Çoktan üzüm bağı olmuş. Kırmızısı koyu al, beyazına al bulanmış. Üzüm bağlarında üzüm salkım salkım. Resne’nin, Ohri’nin, Struga’nın elmalarında al olanı al, sarı olanında bile al bir ton farkı var. Debre’de, Kocacık’ta hasret, kuzuların melemelerinde. Üsküp’te boğça, börek boğazına düğümlenmekte.
Nil;
Özlemlemle, biraz hüzünle, Kanatlar’da büyük deden seni beklemekte.
İzmir’de sahile in. Akşam, sessiz.
Gönlünde aç mektupları oku. O vatan hüzünlü sensiz.
Bırak iki davul eksik olsun toyunda.
Olmaz olsun İzmir’de Makedonya, sen, İzmir ol Rumeli’de, vatanın koynunda.
Nil’den, İskenderiye’den gelen sudan vapura atla, Selanik’te ver bir mola. Oradan doğruca Ağlar Dağlar’a, geride bıraktığın özü bir sözü bir, yörük oğlanı bulmaya. Sonra büyük dedene ulaş. Onu mutlu et. Çınarın gölgesine dayan.
Toyunuz orda olsun, davulunuz orda vursun.
Senin iki vatanın var.
Biri Rumeli, biri Anadolu.
İkisi’de efe yatağı, ikiside al sancak hayranı.
Bir el salla bana. Nerede olsan, nerede olsam görürüm seni.
Hoşça kal, dedesinin Gözde’si, babasının Nil’i.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Nil Gözde’ye Mektup
Merhaba Sevgili Nil;
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın okuduğu “Benim iki bayrağım var” şiirini duydun mu?
“Benim iki bayrağım var, biri ana, biri kız” diye başlar.
İşte Nil senin iki vatanın var. Birisi Rumeli, birisi Anadolu. Rumeli’de büyüyen çınarın, senden dua bekleyen mezarın Anadolu’da filizlenen dalısın.
Yukarıda Kara Dirim var. Kaynağı Saru Saltuk’tadır. Şimdikiler “Svete Naum” diyorlar. Ohri içinden akar. Sensiz ağladığı geceler incilerini oraya bırakır. Sonra Ustruga’dan çıkar ve Türkçe şarkılar ve Türkülerle akar gider. Debre’den, Kocacık’tan aldığı ağır manevi yükle Adriyatik’e dökülür. Tıpkı Ohri Gölü içinde olduğu gibi ağlaya sızlaya Girit’ten aldığı mektuplarla İzmir sahillerine gelir.
Bir de Vardar var. Hızlı, hızlı akar. Karlı buzlu akar. Kaynağı Vurtok’tur. Kozlu Yer, Gostivar’dan geçer, Kalkandelen’e uğrar, Üsküp’ü ortasından böler, Köprülü’ye varır. Oradan Gevgeli sonra Selanik’in batısında Adalar Denizi’ne dökülür. Salkım saçak, taranmamış saçları ile mavi gözleri ile süslü püslü, güzel Vardar. Akar, akar. Bu yakaya ulaşır. İzmir’e.
Onda da Kara Drim’in taşıdığı nameler vardır. Türkçe nameler. Kahramanlık türkülerini en güzel onlar taşır bu yakaya. Sevda türkülerini onlar getirir. Rumeli’nin feryadını bu yakaya onlar getirir. İzmir’e.
Dedesinin Gözde’si, babasının Nil’i!
Kara Drim ve Vardar ulaktır. Resne’den elma kokusu onda gelir. Manastır’daki havuzdan onlar haber verir. Pirlepe’den, Kanatlar’dan ince bir keman sesi duyarsın akşamları “ayrılık, ayrılık yaman ayrılık”. Ağlar Dağlar’da el sallayan delikanlı. Yanakları çil, çil. Yörük Efe, Menteşe’de ya da Saruhan’da sanırlar. Oysa o hala orda seni beklemekte.
Ah o müslüman mezarları. Çoktan üzüm bağı olmuş. Kırmızısı koyu al, beyazına al bulanmış. Üzüm bağlarında üzüm salkım salkım. Resne’nin, Ohri’nin, Struga’nın elmalarında al olanı al, sarı olanında bile al bir ton farkı var. Debre’de, Kocacık’ta hasret, kuzuların melemelerinde. Üsküp’te boğça, börek boğazına düğümlenmekte.
Nil;
Özlemlemle, biraz hüzünle, Kanatlar’da büyük deden seni beklemekte.
İzmir’de sahile in. Akşam, sessiz.
Gönlünde aç mektupları oku. O vatan hüzünlü sensiz.
Bırak iki davul eksik olsun toyunda.
Olmaz olsun İzmir’de Makedonya, sen, İzmir ol Rumeli’de, vatanın koynunda.
Nil’den, İskenderiye’den gelen sudan vapura atla, Selanik’te ver bir mola. Oradan doğruca Ağlar Dağlar’a, geride bıraktığın özü bir sözü bir, yörük oğlanı bulmaya. Sonra büyük dedene ulaş. Onu mutlu et. Çınarın gölgesine dayan.
Toyunuz orda olsun, davulunuz orda vursun.
Senin iki vatanın var.
Biri Rumeli, biri Anadolu.
İkisi’de efe yatağı, ikiside al sancak hayranı.
Bir el salla bana. Nerede olsan, nerede olsam görürüm seni.
Hoşça kal, dedesinin Gözde’si, babasının Nil’i.